IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  vaybe sohbet

>
+
Etiketlenen Kullanıcılar

2Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29 Mart 2009, 22:04   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Akif'in Şiirlerinden Bir Demet




İSTİKLAL MARŞI


Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.



Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl;

Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklâl.



Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;

Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım...



Garb'ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim îman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

"Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?



Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hâyasızca akın.

Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.



Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.



Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?

Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.



Rûhumun senden İlâhî şudur ancak emeli:

Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli;

Bu ezanlar - ki şehâdetleri dinin temeli -

Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.



O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım;

Her cerihamdan, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım!

O zaman yükselerek Arş’a değer belki başım.



Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.

Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal.




Mehmet Akif Ersoy..

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Mart 2009, 22:12   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Akif'in Şiirlerinden Bir Demet




Zulmü Alkışlayamam

Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım!..
- Boğamazsın ki!
- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.

Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?



M.Akif Ersoy





 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Mart 2009, 22:16   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Akif'in Şiirlerinden Bir Demet




MEYHANE

Canım sıkıldı dün akşam, sokak sokak gezdim;
Sonunda bir yere saptım ki, önce bilmezdim.

Bitince bir sıra ev, sonra bir de virane,
Dikildi karşıma bir han kılıklı meyhane:

Basık tavanlı, karanlık, sefil bir dükkan;
İçinde bir masa, yahut civar tabutluktan

Atılma çok ölü görmüş acıklı bir teneşir!
Yanında hurdası çıkmış bir eski püskü sedir.

Sakat, bacaksız on, on beş hasırlı iskemle,
Kırık dökük şişeler, bir de çinko tepsiyle,

Beş on kadeh, iki üç testi... Sonra tezgahlık
Eden yan üstüne devrilme kirli bir sandık.

Sönük sönük yanıyor rafta isli bir lamba...
Önünde bir küme: fes, takke, hırka, şalta, aba

Kımıldanıp duruyorken, sefil bir sohbet,
Bu isli zulmete vermekte büsbütün vahşet:

- Kuzum Dimitri, bu akşam biraz ziyadece ver...
- Ziyade, anladık amma ya içtiğin şişeler?

- Çizersin..
- Öyle mi? Lakin, silinmiyor çetele!
Bakın tavan tebeşirden görünmez oldu...
-Hele!

- Bizim peşin paramız... Anladın mı dün kurusu?
- Ayol tükendi mezem... Bari koy biraz turşu.

Arattı kendini ustan... Dinince dinlersin!
- Hasan be, sende nasıl nazlı nazlı söylersin!

Nedir o türkü... Aman başka yok mu?... Hah, şöyle!
- Ömer, ne nazlanıyorsun? Biraz da sen söyle.

- Nevazil olmuşum, Ahmed, bırak sesim yok hiç...
- Sesin mi yok? Açılır şimdi: bir imam suyu iç!

- Yarın ne iştesin Osman?
- Ne işteyim... Burada!
- Dimitri çorbacı, doldur! Ne durmuşun orada?

- O kim gelen?
- Baba Arif.
- Sakallı, gel bakalım...
Yanaş.
- Selamunaleyküm.
- Otur biraz çakalım...

- Dimitri, hey parasız geldi sanma, işte para!
- Ey anladık a kuzum...
- Sar be yoldaşım cigara...

- Aman bizim Baba Arif susuz musuz içiyor!
- Onun bi dalgası olmak gerek: Tünel geçiyor.

- Moruk, kaçıncı kadeh? Şimdicik sızarsın ha!
- Sızarsa mis gibi yer, yetmemiş adam değil a.

Yavaş yavaş kafalar, kelleler kızışmıştı,
Ağız, burun, hele sesler bütün karışmıştı;

Dikildi ağzına baktım, açık duran kapının,
Fener elinde bir erkek, yanında bir de kadın.

Beş on dakika süren bir düşünceden sonra,
Kadın girdi o zulmet-sera-yı menfura. (Nefret edilen karanlık yer)

Gözünde ebr-i teessür, yüzünde hun-i hicab,(üzüntü gözyaşlari)
Vücudu ra'se-i na-çar-i ye's içinde harab,(çaresizlik üzüntüsü)

Teveccüh eyleyerek sonradan gelen Babaya:
- Demek taşınmalı artık çoluk çocuk buraya!

Ayol, nedir bu senin yaptığın? Utan azıcık...
Anan da, ben de, yumurcakların da aç kaldık!

