| |
|
25 Aralık 2021, 00:43
| #1 | |
| Çevrimdışı  IF Ticaret Sayısı: (0) | aSk Aşk, Kabe’nin siyah örtüsüne yüz sürenin Gözünden dökülen .. Aşk, Mecnun Leyla’ya sende kimsin dediğinde Maralların gırtlağına tıkanan .. Aşk, hesap günü kargaşasında Anaya yavrusunu unutturan neyse Herkesi ve herşeyi öyle unutturan .. Aşk, yangın yeri Aşk, talan, aşk dağları yürüten Bir gece ayı sol, güneşi sağ eline verselerde Vazgeçilmez olan.. Aşk, damda deve aratan Balıklara iğnesini getirten Ebu Bekir adında birini yoldaş eden Aşk, Fatıma’nın farklığı Zeynep’in cesareti , Vahşi’nin keşkesi Aşk, Meryem.. Tahta atların üzerinde anakaralar aşıran Kağıt gemilerle okyanusları bitiren Oyuncak kılıçlarla haramileri düşüren Aşk, ikindi, Aşk şimdi, aşk bekleyen Aşk, Hatice.. Kimsenin kimseye hayrı olmadıpı yerde Yinede ilk akla gelen Sonsuz karanlıkların ortasında Vurgun yemiş bir çığlıkla çerhalar yakan Aşk, koşmak, Aşk, sefa ile merve arasında olmak Aşk ençok ağlamayı kendisine yakıştırmak Koşmak koşmak koşmak … Aşk, Hacer Bir aba, bir hırka Bir nefesde kırkbin defada adını söyleyebilen Aşk, Mevlana, Bütün evliyaların gizlediği Bütün abdalların izlediği Bütün devrişlerin içlerinden geldiği gibi.. Aşk, en çok İsa’ya yakışan Sabr ise en çok Eyüp’a yazılan Merhamet ise on Nebiye inen Denizler tutuşturulduğunda Dağlar yürütüldüğünde Yıldızlar semadan bir bir döküldüğünde Herkesin herşeyi, herşeyin herkesi unuttuğu o günde Aşk, unutmamak Aşk, gözü karalık Aşk, yalnızlık Aşk, öksüz şehirlerin kapısında Bagdat’ta, Gazze’de, Kandehar’da, İstanbul’da Isırdıkça kanayan dudaklardan dökülen sözlerle Havanın nasıl, saatin kaç olduğunu sormak Aşk, hiç kimsenin hiç kimseyi bu kadar sevmemesi Yağmurun incire, zeytinin bala söylediği Anla işte aşk, onbir yaşındaki Muhammed’in (s.a.s.) annesi.. Aşk, eylem Dünyanın en güzel baş kaldırması En güzeli ile dünyanın Bir hırkadan yazışmış en şiir bulup çıkarmak Aşk, hiç kimsenin hiç kimseyi bu kadar beklememesi..
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor… | |
| |  |
| IRCForumlari.NET Reklamlar |
   |
|
25 Aralık 2021, 00:44
| #2 |
| Çevrimdışı IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: aSk - Neden Ağlıyorsun? - Ağlamıyorum Doktor Bey, Gözüme Aşk Kaçtı ve Canımı Fazlaca Yaktı...! - Tedaviye Cevap Vermiyorsun, Çünkü İyi Olmak İstemiyorsun, Böyle Bir Yere Varamayız Bunu Sende Biliyorsun Değil mi? - Evet Biliyorum... - Peki Neden Bana Hiç Yardımcı Olmuyorsun? - ... - Neden Susuyorsun? - Belki de Yaşamam İçin Bir Sebep Görmüyorumdur, Olamaz mı Doktor Bey?- Yaşamak İçin Mutlaka İnsanın Bir Sebebi Vardır ve O Sebep İçin Yaşama Tutunmaya Çalışır... - Ama Benim Bir Sebebim Yok...! - Siz Hiç Aşık Oldunuz mu? Bilir misiniz Nasıl Can Yaktığını, İnsana Neler Yaşattığını? - Hayır Hiç Aşık Olmadım, Ama Adını Oldukça Sık Duydum... - O Zaman Bana "Neden" Diye Sormayın Doktor Bey, Çünkü Size Yardımcı Olmam İçin Bir Nedenim Yok, Benim Yaşamama Değecek Beni Hayata Bağlayacak Hiçbir Şeyim Yok...! - Peki Siz Aşk Nedir Bilir misiniz Doktor Bey? - Hayır Onu da Bilmem Hiç O Duyguları Yaşamadım... - Anlatması Öyle Çok Basit Değil Ama Anlatmaya Çalışayım, Dinleyin O Zaman Doktor Bey... Aşk Öyle Göründüğü Kadar Masum Birşey Değildir... Harf Sayısı Az Olan Ama Taşıdığı Anlamı Çok Büyük, Gözün Görmediği, Ruhun Hissettiği Duygu Yoğunluğu... Akılla Mantığın Devreden Çıkması, Tüm Düşüncelerine Yüreğinin Sahip Olması... Aşk, İnsanın Yüreğine Hükmetmesi, İçten İçe, Günden Güne Bitirmesi, Gören Gözleri Kör Etmesi... Aşk, İnsana Hayatı Zehredip Bir Kabusa Çeviren, Yakan, Yakarken Donduran, İliklerine Kadar Üşüten, Vucudunun Tüm Hücrelerini Eriten Bir Ateş Parçası... Aşk, Yavaş Yavaş Ciğerlerinin Bitmesi, Nefesinin Tükenmesi, Bedeninin Günden Güne Erimesi... Aşk Bir Fırtınadır Doktor Bey, Nerden ve Ne Zaman Eseceğini Bilmediğin... Hazırlıksız Bir Anınızda Yakalar Sizi Anlayamazsın, "Hayır Ben Aşık Olmak İstemiyorum" da Diyemezsin, Çünkü O Fırsatı Vermez Sana, Sımsıkı Kapattığını Sandığın Gönül Kapından Bir Çatlak Bulur Sen Farkına Varmadan Sızar İçine ve O Andan İtibaren Başlar Görevine... Yakar, Yıkar, Mahveder, Ateşlere Salar Yüreğini, Ölmek İstersin Ölemezsin, Ama O Ateşle Yaşamayı da Beceremezsin... "Yapma Bunu Bana" da Diyemezsin, Çünkü Bunu Söyleyebilecek Gücün Kendinde Bulamazsın... Aklını Toparlamaya Çalışırsın Yapamazsın, Unutacağım Dersiniz Başaramazsın, Her Gittiğin Yerde Yer Gördüğün Kişide Onu Ararsın... Aslında Onu Kimseye Benzetmekte İstemezsin Çünkü Ona Benzeyen Kimse Olsun İstemezsin... Kıskanırsın Doktor Bey, Delicesine Kıskanırsın, Ona Yakın Olan Herşeyden Herkesten Delicesine Kıskanırsın... Sizin Sadece Senin Olsun İstersin, Onunla Bir Geleceğin Olmasa da Onun Ruhuyla Nikahlanır Ebedi Hayatta Onun Eşi Olma Arzusu Taşırsın... Ölmek İstersin, Bir An Önce Ölmek Sevdiğine Orada Kavuşmak İstersin, Çünkü Hadis-i Şerifi Bilirsin, "Kişi Sevdiğiyle Beraberdir"... Beklersin Doktor Bey, Gece Demeden Gündüz Demeden Beklersin, Aramayacağını Yazmayacağını Bile Bile Beklersin... Ondan Gelecek Bir Sesi Bir Nefesi, Size Göndereceği Bir Maili, Sesini Duyabileceğiniz Bir Telefonu Beklersin, Ondan Haber Alamadığında Rüzgar Olup Onun Yanına Uçmak, Yağmur Olup Ona Yağmak İstersin... Özlersin, Hemde Deliler Gibi Özlersin, Hiçbir Şey Avutmaz Avutamaz Seni, Her Aklına Geldiğinde Kimselere Farkettirmeden Gözyaşı Dökersin... Onadır Gözpınarlarından Taşan Damlalar, Ona ve Ona Duyduğun Özlemedir... Ne Geceler Biter Sabaha Varır Ne Gündüzler Biter Akşam Olur, Ne İç Yangınların Diner Ne de Acıların... Yanarsın Doktor Bey Yanarsın...! Yangınlarını İçtiğin Suyla Söndüremezsin, Yanarsın, Yandıkça Ağlarsın Ağladıkça Yanarsın... Seversin Doktor Bey Seversin, Her Şeyden Herkesten Çok Seversin, Kendinden Dahi Çok Seversin ve Kendi Ölüm Fermanını Bu Sevgiyle Yazarsın...! Çok Masummuş Gibi Görünen Aşk Var Ya O Aşk Doktor Bey? Öldürür...! Sinsice, Sessizce, Farkettirmeden, Süründürerek, Dayanılmaz Acılar Çektirerek Öldürür...! İşte Böyle Doktor Bey, Bırak Artık, Dokunma Sen Yaralarıma, Onların İlacı Sende Değil Deliler Gibi Sevdiğim Adamdadır... Anlatamadım Ona Yüreğimin Hep Onunla Attığını, Adını Her Andığımda Heyacandan İçimin Kıpır Kıpır Olduğunu, Gözlerimi Her Kapattığımda Onunla Olduğumu, Ona Sırılsıklam Aşık Olduğumu, Gecelerce Onu Sevdiğimi Çığlık Çığlığa Haykırdığımı Anlatamadım Doktor Bey...! Çok Üşüyorum...! Yüreğimde Bilmediğim, Adını Şimdiye Kadar Hiç Duymadığım Bir Mevsim Yaşıyorum... Yüreğimin Her Bahçesi Ayaz Her Köşesi Karanlık, Gitgide Ölüyorum... Olmayacak Bir Aşkın Peşinde Kurduğum Hayallerle Umutlarımı Katıp Yanıma, Hayallerimi Koyup Önüme, Ellerimi Açıp Yaradana Sadece Onu İstiyorum... Her Şeye Rağmen, Hayatımı Hiçe Sayıp Bekliyorum Onu Hiç Gelmeyeceğini Bilsem de... Belki İçimdeki Umutları Tazelemek İçin, Belki de Geri Kalan Ömrü Birlikte Geçirmek İçin Bekliyorum Onu Doktor Bey...
