IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 01 Eylül 2010, 15:12   #1
Pentagram
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Bunca Tevvekkülün Sonu İhanet değil midir?




PKK ve Ortadoğu'nun Yeni Lideri Barzani!


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


6 Kasım 2007'de Başbakan'ın Amerika gezisi toplumun her kesiminde olduğu gibi bizde de merak uyandırdı. Başbakan, yetkili bürokratlar ve Genelkurmay II. Başkanı Orgeneral Saygun, ellerinde operasyon haritaları, PKK'nın yerleri, kampları, lider kadroları ve daha birçok istihbarat bilgileri ile ABD'ye gittiler. Başkan Bush ile yaptıkları samimi bir görüşmeye ve de iki ülke otoritelerinin alışageldik dostluk mesajlarına tanık olduk. En önemlisi, görüşmeden çıkan sonuçtu: PKK müşterek düşman, anlık istihbarat paylaşımı!

Kendi kendimize sorduk, "ne oldu ne bitti de PKK müşterek düşman oldu" diye.

Ne olmuştu da ne bitmişti de, Amerika istihbarat paylaşımına karar vermişti, diye merak ettik ve yaşadığımız tecrübelerin ışığında düşünmeye başladık. "PKK müşterek düşman ise, neden Amerika eliyle koymuş gibi yerini bildiği PKK'yı yüksek teknolojisiyle yok etmiyordu da bizim Hava Kuvvetlerimize yol veriyordu" diye kendi kendimize sorduk. Hani devran dönmemiş olsa, hani mertlik bozulmamış olsa sevgili Amerika'nın bu desteğini ayakta bile alkışlayabilirdik, "büyük Amerika" diyerek. Ama yapamadık, içimizde kuşkuyla kıvranıp durduk; tarih kolay kolay unutulmuyordu, yaşadıklarımızın anıları taptaze hafızalarımızda duruyordu.


Önce, bir Çekiç Güç meselesi var, bir Körfez Savaşı meselesi var unutamadığımız.

Hatırlayınız o günleri; Özal her gün Başkan Baba Bush'la telefonla görüşüyor ve Amerika'nın Ortadoğu politikasını şekillendiriyordu. Bir koyup üç, beş hatta on alacaktık, tıpkı kumar gibi. Musul Kerkük dillerden düşmüyordu o yıllarda, tarihten gelen haklarımız vardı. Dış politikamız, Amerika'ya tam destek, Barzani'ye yarım ağızla da olsa destek, Irak'ın toprak bütünlüğünü korumak, PKK'yı yok etmek şeklinde sıralanıyordu, tıpkı 2003 Irak Savaşı'nda olduğu gibi, tıpkı bugünkü gibi.


Ne oldu hatırlayınız, yıl 1991, Birinci Körfez Savaşı sonrasında ne oldu?

Bu dost ve müttefik Amerika önce Saddam'ı Irak kuzeyine saldı, peşmergeleri hedef gösterdi ve Saddam'ın zulmünden kaçan bütün Iraklılar ülkemize sığındı. Biz merhametli bir ülkeydik, hemen kucak açtık sığınmacılara, kol kanat gerdik. Medeniyetin tek dişi kalmış canavarı batılı ülkeler bizi ve o zavallı sığınmacıları yalnız bıraktı, dişlerine bakarak seçtiği birkaç zavallı insanı alıp Fransa'ya götüren ünlü Bayan Mitterand hariç. O insanlara, şimdi bize Barzani eliyle kafa tutmaya çalışan o zavallı insanlara ekmeğimizi verdik, yemeğimizi paylaştık, milyarlarca dolar milli kaynağımızı önlerine serdik.


Ama sonuç ne oldu? Amerika'nın yarattığı trajedi uluslararası gündeme Kürt sorunu olarak düştü! (1)

Keşke hepsi bu olsaydı. Ama kolay mı, bu dost ve kardeş müttefikin elinden kurtulmak! Guantanamo'da sorgusuz sualsiz binlerce insana işkence yapan, Irak'ta her saat başı adam öldüren Amerika'ya ses çıkarmayan Avrupa ve Birleşmiş Milletler, Saddam'ın Irak kuzeyindeki zavallı Kürtlere zulüm yapmasının önüne geçmek maksadıyla Irak'ta 36"ncı paralel kuzeyine uçuş ve müdahale yasağı koydu ve bunu uygulamak için Özal'ın da gayretiyle uluslararası koalisyon gücü, yani Çekiç Güç ülkemizde konuşlandı.


Peki sonra ne oldu? Yıl 1991

Birtakım gizli eller, on yıldır Suriye ve Lübnan'da adam öldürme eğitimi yapan adına PKK'lı teröristler dediğimiz katiller ordusunu aldı, bir kısmını Suriye üzerinden bir kısmını İran üzerinden Irak kuzeyindeki Çekiç Güç'ün koruması altındaki bölgeye yerleştirdi. Yıl 1992'yi gösterdiğinde PKK, Barzani bölgesinde sayıları on bini aşkın silahlı bir güç haline gelmiş, Barzani'nin kamplarına yerleşmiş, Saddam'ın silahlarını yağmalamış ve Saddam'ın zulmünden kaçan gençleri kol ve kanatlarına alarak Türkiye Cumhuriyeti"ne kafa tutmaya başlamıştı. Ardından Barzani Irak kuzeyinde Özerk Kürt Yönetimini ilan etmişti. Kimin sayesinde? Amerika ve bizi yönetenlerin sayesinde!



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Birinci Körfez Savaşı bize güçlü bir PKK, güçlü ve özerk bir Barzani'yi miras bırakmıştı (2)

Daha bitmedi.

2003 yılında kitle imha silahları bulunduğu bahanesiyle Amerika Irak'ı işgal etti, sanki Saddam'ı silahlandıran Amerika değildi! Gerisini biliyorsunuz zaten; bu savaşın sonu bize daha güçlü daha siyasal hatta legal bir PKK, Barzani liderliğinde federe bir Kürt devleti armağan etti. Amerika artık Barzani ve PKK'nın içindeydi, kontrol ve idareyi ele almıştı. Amacı; Ortadoğu'daki enerji havzalarını ele geçirmek, gerek kendi güvenliği gerekse İsrail'in güvenliği için Büyük Kürdistan'ı kurmak suretiyle kamuoyunda BOP olarak bilinen projeyi hayata geçirmek idi.

Bu sıralarda Başbakan, "bizim bu projede yapacak görevlerimiz var, eşbaşkanlarından biriyiz" açıklamaları yapıyordu.


Düşününüz, BOP; Türkiye, İran, Irak ve Suriye'yi bölme projesi ve bizim Başbakan eşbaşkan!


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


İşte tam bu sırada, hiç beklenmedik bir şekilde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın Yaşar Büyükanıt, o ünlü 12 Nisan açıklamasını yaptı ve ülkenin milletiyle bölünmez bütünlüğü çok ağır ve yakın bir tehdit altındadır, diyerek kuzey Irak'ı hedef gösterdi. Sınır ötesi harekât senaryoları da o tarihten beri gündemden düşmedi ve biz 6 Kasım'a geldik. Hani şu tarihe geçen ABD ziyaretine, oğul Bush görüşmesine yani PKK'nın müşterek düşman olduğu ve anlık istihbarat paylaşımı söylemlerine geldik.


Şimdi bu Amerika ne yapmak istiyor, ona bir bakalım.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


2008 yılında ABD'de başkanlık seçimleri var. Oğul Bush Irak'ta umduğunu bulamadı, ölen Amerikalı asker sayısı 3900'ü geçti, Irak'a vaat edilen demokrasi gelemedi, ülke nerdeyse iç savaşın eşiğinde.

ABD'nin savaş tehditleri, PJAK'ı İran'a karşı kullanma oyunu, Körfez'e yaptığı muazzam yığınak işe yaramadı, İran, nükleer programını sürdürüyor.

Irak'ta güçlenen PKK, ülkemize gelip binlerce canımızı şehit edip gidiyor, batının teröre karşı ortak ve sözde çağrıları işe yaramıyor.

Barzani, arkasına aldığı Amerika'ya güvenip Türkiye'ye tehditler yağdırıyor.

İşin garibi bunu artık ilkokulu talebesi bile görüyor, değerlendiriyor, ülkemize yapılmak istenileni anlıyor. Türk milleti ayakta, ordu harekete geçmezse millet Irak'a gidip PKK'yı da Barzani'yi de vuracak halde.

Bu tablo ile Bush'un seçimi kazanması elbette zor olacak, Türkiye'yi tutması zor, Türk milletini tutması zor!


Peki ne yapılacaktı? İşte size bizim için ölüm, ABD ve BOP için yaşam anlamına gelen senaryo!


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Önce, ABD'nin karşılaştığı sorunları sırayla ele alalım.

Birincisi İran. Malumunuz, bir başka ülkenin nükleer silah sahip olması İsrail için de savaş nedeniydi. Baştan beri zaten İran'a karşı savaş çığlıkları havalarda dolaşıyordu. Ama şu an bunun zamanı değildi çünkü Irak'ta işler zordu. O halde ne yapmalı da bu savaşı ertelemeli, ertelemeli ama yiğitliği de elden bırakmamalıydı?

Hatırlarsınız Kasım 2007'de ABD Ulusal istihbarat Tahminleri Raporu açıklandı. Buna göre; 2015 yılından önce İran'ın nükleer silah üretme kapasitesine erişemeyeceği söylendi. Söyleyen kim Amerika, demokrasi havarisi! İşte fırsat kendiliğinden ortaya çıkmıştı İran'ı hedef listesinden 2010-2015 yılına kadar çıkarmak için! Ne de olsa Amerika ülkelerin toprak bütünlüğü ve yaşam haklarına saygılı bir ülkeydi ve madem ki İran'da nükleer tehdit şimdilik yoktu, o halde İran'a saldırmak için sebep de yoktu! O zamana kadar PJAK vasıtasıyla İran oyalanır ve zamanı geldiğinde vurulurdu!

İşte böylece kurnaz Bush İran'ı gündeminden düşürdü.


İkinci sorun ve belki de en önemli sorun Türkiye, Barzani ve PKK meselesiydi.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Türkiye'de Amerikan karşıtlığı gelişiyor, PKK'nın yaptığı eylemler artıyor, her gün şehit veriliyor, Barzani PKK ile baş edemiyor ve tüm bunlara dur, demek gerekiyordu. Ama nasıl?

Barzani'nin gerek Irak'ta gerekse Türkiye'de bir sempatizan kitlesi vardı ve bunun düşmanlığa dönüşmemesi gerekiyordu Büyük Kürdistan'ın gerçekleşmesi için.

Türkiye ise Ortadoğu'da önemli bir konuma sahipti, Amerikan çıkarlarını koruyordu, ABD askeri üsleri vardı, iyi bir silah pazarıydı, İsrail ile ilişkileri iyiydi, elden çıkarılmazdı.

PKK'ya gelince, her ne kadar BOP projesinde görevler üstlenmiş ise de, sonuçta bir terör örgütüydü ve batılı dünya ağız birliğiyle bunu kabul etmişti.

Bu durumda ancak PKK'dan vazgeçilebilirdi, hem kullanılır hem de kısmen feda edilebilirdi ama nasıl?

Amerika doğrudan PKK'yı vursa, önemli bir taşeron güç yok edilmiş olacaktı, bu iyi bir çözüm değildi çünkü ilerde ona iş düşecekti.

Barzani PKK'yı vursa, Kürtler arasına nifak sokulmuş olurdu ki, bu hiç iyi değildi, üstelik Barzani'nin PKK ile çatışması oldukça zordu.

Türkiye PKK'yı vursa, bu iyi bir çözümdü, bunun bir mahzuru yoktu hem de bu, bir taşla dört beş kuş demekti. Nasıl mı? Anlatayım:
Bir: Türkiye öteden beri PKK'yı Irak'ta yok etmek istiyordu, kamuoyu buna hazırdı, Irak hava sahası Türklere açılırsa, hem Türkiye'nin gönlü yapılmış olur, hem PKK biraz hırpalanıp gözdağı verilir, hem de Barzani ile Türkiye arasındaki ilişkiler yumuşar ve gelişirdi.

İki: Türkiye'deki Amerikan karşıtlığı önlenir, üstelik ABD'nin teröre karşı olduğu vurgusu yapılır hem de öteden beri desteklediği Tayyip Hükümeti bir siyasi başarı olarak buna kamuoyuna anlatır ve muhalefete karşı avantaj sağlardı.

Üç: BOP projesinde görevli Tayyip Bey bu siyasi avantajı hemen değerlendirir ve gelecekte ülkemizin doğusunda kurmayı planladıkları özerk yapının temelini atacak olan yeni anayasa değişikliklerinin meclisten geçirilmesini kolayca sağlardı.

Dört: PKK'ya karşı Barzani'nin bölgede otoritesi sağlanırdı, Büyük Kürdistan'ın müstakbel lideri olarak.

Beş: 2008 seçimlerine Oğul Bush, az da olsa istikrar sağlanmış bir Irak, kuzeyde tam otorite ve güneye örnek teşkil edecek güçlü bir Barzani, gönlü yapılmış bir Türkiye ile girecek, elbette ki avantaj sağlayacaktı.
PKK'nın ne olacağı konusunda ise;


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


işte onu bizatihi PKK'nın kendisi bilirdi. Amerika bu üç beş çapulcuyla baş edemeyecek değildi ya! Onlara tercih yapma şansı verilirdi bu güne kadar yapmış oldukları hizmetlerine karşılık, hem de iki seçenek:
Birinci seçenek: PKK'nın gerek lider kadrosunda gerekse dağ kadrosunda İranlı, Suriyeli ve Iraklı Kürtler de vardı, bunlar ülkelerindeki PKK oluşumlarına katılır, varlık ve eylemlerini orada sürdürebilirlerdi PJAK gibi. Bunu istemeyenler ise Barzani'ye katılabilirdi, ne de olsa onun kucağı her zaman hainlere açıktı. Zaten Barzani 1992'den beri PKK'dan kaçanları korumakta ve onları Özel Kuvvetler çatısı altında toplamaktaydı. Bu durumda ABD'nin desteği hem PKK'ya hem de Barzani'ye sürmüş olurdu. Çünkü gelecekte İran ve Suriye'nin parçalanması söz konusu olduğunda bu PKK'lılara ihtiyaç olacaktı.

PKK'nın yönetici kadrosuna gelince, bir kısmı İran ve Suriye'deki yeni oluşumun başına gider yerinde yönetirdi, isteyen Barzani'de kalırdı. Türkiye'ye gideceklere af çıkarmak ve siyasi haklar vermek için elden gelen yapılırdı Amerika. İsteyen tanık koruma programına alınır, yüzü değiştirilir ve yeni bir yaşam da sunulabilirdi. Türkiye'deki ailesini özleyenlere de kapı açıktı, hepsi silah bırakıp ailelerinin yanına dönebilirdi, onlar için af garanti idi.

İkincisi seçenek ise; birinci seçeneğin aynısıydı, kabul etmeyenlerin cezası ölümdü.
Peki, bu senaryo hayata geçerse ne olur?

PKK eylemleri büyük ölçüde duracak yerini toplumsal olaylar alacaktır. Arda sırada ipini koparmış birileri de ortaya çıkıp birkaç bomba atabilir elbet, dikkatli olmak gerek.

PKK'nın siyasallaşma değil, Genel Kurmay Başkanımızın belirttikleri gibi legalleşme çabaları hayata geçirilecektir.

PKK, İran ve Suriye'de faaliyetlerini sürdürecek, Irak'taki faaliyetlerin tek adresi ise Barzani olacaktır.

PKK'dan ülkesine, ailesine dönmek isteyenlere af ilan edilecektir, kaldı ki, TCK. Md. 221 bunu sağlamak için yeterlidir, yeni kanuna ihtiyaç yoktur.

Avrupa'daki PKK'nın siyasi cephe teşkilatları faaliyetlerini sürdürecek adına da demokrasi ve insan hakları denilecektir.

Bir kısım işe yaramaz PKK'lı Barzani tarafından Türkiye'ye teslim edilecektir. Bunun iki sonucu olacaktır; bir; Barzani halkımıza sempatik gösterilip Türkiye'nin destek vermesi yani Kürt devletini tanıması için uygun ortam hazırlanacak, iki; hükümet, teröristleri dağdan indirdim, deyip siyasi rant sağlayacaktır.

Artık hükümet, ülkemizin doğusunda özerk bir yapı kurabilmek bir için yasal zemin hazırlama çalışmalarını rahat rahat sürdürecektir.Türk ulusunun da birlik bütünlük ve bekası lafta kalacaktır.

İşte 6 Kasım'da Başkan Bush ile görüşmeden çıkan sonuç budur ama bize söylenen; anlık istihbarat ve PKK müşterek düşman, hikayesidir!
Bize söylenen; demokrasi, insan hakları, barış ve kardeşlik, akan kanlar dursun, masalıdır ama uygulamaya konmak istenen senaryo işte budur!

Şimdi Hava Kuvvetlerimiz Irak'taki PKK yuvalarını vuruyor. Medya çığlık atıyor, PKK dağılıyor, diye.


Doğru dağılıyor ama nasıl?

Barzani dokunulmazdır!

Yaralılar ve örgütten kaçanlar Barzani'ye sığınıyor, PKK'ya Barzani adresi gösteriliyor!

Bir kısım PKK'lı İran'a diğer bir kısmı Suriye'ye çekiliyor. Kalan fedailer ise Hakurk, Zap, Metina, Şive ve Kandil'deki PKK kamplarında başlarının üstüne düşecek bombaları bekliyor.

PKK kılık değiştiriyor, Barzani koruması altına giriyor, Barzani hem PKK'nın hem de Büyük Kürdistan hayalinin liderliğine oynuyor!


Türk Hava Kuvvetlerinin sınır ötesi harekatları bahara kadar böyle sürerse, sonuçları hakkında da şunu söyleyebiliriz

Irak kuzeyinde güçlü ve bağımsız bir Barzani!

PKK'yı da koltuğunun altına, ABD'yi arkasına almış bir Barzani!

Türkiye'nin desteğiyle Irak kuzeyinde güçlü ve müreffeh bir Kürt devletinin başkanı, Türkiye'nin doğusunda da söz sahibi, İran ve Suriye'deki PKK faaliyetlerini yöneten bir Barzani!

PKK'nın yeni lideri Barzani!

Büyük Kürdistan'ın büyük lideri Barzani!

Bu senaryo, yedi bin yıllık Türk devletini parçalama senaryosudur. Ama bu senaryo burada bitmez, sırada Ermeni var, Rum var, Yunan var, Yahudi var, Süryani var, Papaz var, Hahambaşı var, Patrik var, bu bitmez ta ki Türk devleti tarihten yok oluncaya kadar sürecek bu senaryo!


Kim, dur diyecek bu ihanet senaryosuna, kim?

Halkımız çaresiz, yokluk ve yoksulluk içinde.

Gençlik, Gazi Paşa'nın gençliği, sorunları içinde kaybolmuş, Milli Eğitim, Gülen tarikatının elinde, yeni nesilleri o yetiştiriyor.

Doğuda yaşayan halkımız perişan, bir yanda PKK bir yanda Barzani, hani Türk devleti, hani devletimiz, diye kendi kendine soruyor. Onlar da çaresiz, olacakları bekliyor.

Sanayici, odalar, borsalar, sivil toplum örgüt liderleri suskun, seyrediyor olan biteni, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek.

İnanıyoruz biz, herkesin bu gerçeği gördüğüne inanıyoruz ama harekete geçmek yerine çaresizlikle birbirimizin yüzüne bakıp duruyoruz. Bunca tevekkülün sonu ihanet değil midir?

Böyle gidersek fazla bir seçeneğimiz yok, iki seçenek apaçık ortada, karşımızda.

Birinci seçenek; şimdi değil on yıl sonra, elli yıl sonra, yüz yıl sonra Türk devleti ve milletinin tarih sahnesinden yok olması için bugün atılan temellere bir kürek harç atmaktır.

İkinci seçenek; biz Gazi Paşa'nın torunlarıyız, biz Çanakkale'nin, biz Anafartaların, biz Yıldırımların Fatihlerin torunlarıyız deyip bu ihanet senaryosunu darmadağın etmektir, öylesine vurmaktır ki bir daha hiç kimse böyle bir ihanete kalkışmasın!

Bağımsız ve hür Türk yurdunu ve Türkiye Cumhuriyetini kuranlar!

Bu yurdu ve cumhuriyeti korumaya yemin edenler bunu yapacaktır.


Öcalan'dan şok açıklamalar

Dün İmralı'da avukatı ile görüşen terörist başı Öcalan'ın mesajları bugün PKK'nın medya organında yayınlandı. Açıklamalarında DTP'nin yanı sıra Barzani ve Talabani'ye de ağır eleştirilerde bulunan Öcalan'ın kamuoyuna gönderdiği mesajlardan PKK'nın köşeye sıkışması ile nasıl bir panik halinde olduğu kolayca anlaşılıyor.

PKK'nın yayın organında yayınlanan açıklamada DTP'yi "çalışmamak" ve "derdini anlatamamakla" suçlayan Abdullah Öcalan, "Gerekirse beş gün Ankara'da kalın, geri kalan zamanda halk içine karışıp çalışın" mesajı ile DTP'ye yönelttiği eleştirilerisürdürdü.


Barzani Ve Talabani'yi Hedef Aldı

PKK'nın kan kaybından duyduğu öfkeyi Kuzey Irak yönetimine de yönelten terörist başı, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin "Kürtlere karşı" AKP hükümeti ile bir anlaşma yaptığını öne sürdü. Cumhurbaşkanı Gül ile ABD Başkanı Bush'un görüşmesi ile ilgili olarak ise tam bir uzlaşma sağlandığını dile getiren Öcalan, Talabani ve Barzani'nin şu an PKK'nın gerçek liderleri olduğunu söyledi.

Terörist başı, açıklamasında özellikle Talabani'yi hedef aldı. Öcalan Iraklı Kürt lider hakkında, "PKK'nin tasfiye edilmesini istediğini mi sanıyorsunuz? Aslında PKK'nin başı bugün Talabani'dir, Barzani'dir. Talabani benden daha pratik PKK lideridir." diye konuştu.

Erdal Sarızeybek

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 01 Eylül 2010, 15:17
Noyan
Bu Mesaj Noyan tarafından silinmiştir.
Cevapla

Etiketler
bunca, değil, ihanet, midir, sonu, tevvekkülün, İhanet


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sabrın Sonu Selamet midir ? Emre Haftanin Polemigi 29 01 Eylül 2022 04:07
21 Aralık 2012 dünyanın sonu değil, ama... Ashriel Haber Arşivi 0 02 Aralık 2011 15:01
Öyleyse deneyüstü ve mutlak gerçekleri araştıran metafizik mümkün değil midir? Kalemzede Felsefe 0 04 Ekim 2011 23:16
İmam Rabbani, hoparlör ezan okumaya değil, ezanı yok etmeye sebep oluyor,demiş midir? Kalemzede İslamiyet 0 15 Ağustos 2011 00:49
'IMF'yle anlaşmazsak dünyanın sonu değil' FLu Haber Arşivi 0 21 Eylül 2009 00:08