Çevrimdışı

Merhaba 💐🍃 Hazırsanız başlıyoruz..

 

Çevrimdışı

Merhaba sevgili günlük. [emoji145] Bugün güzel duygular barındırıyorum içimde çünkü mükemmel bir kitabı tekrar okuma fırsatı buldum. Telefonumun sorun çıkarması işime yaradı diyebilirim.

Aslında benim aklım şuan Beylikdüzündeki kitap fuarında. Gitmek için can atıyorum ama henüz o kadar ayakta durabilecek takatim yok. Umarım bir an önce toparlayıp katılırım o güzel ortama.
Sözü kitaba değinmeden noktalayamayacağımın farkındasındır diye düşünüyorum.

Geçen yıl okuduğum tekrar okuma fırsatı bulduğum Trevanian ‘ın en meşur kitabı Şibumi. Bunu okumayan var mıdır dedirten cinste güzel bir kitap. Şibumi biz Türklere uzak olmayan bir varoluşu temsil ettiği için okurken keyf alıyoruz belki de. Yücelikten hiçliğe giden o ulvi yol. Ah ne ilgisi var ne biçim bir benzetme bu demeyin lütfen. Yunus Emre, Mevlana felsefe kısmını bize çok güzel öğretti ama kitabı çekici yapan felsefeyle birlikte savaşçı yanının olması. Şibumiyi okuyupta beğenmeyen iki elin parmaklarının sayısı kadardır herhalde. Müthiş bir casusluk yazarıdır Trevanian, fakat en güzel eseri Şibumi olarak kabul görmüş ama bence diğer eserleri de yabana atılır cinsten değil. Yine okuma fırsatı bulurum umarım diyerek noktaladım kitabı. Eğer felsefesi olan savaşçıları seviyorsanız tam sizin kitabınız.

Not: bu kitabı okuyanlar muhakkak filmi çekilmeli dese de ben aman inşallah filmi çekilipte batırılmaz diyorum.

 

Çevrimdışı

Forumu takip etmek icin yeni bir sebep, insanlığa hayırlı olmasını temenni ediyorum. Güzel kaleminle, temiz kalbin ile, güçlü yön göstericiliğin ile pekçok kişiye tecuman olabilecek satırları şimdiden görebiliyorum. Başarılar diliyorum sevgili arkadaşım.

__________________

 

Çevrimdışı

Merhaba[emoji261][emoji253] sevgili günlüğüm

Yeni bir gün, yeni umutlar, yeşeren yeni aşkların kokusu ve karabulutların altında bitmeye yüz tutmuş sevdalar. Şöyle bir gökyüzüne bakıyorum da kim bilir neler yaşanıyor şuan benim hiç bilmediğim. Kimler aşk ilanı konusunda çıtaları yükseltiyor, kimler terk edilip, kimler aldatılıyor. Çevrem benim duygusuz olduğum kanısına varmış olsa da aslında bende duyguların insanıyımdır. Beni duygusuz kabul etmelerinin tek nedeni her koşulda aklımla hareket etmeyi başarmam sanırım. Fakat bilen bilir aşk romanlarına olan düşkünlüğümü.

Her genç kızın ve kadının hayalini süsleyen cesur,asil,adonisli,renkli gözlü o prens benim de hayallerimi süsler. E hal böyleyken elbette aşk romanları da okurum hem de iyi bir kalemden çıktıysa konusu ve yazarı iyise tadından yenmez. Sonuçta insan aslını ne kadar inkâr edebilir ki? Sürekli felsefe,bilim,tarih okuyup ben entellektüelim desem de aşk romanları okuduğumu saklamanın luzumu yok. Hem o denli sahtekârlaşacakta değilim.

İşte tam bu noktada güzel bir kitaptan bahsetmek istiyorum. Sabrina Jeffries’in yazmış olduğu serinin ilk kitabı olan Bir prense aşık oldum. Herkesi reddeden ve bu uğurda “acıması olmayan kadın” olarak lakap takılan bir kadının aşk hikayesi. [emoji18] Bu kategoride sevileceğine emin olduğum bir kitap ve tavsiye listemdedir.

Biricik günlüğüm ilerleyen günlerde serinin 2. ve 3. kitaplarından da bahsedeceğim ama şimdilik bu kadar.

Not; Kitapların içeriklerinden fazla bahsetmiyorum çünkü bi girersem o kulvara oturup bir kitabı yazabilirim. Bu konuda acaba neresinden bahsetsem nasıl tanıtsam deyip karar verememekten ve hepsini bi çırpıda yazıp çıkmaktan korkuyorum. Ama ille de içerik bilgisini çoğalt derseniz çoğaltmaya çalışırım. Şimdilik hoşçakalın

 

Çevrimdışı

Kalemine sağlık

__________________

kar havası gibisin dışarda, içimde elmanın dişlenişi.

 

Çevrimdışı

Devamını Bekliyorum Sayın @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hanım Yüreginize Sağlık

__________________

Dayan Rüsva Etme Beni

 

Çevrimdışı

Merhaba @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...].. (merhaba biriciğim dediğini duyar gibiyim)

Yeni paylaşım ve önermelerini gerilim tarzında yapabilir misin?

Saygılar kıvırcım.

__________________

 

Çevrimdışı

Merhaba [emoji261][emoji253]

Sevgili günlüğüm yine güzel bir gün, yine yaşıyor ve nefes alıyoruz. Kimimizin kalbi kırık, kimimizin kelimeleri ama biz inadına ayakta kalmaya ve gülümsemeye devam ediyoruz. Çünkü mutlu olmayı başaramazsak yaşadığımız hayat bir çöpten ibaret olur. Nimeti çöpe dökersen onu israf etmiş olursun ya hani, hayatımıza da bi mutluluk nedeni katmaz onu çürümeye mahkum bırakırsak israf etmiş oluruz. Hem kendimizi hem zamanımızı hem de hayatımızı...

İşte tam da bu noktada size bir yazardan bahsedeceğim. Hayatı boyunca kendini değersiz hissedip öyle de ölüp giden bir yazardan. İnsani ilişkileri asla iyi olmamış bırakın bir kadınla güzel anlaşmasını ailesiyle bile anlaşamamış. Halkı tarafından dahi dışlanmış bir yazar. İşte bu yüzden yarattığı her karakter kusurlu ve çaresiz. Karakterlerin elbette ki gerçeklikle alakası yok okurken ruh hallerinden ve onlara özel yaratılan dünyalarından rahatsızlık duyuyorsunuz. Kafkanın kitaplarını hemen kaldıramayabilir ve okurken çaresiz kalan kusurlu olan karekterlerin hem dünyalarından hem de ruh hallerinden sıkılabileceğizi düşünerek size en yumuşak ve en güzel kitabını öneriyorum. “Bir kardeş cinayeti” molalar vermenize olanak sağladığı için sizi boğmuyor fakat kıvrak zekasına hayran kalıyorsunuz. “ Bu nereden geldi aklına “ diyebileceğiniz güzel hikayeler barındırıyor. Ben kitabı beğendim ve okuyan herkesin de beğenecegini düşünüyorum.

Aman demeyin adamı öyle anlattın böyle anlattın daha kitaplarını okumadan sıkıldık diye. Kafkaya bir şans verin çünkü alanında çok başarılı bir yazardır. Hatta Psikolojiyi en iyi anlatan adam olduğuna inanırım. Kaldı ki size en güzel ve hiç kimsenin sıkılmadan hayranlıkla okuyacağı bir eserini öneriyorum.

Kafkanın kaleminden onu ancak şöyle tanıtabilirim size ;

“Hep anlatılmaz bir şeyi anlatmağa, hep açıklanmaz bir şeyi açıklamağa çalışıyorum ben..”

Not: Yazarın hayatı buhranlarla geçmiş ama sen bize mutlu olmazsanız hayatınız çöp olur diyorsun diyecekler için söylüyorum ki yazar hayatını bu buhranlardan doğan karakterleri yazarak geçirmeyi tercih etmiş ve sonunda da kıymeti bilinmiş.

Not2: Buradan çıkaracağınız sonuç mutsuzlukla dolu bir hayattan bile şaheser niteliğinde kitaplar doğabilmiş yeter ki isteyin illa sizin hayatınızdan da kitaplar doğmak zorunda değil ama nice güzellikler doğmasına da hiç bir şey engel değil. [emoji6]

 

Çevrimdışı

Merhaba [emoji263][emoji253] doğduğum ama dünya için hala bir hiç olduğum günden hepinizi selamlıyorum. Sahi insan doğduğu günü neden kutlar anlamam. Hatırlanmak, önemsenmek bu günlere mahsus bir şey midir? Ya da bir doğum gününü kutlamak zorunluluk mudur? Robotlaşmış sistemin cilvesi olan bir oluşum bu bence. İnsanın doğduğu günün sıradanlığı insanlık için bir şeyler yaptığında sıranlıktan çıkar ve çıkmalı da bence. Elbette gönül şımartmak güzeldir, şımarmakta belki ama bir anlamı olmalı insanın hayatının. Sıradanlıktan uzak, alışılagelmişin dışında yaşayan her insanın farkını hepimiz biliyoruz hatta kitaplarda bu hayatları okuyor seviyor ve özeniyoruz. Bkz; Atatürk eğer bir türkiye varetmiş olmasaydı ve türk milletini ayakta tutmak için varını yoğunu canıyla birlikte ortaya koymasaydı biz 10 kasımdan haberdar olur muyduk? İşte herkes böyle hayatları amaç edinerek yaşamalı ve ortaya insanlık için yaşam için dünya için bir şeyler bırakabildiğinde kutlanmalı doğum günü ve anılmalı ölüm günü. Şu sıralar henüz parlayamamış bir yıldızken doğum günümü umursamıyorum anlayacağınız. Her neyse çok kafa ütülemeden kitabımıza geçeyim.

Kırmızı Piyano kitabını henüz bitirdim ve yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi sıkıldım. Hatta kitabın bir ara hiç ilerlemediği kanısına vardım. İçine hapsolmuş bir ruh gibi çırpındım durdum tam olarak hissettiğim şey buydu. Yazarın Kafes kitabını okumuş kişiler bu kitabı çok överek tavsiye etmişlerdi ama bende aynı duygu oluşamadı. Neden sonuç sebep sorularına bir türlü yanıt bulamayışım kitabı sevmememe neden oldu. Benim zevkime hitab etmediği için tavsiye listeme almıyorum. Ama benim yorumumla kalmayıp araştırıp kararını kendiniz vermeniz daha doğru olur. Sonuçta herkesin okuma zevki aynı değil.

Not: Şuan okumakta olduğum kitabın ismi ütopia yakında yorumuyla karşınızdayım

 

Çevrimdışı

Merhaba [emoji263][emoji253]

Sonbahar demek sen demekse eğer dışarıya çıkıp çınar ağacının sararmış ve kendini yerlere bırakmış o eşsiz halini muhakkak resimlemelisin. Sonra kendine belki sararmış yapraklardan bi albüm oluşturup yaz geldiğinde açıp bakarak içini serinletirsin kim bilir. Ya da hiç kimseye anlatamadığın herkesten gizlediğin o sıkıntıyı bir anlık düşünmeden kendine kahve ısmarlar ve kokusunu içine çekerek hayallere dalarsın. Kahvenin 40 yıllık hatrı devreye girer de çocukluğuna akar ve bi nebze gülümsersin belki. Ya da hepsini bir kenara bırakıp gökyüzüne kaldırırsın başını ve masmavi gökyüzünün ihtişamı gözlerini kamaştırır. İçin umutla sevgiyle coşkuyla dolar. Sahi neden en kötü hava şartlarına rağmen bulanıkta olsa beyazlığından ödün vermeyen gökyüzü gibi olamayız biz? Neden hep geceyi kendimize yakın buluruz. Karanlık, üzüntülü, sıkıntılı, depresif ruhumuzun içerisinde pırıl pırıl parlayan yıldızlar taşıdığımız için mi? Yoksa saklanmak için mi? Boşverin geceyi kendinize gündüzü yakın hissedin. Zira geceyi kendine yakın gören güneşe fener ışığıyla bakarmışcasına saçma yaşar hayatı.

Şimdiiii Tudor Hanedanlığı benden sorulur. Gregory’nin Boleyn serisini okumuş biri olarak size şunu söyleyebilirim ki okuyabileceğiniz en güzel Tarihi bir aşk romanı. Tarihi gerçeklikler üzerine biraz hayal ve biraz da aşkın eklendiği bu romana bayılacaksınız. Sayfalar ilerledikçe ara sıra nolur bitmesin diye sarıldığım, hatta bazen istemeye istemeye kitabı ayraç tutuşturup kapattığım doğrudur. Bitmesini o kadar istemedim ki bazen unutmadığım halde başa dönüp tekrar okudum. Yok artık abartıyorsun dediğinizi duyar gibiyim abartmış olmayı isterdim ama gerçekten abartmıyorum. [emoji18] zaman bulursam bu seriyi muhakkak tekrar okuyacağım. Kesinlikle gerçek tarihi yansıtan bu kitapla hem ezber yapacaksınız hem çok keyf alacaksınız. Bir kitaptan ne istiyor ve bekliyorsanız hepsini bu kitapta bulabilirsiniz ve mutlu bir şekilde sonlandırırsınız. Kesinlikle tavsiye listemdedir.

Not: Bu kitapla tam tamına yedi göbek ingiliz soylu tarihini ezberleyebilirsiniz. (İstemeseniz de ezberliyorsunuz)

Not2: Bu kitabın filmi çekilmiştir kapaktan da anlaşıldığı üzre. Filmi beğenen bi çok kişiye nazaran ben kitap kadar etkilendiğimi söyleyemeyeceğim ama ana konuları gayet başarılı işlemişler.