13 Haziran 2010 Pazar, 12:12:19


SUÇLU yine medya.

Zannedersiniz ki, Mavi Marmara yolcularına biz dedik “Hadi beyler,Gazze’ye yazık oluyor. Gidin şu ambargo nasıl delinir dünyaya gösterin” diye.
Durum bu değil elbet.

Tam aksine, başından beri uyarıyoruz, 9 vatandaşımız öldürülmeden üç gün önce
manşet atmışız, “Gerilim tırmanıyor” diye.

Ne yapılmış? Hiiiiç!

Ha pardon, milletvekilleri gemiye bindirilmemiş.

Şimdi öğreniyoruz ki, İsrailli yetkililer üç gün boyunca Türkiye’de muhatap bulamamışlar, “Yollamayın şu gemiyi. Maraza çıkaracağız” mesajı vereceklermiş
ama olsun.

Yine de muhatap bulamamışlar.

İrlanda gemisi de Mavi Marmara durumundaydı aslında. Ama orada hükümetler görüşmüş, olay can kaybı olmadan halledilmiş.

Ama suçlu yine medya.

Ne yapacaktık anlamadım.

Binyamin Netanyahu’yu mu aramam gerekiyordu benim?

Arayıp “Netanyahu, yeter yahu” mu diyecektim?

Neredeyse hepimize “İsrail basını” diyorlar. Alayımız “Siyonist” olduk.

Neden olduysak bilmiyorum.

Çünkü İsrail’e sövme konusunda ilk günden beri siyasetçilerimizden eksiğimiz yok.
Ağzımıza geleni söyledik.

Ama bir yandan da hataları göstermeye çalıştık. Bir daha aynı hatalar yapılmasın diye.

İşte bu bizi “İsrail basını” yaptı.

Türk tipi demokrasi anlayışı, düşünce özgürlüğü bu işte.

İsrail’de Haaretz Gazetesi, kendi hükümetini suçlayan yayınlar yapıyor.

Neredeyse kendi kabinesine “katiller” diyor.

Beğenmediğimiz İsrail’de bir tek politikacı çıkıp da “Bu Haaretz, Türk gazetesi gibi. Ajan mıdır nedir?” demiyor.

Biz ise bir yandan İsrail’in affedilmez katliamını lanetliyor, hatta küfrediyor, ama bir yandan da Türkiye’de bu işi organize edenlerin nerede yanlış yaptıklarını yazıyoruz.

Ama “İsrail yanlısı” oluyoruz.

Burada “insaf” demek lazım.

Hatta daha iyi anlaşılsın diye “el insaf”.

Ya da daha iyi anlaşılsın.

“Bes, kifaye insaf.”

Anlamadınız mı?

Arapça bilen birine sorun o zaman.

NİYE BİNMEDİLER?

BİRİSİ bana anlatsın.

Neyi mi?

Mavi Marmara gemisiyle Gazze’ye gitmeyi planladığını açıklayan milletvekillerinin ve bakanların son anda gemiye binmekten neden vazgeçtiklerini.

Bu sorunun yanıtı hayati.

Daha doğrusu ölümcül.

Çünkü 9 kişinin canının yanıtı, bu sorunun yanıtında gizli.

ÖzÜR DİLEYENE DEĞİL DEİLETMEYENE BAKIN

İSRAİL’i yöneten taifenin adam olma olasılığı katiyen yok.

En azından bu hükümet değişmeden. Yanlış anlamayın, İsrail hükümetinden bahsediyorum. Yamalı bohça hükümetinden.

Habertürk’e röportaj veriyorlar ve söyledikleri lafa bakın.

“Yanlış yaptık, hatalıyız ama özür dilemeyiz.”

Bu söylenecek laf değil ama karşı tarafın zafiyetini görünce böyle demeleri gayet
normal.

Çünkü Türkiye tarafında laftan başka tık yok.
İsrail’le ilişkileri kopartalım falan demiyoruz ama başından beri, “İsrail hükümeti değişinceye kadar” kaydıylatüm ilişkiler ve tüm anlaşmalar askıya alınabilir diyorum.

Ancak bizim hükümette böyle bir niyet yok.

İran’ı koruyup kollamakta gösterdikleri kararlılığı, İran uğruna alınan riskleri kendi
ülkemiz, kendi vatandaşlarımızdan 9’unun canı için gösteremiyoruz.

İsrail de bunu fark etmiş zaten.
“Hatalıyız ama özür dilemeyiz” diyor.

Doğru dilemezler.

Çünkü karşılarında diletecek bir kararlılık yok.

Zaten suçlu da İsrail değil ki, Türk medyası.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Ne adam olması canım. Bu memlekette adam olsan ne yararı var ki. Adam olacağına yalaka ol.