IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18 Haziran 2006, 00:32   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Atatürkçü Düşünme Sistemi





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ

I- ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ :
-Atatürkçülük bir yaşama biçimidir.
-Atatürkçülük yönlendirici bir "Dünya görüşü" ve dünyanın dinamik bir "yorumu " dur .

1- ATATÜRKÇÜLÜĞÜN NİTELİKLERİ :
-Atatürkçülük ulusal, Türk ulusunun içinden çıkmış bir düşünce sistemidir.
-Bu sistemde Üç ulusal güç unsuru vardır:

A- SİYASAL GÜÇ :
-Siyasal gücü devlet oluşturur
-Türk devletinin siyaseti devlet gücünün doğrudan doğruya ulusun içinden çıkması ve siyasetin ulusun idaresine göre çizilmesidir .
Siyasal gücün dayanağı ; millet egemenliği ve bu egemenliğin deªmokrasi yolunda kullanılmasıdır.
-Siyasal gücün zayıflaması devletin ve demokrasinin varlığını tehlikeye atar.

B- EK0NOMİK GÜÇ :
-Ekonominin temeli ulusaldır. Bütün ekonomik etkinliklerin ulusal bağımsızlığımıza zarar vermeden ve öz kaynaklarınıza dayandırılaªrak yapılması milli ekonomi ilkesini oluşturur.

C- ASKERİ GÜÇ :
-Atatürkçü düşünce sisteminin temel unsurlarındandır.
-Siyasal ve ekonomik güçlerin işlevlerini yerine getirebilmeleri için askeri gücün sağladığı huzur ve güvenlik ortamı gereklidir. Bunu da Türk silahlı kuvvetleri sağlar.

II- ATATÜRK İLKELERİ :

1- ORTAK ÖZELLİKLERİ :
a) Bütün i1keler Milliyetçilik duygusundan kaynaklanmıştır.
b) Bütün ilkeler akıl ve bilime dayandırılmıştır.

2- ATATÜRK İLKELERİNİN DAYANDIĞI TEMELLER :
-Akılcılık ve bilimsellik,
-Ulusal egemenlik,
-Ulusal birlik ve beraberlik, ülke bütünlüğü,
-Özgürlük ve bağımsızlık,
-Yurtta barış, dünyada barış ilkesi,
-Çağdaşlık ve Batılılaşma,
-İnsan ve insan sevgisi

3- ATATÜRK İLKELERİ :

A- CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ :
Atatürk Ulusal Kurtuluş Savaşını yürütürken yepyeni bir devlet kurdu. Bu devlet ulusal egemenlik esasına dayanıyordu. Öte yandan İstanbul'da kişisel egemenliğe dayanan Osmanlı Devleti yaşıyordu. Atatürk adım adım, bütün engelleri kırarak zafere ulaşmış, ''geçici'' sayılan TB M M 'ni sürekli bir duruma getirmiş, saltanatı - yani kişisel egemenlik kaldırmış, ardından da Cumhuriyet'i ilan etmiştir..Bu duruma göre Atatürk'ün cumhuriyeti ulusal egemenliğe dayanır. Bu temel üzerinde çağdaş bir demokrasi O'nun temel hedefidir.
ULUSAL EGEMENLİK (MİLLİ HAKİMİYET, HAKİMİYET-İ MİLLİYE)
Bilindiği gibi cumhuriyetin temelinde ''seçim'' yatar. Egemenliği kullanacak olanların geçici bir süre için seçilmeleri gerektir. Sorun, seçimi kimlerin yapacağıdır. Seçmenlerin sayısı sınırlı olursa, bu takdirde ulusa dayalı bir cumhuriyetten söz edilemez. Cumhuriyetin gerçek anlamda demokrasiye açılabilmesi için, ilk önce bütün ulusa dayalı olması gereklidir. Başka bir deyişle, demokrasiye giden bir cumhuriyette, egemenliğin belli gruplara değil bütünüyle ulusa ait olması baş koşuldu. İşte, Atatürk'ün istediği cumhuriyette temel esas ulusal egemenliktir.
Daha Amasya Tamiminde ulusun hiçbir sınıra bağlı olmadan egemenliğine sahip çıkması gereğini Atatürk en açık bir biçimde haykırmıştır. Buna göre;
1- Egemenlik, insanların ''iradelerini'' gerçekleştirmek için kullanmak zorunda oldukları bir araçtır.
2- İnsanlar iradelerini diledikleri gibi gerçekleştirmek isterlerse egemenliklerini doğrudan doğruya kullanmalıdırlar. Her insan egemenliğe aynı derecede sahiptir.
3- İnsanlar egemenliklerini bir başkasına emanet ederlerse, iradeleri diledikleri biçimde beliremez.
4- Bütün bu sebeplerden dolayı egemenlik ulusun bütününe aittir. Egemenliğe ulustan başka kimse sahip olamaz. Egemenlik bölünemez, parçalanamaz.
Egemenliğin kaynağı kesinlikle ulus ve onun bütün bireyleri olunca, başka her türlü egemenlik iddiası ortadan kalkar Egemenliği ulusun seçtiği üyelerden oluşan TBMM, ulus adına kullanır. Ama ''ulusu temsil eden ulusal irade, ulus adına sınırlı ve belirli bir zaman için manevi kişiliğini de belirten Millet Meclisi de en sonunda ulusça yenilenmekle karşı karşıyadır. Özde olan ulustur. Egemenlik onun olduğu gibi, yönetim hakkı da onundur'' (1923) Öyle ise TBMM ulusun bir aracından ibarettir. Ulusun doğrudan doğruya, kendi iradesi ile kurduğu, her zaman değiştirilebilen bir araç, TBMM ulusun altındadır. Onun iradesinin bir parçasıdır Demek ki, Atatürk'ün cumhuriyet anlayışının temelinde ulusal egemenlik yatıyor
Cumhuriyetçilik bir yönetim- rejim biçimidir. Atatürk, cumhuriyet ilkesi ile gerçek demokrasiyi amaçlamış, cumhuriyeti demokrasinin vazgeçilmez bir koşulu olarak kabul etmiştir.
Cumhuriyetçilik ilkesini tamamlayan iki temel ilke Milliyetçilik ve Halkçılık; bütünleyen ilke ise milli egemenlik’tir.

B- MİLLİYETÇİLİK
MİLLİYETÇİLİĞİN TANIMI
Sosyolojik çalışmalara göre, insan topluluklarının bir arada yaşamaları için bugüne kadar oluşabilmiş en ileri biçim millettir. Ancak millet durumuna erişmiş toplumlarda gerçek anlamı ile birlik ve mut1uluk temelleri vardır. Bugün için daha ileri bir biçim henüz oluşmamıştır. Kaldı ki, daha pek çok topluluk henüz millet olma aşamasına bile gelmiş sayılmazlar. İnsanoğlu kişiliğinin bilincine vardıkça kendine ve ailesine önem vermiş, içinde yaşadığı topluluk millet aşamasında ise, diğer bireylerin de kişiliğinden yepyeni bir olgu ortaya çıkmıştır. Bu da ''bir millete mensup olma'' duygusunun yarattığı olgudur. Bütün bireyler kendilerinin ve ailelerinin yücelmesini isterlerken, mensup oldukları milletin de aynı yolda bulunmasını doğal kabul etmektedirler. Başka bir deyişle, ilkel topluluklarda bulunmayan bireycilik, millette vardır. Ama bu bilinçli bir bireyciliktir . Buna göre Millet’i tanımlayacak olursak; ortak dil, kültür ve ülkü birliğine sahip, aynı topraklar üzerinde yaşayan, ekonomik çıkar birliğinin bulunduğu ve ortak yaşam duygu ve düşüncesinin yaygın olduğu topluluktur. İçinde bulunduğu millete ait olma, kendisi yücelirse milletin de yüceleceği duygusudur. İşte bu duyguya sahip olma ve geliştirme de ''milliyetçilik'' kavramı ile belirtilir.
XIX. yüzyıl ortalarından sonra, uygulanan Osmanlılık siyasetinin bir sonuç vermediği bazı aydınlarca açıkça anlaşılmıştır. Bu durumda artık Türklerin de kendi sorunlarını kendilerine özgü duyguların öncülüğü ile çözmesi kaçınılmaz bir çare olmuştu. Böylece milliyetçi duygular uyanmaya, Türkçülük akımı canlanmaya başladı. O zamanlara değin - bir zamanlar tıpkı Batı'da olduğu gibi - milli gerçeklerin üzerinde bulunan ve birliği sağlamada tek ögeymiş gibi görülen dinin yanında birleştirici ve daha önemli bir başka ögenin de olduğu anlaşıldı. Dilin Türkçeleştirilmesi çabalarıyla başlayan bu akım giderek güçlendi
Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı ırkçı, şoven milliyetçilik değildir. Irk ve din esası üzerine oturtulmamıştır. Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı Türkiye’de yaşayan, kendisini Türk sayan (siyasal anlamda), devletin ve yurdun bölünmezliği, bütünlüğü ve kalkınması için çalışan herkesi hangi etnik kökenden gelirse gelsin Türk sayar. Buna göre; Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı ümmetçi değildir. Akılcı ve insancıldır. Barışçıdır. Ulusların kendi kaderini belirleme hakkına saygılıdır. Irkçı değildir, eşitlik ilkesini temel alır. Birleştiricidir, birlik ve beraberliğe önem verir. İlericidir.
Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı Misak-ı Milli sınırları ile sınırlanmıştır. Halkçılık ve ulusal bütünlük ilkeleri milliyetçilik ilkesini bütünleyen ilkelerdir.

C- HALKÇILIK İLKESİ :
Halkçılık, halkın halk tarafından halk için idaresidir. Halkçılıkta önemli olan halkın kendi kendini demokratik esaslara uygun olarak yönetmesidir. Halkçılıkta devletin siyasi rejimi, halk tarafından ve halkın menfaatlerine uygun olarak kullanılır. Bu yönü ile halkçı1ık demokrasinin gerçekleşmesi ve yerleşmesi amacına yöneliktir.
Halkçılık, devletin ulus içindeki değişik meslek ve katmanların çıkarlarına uygun bir politikanın izlenmesini esas alır. Buna göre yasalar önünde herkes eşittir, sınıf ve zümre ayrımı yoktur.
Atatürk'ün halkçılık ilkesinde üç ana esas vardır. Bunlar
1-Yeni kurulan devlet, belli bir zümreye, belirli çıkarlara sahip kimselere değil, doğrudan doğruya halka dayanır.
2- Atatürk halkın içindeki çeşitli tabakaları, kümeleri yalnız iş alanları bakımından farklı görür. Bunun dışında bütün bireyler, birbirine eşittir. , ayrıca, her meslek sahibi de diğerleriyle aynı saygınlığa sahiptir.,
3-Atatürk'e göre halkçılığın esaslarından biri de, halkın mutluluğunun, gene halkça, bir bütün olarak sağlanmasıdır. Bunun için de herkes çalışmalıdır.
Halkçılık, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik fikrinin doğal bir sonucudur. Atatürk ilkeleri arasında demokrasinin temelini oluşturur. Halkın, seçimle saptadığı bir meclis aracılığı ile yönetim ve egemenlik haklarını kullanmasıdır.23 Nisan 1923’te TBMM’nin açılışı ile yaşama geçmiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 18 Haziran 2006, 00:34   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Atatürkçü Düşünme Sistemi





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

D- DEVLETÇİLİK :
Ulusun genel ve ortak çıkarlarına ait hizmetlerinin devlet tarafından yapılmasına devletçilik denir. Anayasaya göre, devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu görevler, ulusun ve ülkenin güvenlik ve bağımsızlığının korunmasıdır.
Devletçilik ilkesi, toplumsal, ekonomik ve kültürel kalkınmada devletin üstlenmesi gereken görevleri saptayan bir yöntemdir. Devletçilik. ulusal birliği ve bütünlüğü sağlamak ve korumak amacına yöneliktir.
Birey, ekonomi alanında rahat davranmalıdır. Ama, toplumun bütününü doğrudan doğruya ilgilendiren ekonomik alanlarda devlet kendini göstermelidir.
Ayrıca, bunların dışında kalan alanlarda da gözetim ve denetim sürdürülmelidir. Bireye bırakılan ve devletin yüklendiği ekonomik alanlarda akılcı bir ayrım, sınır getirilmelidir.Atatürk bu noktada birey ile devletin durumlarını ayrı ayrı inceleyerek her iki tarafın amaçlarının bağdaştırılması gereğini belirtmektedir. İşte bu görüşlerin işlenmesi 1931 yılından sonraki uygulamaları doğurdu.
Ekonomi de devletçiliğin amacı sanayileşmektir. Planlı ekonomiyi öngörür.

E- İNKILAPÇILIK :
İnkılapçılık. Atatürk'ün Türk ulusunu çağdaşlaştırmak için giriştiği eylemlerin tümünün tek ve değişmez amacıdır. İnkılapçılık, çağ dışı kalmış kurumları yıkarak yerine yenilerini kurmakla yetinmez. Ulusu çağdaşlaşmanın gerektirdiği yeni kurumlara ve çağdaş değerlere kavuşturur.
İnkılapçılık, Atatürk ilkelerinin tümüyle birleşir.
Bütün ilkelerle ya neden, ya da sonuç olarak bir ilişki içindedir.
Türk inkılabının amacı, Türk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak, kendisini, çağlara ve değişen koşullara göre yenilemesini sağlamaktır.
İnkılapçılık ilkesi iki temel esasa dayanır: İnkılapların ve yeniliklerin durmaması,devam ettirilmesi , İnkılapların halka benimsettirilmesi, korunması, savunulmasıdır.

F- LAİKLİK İLKESİ :
Laiklik, devlet yaşamında aklın ve bilimin egemen olmasını sağlar. Toplum ve hukuk kurallarının belirlenmesinde din kurallarının değil, akıl ve bilimin esas alınmasıdır.
Laiklik, toplumda din ve inanç özgürlüğünü esas alır. Devlet kurumları dinden arındırılmıştır. Dinsel işlerin düzenlenmesi konu ile ilgili kuruluşlara bırakılmıştır.
Atatürk'ün laiklik anlayışı;
1-Atatürk'ün laikliği kesinlikle dine karşı değildir. Din bir vicdan işidir. Herkes vicdanına uyup uymamakta özgürdür.
2-Laiklik millet ve devlet işlerini din iş!erinden ayırmaktan başka bir şey değildir Atatürk din-devlet birliğinin, sonunda dinin üstünlüğü ile bittiği gerçeğini açıkça görmüştü Vicdan işi olan din, kendi kalıplarını devletin ve bireyin üzerine geçirince toplumsal gelişme duruyordu.
Atatürk'ün laiklik ilkesi diğer ilkelerin özünü oluşturur. Buna göre;
* Laiklik- Cumhuriyetçilik Devletin siyasal biçimini,
* Laiklik- Halkçılık devletin toplumsal özelliklerini
* Laiklik- Milliyetçilik çağdaş ve ileri milliyetçiliği
*Laiklik- devletçilik ekonomik yapıyı belirler.
Bu ilke ile mezhep kavgaları önlenmiştir.
Türkiye'de laikleşmenin süreçleri;
· 23 Nisan 1923'te TBMM açıldı.
· 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırıldı
· 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi.
· 3 Mart 1924'te Halifelik kaldırıldı, Tevhidi Tedrisat Kanunu çıkarıldı.
· 25 Kasım 1925'te Tekke, Zaviye, Türbe ve medreseler kapatıldı.
· 17 Şubat 1926'da Türk Medeni Kanunu çıkarıldı.
Böylece 1927'de Devlet ve Toplum yapısında laikleşme tamamlandı.
Anayasanın laikleşmesi aşamaları;
· 10 Nisan 1928'de Anayasadan "devletin dini islamdır" maddesi çıkarıldı.
· 1937'de Anayasaya "TC. Laik bir devlettir" ilkesi konuldu.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
ataturkcu, atatürkçü, dusunme, düşünme, sistemi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ben Atatürkçü değilim!!!...(Mutlaka okuyun) Sue Atatürk Köşesi 0 26 Haziran 2012 23:48
Türkiye'nin yüzde kaçı Atatürkçü Feronia IF Ekstra 26 30 Ocak 2010 11:39
Türkiye'nin yüzde kaçı Atatürkçü! Lucifer Haber Arşivi 1 27 Ocak 2010 19:19