IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler (https://www.ircforumlari.net/siir-hikaye-ve-guzel-sozler/)
-   -   ''Alıntı Şiirler'' (https://www.ircforumlari.net/siir-hikaye-ve-guzel-sozler/388799-alinti-siirler.html)

BoRaN 12 Kasım 2021 21:04

Cevap: ''Alıntı Şiirler''
 
Yıllar geçti,ben yoruldum
Dillerde kirlendi adım
Ne uslandım, ne duruldum
Ben seni hiç unutmadım...

Takvim sonunu unuttu
Bülbül kanını unuttu
Düşman kinini unuttu
Ben seni hiç unutmadım…

Çehren gibi baktım aya
Kanadım, toprağa,suya
Dağ-taş düşerken uykuya
Ben seni hiç unutmadım…

Sen, beni erken unuttun
Elveda derken unuttun
Sen, sözün varken unuttun
Ben seni hiç unutmadım…

Sen, gönlünce bir aşk düşle
Hayata yeniden başla
Sevgim üzerse bağışla
Ben seni hiç unutmadım…

Kullar dinini unuttu
Mahşer gününü unuttu
Yollar yönünü unuttu
Ben seni hiç unutmadım…

Dinlemedim eşi-dostu
Herkes kızdı, sonra sustu
Bana annem bile küstü
Ben seni hiç unutmadım…

Bir vedayla ölünmezmiş(!)
Bana kız mı bulunmazmış(!)
Bilmezler, bu garip bir iş
Ben seni hiç unutmadım…

Şu akşamlar yordubeni
Yıldız yıldız vurdu beni
Hatıralar sardı beni
Ben seni hiç unutmadım…

Biz ayrıldık, ah bu yüzden
Dalgalar koptu denizden
Bir ben kaldım, ikimizden
Ve ben seni unutmadım…

Aslı, nazını unuttu
Kerem, sazını unuttu
Mecnun, sözünü unuttu
Ben seni hiç unutmadım…

Şu göklere yemin olsun
Kızıl kara yemin olsun
“Yalan yer”e yemin olsun
Ben seni hiç unutmadım…

Binbir kere yemin olsun
Ardınsıra yemin olsun
BEN SENİ HİÇ UNUTMADIM... BEN SENİ HİÇ UNUTMADIM... BEN SENİ HİÇ UNUTMADIM.......

Ali KINIK

aSk 07 Aralık 2021 09:19

Cevap: ''Alıntı Şiirler''
 
Çığlıklar düşünce gecemin yakasına, göğsümdeki bütün sevdalar uyanır
Kirpiklerime dokunur aşk, yüreğimdeki yorgunluk sevgiyle sarmalanır
Ruhumdan dökülünce sabırsız şiirler, yankım bekleyişlerle harmanlanır
Umutlar çekerken kör kuyulardan, yasaklı bir yürekte hüzün yudumlanır

Ne zaman suskuların gürültülü ormanlarında kaybolsam bir dost merhabasına kapılır gider yüreğim. Saatler hızla emer zamanın acı turunçlarını, vakit akşama vurur. Ne zaman resimlesen hayatı bir düşün yaman ağrısı çözer yaralarımı. Gün kızıla vurur ve bir özlemin avuçları yakar ellerimi. Ne zaman seni düşünsem, bir yangın aşar duvarlarımı, sorgularla tüketirim tüm yaşanmışlıklarımı. Ne zaman gözlerin düşse, sarsılırım kuru yapraklar gibi, özlerim çocuklar gibi.

Eski bir şehri izlerken savrulur saçlarım. Sebebim olursun, kuşlar geçer üzerimden çığlıklarla. Göğsümdeki güneş gibi ta içime vurursun, düşlerimde bir denizin türküsünü dilden dile söylerken gün yalnızlığa oturur. Gül kokunsa, gülüşün karışsın tohumuna. Özlem bekleyişse kolların dolansın bedenime. Sar sevdanla, kolla beni vefanla, çağır beni yüreğinin asırlardır akan kutsal kollarına.

Bir duman daha savurarak yokluğuna kalkıp gideceğim buralardan. Az sonra ne kuşların sesi, ne genzimi yakan geceden kalma izlerin keskin kokusu yoracak beni. Birazdan sesini beklediğim bu ayyaş kayalıklardan da gideceğim yar. Koca bir günün kalabalığına karışacak, yalnız adımlarımı sürükleyeceğim inime. Yüreğime çektiğim hüzünlerin oksijeniyle yaşama vuracağım kendimi. Sessizliğimizin kendimize sarıldığı bu şehirde her şeye sünger çekerek ‘merhaba gerçeğim’ diyeceğim.

Her gül günü gelince yaprağını terk eder. Her çiçek gecenin suyunu emerek güne gülümser. Sevda boylarında gül eker toprağa asırlardır sevgililer ve gün gelir kavuşmayı sorgular. Şimdi, mevsim yaz, aylardan haziran. Terli bir düş gibi yapış yapış bedenimdeki fanilam. Her özlem kavuşmanın isyanıdır. Her sorgu yanık bir sevda kozasıdır. Savrul rüzgâr, yak güneş, içimdeki yangına en iyi merhem asi gözlerindeki hoşça kalın hazin tortusudur.

