Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04 Mayıs 2023, 16:31   #3
Çevrimiçi
shera_hanif
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: TEMEL ASTROLOJİ - SABİT YILDIZLAR




TAKIMYILDIZ MİTOSLARI
ANDROMEDA
"Etiyopya’nın (Afrika’nın doğusunda yer alan eski adı Habeşistan olan ülkedir) prensesi Andromeda, Cepheus ve Casssiopeia’nın kızıdır. Kraliçe Cassiopeia, elli deniz perisinden oluşmuş bir grup olan Nereid’lerden daha güzel olduğunu söyleyecek kadar kibirli biridir. Nereid’ler birbirinden güzel olan ve her bakımdan deniz dalgalarının sembolü olan deniz perilerine verilen addır. Kraliçenin bu tutumu karşısında Nereid’lerin onuru kırılır ve kraliçeyi cezalandırması için denizler tanrısı Poseidon’dan yardım isterler.
Nereid’lerin ricası karşısında Poseidon, bir deniz canavarını Etiyopya’ya gönderir.(Bazı hikayelerde bu canavarın Cetus olduğu söylenir. Ancak genel olarak Cetus zararsız birbalina olarak bilinmektedir.) Kral Cepheus’un danıştığı Ammon kahini krala kızının kurban edilmesi şartıyla Etiyopya’yı su altında bırakabilecek bu canavardan kurtulabileceğini söyler. Etiyopyalılar bu fedakarlığı kabul etmesi için Cepheus’u zorlarlar. Bunun üzerine kızını bugün Tel Aviv olarak bilinen şehrin kıyısına zincirleyip, canavarın gelmesini beklemeye başlar. Bu canavar kayaya zincirlenmiş kızı gelip alacak ve ona ne istiyorsa yapacaktır. Tam bu sırada büyük kahraman Perseus prensesin imdadına yetişir. Perseus, Gorgon Medusa’yı (bkz.Perseus) kafasını keserek öldürdükten sonra kanatlı atı Pegasus’a binmiş geri dönerken tesadüfen prensesi zincirlenmiş bir şekilde ağlarken görmüş ve ona aşık
olmuştur. Prensesle konuşmaya çalışır, ancak uzunca bir süre prenses tek kelime bile konuşamaz .Ama Perseus’un ısrarlı tutumu karşısında prenses ona kim olduğunu neden zincirlendiğini ve olan biten herşeyi anlatır. Bu sırada, deniz kabarmaya başlar ve canavar görünür. Perseus prensesin ailesine canavarı öldürebileceğini, ancak bunun karşılığında prensesle evlenmek istediğini söyler. Kral ve kraliçe bu teklifi hemen kabul ederler. Perseus bunun üzerine Andromeda’yı kurtarmaya karar verir.Gökyüzünde uçarken Perseus’un, suya vuran gölgesi, canavarın aklını karışır. Canavarın aklının karışmasından faydalanan Perseus, canavarı oklarıyla öldürür.
Başka bir masala göre Perseus, Medusa’nın ( bkz.Perseus ) kopmuş kafasını canavara göstererek onu taşlaştırır. (Efsaneye göre
Medusa’nın yüzü o kadar çirkindir ki gören herkes birden taşa dönüşür.)Anlaşmanın kendi üzerine düşen kısmını yerine getiren Perseus, Andromeda ile evlenmek ister. Ancak, Cepheus kendi erkek kardeşi Phineus’u, Andromeda ile evlendireceğine dair verdiği sözü unutmuştur. Phineus, Perseus ve Andromeda’nın düğününe, yandaşlarıyla gelir. Perseus burada da kahramanlığını göstererek, Phineus ve yandaşlarını savaşarak yok eder. Kral Cepheus ve kraliçe Cassiopeia, öldükten sonra tanrı Poseidon tarafından gökyüzünde yıldızlar arasına alınarak onurlandırılmışlardır. Perseus ve Andromeda’da onlara gökyüzünde eşlik ederler.
