IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Konu: Kitapella’nın Kaleminden Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
17 Ocak 2020 15:25
Kitapella
Cevap: Kitapella�nın Kaleminden

Merhaba [emoji221]

İnsanlık uykuda, uyandığım saatten beri üstüne abandığım bir yazı yazıyorum. Yazımda bir insanlık muradı üzereyim. Fakat bu muradı öyle kurcalıyorum ki, onun künhüne; içine nüfuz etmek için öyle çırpınıyorum ki, nihayet onun da her şeyin de sırrını aşmış gibi oluyorum. Gökte tam bir mesafe emniyetle uçarken birden bire duvara çarpmak gibi bir hal bu. Sonra uzak kalıyorum her şeyden, herkese uzak. Demek ki her şeyin bir zamanı varmış diyorum kendime.

Oturup, her şeyin zamanının gelmesini bekleme zamanından hepinize selamlar [emoji113]

23 Kasım 2019 12:55
Kitapella
Cevap: Kitapella’nın Kaleminden

Odamın tavanını inceliyorum yine. Bu sabah itibari ile bol vaktim var bu işi yapmak için. Fütursuzca vurulan fırça izlerini o saf beyazlığa rağmen seçebiliyorum. Kim bilir hangi boşvermişliğin içindeydi burayı boyayan kişi. Sahi tavanları beyaz yapmaya mecbur eden sebep neydi? Yoksa ufak bir hile miydi? Siyah olsa hayatımızda ne değişirdi? Kim dikkatle farkediyordu tavanının beyaz olduğunu? Bunun ciddi bir nedeni olmalı diye düşünüyorum. Bu öylesine denk gelmiş bir seçenek olamaz. Tavanlar alçakdıkça rengi açmak ferahlık hilesi olabilir ama bu cevap beni tatmin etmez. Bana daha süslü bir neden lazım.

Tavanın rengi ne olursa olsun beni çılgına dönderen düşüncelerimden bir bakışta uzaklaştırdı.
03 Ocak 2019 23:19
Kitapella
Cevap: Kitapella’nın Kaleminden



Hayatın en anlamsızlaştığı zamanlarda dilimlenmiş beyaz ekmeğin üzerine şeker koyup yerim. Şekerli ekmeği yabana atmayın sakın çünkü; o dünyanın en güzel yiyeceklerinden biri olabilir. Küçükken babaannemle birlikte eski komşuları ziyarete gider evin çocuklarıyla sokakta oyun oynardım. Farklı mahalleler, evler ve insanlar görmek benim için dünyayı gezmek gibi bir şeydi. Bir gün yine misafir olarak bir eve gittik. Babaannem biraz mızıldanarak götürmüştü beni o gün. Evde yemek yemeden bir yerlere gitmemden hiç hoşlanmazdı. Ev sahibinin durumu var mı? Ocakta yemeği var mı? Tüm bunları hesaba katıp öyle hareket ederdi. Eskiler anlayışlı olurlarmış gerçekten. Şimdilerde insanlar misafir oldukları evin pişirdiği nimetleri bile eleştirebilecek kadar hadsiz. Her neyse her zamanki gibi ben kapıda evin küçük kızıyla oyunlar oynarken çok acıktığımı farkettim. Utanıp açım da diyemiyorum, eve de çekip gidemiyorum. Nasıl bir çıkmazdayım siz düşünün işte. Biraz sonra cemile teyze kapıya elinde iki ekmekle çıktı. Hemen koştuk ekmeklerimizi aldık. Klasik salçalı ekmek beklerken içinde salça görmeyince bi hayal kırıklığı yaşadım ama, seçme hakkım da yoktu. Hızlıca bir ısırık aldım veeeeeee hayatımın en mükemmel yiyeceğiyle tanıştım. “Şekerli ekmek” her lokmanın tadını dakikalarca alabilmek için ağzımda dönderip duruyordum. O ekmek sonsuza kadar bitmemeliydi. İşte o gün benim hayatımın psikologunu bulmuş oldum. Ne zaman üzülsem, kırılsam, sinirlensem, hayat anlamını yitirir gibi olsa hemen ekmeğin arasına şeker koyup yerim. Bundan daha hızlı toparlayan bir şeyle tanışmadım şuana kadar.

Hataylı amca için “Eşkışkın” ne ise benim içinde şekerli ekmek o. Bizi hızlıca toparlayacak bazı simgeler bulmalıyız kendimize. Sorunlarla baş etmenin en güzel yolu sakince çözmeye çalışmaktır. Sakinlik dünyanın en önemli duygusu bence. Çünkü başımıza ne geliyorsa sakin olamamaktan geliyor. Bazılarımız çikolata yerken sakinleşiyor, bazılarımız çay veya kahve içerken, bazılarımız da sadece su içerken. İşte bende şekerli ekmek yerken sakinleşenlerdenim. Var mı aranızda bu lezzeti tatmış olan?

Not: düğün hazırlıklarından dolayı kitap paylaşımı yapmıyorum ama yakında paylaşmaya devam edeceğim.

Not2: Ben kendime şekerli ekmek yapmaya gidiyorum[emoji1652]
31 Aralık 2018 20:00
Kitapella
Cevap: Kitapella’nın Kaleminden

yeLda Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Hepimizin öncelikleri var bu hayatta.. Benim önceliğim ailem fakat ondan bir adım da ötesinde annem oldu.. Bir rahatsızlık yaşadığında, bir şeye üzüldüğünde, canı acıyacak ve ona bir şey olacak diye aklımı kaybetme aşamasına geliyorum. Yitirmeden bir gün yitireceğim düşüncesi dahi kalbimi öylesine acıtıyor ki bu hissi tarif edebilir miyim bilmiyorum.
Durum böyleyken yazının ruhuma zerk etmemesi mümkün olmadı. Ahh Sevgili Kitapella.. Etkilendim ve bakış açım inan çok daha farklı boyut aldı. Forum kullanıcısı olarak duyduğum saygı acınla mücadeledendeki konumun sebebiyle kat ve kat arttı . Güçlü durma çaban sahiplenici tavrın ve aldığın sorumluluk.. Bu haldeyken dahi duygularını dizginlemem, kendini kaybetmeye imkan tanımaman.. Diliyorum ki hayatının her anı aydınlık olsun ve dilediğin her şey gönlünden geçtiği haliyle hayatında yaşam bulsun.
Günlüğüne bu denli müdahalem olduğu için lütfen kusura bakma. Çok samimi bulduğum için hislerimi aktarmadan geçmek istemedim.



Bu samimiyeti karşılıksız bırakmayı hiç istemem ama tahmin edersin ki pek iyi bir durumda değilim. Salya sümük odada yuvarlana yuvarlana eski albümleri karıştırıyorum. Benim için “anne” kelimesi öksüz kaldı. Dilerim sen ve diğer insanların tümü aynı acıları tatmasın. Anneler hep kutsal, hep değerli, hep baş tacı olmaya devam etsin. Anneni de seni de öper, saygılarımı sunarım. Samimiyetine sağlık.
31 Aralık 2018 19:45
yeLda
Cevap: Kitapella’nın Kaleminden

Hepimizin öncelikleri var bu hayatta.. Benim önceliğim ailem fakat ondan bir adım da ötesinde annem oldu.. Bir rahatsızlık yaşadığında, bir şeye üzüldüğünde, canı acıyacak ve ona bir şey olacak diye aklımı kaybetme aşamasına geliyorum. Yitirmeden bir gün yitireceğim düşüncesi dahi kalbimi öylesine acıtıyor ki bu hissi tarif edebilir miyim bilmiyorum.
Durum böyleyken yazının ruhuma zerk etmemesi mümkün olmadı. Ahh Sevgili Kitapella.. Etkilendim ve bakış açım inan çok daha farklı boyut aldı. Forum kullanıcısı olarak duyduğum saygı acınla mücadeledendeki konumun sebebiyle kat ve kat arttı . Güçlü durma çaban sahiplenici tavrın ve aldığın sorumluluk.. Bu haldeyken dahi duygularını dizginlemem, kendini kaybetmeye imkan tanımaman.. Diliyorum ki hayatının her anı aydınlık olsun ve dilediğin her şey gönlünden geçtiği haliyle hayatında yaşam bulsun.
Günlüğüne bu denli müdahalem olduğu için lütfen kusura bakma. Çok samimi bulduğum için hislerimi aktarmadan geçmek istemedim.
27 Aralık 2018 22:59
Kitapella
Cevap: Kitapella’nın Kaleminden



Merhabalar dostlarım.

Gönlümüzün memleketlerimizden daha soğuk olduğu bu günlerde sıcak bir kaç cümlenin içimizi ısıtacağına inanıyorum. Tabiii üzerinde çizilmiş kestane pişen, ateşi tavana vuran bir soba gibi etki yaratmasını beklemeyin. Hadi kalkın kendinize bir bardak su alın da sohbetimize başlayalım.

Annemi kaybettiğimden beri anne gibi hissediyorum kendimi. Babamı ve abimi toparlamakta benim görevimmiş gibi hareket ediyorum. Babam; annemden sonra kendini eve kapatıp ne abimle ne de benle görüşmedi aylarca. Elli senelik eşini kaybetmiş olmanın verdiği acıyı kabullenmekti derdi belki. Ne abim ne ben ona ulaşamadık uzunca. E hal böyle olunca insan abisine hem annelik hem babalık yapmak zorunda hissediyor kendini. Hoş bu his neden abimde oluşmadı bilmem.. O oldu bitti vurdumduymaz, gamsız ve bencildi ben ise ailenin ineği. Şaka filan değil bi dönem her soru sorduğumda bana “möö” diye cevap vermişliği bile var. Eh böyle bir adamın anaç bi role bürünmesini beklemek tren istasyonunda uçak beklemek kadar saçma olurdu. Bana göre bir evde çorba kaynıyorsa o evde her şey yolundadır. En azından annemden sonra böyle düşünmeye başlamış olacağım ki kahvaltıda bile çorba pişirmeye başladım. Yenmese de kaynatılan çorbalar evin düzenini sağlayacak gibiydi. Hem kimseyle konuşmuyordum sanki annesizlik bir kusurmuş gibi hem de sürekli çorba yapıp yatıyordum. Anne ölünce insan rotasını kaybediyormuş. O rotayı çorbada aramasam iyidi de.. Tarhana çorbasını hiç sevmeyen ben tarhana tiryakisi oldum. Annelik zor gerçekten. Hele annelik duygularını içinde barındırmayan biri için çok daha zor.

Bırakın hayat sizi eğitsin. Acıta acıta eğitse de sonunda kazanclı olan hep siz olacaksınız. Yağmurlar, hayvanlar, çiçekler, ağaçlar hepsi boş bir yanımızı tamamlamak için var. Neyi sevmekten yoksun kaldıysak yerine bir başkasını koyabilmeliyiz. Ben çorbayı seçtim siz ister dünyayı, ister uzayı seçin. Yeter ki sevmekten vazgeçmeyin.

Resimde çorba olmamasının nedeni psikologum. Saplantı haline gelmemesi için çorba içmeyide resimlemeyi de bi süre yasakladı. Acılarımın ham halini yaşamalıymışım artık. Aramızda kalsın bende çorbanın yerini suya bıraktım.

Dipçe: aslında daha farklı bir şeyler yazmayı planlarken içimi dökmeye başlamışım. Yeni farkettim. Affınıza sığınarak.. hoşçakalın
22 Aralık 2018 02:15
Kitapella
Cevap: Kitapella’nın Kaleminden




Istanbulun soğuk gecesinden hepinizi selamlıyorum. Nereden bu kadar dertlendim bilmiyorum. Aslında ortaköye sadece kumpir yemek için gelmiştim.. Her şey “cildinize hangi kapatıcıyı uyguluyorsunuz?” Sorusuyla başladı..

O yüzden bugün tek derdimiz, yaptıklarımıza değil yapamadıklarımıza kahrolmak..

Ne kapatıcısından bahsediyor bu insanlar?

Kendimi bildim bileli her çizgi dışına çıkışımda “asil kızlar böyle bir şey yapmaz” cümlesiyle geri çekildim. Mesela, şöyle kendimi yatağa yayıp hiç bir bakım yapmadan yiyip içip, üstüne bir de yan gelip yattığım bir günüm olmadı.
[emoji3581]Saçlarımda mütemadiyen oluşan ve hemen her noktaya yayılan beyazlarım yüzünden sürekli boya yapmak zorundayım.
[emoji3581]Yanaklarım ve burnumun üzerinde oluşan kızarıklık yüzünden yaptığım maskelerin haddi hesabı yok. Çizgifilm karakterleri gibi ortalıkta dolaşmaktansa envai çeşit maskeyi yüzüme sürmeye hep razıyım.
[emoji3581]Vucuduma sürdüğüm aloe vera, banyosunu yaptığım eşek sütü, çatlak oluşmasın diye sürdüğüm ayak kremlerinden vazgeçemiyorum. (Bu arada ayak kremini bacaklarıma,belime,göbeğime filan sürüyorum)
[emoji3581]Saçlarımın kıvırcık olması nedeniyle kafama neredeyse civciv çiftliği kuracak kadar yumurta sürüyorum.
[emoji3581]Gün boyu çalışırken ayakkabı içinde sıkılan ayaklarım kokmasın diye akşamları gülsularında bekletiyorum

Ben içtiği kahveden cacığa, yediği kabaktan salatalığa kadar her şeyi maskeye dönüştürebilen bi kadın haline geldim. Ne ara bu kadar çıldırdım bilmiyorum.

Sanırım benim en rahat takıldığım nokta tırnaklarım. Mesleğimin vermiş olduğu “muhteşem” yükümlülük sayesinde tırnaklarımı hep dipten kesmek zorundayım. Öyle manikür gibi derdim yok anlayacağınız. Tutunabildiğim tek dal tırnaklarım olunca kahrolmamak elde değil. Şimdi bile kafamda 7 yağ ve bir kaç sarımsaktan oluşan bir bakım kürü var. Sabaha kadar bununla uyumak zorunda olmam da cabası..

Ne özeniyorum içtiği su bile önüne gelen, dört dönüm bostanla yan gelip yatan osmanlara..

Her neyse dostlar bu gecelik bu kadar çılgınlık yeter..

Dipçe; Kadınlığın en dibinden sevgilerimle..
30 Kasım 2018 15:25
Feronia
Cevap: Kitapella’nın Kaleminden

Kitapella’nin kalemi..
Gulumsedim bak.
kbakma, gunlugune yaziyorum oyle ama gorunce sevindim.
kaliteli insanin gunlugunu olumak .. guzel
Hep gulumse sen ❤️
27 Kasım 2018 15:10
Kitapella
Cevap: Kitapella’nın Kaleminden



Ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. Ürperiyorum. Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın so- kaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, -derin bir iç çekiş- yanılmış bir çocukluk olmasın?

Şükrü Erbaş[emoji260][emoji262]
27 Kasım 2018 00:53
Kitapella
Cevap: Kitapella’nın Kaleminden



Son verin savaşlara; çocuklar üzülmesin...
Vazgeçin hırsınızdan; soyunuz tükenmesin!
Ne yazar hükmetseniz savaşlarla dünyaya?
Ne tat alacaksınız çocuk sesleri yoksa...

Merhaba[emoji263]

Sırf dünya nufusunu kontrol atında tutabilmek için çıkarılan bu savaşlardan yıldı artık yüreğim. Özellikle çocukların öldürüldüğü bu zaman diliminde yaşamaktan etimle kemiğimle nefret ettim.
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın.

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı