|
|
| |
| | #1 | |
| Çevrimdışı ~ TeFeCi’nin KıZı ~ ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 55. Bölüm: Ekrem’in Büyük Laneti ve Musallatın Karanlık Gölgeleri [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Zaman sessizce akmış, üç yıl daha geride kalmıştı. Süleyman, insanlara ve musallat vakalarına yardım çabasıyla dolu günler geçirmişti; gözlerinde yorgunluk, kalbinde kararlılık vardı. Asaf artık 19 yaşındaydı; gençliği, bilgisi ve dua yeteneği ile babasının yanında güçlü bir destek oluyordu. Berrak 17 yaşındaydı; sezgileriyle olayları kavrayabiliyor, ama sahadaki ağır musallatlara müdahale edecek olgunlukta değildi. Berzah’ta Melike, Allah dostu kalbiyle işleri yürütüyor, nuruyla düzeni koruyordu. Züveyde, yanında, nur dolu varlığıyla Melike’ye destek veriyor, karanlık ve karmaşık meseleleri denetliyordu. Ama gölgeler hâlâ sinsice bekliyordu; fırsatını bulduklarında insanlara musallat olmak için pusudaydılar. O öğleden sonra, Süleyman’ın Adıyaman’daki evinin kapısı ağır adımlarla çalındı. İçeri giren adam ellili yaşlarında, sakallı ve hafif kamburlaşmıştı. Yanında 15 yaşlarında bir oğlan çocuğu vardı; Ekrem… Çocuğun gözleri boştu, bakışları donuk ve manasızdı. Ellerini anlamsız hareketlerle sallıyor, sanki top savunur gibi ama hiçbir amacı olmadan etrafına savuruyordu. Adamın sesi titriyordu: “Efendim… oğlum Ekrem… annesini küçük yaşta kaybetti. Arkadaş çevresi de onu olumsuz etkiledi; karanlığa çekti. Ama asıl sorun… Yakaza kabilesi ve onların cinleri. Bu musallat onun başına bela oldu. Sadece siz çözebilirsiniz.” Süleyman dikkatle çocuğa baktı. Her adımı ve her nefesi, etrafındaki havayı titretirken gölgelerin sinsiliği de hissediliyordu. “Sana yardım edeceğiz,” dedi. “Asaf… bugün sahada olamayacaksın. Seni tehlikeye atamam.” Asaf başını eğdi, gözlerinde kararlılık vardı. “Sadece gözlemleyecek ve dua edeceğim, baba.” Süleyman hafifçe başını salladı. “Gözlem ve dua yeterli olacak. Senin varlığın, burada çok değerli.” Evdeki hava ağırlaşmıştı. Aynaların ardındaki gölgeler kıpırdıyor, muskaların ışığı titrek dalgalar yayıyordu. Ekrem ürkekçe geri çekiliyor, gözleri her köşede hareket eden karanlık figürleri arıyordu. Süleyman ellerini kaldırdı; dualar yükseldi, Berzah’tan gelen Müslüman cinler koruma hattını güçlendirdi. Ama Yakaza kabilesi sessizce pusuya yatmıştı; cinler, Ekrem’in ruhunu karanlığa çekmeye çalışıyordu. Aynaların arkasından sızan gölgeler, eski muskaların arasına karışıyor, objeler aracılığıyla çocuğun enerjisini emmeye çalışıyordu. Her adımda, her nefes alışta evin içi daha gergin ve ürpertici bir hâl alıyordu. Babası Ekrem’i sıkıca tutuyor, gözyaşlarını tutuyordu. Melike ve Züveyde, Berzah’tan dualar ve manevi güçle destek veriyordu. Sessizlik ve huzur, gölgelerin sinsiliğiyle yarışıyordu; evin her köşesinden fısıltılar ve titrek yankılar yükseliyordu. Ekrem’in gözleri boş boş bakıyor, bilinçsizce karanlığa doğru çekiliyordu. Süleyman dualarını yoğunlaştırdı. Elleri ve muskaları, gölgeleri biçimlendiren karanlık enerjiyi adeta biçiyor, her titreşen obje ve her hareket eden gölgeyi dizginliyordu. Ekrem birden titredi; gölgeler bir an sessizleşti, sonra daha ürkütücü bir şekilde sızmaya çalıştı. Süleyman’ın gözlerinde ateş yanıyordu; karanlık, cesaret ve ilim karşısında geri çekildi. Asaf yanında duruyor, dua ve gözlemle babasına destek oluyordu. Sahada değildi ama konsantrasyonu ve dua yeteneği, Süleyman’ın gücünü pekiştiriyordu. Saatler süren yoğun mücadele sonunda Ekrem üzerindeki musallat çözülmeye başladı. Yakaza kabilesinin etkisi azaldı, cinler geri püskürtüldü. Ekrem’in bakışları yavaşça yerine geldi; boşluk ve tuhaflık silindi. Babası derin bir nefes aldı, gözlerinde hem korku hem minnettarlık vardı. Süleyman sessizce Ekrem’e baktı: “Artık güvendesin… ama dikkatli olmalısın. Allah’ın izni ve kudretiyle, karanlık her zaman geri püskürtülebilir.” Asaf yanındaydı; gözlemle birlikte dua eden elleri, babasının başarısını destekliyordu. Süleyman oğluna hafif bir tebessümle, “Bugün sahada değildin ama gözlem ve desteğin çok değerliydi,” dedi. Evdeki karanlık tamamen dağıldığında, sessizlik yerleşti. Ama gölgeler hâlâ sinsice uzaklarda plan yapıyordu. Süleyman derin bir nefes aldı, gözlerini ufka dikti; her çözüm yeni bir sınav getiriyor olsa da Allah’ın izni ve kudretiyle dimdik ayakta duracaklarını biliyordu. Ellerini semaya açarken kalbinde bir huzur vardı; ilim ve dua yolunda yürüdüğü için kazandığı güçle karanlığı geride bırakabiliyordu. Berrak ve Asaf arasındaki ilerideki bağ, sadece birbirlerine karşı küçük bakışlarda ve sessiz etkileşimlerde hissettirilmişti; zamanla netleşecek bir geleceğin ipuçlarını barındırıyordu.
__________________ ''Zamanın Eli Değdi Bize Artık Aynı Değiliz İkimiz de'' Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. | |
| | |
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
| Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 54. Bölüm: Geçmişin Laneti ve Cinlerin İntikamı | Tanem | Tanem | 0 | 15 Ekim 2025 14:37 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 44. Bölüm: Tarikatın Peşinden Gelen Karanlık İttifak | Tanem | Tanem | 0 | 11 Ekim 2025 12:20 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 42. Bölüm: Musallatın Gölgesinde | Tanem | Tanem | 0 | 10 Ekim 2025 12:44 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 37. Bölüm: Musallatın Gölgesinde: Aşktan Gelen Lanet | Tanem | Tanem | 0 | 08 Ekim 2025 12:15 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 29. Bölüm: Sessizliğin Laneti | Tanem | Tanem | 0 | 05 Ekim 2025 00:36 |