Çevrimdışı

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Berzah düğününden ve dünyadaki nikâhtan aylar geçmişti. Aradan üç-dört ay kadar zaman geçmiş, Hüddam Süleyman’ın hayatı hem huzur hem de yeni sorumluluklarla dolmuştu. Melike artık sadece berzah âleminin güzel bir cini değil; Süleyman’ın eşi, onun kader yolunun yol arkadaşıydı.

Evleri, sıradan bir yuva olmaktan çıkmış, musallatlara uğrayan insanların umut kapısına dönüşmüştü. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı… Kimin üzerine cin musallatı varsa, kimi kimin kalbi korku ve karanlıkla sarılmışsa, insanlar onları Süleyman’a getiriyordu. Hatta artık başka şehirlerden bile gelenler vardı; adı yayılmış, “Hüddam Süleyman” insanların dilinde bir umut olmuştu.

Sabur, bir önceki savaşta aldığı ağır yaradan sonra zamanla iyileşmişti. Artık yeniden güçlüydü, yanında Melike ile birlikte Süleyman’a yardım ediyordu. İkisi de cin oldukları için sezgileri kuvvetliydi. İnsanların niyetlerini, akıllarındaki gizli düşünceleri anlayabiliyorlardı. Bir musallat kurbanı eve geldiğinde, Melike ve Sabur hemen o kişinin çevresindeki görünmeyen bağları sezebiliyor, kimin gerçek niyetle geldiğini, kimin zarar vermek istediğini fark edebiliyorlardı. Böylece Süleyman’a yön veriyor, onun yolunu koruyorlardı.

Melike ise artık hem eş, hem dost, hem de bir sırdaş olmuştu. Kalbinde huzur taşıyordu; Süleyman’ın yanında mutluydu. Hatta içindeki ışık daha da büyümüş, içinde yeni bir can filizlenmeye başlamıştı. Melike hamileydi. Bu haber, hem Süleyman’ın gözlerini yaşarttı hem de berzah âleminde büyük bir sevinç doğurdu. Çünkü insan ile cin soyunun birleşmesinden doğacak çocuk, kaderde önemli bir yere sahip olacaktı.

Süleyman, gündüzleri evinde insanlara yardım ederken, geceleri sık sık berzah âlemine geçiyor, oradaki dengeyi korumak için padişahların görevlerini yerine getiriyordu. Her seferinde evine döndüğünde Melike’nin gülüşünü, Sabur’un sadakatini buluyor; onların desteğiyle kendisini asla yalnız hissetmiyordu.

Ama ufukta karanlığın yeni gölgeleri toplanıyordu. İnsanların akın akın Süleyman’a gelmesi, bazı kötü niyetli cinlerin ve gizli düşmanların dikkatini çekmişti. Bu huzurlu ev, yakında yeni bir fırtınanın merkezi olacaktı…

__________________