IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

1Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 15 Ocak 2016, 17:45   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
|Kadim Dolunay| Şiirleri





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Hakkında

Aslen Elazığ’lı; ama doğup büyüdüğü ve yaşadığı şehir Malatya’dır…
Şimdilerde ise Sakarya, Adapazarında…


Bir arkadaşımızın kaleminden Kadim Dolunay:


12 Haziran 1985..
Ramazan ayının son günleri..
Gökte ay yarım..
Kayısı kokulu kentte bir baba müjde bekliyor..
Evdeki tatlı telaşı anlamayan küçük bir abla, kardeş..
Tüm şehir uykuya daldığı o anda, bayramdan önce evine sevinci muştulayan ağlama sesi..
Annesinin kollarında bir bebek..
Hayata ilk adım ve hayatı “anneyle okuma” böyle başlıyor..
Ve sonra çocukluk…
Hüzünle iç içe…

Sonrasında gençlik çağı.. Kanın deli aktığı zamanlar..
Lise çağı dalgalı bir dönem..
Okuldan kaçış, kalpteki boşluğa isyan, kaleme akış.. Belki de o yılların özeti bu..
Yıllar sonra eğitime devam edeceğini tahmin edemeyen delikanlı önce liseyi terk ediyor..
Birkaç ay farklı işlerde çalışınca anlıyor hayatın gergefinde işlenmenin manasını..
Sonrası içe dönüş, okula dönüş ve kaleme sarılış..
Hayatı kelimelerle anlatış..
Hayatın ritmini hecelerle yakalayış..

“Bataklığa düşer isen, bırakma kendini; dönme şaşkına!
Kalk, diril, sığın Ol Ekmel olanın kuşatıcı aşkına!”

Diyen şair, ezgi ve ilahi sözleri yazarak başlıyor kalemle dostluğa..
Yarım kalan tahsil hayatına da bu sırada devam ediyor ..
Liseden sonra eğitime devam ediyor.. “Hedef, Azim, İstikrar” diyerek…
Başarılarla iç içe…

Bu sırada kalem hep elindedir Kadim şairin.
Kelimeler yeni bir yol açmıştır şairin önüne..
Artık hayat başka renklere bürünmüştür..
Yazdıkça güneş daha canlı doğuyor, çiçekler daha güzel kokuyordu..
Artık hayatın anlamı cümlelerle ifade ediliyordu.
Yolu aydınlatan, saklı hazineyi keşfetmenin lezzetiyle örülen düşünceleriydi..
Kalbe düşen sevgi tohumlarıyla işlenen kelimeleri..

“Hayat ki, “El-veda” ve “Merhaba” arasında ince bir çizgi…” diyerek iz sürüyordu şair bu yolculukta..

Kitapları, geceyi, sevdayı, hüznü, güneşi… Göze değen her şeyi kalemin ucunda inceltiyor ve buluşturuyordu kağıtla..
Yıllarla beraber büyüyordu düşünceler..
İçine sığmayan kelimeler, yürüdükçe derinleşen bakışlar anlatıyor şairi..
Ve yazma sanatını şöyle anlatıyordu şair:

“Ruhun iç titreşimlerini yazıya çevirmek…
Kalem tutmaya başladı mı insan, içine doğru bir yolculuğa geçer o an..
Ne kadar derine inerse o kadar derin duygular bulup koyar heybesine..
Geri döndüğünde ise heybesine koyduğu duygularla kelime köprüsünden geçmek zorundadır.
prü ne kadar sağlamsa, duygular da o kadar sağlam yansır kelimelere..
prü sallandıkça düşer duygular, ve hecelere dönüşmeden hissiyata karışır..
Yüreğinize çektiğiniz nefes miktarınca inersiniz derine..
Heybenizin büyüklüğü kadar duygu getirebilirsiniz derinlerden..
Ve köprünüzün sağlamlığı kadar sağlam olur sözleriniz..”

Ve şair bu demlerde ne yapıyor derseniz, cevabı şairin kaleminde:

“..Ve ben şimdi bir lahzalık ömrü,
Sayfaların dalgalı yüreğine dökme çabasındayım.”


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 15 Ocak 2016, 17:54   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
A n n e . . .





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



A ş k’ diyerek gösteriliyor meleği ömrümün…
‘A n n e’ diyerek süslüyorum
Baharını gönlümün.