Andromeda gökyüzünde, kolları sereserpe uzatılmış ve bileklerinden zincire bağlanmış bir kadın figürü olarak yer almaktadır. "

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 12:54 -->-> Daha önceki mesaj 12:51 --

Aquaris Delu (KOVA)
"Yunanlıların oniki büyük tanrısı (*) Olympos’ta otururdu. Olympos, Makedonya ile Tesalya arasında oldukça heybetli bir sıradağın en yüksek tepesiydi. (Olympos ismi yalnız tanrıların oturdukları; yüksekliği 2985 metreye varan meşhur dağın ismi değildir. Bizim
Anadolumuzda bile bazı dağların isimleri eskiden Olympos’du. Bugün isimleri Uludağ, Aladağ ve Hisardağı olan dağların isimleri de eskiden Olympos’du.)
Olympos dağının Ulu tanrısı, dünyanın sahibi, tanrıların ve insanların babası, her güzel varlığın yaratıcısı olan Zeus, yalnız kadınların güzelliğine vurgun değildi. O güzel olan herşeye, hatta delikanlılara bile gönlünü kolayca kaptırıyordu. Zeus, bir gün yeryüzünde olağanüstü güzelliğe sahip bir delikanlı gördü. Ganymedes adını taşıyan bu delikanlı, Truva şehri kralı Tros’un oğludur. Su taşıyıcısı olarak bilinen Ganymedes, Olympos dağında yaşayan tanrılara fincan veya kupalarda içecek taşımakla görevlidir. Bu delikanlı o kadar hoş ve güzeldi ki, Zeus onun cazibesinden kendini kurtaramadı. Fanilerin arasında görüp beğendiği ve sevdiği bu genci daima yanında bulundurabilmek için yeryüzünden kapıp, Olympos’a çıkarmayı düşündü. Bir gün Ganymedes, İda dağının(Bayramiç ile Erdemit arasında 1767 metre yüksekliğinde bugün Kazdağı denilen dağın eski adı İda’ydı.) yamaçlarında sürüsünü otlatıyor ve bir kayanın üzerine oturmuş kaval çalıyordu. Kocaman bir kartal şekline giren Zeus, Olympos’un tepesinden aşağı doğru süzüldü ve Ganymedes’in arkasından geldi. Ansızın üzerine çullandı ve onu kaptığı gibi doğru tanrıların dağına uçurdu. Bu genç çoban Olympos tanrılarının yiyeceği olan Ambrosia ile içenlerin ölümsüzlük kazandıkları ve tanrılara mahsus içki olan nektarla beslendi. Bu suretle güzel yüzü, hoş endamıyla tanrıların gözünü okşamak için ebedi gençliğine muhafaza etti.
Başka bir masala göre Ganymedes’i kaçıran şafak tanrıçası Eos’tur. Şafak tanrıçası gül renkli parmaklara sahip, güzel ve gönül alıcı bir bakireydi. Her sabah doğu tarafından göğün kapılarını açarak Güneş’e yol verirdi. Eos, Ganymedes’e karşı tutku ve öfke karışımı
bazı hisler beslemektedir. Ancak tanrıların tanrısı Zeus, Ganymedes’in çekiciliğinin farkına varıp, onu tanrıça Eos’un elinden alır.
Mısır kökenli bir masalda ise Aquarius, Nil nehri tanrısı olarak bilinir. Büyük bir olasılıkla, Aquarius’un kupasından dökülen su Nil nehrinin kendisini temsil etmektedir. Aquarius su tanrısı olarak da bilinmektedir. Bazı toplumlara göre iyi bazılarına göre ise kötü bir tanrıdır. Kuru iklimlerde yaşayan Etiyopya ve Yunan toplumları için Aquarius çok iyi bir tanrıydı. Çünkü hasat zamanı kendilerine bolca yağmur getiriyordu. Ancak Babiller için iyi bir tanrı değildi, Güneş’in Aquarius’a geldiği ayda yağmurun lanetinden söz etmeye başlarlardı. Güneş Aquarius’a girdiği an yeni yıl başlar yani bahar yaklaşmaktadır ve suyun başladığı bu mevsim, bereketli ürünlerin müjdecisidir.
Aquarius, kuzey yarımkürede Pisces(Balık) ve Cetus(Balina) takımyıldızlarının yanında bulunur. Su taşıyıcısı kendi kupasındaki suyu Piscis Austrinus’un (Güney balığı) ağzına dökmektedir. "

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 13:27 -->-> Daha önceki mesaj 12:54 --

AQUILA
"Milattan önce 8. Yüzyılda yaşamış olan Hesiodos’ın Theogonia adlı eseri mitolojinin en eski kaynaklarındandır. Theogonia evrenin ve tanrıların nasıl yaratıldıklarını anlatır.
