IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Kasım 2015, 20:14   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Günümüz Musevilerinin Kökeni




Günümüzde dünyadaki bilinen toplam nüfusları 13-14 Milyon kişi kadar olan Museviler; tarih boyunca olduğu gibi bugün de, değişik kültürlerde farklı şekillerde adlandırılırlar. Bu farklı adlandırma şekilleri; bir bakıma Musevilerin tarihinden kaynaklanırken, bir bakıma onları adlandıran kültürlerin bu adlandırmayla Musevi tanımında belirginleştirmek istedikleri niteliklere, bir bakıma da, o kültürlerin alt yapısında bulunan kültür öğeleri temelinden kaynaklanan anlatım geleneklerine bağlı bulunmaktadır.

Bu çalışmanın başlangıcında "Museviler/Musevi inançlılar" adı ve tanımının kullanılıyor olması, bu tanımın benimsemiş veya tercih etmiş olmasına değil, çalışmanın Türkçe kaleme alınıyor olması dikkate alınarak; Müslüman/Türk/Osmanlı kültüründe bu ad ve tanımın daha yaygın biliniyor/kullanılıyor olması ve sözü edilen halkın din ve inanç sistemine ilişkin bilgileri derliyor olması nedeniyledir.





* * *

Adlandırmalar / Tanımlamalar:

Sami / Semit:

Museviler, Noah’ın üç oğlundan biri olan “Şem/Sam”ın soyundan geliyor olmaları itibariyle; “Sami/ Semit” olarak tanımlanıp adlandırılırlar. Mezopotamya yaşayanlarının, bu arada örneğin Aramların, Kildanların ve en geniş tanımıyla Arap halklarının da bu soydan geldikleri bilinmekteyse de, “Sami/Semit” adı ve tanımı biraz da Musevilerin bunu benimsemesi nedeniyle özellikle Musevileri adlandırma ve tanımlamada kullanılmakta, örneğin “Antisemitizm” dendiğinde; dünyanın hemen her yerinde “Sami karşıtlığı” değil, herhangi bir tereddüt söz konusu olmaksızın “Musevi karşıtlığı” anlatılmak istenmekte ve öyle anlaşılmaktadır. Çağımızda da “Sami/Semit” tanımı Musevileri tanımlamaya özgü bir ad ve tanım olarak kullanıla gelmektedir.

İbrani / İvri:

Museviler Noah’ınn 10. göbekten torunu, ilk İbrani ata “Avraham Avinu”nun soyundan gelmeleri itibariyle; “İvri/İbrani” olarak tanımlanıp adlandırırlar. Tora’daki anlatıma göre ilk İbrani ata “Avraham Avinu”, babası önderliğinde ailesiyle birlikte
doğduğu Ur Kasdim kentinden; önce kuzeydeki Harran’a sonra da, babasının ölümü üzerine Tanrısal buyruk gereği güneydeki Kenaan diyarına göç etmiş, bu göçü nedeniyle de “İvri/Geçen/Göçen” sanını almış ve bu san “Avraham Avinu” soyundan gelenleri tanımlamak için kullanılır olmuştur. “İbrani” ad ve tanımı ilk İbrani ata “Avraham/İbrahim”in, “İvri/Geçen/Göçen” anl***** gelen sanından türemiş olduğuna ve onun soyundan gelenlere de bu tanım verildiğine göre; örneğin günümüz Arap uluslarının hemen tümü de onun ilk oğlu “Yişmael”in soyundan türemiş olmaları itibariyle “İbrani” sayılmak durumundadır. Oysa dünyanın hemen her yerinde ve tarihin hemen her diliminde “İbrani-Hebrew-Hebreu-Evreo-İvrin” dendiğinde, anlatılmak istenen de, hiç bir tereddüt söz konusu olmaksızın anlaşılan da yalınızca Musevilerdir.

