| |
|
02 Ekim 2011, 16:22
| #1 | |
| Çevrimdışı  IF Ticaret Sayısı: (0) | D.H Lawrence(1885 – 1930) Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. İnsanın doğal erotizminin, modern toplum tarafından tehdit edildiğini savunan deneme ve romanlarıyla ünlenen David Herbert Lawrence, 11 Eylül 1885'te Nottingham yakınlarındaki Eastwood'ta dünyaya geldi. Bir maden işçisiyle öğretmenin oğlu olan Lawrence Nottingham'da liseyi bitirdikten sonra, maden işçilerinin yaşadığı mahallenin okulunda öğretmenlik yapmaya başladı. 24 yaşına geldiğinde English Review adını taşıyan bir edebiyat dergisi, çoğu serbest nazımla yazılmış şiirlerini basınca Lawrence'nin edebi yaşamı da başlamış oldu. Uzak bir dünya görüşüne yer vermeyip yapıtlarını yaratıcılığın içgüdüsel olduğuna inanan Lawrence, yazı yazmayı "İçinde yaşadığımız anın çıplak ve başkaldırıcı dışavurumu"sözleriyle tanımlıyordu. 1911'de Beyaz Tavus"kuşu adını taşıyan ilk romanını yayınladı. Bu romanda ana tema olarak burjuva geleneklerine karşı savaşı ve kişinin özgürce gelişmesi gerektiği üzerinde duruyordu. Bir yıl sonra evli bir kadın olan Frieda Weekly ile tanıştı. Bu ilişkinin Lawrence'ın istediği gibi yürümesi bir hayli zaman aldı. Çünkü Weekly'nin kocası boşanmaya bir türlü yanaşmıyordu. Ancak yazar sevdiği kadını kaçırdı ve tanışmalarından dört yıl sonra evlendi. 1913'te sanatsal yetenekleri olan genç bir adamın kendini bulma çabalarına ilişkin yazdığı otobiyografik eseri "Sons and Lovers"ı yayınladı. Kanser hastası annesini çektiği acılardan kurtarabilmek için onu öldüren genç adamın böylelikle o tarihe kadar kendisine egemen olan kişiden kurtuluşunun anlatıldığı bu eser Lawrence'nin diğer romanlarının da habercisi niteliğindedir. Çünkü yazar, yetişmekte olan gencin cinsel deneyimlerini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermekle kalmayıp Sigmund Freud'un yapıtlarından esinlenerek bilinçaltındaki duygusal alanları araştırmıştır. Cinselliğin insan yaşamında doğuştan gelen tek güc olduğuna inanmış olan D. H. Lawrence, insanın içgüdüsüyle aklı arasındaki yitik birliğin ancak kendi cinselliğiyle uzlaşabilmesi yoluyla kazanabileceğini savunuyordu. Ancak cinselliğin her zaman tabu olduğu düşünülürse Lawrence'in kısıtlamalarla ne kadar çabuk karşılaştığı da tahmin edilebilir. 1915'te yazdığı ve çatışmalarla dolu bir ilişkiyi anlattığı Gökkuşağı adlı romanı sözüm ona açık saçık içeriği nedeniyle yasaklandı. O tarihten sonra yazara bir -----graf gözüyle bakıldı. Baskılar sadece kitabının yasaklanmasıyla oluşmadı. Birinci Dünya Savaşı'nın devam ettiği yıllarda karısının Alman savaş pilotu Manfred von Richthofen'in kardeşi olması nedeniyle Alman casusu olmakla suçlandı. Karı koca Lawrence'ler Cornwall'daki evlerini terk etmek zorunda bırakılarak resmi makamların gözetimi altında olacakları bir yere yerleştirildiler. Tüm bu olaylar nedeniyle büyük bir hayalkırıklığı yaşayan yazar, bir süre sonra ülkesini terk ederek önce Avrupa'nın çeşitli ülkelerini sonra da Avustralya ve Kuzey