A n n e …
Ömrümün hümalı karanlığında
Başıma dokunan nazenin bir el…
Daha değmeden gözleri yüzüme,
Kalbine merhamet düşürülmüş.
Gül içine gül, can içine can,
Ömür içine ömür iliştirilmiş.
Bir canın ağırlığıyla ezilirken kâinat,
Nicelerine birden Anne Kalesi örülmüş..
En gönüllüsü, zahmetin.
Tecelli ettiği şefkat aynası, rahmetin…

‘D ü ş’ diyerek başlıyorum hayatın yalanına…
‘A n n e’ diyerek çiziyorum bir gerçeği
Yaşamın göz kırpan her anına.

A n n e …
Kalbim, kalbinde ritim buluyor;
Yüreğin, yüreğim oluyor koruyor beni.
Süzülüyor nefesin ses tellerime,
Uyandırıp hülyalardan, dolaştırıyor damarlarında.
Pür naz oluyor, saçlarına dolanıyorum…
Sonra, dalgalı kirpiklerine takılıyor, gözlerine düşüyorum.
Dokunuyorum gözbebeklerine, renginde yüzüyorum.
Kapatma gözlerini anne!
Esir kalıyorum düşlerinde.
Hayat, gamzem oluyor gülüşlerinde.

‘C a n’ diyerek basılıyorum can ikliminin baharına…
‘A n n e’ diyerek giriyorum
Koşulsuz sevgiler diyarına

.
A n n e …

Hayatı yüklenmiş gidiyorsun;
Ayaklarında Cennet sessizliği…
Bir sancının arkasında yürür ahsen rahatlık.
Acı, sevinci hecelerken
Müjdeler taşır sesim yüreğine, dalgalanarak.
Selam verir gözlerim gözlerine, ağlayarak.
Şefkat minberinde ezanı okunur adımın,
Süpürür dudakların çaresizliğimi, sarmalayarak.
Ve nimetin en helal payesine şahit olur melekler;
Ezelden bilirim bu tadı,
Ezelden tanırım bu kokuyu…

‘Y â r’ diyerek ağlıyorum uykusuzluğun içinde…
‘A n n e’ diyerek bitiyor her masal,
Rüyanın en demli yerinde.

A n n e …

Karanlık gecelerin buğulu sessizliğinde
Güven veren varlığına sığınıp, benliğimi kalbine asıyorum.
Sesin, ebahir gibi dokunuyor yüreğimin titreyen tüyüne…
Bengisu olup içime akıyorsun terennüm ederek…
Rehnüma oluyorsun rüyalarıma.
Avucunda yüzüyorum hayat denen ummanda,
Üzerime açılan şefkat kanatlarınla emekliyorum…
Sonra yürüyorum ellerim, reyya sıcaklığında.
Ben düştükçe sızım değiyor ciğerine,
Ağladıkça, inleyişim doluyor gözlerinin nehrine.
Dua dua öpüyorsun beni anne…
Dilinde güzelleşiyor adım.

‘A h’ diyerek düşüyorum birden…
‘A n n e’ diyerek tutunuyorum
Hayatın eteklerine yeniden.

A n n e …

İçimdeki çocuk hâlâ uykularda ‘Anne’ diyerek sayıklamakta…
Ve emeklemekte hâlâ şefkatin kucağına.
Gurbetler dökülüyor içimize,
Anne diyarının penceresinden düşünce gölgelerimiz…
Donuyor ellerimiz, uzandıkça beşikten hayallere.
Her tebessümün berisinde taştan duvarlar örülü,
Yüreğe değmeden yere düşüyor bütün sözler.
Menfaat kokuyor her nefes,
Koşul sunuyor önümüze sevgiler!
Masumluğumu gözlerinde unuttum anne..!
Mahkûm duruyorum şimdi şerhan gözlerde.

‘G ü l’ diyerek kokluyorum toprağın nefesini…
‘A n n e’ diyerek büyütüyorum avuçlarımda
Bir bayramın arefesini.

A n n e …

Bir veda rengi var gözlerinde…
Sözlerin uzaklardan geliyor.
Kuş mu kondu kirpiklerine anne?
Gözlerin yükseklere bakıyor.
Üşüyor avuçların;
Melekler mi tutuyor?
Kapatma gözlerini anne!
Esir kalıyorum düşlerinde.

Anne…
Hayatı yüklenmiş gidiyorsun
Ayaklarında Cennet sessizliği…

A n n e . . .

‘Y a n’ diyerek atılıyorum ateşine renginin;
‘A n n e’ diyerek çözüyorum
Muammasını sevginin..

Kadim Dolunay

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ocak 2016, 18:04   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Gözlerin Şiirden





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Yüzündeki nur, al güllere dönüşür birden
Yüreğin can ikliminden, sözlerin nehirden
Hangi yıldız unuttu sende göz kırpışını?
Gülüşün aşk denizinden, gözlerin şiirden

Güzelliğin, tüm renkleri söker bir resimden
İsmin, yankılar savurarak uçar sesimden
Hangi çiçeğin özünü çektin ki içine?
Rayihan gül mevsiminden, nefesin nesîmden

Aşk uyanınca, düşer gönül vehmine hardan
Leyle gizlenir aşık, gam çekerek nehardan
Hangi kandil öptü ki nazenin yüreğini?
Ellerin can pınarından, yüzün nevbahardan

Şiirler döktüm avucuna; yıkandın baştan
Şairâne gözlerle geceyi söktün arştan
Hangi sabahın duasında okundu adın?
Suretin inci nakışından, siretin aşktan

Sen aşkta muammayı oku, çekip kuyudan
Ben, gözlerini hatmedeyim, alıp uykudan
Hangi şulenin parmakları değdi saçına?
Mahlasın çöl kumundan, adımların ahudan

İftarsız geldim sana, aşk içtiğim sahurdan
Yanakların kar efruzundan, sesin huzurdan
Hangi gecenin şafağından kalma gözlerin?
Kaşların ay billurundan, kirpiklerin nurdan.


Kadim Dolunay

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ocak 2016, 18:14   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Hicretin Aşk Yüzü





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Aşk’ı hicrete uyandırmak…

Bismi-nûr…
‘Yasin’ serinliğiyle,
Bir avuç toprağı katran gözlere üfüren gecenin mukaddes meltemine;
Nur-ul Envâr’ı basıp bağrına, siyahı üzerine çeken karanlık geceye;
Mübarek bir yatağın, ölüm kokan yanında nefes alan aşk’a, Es-selam!

Melekler toplarken arşın yıldızlarını,
Gecenin yüreğine düşer aşk, bir sırrın metanetiyle…
Fasl-ı gül serinliği gelir mavera’dan bâdiye’ye;
Buseler bırakırken Nebi’nin ayaklarına…
Hicran örtüsünü giyinir Kâ’be;
Hüzün, Makam-ı İbrahim’den sonsuzluk ötesine bakarken…

Mühürlenmiş kalpler dehlizini ağıyla kapatır örümcekler,
Bir ağ öteye geçemeyen âmâ yüreklerin ayaklarına takılır düşer irade…
Sevr’in sinesinde atarken kâinatın kalbi,
Güvercinlerin kanatları arasında okunur kutlu risale…
Özlemi uyandırılır, çığlıklar koparır bir aşık, topuklar ardında…
Aşk’ın zehriyle süzülünce Ebu Bekir’in yanaklarından acı,
Öper Nebi’yi yılan damla damla,
Delikten bakan mahcup gözleriyle…

“Elif, Lam, Ra…”
Esince kâinat nefesi bağrına Yesrib’in,
Okur melekler en mukaddes aşk’ı kulağına Medine’nin…
Birbirini kucaklarken İslam’ın çocukları, çekilir hüzün sevincin heybetiyle…
Aşk tepelerinden dolunay doğar beşeriyetin karanlık yüzüne…
Takvimler sıfırı çekerken, dirilir toprağın ölü gülleri..

Ruhumun minberinde Muhacir yürekli, ensar gönüllü bir aşk/ın derinliğindeyim..
Mekke karanlığından, Medine aydınlığına hicret eder ruhum,
Bir örümcek hassasiyetiyle işlenmiş duyguların serinliğindeyim..


Kadim Dolunay


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ocak 2016, 22:45   #5
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kadim Dolunay - Fecir Vakti





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Aşk’ı kıyama kaldırmak…

Bir fecir vakti ölüm süzülüyor şakaklarımdan
Ruhum seyyahlığa düşüyor, bedenim baygınlığa…
Rüyalar kaçıyor, aralanan göz kapaklarımdan
Ve sabahlar, hayr ile yorumlanıyor aydınlığa

Minareler semaya durmuş, pervaneler dağ deler
Karanlık, şefkatle bırakıyor yere tüm renkleri
Fısıldanıyor kulaklarıma mukaddes nağmeler
Ve kıyamda düzeliyor yüreğimin tümsekleri

Şehadet duasıyla titrerken bütün parmaklarım,
Alnımdan boşalır ruhum; Rabbime ederken secde
Dilime, ayet incileri işlerken dudaklarım,
Yakarışlar aşk’a dökülür, kalbim gelirken vecde

Denize küs balık gibiyim rahmetin oltasında
“İkrâ” diyerek çözülüyor dilim, aşkı yutarak
Gözlerim bigâne oluyor ezelin ortasında
“İsrâ” deyip yürüyorum, cesedimi uyutarak

Şimdi seccademi öper alnından bütün ahlarım,
Ve gözyaşıyla yıkanır geceyi şahit tutarak.
Tövbe ipiyle sarılınca kanayan günahlarım,
Selam verir Güneş, karanlıktan ruhumu atarak.


Kadim Dolunay

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ocak 2016, 23:04   #6
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kadim Dolunay - Leyl-i Aşk





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Aşk’a, geceyi daldırmak…

Dolunay, geceyi süslüyor ak saçlarıyla
Yalnızlığın damarından kalbe giriyor Aşk
Nazar eder yıldızlar lafbaz bakışlarıyla
Karanlıklara, nurdan ihram giydiriyor Aşk

Alem-i mâna ayetlerden okuyor aşkı
Aşk sarhoşu yürekler tavaf ediyor arşı
Rüzgâr sevincini üflüyor dağlara karşı
Cibril’i semalardan yere indiriyor Aşk

Bu gece aşk menziline savrulur düşünce
Kavrulur sineler, ruh, bedende üşüyünce
Titreyen dudaklardan yere bir ‘ah’ düşünce
Her Ah’ın arkasında “Allah” dedirtiyor Aşk

Dua ve hüzündür bayrağı, aşk kalesinin
Meleklerdir kaptanı, sevinç silsilesinin
Geceye biçilen süveyda elbisesinin
Her bir cebini yıldızlarla dolduruyor Aşk

Bu gece, Melekler tutar kalbi sürçenleri
Toprak, seccadelere bırakır gülşenleri
Bir hüzün vakti, içine, kuyu düşenleri
Alıp, Yusufî saraylara götürüyor Aşk

Her şey susar, kâinat şarkısını söylerken
Aşk nehri coşar, yedi cihan sema’ ederken
Aşık, maşukuyla el açıp, “Ya Rahim” derken
Sidret-ül münteha‘da şehâdet getiriyor Aşk


Kadim Dolunay

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ocak 2016, 23:32   #7
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kadim Dolunay - Aşk Meltemi





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bu alemin uykusuna ram olmaz, kıyamda ayılan
Bensizlik mehtabında açar gözünü, aşkta bayılan

Aşk, geceyi kuşatan bir nâlan… imtihanla yoğrulan
Mim gibi eğilir, vav gibi bükülür, aşkta doğrulan

Aşk, beklemektir; en sonlara düşer bu berzahta koşan
Yârden gayrı kelâmlara dilsiz olur, aşkta konuşan

Umudun hayallenişiydi maviyi arşa bürüyen
Yıldızları tutup, bulutları çiğner, aşkta yürüyen

Bakma öyle! Aşığın gözleridir maşukta görülen
O gün, mahşerin ilk safına dizilir, aşkta gömülen

Ölüm ağırlığındaydı hayat, ruhumuza yüklenen
Tefekkür kürsüsünde vaaz eder, aşkta sürüklenen

Bir firakın gölgesiydi, ağaçlara güzün süslenen
Gözyaşının her damlasında yüzer, aşkta hüzünlenen

Aşk’ın baharlara gülüşüydü, çiçeklerde koklanan
Gözünü kırpışıyla da yorulur, aşkta soluklanan


Kadim Dolunay

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Ocak 2016, 01:46   #8
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kadim Dolunay - Ben Sana İstanbul Dedim





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Ben sana İstanbul dedim…
İstanbul kadar gizemli, İstanbul kadar duygu yüklüsün.
Hangi işaret gösterebilir ki İstanbul’un çehresindeki seni…
Hangi göz görebilir ki böyle ahseni…
Lügatsiz bırakıyorsun beni, söylenesi bunca söz içinde.
Gözlerinin kuyusunda lehçe lehçe dökülüyorum
Aşk alfabesinin telaffuzu mümkün olmayan harflerine.
Ebkem halimi hoş gör yâr;
Çünkü lisanısın bakışlarımın.

Ben sana İstanbul dedim…
İstanbul kadar büyülü bakıyor gözlerinin tarifsiz tarihi.
Rüzgâra yükleyip kısık sesimi,
Kız kulesinden atıyorum söyleyemediğim bütün cümleleri…
Yüreğine ulaşamadan Marmara’ya düşüyor,
Halka halka yürüyor, büyüyor içimden dışa!
Dalgalar omuzluyor yol bilmez ruhumu,
Vuruyor Sultan Ahmet’in taşlarına.
Bakma bu şaşılığıma yâr;
Çünkü efsunusun gözlerimin.

Ben sana İstanbul dedim…
İstanbul kadar kalabalık yalnızlıklarda boğuyorsun beni.
Yurdum oluyor gözlerinin hazangâhı,
Bir lahza daha şair oluyorum her hicran geçidinde.
Buğulu bir aydınlık düşüyor yollara;
Gözlerimin kahvesinden siliniyor ayak izlerin.
Hüzün çiçeklerine adını sayıklıyorum;
Yorgun, mutsuz, uykusuz.
Eyüp Sultan’dan sesleniyorum sana…
Firari gönlümü yorma yâr;
Çünkü sürûrusun ömrümün.

Ben sana İstanbul dedim…
İstanbul kadar derinlere süzüyor beni fırtınalı duruşun.
Bir yanın hüzünlü, bir yanın ferahnâk…
Bir yanın bi’ab, bir yanın ferahna…
Süleymaniye’de birikiyor şiirlere adın.
Yıkılıyor üzerime rüyaları aralayan sütunlar…
Sinan’ın ayak sesleriyle uyanıyorum.
Ve dua çiçekleri bırakıyorum parmak uçlarıma…
Kendimi izliyorum toprakların suretinde,
Ve takılıyor hüznüm Kanuni’nin boş avuçlarına.
Bir muammayım, cevap sorma yâr;
Çünkü sükûtusun yüreğimin…


Kadim Dolunay

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 17 Ocak 2016, 14:20   #9
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kadim Dolunay - Fasl-ı Gül





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Aziz yârim, ah bilirmisin bu bendeki nedir?
Ukde düştü dilime, tüm cevaplar sinededir
Elimden tuttu kalem, seni yazar kaç senedir
Yarin hayaliyle uyutur, uyandırır bir Aşk!
Billur gözlerinden yüreğime yürüyen bir iz var
Baharı getirir nefesi, durmaz eser Aziz Yâr!


Zülfün ki, gözlerime güneşi örten bir perde…
Mavi bakışlarına yanıp derman bulsam derde
Nurlu düşlerle sana uçsam aşk dolu devirde
En katı yürekleri lava boyandırır bir Aşk!

İrfan denizini sevdaya bürüyen bir iz var
Aşk’ın sandalını en diplere çeker Aziz Yâr!


İpek sözlerin, ruhumun telinde olur beste
Manayı senden alır aşk, huzur sana vabeste
Dilara çehren nur denizi, yüreğin güldeste
Remz verir vuslat kuşlarına, ve yandırır bir Aşk!

Rakkas kalemimin ucunda çürüyen bir iz var
Hayal olur, düş olur, gönlümde gezer Aziz Yâr!


Zarf-ı zaman silinir seninle; kokunu taşır güller
Asılır tüm kelimeler; konuşur noktalar, virgüller
Evimiz dualardı, gelir hayaldeki o ‘bir gün’ler
İsmine, hece hece her cümleyi bandırır bir Aşk!

Lerzan gözlerinin içinde üşüyen bir iz var
Çeşm-i dil ile can buzlarını çözer Aziz Yâr!


Yıllarca gönlümün okuyacağı aziz kelamsın
Nur-i ayn’ım, ezelden kalbime verilmiş selamsın
Rayihana savruldum yankılardayım, sen sedâmsın
Nakış nakış dizilir, sanma ki usandırır bir Aşk!

Alnımın yazısına harf harf çizilen bir iz var
Edep dokur, fasıldan fasıla seker Aziz Yâr!


Ateşten sevda düşer sineye, kalp kalbe vurur
Işıksız dünyama huzursun, fersiz yüzüme nur…
İsimsiz şiire nâm olursun, gönlüme sürur…
Dile, en mutahhir sözleri dolandırır bir Aşk!

Lalezâr ömrünün özünde büyüyen bir iz var
Sevda tohumunu, yüreğime eker Aziz Yâr!


Risalem, bir güvercin kanadının ardında bekler
Nur denizi dolar alnına, öper seni melekler
Naçizane kelimelerim yürüyemez, emekler
En çirkini de ahsen gösterip kandırır bir Aşk!