Hesiodos’a göre başlangıçta khaos vardı. Khaos karışık ve hiçbir şekil almamış olan uçsuz bucaksız boşluk ve karanlıktır. Khaos’tan geniş göğüslü, herşeyin dayanağı olan toprak ana Gaia çıktı. Gaia ölmezlerin yeri olan ve yıldızlarla bezeli bulunan göğü Uranos’u doğurdu.
Gaia’nın kendi öz oğlu Uranos’la birleşmesinden Titanlar doğdu. Altısı erkek, altısı dişi olmak üzere oniki tanedir. Bu erkek titanlardan İapetos’un oğullarından biri insanlığın kurtarıcısı Prometheus’tur. Titan Prometheus ilk insanı yaratan tanrıdır.
Tanrılarla ölümlü insanlar Mekone’de toplanmışlardı. Prometheus’da orada bulunuyordu. Kocaman bir öküz kesilmişti. Bunun paylaştırılması Prometheus’a düşmüştü. Bir tarafa hayvanın etinin en güzel parçalarını ayırdı, üstünü örtmüştü. Diğer tarafa
hayvanın kemiklerini yığarak, üstüne yağlı parçalar koymuştu. Prometheus, Zeus’a, iki parçadan birini seçmesini söylemişti. Zeus kötü tarafı seçerse aslan payı insanların olacaktı; tersi olursa üstünlük yine tanrılarda kalacaktı. Baş tanrı daha iyi ve yağlı görünen parçayı seçmişti. Aldatılıp, kemik yığınını seçtiğinin farkına varınca öfkelenmiş ve insanları cezalandırmak için ellerinden ateşi almıştır. Prometheus bunun da bir çaresini bulmuştur.
İçi baştan başa oyuk fakat tutuşabilir bir özle kaplı olan Ferule (şeytantersi ağacı) denilen ağaçtan eline bir dal aldı ve Olympos’a çıktı. Bu sopanın içine bir kıvılcım saklayarak, yeryüzüne insanlara getirmiştir. Kendi haberi olmadan ateşi çalarak insana verdiği ve insanı şımarttığı için Zeus, Prometheus’a öfkelenir ve onu cezalandırır.
Kartal, Olympos tanrılarının lideri olan Zeus’a hizmet eden yırtıcı bir kuştur. Bazen yıldırım kuşu olarak da adlandırılır. Çünkü Zeus’un yıldırımlarını taşıdığı ve atıldıktan sonra geri getirebildiğine inanılır. Zeus, Kartal’ı Prometheus’un cezasını infaz etmek üzere görevlendirir. Zeus, yanardağların, ateşin ve sanayinin tanrısı Hephaistos’a emir vererek, bu saygısız titanı Caucasus (Kafkas) dağlarına zincirletir. Hephaistos, Prometheus’un ayaklarına ve kollarına kırılmaz zinciri geçirdi ve onları sağlamca kayaya çaktı. Zeus Kartal’a her gün Prometheus’un ciğerini yemesi için emir verir. Ancak Zeus, Prometheus’un ciğerinin her gün kendisini yenilemesini sağlayarak, ölmesini engeller ve acısının sürekli olmasını sağlar. Uzun bir zaman sonra Zeus, Prometheus’a acır ve onu affeder.
Bir başka masala göre, Sagitta (Okçuk) takımyıldızı Kartal’ı öldüren oku temsil etmektedir. Prometheus’u acısından kurtarmak için, Herkül oku öldürmüş olduğu Hydra’nın (Su yılanı) kanıyla zehirleyip Kartal’a fırlatmış ve onu öldürmüştür. Zeus ise sadık hizmetlerinden dolayı Kartal’ı gökyüzünde yıldızlar arasına koymuştur. "

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 14:38 -->-> Daha önceki mesaj 13:27 --

ARIES (KOÇ)
"Koç takımyıldızı, Yunan mitolojisinde geçen “Jason ve Altın Post Peşinde” adlı ünlü bir hikaye ile bağlantılıdır. Hikaye parçalanmış bir ailenin mutsuz çocukları ile başlar.
Phrixus ve kız kardeşi Helle, Boeotia kralı Athamas ve eşi Nephele’nin çocuklarıdır.Bulutu simgeleyen varlık olarak Nephele’nin adı, İksion masalında adı geçer.
İksion, Zeus’un karısı Hera’ya aşıktır. Muradına ermemesi için Zeus, Hera biçiminde birbulut yaratır. Ve İksion’un onunla birleşmesini sağlar. Bu bulut kadın ( Nephele ) Kentaur’ların (bkz. Sagittarius) anası olur. Aristophanes’in “Nephelai” (Bulutlar) adlıkomedyasında bulutlar birer kadın olarak simgelenmiştir. Oyunda Sokrates ve diğer filozoflarla alay eder. Aristophanes belki de halk masallarından ve onlardan alınmış motiflerden etkilenmiştir.
Ne var ki bu aile kraliçenin ölümüyle sarsılır. Daha sonra kral Athamas, Thebe kralı Cadmus’un kızı Ino ile ikinci evliliğini yapar.( Bazı kaynaklarda Nephele ölmemiştir.
Athamas, Nephele’yi Ino ile aldatmıştır). Ancak Ino çocuklara tahammül edemez ve onlara bir tuzak kurar.Önce Boeotia tarlalarına zararlı bir madde dökerek ürünlerin zarar görmesini sağlar.
Kral ürünlerin zarar görmesinin nedenini ve ürünlerin nasıl kurtulacağını tanrılara sordurmak üzere baş danışmanlarını Delphi’ye yollar. Bu arada kraliçe Ino danışmanlara rüşvet vererek ‘çocukların kurban edilmesi’ yanıtını krala götürmesini sağlar. Kral çocukları kurban etme konusunda tereddüde düşer. Ama Ino burada tekrar devreye girer ve yerel rahiplere de rüşvet verir. Tüm rahipler çocukların kurban edilmesi konusunda ısrar etmeye başlar.
Kral çocuklarını kurban etmek için yakınlarda bulunan bir dağa götürür. Bu arada olan biten her şeyi öz anneleri Nephele cennetten seyretmektedir. Tanrılardan (Bazı hikayelerde bu tanrının Hermes olduğu anlatılmaktadır) çocuklarını koruması için altın bir post yollamalarını diler. Kral tam çocuklarını kurban etmeye hazırlanırken “Altın PostluKoç” (Aries) çocukları almaya gelir. Çocuklar koçun sırtına binerler. Koç onları uçarak Asya’ya doğru götürür. Ne yazık ki bugünkü Çanakkale boğazı üzerinde küçük Helle dengesini kaybedip, koçun üzerinden aşağı düşer. Bu yüzden, Yunan mitolojisinde Çanakkale boğazına ‘Hellespont’ denir. Bazı hikayelerde Helle boğaza düştükten sonra,deniz tanrısı Poseidon tarafından kurtarıldığı, Poseidon’un Helle’yi sevdiği ve onunla birleşerek üç çocuk annesi yaptığı anlatılır.
Phrixus, herşeye rağmen yoluna devam eder. Koç onu Caucausus dağlarında Colchis (Kuzeydoğu Karadeniz bölgesi, Gürcistan) denen yere bırakır. Phrixus minnettarlığını göstermek için koçu Zeus’a kurban eder. Koçun altın postunu kutsal meşe
ağacına asar. Altın Post, ağacı saran ve hiç uyumayan dev bir yılan tarafından (Serpent) korunur. Bu nedenle Zeus Koç’u gökyüzüne çıkarmıştır. Öykü aşağıdaki şekilde devam etmektedir.
Zeus’a kurban edilen koçun postunun, Phriuxus tarafından Colchis kralı Aietes’e erildiği de rivayet edilir. Kral Aietes bu eşsiz postu savaş tanrısı Ares’e adanan bir korulukta saklar.
Hikayenin bu kısmında kendilerine ‘Argonaunt’lar’ diyen ve altın postu arayan bir grup cesur, güçlü denizci ile liderleri Jason (İason) devreye girer. Çağının en büyük destansal masallarından biri olan Argonaunt’lar masalını bize tüm olarak Rodos’lu
Apollonios anlatır. İ.Ö.3. yüzyılda yaşayan Apollonios ünlü bir mitos yazarıdır.
