IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 06 Şubat 2015, 20:03   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Uzay parçacıkları insan hücrelerini degiştirebilir mi?




Açık havada yürüyen bir kişinin bedenine bir saniyede farklı türden 100 uzay parçacığı çarpıyor. Bunlardan bazıları insan bedenindeki hücreleri değiştiriyor. Işın yağmurunun üçte biri radyoaktif ve insanı etkiliyor.

Neredeyse ışık hızıyla uzaydan Dünya’ya yansıyan ışınlar bedenlerimize de işlemekte. Hiç kimse onların nereden geldiğini bilmiyor. Arjantin steplerindeki geniş çaplı araştırma, bu bilmeceyi çözecek nitelikte.

On dokuz ülkeden 250 bilim adamının kafa yorduğu bir sorun var: Uzaydan ışık hızıyla dünyamıza gelen ve bizleri de delip geçen ışınlar veya parçacıkların kökeni neresi? Evrendeki en yoğun enerjili ve en hızlı atom çekirdeklerini izlemeye çalışan fizikçiler ve astronomlar Arjantin’in Pampa Amarilla bölgesinde bu parçacıkların sırrını aydınlatmak için çalışıyor.

Ve işte ilk veriler: Uzaydan gelen parçacıklar milyonlarca yıldan bu yana neredeyse ışık hızıyla yansımaya devam ediyor. Şimdilik daha fazla bilgi yok!.. Yani özetle, henüz yeni hiç bir bilgi yok...

Peki bu parçacıkların kaynağı nerede? Ve hangi güç sayesinde bu hıza ulaşabiliyorlar?

Pampa Amarilla’da art arda bir buçuk kilometre aralıklarla sıralanan plastik tanklardan oluşan ‘Malargüe’ detektöründe işte bu soruların yanıtları aranmakta. Malargüe sistemi, 11 000 litre kapasiteli su tankına sahip. Temel parçacıklar duru su içinde tutuluyor ve mavimsi flaşlar oluşturuyorlar. Foto-detektörler tarafından kaydedilen flaşlar, uzaktan kumandalı telsiz araçlarıyla sinyal olarak bozkırdaki kontrol odasına iletiliyor. Yanıtların, bu bilgilerde olduğuna inanıyorlar.

Radyoaktif ışın yağmuru

Utah ve Japonya’da kurulan benzer parçacık detektörleri zaten kısa bir süreden beri kuzey yarımküredeki gökleri izliyordu. 1938 yılında ilk kez yerdeki parçacık yağmurlarını ölçen Pierre Auger’ın adıyla anılan deney, şimdi güney yarımkürede de gerçekleştirilecek. Buradan doğrudan doğruya Samanyolumuzun merkezi izlenebiliyor. Proje 54 milyon dolar.

Arjantin platosundaki temiz ve kuru hava, fizikçiler için büyük bir şans. ‘Dünya atmosferinden dev bir detektör olarak yararlanıyoruz’ diyor Auger projesi sözcüsü Hans Blümer. Proton ya da hafif atom çekirdeği gibi kozmik ana parçacıklar dünya atmosferine ulaştıklarında yaklaşık 20 km yükseklikteki bir hava molekülü üzerinde patlıyor. Bu patlamayla meydana gelen daha küçük parçacıklar, yani ikincil parçacıklar daha düşük bir hızla yeryüzüne doğru uçuyorlar. Böylece birkaç salise içinde milyonlarca subatomik parçacıktan oluşan bir sağanak yağıyor.

Tüm parçacıklar da bu yağmurda toplanır: elektronlar, pozitronlar, piyonlar, miyonlar, protonlar ve nötrinolar. Bu parçacıklar azot moleküllerini ışımaya teşvik ederek havada mavi parıltıların oluşmasına neden olurlar. Çıplak gözle görülmeyen ışıltılar karanlık gecelerde, son derece duyarlı foto-detektörlere sahip aynalı teleskoplarla görüntülenmekte. İşte Pampa Amarilla’daki su tanklarının arasına bu yüzden 30 tane teleskop yerleştirilmiş.

Yeryüzüne ulaşan parçacık yağmuru bir metre kalınlığında ve birkaç kilometre genişliğinde basık bir bulutu andırır. Ana parçacıklardaki enerji yoğunluğuna bağlı olarak bulutun genişliği de artar. İkincil parçacıkların yaklaşık bir düzinesi detektörler tarafından kaydediliyor. Ve bu oran da ana parçacıkların ilk geliş yönünü hesaplamaya yetiyor. Fizikçiler verileri teleskop görüntüleriyle birleştirip kozmik parçacıkların enerji ve hızlarını hesaplıyorlar.