Zirveler umduğumuz dağ düşünüşlerimizle kıyılarında oyalandığımız bir kayboluşun sahnesidir hayat. Her devrilişin çürük tutuşlarıyla yaralı bereli gemiler geçer özlemin tek fenerli limanlarından. Her dalgayı taşıran rüzgârdır kayalara ve hüzünler taşıdığımız gönül saklılarımızda sevda koyu bir düşünüş kümesidir, bulutlar yağmuru taşır, özlem gözyaşını. Dalga kıyıya vurgun bir ürpertidir, bunun için bırakır derinlere tuzunu.

Sana bir başka dünyanın en değerli varlıklarını biriktirdim. Hiç bilmediğin soylu güzelliklere sarılman için. Sana bir başka dünya buldum, senden önce var olan bütün varsıl değerlerle kutsallığını kıyaslaman için. Sana daha güçlü ve daha çok seven bir yürek oldum, geriye dönüp baktığında üzülmemen için. Sana ben onlarca dünya kurdum kadınım, içinde yaşanası mutlulukların bir an bile sorgulanmayacağı.

Aklımın yüzüne aslım yansıyınca durulur sularım. Bir savaş arabasıyla yeşil baharlar ararım. Göğsümdeki erteli depremler, yüreğimdeki geçilememiş mevsimlerle bir düşünüşün yıkık evlerinde seni beklerim. Paslanmış zamanların tekeri çevrilir sevdaya, ruhumun karabasan düşlerine hayat derim. Oysa hayattır gözlerine hüznün milini çeken, gönlümü sevda uğruna delirten, anlamazdan gelirim. Kıyılır içimde bir gerçek, görmez gözlerim, şükürler ederim.

Yaşanılan bütün anların haz sularından bir deniz yaratılır. Her günün sancısı ve sevinci ayrıdır, kimi kırışık bir gülümseme, kimi damlanın yanaktan kaydığı bir hüzün parkıdır. Gecelerin teri soğuttuğu anlarda düşüncelerin efkârını götürür rüzgâr uzaklara. Özlenen kimi yardır, kimi de uzaktaki yapayalnızlığı seçmiş çoban yıldızıdır. İç çektikçe bir yıldız kayar bunun için karanlıkta, kayan sevginin gözyaşıdır, bunun için asırlardır durmaz yerinde.

Gülüşlerinin kapsüllerini patlatan kavuşmalardan arta kalan zamanın değişimleriyle adımlardın yolları, güneşi sırtına alarak. Kırık günlerin odalarından çıkarak atardın en deli kahkahalarını. Gecenin yarısına karışırdın ardından, yinelenmiş sarılışlarla kollarını doladığın gerçeğine dönerdi yüzün, tükenmiş bir pastil olurdu sözün. Savrulurdu gecenin yatağına özün, sokulurdu o an mevsimlerime en kıyım hüzün.

Gecenin sol göğsüne yaslanarak bir yıldız aşırdım gökten. Okşanası saçlarına iliştirmek için. Sevdanın devriyelerine verdim gönlümü, yüreğindeki vefayı gizlemek için. Avuçlarındaki alevin harlı ateşleriyle en karanlık denizleri geçtim, yanaklarındaki sevgi incilerini aşk olarak seçtim, göğsünün çöllerinde kendimi kaybettim. Şarapların en güzeliydin sen, sevdaların en özeli ve ben bu kocaman kürede seni düşleyerek uykuların en masumunu seçtim.

Aklımı tarumar ettikçe yokluğun bir suyolunda açarım öfkelerimin çıkınını. Başka âlemlerin kızgın süngülerini bağrıma saplar, güneşsiz bir göğün altında yağmurlarını beklerim. Susar saatler, donar göller ve kırılır tüm anılar. Dalgın bir adam olurum, kendi sularımda boğulurum, işte böylesi anlarda yangınlı yüreğimin karmakarışık dağlarında sensizliğin şarkılarıyla avunurum.

Selahattin Yetgin

aSk 29 Aralık 2021 09:41

Cevap: ''Alıntı Şiirler''
 
Ayrılıkların da sonu var bir gün çıkıp geleceksin.
Heybende, bensiz geçirdiğin günlerin acısı,
Diz çöküp af dileyeceksin.
Yaptıkların gelecek gözünün önüne,
Pişmanlığın denizinde boğurcasına, ağlayacaksın!