Adı “hızlı” anlamına gelen Argo gemisi Karadeniz’in Colchis (Gürcistan) ülkesinde Altın Postu aramaya giden kahramanlar için yapılmış ellibeş kürekli bir gemiymiş. Gemi, Argos denilen bir usta tarafından yapılmış. Mitos yazarlarının sefere katılanlar üzerine verdikleri listeler birbirini tutmamaktadır. Ama katıldığı konusunda görüş birliği sağlanabilen en ünlü kahramanlar; Jason, gemici ustası Argos, ozan Orpheus, Dioskur’lar (bkz. Gemini) Kastor ve Polluks, Herakles, Boreas’ın oğulları Kalais’le Zetes‘tir.
Seferin nedeni ilginçtir. İolkos kralı Aison tahtını üvey kardeşi Pelias’a kaptırır.Aison’un oğlu Jason delikanlılık çağına gelince Pelias’ın karşısına çıkıp tahtı geri ister.Pelias ondan kurtulmak için önce Colchis’e gidip, Phrixus’un orada bıraktığı altın postu
getirmesini buyurur. Jason bu sefere çıkmak zorunda kalır. Yunanistan’da ne kadar gözüpek, atılgan, yiğit varsa hepsini toplar. Zeus’un kızı bilge tanrıça Athena’nın yardımıyla büyük usta Argos’a bir gemi yaptırdıktan sonra, yola çıkarlar.
Yolculuk sırasında meydana gelen (konu bütünlüğü açısından burada ayrıntıya girilmesi uygun değildir) birçok olaydan sonra Argonaunt’lar, altın postu geri istemek için kral Aietes’in karşısına çıkarlar. O sırada kralın kızı Medeia, Jason’u görür. Delicesine bir aşkla ona tutulur. Güçlü bir büyücü olan Medeia bundan böyle Argonaunt’ların ve Jason’un bütün işlerini eline alır. Kral Aietes görünüşte altın postu vermeye razıdır. Ama önce Jason’un bir ejderi öldürmesini, ateş püsküren tunç ayaklı iki boğayı boyunduruğa koşmasını ister. İstekleri bu kadarla kalmaz. Boyunduruğa koştuğu iki boğa ile ejderin dişlerini toprağa dikmesini de şart koşar. Jason ister istemez bu koşulları kabul eder.
Büyücü prenses Medeia, Jason’a kendisini eş olarak alması halinde yardımcı olacağını söyler. Sonra yiğit Jason’a büyülü bir merhem hazırlar. Ve “-Bu merhemi süren bedene silah işlemez, gün boyunca ne yaralanır ne de ölür. Ejderha’nın dişlerini toprağa ektiktensonra topraktan silahlı adamlar çıkacak, bu adamların aralarına bir taş attığı takdirde kendi aralarında kavgaya tutuşacaklar ve birbirlerini öldüreceklerdir” şeklinde tavsiyede bulunur.
Herşey Medeia’nın dediği gibi olur. Jason boğaları boyunduruğa sokmayı, ejderin dişlerini tarlaya ekip, topraktan çıkan silahlı adamları birbirlerine öldürtmeyi başarır.
Ne var ki Aietes, yine de altın postu vermeye razı olmaz. Argo gemisini yakmaya ve Argonaunt’ları öldürmeye kalkışır. Ama Jason’a aşık olan Medeia hızlı davranıp, Jason’la elele vererek altın postu Serpenten çalmayı başarır. Ve Argo gemisiyle yola çıkarlar.
Medeia babasının kendilerine yetişememesi için korkunç bir plan yapmıştır; yanına aldığı küçük kardeşi Apsyrtos’u kesti ve parçalarını yol boyunca serperek uzaklaştılar. Arkalarından gelen Aietes’le adamları Apsyrtos’un parçalarını toplamakla vakit kaybettiler,bu yüzden Argonaunt’lara yetişemediler.
Jason ve Argonaunt’lar, altın postu amcası Pelias’a vermek üzere İolkos’a dönerler.Babası Asion’un öldüğü haberini alan Jason, amcası Pelias’ın da tahtı geri vermeye hiç yanaşmadığını görür. Burada Medeia’nın tüyler ürpertici bir oyunu yer almaktadır.
