IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Şubat 2014, 12:14   #11
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




KANSERLİ HASTALARIN BESLENMESİ

Hastalıkta enerji ve protein gereksinimi
Beslenme ile kanserin yakın ilişkisi olduğu biliniyor.Kanserli hastalar kilo kaybeder.Kilo kaybeden hastaların günlük enerji ve protein alımları normalin altına düşer.Protein alımı ile de total vücut potasyumunun,total vücut suyu ile ilişkili olduğu saptanmıştır.Vücut ağırlık kaybının yağ,su,yağsız vücut kütlesi ,azot ve potasyumu yansıttığı bilinmektedir.
Kanserli hastaların %50’sinde tat duygusunun değiştiği bilinmektedir.Bu hastaların en az %40 ‘ının bir besin maddesinden nefret ettiği de görülmüştür.
Yapılan araştırmalarda yüksek protein içeren gıdaların;et,balık,tavuk vs.hastalar tarafından istenmediği bilinmektedir.Bunların yerine yumurta ve peynir tercih edilmektedir.Yüksek kalorili gıdalarda tatlılar gibi az sevilenler arasındadır.
Çeşitli araştırmalar tümör büyümesinde yalnız başına karbonhidrattan gelen enerjinin ,konakçının beslenme durumunu etkilemediğini göstermiştir.Yalnız başına aminoasitler içinde aynı şey gözlenmiştir.
Vitamin ve minerallerin tedavide kullanılmaları
A vitamini
Günümüzde ratinol ve analogları çeşitli kanserlerin önlenmesinde ve tedavisinde kullanılmalıdır.Değinmek istenilen diyetle alınan vitamindir.Sigaranın akciğer kanseri riskini arttırdığı bilinmektedir.Hastalık riskinin süt ve havuç tüketenlerde azaldığı ileri sürülmektedir.
C vitamini
Kemik metastazlı hastalara yüksek dozda c vitamini verilmesiyle kemik ağrılarının azaltılacağı görüşü savunulmaktadır.Ağrıların azalmasının c vitamininin tirozin metabolizmasındaki etkinliğinden dolayı olabileceği düşünülüyor.
Folik asit
Oral kontraseptik alan kadınlarda 3 ay süre ile günde 10 mg folik asit verilmesi servikal kanserin riskini düşürdüğü sanılmaktadır.Bazı tümörlerde folat kullanımının arttığı bilinmekte ve bu durum vitaminin pürin ve primidin sentezindeki önemli rolüne bağlanmaktadır.Tümörlü dokudaki büyüme normalden fazla olduğu için yetersizliğin büyümeyi geciktirebileceği düşünülmüştür.
B 12 Vitamini
Folat yetersizliğinin tümör üzerinde yaptığı etki gibi B 12 vitamini analoglarının da tedavide kullanılabilecekleri düşünülmüştür.Akut B 12 vitamini yetersizliği vitamin analogları kullanılarak oluşturulmuş ve antineoplastik sonuç vermiştir.
Tiamin
Kanserli hastalarda tiamin yetersizliği riski olduğunu ve bunun sitotosik ilaçlarla daha da arttığı bilinmektedir.Bazı ilaçlarla birlikte vitamin verilmesi hastaların tedaviye cevabını arttırmakta ve kendilerini iyi hissetmelerine neden olmaktadır.Örneğin 5-fluorouracil gibi.
Mineraller
Vitaminler gibi minerallerinde kullanımları halen tartışma halindedir.Bazılarının verilmesi olumlu etki yaparken , bazıları ise tümör gelişimini hızlandırmaktadır.Çinko bu minerallerdendir.Çinko yetersizliği olan çeşitli kanserli hastalara operasyondan sonra mineralin verilmesi sağlık durumunda olumlu etki yapmıştır.

Genel diyet ilkeleri ve özel beslenme yolları
1- Ağızdan alma
a- Yumuşak ve sulu besinler
b- Az artık bırakan besinler
c- Temel diyete bağlı bazı ekler
d- Kimyasal olarak formüle edilmiş diyetler

2-Özel beslenme
a- Tüp beslenme
b- Total paranteral beslenme
c- Hiperalimentasyon

__________________
en büyük servet itibardır.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 15 Şubat 2014, 12:14   #12
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




KANSERİN ETKİLEDİĞİ BÖLGELER

1-Cilt, bezler ve iç organlar
2-Kan yapıcı dokular
3-Kaslar, kemikler ve eklemler
4-Lenf sistemi

Özellikle genetik tıp alanında yapılan son gelişmeler, kanserin tedavisi konusunda umut vericidir.
Bugün elimizde olan araştırmalara göre varolan 100’den fazla tümör şeklinden 10’u kanser vakalarının yüzde doksan’ını oluşturuyor. Kanserde erken tanı, tüm hastalıklarda olduğundan daha önemli.
Erken evrede yakalanan kanser türlerinin tedavisi daha iyi sonuç vermektedir.

