IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 28 Nisan 2012, 10:57   #1
Çevrimdışı
Cry
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Okul Fobisi ve Öğrenme Güçlüğü




ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ

“Öğrenme Bozukluğu” ilk kez 1962 yılında Kirk tarafından tanımlanmıştır. Kirk’e göre Öğrenme Bozukluğu; “Serebral, duygusal ya da davranışsal bozukluktan kaynaklanan konuşma, dil, okuma, yazma, aritmetik ve diğer okul becerilerinden birinin ya da birden çoğunun gelişiminde gecikme, bozukluk ya da geriliktir. Bu durum zeka geriliğinin, duyusal kusurun ya da kültürel faktörlerin bir sonucu değildir.”
Bateman’ın 1965 yılındaki tanımına göre; “Öğrenme sürecinde temel bozukluklara bağlı olarak ortaya çıkan ve zihinsel potansiyelinden beklenen başarı ile o andaki okul başarısı arasında anlamlı farklılıklar bulunan çocuklar, öğrenme bozukluğu olan çocuklardır.
İngiltere'de öğrenme güçlüğü terimi, zihinsel engelini de kapsayacak biçimde kendi içinde beş alt sınıfa ayrılan daha geniş bir engel grubu için kullanılmaktadır.
Bu ülkede; sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel farklılıklara bağlı genel okul başarısızlığı hafif derecede öğrenme güçlüğü; geçerli bir nedeni olmasa bile belirli akademik alanlarda (örneğin, matematik) önemli ölçüde başarısızlık gösteren öğrenciler belirli öğrenme güçlüğü adı altında sınıflandırılmıştır.
Türkiye'de öğrenme güçlüğü ise, yasal yerini Özel Eğitim Okulları Yönetmeliğinin 4.maddesinin k' fıkrasında almıştır. Buna göre:
"Öğrenme güçlüğü olan, gerek zeka düzeyi yönünden ayrıcalığı olmamakla beraber yetiştiği çevrenin maddi ve kültürel yetersizliği yüzünden eğitim ve öğretim için ilgileri, tecrübeleri bulunmayan veya organik ve fonksiyonel sebeplere bağlı özel nitelikte anlama, anlatma, okuma, yazma, çizme, tanıma ve kavramlaştırmada güçlükleri olan çocuklar" (M.E.B. 1990) olarak tanımlanmaktadır.
Son yıllarda en çok kabul gören tanım, 1988’de ABD Ulusal Öğrenme Güçlüğü Birleşik Komitesi’nin (NJCLD) yaptığı tanımdır. Bu tanıma göre: “Öğrenme Güçlüğü genel bir terimdir ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubudur.” Bu güçlük, bireyin yaradılışı ve merkezi sinir sistemi (MSS) ile ilgilidir. Bu bozukluğun etkileri bireye; kendini idare etme, sosyal algılama, sosyal etkileşim gibi alanlarda sorunlar yaşatabilmektedir.
***Eğitim çağındaki çocukların % 10-20 kadarında öğrenme güçlüğü vardır. Eğitim çağındaki çocuklarda en sık rastlanan problemdir.

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ’NÜN TARİHSEL SEYRİ

1940’lardan önce öğrenme güçlüğü olan çocuklar; zihinsel özürlü, duygusal sorunlu ya da kültür yoksunu olarak adlandırılmaktaydı ve bu rahatsızlığın temeli olarak beyin hasarı gösterilmekteydi. Bu bozukluğa ‘Minimal Beyin Hasarı-Minimal Beyin Disfonksiyonu(MBD)’ adı verilmiştir.
1966’da MBD şöyle tanımlanmıştır:“MSS fonksiyonlarında sapmayla kendini gösteren, normal yada normal üstü zekaya sahip, öğrenme ya da davranış soruları olan çocuklardaki durum.”
Özel eğitimcilerin, pedagogların ve psikologların da konu ile ilgilenmesi ile birlikte okuma sorunlarına disleksi(dyslexia), yazma sorunlarına disgrafi(dysgraphia, matematik sorunlarına diskalküli(dyscalculia) adları verilmeye başlanmıştır. Daha sonraları tüm bu sorunların ortak ismi olarak “Öğrenme Güçlüğü” ortaya atılmıştır.
Günümüzde öğrenme güçlüğÜ-öğrenme bozukluğu kavramları arasındaki karmaşa halen devam etmektedir. Ancak bu iki kavram arasındaki farklılıklar şu şekilde özetlenebilir. Öğrenme Güçlüğü kavramı, eğitimsel yönü ve bir engeli vurgularken, Öğrenme Bozukluğu kavramı, bir patolojiyi, etyolojiyi ve tedavi yönlerini vurgulamaktadır.

NEDENLERİ

1-Doğum öncesi; yetersiz beslenme, annenin geçirdiği enfeksiyonlar, ilaç kullanma, vitamin eksikliği, alerjiler...
2-Doğum sırasında; uzun ve zor doğum, plasenta ve göbek kordonu anormallikleri, doğum aletlerinin verdiği zararlar, beyin hasarı...
3-Doğum sonrasında; doğumdan sonra nefes alana kadar geçen sürenin uzunluğu, erken yaşta ateşli hastalık, başa hızlı darbe, tümör...
4-Kalıtsal bozukluklar ; ailelerde öğrenme bozukluğu olan başka kişilerinde olması, kan uyuşmazlığı...

BELİRTİLERİ
Okul öncesi dönemde çocuklarda öğrenme güçlüğünün belirtileri; konuşma gecikmesi, eşleştirme, sınıflandırma, ayırt etme ve basit matematik çalışmalarında başarısızlık, kavramları öğrenmede zayıflık, grup çalışmalarında performansının diğer çocuklara göre daha düşük olması, etkinliklerde sürekli dikkat dağınıklığı göstermesi, bilişsel yetersizlikler ,motor becerilerde zayıflıklar(çizgi tamamlama çalışmaları,boyama faaliyetlerinde zorlanırlar),özbakım becerilerinde yetersizlikler yaşarlar. Sınıfta öğretmenini dinlemez, başka şeylerle ilgilenirler.
Okul döneminde akademik başarıları sınıf düzeyinin altında kalır. Okuma yazmayı çok geç öğrenirler. Harfleri tanımada, heceleri birleştirmede zorluk çekerler. İmla hataları yaparlar, harf ve heceleri ters yazarlar. Aritmetik becerileri zayıftır, sayıları yazmada ve tanımada güçlük çekerler, dört işlemde zorlanırlar, problem çözme ve mantık yürütme becerileri zayıftır.
Akranlarıyla kıyaslandıklarında çok geç ve güç öğrenirler, genelleme yapamazlar, dikkatleri dağınık ve dikkat süreleri kısadır. Soyut bilgileri çok zorlukla öğrenirler, öğrendiklerini çok çabuk unuturlar, kolayca yorulur ve sabırsızdırlar, kendilerine olan güvenleri azdır, oyun ve toplum kurallarına uymakta zorluk çekerler, bazen bu kurallara hiç uymazlar.

SINIFLANDIRILMASI

Amerikan Psikiyatri Birliği’nin (DSM 4) yaptığı sınıflandırmaya göre öğrenme bozuklukları iki ana kategori altında toplanmaktadır.

1.Gelişimsel Konuşma Ve Dil Bozuklukları

A) Gelişimsel Artikülasyon Bozukluğu: Bazı harflerin telaffuzundaki yaygın zorlanma (k yerine t, r yerine y harflerinin kullanımı gibi) görülür.
B) İfade Edici Dil Bozukluğu: Nesneleri farklı kelimelerle ifade etme, cümle kurmada ve kendini ifade etmede zorlanma, sözcük sayısının sınırlı olması gibi belirtilerle kendini gösterir.
C) Dili Algılamada Bozukluk: İşitme sorunlarının olmamasına rağmen dili algılamada ve konuşulanlara cevap vermede bozukluk gösterir.

