IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Ağustos 2008, 15:32   #61
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




. 1853 Kırım Harbi sırasında yabancı devletlerden alınan büyük borçlar; Reşid, Fuad ve âli Paşaların sınırsız harcamaları, Sultan Abdülaziz zamanında ordu ve donanmanın geliştirilmesini sağlamak için alınan borçlar ve Rusya'ya ödenecek savaş tazminatı devletin belini bükmüştü. Dış borçlar devlet borcu olduğu için, bunlar ödenmedikçe, yabancı devletlerin elleri Türkiye'de olacaktı. Bu sebeple padişah ilk iş olarak bu meseleye çare bulmaya çalıştı. 1881'de yayınladığı bir kararname ile devletin bir çok tekel gelirlerini tek idare altında topladı ve buradan dış borçların düzenli taksitlerle ödenmesine karar verildi. Buna karşılık dış borcumuzun yarısı silindi. Düyun-u Umumiye denilen bu idare, alacaklı devletlerin temsilcileriyle ortak idare ediliyordu. Padişah, böylece hem yabancı müdahalelerini önlemiş, hem devletin malî işlerine bir düzen vermiş oldu.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 15 Ağustos 2008, 15:33   #62
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




2. Berlin Antlaşmasıyla Teselya'ya sahip olan Yunanistan, Osmanlı Devleti aleyhine faaliyetlerini hızlandırdı. Girit ve Yanya'da çete savaşlarını körükledi. Balkanlarda Yunan ordu birlikleri sınır ihlallerine başladı. Bu olaylar üzerine Abdülhamid Han, Yunanistan'a askerî müdahalede bulunulmasına karar verdi. Padişah, ayrıca, Batılı devletlerin ve Rusya'nın Yunanistan lehine harekete geçmesini istemediğinden, müdahalenin bir yıldırım harbi olmasını sonucun süratle alınmasını istedi. Bu emirle harekete geçen Müşir Ethem Paşa kumandasındaki Türk birlikleri, 24 saatte Termopil geçidini aşıp Atina'ya girdi. Bütün Avrupa kumandanları bu olayla şaşkına döndü. Çünkü Alman kurmayları, Osmanlı ordusu, Termopili altı ayda geçemez diye rapor vermişlerdi. Rusya, İngiltere ve Fransa'nın müracaatı üzerine savaş o noktada durduruldu. Bu üç devlet; Türkiye, Yunanistan'dan çıkmadığı takdirde savaş ilan edeceklerini bildirdiler. Yunanistan, Türkiye'ye büyük bir savaş tazminatı ödeyerek kurtuldu. Ancak, bu üç devlet, Osmanlıyı galip geldiği bir savaşta yenik duruma düşürmek için Girit'e muhtariyet verilmesini kararlaştırdılar. Girit, Osmanlı Devletine bağlı kalmakla birlikte, kendi kendini idare eder bir valilik olacaktı. Burası, ancak Abdülhamid Han tahttan indirildikten sonra Yunanistan'a ilhak edilebildi.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 15:34   #63
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




II. Abdülhamid Han, Yunan Savaşı hariç bütün dış meselelerini dâima diplomatik yollarla halletmeye çalıştı. Gerçi diplomatik yol kesin sonuç vermeyen ve işleri sürüncemede bırakan bir yoldu. Ancak, Türkiye zayıf ânında, savaştan uzak kalmak ve dış istekleri sürüncemede bırakmaktan dâima kârlı çıkıyordu. Oysa, kesin zafer elde ettiği Yunan Harbinden bile bir kâr elde edememişti.

3. İngilizlerin Arap milliyetçiliğini yaymak ve Arapların hakkı olduğunu iddia ederek, Mısır hidivini halife yapmak konusundaki gayretlerine, Abdülhamid Han, Panislamizm politikasıyla karşı koydu. O tarihlerde İngiltere, Rusya ve Fransa'nın idareleri altında büyük Müslüman kitleleri bulunuyordu. İngiltere'nin, Türk idaresindeki Arap ülkelerine de göz dikmesi üzerine padişah, bu devletlerin Müslüman halklarını kendi nüfuzu altına almayı, bütün dünya Müslümanları ile İstanbul arasında güçlü bağlar kurmayı uygun gördü. Bunun için dünyanın her tarafında, İslâm topluluklarının lideri durumunda bulunan büyük din adamlarıyla temasa geçti. Bunlara özel mektuplar gönderdi. Rütbe ve nişanlar verdi. Böylece bu dinî liderlerin hepsi kendilerini İslam halifesinin mahallî memurları, temsilcileri olarak görmeye başladılar. Müslümanları Avrupalı ve Rus emperyalistlere karşı uyarmak üzere Çin'e kadar adamlar gönderdi. Sonuçta öyle bir durum meydana geldi ki, Afrika'nın en uzak köşesindeki bir Müslüman cemaati bile hiç Türkçe bilmedikleri halde, camilerden çıkınca, ellerinde Türk bayrakları ile dolaşıyorlardı.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 15:35   #64
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Ayrıca İstanbul'da basılan binlerce kitap ve broşür, Rus idaresi altındaki Türk ülkelerine gönderiliyor, böylece her tarafta Türkler ortak bir kültür kaynağından besleniyorlardı.