Ne iş, ne güç, gece gündüz içip zıbar sade;
Sakın düşünme çocuklar acep ne yer evde?

Evet, sen el kapısında sürün işin yoksa!
Getir bu sarhoşa yutsun, getir paran çoksa!

Zavallı ben... Çamaşır, tahta, her gün uğraş da,
Sonunda bir paralar yok, el elde baş başta!

O tahtalar, çamaşırlar da geçti, yok halim...
Ayakta sallanışım zorlanır Hüda alim!

Çalışmadın, beni hep bunca yıl çalıştırdın;
O yavrucakları çıplak, sefil alıştırdın;

Bilir mahalleli kim, aldığın zamanda beni,
Çehiz çimenle donatmıştı beybabam evini.

Ne oldu şimdi o eşya? Satıp kumarda yedin!
Evet, kumarda yedin, hem de karşılarda yedin!
.....
.....
Herif! Şu halime bak, merhametli ol azıcık...
Bırak o zıkkımı, içtiklerin yeter artık.

Efendiler, ağalar, siz de bir nasihat edin,
Sizin belki var evladınız...
- Hasan, ne dedin?

- Bırak, köpoğlu kadın amma çalçeneymiş ha!
- Benimki çok daha fazlaydı.
- Etme!
- Elbet ya!

Onun için boşadım. Sen işitmedin mi Halim?
- Kadın lakırdısı girmez kulağıma zati benim.

Senin kadın dediğin adeta pabuç gibidir:
Biraz vakti taşınır, sonradan değiştirilir.

Kadın bu sözleri duymaz, tazallüm eylerdi;
Herif mezar taşı tavriyle sade dinlerdi;

Açılıp ağzı nihayet, açılmaz olsa idi!
Taşıp döküldü, içinden şu la'net-i ebedi:

- Cehennem ol seni hınzır ******, git Boşsun!
- Ben anladım işi, sen komşu, iyice sarhoşsun;

Ayıltınız şunu yahut!
-ilişmeyin!
-Bırakın!
Herif ayıldı mı, bilmem, düşüp bayıldı kadın!


M.A.E



 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Mart 2009, 22:21   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Akif'in Şiirlerinden Bir Demet




FATİH KÜRSÜSÜNDEN

Birinci zümreyi teşkil eden zavallı avam,
Biraksalar devam edecek tatlı uykusuna devam.
Bugün nasibini yerleştirince kursağına;
'Yarın' nedir? Onu bilmez, yatar dönüp sağına.
Yikilsa arş-ı hükümet, tıkılsa kabre vatan,
Vazifesi değil; çünkü 'hepsi Allah'tan!'
Ne hükmü var ki, esasen yalancı dünyanın?
Ölürse, yan gelip yatacak cennetinde Mevla'nın.
Fena kuruntu degil! Ben derim, sorulsa bana:
'Kabul ederse cehennem ne mutlu, amca, sana!'

Ikinci zümreyi teşkil eden cemaat ise,
Hayata küskün olandır ki: saplanıp ye'se,
'Selametin yolu yoktur... Ne yapsalar boşuna!'
Demiş de hırkayı çekmiş bütün bütün başına.
Bu türlü bir hareket mahz-ı küfr olur, zira:
Talepte amir olurken bir ayetinde Huda;
Buyurdu: 'Kesmeyiniz ruh-u rahmetimden ümid;
Ki müşrikin olur ancak o nefhadan nevmid.'
Bu bir; ikincisi: ye'sin ne olsa esbabı,
Onun atalet-i külliyedir ki icabi,
Teressübâtını etmiştik önceden tahlil.

Üçüncü zümreyi kimlerdir eyleyen teşkil?
Evet, şebâb-ı münevver denen şu nesl-i sefih.
- Fakat nezihini borcumdur eylemek tenzih-
Bu züppeler acaba hangi cinsin efradi?
Kadin desen, geliyor arkasindan erkek adı;
Hayir, kadın değil; erkek desen, nedir o kılık?
Demet demetken o saçlar ne muhtasar o bıyık?
Sadası baykuşa benzer, hiramı saksağana;
Hülasa, züppe demiştim ya, artık anlasana!...
Fakat bu kukla herif bir büyük seciyye taşır,
Ki, haddim olmiyarak, 'Aferin!' desem yaraşır.
Nedir mi? Anlatayım: öyle bir metaneti var,
Ki en savılmıyacak ye'si tek birayla savar.
Sinirlerinde teessür denen fenalık yok,
Tabiatında utanmakla aşinalık yok.
Bilirsiniz, hani, insanda bir damar varmış,
Ki yüzsüz olmak için mutlaka o çatlarmış,
Nasılsa 'Rabbim utandırmasın!' duası alan,
Bu arsızın o damar zaten eksik alnından!
Cebinde gördü mü üç tane çil kuruş nazlım,
Tokatlıyan'da satar mutlaka, gider de çalım.
Eğer dolandırabilmişse istenen parayı;
Görür mahalleli ta karnavaldan maskarayı!
Beyoğlu'nun o mülevves muhit-i fahişine
Dalar gider, takılıp bir sefilin peşine.
'Haya, edeb gibi sözler rüsum-u fasidedir;
Vatanla aile, hatta, kuyud-u zaidedir.'
Diyor da hepsine birden kuduzca saldırıyor...
'Ayıp değil mi?' demişsin... Acep kim aldırıyor!
Namaz, oruç gibi şeylerle yok alış verişi;
Mukaddesat ile eğlenmek en birinci işi.
Duyarsanız 'kara kuvvet' bilin ki: imandır.
'Kitab-i köhne' de -haşa- Kitab'ı Yezdan'dır.
Üşenmeden ona Kur'ani anlatırsan eğer,
Şu ezberindeki esmayı muttasıl geveler:
'Kurun-u maziyeden kalma cansız evradı
Çekerse, doğru mu yirminci asrın evladı?'
Nedir alakasi yirminci asr-ı irfanla
Bu şaklaban herifin? Anlamam ayıp değil a!
Meta'-i fazlı mı varmış elinde gösterecek?
Nedir meziyeti, görsek de bari öğrensek.
Hayir! Mehasin-i Garb'in birinde yok hevesi;
Rezail, oldu mu lakin, şiarıdır hepsi!
Bütün kebaire tiryaki bir kopuk tanırım.
-Ne oldu bilmiyorum şimdi, sağ degil sanırım-
Kumar, senaatin akşamı, irtikap, içki...
Hulasa defter-i a'mali öyle kapkara ki:
Yanında leyl-i cehennem, sabah-ı cennettir!
'Utanmiyor musun. Ettiklerin rezalettir!'
Denirse kendine, milletlerin ekabirini
Sayardi göstererek hepsinin kebairini:
'Filan içerdi... Filan fuhşa münhemikti...' diye
Mülevvesatini bir bir rical-i maziye
Izafe etmeye başlardi paye vermek için.
'Peki! Fezaili yok muydu söylediklerinin?'
Diyen çikarsa 'müverrihlik etmedim!' derdi.
Şu züppeler de, bugün ayni ruhu gösterdi.

Fransız'ın nesi var? Fuhşu, bir de ilhadi;
Kapıştı bunları 'yirminci asrın evladı!'
Ya Alman'ın nesi var zevki okşayan? Birası;
Unuttu ayranı, ma'tuda döndü kahrolası!
Heriflerin, hani dünya kadar bedayii var:
Ulumu var, edebiyyati var, sanayii var.
Giden birer avuç olsun getirse memlekete;
Döner muhitimiz elbet muhit-i ma'rifete.
Kucak kucak taşıyor olmadık mesaviyi;
Beğenmesek 'medeniyyet!' diyor; inandik iyi!
'Ne var, biraz da maarif getirmiş olsa...' desek
Emin olun size 'hammallık etmedim?' diyecek.


M.A.Ersoy


Konu noLove tarafından (29 Mart 2009 Saat 22:34 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Mart 2009, 22:37   #5
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Akif'in Şiirlerinden Bir Demet




ÇANAKKALE ŞEHİDLERİNE

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"

Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...

Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,

Maske yırtılmasa halâ bize affetti o yüz...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.

Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;

Bu göğüslerse Huda'nın ebedi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.

Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.

"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.


M.Akif..



 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Mart 2009, 22:39   #6
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Akif'in Şiirlerinden Bir Demet




EY YOLCU

Gitme, ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım:
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım:


Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
Öyle dehşetli muhitimde dönen matem ki!..

Ah! Karşımda vatan namına bir kabristan,
Yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan?


Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu,
Nereden başladı yükselmeye, bak, nerde ucu!