2.Akademik Beceri Bozuklukları
A) Okuma Bozukluğu
B) Matematik Bozukluğu
C) Yazılı Anlatım Bozukluğu
D) Başka Türlü Adlandırılmayan Öğrenme Bozukluğu

Şimdi bunları tanımlayalım:

A) Okuma Bozuklukları (Disleksi):

Bireysel olarak uygulanan standart doğru okuma ya da kavrama testleri ile ölçüldüğü üzere, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma başarısı beklenenin önemli ölçüde altındadır.
Bu bozukluk okul başarısını ya da okuma becerilerini gerektiren günlük yaşam etkinliklerini önemli ölçüde bozar.
Duyusal bir bozukluk varsa bile okuma zorluğu genellikle buna eşlik edenden çok daha fazladır.

Disleksi aşağıdaki sorunlarla birlikte görülür.
  • Okurken harf atlama (kara yerine kar okuma)
  • Harflerin yerlerini değiştirme (ağır yerine ağrı okuma)
  • Yavaş okuma
  • Okuduğunu anlamama
  • Okurken satır atlama
  • Okuduğu satırı kaybetme ve takip etmekte zorlanma
  • Kelime atlama
  • Kelimeyi ters okuma (men yerine nem okuma)
  • Kelimeyi tamamen yanlış okuma
  • Okumayı sökememe ya da geç sökme
  • Alfabeyi öğrenmede güçlük
  • Harf karıştırma(b-d-p, m-n, u-ü, ı-i, s-ş)
  • Okurken uydurma
Disleksi okula başlamadan nadiren fark edilen bir sıkıntıdır. Eğer çocuğun zekası parlak ise disleksinin fark edilme yaşı daha da ilerler.



B) Matematik Bozukluğu (Diskalkuli):

Bireysel olarak uygulanan standart testler ile ölçüldüğü üzere, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda matematiksel becerileri beklenenin önemli ölçüde altındadır.
Bu bozukluk okul başarısını ya da matematik becerileri gerektiren günlük yaşam etkinliklerini önemli ölçüde bozar. Duyusal bir bozukluk varsa bile matematik becerisi sorunları genelde buna eşlik edenden çok daha fazladır.
Diskalküli aşağıdaki sorunlarla birlikte görülür.
  • Dilbilgisi Becerileri
    • Matematiksel terimler
    • Matematiksel kavramlar
    • Yazılı problemi sembole dönüştürememe
  • Dikkat Becerileri
    • Şekil kopya edememe
    • Eldeli sayıları unutma
  • Algısal Beceriler
    • Sayı ve sembolleri tanıyamama ve-veya karıştırma
  • Matematiksel Beceriler
    • İşlem sırası
    • Çarpım tablosu
    • Obje sayma
    • Para hesabı
Diskalküli’nin görülme oranı tüm disleksililer içinde 1/5’tir. Ayrıca diskalküli ilkokula başlamadan genellikle fark edilmemektedir.
C) Yazılı Anlatım Bozukluğu (Disgrafi):
Bireysel olarak uygulanan standart testler ile ölçüldüğü üzere (ya da yazma becerilerinin işlevsel değerlendirmeleri), kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda yazma becerileri beklenenin önemli ölçüde altındadır.
Bu bozukluk okul başarısını ya da yazılı metin derlemeyi gerektiren günlük yaşam etkinliklerini önemli ölçüde bozar. Duyusal bir bozukluk varsa bile yazma becerisi sorunları genellikle buna eşlik edenden çok daha fazladır.
Disgrafi aşağıdaki sorunlarla birlikte görülür.
  • Yazı yazmada zorluk
  • Kötü el yazısı
  • Kötü kopya etme becerisi
  • Dilbilgisi hataları
  • Noktalama yanlışları
  • Yazılı metin düzenleyememe
  • Heceleme hataları
  • İmla hataları
  • Kompozisyonda zayıflık
  • Harfleri ters yazma
  • Yazarken kelime-harf atlama
  • Harflerin yerlerini karıştırma-değiştirme
  • Eksik ya da fazla harf yazma
  • Kelimelerin yerlerini karıştırma
  • Kelimeleri bitişik yazma
  • Harfleri karıştırma
  • Yavaş yazı hızı
  • Gramer hataları
  • Yazarken satır atlama-karıştırma-kaybetme
  • Ayna görüntüde yazma

D) Başka Türlü Adlandırılamayan Öğrenme Bozukluğu:
Bu kategori herhangi özgül bir Öğrenme Bozukluğu için tanı ölçütlerini karşılamayan öğrenme bozuklukları için kullanılır. Bu kategori, kişinin takvim yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda her bir bireysel beceriyi ölçen testteki başarı beklenenin önemli derecede altında olmamasına karşın, okul başarısını bir arada önemli ölçüde etkileyen her üç alandaki sorunları kapsayabilir.

***Bir çocuğa Öğrenme Bozukluğu tanısını koyabilmek için; Bireysel olarak uygulanan zeka testiyle belirlenmiş, zihinsel kapasitesinden ve bulunduğu sınıf düzeyinde beklenen performansından düşük okuma-yazma-aritmetik becerisine sahip olmak
Bu bozukluğun okul başarısını ve günlük hayatta bu becerileri kullanması gereken etkinlikleri olumsuz yönde etkilemesi
Bu bozukluğun görme-işitme kusuruna ya da nörolojik bir bozukluğa bağlı olmaması gerekmektedir.
Not: Öğrenme güçlüğü bulunan çocukları, zihinsel yetersizliği veya davranış bozukluğu olan çocuklardan ayırmak gerekir.