__________________
en büyük servet itibardır.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Şubat 2014, 12:15   #13
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




KANSEROJEN ETKİLER

1. Mikrodalga fırına plastik kap koymayınız.
2. Derin dondurucuya su şişesi koymayınız.
3. Mikrodalga fırınına plastik ambalaj koymayınız.
John Hopkins Hastanesi bunu yakın bir zamanda bülteninde yayınlamıştır. Bu bilgi Walter Reed Ordu Tıp Merkezi tarafından da yayınlanmaktadır. Dioksin kimyasalları kansere, özellikle de göğüs kanserine, neden olmaktadır. Dioksinler vücudumuzun hücreleri için son derece zehirlidir. Plastik şişelerdeki suyu dondurmayınız, çünkü bu plastiğin içindeki dioksinin salınmasına neden olur.
Castle Hastanesi Sağlıklılık Programı Yöneticisi Dr. Edward Fujimoto bu sağlık tehdidini anlatmak için yakınlarda bir televizyon programına çıktı. Dioksinleri ve bizim için ne kadar kötü olduklarını anlattı. Plastik kaplar içindeki yiyeceklerimizi mikrodalga fırınlarda ısıtmamamız gerektiğini söyledi. Bu özellikle de yağlı yiyecekler için geçerli. (İngilizce metindeki fat sözcüğünün gerçek anlamı hayvansal yağdır.)
Söylediğine göre yağ, yüksek sıcaklık ve plastik kombinasyonu dioksinin gıdaya geçmesine ve sonunda vücudumuzun hücrelerine ulaşmasına neden olmaktadır.
Bunun yerine kendisi yemekleri ısıtmak için Corning Ware, Pyrex gibi cam kaplar veya seramik kaplar kullanılmasını tavsiye etmektedir. Yani hazır yemek ve çorbalar ısıtılmadan önce ambalajından çıkarılıp uygun kaplara konulmalıdır.
Kağıt uygundur, ama kağıdın içinde de ne olduğu bilinmemektedir. Sıcaklığa dayanıklı cam kap kullanmak daha güvenlidir. Kendisi yakın bir zamanda fast food restoranlarının plastik köpük kaplardan kağıt kaplara döndüğünü de hatırlattı. Nedenlerden bir dioksin sorunuydu.
Kendisi plastik ambalaj malzemesi ile örtülmüş yiyeceklerin mikrodalga fırında pişirilmesinin aynı derecede sakıncalı olduğunu da söyledi. Yiyecekler radyasyona maruz kalıp ısınıca, yüksek sıcaklıkta plastiğin içindeki zehirli toksinler eriyip yiyeceklerin üstüne damlamaktadır. Yiyecekler plastik yerine kağıt havlu ile örtülebilir.

__________________
en büyük servet itibardır.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Şubat 2014, 12:15   #14
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




