IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  odeaweb

>
+
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05 Ekim 2025, 00:36   #1
Çevrimdışı
~ TeFeCi’nin KıZı ~
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 29. Bölüm: Sessizliğin Laneti




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]



Zuzula ciniyle yaşanan olayın ardından “yer altı”nın yankısı, bu kez masum bir çocuğun üzerinden Süleyman’a ulaşmıştı.



Bursa’dan gelen aile, on yaşındaki çocukla birlikte Süleyman’ın evine ulaştığında, yüzlerinde yorgunluk ve çaresizlik okunuyordu. Çocuk gözlerini kısmen açıyor, duyuyor ama konuşamıyordu. Annesi arada çocuğa bakıp, “Lütfen, yardım edin hocam…” derken, babası sessizce gözyaşlarını silmeye çalışıyordu.

Süleyman onları dinledikten sonra hafifçe başını salladı:
“Evlatlar, önce şunu bilin… çoğu doktor ve hoca, sizin gibi durumu çözemez. Bazı şeyler ilim ve sabır ister; sadece dua yetmez.”

Aile biraz ürperdi ama ısrar ettiler:
“Hocam, deneyecek başka yol bulamadık. Lütfen… çocuğumuza bakın.”

Süleyman önce birkaç adım geri çekildi. Çocuğu dikkatle gözlemledi; tuhaf hareketleri, ani göz kırpmaları, ellerini sıkıp açmaları ve sürekli bir gerilme hissi fark etti. İçine bir şüphe düştü: gerçekten bu yalnızca konuşamamakla ilgili değildi.

“Tamam,” dedi sonunda. “Çocuğu bana bırakın. Siz bir süre dinlenin, Bursa’ya döneceksiniz ama burada bir hafta kalacak. Ben gözlemleyeceğim.”

Aile minnettarlıkla başını salladı ve sessizce uzaklaştı.



Süleyman çocuğu odasına yerleştirirken bir yandan düşünüyordu:
“Bu yalnızca sessizlikle ilgili değil… İçinde bir büyü, bir musallat var. Zuzula ciniyle yaşanan olaydan sonra yer altının yankısı gibi.”

Geceleri çocuk kendi kendine mırıldanıyor, tuhaf hareketler yapıyor, bazen bağırıyor, çığlık atıyor, ama konuşamıyordu. Süleyman, çocuğun davranışlarının içindeki varlığı hissedebiliyordu; bunun bir cin olduğunu anlamıştı.

Süleyman gün boyunca kütüphaneye kapanıp Kur’an ve eski ilim kitaplarını araştırdı. Dua, ilim, eski büyü kayıtları… Her sayfa, çocuğun üzerindeki laneti çözmeye ışık tutuyordu.

Gecenin bir vakti Sabur sessizce odaya girdi. Elinde Bursa’dan topladığı bilgiler vardı:
“Efendim,” dedi alçak bir sesle, “çocuğun annesi hamileyken bir komşusuyla kavga etmiş. Komşu hıncını alamayıp doğacak bebeğe büyü yaptırmış. Bu bağ, çocuğun konuşamamasına ve tuhaf hareketlerine neden oluyor. Cin de bu bağa bağlı gibi görünüyor.”

Süleyman başını salladı.
“Tamam Sabur… Aileyi ve çevreyi izlemeye devam et. Kimseye fark ettirmeden bilgi topla.”

O gece Süleyman, çocuğun üstüne siyah bir çarşaf örttü. Sessizlik ve karanlık, iletişimi kolaylaştırıyordu. Çocuğun konuşamadığını biliyordu ama içindeki varlıkla temas kurabileceğini hissediyordu.

“Derin nefes al… sakin ol,” dedi Süleyman. “Kimseye zarar vermeyeceksin. Sadece konuşmamız gerek.”

İçten ve kaba bir ses yükseldi:
“Kim… sen kimsin?”

Süleyman sakin bir sesle yanıtladı:
“Ben Hüddam Süleyman. Bu çocuğa zarar vermek için değil, onu korumak için buradayım. Senin amacını biliyorum, şimdi konuşacağız.”

Cin öfkeyle ve tuhaf bir tonla cevap veriyordu. Süleyman her kelimeye karşılık vererek büyü bağını çözmeye başladı. Sabur sessizce çocuğun odasını gözlemliyor, Bursa’dan getirdiği aile bilgilerini aktarıyordu.

Günler geçtikçe cinin tepkileri ve çocuğun davranışları daha net hale geldi. Süleyman her adımı not ediyor, hangi duaların ve ayetlerin etkili olduğunu gözlemliyordu. Çocuğun sessizliği, cinin varlığını saklamasına rağmen yavaş yavaş çözülüyordu.

Ve sonunda, cin öfkesini kaybetti; büyünün kaynağı olan kadın, kendi yaptığının doğal bir bedeli olarak, cinler aracılığıyla etkisini hissetti. Süleyman sadece çözmüştü; adalet kendiliğinden yerine gelmiş, kötülüğün kaynağı cezalandırılmıştı. Süleyman dokunmamıştı; cinler kadına kendi adaletini uygulamıştı.

Bir hafta boyunca gözlem ve iletişim sürdü. Berrak ve Melike uzak tutulmuş, Süleyman çocukla ilgileniyordu. Çocuğun gözlerinde bir güven ışığı belirdi. Sessiz ama farkında bir şekilde Süleyman’a baktı.

Süleyman derin bir nefes aldı:
“İşin yarısı tamam… ama sır tamamen çözülmedi. Daha önceki büyü ve bağlı ruhlar hâlâ bir gölge gibi duruyor. Sabur bilgileri getiriyor; sonraki adımımızı belirleyeceğiz.”

Ve Süleyman biliyordu ki, bu sessiz çocukla kurulan bağ, 30. bölümdeki çözülme ve büyü kırılmasının başlangıcı olacaktı.

__________________
''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de''


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman 23. Bölüm: Işığın Çocuğu Tanem Tanem 0 03 Ekim 2025 14:33
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman — 22. Bölüm: Kan ve Kandırmacanın İzinde Tanem Tanem 5 03 Ekim 2025 12:35
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman — 17. Bölüm: Süleyman’a Mahir’in Sessiz Sadakati Tanem Tanem 0 02 Ekim 2025 23:11
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 3. Bölüm: Kardeşin İzinde Tanem Tanem 0 01 Ekim 2025 18:45
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 2. Bölüm: Çıraklık ve İlk İşaretler Tanem Tanem 0 01 Ekim 2025 18:38

×