IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
1Beğeni(ler)
  • 1 Post By Liaaa

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13 Mart 2012, 14:57   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Etkili Öğrenme Alışkanlıkları




"Öğretmeniniz konuyu anlatır. Ve siz daha önce belki birkaç kez dinlediğiniz bu konuyu sıkılarak da olsa bir kez daha dinlersiniz.

Anlamışsınızdır. Ders bitmiştir. Olay bitmiştir.

Gerçekten de bitmiş midir?

Yoksa daha işin başında mıyız?"


Evet, arkadaşlar daha işin ilk adımındayız, daha başındayız.

Bilmek ve öğrenmek

Öncelikle, Sokrates’in meşhur sözünü hatırlayalım: “Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir” diyor, Sokrates. Oysa o çağının-toplumunun en bilge kişisi olarak tanınıyor. Yine de, “hiçbir şey bilmiyorum” diyor; çünkü bir şeyi, bir konuyu bildiğini sanmanın, bildiğini varsaymanın öğrenmenin önündeki en büyük engel olduğunu biliyor.

Hepimiz için öyle değil midir? İster günlük hayatta, ister derslerde anlatılsın, bir konuyu bildiğimizi varsayıyorsak, alıcılarımızı – zihnimizi büyük ölçüde anlatılanlara kapatırız. O anda bazen başka şeyler düşünür, bazen de söylenenlere cevap hazırlamakla meşgul oluruz – anlamaya çalışmak yerine.

Böylece, dersleri öğrenmenin birinci şartı ortaya çıkıyor: Konuyu açık, önyargısız bir zihinle dinlemek.

Özellikle geçen yıllarda da aynı süreci yaşayan, aynı dersleri gören öğrencilerimiz için en temel şart bu olsa gerektir: “Ben zaten biliyorum”culuğu bırakmak.

Gelelim tekrar dinlemeye. Öyle ya öğrenmenin, özellikle de derslerdeki öğrenmenin en önemli yollarından biridir, dinlemek.


Anlamak için aktif dinleme

Dinlemek, bir başkasını, konuşan bir kişiyi izlemek, takip etmek anlamında dinlemek, pasif bir eylemi, bir çeşit eylemsizliği çağrıştırıyor.

Gerçekten öyle midir?

Dinleme ile işitmeyi birbirinden ayırdığımızda, dinlemenin aktif bir eylem olduğu görülür. Dinleme, kişinin sesleri bilinçli olarak, bilerek ve isteyerek algılamasıdır. Bu özellikleriyle dinleme, işitmeden ayrılır. Dinlemede de, işitmede de kulak araçtır. Sadece algıladığı sesi beyine iletilir. Beyine iletilen sesler bazen sadece işitilmekle kalırken, bazen de dinlenir. Dinlemenin işitmeden çok farklı bir işlevi vardır. Dinleme beyindeki dinleme merkezinin eğitimi ile ilgilidir.



Dinleme eğitimine dinleme çeşitlerini öğrenmekle başlayabiliriz:

1. Pasif Dinleme: Seslerin bilinçli olarak, ama verilmek istenen mesajın ne olduğunu anlamaya çalışmadan algılanılmasıdır. Örneğin, ders çalışırken müzik dinlemek veya çok gürültülü bir ortamda kulağınıza bazı seslerin çalınması gibi. Dersler açısından, öğrenme açısından en berbat dinleme yoludur.

2. Seçerek Dinleme: Bu metotta dinlediğin şeyde neyi aradığını göz önünde bulundurarak dinleme yapılabilir. Kimileri çok uzun bir konuşmada ilginç sayılabilecek bir veya birkaç konuyu öğrenmek isteyebilir. Bu durumda sadece o bahislerin geçtiği bölümler seçilir ve o bölümler dikkatle dinlenir. Anlatılan konunun ana hatlarını, temel fikri kaçırmamak için bazen hepimizin başvurması gereken bir yoldur.

3. Katılımlı Dinleme: Konuşmacıyı onu dinlediğinizi, onun söylediklerine değer verdiğinizi gösteren bir dinleme şeklidir. Bu tepkiyi kimi zaman sözlerinizde, kimi aman da jest ve mimiklerimizle gösterebiliriz.

4. Duygusal Dinleme: Dinleyicinin söylenenleri, konuşmacının duygu ve düşüncelerine katılarak ve kendisini onun yerine koyarak dinlemesidir. Bazen öğretmeninizin yerine kendinizi koymanız onu ve anlattıklarını anlamanızı son derece kolaylaştıracaktır.

5. Eleştirel Dinleme: Bir ferdin dört yaşından on altı yaşına kadar kazanması gereken bir dinleme şekli de, eleştirel dinlemedir. Eleştirel dinlemede, insana söylenenlerle, kendi dünyasındaki gerçeklerin karşılaştırılması ve bunları değişik açılardan yorumlayıp değerlendirme fırsatı verir. Bu tür dinlemeye ulaşmak için ise, alt yapısının çok sağlam ve yukarıda bahsedilen bütün dinleme becerilerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Derslerde ikide birde öğretmeninizin sözünü kesmemek şartıyla yararlanılabilecek bir yoldur.

Buraya kadar anlattıklarımızdan hareketle, etkili bir dinlemenin tam anlamıyla gerçekleştirilebilmesi için, öncelikle iyi bir hafıza eğitimine ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkmaktadır. Hafızayı besleyen unsurları kendi içinde tasnife tabi tuttuğumuzda ise, olumlu ve olumsuz etkileşimlerin bir birini iterek veya çekerek hafızada farklı bir yapının gerçekleşmesine sebep olduğunu görmekteyiz. Bu yapılanmayı mümkün olduğunca en olumluya çevirmek için bütün olumsuzlukları, ciddi ve sistemli bir eğitimle en aza indirmenin gerekliliği ortaya çıkmaktadır. İyi bir dinleme için, iyi bir dinleyiciye de ihtiyaç duyulduğu hep göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Sözlü olarak iletilen mesajların doğru algılanabilmesi ancak aktif bir dinleme ile mümkün olduğu dikkate alınırsa, hem dinleyicinin hem de konuşmacının ortak sorumluluğu paylaşması gerekmektedir. Konuşmacının dinleyenlerin ilgi ve meraklarını sürekli zinde tutmak için, kendi konusuna hâkim olması ve kullandığı dili, etkili ve kurallarına uygun bir tarzda kullanması gerekmektedir.

Buna bağlı olarak, sesinin tek düze olmaması teatral bir anlatım üslubunu, aşırıya kaçmadan gerçekleştirmesi; buna bağlı olarak dinleyicinin de, kimi, niçin, neden dinlediğini ve bu dinlemeden ne beklediğini özümsemesi gerekmektedir.

Bu sayılık sözümüzü Mevlana'nın şu sözüyle noktalıyoruz: "Sen ne söylersen söyle, söylediğin şey, karşındakinin anlayabildiği kadardır."

Şimdi, olumsuz dinleme alışkanlıklarıyla devam edeceğiz.

Neden iyi bir dinleyici değilsiniz?



İyi bir öğrenci, başarılı ve sevilen bir kişi olabilmenin ilk koşullarından birisi de iyi bir dinleyici olabilmektir. Peki iyi bir dinleyici olmanın önündeki engeller nelerdir? İşte bu engeller (ya da kötü dinleme alışkanlıkları):



1. Konuya ilgi duymama: Aslında bir ÖSS adayının derslerde kendisine anlatılan konulara ilgi duymamak gibi bir lüksünün olmadığını belirtmekle başlayalım. Ama bir konuya gerçekten ilgi duyarak, merakla yaklaşmanın sağlayacağı kazancın büyüklüğü de ortadadır:

Öncelikle, karşınızdaki konuşmacıyı dinleyerek kendine duyduğu saygıyı artırmanız ve dolayısıyla daha verimli ve canlı bir konuşma yapmasını sağlamanız mümkündür.