Esmana bürünüp zihnime süzülen bir iz var
İncilerle aşk’ın harflerini çizer Aziz Yâr!


Kadim Dolunay

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 18 Ocak 2016, 22:13   #10
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kadim Dolunay -Aşk Mürekkebi





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Aşk mürekkebi, gül kokulu kalemi kuşattığı bir gecede,
Her muamma cevap bulur, çözülür birkaç hecede.

İşte hüzün ülkesindeyim.
Bu ülkede gözyaşı yok, gözlerin göremeyeceği kadar uzak,
güneşin inemeyeceği kadar derin mülahazalar var.
Bu ülkede çığlık yok, nidalara meydan okuyan sükûtlar var.
Bu ülke istiğrak ülkesi, burada konuşan sinedir, burada yalnızca kalp cevelân içindedir.
Bu ülkeye girmeden çözülmez kalemin dili…
Bu iklimde yaşamayan gönül laldır; konuşmayı bilmez, yazmayı bilmez.
Bu ülkeye aç gelinir, tok gidilir.
Çıplak gelinir, giyinik gidilir.
Mecruh gelinir, mesrur gidilir.
Yayan gelinir, binekli gidilir.
Bu ülkeye biçare gelinir… Biiznillah gidilir…
Ve ben de şimdi bu ülkedeyim…

Memleket yollarını kısaltırken bir can düştü aklıma, aklım bir cana düştü.
Dağıldı cümleler, her biri bir yana düştü.
Sayfalara bir hüzün, kalem giryana düştü.
Düşünceler savruldu, kurşun olup şiryana düştü…

Özleminle bir kor büyür tenim içinde…
Ben hüzün ülkesinde değilim,
Hüzün ülkesi benim içimde…

Uzaklarda, çok uzaklarda bir yerlerde atan kalp, ab-ı revan olur yüreğime.
Arada aşılması güç dağlar olsa da,
Bitmez tükenmez yollar olsa da o nefesi hissederim her gece yanaklarımda.
Biliyorum ki vuslatı getirecek olan bu hasrettir…
Hayalleri gerçek kılacak olan kalbimdeki yanık kokusu, sevgimdeki basirettir…
Gözler konuşup, eller buluşmasa da biz rüzgâra sesimizi bırakır, güvercin kanadının altında gizleriz risalemizi.
Hasretin külfetini çeksek de, sevgilerin en aziz olanını yaşarız.
Âşıklar parkında aşina olunmuş kalıplara sığmaz, taşarız…

Nur denizi dolar alnına, öper seni melekler
Naçizane kelimelerim yürüyemez, emekler

Yürüyorum, gözlerim hep bir noktada.
O nokta da bir ışık.
Işık da bir yıldız, yıldız da bir pencere…
Pencerede bir perde, perdenin arkasında bir çift göz…
Bu gözlerde sedef, bu gözlerde dolunay…
Bu gözlerin ardı koskoca bir diyardır, bu gözlerden bakan Aziz Yardır…

Yıllarca gönlümün okuyacağı aziz kelamsın
Nur-i ayn’ım, ezelden kalbime verilmiş selamsın

Aynı kubbe altında, aynı gecenin karanlığında açılır ellerimiz.
Her kelime dua olur, her kelime ibibik olur ulaşır merhametin merkezine.
Ulaşır hüzün ülkesine.
Aynı satırları okur, aynı kelimelerle konuşuruz.
Aynı bedende yaşar ruhumuz.
Acı duyarsak birlikte kıvranır, mutlu olunca birlikte coşarız.
Umutlara, güneşin doğuşuna biz el ele koşarız.
Aynı hava dolar ciğerlerimize.
Aynı musikiyi dinler, aynı şarkıyı söyleriz.


Kadim Dolunay

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
dolunay|, fasl-ı aşk, kadim dolunay, |kadim, Şiirleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Üç Noktam – Kadim DOLUNAY Vesaire Şairler ve Şiirleri 0 06 Aralık 2014 16:21
Kalp Konuşur – Kadim DOLUNAY Vesaire Şairler ve Şiirleri 0 05 Aralık 2014 14:57
Gidiyorsun - Kadim Dolunay tiNa Aşk ve Sevgi Köşesi 0 30 Ağustos 2013 22:32
Fasl-ı Aşk - Kadim Dolunay Afrodit Kitap Tanıtımları 0 05 Nisan 2013 18:33
Mukaddes Aşk - Kadim Dolunay Afrodit İslamiyet 0 09 Şubat 2012 00:19