KANSER İÇİN RİSKLİ YAŞLAR

Kanser hastalığı her yaşta görülebilse de her kanser türünün sıklığında artış görüldüğü belirli yaş dönemleri vardır. Hangi yaşta hangi kanser türünün artış gösterdiğini bilmek alınabilecek doğru tedbirler ile kansere karşı korunmada önemli bir avantaj sağlıyor.
Şunu da söylemek gerekir ki hastalığın en sık görüldüğü yaşlardan öncesinde tedbir almak çok önemli. Çünkü kanser hastalığının oluşması ve belirti vermesi arasında geçen süre bazen yıllarca sürebiliyor.
Bunun yanında hemen hemen her kanser türü tüm yaş gruplarında görülebilir. Bizim vereceğimiz bilgiler istatistiki olarak en sık görülen yaş dönemleri.
Akciğer kanseri en en sık 50 – 60 lı yaşlarda görülüyor. Özellikle sigara içicisi olanlarda daha erken yaşlarda düzenli olarak kontrol olmak gerekiyor.
Gırtlak kanseri (Larinks kanseri) 40 – 50 yaşlarında yükseliş eğilimi gösteriyor. Özellikle uzun süreli ses kısıklığı uyarıcı olmalı.
Meme kanseri bayanlarda 40 lı yaşlarda artışa geçiyor. Erkek meme kanseri tüm meme kanseri vakalarının %1 lik esimini oluştursa da kadınlardan daha kötü seyirli ve en sık 50 – 60 yaşlarda ortaya çıkıyor.
Beyin tümörü sıklığı özellikle iki yaş gurubunda artış gösteriyor. Bunlardan ilki 30-40 yaşlarda görülürken, özellikle GBM hastalığının artış gösterdiği 55-70 yaş aralığında daha kötü seyirli olan beyin tümörleri görülüyor.
Tiroid kanseri en sık görülme istatistiklerine 30 - 40 lı yaşlarda ulaşıyor.
Mide ve bağırsak sistemi kanserleri 60 – 70 yaşlarında artış gösteriyor. Bu kanser türlerine karşı gaitadan gizli kanama bakılması ile tedbir alınabiliyor.
Prostat kanseri riski 60 yaşından itibaren artmaya başlıyor. Yaş ilerledikçe sıklığı artan bu kanser türü için PSA tahlili oldukça duyarlı bir yöntem.
Erken dönemde tedbir alınabilen kanserlerden olan rahim ağzı kanser 40/50 yaşlarda risk artışı görülüyor. Bu kanser türü için geliştirilen aşının erken yaşlarda yapılması koruyuculuğu artırmakta.

__________________
en büyük servet itibardır.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Şubat 2014, 12:15   #15
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




ÖNEMSENMEYEN KANSER BELİRTİLERİ

Gündelik hayatımızda üzerinde durmadığımız veya önemsemediğimiz belirtiler kanser habercisi olabilir mi ? Hangi şikayetler kanser hastalığı konusunda bize uyarıcı olmalı ve alarma geçmeliyiz ?
Bu sorunun cevabını verirken bazı kanserlerin hemen hiç belirti vermediğini söylemeliyiz. Örneğim over kanseri hemen hemen hiç belirti vermez. Over kanseri çoğunlukla ileri evrelerde yakalanır. Bağırsaktaki kanser nedeni olan poliplerde belirti vermez. Bağırsak kanserinin en sık belirtisi gizli kanama denilen ancak bazı testlerle tespit edilen makattan kanamadır.Akciğer kanseri de eğer eğer belirti verecek bir yerde oluşmadıysa erken dönemlerde belirti vermez. Bu nedenle düzenli olarak kontrol olmak kanser erken teşhisinde çok önemli.
Bunun yanında bazı sıradan belirtiler kanserin erken habercisi olabilir. Boyunda,koltuk altında veya kasıklarda ele gelen bezeler lenfoma habercisi olabilir. Memede fark edilen bir şişlik yine meme kanseri için bize uyarıcı olmalı.
Ciltte yer alan uzun süredir geçmeyen yaralar , rengi, şekli , sınırları değişen benler yine cilt kanser için haberci olabilir.
Uzun süredir geçmeyen öksürük,nefes darlığı ve ağrı akciğer kanserinin belirtisi olabilir.
Kilo kaybı bir çok kanser türü ile birlikte bulunabilir. En çok mide bağırsak sistemi kanserlerinde kilo kaybı görülebilir.
40 - 50 yaşlarda ve daha önce hiç duyulmamış şiddet ve şekilde baş ağrıları beyin kanseri için risk teşkil edebilir.
Tüm bunları düşününce basit şikayetleri bile önemsememiz ve sağlık kuruluşlarına başvurmamız gerekiyor. Ancak hiç belirti vermeden ortaya çıkan kanserlere karşı önlem almak için mutlaka erken teşhis amaçlı check up yaptırmamız gerekiyor.

__________________
en büyük servet itibardır.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Şubat 2014, 12:16   #16
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




BAŞ AĞRISI VE KANSER İLİŞKİSİ

Toplumda % 60-70 oranında görülen baş ağrısı şikayeti ilk olarak beyin tümörünü akla getiriyor. Yapılan araştırmalara göre toplumda çok sık olarak görülen baş ağrısı şikayetinin en büyük nedeni gerilim tipi (stres tipi ) baş ağrıları. Eğer kişi hayatında hiç duymadığı bir ağrı ile yeni karşılaşıyorsa bu beyin tümörü için risk faktörü.
Özellikle elli yaşın üzerinde daha önce hastanın hiç duymadığı bir ağrı ile karşılaşılıyorsa bu durumda mutlaka bir kafa içi görüntüleme yöntemine başvurulmalı. Bu tetkik başlangıçta beyin tomografisi ve şüphe halinde beyin MR olarak yapılmalı.