90 yıldır biliniyor

Dünyanın sürekli olarak parçacık yağmuru altında bulunduğu 1912 yılından beri biliniyor. O tarihlerde balonla uçan Avusturyalı Victor Hess, 4000-5000 metre yüksekliğindeki havanın yoğun bir biçimde iyonlaşmış olduğunu fark etmiş, bunu da hava moleküllerinin kozmik parçacıklarla çarpışmasına bağlamıştı. Hess, bu saptaması sayesinde 1936 yılında Nobel ödülü de almıştı.

Bilim adamları bugün ışınların isabet oranını bile biliyorlar. Açık havada yürüyen bir kişinin bedenine bir saniyede farklı türden 100 parçacık işlemekte. Bunlardan bazıları insan bedenindeki hücreleri değiştirmekte. Işın yağmurunun üçte biri radyoaktiftir ve insanı etkiler. Projede çalışan Alman bilim adamı Kampert, insan bedeninin ışınlara bağışık olduğunu hatta belki de evrim sürecinde olumlu etkiler bırakmış olabileceklerini düşünüyor.

Kara delik mi?

Doğanın bu parçacıkları ne şekilde hızlandırdığı bilinmiyor ama bu konuda açıklama yapmaya çalışanlar da yok değil. 1960 yılında New Mexico'da 100 elektron voltluk parçacıkları saptayan John Linsley, parçacıkların çok küçük bir alanda olağanüstü enerji kaynakları barındıran ‘beyaz deliklerden’ çıktıklarını bile öne sürmüştü!

Ancak Güneş’ten milyarlarca kez daha ağır olan dev kara deliklerin potansiyel parçacık hızlandırıcısı olduğuna dayanan teoriyi kabul eden bilim adamlarının sayısı daha fazla. Kara delikler, yuttukları maddenin bir kısmını neredeyse ışık hızıyla uzaya geri fırlatıyorlar.

Bu tür kozmik madde savruluşları Dünyanın birkaç ışık yılı ötesinde aktif galaksilerde meydana gelmekte. Ancak hiç kimse parçacıkların buradan Dünya’ya ne şekilde yansıdıklarını bilemiyor. Çünkü aradaki boşlukta bulunan kozmik mikrodalgalar yani ilk patlamanın yankısı hızlı atom çekirdeklerini frenlemekte.

Olası bir çıkış yolu kısa bir süre önce Amerikalı araştırmacılardan geldi. Bilim adamları parçacıkların, Dünya’nın yakın çevresinde yer alan galaksilerdeki ‘uyuyan’ kara deliklere ait olabileceğini tahmin ediyorlar. ‘Eğer bunlar kendi eksenleri etrafında yeterince hızlı dönebiliyorlarsa, subatomik parçacıkları Dünya’ya savurabilirler’ diyor Princeton Üniversitesi’nden Didier Torres ve Goddard Uzay Merkezi’nden Elihu Boldt.

Diğer bir açıklama, ilk patlamadan artakalan ve evreninin ilk zamanlarından bu yana uzayda savrulan parçacıklarla ilgili. Teoriye göre hiçbir zaman mikrodalga ışınları tarafından frenlenmeyen bu parçacıklar Dünya’ya ulaşmadan kısa süre önce bilinen atom çekirdekleri ve protonlara dönüşüyorlar. Bu spekülasyon özellikle de ivme halkası için paraya ihtiyaç duyan fizikçiler tarafından yaratılmakta. Onlara göre parçacık bilmecesi ancak bu tür makineler sayesinde çözülebilir.

Die Zeit’te yer alan araştırmaya göre, Max-Planck Radyoastronomi Enstitüsü’nden Peter Biermann ise yoğun enerjili parçacıkların, Dünya’nın yakınındaki daha az aktif galaksilerden çıktığını ve bu kaynağın da 60 milyon ışık yılı uzaklıktaki Başak takımyıldızındaki Radyogalaksi M 87 olduğunu düşünüyor.

Dünya’ya yansımaları sırasında da ‘galaksiötesi manyetik alanlar’ tarafından saptırıldıklarından geliş yönlerinin değiştirilmiş olabileceğini düşünüyor.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
degiştirebilir, hücrelerini, insan, mi, parçacıkları, uzay


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Tanrı Parçacıkları Liaaa Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 04 Ağustos 2012 17:32
Kan hücrelerini iyileştirmeyi başardılar! KarakıZ Sağlık Köşesi 0 15 Ekim 2011 21:04
Kanser hücrelerini yok ediyor. System Sağlık Köşesi 0 14 Eylül 2011 11:34
Reçel kanser hücrelerini engelliyor Collettivo Sağlık Köşesi 0 16 Ekim 2008 12:31