MAE

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 31 Mart 2009, 00:12   #7
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Akif'in Şiirlerinden Bir Demet




anLaşTıK
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

biRaZ daHa moDeRn tüRkÇe iLe yaZıLaN şiiRleRiNi teRciH etSem iyi oLaCaK (:

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 30 Ekim 2010, 14:57   #8
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ey Yolcu. . .(Mehmet Akif Ersoy)





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Ey Yolcu. . .

Gitme, ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım:
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım:
Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
Öyle dehşetli muhitimde dönen matem ki!..
Ah! Karşımda vatan namına bir kabristan,
Yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan?
Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu,
Nereden başladı yükselmeye, bak, nerde ucu!

Mehmet Akif Ersoy

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Kasım 2010, 16:31   #9
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Mehmet Akif Ersoy Şiirleri...+ Şiir Videolar.




[FLASH]
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
face="Times New Roman">Cenk marşı

Ey sürüden arkaya kalmış yiğit
arkadaşın gitti haydi sen de git
bak ne diyor ceddi şehidin işit
haydi git evladım uğurlar ola
haydi git evladım açıktır yolun
zalimlere karşı bükülmez kolun
bayrağı çek ön safa geçmiş bulun
uğurun açık olsun uğurlar ola.

eşele bir yerleri örten karı
ot değil onlar dedenin saçları
dinle şehit sesleridir rüzgarı
haydi git evladım uğurlar ola
haydi git evladım açıktır yolun
zalimlere karşı bükülmez kolun
bayrağı çek on safa geçmiş bulun

uğurun açık olsun uğurlar ola
haydi levent asker uğurlar ola
yerleri yırtan sel olup taşmalı
dağ demeyip taş demeyip aşmalı
sende ki coşkunluğa er şaşmalı
kahraman askerim uğurlar ola

haydi git evladım açıktır yolun
zalimlere karşı bükülmez kolun
bayrağı çek ön safa geçmiş bulun
haydi levent asker uğurlar ola
haydi git evladım uğurlar ola....

Mehmet Akif ERSOY


Gönülle Başbaşa
Dudakları bir dal ateş, mercan gibi
Bakışları masum bir heyecan gibi
Yürürken titriyen o narin endamı

Pembe bir gül açmış taze fidan gibi
Fark edemiyorum gözle gördüğümü
Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü
Bir tatlı rüya mı, bir canlı büyü mü?
Elim dokunuyor, fakat yalan gibi...
Mehmet Akif Ersoy

Resim İçin

Beni rahmetle anarsın ya, işitsen, bir gün,
Şu sağır kubbede, haib, sesimin dindiğini?
Bu heyulaya da bir kerrecik olsun bak ki,
Ebediyyen duyayım kabrime nur indiğini...

Mehmet Akif Ersoy


Hüsran

Ben böyle bakip durmayacaktim, dili bagli,
Islam'i uyandirmak için haykiracaktim.
Gür hisli, gür imanli beyinler, cosar ancak,
Ben zaten uzunboylu düsünmekten uzaktim!
Haykir! Kime, lakin? Hani sahipleri yurdun?
Ellerdi yatanlar, saga baktim, sola baktim;
Feryadimi artik bogarak, na'sini, tuttum,
Bin parça ettim si'irime gömdüm de biraktim.
Seller gibi vadiyi eninim saracakken,
Hiç çaglamadan, gizli inen yas gibi aktim.
Yoktur elemimden su sagir kubbede bir iz;
Inler 'Safahat'imdaki hüsran bile sessiz!

Mehmet Akif Ersoy


Çocuklara

Ne odunmuş babanız: Olmadı bir baltaya sap!
Ona siz benzemeyin, sonra ateştir yolunuz.
Meşe halide yaşanmaz, o zamanlar geçti;
Gelen incelmiş adam devri, hemen yontulunuz.
Ama dikkatli olun: Bir kafanız yontulacak;
Sakın aldanmayın: İncelmeye gelmez kolunuz!..

Mehmet Akif Ersoy


Sırtlan

Sırtlanları Geçmişti Beşer yırtıcılıkta
Dişsizmi Bir İnsan Onu Kardeşi Yerdi..

Mehmet Akif Ersoy


Canan yurdu

Eyvah! sevgilininyurdu ıssız kalmış
Ayak bastığı heryer kırgın bir mezar olmuş
İçindeki ahenk uçmuş da
Ses seda kalmamış yuvada
Yer yer gömülü durur emeller
Sanki kıyamet gününü beklerler...
Ya rab! niye böyle bir yığın toprak
Olmuş yatıyor o temiz saha?
Ya rab! niçin o parıltı ortada yok?
Ya rab! niçin uzayıp gitmekte bu gölge?
Ya rab! sevgilinin yuvası üzerine
Gerilmiş bu kat kat aydınlık perdesinin anlamı ne?

Mehmet Akif Ersoy

Kosova

Nerede olsam karşıma çıkıyor bir kanlı ova
Sen misin yoksa hayalin mi vefasız kosova
Hani binlerce mefahirdi senin her adımın...
Hani sinende yarıp geçtiği yol Yıldırım'ın
Hani asker, hani kalbinde yatan şah-ı şehid
Söyle Meşhed öpeyim secde edip toprağını
Yokmudur Murad'ın sende iki üç damla kanı...

Mehmet Akif Ersoy

Tebrik

Gökten ay parçası halinde, o rahmet güneşi,
İndi afaka bu akşam, bu mübarek akşam.
Ebedi kandili yaktıkça, Huda'dan dilerim,
Parlasın dursun o iman senin alnında, Paşam!..

Mehmet Akif Ersoy


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Ordunun Duası

Yılmam ölümden, yaradan, askerim
Orduma 'Gazi' dedi Peygamber'im
Bir dileğim var ölürüm isterim
Yurduma tek düşman ayak basmasın
Amin desin hep birden yiğitler
Allahu ekber gökten şehitler
Amin! Amin! Allahu ekber
Türk eriyiz silsilemiz kahraman
Müslümanız Hakk'a tapan müslüman
Putları Allah tanıyanlar, aman
Mescidimin boynuna çan asmasın
Amin desin hep birden yiğitler
Allahu ekber gökten şehitler
Amin! Amin! Allahu ekber
Millet için etti mi ordum sefer
Kükremiş arslan kesilir her nefer
Döktüğü kandan göğe vursun zafer
Toprağa bir damlası boşa akmasın
Amin desin hep birden yiğitler
Allahu ekber gökten şehitler
Amin! Amin! Allahu ekber
Ey ulu Peygamberimiz nerdesin
Dinle minaremde öten gür sesin
Gel! Bana yar ol ki cihan titresin
Kimse dönüp süngüme yan bakmasın
Amin desin hep birden yiğitler
Allahu ekber gökten şehitler
Amin! Amin! Allahu ekber...

Mehmet Akif Ersoy

Hayatın Anlamı Senın Bakıslarında

Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı... Bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş.. Ama aldığı cevaplar da ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş. Dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş. Köy, kasaba, ülke dolaşmış bu arada za...man da durmuyor tabi ki. Tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona 'Şu karşıki dağları görüyor musun, orada yaşlı bir bilge yaşar. İstersen ona git belki o sana aradığın cevabı verebilir.' demişler.Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş. Bilge 'Sana bunun cevabını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor.' demiş. Adam kabul etmiş. Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş. 'Şimdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel. Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin eğer bir damla eksilirse kaybedersin.' Adam gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış 'Evet, kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı? '. Adam şaşkın bir şekilde şunu söylemiş: 'Ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki.'. Bunun üzerine bilge 'Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel.' demiş. Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzellikler büyülemiş muhteşem bir bahçedeymiş çünkü. Geri geldiğinde bilge, adama 'Bahçe nasıldı? ' diye sormuş. Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış. Bilge gülümsemiş, 'Ama kaşıkta hiç yağ kalmamış.' demiş ve eklemiş: 'Hayat senin bakışınla anlam kazanır. Ya sadece bir noktayı görürsün hayatın akıp gider sen farkına varmazsın.. Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın akıp giden zamanın anlam kazanır... Hayatının anlamı senin bakışlarında gizlidir.'...

Mehmet Akif Ersoy



Konu Sevda tarafından (28 Kasım 2010 Saat 17:14 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
akif, akifin, bîr, demet, ersoy, mehmet, siirlerinden, yolcu


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler... Dedecan61 IF Günlük 290 21 Temmuz 2025 12:41
Mehmet Akif Ersoy’un şiirleri ve hayatı… Mehmet Akif Ersoy vefatının 83. yılında anıyoruz.. Beatrice Özel Günler 2 27 Aralık 2019 17:38
Kahramanmaraşlı Halk Şairlerinden ve Şiirlerinden Örnekler efLatun Akdeniz Bölgesi 0 20 Aralık 2011 19:36
Demet Akalın'ın çıplak sesi! Demet Seray'a rakip oldu! Süslü Haber Arşivi 0 15 Ocak 2010 00:48