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor… |
| | |
|
25 Aralık 2021, 00:45
| #3 |
| Çevrimdışı IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: aSk Herkesin bir aşk tarifi vardır mutlaka, hiçbiri birbirini tutmasa da hissettirdiği her zaman aynıdır sanırım... Telaffuzu farklı olan kalp sızısı, anlamsız heyecan ve garip mutluluk dalgalanmaları... Aşkın kesin bir tarifinin asla olamayacağı gibi, aşkı bulmanın da belli bir yolu yoktur.Aslını isterseniz aramakta saçmadır, çünkü aşkın zamanı yoktur... Sizin belirlediğiniz zaman ya da kişiler yanlıştır. Aşk tek başına çalışır; sizin mantığınızın almadığı ince hesapları vardır hayatta ve hep size göre yanlış zaman, yanlış insandır seçtiği... Olayın anlamsızlığını sorgulamanın gereksizliğinden midir, yoksa duygusal dalgalanmaların mantığınızı körelttiğinden midir bilinmez körleştirir sizi, algınız zayıflar, düşünmeden yaşarsınız bir dakika öncesine inat hayatı... Bir anda hayatınızın merkezi değişir, dünyanın onun uydusu olduğunu düşünmeye başlarsınız. Özgürlük hayallerinizin iki kişilikte olabileceği yolunda kendinizi kandırma çalışmalarına başlarsınız içten içe... Hayatınız renk değiştirmiştir çoktan bir pembelik çökmüştür etrafa herkes güzel, herkes iyi ve herkes mutludur onca kötülüğe ve mutsuzluğa inat... Bunca zaman beklenenin geldiğini inandırırsınız kendinizi, geçmiş günler anlamsızlaşırken gelecek o kadar umut vericidir ki hep ileri bakmak istersiniz. Bu yaşanılan ya da yaşanıldığına inandığınız şeyler inşallah tek taraflı hissettikleriniz değildir çünkü yıkımı çok acıdır aşkın... Ansızın gelen aşk, yaşanan saniyeler aslında bir ömür değerindedir ve herbiri kocaman boşluklar bırakarak, yaralayıp kanatarak uzaklaşırlar sizden... Kendinizi inandırdığınız hayaller, yağmurla dağılan bulutlar gibi sizi sırılsıklam ederek uzaklaşırlar hayatınızdan... Aşk acısınında evreleri vardır; önce dibe vurmak şartıyla çıkabilirsiniz bu dipsiz kuyudan, ilk olarak ondan sonra kendinizden nefret edersiniz suçlanacak o kadar çok şey vardır ki... Sonra zamanın bilincinize oynadığı ufak oyuna kanar unutursunuz... Ama günün birinde duyduğunuz bir şarkı acıtır yüreğinizi... Uzun lafın kısası mutlu aşk yoktur aslında; aşk herkesin hayatına bir dönem teğet geçer genelde... İmkansızlığındandır büyüklüğü ve ulaşılmazlığındadır dilden dile dolanan hikayeleri...