İkincisi, yeni sözcükler öğrenmeniz ve sözcük dağarcığınızı geliştirmeniz mümkündür. Araştırmalar gösteriyor ki, orta öğrenimini tamamlamış bir kişinin sözcük dağarcığı ancak birkaç bin sözcükten oluşuyor ve günlük yaşamında bunların ancak birkaç yüzünü kullanıyor. Başarılı ve eğitimli bir kişide ise bu sayı birkaç yüz daha fazla olabiliyor. Bu kişilerin başarısı büyük ölçüde sorunlara daha farklı ve fazla çözüm getirebilmesinden kaynaklanıyor ki, bu da bu kişilerin sözcük dağarcığının zenginliği ve dolayısıyla çok yönlü düşünebilmeleriyle ilgilidir.


Üçüncüsü, ilgili ve merak duyarak gerçekleştirilen bir dinlemenin sadece karşımızdaki konuşmacının tarzını ve performansını değil, konuşmasının –mesajının içeriğini de kavramamızı sağlayacağı açıktır. Dolayısıyla “Bu konuşmada benim için ne var?” sorusuyla yaklaşıp konuşmanın değerli anlarını sabırla izleyen kişi kazançlı çıkacaktır.


2. Dış görüntüyle aşırı meşgul olup içeriği kaçırma: Öğretmeninizin o gün hangi kravatını taktığı, çorabının rengiyle pantolonunun renginin uyuşup uyuşmadığı, saçını hangi kuaföre yaptırdığı gibi sorular sizi daha fazla meşgul ediyorsa o dersten pek bir şey anlamayacağınızı söyleyebiliriz. A. Einstein, Princeton Üniversitesi kampusü-ne lastik ayakkabılı, kısa pantolonlu ve çorapsız olarak geldiğinde ders boyunca kıkırdayıp duranlar, onun anlattıklarını kaçırdılar. Etkili ve iyi birer dinleyici olanlar ise anlattıklarıyla ilgilendiler.


3. Konuşmacının sözünü kesmek: Konuşurken sözünüzün kesilmesini istemezsiniz değil mi? Öğretmeninizin anlattığı şeyi anlayana kadar ‘içinizdeki ateşi’ bastırıp sonra, söyleyeceğinizi söylemeniz, sorunuzu sormanız herkes için en iyisidir.


4. Ayrıntılara odaklanıp asıl anlatılmak isteneni kaçırmak: Her konunun bir özü, her konuşmanın bir ana mesajı vardır. Ama siz konuşulanlar içerisinden o an ilginizi çeken ya da size bir olayı çağrıştıran bir ayrıntıya takılıp kalırsanız, konunun özünü elbette kaçırırsınız. Bu nedenle derslerin serbest çağrışım saatleri (!) olmadığını unutmamak gerekir.


5. Anlatılanları anlamaya çalışmak yerine kafamızdaki mevcut taslağa oturtma: Geçen sayımızda aktardığımız Sokrates’in sözünü hatırlamanın tam yeri: “Bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir.” Evet, geçen yıldan veya önceden gelen bir bilgi birikiminiz var elbette. Ama o size yeterli olmamış, onlar sizi başarıya ulaştırmamış. Artık yeni bilgilere, yeni kavramlara, yeni taslaklara zihninizi açma zamanı. Dolayısıyla öğretmenlerinizin anlattıklarını eski şablonlara oturtmaya çalışmak yerine, öğretmeninizin anlattığını anlamaya çalışın.


6. Etkin olmayan bir beden durumu sergileme: “Ben böyle daha dinliyorum.” diye sıranın üzerine iyice kapanan, başını elinin üstüne yaslayan arkadaşlar peşinen uyumaya hazırlanmışlar demektir; kendileri ne kadar aksini iddia ederlerse etsinler.Unutmayın: Fiziksel duruşunuzla zihinsel durumunuz doğrudan bağlantılıdır.


7. Şaşkınlık yaratma: Dersle, konuyla, konuşmayla ilgisi olmayan hareketlere, seslere sebep olma veya göz yumma da sizin konuyu anlamanızı, konuşmadan yararlanmanızı engelleyecektir.

8. Zor ve farklı gelen sözcükleri atlama: Anlamadığınız ya da daha önce hiç duymadığınız bir sözcükle karşılaştığınızda, kopmak ve dinlemeyi bırakmak yerine, not edin ve dinlemeye devam edin; sonra sorarsınız. Bir sözcükten dolayı konuyu anlamamanız söz konusu olmayacağı gibi, konunun özüyle ilgili bir sözcük ise zaten öğretmeniniz onu açıklayacaktır.


9. Duygularımızın mesajı, ana konuyu engellemesine izin verme: Öğretmeninizin anlattığı konu ya da konuşmacının savunduğu fikir hoşunuza gitmeyebilir, siz farklı düşünüyor olabilirisiniz. Ama bu durum dinlemenize ve anlamanıza engel olmamalıdır. Farklı düşünüyor olsanız bile, onu dinleyip anlamak, kendi fikrinizi daha etkili savunmanızı sağlayacaktır; belki kendi yanılgınızın farkına varacaksınızdır.


10. Düş kurma: Ortalama bir kişi dakikada en fazla 150 sözcük söyleyebilir. Oysa 280 sözcüğü anlayabilir. Aradaki bu farktan doğan zaman boşluklarını düş kurarak değerlendirmek de, konuyu zihninizde oturtmak veya not almak için değerlendirmek de sizin elinizdedir. Düş kurmaya başlarsanız bunun kaybına razısınız demektir.

Nasıl daha etkili bir dinleyici olabilirsiniz?


Etkili dinlemenin on altın kuralını birer madde halinde sıralayalım:

1. Kim konuşursa konuşsun değerli bir şeyler öğrenmek için dinlemek.

2. Mesajı iletene veya iletme tarzına takılmadan mesajın içeriğini izlemeye ve yakalamaya çalışmak.

3. “Etkin sessizlik”i kullanmak, kişi konuşmasını bitirene kadar dinlemek.

4. Ayrıntılara takılmadan, asıl konuyu yakalamak.

5. Konuşmacının hareketleriyle sözlerini eşleştirmek.

6. Dikkatli bir beden duruşuyla kişiye doğru yönelmek.

7. Şaşkınlıkları denetlemek ve elemek.

8. Aşina olmadığınız konu ve kavramlara yoğunlaşmak ve zihninizi zorlamak.

9. Duygusal denetim uygulamak.

10. Düşünme ve anlama hızınızın yüksekliğini, not alarak ve anlatılanları zihnimizde düzenleyerek avantaja dönüştürmek.

Tek başına dinlemenin, iyi bir dinleyici olmanın başarı için yeterli olmadığı açıktır. Ancak dinleme, anlama ve başarmanın bir ön-şartı, bir gerek-şartıdır. Bu açıdan size düşen, yukarıdaki maddelerin her birini dikkatle okumak ve sizde hangi sorun veya olumsuz alışkanlıkların bulunduğunu tespit edip bunları düzeltmektir.

alıntı

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
Öğrenme


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Çocuklarda ısırma alışkanlıkları... Ecrin Çocuk Sağlığı 0 28 Şubat 2012 23:46
SSK Prim Öğrenme, SSK Gün Öğrenme, SSK Hizmet Dökümü Süslü Sağlık Köşesi 1 21 Kasım 2010 21:01
Google Tüm alışkanlıkları değiştirecek! Spy Arama Motorları Haberleri 0 17 Temmuz 2010 10:48
Gençlerde cep telefonu alışkanlıkları nasıl? Slipknot Cep Telefonlar 0 06 Mayıs 2010 12:20
Türk Milletinin Tuhaflıkları Ve Alışkanlıkları :) CariSma Genel Paylaşım 0 12 Mart 2007 23:29