Sultan Abdülhamid Hanın bu politikası sayesinde İstanbul, İslâm dünyasının kalbi durumuna geldi. Rusya, İngiltere ve Fransa, onun, kendi müslüman tebaaları arasındaki bu nüfuzundan çekinerek daha dikkatli hareket etmeye başladılar.

4. Birçok gelirini Düyun-u Umumiyeye bırakan devlet, memur ve asker maaşlarını zamanında ödeyememe, iki veya üç ayda bir ödeme yapma durumuyla karşı karşıya kaldı. Ancak aynı devirde hayatın fevkalâde ucuz ve Osmanlı parasının kıymetli olması sayesinde, sıkıntı çeken hiç kimseye rastlanmadı. Bir aylık maaş, üç ay boyunca rahatlıkla yetiyordu.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 15:36   #65
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




5. Yahudilerin arz-ı mev'ud (vadedilen topraklar üzerinde devlet kurma çalışmalarını hızlandırmaları. Yahudiler, İngilizlerin de desteğiyle bu gayenin gerçekleşmesi için siyonist teşkilatlar kurup zengin gelir kaynakları temin ettiler. Siyonist hareketlerin başına geçen Theodor Herzl, Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulması için çalışıyordu. Yahudiler, 1870 senesinden itibaren Filistin toprakları üzerinde ziraî yerleşme merkezleri oluşturmaya başladılar. Daha çabuk ve kesin bir yerleşme yapabilmek için Herzl, Sultan Abdülhamid'le görüştü ve ondan Filistin'de bir aristokratik cumhuriyet kurmak için izin istedi. Buna karşılık Osmanlı Devletinin bütün borçlarını ödeyeceklerini bildirdi. Bu isteğe karşı Abdülhamid Han, Tarihimize altın harflerle geçen şu cevabı verdi: "Ben, bir karış dahî olsa toprak satmam. Zîra bu vatan bana değil, milletime âittir. Milletim bu devleti kanlarını dökerek kazanmış ve yine kanıyla mahsuldâr kılmıştır. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz."

Abdülhamid Han ayrıca Yahudilerin el altından ve gizli faaliyetlerine karşı da harekete geçti. Filistin'in tamamını arazi-i şahâne (padişaha ait arazi) ilan ederek satılmasını yasakladı. Bizzat şahsına bağlı bir orduyu Filistin'de görevlendirdi. Kafkas ve Balkanlardaki bir kısım Müslümanları Filistin'e yerleştirdi. Padişahın bu faaliyetleri üzerine Yahudiler, bütün güçlerini Abdülhamid Hanı tahttan indirme yoluna çevirdiler. Ve mason yaptıkları yerli hainlerle işbirliği yaparak, bu niyetlerini gerçekleştirdiler.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 15:37   #66
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




6. Berlin Antlaşmasının 61. maddesi, Anadolu'da Ermenilerin yaşadığı vilayetlerde ıslahat yapılmasını öngörüyordu. Bu maddenin Ermeni muhtariyetini doğuracağını ve ülke bütünlüğünü parçalayacağını görerek, Abdülhamid Han uygulamadan kaldırdı. Bu maddeyi uygulama taraftarı olan sadrazam ve devlet adamlarını azletti. Bunun üzerine, çeşitli Avrupa şehirlerinde ve Amerika'da yetiştirilmiş Ermeni ihtilalcileri, Türkiye'de ihtilal hazırlıklarına giriştiler. Devletine bağlı Ermenileri terörle sindirerek kendilerine katılmaya zorladılar. Böylece, İhtilalci Ermeniler tarafından, doğuda pek çok Ermeni vatandaş katledildi. Avrupa'da da bu katliamların Türkler tarafından yapıldığı intibaını vermek için yoğun bir propaganda başlattılar. Ermeni ihtilalcileri tarafından Abdülhamid Han "Kızıl Sultan" ilan edildi. Bunların niyeti, Türkiye'de bir ihtilal hareketi uyandırdıktan sonra, Avrupa devletlerinin müdahalesini sağlamaktı. Ancak giriştikleri pek çok teşebbüs, Abdülhamid Han tarafından, Avrupalıları ayağa kaldırmadan bastırılıp söndürüldü. Ayrıca, Doğu Anadolu'da Hamidiye Alaylarını kuran padişah, bölge aşiretlerini kendisine bağladı. Bu olaylarla bölgede asayişi sağlayarak devletin hakimiyetini pekiştirdi.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 15:38   #67
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Bu defa Ermeniler de, padişahı ortadan kaldırmadıkça Ermenistan'ı kuramayacaklarını düşündüler. Avrupa'da meşhur bir teröristi para ile tutup, İstanbul'a getirdiler. Cuma namazı için gittiği Yıldız Camiinde II. Abdülhamid Hanın arabasına bomba konuldu. Ancak camiden çıktıktan sonra, padişahın bir dakikalık gecikmesi hayatını kurtardı.

7. 31 yıllık olaylar sonunda dış düşmanlar emellerine ulaşabilmek ve Osmanlı Devletinin yıkılmasını sağlamak için, Sultan Abdülhamid Hanın ortadan kaldırılması veya tahttan indirilmesi gerektiğinde birleştiler. Ancak bütün teşebbüs ve gayretlerine rağmen bunu başaramadılar. Binlerce yıllık bir tarih gösteriyor ki, Türk dışarıdan yıkılmıyordu. Öyleyse yine tarihi entrikalar dönmeli ve Osmanlı Türklüğü içeriden parçalanmalıydı. Tezgâhlar bu gaye ile dönmeye başladı. 1890 yılında İngilizlerin desteğiyle kurulan İttihat ve Terakki Cemiyetinin hedefi, Abdülhamid Hanı tahttan indirmek ve meşrutiyeti ilan etmekti. Büyük paralarla Osmanlı devlet adamlarını satın almaya ve kısa sürede pek çok taraftar bulmaya başladılar. Bu cemiyet, 1897'de padişahı tahttan indirmek için tertip içine girince, basılarak üyeleri yakalandı. Bunlar idama mahkûm edildilerse de, cezaları padişah tarafından müebbet hapse çevrilerek yurdun çeşitli yerlerine sürüldüler. Ancak bunlar, Paris'e kaçarak faaliyetlerine devam ettiler. Ermeni, Yahudi ve Balkan komitecileriyle, yani padişahın aleyhinde olan herkesle işbirliğine başladılar. Müslüman kanı dökmekten zevk alan Bulgar, Sırp, Yunan çeteleri, Abdülhamid Hanı tahttan indirmek için, İttihat ve Terakki Cemiyetine kucak açtılar. Bunların ihanetleri o dereceydi ki, Ermenilerin düzenlettirdiği bombalı suikastten padişah kurtulduğu zaman, şâir Tevfik Fikret, teröriste; "Ey şanlı avcı" diye sesleniyordu.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 15:39   #68
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Türkiye'de padişaha karşı olmak, âdeta aydın olmanın bir gereği gibi görülmeye başlandı. Sarıklı medrese hocalarından, setre pantalonlu Fransız taklitçilerine kadar herkes muhalifti. Nihayet bu yoğun propaganda, ordudaki genç subaylar arsında da yayılmaya başladı. Bazı subaylar çeteciliği bir siyasî hareket kolu olarak benimseyerek, Türk Devletine karşı komitacılığa, yani dağa çıkıp isyana başladılar. Aralarında Enver, Nİyazi gibi mâceracı kimselerin de bulunduğu bu subaylar grubu, kendilerine kuvvet sağlayabilmek için, Bulgar komitacılarıyla ortak hareket ediyorlardı. Selanik'te bulunan Osmanlı Üçüncü Ordusu, âsî bir ordu haline geldi.

Neticede II. Abdülhamid, II. Meşrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı (1908). Böylece saltanatının yaklaşık beş ay sürecek üçüncü ve son bölümü başladı. Abdülhamid Hanın tahta çıktığı zamanda olduğu gibi, bu devrede de iktidar yetkileri tamamen elinden çıkmıştı. Bir yerde 1908, Osmanlı Devleti tarihinde, artık, Osmanlı hânedanının devre dışı bırakıldığı ve siyasî iktidarın ellerinden alındığı bir tarih oldu.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 15:40   #69
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




İttihatçılar silah zoru ile iktidara geldikleri için, yeni meclisin kurulmasında da çetecilik metodlarını kullandılar. Meclisi kendi adamlarıyla doldururlarken, muhaliflerini de kiralık katillerle ortadan kaldırdılar. Ancak, bunların iktidarı sağlamlaşırken, devlet çatırdamaya başladı. Türkiye'ye bağlı bir prenslik olan Bulgaristan, hemen bağımsızlığını ilan etti. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Türkiye'ye ait olan Bosna-Hersek'i ilhak ettiğini bildirdi. Girit muhtar idaresi Türkiyeden ayrıldı ve Yunanistan'la birleşti. Ermeni komitacıları, Adana ve çevresinde büyük bir isyan çıkardılar. Ülkenin bir baştan bir başa tam bir kargaşa içine düştüğü sırada, 31 Mart Vakası meydana geldi. İttihatçıların Selanik'ten İstanbul'a getirip yerleştirdikleri Avcı taburlarına mensup bir kısım asker ve halk ayaklanarak, İttihatçılara karşı harekete geçti. Padişah, yetkilerinin çoğunu Meclise devrettiği için inisiyatifini kaybetmişti. Meclis iş göremiyordu. On gün kadar devam eden bu kargaşalıkta, İttihatçılar, Rumeli'nde ne kadar Sırp, Bulgar, Rum, Arnavut çetecisi varsa topladılar. Bunların yanına pek az da Türk askeri katıldı. Üçüncü Ordu kumandanı Mahmut Şevket Paşa'nın emri altında İstanbul'a gelen bu çetecileri, devlet merkezine sokmak istemeyen kumandanlar Padişaha müracaat ettiler. Ancak kardeş kanı dökülmesini uygun bulmayan padişah buna izin vermedi. İsyanı yatıştırma bahanesiyle İstanbul'a giren İttihatçılar ve dağdan inmiş Balkan komitacıları pek çok kan döktüler. Ayrıca, isyanın sorumlusu olarak da padişahı gösterip, onu tahttan indirmeye karar verdiler. Fetva emîni Hacı Nuri Efendi, padişahın tahttan indirilmesi için hiç bir sebebin bulunmadığını söyleyince, söylediklerini yapacak birini bulup fetva yazdırdılar.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 15:41   #70
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Daha sonra, Yahudi Emmanuel Karasu, Ermeni Aram, Arnavut Toptanî ve Gürcü Ahmed Hikmet Paşa, Padişaha giderek; "Millet sizi istemiyor" dediler. Ancak Türk milleti adına söz söyleyen görülmüyordu.

Tarihimizin en büyük lekelerinden biri olan bu hadise, aynı zamanda Türk Milletine yapılan en büyük hakaretlerden biriydi.

II. Abdülhamid Han, Türk tarihinin çok büyük bir şahsiyeti ve dünya siyaset tarihinin de en önemli kişilerinden biridir. Belki de bu büyüklüğü yüzünden kolay anlaşılamadı ve aleyhinde yerli ve dış düşmanlar, her şeyi söylediler. Ancak, gelişen olaylar zamanla padişahın ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu. Fakat devlet elden gitti. Muhaliflerin başı olan Ahmed Rıza Bey, Cumhuriyet döneminde yazdığı hatıralarında ona özgüler yağdırdı. Bu korkunç pişmanlığın en açık örnekleri Süleyman Nazif, Rıza Tevfik Bey ile diğer bazı şairlerin yazdığı şiirlerle dile getirildi.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
devletinin, doğuşu, osmanlı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Osmanlı Devleti’nde Mülteciler Zen Tarih 0 19 Mayıs 2014 02:09
Osmanlı Devleti ve Komşuları Zen Tarih 0 27 Şubat 2013 15:47
Osmanlı Devleti'nin Doğuşu..(Videolar)1-2-4-5-6-7-8 Sevda Tarih 3 16 Mart 2011 01:08
Osmanlı imparatorluğunun doğuşu YapraK Tarih 0 27 Mart 2009 03:33