Baş ağrısı eğer tek taraflıysa ve beraberinde kusma,mide bulantısı,ışıktan ve sesten rahatsız olma şikayetleri varsa bu durumda migren akla gelebilir. Migren daha çok kadınlarda görülmekte.
Kanser hastaları için baş ağrısı farklı bir öneme sahiptir. Eğer bir kanser hastası baş ağrısı hissediyorsa çok ısa sürede beyin filmi ile tetkik edilmeli . Çünkü kanser hastalığının en çok yayılım yaptığı organlardan biri beyindir. Buna metastaz diyoruz. Bu durumda öncelikle beyindeki tümörün ameliyat ile çıkarılma şansı araştırılır. Daha sonra ise radyoterapi (ışın tedavisi) yapılır.
Sağlıklı bireylerin baş ağrısı ile doktora başvurması durumunda sadece muayene ile kesin bir teşhis koymak zor olabilir. Hastanın bu ağrıyı ne kadar zamandır yaşadığı, ağrı sırasındaki diğer şikayetleri ve yaşına göre en azından beyin tomografisi ile tetkik edilmesini öneriyoruz.

__________________
en büyük servet itibardır.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Şubat 2014, 12:16   #17
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




SİNSİ BİR KANSER TÜRÜ "LENFOMA"

Lenfoma çok çeşitli alt tiplerden oluşan, çok farklı davranış özellikleri gösterebilen bir hastalıklar topluluğudur. Doğru tanı ve güncel tedavide uzun süreli yaşama şansı yüksektir.
En hızlı ilerleyen kanser türlerinden olmasına rağmen, tedavi başarısı yüksek olan Lenfoma, boyun, koltuk altı ve kasıklarda ağrısız bezeler, gece terlemesi düşmeyen ve sebebi bilinmeyen ateş yapıyor. Sürekli yorgunluk ve kilo kaybı da belirtiler arasında.
Kanser, yılda 10 milyondan fazla yeni olguyla karşımıza çıkan, sonuçları en ağır hastalıklardan biri. Lenfoma da en hızlı ilerleyen kanser türlerinden biri. Buna rağmen, tedavi başarısı oldukça yüksek. En önemli belirtileri boyunda, koltuk altında ya da kasıklardaki ağrısız bezeler gece terlemesi, düşmeyen ve sebebi bilinmeyen ateş olarak tanımlanıyor. Yorgunluk, kilo kaybı da lenfomanın habercisi olabilir diyor uzmanlar. Ancak bu belirtilerin başka hastalıklarda da görülebileceğini de ekliyorlar.

LENFOMA NEDİR?
Lenfoma, “lenf sisteminden” kaynaklanan kanserlerin ortak adıdır. Lenfoma çok çeşitli alt tiplerden oluşan, çok farklı davranış özellikleri gösterebilen bir hastalıklar topluluğudur. Birçoğunda doğru tanı ve güncel tedavi uygulamaları ile hastalıksız ve uzun süreli yaşama şansı olanaklıdır.
LENFOMA KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Lenfoma, hem çocuklarda hem de erişkinlerde görülen bir hastalıktır. Lenfomaya yol açan bazı risk faktörleri Uzun süren (kronikleşmiş) enfeksiyon hastalıkları, Bağışıklık sistemini zayıflatıcı durumlar, Bazı kimyasal maddelere maruz kalma (Böcek öldürücü ilaçlar gibi), Bazı virüslerden kaynaklanan hastalıklar.

