IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 14 Aralık 2014, 00:24   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
GLİA HÜCRELERİ




GLİA HÜCRELERİ

Sinir dokuda nöronların yanında onlara desteklik yapan diğer bazı hücreler de vardır. Bu hücrlere glia hücreleri denir. Bu hücreler sayı bakımından nöronlardan çok daha fazladır. 50 glia hücresine 1 nöron düşmektedir (50:1).

Bu hücreler;
a- Nöronun etrafındaki kimyasal çevrenin düzenlenmesini sağlarlar.
b- Nöronları yabancı istilalardan korurlar.
c- Nöronların impuls iletmesine yardımcı olurlar.
d- Nöronun yerini stabilize ederler. Yani onların bulundukları konumu muhafaza etmelerini sağlarlar.
e- Dejenere olan nöronun tamirini gerçekleştirirler.

Periferal ve MSS’nin kendilerine özgü glia hücreleri vardır. PSS’nin glia hücreleri satellit hücreler ve schwann hücreleridir.

PSS’nin nöronları schwann hücreleri ile çevrilmiştir. Bu yüzden aksonu saran bu kılıfa schwann kılıfı da denir. Schwann hücreleri çağı 2µm’den daha geniş olan aksonları kuşatır. Bu hücrelerin üretmiş olduğu miyelin kılıf aksonların etrafına konsentrik bir şekilde sarılır. Bu olaya miyelinizasyon denir. Bu süreçte schwann hücrelerinin bir bölümünün aksonun yüzeyine doğru hareket etmesiyle başlar. Bı kısım ilerledikçe ön kenarı schwann hücrelerinin dış kısmının altına doğru kayar ve hücreleri dışarı doğru iterler. Ön kenar konsentrik bir şekilde aksonun etrafında kıvrılmaya devam eder. Bu üst üste katlanmalar neticesinde schwann hücrelerinin sitoplazmaları gittikçe dışarı doğru itilir. Miyelinleşme tamamlandıktan sonra aksonun etrafı bu tabaka ile konsentrik olarak sarılmıştır. Bu tabaka lipid yapısındadır. Aksonu saran bu kılıfa miyelin kılıf, bu aksona da miyelinleşmiş akson denir. Schwann hücrelerinin dışa doğru itilmiş sitoplâzmasında nukleus bulunur ve buraya nörolemma denir. Schwann hücrelerinin uzunluğu 0.3 ila 1.5 mm kadardır ve aksonu kuşatmak üzere çok sayıda hücreye ihtiyaç vardır.

Aksonu saran miyelin tabakası sürekli değildir. Bu tabaka 0.3 mm ile 1.5 mm arasında bir uzunluğa sahiptir. Bu yüzden aralarda boşluklar mevcuttur. Aksonun miyelin tabakasının arasında kalan bu miyelinsiz bölgelere ranvier boğum adı verilir. Aksonun bu bölgeleri ekstrasellüler ortamla temas halindedir ve iyon giriş çıkışına uygun durumdadır. O yüzden bu bölgeler elektrokimyasal impuls (aksiyon potansiyeli) oluşumuna imkan sağlar. Oysa miyelin tabakası yalıtkandır. İyon giriş çıkışına izin vermez, bu yüzden impuls miyelinli bölgeleri atlayarak ilerler. Bu iletime atlayıcı impuls denir. Bu sayede aksiyon potansiyeli iskelet kası hücreleri gibi hücrelere hızlı bir şekilde iletilmiş olur.

PSS’nin diğer glia hücreleri ise satoliit hücrelerdir. Bu hücreler PSS’nin ganglionlarının üzerinde bulunan yassı hücrelerdir. Araştırmalar bu hücrelerin fonksiyonunu kesin bir şekilde ortaya koymamıştır. Bununla birlikte ganglion hücrelerinin çevrelerini düzenlediği ve onları stabilize ettiği düşünülmektedir. Omurilikten çıkan spinal sinirler dorsal ve ventral kök olmak üzere iki kısma ayrılır. Dorsal kökte bulunan dorsal kök ganglionunu oluşturan hücrelerin etrafında satollit hücreleri bulunur. Bu satollit hücreler aynı zamanda sempatik ve parasempatik ganglionlarda da yer alır. Bununla birlikte ganglonlardaki nöronların dendritleri satollit hücrelerin tamamen kuşatmalarına engel olurlar.

MSS’nin glia hücreleri:

Bu glial hücrelerden astrositler beyin ve omurilikte en yaygın olarak bulunan glia hücreleridir. Bunların ince sitoplazmik çıkıntıları her yönde ilerleyerek yıldızsı bir görünüm kazandırmıştır. Böylece bu çıkıntılar nöron, kılcal damar ve diğer astrositlerle bağlantı oluşturur. Bu hücrelerin perivasküler ayakları kılcal damarların etrafını kuşatmıştır. Araştırmalar bu astrositlerin pek çok fonksiyonu yerine getirdiğini göstermiştir.

