IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08 Mayıs 2012, 15:27   #1
Çevrimdışı
Sue
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ağlamak Biraz Kadına Özel





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Boğazım düğümlenip, yanaklarıma al düşünce bilirim ki gözlerim dolacak sonra yağmur olup akacak. Ağlayın ama bıkmadınız mı hala diye sorarım onlara. Cevap tahmin ettiğim gibi gelir; kalbimde ki bu ağrı oldukça ağlamamak imkansız gibidir...

Ağlamak... İnsana baş ağrısı vermeyen “bırak gitsin” ağlamalarındansa eğer iyidir. Yanı sıra eşlik eden bomboş konuşmalar yoksa daha da iyi... En güzeli fonda hafif bir müzik varken gözlerinizi uzak bir ufka kilitleyerek yapılandır. Uzun da sürse , kısa da olsa böyle bir ağlayış ko----ur hayattan. Hele kontrol edemiyorsanız tadına doyulmaz. Rahatlar, dinginleşirsiniz.

Yanaklarınızdan sıcak sıcak akan yaşlar damla şeklinde değil ama süzülerekten düşer. Öyle kibar kibar işte. Yaşlar dudak kıvrımlarınıza ulaşıp, ta boynunuza kadar yol alır. Düşünmeden alt dudağınızı üste yapıştırır o tuzlu suyu tadarsınız. Bu ortamda yalnız olmak gerekir. Zaten biri varsa bile, yok saymışsınızdır artık. Kimliği mavi olmuş, adı tanıdıkmış, hatta düne kadar canınızmış pek de fark etmez...

Sonrası uyku hali, dalıp gitmek istersiniz derinlere. Mümkünse adresi olmayan bir yere. Ben hep yeşillikler içinde hayal ederim kendimi. Güneş gözlerimi almasın ama sıcaklığını versin isterim sadece. Ellerim bağrımın üzerinde kavuşmuş, belki biri yumruk olmuş çenemin altında...

Bir de kızgın ağlayışlar vardır. Önü sıra bir kavga olmuştur muhtemelen. Sesin ulaşabileceği son perdeden neden, nasıl gibi sorular sorulmuştur. Beklediğiniz o pişmanlık ışığını görememek, duymak istediklerinizi duyamamak sizi çıldırtır. İşte o sinirle başlarsınız ağlamaya.

Yüksek sesli bir ağlamadır bu. Genelde eller yüze kapanır. Konuşma bitmiştir ama ağlamanızı monologlarınızla takviye etmeye devam ederseniz. Hala duyulabilir olmaktır amaç, göz yaşının herkese dokunamadığını bilir ama durdurmak istemezsiniz kendinizi. Tepkisizliğe etkisiz kaldığınızı hissettikçe kızgınlık daha çok kavurur içinizi.

Şakaklarınız zonklarken böyle bir ağlayışın sizi nasıl hasta ettiğine şaşar kalırsınız. Üzerine methiyeler düzülen gözleriniz çirkinleşir. Aynaya ilk baktığınızda suratınızı yoklar, hafifçe göz altlarınıza dokunursunuz. Sözler gelir arkadan, kendinize emanet verip de sonrasında hiç tutamadığınız sözler. Kızgınlık ağlamalarının gerisi yoktur, arkasında bir iz bırakmaz!

Sonra kırılmalar olur. Ah ne çok olur! Gerçi zamanla nasır tutar bunlar, çarpsalar da kırılmaz olursunuz. Narin camın kalın mikaya dönmüş halini düşünün, öyle işte. Ama başlarda her kırıldığınızda yüreğiniz elinize gelmiş gibi hissedersiniz. İçinizden çıkarıp avucunuza vermişler de pıt pıt atıyor gibidir. Nasıl da narin, nasıl da küçük gelir gözünüze.

Kendi kalbimi neden ben taşıyorum ellerimde dersiniz. Halbuki ben ona vermiştim, tutsun, sarsın, kendi göğsüne soksun diye... Kalp yerine nasıl geri konulur öğrenirsiniz zamanla. Alıştırmak zamanın en iyi yaptığı şeylerden biri değil midir, ömrümüzden çalmaktan başka?

Gözlerinizin içinde kırgınlık derelerinin sel olup taşacağını hissettiğinizde bedeninizi mekanın başka bir bölümüne taşır, sessizce akıtırsınız o tuzlu suyu. İki mendille iş biter. Kırılmalar işte böyle geçer gider.

Dolusunuzdur bazen. Kadın olmanın garip bir dezavantajıdır bu. Kurda, kuşa, kendi halinde gezinen bir çocuğa, mendil satan yaşlı adama bakıp ağlamak geçer içinizden. Bir şarkının nakaratı, annenizin sıcak sesi , sevdalınızın seslenişi gelir, sızı sızı damla olur gözünüzde. Kokular bile ağlatır kadını. Mis bir çiçeğin, odunsu bir parfümün, iyotlu denizin kokusu hatırlatır yakında olsa da uzaklaşmış, ya da sizden alınmış olanları.

“Pardon ağlamaları” diyorum ben bunlara. Nedense hep uygunsuz bir zamanda, size yabancı yüzler arasında başlayıverdikleri için özür dilemek zorunluluğu hissettirirler. Doldum, bittim, tükendim ağlamaya yer arıyordum, işte ağlıyorum yerine “Pardon, sinirlerim çok bozuk” dersiniz. Utanır, sıkılır hatta yok olmak istersiniz. Offff Offf diye beş avaz bağırmak gelir içinizden. Bir bakarsınız yüreğiniz yine ellerinizde, bu sefer yerine koymak bile gelmez içinizden. Varsın ellerinizde ısınsın biraz.

Mutluluktan ağlamaktır en güzeli. Nadiren başımıza gelir. Ağzımız kulaklarımıza değerken, iç çekerek ağlamak ne hoştur. Sarılacak o birisi, özlediğiniz, canınız yanınızdadır çünkü. Onu sıkı sıkı kavrar, boynundan içinize derin bir nefes alırsınız. Zaman ne çalsın, ne de alıştırsın bu sefer, sadece dursun istersiniz Donuk ifadenizde beliren ürkek tebessümünüzle birlikte huzur olur yaşlar. Umarsızca akar gider...

Ağlamak güzel, bence biraz da kadına özeldir. Kaderimizde, öyle ya da böyle hep yer alır, ısınmak isteyen yüreğimizi anlatır. Hatta ne yazık ağlamak kadına çok yakışır!

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat
Cevapla

Etiketler
ağlamak, biraz, kadına, Özel


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarfından kadına yönelik şiddete karşı özel bir ekip Sevda Haber Arşivi 0 01 Aralık 2011 17:25
Şiddet gören kadına özel hat Ashriel Haber Arşivi 1 26 Kasım 2011 14:59