AİLEYE ÖNERİLER
  • Aşırı hareketli ve dikkati dağınık olan öğrencinin öğrenmesine ket vurabilecek uyaranların azaltılması ve çevreden arındırılması gerekir. (Çocuğun ders çalıştığı odadaki parlak, dikkat çekici uyaranların azaltılması)
  • Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların çalışma becerilerini kullanma yeteneğindeki sınırlılıklardan dolayı çocuğa çalışma becerilerini kullanmasını sağlayıcı ev egzersizleri yaptırmak gerekir.(’Günlük hazırlık ve temizlik işlerine katılma)
  • Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar başarısızlık beklentisi yaşadıklarından onlara evde birtakım sorumluluklar verip, başarıları ödüllendirilmelidir.
  • Bu çocuklar için,dikkat egzersizleri uygulanabilir (boncuk dizme)
  • Öğrenme güçlüğü gösteren çocuğun olumsuz davranışlarını azaltmak için davranış değiştirme tekniklerinden yararlanır.(olumsuz davranışını ve söylediği olumsuz şeyleri önemsememek)
  • Öğrenme güçlüğü olan çocuk doktora gönderilip, ----olojik problemi varsa tespit edilmelidir.
  • Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklarda görsel ve işitsel algılama problemi vardır. Bu çocukların görsel ve işitsel algı yeteneğini geliştirin.
  • Çocuğunuzda herhangi bir problem ( geç - güç öğrenme, aşırı unutkanlık v.b. ) fark ettiğinizde öğretmeniyle hemen diyaloga girin ve bir rehberlik uzmana ulaşarak problemin kaynağını ve ne yapabileceğinizi araştırın.
  • Çocuğunuzu olduğu gibi kabul edin, çevrenizden gizlemeyin. Akranlarının yapabildikleri ile kıyaslayıp- eleştirmeyin.
  • Aşırı derecede koruyucu-kollayıcı olmayın.Aşırı koruyucu davranmanız durumunda çocuğunuzun kendine güveni azalır.Öğrenebileceği şeyleri öğrenmesine engel olabilirsiniz.
  • Çocuğa yapabileceği işleri yaptırın. Başardığı işleri yapması için teşvik edin, başardığı durumlarda ödüllendirin.
  • Çocuğunuzla konuşurken basit sözcükler ve kısa cümleler kullanınız. Anlatmak istediklerinizi kısa ve öz olarak söyleyin. Laf kalabalığı yapmaktan uzak durun.
  • Çocuğunuzdan ne yapmasını istiyorsanız, tam ve açıkça söylemelisiniz. Yani genel ifadelerden çok özel ifadeler kullanmalısınız. Eşyalarını ortadan kaldır ifadesi yerine “oyuncağı yerine koy” ifadesi kullanılmalıdır
  • İsteklerinizde ve koyacağınız kurallarda tutarlı olun. Ne zaman - nasıl davranış bekleniyorsanız çocuğunuza bunu anlatın ve bu beklentinizi bir daha değiştirmeyin. Böylece çocukta kararlı davranışlar gelişecektir. Kararsız olursanız, çocuk paniğe kapılabilir. Sizin davranmasını istediğiniz şekilde her zaman davranmayabilir.
ÖĞRETMENE ÖNERİLER
  • Bu çocuklara çalışma becerilerini kullanmayı geliştirici ev egzersizleri verilmelidir. (Ders tekrarı yapması)
  • Sınıfta kullanılan komutlar basit, kısa ve net olmalıdır.
  • Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların işitsel ve görsel uyaranları bellekte tutabilmeleri söze dayalı materyalleri hatırlamaları güç olduğundan aileye diyaloğa geçip, evde derslere ilişkin soru-cevap tarzında zihin egzersizleri yaptırılabilir.
  • Görsel algılama problemi olan öğrenme güçlüğü olan çocuk, harfleri kopya edemeyebilir. Bazı geometrik şekilleri birbirinden ayırt edemeyebilir. Bu çocukları eğitim faaliyetlerine katılmaya teşvik edin.
  • Öğrenme güçlüğü olan çocuklarda işitsel algılama problemlerine normal çocuklardan daha fazla rastlanmaktadır. İşitsel algılama problemi olan çocuklar; kapı ziliyle telefon zilinin sesini ayırt edemeyebilirler. Bu duruma dikkat edilmelidir.
  • Öğrenme güçlüğü olan çocuklar başarısızlık beklentisi yaşadıklarından, onlara sınıfta söz hakkı verilmeli, derse katılımları sağlanmalı ve başarıları ödüllendirilmelidir. Başarısızlığın üstesinden gelmeye hizmet edecek stratejilerin çocuğa kazandırılması gerekmektedir.
  • Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar hoşa gitmeyen bir davranış gösterdiğinde, o davranışı ortadan kaldırmak için, davranış değiştirme yaklaşımına yer verilmelidir; bulunulan yere, zamana, ortama uygun olmayan bir şekilde söz yahut davranışta bulunan kişinin,bu tür davranış ve sözlerini görmezden gelerek,onun o ortamdan uzaklaştırılmasının sağlanması faydalı olacaktır.
  • Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar, duygusal bozukluk gösteren çocukların davranış özelliklerini göstermektedirler. Öğrenme güçlüğü olan çocuk, çoğu zaman mutsuzdur Kendini değerlendirmesi olumlu değildir. Sınıftaki çocukların, kiminle oynadığı araştırıldığında genellikle öğrenme güçlüğü olan çocukların görmezlikten gelindiği belirtilmektedir. Bu çocuklar arkadaşlarına olumsuz şeyler söyleme eğilimindedirler.
  • Öğretmen, öğrenme güçlüğü gösteren çocuğun hiperaktif(aşırı hareketlilik) olduğunu anlarsa sınıf içinde ortam düzenlemesine gidebilir. Öğrenciyi duvardan tarafa oturtarak ve sırasında yer alabilecek dikkat dağıtıcı unsurları ayıklayarak bu tip davranışları azaltabilir. Ancak bu tür düzenlemeler yapılırken, çocukla konuşularak yapılanların, cezalandırma için yapamadığı anlatılmalıdır.
  • Öğrenme güçlüğü olan çocuğun, herhangi bir eyleme girişmeden önce düşünmesi sağlanmalıdır. Burada amaç; öğrencinin kendisinin kullanabileceği stratejileri sağlayarak kendine yeterli ve bağımsızlığını kazanmış öğrenciler yetiştirmektir
  • Okuduğunu anlamayı arttırmak için kendi kendini sorgulama tekniğiyle öğrenciyi destekleyen taktikler kazandırılabilir. İlk olarak öğrenci kendisine “bu parçaya neden çalışıyorum’ sorusunu sormak, ana fikirlerini bulup altlarını işaretleme, ana fıkirlere ilişkin soru düşünüp yazma, soruya ve yanıtlarına tekrar bakıp, nasıl daha fazla bilgi sağlanabileceğini gösterilmelidir
  • Öğrenme güçlüklerinin oluşmasını arttıran ve öğrenme güçlüğü olan çocukların, yararı olmayan öğretmen tipi, tüm çocukların aynı şekilde öğrendiğini ve başarılı öğretim tekniğini sadece kendisinin bildiğine inanan ve bir tek öğretme sürecine yer veren öğretmendir.

TEDAVİ

Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların öğrenme süreçleri farklıdır. Erken dönemde teşhis edilip, gereken tedavi ve eğitim alınması gereklidir. Tanı koymada değerlendirmenin temel taşı psikometrik testlerdir. Çocuğun hangi alanda yetersizlik yaşadığı klinik ortamda birtakım test ve tetkiklerle belirlendikten sonra çocuğa özgün özel eğitim programı yapılarak, aile-öğretmen işbirliği ile tedavi yürütülmelidir. Tedavide tıbbi boyut ve özel eğitim önem taşımaktadır.
Çocuk-Ergen Psikiyatri Bölümü'ne başvuran hastaların tedavileri, alanında deneyimli çocuk-ergen psikiyatristleri ve psikologlarından oluşan bir ekip tarafından ayrıntılı bir klinik muayene ve nöropsikolojik değerlendirme sonrasında planlanır.
Bu amaçla da, uzman hekim tarafından yapılan ilk değerlendirme sonrasında; tanı koymaya yönelik olarak hastanın ve gerekirse yakın aile bireylerinin bilişsel (zihinsel) kapasiteleri, davranışsal sorunları, ruhsal durumları uygun psikometrik testler ve nöro----olojik ölçümlerle ortaya çıkarılır. Tanı(lar) doğrulandıktan sonra, uzman hekimler ve psikologlardan oluşan tedavi ekibi, gerektiği durumlarda merkezdeki başka alt birimlerin de yardımını alarak tedavi sürecini başlatır.
Psikiyatrik tedavide güncel yaklaşım olan 'biyopsikososyal model'den hareketle, modern tıbbın sunduğu bütün olanakları hastanın yararına da sunmaya gayret eden Çocuk-Ergen Psikiyatri Birimi'nde, hastanın gereksinimine göre; farmakoterapi (ilaç tedavisi), anne baba eğitimi, okulla yakın işbirliği, neuro-biofeedback, zihin geliştirmeye yönelik bilgisayarlı eğitim modülleri (rehacom), konuşma terapisi, nörolojik konsültasyonu, evlilik/eş terapisi, gelişim desteği ve özel eğitim, diyetisyen takibi, bağımlılık tedavisi vb pek çok tedavi yönteminden yararlanmaktayız.

ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ YAŞAYAN ÖĞRENCİLERİN BECERELERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN YAPILABİLECEK ETKİNLİKLER

1- Görsel Algılama Becerilerini Geliştirme Yolları: Eşyaları sınıflandırma faaliyetleri; (eşyaların renklerine, büyüklüklerine şekillerine, cinslerine göre kümeleme) Ayırt etme faaliyetleri; bu çalışmada resimler, geometrik şekiller ve desenli malzemeler kullanılır. Hafıza oyunları; bu oyunlarda değişik tıp eşyalar kullanarak bunların çocuğa neyi hatırlattığı veya bunları görünce çocuğa ne hissettiği sorulur.
2- İşitsel Algılama Becerilerini Geliştirme Yolları: Gözlerini kapayarak hatırlatma oyunları oynatma “El çırparak ellerini kaç defa el çırptım” diye sorunuz. Hatırlama oyunları iki, üç veya dört etaplı olabilir. “Mesela mavi kitabı al. masanın üzerine koy.” Cümle tamamlama oyunları “sirkte neler işittin? İlk defa ne işittin? Sonra işittiğin neydi?” Tanıma, ayırma ve lokalizasyon (geldiği yeri belirleme ) faaliyetler; su sesi, kapı sesi (çarpma şeklinde) köpek havlaması, kedi miyavlaması gibi her gün her yerde duyulabilen sesleri kullanarak “bu sesleri tanıyabiliyor musun?” “Hangi seslerin aynı ve hangilerinin ayrı olduğunu” ‘bu seslerin hangi taraftan geldiğini’ söyle bakalım.

OKUL FOBİSİ

Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesidir.
Her yeni durumun uyum sorunu yaşatıyor olması normaldir. Anneden ayrılık deneyimini ilk defa okul döneminde yaşayan çocuklar, bu dönemde okulun içine girmeye ikna olmakta zorlanırlar ve tedirgin olurlar. Normal gelişim gösteren bir çocukta bu durum kabul edilebilirdir ve sorun okula başlamakla ilgili olmayıp uyum süreciyle ilgilidir. Çünkü; korku, fiziksel ya da toplumsal çevreden gelen tehlikelere karşı bireyi uyarma, gerekli uyumu sağlama ve yaşamı sürdürebilme işlevlerine katkıda bulunur. Ne var ki bu korku gerçek dışı ve mantığa aykırı bir nitelik alırsa, uyum sağlamaya yardımcı işlevini yitirir ve normaldışı davranışların kaynağı olur. (Freud)
OKUL FOBİSİNİN BELİRTİLERİ
  • Okula olan isteksizliklerini tipik bir biçimde bedensel yakınmalarıyla dile getirmeye çalışma, bu nedenle kendilerini evde tutma yolunda anne-babalarını ikna etmeye çalışma
  • -Kendi evinden başka bir yerde geceyi geçirmekten çok korkma ve yalnız başına kaldığında kendisini güvende hissetmeme
  • -Aşırı bağımlı davranışlar sergileme, zorlamalar karşısında anksiyete duyma, panik içine girme, midesi bulantısı, kusma, ağlama, gitmemekte direnme
  • -Uykularında düzensizlik, kabus görme, geceleri uyumakta zorlanma, karanlıktan çok korkma
  • Anne babasına ve kendisine bir zarar gelmesinden aşırı korkma, ev içinde sürekli olarak anne babasının etrafında dolaşma
  • Aşırı bir şekilde hayvanlardan, hırsızlardan korkma
OKUL FOBİSİNİN NEDENLERİ
Diğer fobilerde olduğu gibi okula gittikten sonra oluşan korkularda kalıtımsal ve yapısal etkenlerden çok psikolojik yaşantıların daha önemli bir yeri olduğu görülür.
Okul fobisi olan çocuk görünüşte nedensiz olarak okula gitmekten korkmaktadır. Ancak bu korkuyu oluşturan bazı temel etmenler vardır. Bunların bazılarını şöyle sıralayabiliriz.
AİLEYE BAĞLI NEDENLER:
Anne Ve Çocuk Arasındaki Aşırı Bağımlı İlişki
Okul fobisi olan çocukların yaşamlarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülür. Bu tür annelerin sürekli olarak çocukların memnun ederek, onların sevgisini kazanma çabası içinde oldukları, tüm gereksinimlerini karşıladıkları ve onları sürekli olarak hayal kırıklığına uğramaktan korudukları dikkatimizi çeker. Bir bakıma çocuğa bağımlı hale gelen anne, böylece çocuğun bireyselleşmesine de izin vermemiş oluyor.
Çocuğun Yeterince Taktir Edilmemesi
Çocuğun övgüye değer bulunmaması, yaşıtları veya kardeşleriyle özellikle olumsuz anlamda kıyaslanması okul fobisini tetikliyor. Bir taraftan sürekli olarak 'sen yapamazsın, beceremezsin, başaramazsın' algısıyla, öte taraftan 'onlar öyle, sen neden böylesin' yaklaşımıyla çocuğun gururunun kırılması bu korkunun ortaya çıkmasının başlıca nedenlerinden biri olabiliyor.
Yukarıda belirtilen her iki neden de bireyde normal dışı eksiklik duygularının ortaya çıkmasına neden olan iki etmendir. Nitekim Adler’e göre davranış bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olan üç etmenden biri de bireyin yaşadığı eksiklik duygusudur.
Okul Fobisine Neden Olan Diğer Faktörler
Ev içinde baskılı-kaygılı ortamların olması, yeni bir kardeşin gelmesi, çocuğun bu süreci henüz anlayamamış olması, anne ve babanın çok kaygılı kişiler olmaları, aile içinde bir yakının kaybı ve hastalıklar, endişesi, değişiklik ve sıkıntı da okul fobisinin nedenleri arasında sayılabilir.Değişiklik bazı çocuklarda okul fobisinin oluşumu için başlı başına bir neden olabilir yeni eve ,koşullara yeni okula ya da sınıfa geçme bu fobiye neden olabilir .
OKULA BAĞLI NEDENLER
  • Uygun olmayan bir sınıf içi yerleştirme, özelliklede çocuğun fazla tehtitkar bulunduğu bir yere oturtulması.
  • Teneffüs, sesli okuma, sınıf önünde ders anlatma, beden eğitimi gibi etkinliklerden korkup, gerçekleştirmede güçlük çekmesine rağmen bunları yapması için zorlanması.
  • Okulda ya da okul yolunda fiziksel olarak tehdit edici bir yerin ya da birilerinin olması.
  • Ahlaki düzeyin çok düşük olduğu, şiddetin ve belirsizliğin hüküm sürdüğü olumsuz bir okul ortamı
  • Çocuğun okulda hırpalanmasına, reddedilmesine ve kavga etmesine yol açacak bir sosyal beceri eksikliğinin olması.
Okula karşı negatif duygular beslememeleri için çocuklara, okul ile ilgili gerçekçi bilgiler verilmelidir. Okula başlama dönemi öncesinde anne çocuğu farklı arkadaşlıklar kurması için cesaretlendirebilir ayrıca çocuğun güven duyabileceği başka aile bireyleri kendi okul deneyimlerini çocuğa aktarabilirler. Okulun öğrenme eyleminin dışında çocuğa keyifli gelebilecek yönlerinin de anlatılması faydalı olabilir. Çocuk psikolojisiyle ilgilenen uzmanlar olarak, anne-babalara genel olarak, çocuğun bireysel becerilerini geliştirmesini, kendi başına giyinip soyunabilmesini, yardımsız yemek yeme gibi becerileri kazanmış olmasını öneriyoruz. Ayrıca her anne baba, çocuğunu her dönemde etkin bir şekilde dinlemeli ve kaygılarının olabileceğini kabul etmelidir.

