|
|
| | #1 | |
| Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Bir ömür Çalışmıştı.. Bir ömür çalışmıştı,şimdi oğlunun evindeydi… Ev değil; mecburiyetin gölgesiydi aslında. Çoğu akşam kapı sertçe açılır, oğlunun öfkeli sesi yankılanırdı: “Hâlâ ölmedin mi? Ne çektiriyorsun bize?!” Bazen altına kaçırırdı… Titreyen elleriyle gizlemeye çalışır, yüzü kızarır, sessizce özür dilerdi. Ve o anlarda oğul daha da öfkelenir, tekme savurur gibi yapar, ama vurmazdı. Değen ayak değil, gururdu. Torunlar önünde aşağılanmak, insanın en çok dizlerini kırardı. Yaşlı adam duvara yaslanır, gözleri dolar, ama sesi çıkmazdı. Tek iyi davranan geliniydi. Yemeğini yedirir, suyunu uzatır, kahvesini yapar; gecesi gündüzü kaybolur ama sabrı tükenmezdi. Baba her dua ettiğinde aynı cümle dökülürdü dudaklarından: “Allah’ım canımı al… Oğlum günaha girmesin, gelinim bu eziyeti çekmesin.” Bir akşam yine öfke, yine bağırış… Oğul tekmesini savurdu. Gelin bu kez önüne geçti: “Yeter! Bu adam senin baban!” O gün yaşlı adam ilk kez sessizce ağladı. Sevindi mi, üzüldü mü? Belki ikisi de… Çünkü bazen insanı yaşatan sevgi değil, bir damla merhamettir. Gece geldi, ev sustu, rüzgâr bile usul esti. Yaşlı adam gözlerini kapadı, çocuk gibi, sessizce… Ve bu kez uyanmadı.5 yıllık zorunlu misafirligi bitmişti. Gelin sabah elini tuttuğunda adamın yüzünde huzur vardı; ömür boyu yük taşıyıp, sonunda yük olmaktan korkan bir kalbin huzuru. Oğlu başucuna geldi, gözleri geri döndü… Belki pişmanlık, belki korku. Ama geç kalan her duygu gibi, faydasızdı artık. --- Yıllar geçti. Oğlu da yaşlandı. Bacakları güçsüz, nefesi kısa, zihni karışık… O da çocuk oldu babası gibi. Ama onun dört kızı vardı. Hep erkek evlat istemiş, bunu kızlarına da belli etmişti. Ve kader gülümser gibi fısıldadı: “Kız evlat sadece bakmaz; yarayı sarar, geçmişi onarır.” Biri çorbasını üfledi, biri saçlarını taradı, biri elini tuttu, biri gece başında nöbet tuttu. Adam titrek bir sesle fısıldadı: “Babamı çok incittim… Ama siz bana hep iyi davrandınız. İyi ki varsınız. Kavga içinde büyüdünüz, yine de sevgi dolu oldunuz.” Büyük kızı konuştu: — Baba… Ben sırrınızı biliyorum. Dedem bana söyledi. Adam irkildi: — Ne sırrı kızım? — Küçüktüm. Sen dedeme kötü davrandığında, ben de sana kinlendim. Dedem fark etti ki beni çağırdı…Büyük yemin edersen bir sır vereceğim dedi. Tamam.dedim. “Baban gençtir” dedi, “öfkesini sakın büyütme. Bu eve ilk geldiğimde baban bana dedi ki: ‘Gelin merhametlidir, sana çok iyi bakar. Ama ben onu bakmaya zorlamış gibi olursam huzursuz oluruz. Arada sana bağıracağım, bıktım diyeceğim; bakacaksın ki gelinin sana daha çok sahip çıkacak.’” Ve haklıydın baba Sen dedeme kızdıkça, annem ona daha içten baktı; “of” bile demedi. Hatta o kavgalar sırasında dedem göz kırpardı bana ve kardeşlerime. “Her şey yolunda, bu bir oyun” der gibi… — Ve dedem hep anlatırdı: Sen her gece gizlice yanına gider, elini öpermişsin. “Baba, hakkını helal et” dermişsin. Saatlerce konuşur, sonra sessizce dönermişsin.Pazar günleri biz evde yokken deniz kenarında onu gezdirirmissin. — Dedem senden razı gitti. Bunu rahmetli anneme bile söylemedik. — Her gün bize Nazım’dan şiirler okurdu. Hep şöyle derdi: “En güzel deniz, henüz gidilmemiş olandır.” — Benim kahramanım babam… Kendini hep kötü gösterdin ama sen saf iyiliksin. Adam uzun süre sessiz kaldı başını eğdi. “Kızım… ben o dönemde gerçekten dedene kötü davrandım. Altı gün çalışırdım…Psikolojim çok bozuktu. Ne özür diledim ondan, ne annenizle ilgili bir şey söyledim.Ne de onu sahilde gezdirdim . Belki o sizi üzmemek için böyle anlattı. Belki de kendi kendine böyle inanmak istedi zihninde bu hikayeyi uydurdu. Kız çöktü,gözleri dolarak hayal kırıklığı ile fısıldadı: “Belki de baba belkide!Dedem seni, senin onu hiç anlayamayacağın kadar çok sevdi. İstedi ki ona yaşattığını asla yaşama…” Bu hikâye, gerçek yaşanmış olaylardan ilham ile kurgulanmıştır. Unutma: “Her insan yaşattığını yaşamaz… Kız evlat incinse bile bırakmaz.” Bu ülkede yaşlıyı, hastayı, yatağa mahkûmu yürek taşır. Kimi gelin ömründen, kimi kız gençliğinden, kimi torun uykusundan verir. Onlar çıkamaz dışarı. Nefes almak bile plan ister. Gün değil, ömür verirler. Ve kimse bilmez… Onların da bir hayatı vardı; bir hayali, bir sokağı, bir güneşi. Bu söz onlaradır: “Evlatlık, gelinlik, torunluk değil… İnsanlık yaptınız.” Yorgun ama şerefli bir vazifedir bu. Allah güçlerini eksiltmesin, mükâfatlarını hem dünyada hem ahirette versin. Unutmayın: Bizim yaşlılarımız yük değil, emanettir. Bakanlar da sessiz kahramandır. Bir devlet, yaşlısına “Kimseye yük olmadan al beni” dedirdiği gün eksiktir. Allah herkese evlat değil, evlat gibi evlat nasip etsin. Ve her eve bir kız evladın duasını versin. Kimse kimseye yük hissetmesin Gerçek bir olaydan kurgulandı.
__________________ O son bu gün son buluyor.. | |
| | |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| Seçenekler | |
| Stil | |
| |
Benzer Konular | ||||
| Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
| Diyarbakır'da cani anne Eylül'e işkence edip öldürmeye çalışmıştı! | NurSima | Güncel ve Son Dakika Haberler | 1 | 01 Nisan 2022 12:37 |
| Ömür | Sarya | EylulFM Paylaşım | 0 | 12 Mart 2022 20:43 |
| ÖMR (Ömür) | PySSyCaT | Dini Sözlük | 0 | 30 Eylül 2016 22:20 |
| Ömür | nesimsek | Amatör Şairler | 0 | 30 Kasım 2015 11:39 |
| Ömür Ömür - Yılmaz Erdoğan | Sevda | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 08 Aralık 2011 03:21 |