Pelias’ın kızlarıyla arkadaşlık kuran büyücü Medeia, ihtiyarlamakta olan babalarını gençleştirmenin çaresini kendilerine öğreteceğini söyler. Ve örnek olması bakımından yaşlı bir koçu alıp keser. Kestiği koçu büyülü otlarla kaynayan bir kazana atıp, körpe bir kuzu çıktığını gösterir. Pelias’ın kızları büyücü Medeia’ya inanarak babalarını öldürüp kazana atarlar. Pelias’ın dirilmediğini görünce çılgına dönerler ve yurtlarından sürülürler.
Jason ve Medeia bu suçu işledikten sonra Pelias’ın oğlu tarafından İolkos’tan kovulurlar.
"

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 16:17 -->-> Daha önceki mesaj 14:38 --

AURIGA
"Ateş ve demir tanrısı Hephaistos’un oğlu olan Auriga, bir masala göre Atina kralıdır ve adı efsanevi kral Erichthonius olarak geçer. O Hephaistos’un yere saçılan tohumlarından meydana gelmiş yarı insan yarı yılan bir çocuk iken zeka tanrıçası Athena
yerde çırpınan bu acayip yaratığa acımış, onu alıp bir kutunun içine koyarak Kekrops’un üç kızına vermiş ve kutuyu açmamalarını söylemiştir.
( Kekrops, Yunanistan’ın doğusunda küçük bir yarım ada olan Attika’nın efsanevi ilk kralıdır. Yunanlılara medeniyeti getirmiş ve Atina şehrini kurmuştur.) Kekrops’un kızları tanrıçanın sözünü dinlemeyip kutuyu açmışlar ve Erichthonius’u görünce çıldırarak
kendilerini Akropolis’ten (Yunancada akros=yüksek, polis=şehir demektir.) aşağı atarak intihar etmişlerdir.
Erichthonios büyüyünce Atina krallığını ele geçirir. Erichthonios, Atinalıların baş koruyucusu olan, uysallıkları ve yetenekleriyle ünlü dört atı birden süren ilk insandır. Bu nedenle yıldızlar arasına “arabacı” ünvanıyla alınarak Zeus tarafından onurlandırılır.
Başka bir masala göre Arabacı, ırmak tanrısı Asopos’un kızı Antiope ile Atina krallarından Theseus’un oğulları olan Hippolytos’tur. Fakat Theseus, Antiope’nin ölümünden sonra ( veya Antiope’yi terk edip ) Girit kralı Minos’un kızlarından biri olan
Phaidra ile evlenmiştir. Güzel bir kız olan Phaidra aşk yüzünden büyük bir faciaya neden oldu. Gerçekten ateşli bir kişiliğe sahip olan bu kraliçe, üvey oğlu Hippolytos’u görünce aklı başından gitti. Hippolytos’u elde etmek, aşk ateşini onunla paylaşmak için her çareye başvurdu. Genç çocuk, üvey annesinin aşkına karşılık vermeyince iftiraya uğrar. Phaidra, Theseus’a, Hippolytos’un kendisini kaçırmak istediğini söyler. Bu yalana inanan baba Theseus, oğlunun cezalandırılması için tanrı Poseidon’a yalvarır. Babaların çocukları hakkında kötü bile olsa isteklerini (çocukların dünyaya gelmelerine neden oldukları için), tanrılar her zaman kabul ederlermiş. Poseidon, Hippolytos arabasıyla deniz kıyısından giderken, dalgalar arasından dev bir boğa göndererek atlarını ürkütür. Atlar delicesine koşmaya başlarlar. Çok geçmeden Arabacı kaza geçirir ve feci bir biçimde can verir.
Diğer bir masala göre ise Arabacı, tanrıların habercisi Hermes’in oğlu Myrtilus’tur. Kral Ooenemaus’un at sürücüsü olarak bilinir. Kralın çok güzel bir çift atı varmış. Onları krala savaş tanrısı Ares vermiştir. Bu yüzden bütün ölümlü hayvanlardan üstün oldukları düşünülürmüş. Kralın Hippodameia adında bir de kızı varmış. Kral kızına öylesine bağlıymış ki evlendirmek bile istemiyormuş. Ne zaman evlenmek isteyen bir delikanlı gelse, önce kendisini at yarışında yenmesi şartını koşarmış. Tabi damat adayının, kralın tanrısal atlarını geçmesi mümkün olmayınca, kral mutlu bir şekilde adayı reddediyormuş sonradan aday öldürülüyormuş. Çünkü kural böyleymiş: “kazanırsan kızımla evlenirsin, kaybedersen ölürsün”
Lydia (batı anadoluda bir yer) kralı Tantalos’un oğlu Pelops meydana çıkana kadar Hippodameia’nın evlilik konusunda şansı pek iyi gitmez. Genç kız Pelops’a gönlünü kaptırmış ya da artık bu yarışlara bir son verme zamanının geldiğine inanmış olacak ki,
babasının arabacısı Myrtilos’u parayla kandırır. Myrtilos, kralın arabasının tekerleklerinin vidalarını gevşetince yarışı Pelops kazanır. Sonraları bilinmeyen bir nedenden dolayı, Pelops kendisinin Hippodameia ile evlenmesini sağlayan Myrtilos’u öldürtmüştür. Baba Hermes, oğlu Arabacı’nın hatırasını yıldızlarda yaşatır.
Başka bir masala göre Arabacı, Zeus’u emziren keçidir. Titanlardan(bkz.Aquila) Kronos, kız kardeşi Rhea ile evlenir. Kehanete göre çocuklarından biri onu öldürecektir. Bu nedenle karısı Rhea’nın her doğurduğu çocuğu yutarmış. Buna çok üzülen Rhea, son
çocuğu Zeus doğduğu zaman gecenin karanlığından yararlanarak Girit adasındaki İda dağının tepelerine gider. Zeus’u oraya bırakır. Gaia (yer) çocuğu alır ve bir mağaranın dibine saklar. Rhea, kocası Kronos’a, yeni doğan oğlu Zeus yerine bit taşı kundak bezine sararak verir. Kronos taşı Zeus sanarak hemen yutar. Zeus, keçi Amaltheia’nın sütünü emerek dağda büyür. Zeus keçiye olan gönül borcunu, onu yıldızlar arasına alarak öder. Bir başka masala göre, keçi Amaltheia’nın çok çirkin ve ürkütücü bir görünüşü vardır. Bu görünüşü Titanları bile korkuttuğundan Zeus, kendisine keçinin derisinden bir pelerin yaparak düşmanlarını korkutur. Zeus’u koruyan bu pelerin Aegis olarak bilinir.
Auriga, kuzey yarımkürenin en parlak yıldızlarından biri olan Capella’yı içeren bir takımyıldızdır. Auriga genellikle bir savaş arabası kullanıcısı olarak resimlenir. Bu yıldıza ilşkin her kültürde pek çok efsane vardır. Genç Auriga bir elinde kamçı, diğerinde ise biri
erkek biri dişi olan iki keçi tutar. Capella’nın anlamı “küçük keçi”dir. Diğer dişi olan keçi Zeus’u emziren Amaltheia’dır "

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 16:31 -->-> Daha önceki mesaj 16:17 --

CANCER- SERETAN-YENGEÇ
"Cancer burçlar kuşağındaki bir takımyıldızdır. Diğer takımyıldızlar gibi mitolojik öyküsü kesin olarak belli değildir. Bununla birlikte genel olarak kabul gören öyküye göre Cancer, Herkül’ü ( Herakles ) taciz eden bir yengeçtir.
Herkül tanrılar tanrısı Zeus’un oğludur. Ama gerçek annesi, Zeus’un eşi tanrıça Hera değil, bir ölümlü olan Alkmene’dir. Alkmene ile aldatılan tanrıça Hera, Herkül’den nefret ediyormuş.Herkül kral Eurystheus’a hizmet ederken, çok başlı bir yılan olan Hydra’yı (Su
yılanı) öldürmekle görevlendirilir.( bkz. Herkül ) Eurystheus, Argos kralı Stenelos’un oğlu ve Perseus’un torunudur. Zeus Herkül’ü
doğurması için Alkmene’yi hamile bıraktığında, Perseus’un ilk torununun krallık sahibi olacağını söyler. Perseus’un doğacak ilk torununun Herkül olacağını bilen Hera olaya el koyarak, Herkül’den sonra doğması gereken Perseus’un torunlarından Eurystheus’un zamanından önce doğmasını sağlar. Hera’nın sayesinde, Herkül’den önce doğan Eurystheus krallığı alır.