LENFOMANIN BELiRTiLERi NELERDiR?
AĞRISIZ BEZELER: En sık görülen belirti olan ağrısız bezeler, lenf bezlerinde oluşan, ağrı vermeyen, genellikle çapı 1 cm’den fazla olan düğüm şeklinde şişlikler. Fark edilme ihtimali en yüksek olan bezeler, boyunda, koltuk altında veya kasık bölgesinde çıkar. Bu şişlikler ağrıya veya başka belirtilere yol açmaz, ancak sıklıkla boyutları giderek artar. Lenf düğümlerinin şişmesi çok sık görülen bir durum. Lenf düğümlerinde şişme olan kişilerin çok büyük bir kısmında lenfoma dışında tanılar da söz konusu olabilir diyor onkologlar. Lenf düğümlerinde şişliğin en yaygın sebebi ise enfeksiyon. Şişen lenf düğümleri genellikle enfeksiyon iyileştikten sonra küçülüyor.
SEBEBİ BİLİNMEYEN ATEŞ:
Ortada hiçbir sebep yokken vücut sıcaklığının 38 C’nin üzerinde olması.

GECE TERLEMESİ:
Gece yatarken giyilen giysilerin ve çarşafların ıslanmasına neden olacak kadar şiddetli gece terlemesi.
KİLO KAYBI:
6 ay içerisinde vücut ağırlığının %10’undan fazlasının kaybolması.
SÜREKLİ YORGUNLUK:
Şiddetli ve devamlı halsizlik veya yorgunluk.
BELİRTİLER ORTAYA ÇIKTIĞINDA NE YAPMALI?
Kendinizde bu belirtileri görürseniz, doktorunuza danışın. Ancak unutmayın, bu işaretlerin hiçbiri lenfomaya özgü değildir; pek çok başka hastalıkta da benzer belirtiler görülebilmektedir. Tanıyı sadece hekim kesinleştirebilir.

__________________
en büyük servet itibardır.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Şubat 2014, 12:16   #18
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




GRİP AŞISI VE KANSER İLİŞKİSİ

Kanser hastaları bağışıklık sistemi zayıfladığı için grip aşısı yaptırabilir. En ideal aşı yaptırma zamanı ekim ayı. Ancak tedavi gören kanser hastaları kesinlikle grip aşısı yaptırmamalı. Özellikle kemoterapi ve radyoterapi gören hastalar tedavi sırasında savunma hücreleri olan lökosit değerleri düşeceği için grip aşısından uzak durmalı.
Grip mevsimi öncesi her kesimde grip aşısı tartışılmaya başlanacak. Faydası ve zararları konusunda bir çok fikir ortaya atılıyor. Bazı iddialara göre de grip aşısı içinde yer alan bazı koruyucu maddeler kansere neden oluyor.
Ancak bu konuda kesin bir veri yok. Grip aşısının içinde yer alan koruyucu maddelerin kansere neden olduğunu gösteren bilimsel herhangi bir doküman ortaya konulmuş değil.
Grip aşısının etkinliği de tartışılan başka bir nokta. Bilindiği gibi grip virüsü kendi genetik yapısını değiştirebiliyor. Grip aşıları da daha önce salgın yapmış grip virüsü tiplerine karşı bağışıklık sağlıyor. Ancak kendi genetik yapısını değiştiren türler veya salgın yapan farklı tipler için etkili olmuyor. Bu nedenle aşı yapılmasına rağmen grip virüsünü kapmak mümkün.
Özellikle kanser gibi kronik hastalığa sahip olanlar kişiler grip aşısı yaptırmadan önce mutlaka tedavi gördükleri bölümde ki doktorlarından onay almaları gerekiyor.

__________________
en büyük servet itibardır.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Şubat 2014, 12:17   #19
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




HORMON TEDAVİLERİ

Kanser tedavisinde kemoterapi, radyoterapi, hedefe yönelik tedaviler kadar önemli bir konuda hormon tedavisidir. Bazı kanser türleri vücudumuzda salınan hormonlardan etkilenmektedir. İşte bu ilaçlar vücudumuzdaki hormon düzenini etkileyerek kanser üstünde iyileştirici etkiler gösterir.
Hormon tedavisinin en sık kullanıldığı kanser türü meme kanseridir. Kadınlarda östrojen hormonu meme kanseri üstünde önemli bir etkiye sahiptir. Östrojen yüksekliği meme kanserini olumsuz yönde etkilemektedir. Hormon ilaçları ile kandaki östrojen düzeyi azaltılmakta ve böylece olumsuz etkiler önlenmektedir. Bazı hormon ilaçları ise östrojen hormonun bağlandığı reseptörleri etkileyip benzer bir fonksiyon üstlenmektedir. Erken evre meme kanserleri sadece bu hormon tedavileri ile tedavi edilebilmektedir.
Östrojenin en önemli kaynağı olan overlerin fonksiyonlarının (eğer hasta menopoza girmemişse) engellenmesi yine bir tedavi seçeneğidir. Overleri baskılamak için çeşitli ilaçların yanında radyoterapi ve cerrahi gibi yöntemlerde kullanılabilmektedir.

Hormon tedavilerinin kemoterapi gibi yan etkileri yoktur. Genelde menopoz benzeri şikâyetlere neden olabilir. Meme kanserinde hormon tedavilerinin en korkulan yan etkisi kemik zayıflamasına bağlı olan kırıklardır. Bu nedenle özellikle osteoporoz hastası olan meme kanserlilerin hormon tedavisinde dikkatli olmak gerekiyor.
Bu konuda tartışmalı bir ayrıntıda hamileliğin meme kanseri üstündeki etkisidir. Hamilelik döneminde kanda artan östrojen düzeyleri hastalığı olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle meme kanseri hastalar tedavi bittikten sonra doktoruna danışmadan çocuk sahibi olması hastalıkta olumsuz gelişmelere neden olmaktadır.
Erkeklerde hormon tedavisi en sık prostat kanserinde kullanılmaktadır. Kadınlardaki östrojen hormonun etkilerine benzer olarak erkeklerde testosteron prostat kanseri üstünde olumsuz bir etkiye neden olmaktadır. Bu nedenle erkeklerde testosteron etkilerini azaltmak için çeşitli hormon ilaçları kullanılabilmektedir. Yine testosteronun en önemli kaynağı olan testisler cerrahi müdahale ile alınarak kan düzeyleri düşürülebilir.
Homon tedavileri bu iki önemli hastalığın yanı sıra daha az sıklıkta endometrium kanseri , tiroid kanseri gibi kanser çeşitlerinde de kullanılmaktadır.

__________________
en büyük servet itibardır.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 21 Eylül 2014, 20:36   #20
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kanser Hakkında Her Şey




