25 Mayıs 2010 Salı, 11:41:58


NEDEN mi?
Mantık çok basit: Baykal’lı CHP’nin gireceği bir seçimde oluşacak dinamik ile Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu bir CHP’nin gireceği seçimin dinamiği çok farklı olacak.

Daha açık yazayım: Gerek “AK Parti’nin son bir yıl içinde attığı adımların algılanması”, gerekse yeni CHP gibi değişimler sonucu AK Parti ilk defa “mağdur” olmadığı bir ortamda seçime girecek.

Sevgili dostlar, Türkiye’de son bir yılda yaşananların ortaya çıkaracağı birçok “olumlu etki” ve “travma” olacak... Ve bu travma bileşkesinin en net sonucu “mağdurların” olmadığı, eşitlerin çarpıştığı bir seçim denklemi ortaya çıkacak...

Detaylarına gelince...

Sevgili dostlar, 2003 seçimine “halkın mağdur olduğu” bir ortamda “28 Şubat’ın son dalgalarından mağdur olan kadrolar”ın oluşturduğu bir “ana denklem” içinde giren AK Parti, bir önceki seçimde de “aynı durumu elektronik 28 Şubat dinamiği” sayesinde yakalamış ve bunu “oya çevirmeyi” başarmıştı! Haklıydı da; halkın seçtiği TBMM’nin iradesine müdahale edilmek istenmiş ve edilmişti!

Durum, son dönemde özellikle operasyonların sertleştiği ve CHP’nin bile “kaset darbesi ile değiştiği” ortamdan çok farklı...

Daha açık yazayım: Artık 2001 krizinin “mağdur ettiği”, küresel finansal dalgalar ile “yıkılmış bir halk” yok! 1960’tan 2010’ lara kadar çeşitli “bahaneler” ile “ötekileştirilenler” ana aktör olarak ülkenin gündeminde “gecikmiş de olsa yerlerini almış durumdalar” ve en önemlisi 1960’tan elektronik müdahaleye kadar “mağdur edenler” şimdi halkın gözünde “mağdur duruma düşmek” üzereler. Daha da önemlisi, “kimin yaptığı belli olmayan bir darbe ile CHP’de büyük bir değişim” oldu ve “eşitlerin ortaya çıktığı” bir sonuç algılaması oluştu...

Sonuç: Yukarıda detaylarını aktarmaya çalıştığım ana denklem içinde AK Parti ilk defa “ötekilerin, mağdur edilenlerin” partisi olmadan ilk genel seçimine girecek. Bakalım Türk halkı bu sefer ne karar verecek; kendine yeni mağdurlar mı bulacak yoksa “uç etkilerden arındırılmış bir ortamda” sadece “iş yapma kriterlerine” göre mi oy verecek? Burada da bir not düşmem gerekli: Kılıçdaroğlu “Genel Başkan” ama hâlâ “iş yapma-yapabilme kriterlerini” ortaya koyabilmiş değil!

Son söz: Türkiye “eşit parçalar” arasında “mağdurlardan arındırılmış” bir yapı içinde seçime gidiyor. Çok ilginç bir seçim olacak. Seçimin AK Parti ile CHP
arasında geçeceğini, diğerlerinin “sıfıra doğru” yol alacağını düşünüyorum, detayları paylaşacağım...

Kılıçdaroğlu ilk canlı yayınını Habertürk’te yaptı
DÜN akşam ana haber bültenimizde Kılıçdaroğlu’nu, Genel Başkan olduktan sonraki ilk yayınında izlediniz. Çok önemli bir soruya cevap verdi: Hesap uzmanı Kılıçdaroğlu, iş dünyasını tedirgin edecek mi? Verdiği cevap çok netti: Özel sektörün başarısı bizim başarımızdır!

Güzel cevap ama bir yönden de eksik; TÜSİAD’ın “parti lideri” olmayacağının da “güvencesini” vermeli. Daha da sert yazayım: Kılıçdaroğlu’nun, aynen Baykal gibi TÜSİAD’ın ve onu yönetenlerin dümen suyuna girmeyeceğinden “emin olamadığımız” sürece “bu soru” hep ortada kalacak! Haydi Sayın Başkan, birkaç cümle et ve “yerleşik düzenin adamı olmadığını” göster bize!