1- Bu hücreler salgıladıkları kimyasal maddelerle kan beyin bariyerinin oluşmasına yardımcı olurlar. Böylece kapiller endoteliyal hücrelerin kandaki maddeleri MSS’ne nasıl ileteceğini belirlemiş olurlar.
2- Gerektiğinde nöronların glikoz ihtiyacını karşılamak üzere laktoz salgılarlar.
3- Nörotransmitter maddelerin ve K+ iyonlarının fazlasını uzaklaştırırlar.
4- Nöronlar arasındaki sinaptik aktiviteye yardımcı olurlar.
5- Nöronların çok aktif olduğu durumlarda kan akışını hızlandırırlar.
6- Embriyonal dönemde MSS’nin gelişimi ve daha sonraki dönemlerde MSS hasarlarının tamiri için Sinir Geliştirici Faktör (NGF) üretirler.
7- Sitoplazmik çıkıntılarında bulunan mikrofilamentler, nöron ve kan damarlarına desteklik sağlayarak onların mevcut konumlarını muhafaza etmelerini sağlarlar.
8- MSS yaralanmalarında fagostik özellik gösterirler ve hasarlanmış doku enkazını uzaklaştırırlar. Gerektiği durumlarda glial skar dokular oluşturarak hasarı tamir ederler.

MSS’nin diğer bir glia hücresi ise oligodendrositlerdir. Adından da anlaşılacağı üzere küresel görünümlü hücre gövdesinden az sayıda sitoplazmik çıkıntı bulunur. Bu çıkıntıların uç kısmı aksonun etrafına sarılarak lipid bakımından zengin olan miyelin kılıfı oluşturur. Böylece MSS’nin miyelin tabakası oligodendrositler tarafından üretilmiş olur. Bu MSS’nin miyelinli aksonlarında da 1mm uzunluğundaki miyelin kılıfların arasında iyonların rahat bir şekilde girip çıkabileceği çıplak bölgeler bulunur. Bu bölgelere ranvier boğum adı verilir. Oligodendrositler PSS’deki schwann hücrelerinden daha fazla işlev görebilirler.

Oligodendrositlerin sitoplazmik çıkıntıları aynı anda 50 tane aksonu miyelinleyebilir. Miyelin tabakası lipitten dolayı beyaz renklidir. Bu yüzden MSS’dnin nöronlarının aksonlarının geçtiği bölgeler beyaz renkli görünür. Bu yüzden bu bölgelere ak madde denir.

Mikroglialar

MSS’nin bir deiğer glia hücresi ise mikroglialardır. Bu hücreler bağışıklık sisteminin bir parçası gibi fonksiyon görürler ve beyinde meydana gelen bir hasarı temizlemenin yanında bir bakteriyi de fagositleyerek yok eder. Son derece sensitif hücreler oldukları ve birkaç saat içinde bütün beyini taradıkları tespit edilmiştir. Özellikle sitoplazmik çıkıntılarının çok dinamik ve aktif olduğu bulunmuştur. Mikroglialar yanlış katlanmış proteinleri ve ölü hücreleri de temizler. Ayrıca bozulmuş sinaps bölgelerini de ayıklar ve böylece düzensiz ve kontrolsüz impulslara engel olur. Helmut Kettenmann, sinapsların yeniden düzenlenmesinde ve esnekliğinde mikrogliaların önemli rol aldığını ileri sürmektedir. Kısaca mikroglialar MSS’nin makrofajları olarak da kabul edilebilir.

Ependimal Hücreler

MSS’nin bir diğer glia hücresi ise ependimal hücrelerdir. Bu hücreler MSS’nin kanal ve karıncıklarını kuşatan küboid şekilli hücrelerdir. Bu hücrelerin apikal yüzlerinde siler vardır ve beyin omurilik sıvısının (BOS) faaliyetlerini düzenler. Embriyonal ve çocukluk dönemlerinde çok fazla sil içerir. Bazı bölgelerde mikrovillüs de içerirler. Yani beyinde ve omurilikte bulundukları yere göre farklı yapı ve fonksiyonda olabilirler. Mesela Choroid Pleksus’larda BOS salgılamakla görevlidirler. Bazı bölgelerde bulunan ependimal hücreler ise adeta duyu fonksiyonuna sahiptir ve BOS’nın bileşimini sürekli kontrol eder.

Kısaltmalar:
MSS: Merkezi Sinir Sistemi
PSS: Periferal Sinir Sistemi

__________________
Geçmiş daima unutulur Rimbaud!
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
glİa, hÜcrelerİ


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık