IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 17 Ekim 2014, 14:44   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Hap Yalan, Tedavi Gerçek!




Dünyada son 30 yılda ilaç deneylerinde "placebo etkisi" iki kat arttı. İlaç firmalarının baş belası olan bu etkinin artmasının nedeni bilimcilere göre, ilaç reklamlarının daha geniş bir kitleye yayılmaya başlaması. Hastanın bilimsel gelişmelere ve tıbba güvenmesi ile reklamlar, haberler aracılığıyla sağlıklı olma imajinasyonuyla daha sık karşılaşması, iyileşebileceğine olan inancını körüklüyor. İnanç ise içi boş bir hap yutan Parkinson hastasının ellerinin titremesini durdurabiliyor, astım krizini dindirebiliyor ya da kanser hastalarını çok şiddetli ağrılardan kurtarabiliyor.

Dünya ilaç devlerinden biri olan Merck, 2002 yılında büyük bir kriz içindeydi. İlaç satışlarında rakiplerinin gerisinde kalmıştı. Daha da kötüsü sahip olduğu beş büyük ilacın patent süresi dolmak üzereydi ve kısa süre sonra başka firmalar da aynı içerikleri değişik adlar altında piyasaya sürebilecekti. Ayrıca şirket son üç yıldır yeni ilaç da geliştirememişti. Merck'in araştırma direktörü Edward Scolnick, derhal bir acil durum planı oluşturdu. Rakipleri gibi o da antidepresan pazarına girecekti. Scolnick Forbes'a verdiği bir demeçte "Geleceğe hâkim olmak için merkezi sinir sistemine hâkim olmamız gerekiyor" diyordu. Bu planın başarısı ise kod adı MK-869 olan, deney aşamasındaki antidepresanın başarısına bağlıydı. Bu antidepresan, iyi duyguları harekete geçiren beyin kimyasallarının salgılanmasını sağlıyordu. İlaç üzerine yapılan ilk testler başarılıydı, çok az yan etkisi vardı. Ancak kısa bir süre sonra deneklerde anksiyete ve umutsuzluk hisleri yükselmeye başladı. Bu durum bir yana, aynı yan etkiler, "placebo" hap verilen kontrol grubunda da görülüyordu.
İlaç şirketleri ürettikleri ilacın etkinliğini görebilmek için bir grup deneğe söz konusu ilacı verirken, kontrol grubu adı verilen bir kısım deneğe de "placebo" denen, içinde hiçbir etken maddenin bulunmadığı boş haplar verirler. Tabii ki deneklere asla bundan söz edilmez, deneklerin hepsi gerçek ilaç aldıklarını sanırlar. Bunun amacı, hastayı ilacın mı yoksa "ilaç aldım, iyileşeceğim" düşüncesinin mi iyileştirdiğinin anlaşılmasıdır. Placebo alan denek sanki etken madde içeren esas ilacı almışçasına iyileşebileceği gibi, etken ilacın deneyden önce belirtilen yan etkilerini de gösterebilir. Yani içi boş bir hap aldığı halde, mide bulantısı, baş dönmesi, deri döküntüsü gibi rahatsızlıklar yaşayabilir.
Dünyada placebo etkisi gitgide artıyor
MK-869'a geri dönecek olursak, ilacın iyileştirdiği denek sayısı placebo alan denek sayısını geçemeyince deneyler durdurulur. MK-869 "placebo etkisi"ne karşı mağlup olmuşturMK-869, "placebo etkisi" yüzünden laboratuarın çöp kutusuna atılan tek ilaç da değildi. 2001 yılından 2006'ya kadar "placebo etkisi" yüzünden Faz2 aşamasında çöpe atılan deneysel ilaç sayısı yüzde 20, Faz3 aşamasında hayal kırıklığı yaratan ilaçların sayısı ise yüzde 11 artmıştı. Birleşik Devletler Gıda ve İlaç Dairesi'nin (FDA) onay verdiği ilaç sayısı da 1980'den bu yana gitgide azalıyor. Örneğin geçen Kasım ayında Michael J. Fox tarafından geliştirilen bir Parkinson ilacı, Osiris Therapeutics tarafından Kron hastalığına karşı geliştirilen bir ilaç ve Eli Lilly firmasının çalıştığı bir şizofreni ilacı, placebo grubunda beklenenin iki katı kadar iyileşme görüldüğü için deney aşamasında çöpü boyladı. Placebo sınırını geçemeyen ilaç firmalarının içine girdiği ekonomik darboğaz da gitgide genişliyorPlasebo sınırını geçemeyen yalnızca yeni ilaçlar da değil üstelik. On yıllardır piyasada bulunan Prozac gibi ilaçlar da yeni yapılan deneylerde placebo eşiğinde sendeliyor. Bazı eski ilaçların üzerine yeniden deneyler yapılacak olsa FDA onayından geçemeyeceği söyleniyor. 80'lerden bu yana "placebo etkisi" iki katına çıkmış durumda. Peki bunun nedeni eski ilaçların zayıflamaya başlaması mı? Elbette değil, konuyla ilgili görüş almak üzere ulaştığımız İtalya Torino Üniversitesi'nden Prof. Fabrizio Benedetti'ye ve birçok bilim adamına göre sebep ilaç reklamlarının artışı! Bilimsel araştırmalara ve tıbba olan güven, iyi ve sağlıklı olabilme inancı yaratan reklamlarKuantum fiziğinin bilimi içine soktuğu geniş ormanın ardından "placebo etkisi" de varlığından veya yokluğundan asla tam olarak emin olamayacağımız bodrumdaki fil haline gelmiş durumda. İçimizde, sadece inanarak harekete geçebilen "kendi kendini iyileştirme" gücü bulunuyor ama bu gücün her zaman ve herkeste olup olmadığı, hangi mekanizmayla işler hale geldiği net olarak bilinmiyor.
10 antidepresandan yedisi çöpe
"Placebo"nun tıbba girişinin tarihçesi de oldukça ilginç. 2. Dünya Savaşı'nda, Alman işgaline karşı savaşan müttefik askerlerini tedavi eden Amerikalı anestezi uzmanı Dr. Henry Beecher'ın başı bir gün fena sıkışır. Önünde ciddi bir şekilde yaralanmış bir asker vardır ve morfin stokları tükenmiştir. Hasta uyuşturulmadan ameliyata alınırsa ölümcül bir ağrı şoku yaşayabilir ve hayatını kaybedebilir. O çaresizlik ortamında, bir hemşire hastaya elinde çok güçlü bir ağrı kesici olduğunu söyleyerek bir ampul tuzlu su enjekte eder. Ve hasta en ufak bir ağrı ya da acı yaşamadan ameliyat gerçekleştirilir. Bu olay Beecher'ın tıbba bakış açısını değiştirir. Savaş bitiminde Harvard Üniversitesi'ne döner dönmez bu konu üzerine çalışmaya başlar. Bugün araştırmacılar depresyon, ağrı, ülser ve kalp rahatsızlıkları gibi pek çok durumda "placebo"nun yüzde 50-60 oranında işe yaradığını biliyorlar. Dr. Beecher'ın 1955'te Amerikan Tıp Birliği Dergisi'nde konu hakkında yayımlanan makalesinin ardından ilaç deneylerinin niteliği de değişti. Deneylere bir de placebo denek grupları eklendi.
Placebo etkisinin ilaç firmalarının baş belası olduğu bir gerçek, ama özellikle de psikiyatrik ilaç üreticileri için! Her 10 deneysel antidepresandan yedisi placebo etkisi karşısında yenik düşüyor. Üstelik deneyler ülkelere hatta bölgelere ve kültürlere göre de farklılık gösteriyor. Mesela 90'larda klasik anksiyete ilacı diazepam (valium olarak da biliniyor) Fransa ve Belçika'da placebo'yu alt ederken, ABD'de yenilmişti. Prozac ise ABD'de iyi performans verirken Batı Avrupa ve Güney Afrika'da o kadar da iyi neticeler vermemişti. Antropolojist Daniel Moerman Almanların ülsere yüksek plasebo etki gösterirken hipertansiyona karşı placebo etki göstermediğini ortaya çıkardı örneğin. Çünkü Almanya'da tansiyon hastalığı çok sık rastlanan bir hastalık ve deneklerde iyileşme umudu yok. Bu arada ilaç kapsüllerinin rengi hatta şekli bile placebo etkiyi yönlendirebiliyor. Mesela mavi haplar genel olarak antidepresanlarda rahatlatıcı etkiyi güçlendirirken, İtalyanlarda işe yaramıyor. Çünkü İtalyan ulusal futbol takımının rengi mavi ve mavi onlara daha çok heyecanı hatırlatıyor.
Placebo etkisiyle ilgili verilebilecek yüzlerce örnek var. Birkaç tanesini haberimize sığdırmaya çalışacağız.
Aniden iyileşen umutsuz kanser hastası
- Yıl 1957. Mr. Wright adında, lenf bezi kanseri olan bir hasta vardır ve durumu çok kötüdür. O kadar kötüdür ki radyoterapi veya kemoterapi bile yapılamaz hastaya. Bir gün doktoru Mr. Wright'a "krebiozen" adlı yeni ve çok etkin bir kanser ilacının çıktığı söyler. Hastaya bir doz bu ilaçtan yapılır. İki gün sonra Mr. Wright yataktan kalkmıştır ve hemşirelerle neşe içinde sohbet etmektedir. Üstelik tümörler de erimeye başlamıştır. 10 gün sonra hasta taburcu edilir. İki ay sonra bir gazete, krebiozen'in hastaların büyük çoğunluğunda etkili olmadığını yazar. Bunu duyan hasta, tümörleri büyümüş ve berbat bir durumda hastaneye geri döner. Doktor yeniden denemeye kararlıdır; yazılanların doğru olmadığını, tekrar hastalanmasının da ilacın tarihinin geçmiş olmasından kaynaklanabileceğini söyler. Yeni ilaçların iki gün sonra gemiyle geleceği bilgisini de ekler. Hasta iki gün boyunca heyecanla bekler ve sonunda bu ikinci doz ilkinden bile daha süratli etki yapar. Üstelik doktor bu kez krebiozen bile değil, saf su enjekte etmiştir. İki ay sonra Amerikan Tıp Birliği krebiozen'in tamamen etkisiz bir ilaç olduğunun anlaşıldığını bildirir. Mr. Wright ise bu haberi okuduktan birkaç gün sonra ölür.
- 1950 yılında yine ABD'de bir doktor angina pektoris hastalarını sadece kesip dikerek tedavi edebiliyordu.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
gercek, hap, tedavi, yalan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sizce yalan söylemek mi önemli, yoksa yalan söylemeyi gerektirecek nedenler mi? Kalemzede IF Anket Arşivi 6 21 Haziran 2016 19:26
Sanal aşk; Gerçek mi, yalan mı? Miα Aşk Doktoru 0 04 Mart 2013 13:39
İnternette Aylarca Dolaşan Çoğu İnsanın Kandığı Yalan Fotoların Gerçek Hikayeleri Süslü Serbest Kürsü 0 03 Mart 2011 19:01
Yalan Değil Gerçek Bir Gülüşle.. Satuk Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 06 Mart 2010 04:51