26 Haziran 2011, 08:57 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Hemde doya doya. Şair ne de güzel söylemiş, '' Zordur köprüleri yakmak,sıradan sabahların mahmurluğuna alışmışlar için...'' Kurulu bir düzene alışanların ya da bugün yenik düşenlerin geleceği hoş bir hayal olarak gördüğünü,ne de güzel anlatmış. Şair ne de güzel söylemiş, '' Zordur köprüleri yakmak,sıradan sabahların mahmurluğuna alışmışlar için...'' Kurulu bir düzene alışanların ya da bugün yenik düşenlerin geleceği hoş bir hayal olarak gördüğünü,ne de güzel anlatmış. Kimileri geçmişin yıkıntıları arasında dolanır durur,kimileri ise gelmemiş gün için feryat eder.Zamanın katilidir her ikiside,farkında değildir sadece.Hakikat olan bugündür,şu andır.İki dakika sonrasının garantisini bile veremezken birşeyleri erteleyenlerin,dünlerini beyhude yere yad edenlerin,dünü dün bugünü de dün olduğundan yaşamlarında değişen birşey de olmuyor.Olan zamana oluyor,onu da kimse fark etmiyor.İşte bu yaşamı ziyan etmekten başka birşey değildir. Yaşam her canlının eline sadece birkez tutuşturulur ve ne zaman alınacağı asla söylenmez.Bu yüzden hergün son günmüş gibi yaşanmalı ve yaşamın tek bir katresi bile heba edilmemelidir.Her gece ölmeli,güneşin ilk ışıklarıyla da yeniden doğmalıdır.En baştan yaşamalıdır hayatı.Steve Jobs’ın dediği gibi;“Herşey, tüm dış beklentiler, gururlar, küçük düşme ya da başarısızlık korkuları – tüm bunlar ölüm karşısında değerlerini yitirir. Kaybedecek bir şeyler olduğu (tuzak) düşüncesini yok etmenin en iyi yolu insanın öleceğini hatırlamasıdır. Zaten çıplak ve savunmasızsın.Yüreğinin sesini dinlememen için hiçbir neden yok.' Adem soyu olarak biz ne yapıyoruz?Cennet-cehennem kavramları sanki bu dünyaya ait değilmiş gibi yaşıyoruz.Oysa; cenneti de cehennemi de başka bir dünyada aramamalıdır.Yaptığı hatalardan dolayı huzursuz olan biri cehennemdedir aslında.Bir kere de olsa çıkarsız sevmeyi becerebilmişse,içten gülümseyebilmişse,dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüze tahayyül edebilmişse cennnettedir aslında. Ama bizler içine sığamadığımız o koca şehrin kuralları, gerçekleşmeyen düşlerimizle üst üste gelince gönlümüzce yaşayamıyoruz hayatı.Hep 'başkaları ne der' gibi sorulara takılıyoruz.Başkalarını dinlemekten kalbimizin sesini duyamıyoruz.Bu yüzden de bir başkasının ömrünü yaşar gibi,öylesine bazen de diken üstünde yaşayarak geçiriyoruz günlerimizi. İşte böyle olmamalı.Bu yaşamak değildir.Yaşamak dediğimiz sadece nefes almak değildir.Değişmektir yaşamak,değişime teslim olmaktır,güvensiz ve ürkek değil.Bu yüzden öncelikle o güvendiği limanlardan ayrılmalıdır insan.Radikal kararlar verebilmeli ve hayatın değiştiremediği anlarına karşı tevekkül edebilmeli.Ama pasif de olmamalı.'Niçin ve nasıl'lara fazla takılmadan uzatmalı elini gökyüzüne ...Ataol Behramoğlu'nun dediği gibi ; ''Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana '' Yaşamak böyle olmalı ; geriye baktığında bir kere bile "keşke" dememenin hafifliğini duyumsamalıdır.Cesur,hür ve kendinden emin !! | |
|
Etiketler |
doya, hemde |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Demir Demirkan - Doya Doya | Luthien | D, E, F, G | 0 | 17 Eylül 2014 17:48 |
Nişanlılığın tadını doya doya çıkarmak istiyorum | Cemalizim | Haber Arşivi | 0 | 13 Temmuz 2009 16:50 |