OKUL FOBİNİN DOĞURGULARI VE TEDAVİSİ
Okul fobisi, çocuğun okuldan, sosyal faaliyetlerden ve öğrenme yaşantısından uzaklaşmasına neden olduğundan, akademik ve sosyal gelişmeyi ciddi bir şekilde etkilemektedir. Okul fobisi, özellikle kronik olduğu taktirde, ergenlik döneminde gençliğin diğer nörotik belirtilerinden daha zorlu bir takım psikolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olur. Okul fobisinin en çok yaygın olduğu 5-8 yaşlarında bıraktığı olumsuz iz, ikinci yoğun olan yaş grubu 11-14 yaşlarına oranla daha azdır.
Uzmanların çoğu, çocuğun okula dönmesinden önce sorunun nedenlerini anlamasına yardımcı olmak ve endişelerini azaltmak amacıyla bir süre için psikoterapi yapılmasını öngörmektedirler. Bu çocukların sınıfta daha az endişe duymalarını, daha huzurlu olmalarını sağlamak üzere yapılacak özel eğitim egzersizleriyle, okulu çocuğa yeniden tanıtma ve özendirme girişimleriyle, gerekirse önce bir saat, sonra yarım gün, sonunda tam gün okula gitmelerini sağlamakla, gerektiğinde annelerinin de okula gelmelerini ve çocuk kendini rahat hissedinceye kadar kısa bir süre sınıfta oturmalarını sağlamakla bu korkunun azalması ve giderilmesi sağlanabilir.
Tedavi edici programlar, çocuğun okul hakkındaki şüphe ve endişelerini aydınlığa kavuşturma açısından yararlı olmaktadır Bu tür çalışmalar okul fobisi olan çocukların %70’ının birkaç gün ya da birkaç ay içinde okula dönmesini sağlamıştır. Bu konuda yaşında önemli rol oynadığı dikkati çeker. Okul fobisi olan 10 yaş çocuklarının %90’ı çeşitli tedavi çalışmalarından olumlu sonuç alırken, aynı sorunu olan 11 yaş çocuklarında başarı oranı %50’yi geçmemiştir.

OKUL FOBİSİ VE ÖĞRENME GÜÇLÜKERİ
  1. OKUL FOBİSİ
Okul fobisi kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesidir. Okul fobisi çocukta; mide bulantısı, kusma, baş ve karın ağrısı, baş dönmesi gibi psikosomatik belirtiler şeklinde görülür. Bu bedensel şikâyetler genellikle sabah uyanır uyanmaz görülür ve çocuğun okula gitmemesine karar verildiğinde kendiliğinden kaybolur; fakat ertesi gün bu şikâyetler tekrar ortaya çıkar. Hafta sonları genellikle okul fobisi ola çocuklar için en sevilen dönemdir.
Okul fobisi ile okuldan kaçmayı birbirine karıştırmamak gerekir. Okuldan kaçan çocukta okul korkusu yoktur. Bu çocuklar okulu sevmezler, saldırgan davranış sergilerler ve umursamazlık huyları vardır. Akademik başarıları düşüktür. Disiplin problemleri fazladır. Okuldan kaçan çocukların ailelerinde çocuğa karşı ilgisizlik ve sevgi azlığı vardır. Çocuğun okula gitmediğinden ailenin haberi yoktur. Çünkü bu çocuklar okula gitmedikleri zaman evde durmazlar. Okul fobisi yaşayan çocuklarda ise aile çocuğun okula gitmediğini bilir; çünkü çocuk okula gitmediği zaman gününü evde, ailesinin yanında geçirir. Okulda disiplin sorunu yoktur. Okul fobisi olan çocuklarda akademik öğrenme ve başarı genellikle yüksektir.

1.1. Akut Okul Fobisi
Akut okul fobisi olan çocuklar evde kaldıkları sürece mutludurlar. Arkadaş ilişkilerinde ve sosyal faaliyetlerde etkindirler. Hatta bu çocuklar evde kaldıkları süre içinde ev ödevlerini yaparlar.
Akut okul fobisi ilkokuldan liseye kadar her yaşta görülebilir. Fakat ilkokulda görülen okul fobisi daha şiddetlidir. Çoğunlukla çocuklar büyüdükçe şiddetli biçimde okul fobisi görülmez, ancak bunu yerini kronik fobi alır.

1.2. Kronik Fobi
Kronik okul fobisi zamanla oluşur. Bu fobinin oluşmasında gencin çocukluk yıllarındaki akut okul fobisini de içine alan çeşitli davranış problemlerinin rolü büyüktür.
Kronik okul fobisi, akut okul fobisinin tam tersine, bir takım uyum zorluklarını içerir. Kronik okul fobisi olan çocuklar sadece okuldan değil, aynı zamanda önceden zevk aldıkları faaliyetlerden de uzaklaşmaya başlarlar. Bu çocuklar ne ders çalışırlar, ne de belirli bir ilgi alanında faaliyet gösterirler.
  1. OKUL FOBİSİNİN NEDENLERİ
Okul fobisinin altında yatan asıl sebebin, aileden ayrılma korkusundan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bunun yanında okulun yapısı, ortamda bulunan diğer öğrencilerin davranışları ve çevreden gelen korkutucu ve saldırgan davranışlar da çocuğun okuldan korkmasına sebep olan etkenler olarak sayılabilir.
Okul fobisi olan çocukların genellikle yaşamlarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülür. Bu şekilde anneye bağımlı olarak yetiştirilmiş çocuk okula başladığında önemli bir sorunla karşılaşır. Annelerinin bu koruyucu ve baskıcı ortamından bir an olsun uzak kalmamış bu çocukların yabancı bir çevrede ve tanımadıkları insanlarla birlikte günlerini geçirmeleri onları son derece huzursuz kılar.
Böylelikle okul fobisi olan çocuklarda şu üç temel karakteristik kişilik özelliği gelişir:
  1. Bu çocuklar anne babaları tarafından aşırı korunma sonucu bağımlı, anne babaya adeta yapışık bir birey olarak gelişirler.
  2. Tüm gereksinmelerin karşılanması ortamı, çocuğun çok isteyen ve hileye başvuran bir birey olmasına yol açar. Bu tür çocuklar istedikleri her şeye istedikleri her an kavuşurlar.
  3. Anne ve babaların disiplin konusundaki yetersizlik ve başarısızlıkları nedeniyle gerektiğinde çocuğun isteklerine set çekilememesi onda egemenlik duygusunun gelişmesine neden olur. Bu durumda çocuk sadece kendisine ilişkin konulara değil, tüm ev işlerine karışır.
Ayrılık anksiyetesi, değişiklik ve sıkıntı da okul fobisinin nedenleri arasında sayılabilir.
Değişiklik bazı çocuklarda okul fobisinin oluşumu için tek neden olabilir; yeni eve, yeni okula ya da sınıfa geçme bu fobiye neden olabilir.
  1. OKUL FOBİSİNİN SONUÇLARI VE TEDAVİSİ
Okul fobisi akademik ve sosyal gelişmeyi ciddi bir biçimde etkilemektedir. Okul fobisi özellikle kronik olduğunda, ergenlik dönemindeki nörotik belirtilerden daha zorlu bir takım psikolojik sorunların oluşumuna yol açar.
Okul fobisinin en çok yaygın olduğu 5–8 yaşlarında bıraktığı olumsuz iz, ikinci yoğun rastlanan yaş grubu olan 11–14 yaşlarına oranla daha azdır.
Okul fobisi olan çocukların bir an önce okula dönmeleri amaçlanır. Uzmanların çoğu, çocuğun okula dönmeden önce sorunun nedenlerine yardımcı olmak ve endişelerini azaltmak amacıyla bir süre için psikoterapi yapılmasını önermektedirler.
Kronik okul fobisinde çocuğun okula dönmesinde psikoterapi olumlu sonuç verir. Böyle bir tedavi yöntemine girişmeden çocuğun okula dönmesi, onun okulda giderek daha çok mutsuz olmasına ve gerek sosyal, gerekse akademik başarısı açısından arkadaşları arasındaki statüsünü kaybetmesine yol açabilir.
Akut okul fobisi olan çocukların sınıfta daha az endişe duymalarını, daha huzurlu olmalarını sağlamak üzere yapılacak özel eğitim egzersizleriyle, okulu çocuğa yeniden tanıtma ve özendirme girişimleriyle, gerekirse önce 1 saat, sonra yarım gün, sonunda tam gün okula gitmelerini sağlamakla, gerektiğinde annelerin de gelmelerini ve çocuk kendini rahat hissedinceye kadar kısa bir süre sınıfta oturmalarını sağlamakla, nihayet anne ve babaları eğiterek okulda yeterli bakım ve eğitim olmadığı yolundaki onların aşırı koruyucu tavırlarından kurtulmalarını sağlamakla mümkündür.
  1. ANNE BABALAR NELER YAPABİLİR?
  • Öncelikle anne babalar, çocuklarında korkuya sebep olacak davranış ve tutumlar sergilememelidir. Çocuğunun okulda rahat edemeyecek kadar küçük olduğu endişesini taşımamalı ve bunu çocuğa yansıtmamalıdırlar.
  • Çocuk okula gitmediğinden dolayı suçlanmamalı, yargılanmamalı ve kendisi ile alay edilmemelidir. Bu durumun geçici olduğu, başka çocuklarda da bu durumun olabildiği, aslında bunun kolaylıkla üstesinden gelinebildiği anlatılmalıdır.
  • Çocuğun okula gitmesi konusunda aile fertleri ısrarlı olmalı ve taviz vermemelidir. Okula gitmemesi durumunda derslerinden geri kalacağı anlatılmalıdır.
  • Çocuğunuzu anladığınız ve sıkıntısını paylaştığınız vurgulanmalıdır.
  • Çocuğun arkadaşlarıyla oyun oynaması sağlanarak sosyal becerileri geliştirilmelidir.
  • Öğretmen ve okuldaki psikolojik danışman işbirliğiyle ortak çalışmalar yapılmalıdır.
  1. ÖĞRETMENLER NELER YAPABİLİR?
  • Öğretmen bu korkunun gerçek olduğunu unutmamalı ve çocuğa karşı sabır, ilgi, sevgi ve anlayışla yaklaşmalıdır.
  • Çocuk sınıfta bir şey yapmak için zorlanmamalı ancak cesaretlendirilmeli ve yaptığında da takdir edilmelidir.
  • Çocuğun önce 1 saat, sonra yarım gün, daha sonra tam gün okula gelmesi sağlanabilir.
  • Çocuğu okuldan uzak tutmamak gerekir. Sınıfa girmek istemese bile, okul bahçesinde, kantin, kütüphane gibi bir yerlerde kalması sağlanmalıdır.
  • Annenin ya da çocuğun güvendiği başka birinin bir süre çocuğun yanında kalmasına izin verilebilir. Annenin önce sınıfta, sonra sınıf kapısında, sonraki günlerde öğretmenler odasında, bahçede durmasına izin verilerek çocuğun anneden aşama aşama uzaklaşması sağlanabilir.
6. ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ
Öğrenme güçlükleri terimi, genel olarak zihinsel yetenekleri normal sınırlar içinde ya da üstünde olmakla birlikte, öğrenme sorunları yaşayan çocuklar için kullanılmaktadır.
Öğrenme güçlüklerinin tanımlanması da tarihsel bir gelişim göstermiş, ancak işlevsel bir tanım yapılamamıştır. Tanımlardaki farklılığın önemli nedenlerinden biri, bu sınıflamaya giren bireylerin öğrenme güçlükleri bakımından birbirlerinden oldukça farklı özelliklere sahip olmalarıdır.
En yaygın kabul gören tanım: “Özel öğrenme güçlüğü duygusal ve bilişsel zekâsı normal ya da normal üstü olan herhangi bir nörolojik, fiziksel ve kültürel özrü olmayan bireylerde, okuma yazma, matematik, kendini ifade etme, düşünme, zaman ve mekanda yönelme alanlarından biri ya da birkaçında yetersizliğe yol açan bir bozukluktur.”
Dinleme, konuşma, okuma yazma, akıl yürütme ve matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluktur. Özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların genellikle akademik başarıları düşüktür. Okuma yazmayı kolay öğrenemedikleri için aile ve öğretmen çocuğun zekâsından kuşku duyar.
Türkiye’de öğrenme güçlüğü, yasal yerini Özel Eğitim Okulları Yönetmeliği’nde almıştır. Buna göre; “ Öğrenme güçlüğü olan, gerek zekâ düzeyi yönünden ayrıcalığı olmamakla beraber yetiştiği çevrenin maddi ve kültürel yetersizliği yüzünden eğitim ve öğretim için ilgileri, tecrübeleri bulunmayan veya organik ve fonksiyonel sebeplere bağlı özel nitelikte anlama, anlatma, okuma, yazma, çizme, tanıma ve kavramlaştırmada güçlükleri olan çocuklar.”(MEB 1990) olarak tanımlanmaktadır.
Tanımlardan da anlaşılabileceği gibi öğrenme güçlüklü olarak nitelendirilen öğrenciler özellikle akademik alanları içeren becerilerde güçlük göstermektedirler. Çocuğun zihinsel yeteneği olmasına rağmen akademik açıdan gerilik göstermesi, öğrenme güçlüğünün en çarpıcı özelliğidir.
Öğrenme ve algılama sorunu çocuğun doğumu ile başlar, eğitim süreci içinde edinilmez. Yaşam boyu süren bir bozukluktur. Bireyin eğitimini, mesleğini, sosyal ilişkilerini, günlük aktivitelerini, benlik saygısını etkileyebilmektedir.
Özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocukları, farklı öğrenen çocuklar olarak görmek ve güçlük çektikleri alanlara göre eğitim verildiğinde öğrenebileceklerini unutmamak gerekir.

7. ÖĞRENME GÜÇLÜKLÜ ÖĞRENCİLERİN GELİŞİM ALANLARINDA GÖZLENEN DAVRANIŞ ÖZELLİKLERİ

7.1. Dil ve Konuşma Güçlükleri
Öğrenme güçlüklü öğrencilerde en sık gözlenen sorunlar dil ve konuşmanın kazanılmasında ve okulda kullanılmasında ortaya çıkmaktadır. Bu öğrencilerin sorunları gecikmiş konuşmadan söz yitimine kadar geniş bir yelpazede yer almaktadır. Dilin içerik, biçim ve kullanım bileşenlerinin birinin ya da birkaçının kazanım veya kaynaştırılmasında güçlük gözlenebilir. Karşılıklı sohbet sırasında alma, konu başlatma, konu sürdürme sorunları, sözcük bulma güçlüğü en basit örneklerdendir.

7.2. Algısal ve Motor Güçlükler
Bu öğrencilerde görsel-işitsel algılama, görsel-devinimsel, hareket ve dokunsal algı süreçlerinde sorunlar gözlenebilmektedir. Öğrenci şekil ve zemini karıştırabilir, harfleri kopya edemeyebilir, el yazısı güçlükleri gösterebilir, topu tutmada yavaş gelişme gözlenebilir, sesleri birbirinden ayıramama gibi sorunları içerebilir.

7.3. Bilişsel Süreçlerde Güçlükler
Bilişsel yetersizlikler, dikkat, düşünce, bellek ile üst bellek, üst biliş ve üstdil işlevi yetersizlikleri olarak gözlenir. Kavramlaştırma, problem çözme, soyutlama, soyut düzeyde düşünme, bellekte tutmada güçlükler gözlenebilir.

7.4. Davranışsal ve Toplumsal Uyum Güçlükleri
Öğrenme güçlüklü öğrencilerde aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği güçlükleri, toplumsal uyum güçlüklerinden sıklıkla söz edilmektedir. Bu öğrencilerin bazıları duygusal olarak akranlarına kıyasla daha olumsuz yaşantı içinde olabilirler. Genellikle içe kapanık, mutsuz görünümlü, özgüveni bulunmayan, kaderci bireyler olma riskini taşırlar. Okulu gereksiz görebilir, sürekli başarısızlık beklentisi yaşayabilirler. Bu davranışlar çevre ile iletişimi de olumsuz etkilediğinden toplumsal uyum sorunları da gözlenebilmektedir.

8. ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÇOCUKLARIN EN SIK GÖRÜLEN ÖZELLİKLERİ
  • Zekâ düzeyi
  • Aktivite düzeyi
  • Dikkat sorunları
  • Koordinasyon sorunu
  • Görsel algı sorunları
  • İşitsel algı sorunları
  • Dil problemleri
  • Organizasyon bozuklukları
  • Oryantasyon sorunları
  • Zaman sorunu
  • Sosyal-duygusal davranış sorunları
  • Akademik beceri bozuklukları
Öğrenme bozukluğu olan genç ve çocuklar bu özelliklerin tümünü taşımayabilirler. Her biri farklı sayıda, farklı yoğunlukta bu belirtileri gösterirler.

9. ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN BELİRTİLERİ

9.1. Okul Öncesi Dönem Belirtileri
  • Dil gelişiminde gecikmeler, konuşma bozukluğu
  • Zayıf algısal-bilişsel yetenekler
  • Zayıf kavram gelişimi
  • Yetersiz motor gelişim (öz bakım becerilerinde güçlük,sakarlık gibi)
  • Bellek ve dikkat problemi (sayıları, alfabeleri öğrenmede güçlük)


9.2. Okul Dönemine İlişkin Belirtiler
  • Akademik başarı; okul başarısı yaşıtlarına ve zekâsına oranla düşüktür. Bazı derslerde başarısı normal veya normalüstü iken bazı derslerde düşüktür.
  • Okuma becerisi; okuma hız ve niteliği açısından yaşıtlarından geridir. Harf-ses uyumu gelişmemiştir. Bazı harflerin seslerini öğrenemez, harfin şekli ile sesini birleştiremezler.
  • Yazma becerisi; yaşıtlarına oranla el yazısı çirkin ve okunaksızdır, sınıf düzeyine göre yazı yazması yavaştır, bazı harf ve sayıları, kelimeleri ters yazar, karıştırır (b-d, m-n, d-t, 2–5, ve-ev). Yazarken bazı harfleri, heceleri atlar ya da harf-hece ekler, imla ve noktalama hataları yaparlar.
  • Aritmetik beceriler; dört işlem yaparken yavaştır, parmak sayar, sayı kavramını anlamakta güçlük çeker, bazı aritmetik sembolleri öğrenmekte zorlanır, karıştırır, sınıf düzeyine göre çarpım tablosunu öğrenmekte geridir.
  • Çalışma alışkanlığı; ev ödevlerini almaz, eksik alır, ödevlerini yaparken yavaştır, ders çalışırken sık sık ara verir, çabuk sıkılır.
  • Organize olma becerisi; çantası, eşyaları, odası dağınıktır. Defter ve kitaplarını kötü kullanır, zamanını ayarlamakta güçlük çeker. Düşüncelerini organize edemez.
  • Oryantasyon becerileri; sağ-sol karıştırır, yönünü bulmakta zorlanır, zamana ilişkin kavramları karıştırır. Saati öğrenmekte zorlanır.
  • Sıraya koyma becerisi; haftanın günlerini, mevsimlerini sıradan saysa bile aradan sorulduğunda yanıtlamakta güçlük çeker.
  • Sözel ifade becerisi; duygu ve düşüncelerini sözel olarak ifade etmekte zorlanır. Serbest konuşurken düzgün cümleler kuramaz, heyecanlanır, şaşırır, sınıfta sözel katılımı azdır.
  • Motor beceriler; top yakalama, ip atlama gibi hareket ve oyunlarda yaşıtlarına oranla başarısızdır. İnce motor becerilere dayalı işlerde zorluk çeker.
10. NEDENLERİ
Özel öğrenme güçlüğünün nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte araştırmalarla desteklenen bazı nedenler söylenebilir.

10.1. Doğum öncesi nedenler
    • Annenin yetersiz beslenmesi
    • Annenin alkol ya da ilaç kullanması
    • Annenin geçirdiği kızamıkçık, suçiçeği gibi hastalıklar ve enfeksiyonlar
    • Kan uyuşmazlığı
10.2. Doğum sırasındaki nedenler
    • Uzun ve zor doğum
    • Plasenta ve göbek kordonu anomalileri
    • Doğum aletlerinin yol açtığı yaralanmalar
    • Doğum sırasında kullanılan ilaçlar
    • Doğum sırasında bebeğin oksijensiz kalması
10. 3. Doğum sonrası nedenler
    • Doğumdan sonra nefes alana kadar geçen sürenin uzunluğu
    • Küçük yaşta geçirilen ateşli hastalıklar
    • Beyin hasarı oluşturan kazalar, çarpmalar ve tümör
10.4. Genetik yatkınlık
    • Ailede öğrenme bozukluğu olan başka kişilerin olması
    • Kardeşlerde, özelliklede ikizlerde özel öğrenme güçlüğü olma olasılığı yüksektir. Tek yumurta ikizlerinde bu olasılık daha da yüksektir.
10.5. Beyindeki yapısal işlev farklılıkları
    • Beynin her iki yanında bulunan işitsel algılama bölgesinin diğer kişilerin tersine her iki yanda da eşit ya da sağda daha büyük olması
    • Okuma sırasında dil ve görsel algılamayla ilgili alanlar da daha az aktivasyon ve daha az kanlanma olması
11. ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİNİN ÇEŞİTLERİ

11.1. Disleksi (Okuma Güçlüğü)

11.1.1. Disfonik Disleksi: İşitsel kavrama ve ayırt etme becerilerinde bozukluk vardır. Dil ve sözlü ifadelerde güçlük çekerler.
11.1.2. Disidetik Disleksi: Zihinde canlandırma yetenekleri bozuktur. Harflerin sıralanışını karıştırır, ters çevirir, günleri ayları sırayla söyleyemez.

11.2. Disgrafi (Yazma Güçlüğü)
Temelinde görsel algı ve el-göz koordinasyon güçlüklerinin bulunduğu ve kişinin harfleri oluşturup yazmakla ilgili güçlük yaşaması durumudur. P,D,B,G,H,Y,S,Z,U gibi harfleri yazarken karıştırır ve ters yazar. Bazı harfleri unutur, bazılarını fazladan ekler. Ayna hali yazabilir. (pilat = talip)

11.3. Diskalkuli (Matematik Sorunları)
Kişinin temel veya karmaşık matematik kavramlarını öğrenip önceden öğrendikleriyle bağlantı kurup yeni kavramları eklemede, aritmetik problemlerini çözebilmede yaşadığı güçlükler. Sayıları bozuk yazar, sıklıkla yer değiştirir. İşlemleri bozuk sırada yapar, geometrik ilişkileri kavramada zorlanır, aritmetik sembolleri tanımada zorlanır.

11.4. Görsel-İşitsel Algı Güçlükleri
Normal işitme ve görme fonksiyonlarına sahip olduğu halde kişinin işitsel alanda dinleme, karmaşık dil sistemini anlama, takip ve analiz etmeye yönelik güçlükler, görsel alanda ise görsel bilgiyi yorumlayabilme, detaylara odaklanabilme, yön tayin etme gibi güçlükler yaşaması durumudur.

11.5. Sözel Olmayan Öğrenme Güçlükleri
Beynin sağ hemisfer fonksiyonlarıyla ilgili problemler temeliyle oluşan ve kişinin görsel-mekânsal organizasyonla ilgili, ayrıca sosyal iletişim ve etkileşimin getirdikleriyle ilgili güçlükler yaşaması durumudur.

12. ÖĞRENME GÜÇLÜKLERİ NELERLE KARIŞTIRILMAKTADIR?
  • Görme bozukluğu
  • İşitme bozukluğu
  • Orta dereceli mental retardasyon
  • Yaygın gelişim bozukluğu
  • Nörolojik bozukluklar
13. EĞİTİMLERİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
Öğrenme güçlüklerinin tedavisi eğitimdir. Bu eğitim okuldakinden farklıdır. Çocuk normal bir okulda eğitimine dikkat ederken özel bir eğitime alınır. Eğitim, görsel, işitsel, kinestetik algının geliştirilmesini, dikkat ve bellek, ardışıklık yeteneklerinin arttırılmasını, motor koordinasyon becerilerinin geliştirilmesini içermektedir. Ayrıca dinleme, okuma-yazma, konuşma becerilerinin geliştirilmesi, düşünme süreçleri gelişiminin desteklenmesi bu süreç eğitimi içinde yer alır.
Öğrenme güçlüğünü ortadan kaldıracak bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Ancak bunun yanında dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, depresyon gibi başka psikiyatrik bozukluklar eşlik ediyorsa bunların ilaçla tedavisi düşünülmelidir.

14. ANNE BABALARA ÖNERİLER
  • Çocuğunuz öğrenme güçlüğü çekiyorsa öncelikle bunun nedenlerini araştırın.
  • Doğru tanımlamanın yapılabilmesi ve çocuğunuza uygun tedavi ve eğitim yaklaşımlarının belirlenmesi için ilgili kurumlardan yardım alın.
  • Çocuğunuzun öğretmeniyle sürekli işbirliği içinde olun ve öğretmenini konuyla ilgili bilgilendirin.
  • Çocuğunuza karşı anlayışlı ve sabırlı olun.
  • Kendisine güvenmesine yardımcı olun.
  • Çocuğunuza onun sizin için önemli olduğunu hissettirin, eleştiriden ve yargılamadan kaçının.
  • Yapabildiği şeyler için onu ödüllendirin ve başarıya teşvik edin.
  • Çocuğunuza başaramayacağı ödevler ve sorumluluklar vermekten kaçının, başaramadığı bir ödev onda güvensizlik duygusunu arttıracaktır.
  • Öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların dikkatleri çabuk dağılabileceğinden çalışmaları kısa tutun.
  • Çocuk harfleri ters yazıyorsa evde ona harflerin yazılı olduğu kartlar hazırlanarak, kartlara bakarak doğru yazması ve hatalarını düzeltmesi sağlanarak yazı alıştırmaları yapılabilir.
  • Geniş kapsamlı görevleri küçük parçalara ayırarak yapmasını sağlayın, bir görevi tamamladıktan sonra bir ikincisi için yeniden yönerge verin.
  • Çalışmaları tamamlaması için çocuğu yeteri kadar zaman verir.
  • Yazma çalışmalarında cümleleri gruplara ayırarak önce belli bir grubu yazarak sonra da hatalarını kontrol etmesini sağlayabilirsiniz.
  • Tekrarlar ve hatırlamalar çocukların öğrenmesini ya da bir görevi tamamlamasını kolaylaştıracaktır.
  • Matematik çalışmalarında kısa basamaklar halinde yavaş yavaş ilerlemeye çalışın.
  • Çocuğa evde dikkat toplamayla ilgili çalışmalar yaptırabilirsiniz. Boncuk dizme, nesneleri gruplama, ayırma, düzeltme gibi.
  • Okumada güçlük çekiyorsa sık sık tekrarlar yaptırın. Evde her gün bir şeyler okumasını sağlayın.
  • Başarılı olduğu herhangi bir etkinlik ya da spor faaliyetine devam etmesini sağlayarak başarma duygusunu yaşamasını sağlayın. Bu, çocuğun kendine güvenini de arttıracaktır.
  • Çocuğunuzu başka çocuklarla kıyaslamaktan kaçının.
15. ÖĞRETMENE ÖNERİLER
  • Eğitimde öğretmenin bu çocukların özelliklerine dikkat ederek onlara uygun eğitimi ve desteği vermesi gerekmektedir.
  • Çocuğa karşı anlayışlı ve sabırlı davranın.
  • Öğrencinin zayıf yönleri ile yapabildikleri ve yapamadıklarını tanıyın. Öğrenciye özgü bir programla öğretimi gerçekleştirin.
  • Öğrencilerin sınıf içinde kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacak güvenli bir ortam sağlanmalı, diğer öğrencilerin de bu çocuğa karşı anlayışlı olmaları ve farklılığına saygı göstermeleri öğretilmelidir.
  • Öğrencilerin yapabildikleriyle yapma çabaları ve girişimleri desteklenmeli, takdir ve teşvik edilmelidir.
  • Öğrencinin ailesi ile sürekli işbirliği içinde olarak okulda yapılan çalışmaların evde aile tarafından da desteklenmesini sağlayın.
  • Öğrencilerinizin gelişim dönemi özelliklerini iyi bilin.
  • Sınıf içinde öğrencinin kendine güvenini kazanmasını sağlayıcı çalışmalar yapın, ödüllendirin.
  • Okul içinde bir sosyal faaliyete yönlendirerek başarı duygusunu tattırın.
  • Yaramaz, tembel, dikkatsiz, aptal gibi olumsuz etiketlemelerden kaçının
  • Ön sıralarda oturtun ve derse katılımını sağlayın.
  • Sınıfta öğrenme etkinliklerine katılmalarını sağlayıcı sorumluluklar verin.
  • Başaramayacağı ödevler ve sorumluluklar vermekten kaçının.
  • Yönergelerinizin basit, kısa ve net olmasına özen gösterin. Öğrenci bir yönergeyi gerçekleştirdikten sonra diğerini verin.
  • Öğrenmenin kalıcı olması için birden çok duyuya hitap edecek şekilde eğitim verilmesine özen gösterin.
  • Öğrenciyi diğer öğrencilerle kıyaslamaktan kaçının.
  • Öğrencilere bilgi verilirken kısa aralıklarla bilgileri özetleyin.
  • Okuma çalışmaları yapılırken okumaya başlanmadan önce, okuma parçasını gözden geçirmesine izin verin, kısa ve kolay okuma parçalarından başlayın.
  • Çocuğa noktalama işaretlerine dikkat ederek okuma çalışmaları yaptırılabilir.
  • Okurken konunun önemli yerlerinin altını renkli kalemlerle çizerek okuması yararlı olabilir.
  • Geniş kapsamlı ödevleri ya da görevleri küçük parçalara ayırarak yapmasını sağlayın.
  • Yazma çalışmalarında cümleleri gruplara ayırarak, önce belli bir grubu yazarak sonrada hatalarını kontrol etmesini sağlayın.
  • Okurken parmağıyla takip etmesine izin verin.
  • Çocuğa verdiğiniz ödevleri alıp almadığını ve sonra da yapıp yapmadığını kontrol edin.
  • Çok zor ödevler vermekten kaçının.
  • Zorlandığı konularla ilgili çocukla çalışın.
  • Matematik işlemlerinde parmaklarını kullanmasında çocuğa izin verin.
  • Sınıf içinde bir arkadaşının ona çalışmasında yardımcı olmasını sağlayın. Ancak bu öğrenci sınıfın çalışkan öğrencisi olmaktan çok çocuğun sevdiği ve güvendiği biri olmalıdır.
  • El yazısı için öğrenciyi cezalandırmayın, kullandığı herhangi bir yöntemi kabul edin.
  • Grup oyunlarına katılımını yüreklendirin.
  • Zorlandığı durumlarda hatırlatıcı ipuçları verin.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
Öğrenme


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Özel Öğrenme Güçlüğü Olan Üstün Yetenekli Çocuklar Ecrin Makale - Araştırma - Ve Bilimsel Yazılar 0 19 Şubat 2012 20:04
Çocuk Ruh Sağlığı " Okul Fobisi " Lucifer Ruh Sağlığı 0 05 Aralık 2011 03:11
Okul fobisi nasıl atlatılır? Damla Sağlık Köşesi 0 10 Eylül 2011 10:37
Öğrenme Güçlüğü Sendromu YapraK Sağlık Köşesi 0 14 Eylül 2009 20:57
Okul Fobisi Nasıl yenilir? Dilara Sağlık Köşesi 0 30 Ağustos 2008 18:34