Çevrimdışı

Adına sayısız şarkılar bestelenen, gemilere adı verilen, portreleri yok satan, mumyalar müzesinde başköşede yer alan hemşireyi tanıyor musunuz? Onlarca ülkede olduğu gibi bizde de onun adına hastaneler açılmış ve pek çok kişi adını bu hastanelerden öğrenmiştir. Hemşirelik mesleğinin kurucusu olan bu ismin hayatı öğrenilmeye değer. İyi okumalar...

Tatilde nereye gidilmeli, seyahat yapılmalı mı yapılmamalı mı, hangi yeni halı alınmalı, aşçı kadın işten çıkarılmalı mı, yoksa aşçıdan önce arabacıyı mı kovmalı gibi sorular küçük Flo'nun hiç de sevmediği konulardır. Ailesi özellikle de ablası bunlarla ilgilenirken o bu durumdan çok sıkılır ve böyle zamanlarda odasına çekilir. Yatağına uzanır ve rüyalara dalar. Oysa onun ondan bir yaş büyük olan Parthe'ten örnek alması gerekirdi; ablası, ailesinin kızlarına sundukları imkânları değerlendirmesini iyi bilmektedir: El işleri ve resim dersleri, piyano, balolar, av partileri, İsviçre, İtalya ve Fransa'ya seyahatler. Her şeyi ile birinci sınıf bir eğitim vardır. Ama Flo bunlardan hiç hoşlanmaz, özellikle evde öğrenmesi gereken şeylere "Boşuna zaman kaybı" der. En iyisi ileride gerçekleştireceği kahramanlıkları düşlemektir. Düşünce ve duygularını kimseye anlatamaz. O da yazar; eline geçen her şeyin üzerine yazar. Eski kurutma kâğıtları, takvim yaprakları, mektup zarfları ve dosyalar... Bunlara "Özel Notlarım" der. Ne düş kurduğunu da, ne yazdığını da kimse bilmemelidir.

Özel not defterine o zamanlar şöyle yazar: "Bu dünyadaki görevim ne? Son 14 gün içinde ne yaptım? Babama bir kitap ve iki bölüm, anneme ise iki kitap okudum. Yedi gam ezberledim. Birçok mektup yazdım. Babamla birlikte at gezintisine çıktım. Sekiz ziyaret yapıp onlarla oturdum. Hepsi bu."

Gene o yıllarda şöyle der: "Yapacak bir şeyleri olmadığı için, benim gibi sıkılan bir sürü insan görüyorum. Bunlar aslında çok mutlu olabilecek insanlar.'

Ne yapmalı ne etmeli diye düşünürken Flo' nun yolu bir gün hastaneye düşer. Hastaların ve hasta bakıcıların durumu çok kötüdür. Hastalar pislik içinde hastaneye geliyor ve pis kalıyor, revirler de çok ender temizleniyordur. Bu durumdan oldukça etkilenen Flo, bu konuda yapılacak bir şeyler olduğuna inanır. Bir süre sonra bu düşünce onun tüm zamanını almaya başlar. Flo, aklına gelen fikirlerden ve hayal ettiği sonuçlardan epey mutlu olmaya da başlamıştır, Hasta bakıcıların durumu değişmeli, iyi para ödenen bir meslek dalı olmalıdır. Ahlaken, ruhen, bedensel olarak hemşirelik mesleği için gerekli koşullara sahip her kadına en iyi eğitimi vermek gerek, der. Ve hayal ettiği hemşireliğe öncü olmak için kollar sıvar.

Birkaç yıl bu istekler peşinde kurulan hayallerle geçer ve Flo bu esnada hastalarla daha yakından ilgilenme fırsatı da bulur. Sık sık ziyaret ettiği hastanelerde yaralı askerlerle de karşılaşır. Askerler, onu çok severler. O, Tanrı'nın bir hediyesidir, "tatlı gülümsemesiyle bir melektir ve gecenin geç saatlerine kadar hasta ve yaralılar arasında görev yapan "Lambalı Hanımefendi"dir.



Modern hemşireliğin kurucusu: Florence Nightingale (1820-1910)

İngiltere'nin tanınmış ailelerinden birinin kızı olan Nightingale, 1854 yılında Üsküdar'daki Selimiye Kışlası'nda, Kırım Savaşı sırasında yaralanan askerlerin tedavi ve bakımı için çalışmıştır. Yaşamının son yıllarında, Florence Nightingale, (90 yaşına gelmiştir) kör olur. Ölümünden üç yıl önce İngiliz Kralı'ndan Britanya İmparatorluğu ve İnsanlık Yüksek Hizmet madalyası alan ilk kadın odur. Öldüğünde yalnız Amerika'da binin üzerinde Nightingale Okulu vardır. Hemşireliği saygın bir meslek yapma amacına ulaşmıştır; "İyi kazanç getiren bir meslek haline getirmek" düşüncesi ise bugüne dek hâlâ gerçekleşememiştir.



Benim Komik Dedişlerim

Mavi Uçurtma Tiyatrosu Ekim ayı içinde her hafta C.tesi -Pazar saat 15.00'de Benim Komik Dedişlerim adlı çocuk oyununu sergiliyor. Küçük kız Kamile, her yaz dedelerini ziyarete gitmektedir. Bu yaz, dedesi olan Kamil ile, köyün muhtarının arasında bir yarışma vardır. Yaptıkları bir yarışma yüzünden, köyün ormanı zarar görmek üzeredir. Bu durumda Kamile'yi çok önemli bir görev beklemektedir...

Gişe Tel: 0216 420 95 43



Çocuklara hem eğlenceli hem güvenli

Her zaman olduğu gibi minikler için alışveriş listesinin ilk sırasında ise kırtasiye ürünleri bulunuyor. Ancak çocuğunuz için bu ürünleri seçerken çok dikkatli olmanız gerekiyor. Çünkü boya kalemleri başta olmak üzere bazı kırtasiye ürünlerinde bulunan zararlı maddeler çocukların sağlığını riske atıyor. Çocukların sağlığını düşünerek, ürünlerinde asla zararlı madde bulundurmayan markaların başında ise Monami geliyor. Şark Gülü Kırtasiye tarafından Türkiye'ye getirilen dünyaca ünlü Monami markası, zararlı madde içermeyen ürünleriyle çocukların okul hayatını renklendiriyor.

Ülkemizde birçok üründe rastlanan ve zararlı etkileri ile birçok rahatsızlığa davetiye çıkaran fitalat ve AZO gibi maddeler, Sağlık Bakanlığı'nın da gündeminde. Bu maddeler kanserojen olmalarının yanında, çocuklarda gelişim sorunları, alerjik reaksiyonlar, karaciğer ve böbrek bozuklukları gibi birçok sağlık problemine de neden olabiliyor. Monami markası; pastel boya, kuru boya ve oyun hamuru gibi ürünlerinde çocukların güvenle kullanabilmeleri için zararlı olmayan maddeleri kullanıyor.