(Ekhidna ve Typhon’un kızı) Hydra, Herkül’den öç almak üzere Hera tarafından yetiştirilmiştir. Hydra tüm yaratıkları titretecek kadar korkunç bir bataklık canavarıydı. Kerberos, Khimaira, Phiks gibi canavarların kızkardeşidir. Hesiodos, Hydra’nın annesi Ekhidna’dan uzun uzun söz eder. Bu korkunç yaratığın annesi Kallirhoe ve babası Khrysaar olup her ikisi de Pantos ile Gaia’nın soyundandır.
Hesaidos bu konudan şöyle söz eder;
“Kallirhoe yenilmez bir ejderha daha yarattı,
ne ölümlülere ne de ölümsüzlere benzeyen .
Bir mağarada doğdu bu azgın kalpli Ekhidna
Bedeninin yarısı güzel, alımlı bir genç kızdı onun,
Al yanaklı gözleri alev alev, bedenin diğer yarısı ise korkunç ( acımasız ) bir yılan”
Ekhidna’nın saklandığı mağara efsanelere göre Arima ( Anadolu ) dağları denen Kilikia’da ( orta ve doğu Akdeniz Bölgesi ) bulunmaktadır. Hydra’nın babası Typhon da (İlyada’da ki adıyla Typheus ) bir devdir. Khrysaar ve Kallirhoe’nin oğludur. Yanardağ tanrısı olarak da bilinir. Hesiodos, Theogania adlı eserinde Typhon’dan şöyle söz eder;
“Zor işler için yaratılmıştır kolları,
ayakları yorulmak bilmez bu tanrının
Korkunç kara dillerini çıkarmış,
gözlerinden ateş saçan yüz yılan başı yükselir omuzlarında”

Zeus bu azmanı ( Typhon ) yok etmek ister. Savaşları çok ilginç olmuştur. Zeus menekşe rengi suları yakar, kavurur, gök gürültüsü ve şimşekler gönderir. (Ejderha) Typhon’un alevleri gökyüzüne ulaşır. Yer gök titrer, denizler kaynar. Ölüler ülkesi tanrısı Hades bile ürperir. Zeus var gücüyle şimşekleriyle, yıldırımlarıyla öfke içinde Olympos’a (bugünkü adı Etna olan tanrıların dağı) çıkar. Tüm gücüyle Typhon’u yıldırımlara boğar, canavarın tüm başları alev alev yanmaya başlar. Kolu, kanadı kırılır. Yere yıkılır, yer inim inim inler. Yıldırım yiyen devden bir alev fışkırır ve Etna dağının dibine düşer. Böylesine korkunç iki devin ( Typhon ve Ekhidna ) çiftleşmesinden yer altında ve
yeryüzünde ne kadar korkunç köpek ve canavar varsa ürediği rivayet edilir.Bunların içinde;
Geryon’ un köpeği olarak anılan; Orthos
Hades ( Yeraltı Ölüler Ülkesi ) in bekçisi; Kerberos
Bataklıklar canavarı; Hydra
Ağzı ateş saçan; Khimaira’yı sayabiliriz.
Böyle ana babaya sahip bir yaratık olan bataklıklar canavarı Hydra, Hera tarafından Herkül’e duyduğu düşmanlık nedeniyle, öç almak için kullanılır. Bataklıklar canavarı Hydra ve güçlüler güçlüsü Herkül savaşırlarken Hera, Yengeç’i Herkül’ün ayağını ısırması için gönderir. Yengeç bu görevi başarıyla yerine getiremez. Herkül’ün dikkatini dağıtamaz. Herkül ayağının altındaki yengeci ezerek öldürür. Cancer (Yengeç) bu vefakar davranışından dolayı Hera tarfından ödüllendirilip gökyüzüne alınır.
Cancer takımyıldızı, Gemini ( İkizler ) ve Leo ( Aslan ) takımyıldızları arasında yer alır. "

__________________
Hanif kalmak cesaret ister...
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat