IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Makale Ekle Cevapla
 
LinkBack Makale Seçenekleri Stil
  #1  
Alt
Çevrimdışı
Mihri
Mihri - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Düş Kedisi
Yazan; Mihri 18 Nisan 2023, 20:14

Her gün düşlerde yaşardı, düş kedisi. Çoğu zaman yaptığı gibi hülyalarını süsleyecek malzemeler toplamak için seyr-ü sefaya koştu evin balkonuna. Balkon kapısından girdi, önce ön ayaklarını havaya dikip patilerini balkon kenarına attı, sıçrayıp pençeleri ile kavradı balkon kenarının dış tarafını, bir yandan da arka ayakları ile yukarı doğru bir iki adım alıp tırmanarak balkon kenarından kafası sarkacak şekilde çekti bedenini yukarı doğru. Balkonun hemen aşağılarında, acaba yakınlarda neler olup bitiyor diye bakındı bir süre kafasını bir bu yana bir öbür yana çevire çevire. Sonra kendini geriye doğru salıp tekrar balkon zeminine indi. Ön ayaklarını ileriye doğru uzatıp bedenini geriye doğru çekerek şöyle iyice bir gerildi, ardından esnedi, birden kafasını silkeledi, dilini dışarı çıkarıp önce bıyıklarını sonra ağız çevresini kapsayacak biçimde yalandı. Patilerini de güzelce bir yalayıp hafifçe kemirdikten sonra, üzerinde genişçe bir yastık bulunan sandalyesinin üzerine tek sıçrayışta çıkıverdi. Hemen olduğu yerde sanki üzerinde gezinircesine bir süre çiğneyerek yoğurdu yastığını ve en nihayetinde kuruldu yumuşacık seyir köşesine.

Rıhtıma dikti gözlerini, düş kedisi. Mavi patiskalarda aheste aheste gezinen bir balıkçı sandalında düşledi kendini. Tutulan balıklar sandalın orta yerindeki kaba boşaltılıyor, düş kedisi hemen oracıkta en lezzetlisinden bir ikisini çiğ çiğ midesine indiriyordu. Akşamüstü kıyıya geri dönülüyor, gece olunca ise bu kez kısık ateş eşliğinde hafifçe pişirilen balıklarla karnını doyuruyordu.

Şimdi ise, uzaklarda uzanan sürülüp yeni ekimi yapılmış tarlaları seyrediyordu kedimiz. Burada ufakça bir ev yapılsa ne güzel olurdu oysa. Çok geçmeden hemen yanı başına bir de kümes kurulurdu. Ardından bir de ahır yapılsa artık değme keyfine kedinin. Ahır demek, her gün taze süt demekti çünkü.

Düşler düşler üstüne yaşarken, bir yandan da esen rüzgârın tadını çıkarıyordu bizim kedi. Sanki tabiat, onun bu sevimli hâlini görünce kendini tutamamış, esen rüzgârla onun zarif kıllarını taramaya, baştan başa bütün bedenini sevip okşamaya başlamıştı. Keyfinin pek bir yerinde olduğunun göstergesi olan o içten mırıldanmaları, artık rahatlıkla duyulabiliyordu. Derken düş kedisi, şapadanak kafasının üzerine inen hafifçe bir darbeyle irkildi ve hemen ardından vücudunun muhtelif yerlerinde de duymaya başladı aynı tesiri. Çok geçmeden bedenini sarmaya başlayan berbat bir ıslaklık hissiyle rahatı hepten kaçtı, çünkü kediler, ıslanmayı hiç sevmez ve buna asla tahammül edemezdi. Acaba gerçekten yağmur mu yağıyor, yoksa yine üst kattaki balkonların birinden ıslak bir şeyler mi silkeleniyor diye bakmak için kafasını göğe diktiği anda, rüzgârda iyiden iyiye ivmelenen su damlalarından biri gözüne isabet etti. Acıyla yumdu gözünü ve öfkeyle "hay aksi!" diye geçirdi içinden. Artık saçakları döven su damlalarının sesini duyabiliyordu. Bu, şüphesiz bir yağmurdu ve ivedilikle balkonu terk edip içeri girmesi gerekiyordu. Balkon zeminine doğru sıçrarken arka ayaklarıyla ittirdiği sandalye, esen rüzgârın da kuvvetiyle patır kütür yere devrildi. Bir an duraksadıysa da önce bir kapıdan içeri gireyim, sonra tam olarak ne olduğunu anlamak için dönüp ardıma bakarım diye geçirdi içinden ve aldırış etmedi. "Hay aksi!" dedi bir kez daha, çünkü düşlerde gezinedursun, esen yel, o farkına bile varmadan balkon kapısını kapatmıştı çoktan. Hemen geriye doğru birkaç adım aldı ve balkonun orta yerine vardı. Ardından arka ayakları üzerine kalkı, ön ayaklarını balkonun iç duvarına dayayıp balkonun bittiği yerin az ötesinde bulunan pencerelerden birinin içeri girebilmesi için açık olup olmadığına baktı. "Yaşasın!" diye haykırdı, "evreka!" diye de ekledi. Ama sevinmeyi bir kenara bırakıp acele etmesi gerekliydi, çünkü açık olan pencerenin ev halkından biri tarafından kapatılması an meselesi olabilirdi. Çevik bir şekilde atıldı, sıçrayıp önce ön peşi sıra arka ayaklarıyla tırmanıp yan balkon kenarına çıktı. Dört ayağını da balkon kenarının zemini üzerinde hisseder hissetmez bir kez daha sıçradı ve pencere kenarına ulaştı. Bütün ayaklarının tekrardan zemin üzerine bastığına kanaat getirir getirmez kısık ama seri adımlarla açık pencereye doğru yol aldı. Tam kafasını pencereden içeri sokup ön ayaklarını içeride duran kanepenin yaslanma yeri üzerine atmıştı ki, bir yandan gökten düşen bir yandan da aşağıdan yukarıya doğru baştan başa tüm binaya tırmanan asmanın yapraklarından damlayan su damlalarıyla iyice ıslanan mermer pencere kenarında kayan arka ayaklarının boşluğa düştüğünü fark etti. Neyse ki usta bir çeviklikle çoktan pençelerini geçirip kavramıştı kanepe kenarını. Derhâl bir kısmı dışarıda kalan bedenini içeri çekti ve kanepeden yuvarlanıp halının üzerinde buldu kendini. Kargaşa sona ermişti, artık evin içindeydi. Islaklıktan biraz arınmak için şöyle güzelce bir silkelenmek geçti aklından. Fakat vazgeçti, çünkü silkelenirse arınacağı ıslaklık odaya saçılacak ve bu vaziyet, ev halkının hiç mi hiç hoşuna gitmeyecekti. Daha çabuk kuruma amacıyla gidip kalorifer peteğinin dibine kafasını, kuyruğunu ve ayaklarının her birini bir yana uzayacak şekilde atarak yayıldı.

Kedi, nicedir girmemişti evin bu odasına. Tatlı hülyalarına geri dönmek istediyse de, bir türlü yapamadı bu defasında. Evde geçirdiği eski günlerin hatıraları meşgul ediyordu şimdi zihnini. Hatırlıyordu, bir zamanlar bu evin tüm ilgi odağı oydu. Hemen hemen bütün hareketleri ev halkı tarafından büyük bir ilgiyle ve beğeniyle izleniyor, kedi, evde her ne yaparsa yapsın büyük bir olay oluyor, ağızdan ağıza bıkmadan anlatılıyor, övülüyor, iş çıkaracak, hatta en hoşa gitmeyecek haylazlıkları dahi birazcık isyanın ardından gelen içten bir tebessümle yine beğeni topluyordu. Bu durumun âdeta hem bir özeti hem de bir teminatı olan şu cümle bir türlü dillerden düşmezdi: "Kedi, evin neşesi." Bazen evdekilerin ilgisi, içinden birbirini tamamlayacak mahiyette dizi dizi resimler geçen camlı kutuya takılıyordu uzun bir süre boyunca. Kedi, bu duruma isyan edercesine kutunun önüne geçiyor ve hoplayıp zıplarak ilgiyi tekrar kendisinde toplamak için çabalıyordu. Sonraları, ev halkının kutudaki resim dizgelerini değiştirmek amacıyla kullandıkları şeyin, aynı zamanda onu kapamak için de kullanıldığını keşfetti. Artık evdekiler uzun bir süre televizyonla meşgul olduğunda, kedi, bir köşeye geçip orada sabırla bekliyor, televizyon kumandası elden düşer düşmez saklandığı yerden fırlayarak onu kapıp televizyonun hemen önünde yere bırakıyor ve televizyonu kapamayı başarana dek üzerinde tepinip duruyordu. Çok geçmeden kıvrak zekasıyla üçlü prizin düğmesine basarak televizyonun daha kolay bir şekilde kapanabileceğini de öğrenmişti, ama ev halkının pek bir hoşuna gittiğinden televizyon kumandası ile uğraşmaya devam etti.

Günün birinde, hane halkının bir süreliğine evi terk edip nihayet geri döndükleri bir akşamda, evin annesinin bu kez kucağında bir insan yavrusuyla çıkageldiğini gördü. Çok merak ettiyse de evde kimsenin onun bu insan yavruna yaklaşmasını hoş görmediğini anladığından üstelemedi, sadece bebeği ara ara uzaktan izlemekle yetindi. Kısa sürede şunu da anlamıştı ki, insan yavrusu, artık herkesle birlikte bu evde kalacaktı; Hane halkına yeni bir fert eklenmişti. "Yaşasın!" diye sevinçle haykırdı kedi. Nasıl sevinmesin ki: Onu candan sevecek, onunla bıkmadan oyunlar oynayacak, tüm hareketlerini ve müzipliklerini büyük bir alâkayla takip edecek, takip ettikçe ona karşı büyük bir hayranlık duyacak biri daha vardı şimdi evde. Hayranları arasına yeni biri daha eklenmişti.

Başta bu duruma çok sevinmişti kedi, ama umduğunun tam aksine zamanla fark etti ki kendisine duyulan büyük ilgi, beslenen sevgi ve muzipliklerine gösterilen tahammül günbegün azalıyordu. Bir iki yıl sonra ise hane halkının ilgisi ve beğenisi, tümüyle eve yeni gelen bu insan yavrusuna kaymıştı. Kedi, hepten görmezden geliniyordu artık. Evdeki kimi hareketleri göze battığındaysa azarlanır, hatta cezalandırmak amacıyla bazen aç bırakılır, odaya kapatılır yahut dışarı atılır olmuştu. Bu berbat vaziyete ayak uydurmakta ve kendisine yönelik böylesi bir hor görüyle yaşamaya alışmakta hayli zorlanıyor, şimdi içinde bulunduğu bu duruma ziyadesiyle üzülüyordu. Fakat, eski günlerin geri geleceğine, kendisine duyulan hayranlığı, ilgiyi, şefkati ve sevgiyi tekrar kazanabileceğine dair bir umudu vardı hâlâ, ta ki onu büsbütün bir karamsarlığa koyan, zamanla hane halkının dilinden düşmeyen bir motto hâlini alan o sözü ilk duyduğu ana kadar: "Çocuk, evin neşesi."

Kedi, eski günlerin bundan böyle geri gelmeyeceğini anlamıştı. Bu da yetmezmiş gibi, en iyisi hiçbir şeye karışmamak deyip her şeyden el ayak çekerek uzun müddet boyunca kendi hâlinde evin bir köşesinde durduğunda miskinlikle suçlanıyor, evde bir şeyler yapmaya kalktığında ise bazı hareketleri göze batıyor, hoş karşılanmıyor, gene ne halt ediyor bu baş belası diye tepki görüyordu. Gidişat, katlanılmaz bir hâl almıştı kedimiz için. "Yok, bu böyle olmayacak, artık gitmek gerek bu evden" dedi kendi kendine, ardından: "Gitmeli, ama nereye gitmeli? Öyle kapıdan çıkıp karambole bir yerlere gidemem ya" diye düşündü. Bunun üzerine, çıkıp balkondan etrafa bakarak acaba nereye gidebilirim, orada neler yapabilirim, başka bir yerde nasıl yaşayabilirim üzerine düşünerek kafa yormaya başladı. Böylelikle kedi, düş kurmayı öğrendi.

O, artık düş kedisiydi, düşlerde yaşayan bir kedi. Onun için hayat, yalnızca düş kurmak için yaşanan bir düş kırıklığından ibaretti. Kurduğu düşlerse, yaşamın ta kendisi idi.
Alıntı ile Cevapla
Görüntüleme 46 Yorumlar 0
Toplam Yorum 0

Yorumlar

Cevapla


Şu anda bu makaleyi okuyan kişi sayısı: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Makaleler
Article Author Forum Cevaplar Son Mesaj
Van Kedisi Sarya Hayvan Resimleri 0 21 Ocak 2021 11:59
Kül Kedisi PySSyCaT Öykü Masal ve Hikayeleri 0 20 Eylül 2016 18:16
Somali Kedisi, Somali Kedisi Özellikleri Zen Evcil Kediler 1 10 Mart 2014 20:23
Ankara Kedisi (Angora) Kedisi, Ankara Kedisi (Angora) Kedisinin Özellikleri Violent Evcil Kediler 0 08 Mart 2014 21:47
Van Kedisi Ein Evcil Kediler 0 10 Aralık 2010 13:10