Bene Yisrael/İsrailoğulları/İsrael:

Museviler İbrani ataların üçüncüsü ve sonuncusu; “Yisrael” lakaplı “Yaakov Avinu”nun torunları olmakla “Bene Yisrael/İsrailoğulları/İsrael” olarak tanımlanıp adlandırılırlar. Bu tanım ve adlandırma, tarihsel gelişim süreci içinde bir ölçüde en belirgini sayılmaktadır. Bu noktadan itibaren; “Bene Yisrael/İsrailoğulları/İsrael” dendiğinde anlatılmak istenen de, tereddütsüz anlaşılabilen de Musevilerdir ve bu tanımla adlandırma içine, günümüzde de Museviler olarak bilinenlerden başkası girmemektedir.

“Bene Yisrael/İsrailoğulları/İsrael” tanım ve adlandırması, günümüzde Museviler olarak bilinenlerin soy/sop/boyları itibariyle tanımlanmasının sonuncusudur. Bir başka anlatımla, Tora metinleri incelendiğinde; günümüz Musevilerin soy/sop/boy itibariyle: “Şem/Sam” soyundan gelmekle “Sami” soy’lu, ilk İbrani ata “Avraham Avinu”nun zürriyetinden gelmekle “İvri/İbrani” sop’lu ve “Yisrael” lakaplı “Yaakov Avinu”nun boyundan gelmekle de “Bene Yisrael/İsrailoğulları/İsrael” boy’lu oldukları açıkça görülmektedir.

Burada asıl üzerinde durulması gereken husus, günümüz Musevilerinin boyları bakımından değilse de soyları ve sopları bakımından ortak atalara sahip oldukları öteki halk ve ulusların bir bölümünün hala varlıklarını sürdürüyor olmalarına karşın, bu soy ve sop adlarının yalnız Musevileri tanımlıyor ve öteki soydaşları dışlar biçimde kullanılıyor olmasıdır ki, bunun nedenlerini eldeki konuya ilişkin bilgilerin kaynağı olan Tora’nın anlatım üslubunda aramak gerekir.

Tora bu konuya ilişkin bilgileri verirken “Eklektik/Seçkinci” bir tutum izlemiş görünmektedir: Tora’nın bu tutumunu örneklendirmek gerekirse; ilk İbrani ata “Avraham”ın karısı “Sara”dan doğma oğlu “Yitshak” Tora tarafından izlenirken, cariyesi “Hagar”dan doğma ve İbrani sayılması gereken, günümüz Arap halklarının atası olarak da bilinen oğlu “Yişmael” bir ölçünün ötesinde izlenmediği gibi, Ketura adlı eşinden doğma ve yine İbrani sayılması gereken çocukları da izlenmez. “Yitshak”ın oğullarından “Yaakov” izlenirken, doğal olarak İbrani sayılması gereken ikiz kardeşi “Esav” belli bir ölçünün ötesinde izlenmez.
Tevrat’ın “soy saçaklanması”na ilişkin ve amacına bakılırsa kendi içinde tutarlı sayılabilecek bu anlatım üslubunun, soy/sop tanımının sadece izlenenlere özgü sayılması/sanılması sonucunu doğurmuş olduğu görülüyor.

Musevi/Mosaique:

Museviler, Tanrı’nın “Moşe Rabenu” aracılığıyla tebliğ ettiği; “İlk Göksel Tek Tanrılı Kitabi Din Disiplini”nin mensupları ve o dönemden beri uygulayıcıları olmaları itibariyle “Musevi/Mosaique” olarak da adlandırılıp tanımlanırlar. Bu ad ve tanım, daha öncekilerin aksine geldikleri soy/sop/boy ölçütlerine göre değil, tuttukları yola ya da yaşam disiplini biçimlerine göre verilmiş bir ad ve tanımdır ki; genelde günümüz Musevilerini inançları itibariyle tanımlamak gerektiğinde ve bu konuda belirginlik amaçlandığı hallerde kullanılır.

“Musevi/Mosaique” adı ve tanımı kullanıldığında anlatılmak istenen de, tereddütsüz anlaşılan da, dinsel aidiyetleri açısından da olsa doğal olarak Musevilerdir ve bu tanımın içine Musevilerden başkası girmez.

