IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

>
+
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 24 Kasım 2024, 21:08   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Sahip Olduklarınızın Kıymetini Bilmek Neden Önemli?




“Sahip olduklarınızın kıymetini bilmek, kendi niteliklerinizin yanı sıra çevrenizdeki insanların, nesnelerin ve dünyanın da değerinin farkına varmak ve bunların hepsine hak ettikleri özen ve düşünceyle davranmak demektir.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]



Bu anlamda kıymet bilme, yalnızca sahip olduğunuz veya size verilenler için minnettar olmak anlamına gelmez, çünkü minnettarlık mutlaka özen ve düşünceli tutum anlamına gelmez. Benim burada kullandığım şekliyle kıymet bilme, sahip olduklarınıza şükran duymakla başlayabilir, ancak bunun ötesine geçerek dünyanın nasıl işlediğine ve bunda neyin değerli olduğuna dair daha geniş bir anlayışa uzanır. Kıymet bilme bizi aynı zamanda minnettarlığın yol açamayacağı eleştirel bir tutuma da götürebilir, zira dünyaya ve onun sakinlerine olması gerektiği gibi önem verilmediğinin farkına varabiliriz. (…)

İnsanlar birbiriyle yarışan içgüdülere sahip, inanılmaz derecede karmaşık canlılardır. Bize, bizim olanı almamız ve belli bir sosyal statüye ulaşmamızı söylerken, aynı zamanda kazanımlarımızı küçümsememize yol açan nöronlarımız var. Bunun bir açıklaması, inişli çıkışlı bir zevk döngüsünden geçecek şekilde evrimleşmiş olmamızdır. İnsanların genlerini aktarmak için sadece bir kez yemek yemeleri veya üremeleri yeterli değildir; bunu sürekli yapmamız gerekir. Yani bir şeyi arzulamaya, onu elde etmeye ve sonra onunla tatmin olmamaya programlanmışız. Modern psikolojide bunun meşhur ifadesi hedonik koşu bandıdır: Her zaman bizi daha fazla mutlu edeceğini düşündüğümüz şeye doğru koşarız ve her zaman başladığımız yere geri döneriz.

Çağdaş kültür sıklıkla bu dinamiğe bir de baskı katıyor. Araştırmalar, çoğumuzun, özellikle de gençlerin yetersizliği vurgulayan kültürel mesajlardan dolayı tükenmiş ve bunalmış olduğunu gösteriyor. İnsanlara ilerlemek için çok çalışmaları söyleniyor, ancak birçoğu kendilerini sınırlı fırsatlar nedeniyle çıkmazda buluyor; ilerlemeyi başaranlar bile daha mutlu veya daha tatmin olmuş hissetmiyorlar. Kazananın her şeyi aldığı ekonomilerin ve yaşam maliyeti krizlerinin yarattığı gerçek ekonomik baskılar da var. Bir zamanlar yeteri kadarına sahip olduklarını hissedenler bile enflasyon ve değişken faiz oranları nedeniyle baskı altında. Hepsinden önemlisi, iklim değişikliği tehlikesi nedeniyle ve devasa kaynaklar üzerinde güç sahibi olmadan hayatta kalamayacağımız hissi de var. (…)




Sahip olduklarımızın kıymetini bilmemiz’ gerektiği fikri, egemen sınıfın ideolojisi gibi görünebilir. (…) Ancak zamanla, sahip olduklarımın kıymetini bilmemenin dünyaya daha da acımasız bir bakış açısı olduğuna inanmaya başladım. Sanki kafanızın içindeki küçük bir ses şöyle diyor: ‘Sadece yeterince şeye sahip olmamakla kalmayıp aynı zamanda bu konuda mutsuz da olmalısın.’ Ben, dünyadaki eşitsizlik seviyelerinden dehşete düşen, katı bir eşitlikçi olmaya devam ediyorum. Ancak artık sahip olduklarımın kıymetini bilmeyi reddetmenin dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğini ya da bireyler olarak bazı şeyleri değiştirme ihtimalimizi artıracağını düşünmüyorum. (…)



Bulunduğunuz yerden başlayın...

Sahip olduklarınızın kıymetini daha iyi bilmek için önemli bir adım, filozof Daniel Milo’nun Good Enough (2019) adlı kitabında ‘başka yerdecilik’ olarak adlandırdığı güçlü eğilimi yeniden düşünmektir. Başka yerdecilik, ister farklı bir iş, ister eş veya kıta olsun, her zaman başka yerde daha iyiyi arama dürtüsüdür. Bu dürtü ilerlemeye götürse de mutsuzluğa da yol açabilir. Birisi her zaman başka yerde daha iyiyi arıyorsa, burada ve şimdinin niteliklerini asla takdir etmiyordur. (…)





Kusurluluğun kıymetini bilin...

Kıymet bilme yolculuğumuzun bir sonraki adımı, ne kadar kıymet bilirseniz bilin ve ne kadar şansınız olursa olsun hayatınızın asla mükemmel olmayacağını anlamaktır. Bunun hastalık, doğal afetler, kazalar gibi birçok nedeni var. Tıp bilimi ve sosyal sistemler artık kimsenin bu tür şeyler hakkında endişelenmesine gerek kalmayacak noktaya ilerlese ve herkesin hayatı harika lezzetlerle dolu olsa bile, hayat yine de kusurlu olurdu. (…)

Kusurluluğu kabul etmenin kişilerarası ilişkilere de faydası var. Hepimiz bazı açılardan kusurlu olduğumuz için hiçbirimiz başkalarına karşı üstünlük iddiasında bulunamayız. Kendi kusurlarınızı tanır ve diğer insanlarda onları affetmeyi öğrenirseniz, daha alçakgönüllü, başkalarına karşı daha açık olabilirsiniz ve hatta daha demokratik ve eşit bir toplum inşa etmeye yardımcı olabilirsiniz (Eğer birisi mükemmel olsaydı, mantıksal olarak geri kalanımızdan daha fazla güce sahip olurdu; dolayısıyla kimsenin mükemmel olmaması iyi bir şey). (…)

Sahip olduklarınızın (ve olmadıklarınızın) değerlendirmesini yapmak, tutumlarınızı ve çerçevelerinizi ayarlamak ve kıymet bilmeyi sürekli olarak dünyayı iyileştirmenize yardımcı olacak bir kaynak olarak kullanmak için çalışmayı gerektirir. Kusurlu olmak, daha kötüsünü yapmak için bir mazeret değil, gelişmeye çalışırken kendinize karşı nazik olmanız gerektiğinin bir hatırlatıcısıdır.”





Kıymet bilmenin derin anlamını göz önünde bulundurun...

Kıymet bilmenin derin anlamı, etrafınızda kötü olan her şeyin farkında olurken, iyi olanların kıymetini bilebildiğinizde ortaya çıkar. (…) Kıymeti bilineceklerin sınırları olsa da, yoksulluk ve şiddet gibi durumların tahribatına son vermek için bir ölçüde ortak noktada buluşmak ve bunlara son verecek bazı araçlara sahip olduğumuzu takdir etmek önemlidir. (…) Bu süreçte dikkat edilmesi gereken, kıymet bilmenin rehavete götürmesine izin vermemektir. Örneğin, insanların artık geçmişe göre daha uzun yaşam beklentisine sahip olduğunu ve herkesi besleyecek teknik kapasiteye sahip olduğumuzu takdir etmek güzeldir, zira bunlar inanılmaz başarılardır. Ancak bazen böyle bir ilerlemenin dünyadaki kurumların temelde iyi olduğu ve ilerlemenin kaçınılmaz olduğu anlamına geldiği öne sürülüyor. Milyarlarca insanın hâlâ yoksulluk içinde yaşadığı bir dünyada bu, kaydettiğimiz ilerlemenin gereğinden fazla takdir edilmesi anlamına gelir.”



-alıntı-

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İnsanlar Neden Ellerindekinin Kıymetini Bilmezler? Bitcoin Serbest Kürsü 9 10 Ocak 2024 23:33