Amerika'yı dolaştı. Sekteye uğrayan yazarlık sürecine New York'ta yazdığı ve Gökkuşağı'nın devamı olarak değerlendirilen "Aşık Kadınlar"la geri döndü. Romanın konusunu bireyin cinselliğinin ve yaşama gücünün sanayi toplumu tarafından tehdit edilmesi oluşturuyordu. İki kız kardeşin karakter yönünden birbirine tamamen zıt iki erkeğe aşık olmasıyla başlayan olaylar, çiftlerden biri günlük hayatın giderek mekanikleşmesinden ve başkasına kendi isteklerini kabul ettirmeye yönelik deneyimlerinden dolayı başarısızlığa uğramasıyla devam eder. Romanın diğer çiftini oluşturan karakterler ise sevişmeyi hayatın doğuştan gelen gücü olarak algılamıştır ve ilişkilerinin mutlu bir şekilde ilerlemesini sağlayan en büyük giz her birinin kendi benliğini geliştirirken karşısındakine tanıdığı özgürlükte saklıdır. Lawrence, kişinin gelişmesiyle ilgili kuramlarını 20'li yıllarda aralarında "Bilinçdışının Düş Dünyası" adlı çalışmasının da bulunduğu birçok denemesinde ortaya koymuştur. "Aaron'un Değneği" ve "Kanguru" adlı eserlerinde olduğu gibi birçok öyküsünde ve kısa romanlarında var olan politik sistemi ve ideolojileri eleştiren yazar, dünyaca bilinen romanı "Lady Chatterley'in Sevgilisi"ni 1928'de tamamlamıştır. Olayların İngiltere'deki bir malikanede geçtiği romanda Clifford Chatterley duygu ve kişilik açısından son derece soğuk biridir. Manevi tatmin duygusunu yalnızca başarılı bir müteahhit olması nedeniyle giderir. Kocasının tutumu nedeniyle giderek yalnızlaşan Lady Connie ise bir av korucusuyla girdiği ilişki sayesinde önce cinsel doyuma ulaşır daha sonra da gerçek karakterini kazanır. "Lady Chatterley'in Sevgili"nin İtalyan bir yayınevi tarafından basılması skandala neden olmuş, aşk sahnelerinin tasfirinin edepsizce yapıldığı iddia edilmekle kalmayıp eserin zinaya davetiye çıkardığı söylenmiştir. Kendini, 1930'da yazdığı "Lady Chatterley Gerçeği" adlı bir makaleyle savunan D.H. Lawrence, yazısında halkın cinselliğe düşman ahlakını eleştirerek yeni bir bilinci uyandırmak üzere tabu olarak görünen seksüel sözcüklerin kullanılması gerektiğini iddia etmiştir. Tüberküloza yakalanan D.H.Lawrence 2 Mart 1930'da Güney Fransa'da bulunan Vence'de dünyaya gözlerini kapamıştır. Büyük Britanya'da bir yayınevi ancak ölümünden 30 yıl sonra "Lady Chatterley'in Sevgilisi"ni sansürlemeyerek orijinal haliyle yayınlamıştır. Eserleri Beyaz Tavuskuşu (The White Peacock, 1911), Sons and Lovers (1913), Gökkuşağı (The Rainbow, 1915), Aşık Kadınlar (Women in Love, 1920), Lady Chatterley'in Sevgilisi (Lady Chatterley's Lover, 1928) Deneme: Bilinçdışının Düş Dünyası (Fantasia of the Unconscions, 1921) Öykü: Aaron'un Değneği (Aaron's Rod, 1922), Kanguru (Kongaroo, 1923) | |
| |  |
| IRCForumlari.NET Reklamlar |
   |
 |
| Etiketler |
| 1930, dh, lawrence1885, – |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
| Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
| Alma - Tadema, Sir Lawrence ( 1836 Dronrijn – 1912 Wiesbaden ) | Sır | Ressamlar | 3 | 30 Ocak 2024 08:24 |
Normal