Ben,
Donup kalacağım öylece.
Uzunca bir süre kendime gelecemeyeceğim belkide,
Sensiz geçirdiğim onca yıl gelecek gözümün önüne,
Giderken arkana bakmayışın,
Seni yıllarca arayıpta bulamayışım.
Başın yerde, “Affet” diyeceksin kısık sesle,
affedecek miyim ?
ya da affedebilecek miyim ?
beynimin en ücralarını kemiriyor cevapsız sorular.
gidişini hiç bir kitapta okumadım cahilim ben sevgilim
senden başka lisanı olmayan.
senden başka kimsenin uğramadığı bir köyüm ben
kırık bir kent, çalınmış bir mısrayım şiirlerde.
Uzun zamandır alışkınım yalnızlığa.
Benimkinden başka, ayakkabı göremezsin bu kapının eşiğinde.
Ne zamandır en yakın dostum, ” sessizlik” / bilemezsin.
He unutmadan, yemek yapmayıda öğrendim…
Sen gittikten sonra bir çok şey zorladı beni.
İlk önce alışkanlıklar,
Her sabah saçımı okşayarak uyandırışların,
“Kalk artık öğlen oldu.” deyişlerin.
“Kahvaltıya son gelen çayları doldurur”
bunları hatırlar mısın diye sormuyorum.
hatırlamasan gelmezdin değil mi?


Karşımdasın işte,
Aşk yoksunu.
Kimler dokundu ellerine,
Şimdi neden bulaştırırsın beni kirlenmiş kaderine!

Alican SOFU

Tanem 29 Aralık 2021 09:41

Cevap: ''Alıntı Şiirler''
 
Hanımefendi emeğinize sağlık paylaşım için teşekkürler

Sarya 10 Ocak 2022 22:40

Anlatamıyorum
 
Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda?
Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle?
Bilmezdim, şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu.
Ben bu derde düşmeden önce,
Bir yer var biliyorum.
He şeyi söylemek mümkün.
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum.
Anlatamıyorum.

Sarya 10 Ocak 2022 22:40

Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse;
 
EĞER
Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
ve bunun sebebini senden bildikleri zaman
sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen;

Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir
ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen;

Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan
veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen,
ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan,
bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen;

Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan,

Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,

Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır
ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen;

Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından
ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen,
ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür
ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen;

Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir
ve yazı-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen;
ve kaybedip yeniden başlayabilir
ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen;

Eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten çok sonra bile
işine yaramaya zorlayabilirsen
ve kendinde 'dayan' diyen bir iradeden
başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen;

Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,
ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen;

Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse;

Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen;

Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı,
altmış saniyede koşarak doldurabilirsen;

Yeryüzü ve üstündekiler senindir

Ve dahası

sen bir İNSAN olursun oğlum...

Sarya 10 Ocak 2022 22:40

Su
 
Sular yükselince, balıklar karıncaları yer..
Sular çekilince de karıncalar balıkları yer...

Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir...
Çünkü kimin kimi yiyeceğine..
"Suyun akışı" karar verir...

Gidene kal demeyeceksin...
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır.
Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme,
yoksa değersiz olan hep sen olursun...

Düşün... Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Herşey sende başlar, sende biter...
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme,
tükettirme içindeki yaşama sevgisini...

Hep hatırla: "Çaresizseniz, Çare "sizsiniz"

Sarya 10 Ocak 2022 22:41

Gitme Diyemedim
 
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Yine de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

Sarya 10 Ocak 2022 22:41

Yük
 
Leyla değilim dost;
Lakin çağırırsan çöllere gelirim.
Sana yalan halde gelemem
Toplarım özümü yalın halde gelirim
Kapıyı çaldığında “kim o?” dersen;
Ben olmam kapında sen olur gelirim
Sen gel de yeter ki;
Yola yük olmam, yol olur gelirim..

Sarya 10 Ocak 2022 22:42

KAR PRENSİ
 
Karlı fundalıklarda bırak, kalın uykuların sabahında
yaşamın saf değerlerini
çekil başkalarının aynalarından
omuzlarında ödünç pelerin
ceplerinde kurşun paralar
bütün bunlar sana göre değil
Eldivenlerini çıkar, kırağı uçuğu çiçeklere
denizmercanlarına, sefer ateşleri yakmış
balıkçı teknelerine bak
sonra kayatuzu, şeytankınası,
ucu ağulu kargılarla kendine başla
bak daha şimdiden
deliller ve ayrıntılarla kan tutuyor geceyi

eşik altına saklanan bir anahtar
kuyuların ıslak bilezikleri
düz, sakin, kendinle konuşur gibi dene
kanını yenileyen serüveni
kav gibi gizli ateş,
ten gibi lav
sorgusuz sevişsek
uykunun beyaz yasası teslim almadan bizi

ne duello kanunları, ne görünmez kelepçeler
tabiatı keşfeder
kutuplarından ekvatoruna
kendin indir doğal afetlerini
haritanı sağlamlaştır
anıların ve geleceğin için
iki kişi olana kadar yaz kendini
biri emekli bir hayalet
shakespeare sonesi
öteki, mahzun şiirlerin yedek yolcusu
bir kar prensi

Döndüğünde orada olacağım
Karlı fundalıklarda bekleyeceğım seni


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 22:15.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk