Çevrimdışı

90 yaşına merdiven dayamış emekli darbeci general Kenan Evren, “sizin çapınız beni yargılamaya yetmez… O gün geldiğinde kendi tabancamla kendi ağzıma sıkar intihar ederim…” diye özetleyebileceğim tavır göstermişti. Kenan Evren, haklı çıktı.
Evren’i yargılamayı unuttular.
Üniversiteli cenini öldürüyorlar.
Polisin, kendini kaybedip üniversitelileri ölümüne dövmesi, bizim demokrasi tarihimizde ilk rastlanan bir olay değil.
Bugünkü Başbakan’ın “Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne atlayacağız” sözü verdiği referandum konuşmaları sırasında kendine rol modeli aldığı eski başbakanlardan merhumAdnan Menderes döneminde de polis, Turan Emeksiz adlı bir üniversite öğrencisini kurşunlayarak öldürmüştü.
Bunlar tarihte kaldı sanıyorduk.
Toplumlar evrimleşir.
Polis de ilerler.
Polise yön veren iktidar gelişir.

Üniversiteli öğrencilerin Anayasa’nın 34. maddesinde yazıldığı üzere; “Herkes önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” protestosu yaparken polisin, “vurmayın hamileyim” dediği halde bir genç kadını doğuracağı çocuğundan edebilecek kadar kendini yitirmesinin bir sorumlusu olmalı.
xx
Sorumlu Başbakan’dır.
Ağzı farklı konuşuyor.
Yönetimi tersini yapıyor.
Bu Başbakan’ın yönetimi polisi kemik kıran, çene dağıtan, kelle yaran, hamile protestocu kızın cenini elinden alan bir şiddet iklimine ve aşırı orantısız güç kullanma ruh haline sokuyor.
Aynı başbakan halktan “evet oyu” isterken darbe döneminde idam edilen gençler Deniz Gezmiş ile Erdal Eren’in isimlerini tv ekranından hatırlatmıştı.
Ağlamıştı.
Gözyaşları dökmüştü.
Ağlarken ileri demokrasi diyordu.
Gözyaşları sahte çıktı.
Evren’i yargılayacağız diyorlardı.
Dedikleri de boş çıktı.
Başbakan’ın gözlerinden yaş akıtmasının üzerinden daha 3 ay bile geçmeden; kasklarında kimlik numarası yazmayan polis, üniversiteli hamile kızın cenini kutu içinde eline vermecesine dövüp, kaldırıma yığdı.
Xxx
Sivil diktaya gidiyoruz!
Bunu diyenler haklılar.
ABD diplomatlarının şu günlerde yayınlanan belgelerinde; başbakan, bakanlar hakkında yolsuzluk, rüşvet, eroin kaçakçılığı, para kaçırıp İsviçre’de gizli hesaplara yatırma, halktan habersiz “nükleer başlıklı füzeleri Türkiye topraklarına yerleştirme” gibi ağır iddialar bulunmasına rağmen bir savcı çıkmıyor.
Toplum bu vahim iddiaları soruşturacak bir savcı bulamıyor fakat başbakanı protesto ettiler diye üniversiteli(İTÜ’lü) 18 öğrenciye 1 yıl 3 ay hapis cezası veriliyor.
Bir yürekli savcı çıkmazken Meclis’te de “haksız karar veren(yani kişisel kusur işleyen) hakimlere dava açılamaz” diyen bir yasa tasarısı gündeme geliyor.

Evren’i yargılayacaklardı.
Ayrıcalıklı sınıf yaratıyorlar.
Bunun adı; sivil diktadır.

Necati Doğru – Sözcü Gazetesi 09-12-2010