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor… |
| | |
|
25 Aralık 2021, 00:45
| #4 |
| Çevrimdışı IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: aSk Herkes için bir keredir. O yüzden başta olandır. O yüzden başlatandır. O yüzden aşk A’dır… Bir iyi şeydir Aşk çocuktur. Asiliğin en yakışanı, hesapsızlığın en şövalyesidir. Ceylandır aşk… Sen hiç Leyla’yı gördünmüdür O yüzden buralıdır O yüzden dağlarda gezen ceylandır.. Çaresizliktir, aşk… Çareyi unutmanın çaresizliğidir. Çıkışsızdır aşk. Köprüden geçerken son çıkışı hep geçmektir Darmadağındır, aşk… Hesaba, endazeye, tartıya, ölçüye gelmez. En büyük sermayesi, bildiği gibi olması, en vurucu yanı canının çektiği gibi varolmasıdır. Endişenmektir aşk… Başkalarının ne düşündüğünün umrunda bile olmamasıdır. Ama ya o? Onun ne düşüneceğidir aşk… Farkında olmaktır aşk Umudunu sürekli açık tutmaktır Aşk zaten her daim bir keşfetme hali değilse nedirki? Galibadır, aşk…(mı?) Birine galiba aşık olmazsınız Körkütük olabilirsiniz ama… Ğaşiyedir,aşk… Her şeyi saran kaplayan,değşeti herşeye ulaşan günde bir himmet aramanın, aşkın anayasasını oluşturan muhabbetin bir işe yaramasını ummaktır. Hakikattır,aşk… İstemektir,kesitisiz arzu etmektir. Geçeceği yollarda, yüzünü görmek umuduyla saatlerce beklemeyi göze almaktır. Sevdiği çiçeğin adını öğrenmek için deli gibi ansiklopedi karıştırmaktır. Iscacık benekleridir çocukluğumuzun, aşk… İlk uykusuz gece İlk defa gökyüzüne salıncak kurup dünyanın hayhuyuna yüz çevirmektir. İlktir aşk! İlk erkeğin ilk kadına ilk bakışıdır… Jilet kesiğidir, aşk… Aşk, adamı berhava eder. Aşk, insanın elinden jilet yumuşaklığında tutar Kaderdir aşk… Aşka irade tesir etmez… Leyla’dır aşk… Leyla kadar yakın ve bir okadar da uzaktır aşk.. Masumuyettir, aşk… Aşka düşmek tüm kötülüklerden, tüm hatalardan, tüm yanlışlardan azad olmaktır… Nefestir,aşk… Aşksız yaşayamaz insan Aşk sevgiliyi derin derin içine çekmektir… Olağanüstüdür, aşk… Ne beklenen gelir, ne gelen beklenir… Öndedir,aşk… Yönetendir, karar verendir, Tutarsız kılandır aşk… Paylaşmaktır, aşk… Hayatı çoğaltmak için paylaşmaktır, sahip olduğun herşeyi… Rüyadır, aşk… Hiç bitmesin istediğimiz bir rüya… Siyah beyaz bi filmdir aşk. Siyahı fazladır nedense… Şimdi gitmektir aşk… Bütün sabahları, bütün senli günleri şimdi alıp götürmektir. Tutkudur,aşk… ilk defa beklemektir… Umuttur, aşk… Aşık unutmaz ve dahi unutulan aşk değildir… Üzüm gözlüdür, aşk! Aşk delidir deliliği sever… Ve aşktır! Bir vahadır insanı en ümitsiz çöllerde bile suya erdiren! Yaydır, aşk… Böğründe en derin hatıralrı taşıyandır… Zaferdir,aşk… Tek bir şarkıyla, tek bir şiirle, tek bir kırmızı gülle kazanılan… Doğmak gibidir aşk. Kendiliğinden… Ölmek gibi ya da, tayin edemeden… Leyla’dır aşk… Leyla kadar yakın ve bir o kadar da uzaktır. Bir türlü ulaşamamaktır. Binlerce kez hayalini kurup bulamamaktır. Kadı sormuş Mecnuna: ’’Hemen şimdi feda eder misin kolunu Leyla için?’’ Mecnun sessiz… Yüzüne bir hüzün çökmüs. Gözlerine yaşlar birikmiş. Yutkunmuş. Ölecek gibi, yarım bir nefes almış sessizce. Uzun uzun bakmış koluna ve nihayet söylemiş: ‘’ Kıymayın Leyla’mın koluna!’’ Gözüyle bakamadığın, eliyle tutamadığın, diliyle konuşamadığın, damarlarında dolaşamadığın Yâr mı?
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. Ve görüyorsun ki .. Alnımıza yazılanla ..Gönlümüze kazınan bir olmuyor… |
| | |
 |
| Etiketler |
| aşk |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Normal