Yahudi/Jew/Juif:

Günümüz Musevileri, “Yehuda/Judea” bölgesi oturanları ve en son yıkılan “Yehuda/Judea” devleti yurttaşı olan bir halk ve ulusken ve bu ulusun kurucu öğelerinden biri olan Yehuda Kabilesi mensupları sayılmaktayken dünyanın hemen her bölgesine dağılmış olmaları itibariyle “Yahudi” olarak da adlandırılır ve tanımlanırlar.

Bu adlandırmanın; Babil sürgününden dönen Musevilerin, ülkelerine Asurluların yerleştirdiği ve yaklaşık yetmiş yıl içinde birtakım Musevi dini esaslarını uyguladıkları halde, önemli ölçüde eski pagan geleneklerine bağlı kalan ve kendilerinin gerçek “Museviler” ve “Yisrael” adlı Musevi devletinin ardılları olduklarını iddia eden Sumer kökenli “Şomronim/Semiriler” diye de bilinen toplulukları kendilerinden ayrı tutmak amacıyla benimsemek durumunda kaldıkları bir adlandırma olduğu dikkat çekici tarihi bir olgudur.

Görüldüğü gibi bu ad ve tanım, Musevilerin yaşadığı coğrafi bölgenin, ulusallıklarının ve kurdukları son devletin adına gönderme yapan, dahası Musevi inancını kısmen benimseyenleri dışarıda tutan bir anlayışın ürünüdür ve bu ad ve tanım içine de günümüzde Museviler olarak bilinenlerden başka bir halk girmez. Bütün bu ad ve tanımlardan da anlaşılacağı gibi günümüzde Museviler olarak tanımlanıp adlandırılanların; a)“Sami” soyundan, b)”İbrani” sopundan, c)”İsrail” boyundan, d) “Musevi” inancından ve e)“Yehuda” bölgesi yerleşenleri ve eski “Yehuda” devleti yurttaşlarının torunları olduklarını varsaymak gerekmektedir.

Bu ad ve tanımların her birinin tek başına günümüz Musevilerini adlandırıp tanımlar olarak kullanılmakta olduğu nasıl bir gerçekse, bu tanımlardan her birinin aslında Musevilerin değişik bir yönünü tanımladığı da öyle bir gerçektir. Asıl önemli gerçekse bütün bunlar bilindiği halde; çoğu kez bunların eş anlamlı olarak kullanılması ve bunun sonucu olarak da birbiriyle uzlaşmazmış izlenimini veren tamlamalar meydana gelmiş olmasıdır.

Örneğin Slav kültürlü toplumların hemen hepsinde Musevilerden söz edildiğinde “İbrani” tanımı kullanılırken örneğin “İbrani halkı”, “İbrani gelenekleri”, “İbrani dini”, “İbrani huzurevi” ve “İbrani okulu” gibi tamlamalara rastlamak mümkündür. Grek/Helen kültüründe de durum bundan farklı değildir. Latin kültürlü toplumlarda Musevilerin “İsrail” tanımları öne yansıtılmakta ve buralarda da örneğin “İsrail halkı”,“İsrail dini”, “İsrail geleneği”, “İsrail Hastanesi” ve “İsrail yetimhanesi” türünden tamlamalar bulunmaktadır.

Hıristiyan kültürlü batılı toplumlarda Musevilerden söz edilirken, günümüzde olanak oranında “Yahudi” ad ve tanımından kaçınılmasının nedeni, Hıristiyanlığın batıya yayılma süremi olan Greko-Romen döneminde, “Yahudi” tanımının Yahudiler ve Yahudiliğin aşağılanması amaçlandığında bolca kullanılmış olmasıdır. Esasen Matta İncil’inde de bu hava yoğunca hissedilir. Bu noktadan hareket edildiğinde sözü edilen kültürlerde günümüzde Musevilerden söz edilirken “İbrani” veya “İsrail” ad ve tanımlarının tercih ediliyor olmasını bir nezaket kaygısı sonucu olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Sözü edilen kültürlerde “Yahudi” ad ve tanımı hala aşağılayıcı bir tanım olarak değerlendirilmekte, Museviliği ve Musevileri aşağılama amaçlandığında hala bolca kullanılmaktadır. Anglosakson ve Cermen kültürlerinde Musevilerden söz edildiğinde “Yahudi” ad ve tanımı kullanılır.