Yeditepe Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Başak Oyan Uluç, son yıllarda akciğer kanserinde en umut verici sonuçların, hastaların kendi savunma sistemlerini yeniden aktive olmasını sağlayan 'immünoterapi' çalışmalarından gelmeye başladığını belirterek, "Kısa bir gelecekte buna dönük ilaçların piyasaya çıkması bekleniyor'' dedi.
Uluç, ''7. Uluslararası Onkoloji Günleri'' dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada ve Türkiye'de kansere bağlı en sık görülen ölüm sebebi akciğer kanseri olduğunu vurgulayarak, akciğer kanserlerinin yüzde 85'ini küçük hücreli-dışı akciğer kanserinin (KHDAK) oluşturduğunu ve hastaların yüzde 70'inin ileri evrede tanı aldığını söyledi.
Türkiye'de akciğer kanserinin erkeklerde görülen kanser türleri arasında ilk sırada yer aldığını ifade eden Uluç, ''Fakat gelişmiş ülkelere bakacak olursak orada akciğer kanseri artık erkeklerde ikinci sıradadır.Şu an hali hazırda vakalarımızın yüzde 80-85'i erken dönemde değildir. Bu yaklaşık yüzde 15'i erken dönemde teşhis ettiğimizi göstermektedir'' ifadesini kullandı.
İleri evre küçük hücreli-dışı akciğer kanserinde yakın zamana kadar tedavinin yalnız kemoterapi verilmesi şeklinde yapıldığını hatırlatan Uluç, son yıllarda tümörde genomik değişikliklerin (mutasyonlar) saptanması ile tedavi yaklaşımında çok önemli değişiklikler olduğunu bildirdi.
Artık akciğer kanserlerinde tanı konulduktan sonra bu değişikliklerin rutin olarak test edildiğini ve saptanmaları durumunda kemoterapi yerine bu değişiklikleri hedefleyen ilaçların kullanıldığını bildiren Uluç, ''immünoterapi'' denilen bu tedavi yönteminde, amacın hastanın kendi savunma sistemlerinin yeniden aktive olmasını sağlayarak hastalıkla mücadeleyi organizmanın yapmasını sağlamak olduğunu kaydetti.
Bu tedavi çeşidinin tümörün çeşidine, bağışıklık sisteminin yeterliliğine ve tedavi ekibinin görüşüne göre planlandığına dikkati çeken Uluç, şunları kaydetti:
''EGFR mutasyonu saptanan hastalara 'erlotinib, gefitinib veya afatinib' isimli tablet şeklinde verilen hedefe yönelik ajanlar ile kemoterapiye oranla çok daha iyi yanıt elde edilmekte, üstelik yan etki daha az olmakta ve yaşam kalitesi artmaktadır. Benzer şekilde ALK translokasyonu saptanmış olan hastalar da 'crizotinib' isimli tablet formunda ajan ile tedavi edildiğinde kemoterapiye oranla çok daha iyi yanıt elde edilmektedir. EGFR mutasyonu ve ALK translokasyonuna yönelik etkin tedaviler olsa da bu değişiklikler küçük hücreli akciğer kanseri hastalarının ancak yüzde 15'inde saptanmaktadır. Hastaların yüzde 85'inde ise halen kemoterapi tek seçenektir ve kemoterapi ile sağlanan başarı sınırlıdır''
"Umut verici sonuçlar var"
Son yıllarda akciğer kanserinde en umut verici sonuçların immünoterapi çalışmalarından gelmeye başladığını ve kısa bir gelecekte buna dönük ilaçların piyasaya çıkması beklendiğini belirten Uluç, şöyle devam etti:
''Sağlıklı bir immün sistem aktifleştiği zaman, bunun normal dokulara da zarar vermesini önlemek için belli bir süre sonra fren mekanizmaları devreye girmekte ve bağışıklık sisteminin saldırısını durdurmaktadır. İşte fren mekanizmalarından en önemlilerinden bir PD-1 reseptörüdür. PD-1 reseptörü aktifleştiği zaman, bağışıklık sistemi tümöre karşı tolerans geliştirmekte ve immün sistemin tümöre saldırısı durmaktadır. PD-1'i hedefleyen 'nivolumab ve pembrolizumab' isimli ilaçlar bağışıklık sisteminin başlattığı saldırıyı frenleyen PD-1 reseptörünün aktifleşmesini önlemekte ve bu şekilde immün sistem, tümöre tolerans geliştirmeyip, tümörü yok etmektedir. Hem daha önce tedavi almamış, hem de daha önce aldığı tedavilere direnç geliştirmiş olan hastalarda PD-1'i hedefleyen 'nivolumab'ın etkili olduğu klinik çalışmalarda gösterilmiştir ve yeni çalışmalar devam etmektedir. Bu ilacın en önemli avantajı moleküler değişiklikleri olsun olmasın tüm küçük hücreli-dışı akciğer kanserlerinde etkili olmalarıdır. ''
İmmünoterapinin akciğer kanseri dışında çok sayıda farklı kanser türünde de etkili olduğuna işaret eden Uluç, bunun melanomda standart tedavi haline geldiğini söyledi.
Uluç, '' İmmünoterapiler, günümüzde kanserlerin yüzde 3'ünde kullanılıyorsa da gelecek 10 yılda kanser tedavisinin belkemiğini oluşturması ve kanserlerin yüzde 60'ında kullanılmaya başlanması beklenmektedir'' dedi.
7. Uluslararası Onkoloji Günleri Muş'ta yapılıyor
7. Uluslararası Onkoloji Günleri Sempozyumu ve Onkoloji Hastaları Yardımlaşma ve Sevgi Derneği Başkanı Salih Yüce de bugün Muş Öğretmenevi'nde düzenlenen ve iki sürecek sempozyumun ana temasının, '2023 Politikalarında Türkiye'de ve Dünyada Kanser Politikaları, Akciğer Kanserleri, Alkol ve Sigara ile Mücadele ve Cilt Kanserleri' olduğunu belirtti.
Hastaların ve kanserle mücadele konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarının ulusal ve uluslararası gelişmeleri izleyebilmeleri, bunların aktif parçaları olabilmeleri için uluslararası platformlarda yer almaları, yurtdışında ve yurtiçinde düzenlenen faaliyetlere katılmalarının önemli olduğunu vurgulayan Yüce, Onkoloji Günleri'nin de bu anlamda önemli bir imkan sunduğunu söyledi.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
hakkında, kanser, şey


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kanser:/ Nadas Serbest Kürsü 8 12 Haziran 2012 15:05
A’dan Z’ye Kanser N999 Sağlık Köşesi 0 01 Şubat 2012 18:44
Kanser Hakkında Bilinmesi Gerekenler YapraK Sağlık Köşesi 0 28 Eylül 2009 19:46
Kanser! VaLerKa Sağlık Köşesi 2 06 Aralık 2007 00:46