IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Eylül 2014, 17:16   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kalbiniz Nerede?




Avrupa’nın en ünlü dergileri hayatın anlamından söz ediyorlar. Stern dergisi editörü gibi dinlerin hayatın anlamını bulmada binlerce yıllık rolünden söz ediyorlar. Yüzyıl içinde hayatın anlamını kaybeden yerine otomatik makineler kazanan “kazı-kazan”cı insancıklar başlarını nereye vuracaklarını şaşırdılar. Koyu Katolik ailenin çocukları Budist oluyor, yüzlerce “new age” denen

Amerikan tarikatları para basıyor, sakinleşmek için uzak doğu meditasyonları yok satıyor.
Ölüm nedenleri sıralanırken kalp hastalıkları,kanser ve benzeri gruplar alt alta diziliyor. Hastalıklar sadece bir sonucun adı. Nedenleri üstüne kimse düşünmüyor. Doktorlar altı yedi dakika özel muayenede size kanser veya kalp olduğunuzu beyan ediyor. Bu tebligat sizi ne yaparsa yapar bu doktorun derdi değil. Kes biç dersleri onu ilgilendiren sonrası yine onun derdi değil. Milyonlarca insana ne yapılıyorsa size de o yapılır yut şu kırmızı hapı denir.
Neden ben bu sona geldim sorusunu ne hasta kendine soruyor,ne doktor hastasına. Hiç merakı olmayan bilim adamıyla hiç merakı olmayan hayat adamı aynı koşullar sürerken iyileştirme beklentisine giriyor.

Bugün birinci ölüm nedeni dünyada stres dediğimiz aşırı kaygı,baskı ve sıkıntı durumu. Örneğin iş yeri stresine bağlı kalp ölümleri çok yüksek. Yöneticilerde yine öyle. İyi aile hayatına sahip yöneticilerde ölüm çok daha az görünüyor. Çünkü insanların içsel korunma mekanizmaları çalışıyor. Onları harekete geçirir ve sağlıklı işlemesi için alt yapı hazırlarsak beden denilen olağanüstü sistem kendini korur. Kendini yeniden yapılandırma, onarma gibi özellikleri bulunan bedenimizin ihtiyacı manevi dünyamızın besinleridir.

Duanın iyileştirici etkisi,iyi insan olmanın hazzıyla yaşanan onarıcı hücreler buna bağlı çalışıyor. Manevi kavramların içinin boşaltılması,hayata manevi yüklenen anlamların kaybedilmesi hastalıkların en büyük kaynağı. Bayramları tatil yaparak anlamsızlaştıranlar sağır vicdanlar doğuruyor. O zaman yirmi yaşında yirmibeş kapkaçtan yakalanan gencin ne olduğunu bilemiyoruz. Çocuklarımıza öğrettiklerimiz bize öğretilen değerler mi acaba? Uyumak ve tatil değerlerden daha önemli diye çocuğa gösteriliyorsa daha sonra bu çocuk nerede manevi bir huzur bulacak?

Doğamıza uygun olmayan yaşam tarzını zorlamak ve bunun tek doğru olarak sunulması da hastalıkların kaynağı. İşte yeni moda “hiper aktivite” hastalığı. Bütün çocuklar hiper aktif ve bu hiç acaip gelmiyor doktorlara. Duvara tırmanan çocuğun nedenleri değil sonuçları önemli ve daya ritalini geçsin hastalık. Amerika’da ritalin ve benzerleri konusunda yığınla araştırma yapılıyor. Çok tehlikeli diyen makalelerde bu ilacın daha sonra uyuşturucu bağımlılığına zemin hazırladığı belirtiliyor. Hiper aktivite tamamen modern,yapay dünyanın türettiği bir hastalık.

Apartmanlarda,daracık alanlarda hapsedilmiş ve okul dahil her yere arabayla götürülen çocukların ne yapacaklarını bilememem durumu. Bildiği durumu da televizyondan öğreniyor.Nasıl? Her reklamda,dizide dikkat dağınıklığını öğrenerek. Bir dizinin on kez reklamla kesilmesi ve dikkati en fazla on dakika ile sınırlaması çocuğa bunu öğretiyor. Sonra çocukta dikkat yoğunluğunu nasıl bulacağız?Ayrıca bu çocukta kaygı ve stres artmasına neden oluyor ,bu kaygıyla çocuklar çıldırıyor. İkinci bir neden, anne baba rolünün bozulması. Anne ve babalar otorite ve rol kaybına uğradığı için şımarık çocuklar başı boş, sorumsuz ve saldırganlar.

Sehpaların üstünde tepinen çocuklarına bakarak anne babanın ona mazeret bulması ve kendi suçluluk duyguları tatmin etmesi sonucu dengesi bozuk çocuklarla dolu çevremiz.Üçüncü neden, çocuk sevgisinin azalması. Anne veya baba olmaya hazır olmayan kentlerde birey olacak diye egoist yetiştirilen insanlar çocukları sevmiyorlar. Böyle kaç tane aile gördüm. Çocuk sevilmediğini hissediyor. Ya şımarık,ya sabır gösterilmeyen çocuklar.
Kim hasta dersiniz bu durumda?

Acaba dünyamızda her şeyden birey mi sorumlu? Yoksa pazarlama stratejileri, tüketiciler ve televizyona yapışanların yarattığı dünyalar mı? Bireyi aşan sorunlar ne?
Hem başarılı iş kadını,hem sosyal,hem güzel,hem anne olmak zorunda olan kadının kaygılarından kim sorumlu? Bize dayatılan bedenlere,hayat tarzlarına, arayışlara,makinelere, evliliklere,okullara,eğitime,politikacılara,düşman lıklara,kaba gücün başarısına bakınca ne kadar yüzeysel yaşadığımız anlaşılabilir. Bu yapının dayattıkları boşaltılmış manevi dünya ve kavramlarıyla birleşince hasta olmamak zaten mümkün değil. Her şeye acil çözüm isteyen ve acil yaşayan bugünün tepkileri hep acıklı sona mahkum. Mutsuzluk diz boyu. Ruhsal destek ve güce ihtiyacımız var. Bu nedenle eski dünyada padişah bile olsan kendine bir spiritiüel lider bulurdun ve onun yolu yolun olurdu.

__________________
Kırk yılda bir gibisin...
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
kalbiniz, nerede


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kalbiniz Değerli İse Heidi Sağlık Köşesi 0 07 Temmuz 2008 10:56