Genelde İslam kültürü “Yahudi” tanımını kullanmayı tercih ederken, bazı hallerde “İsrail oğulları” anlamında “Ben-i İsrail” tanımına da yer verir ve bu din disiplini içine sızdığını iddia ettiği Musevi inancı kökenli olarak tanımladığı davranışları “İsrailiyat” olarak nitelendirip adlandırır. Cumhuriyet öncesi Müslüman/Osmanlı söyleminde gerek resmi belgelerde gerekse günlük konuşmada çoğunlukla kullanılan tanım “Yahudi” olup, “Musevi” tanımına daha az rastlanır. O dönemlere ilişkin belgelerde; örneğin “Yahudi Taifesi”, “Millet-i Museviyye”,”Millet-i Yahud” “Yahudi Eytamhanesi”,“Ebna-yı Museviyyeden Salamon Yahudi”, “Yahudi mahallesi”, “Yahudi çeşmesi” ve aşağılar anlamda “Yahudi Havrası” gibi tamlamalarla karşılaşılması olağandır ve sonuncusu hariç bu tamlamalar aşağılama ifadesi taşımaz.

Osmanlı döneminde Musevileri aşağılamak amacıyla kullanılan tanımsa; yine Yahudi adının Farsça “Cehüd” ve/veya Batı dillerindeki “Jew-Juif”in bozulmuş hali olduğu sanılan “Çıfıt” tanımıdır.“Çıfıt çarşısı” tanımı dağınıklığı/düzensizliği ifade eder. Türkiye’de özellikle Cumhuriyet döneminde Musevilerin resmi adı “Musevi”dir ve nüfus kütüklerinde olduğu gibi, Nüfus Hüviyet Cüzdanlarında da “Musevi” oldukları belirtilir, bu şekilde de resmen dinsel kimlikleriyle adlandırılıp tanımlanmış olurlar. Gerçeklerle ne ölçüde örtüştüğü incelenmesi gereken şu ön kabule göre de kısaca: “İbraniler Sami’dir, İsraioğulları İbranidir, Yahudiler İsrailoğullarıdır, Musevilik Yahudilere verilmiş bir kabile dinidir ve Yahudi olmayan Musevi olamaz.

Öyleyse aralarındaki zorunlu ilintiler gereği bu ad ve tanımlardan hangisi kullanılırsa kullanılsın dile getirilmeyen ötekilerini de içerir. Dolayısıyla bunların birbiri yerine kullanılması da eş anlamlı olarak kullanılması da anlatım pratiğinin doğası gereğidir.” Temelinde bir tür toptan kolaycılık ve uygulamayı kuramlaştırma izlenimi veren bu ön kabulün, günlük yaşamda yansımasını bulduğu da bir gerçektir.

Yusuf Altıntaş


turkyahudileri.com

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 07 Eylül 2020, 14:29   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Günümüz Musevilerinin Kökeni




Ellerinize sağlık çok güzel paylaşım olmuş teşekkürler.

__________________
GÖKTÜRKLER
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
günümüz, kökeni, musevilerinin


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Simya Kökeni Swat İslamiyet 0 26 Kasım 2014 02:19
Kadın Cinayetlerinin Kökeni N999 Haber Arşivi 0 01 Haziran 2012 21:32
Bilinip-Tanınmanın Kökeni: Ben Kalemzede Felsefe 0 23 Eylül 2011 01:26
Türklerin Kökeni Kalemzede Tarih 0 04 Eylül 2011 22:46
Tiyatronun Kökeni... Kralice Sinema Dünyası 0 27 Mayıs 2008 20:21