Çevrimdışı

İnsanlarda güzel konuşma diye bir şey kalmadı artık, küfür o kadar yerleşti ki dilimize herkese çok normal bir şey gibi geliyor. 4-5 yaşında sokakta top oynayan çocuk, topu yola kaçınca '' Ha s..tir, ...ına k...yım '' gibi cümleler kullanıyorsa eğer, sorun çok büyük demektir. Bunun nedenini eğitimsizliğe de bağlayabiliriz, psikolojiye de. 4-5 yaşında bir çocuk eğitimini ailesinden alır, ha ben demiyorum ki ailesi küfürler öğretmiş çocuğa ama böyle ailelerde yok değil. Çocuğu küfür edince mutlu oluyorlar, çok büyük bir iş başarmış gibi kahkahalar atılıyor, hadi oğlum hadi kızım bir daha söyle, komşunun yanında söyle, teyzeye söyle, amcaya söyle vs vs, uzatılabilir örnekler. İlkokullarda görüyorum, şaşırıyorum desem yalan olacak çünkü artık herkes için çok doğal bir şey.
En basitinden öğrencime ders verirken, çocuk yapamadığı bir soruda küfür etmeye başlıyor. Çocukları geçtik, gençler. Güzel bir kız görünce, dediğiniz gibi güzel bir ev, araba veya doğru yapılmış bir iş, takdir edilmesi gereken bir davranışla karşılaşınca nedense küfür ediyor. Yeni nesil nasıl yetişiyor? bu soruyu kendimize sormamız lazım. Olay gittikçe ciddileşiyor ve her sonraki nesil bir kat daha küfüre, terbiyesizliğe alışarak yetişiyor.
Kocaman adamların bile canlı yayında birbirine küfür etmesi, dili kötüye kullanmaktır.
Belki de bu bir hastalıktır, tedavi bile edilmesi gerekebilir. Çünkü sorun gittikçe yayılıyor, 7'den 70'e.

__________________

If you can't measure it, it doesn't exist.

 

Çevrimdışı

Başarıyı,başarılıyı,senden üstün olanı yerme, hastalıklı zihniyetin ortaya çıkarmış olduğu bir durumdur!Bu problemin insanoğlunun doymak bilmeyen egosuyla alakalı olduğunu düşünüyorum.
Küfürlü ve argo konuşma, tamamiyle içinde bulunduğun zümre ile alakalıdır.
Her insanın unutmaması gereken şey, gelecek nesle olan etkisidir!

 

Çevrimdışı

Şeyh EDEBALİ'nin Osman Gazi'ye nasihatın da saklı sanırım bu Azizim.
Buyrun tekrar edelim hep beraber.


“Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...

Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözüpek) derler.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat Osmanlı’yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..

Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”

 

Çevrimiçi

Aslinda ilk olarak sunu düsünmemiz gerekiyor; Insanlarimiz neden git gide, eşitlikten, erdemden, imandan, saygidan, insanliktan, duygudan yoksun bir hal aliyor? bu duygudan olusan tepkileri kontrol altına alamadigi icin böyle içgüdüsel bir dürtüyle insanlari cekemez duruma geliyor?

Insanin kendisinde olmak istedigi birseyi baskasindan gormesi gipta duygusunu cikarir bazi insanlarda. Sonuc olarak istedigi birsey. imrenecek, ona icerlenecek elbetteki.

Ama icinde olunmak istenilipte olunmayan bir yasam, duygu, esya cogu zaman insani karaktersiz bir kisilige cevirebiliyor. Bu tamamen, kiskanclik ve özentilik ve kendisine olmayan özgüveninden kaynaklaniyor. Sahip olunmayan/olunamayan yasamlar, duygular, esyalar.

En önemlisi kendisinin normal disi seyir gösteren insan oldugunu anlamayacak kadar patolojik bir ruh haline geliyor ? Belki de, daha iyisini yapabilecekken daha kötüsünü yapiyor bu sekilde.. daha iyilerinin kendisinin olma seçeneği varken belkide bu düsüncelerle öldürüyor bu sahip olmak istedigi seyleri..

Azim edip birseyler basarayim kazanayim demek yerine, Neden bu vasatlığın onursuz basarilar elde etmesinde kullanilan asagilik bir erdem haline getirilir ? Muamma.

Sonuc olarak; Imkan, her zaman kısıtlı olan seydir. Kimse mümkinat aleminde yasamiyor.

oscar wilde'nin favori olan bir sözünü sizinle paylasarak düsüncelerimi sonlandiriyorum. -> "insanin biraktigi her etki bir düsman yaratir."

 

Çevrimdışı

blazeofglory Nickli Üyeden Alıntı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Başarıyı,başarılıyı,senden üstün olanı yerme, hastalıklı zihniyetin ortaya çıkarmış olduğu bir durumdur!Bu problemin insanoğlunun doymak bilmeyen egosuyla alakalı olduğunu düşünüyorum. Küfürlü ve argo konuşma, tamamiyle içinde bulunduğun zümre ile alakalıdır. Her insanın unutmaması gereken şey, gelecek nesle olan etkisidir!

Merhabalar,

Tüm içtenliğimle, başta sevgili X'e ve sizlere, yorumlarınız dan dolayı teşekkür ederim.

blazeofglory'in de demiş olduğu gibi bu bir ego sorunudur. Benlik, giysisidir.

Ego birey değildir. Ego toplumsal bir olgudur - o toplumdur, siz değilsiniz. Fakat o size toplumda bir işlev verir, toplumda bir yer verir. Ve eğer siz onunla yetinmeye devam ederseniz, kendi benliğinizi bulma fırsatını temelden yitirmiş olursunuz.

İşte bu yüzden son derece mutsuzluk, kıskançlık, vb gibi bir çok şey. Ben bunun adına Plastik Hayat diyorum.

Sahte bir yaşamla nasıl zevkli, huzurlu ve mutluluk içerisinde olabiliriz? İşte o zaman da ego bir çok can sıkıntısı yaratır, milyonlarcasını.

Küfür ve Argolu konuşma, Tam tamına bir acizlik göstergesidir.

__________________

'Türkçe konuşmayan bir insan, Türk milli kültür, toplum ve uygarlığına bağlılığını iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz.''
-Mustafa Kemal Atatürk.

 

Çevrimdışı

Chione Nickli Üyeden Alıntı Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

İşte bu yüzden son derece mutsuzluk, kıskançlık, vb gibi bir çok şey. Ben bunun adına Plastik Hayat diyorum.

Çok güzel değinmişin Chione; kısa + öz gerçekten bir etrafımıza baktığımızda, sessiz bir atom bombası gibi Plastik; Teknoloji'nin bizlere sunduğu hayatımızın, her zerresine giren, sadece bedenlerimizi değil benliğimizi de etkileyen.
(Doğayı - Doğallığı seviyoruz derken, kendi doğallığımızı yaşamıyoruz oysa)
Kişiler barışıklığı, kendine bağışlamadan.. Başkalarına sebepsiz kıskanclıklar düşünebiliyorsa; Tanımadan + tanımakta istemiyorum-larla, yorumlar yapmayada hakkı olmadığı'nın bilincide olmalı, bu tanımadığın kişi biryerlere gelmişse kıskanma'nın anlamı yoksul, bencillikten başka ne olabilir?
Aynen senin süper düşüncen gibi Plastik Hayat tan başka birşey olamaz.. Saygılar..

 

Çevrimdışı

zihniyet farkı~~

Paris'te bir ciftci etkinligi vardı tam olarak anımsayamıyorum -----sunu izlemistim.binlerce kisi toplanmıstı ve kimse cimlere basmıyordu..bu etkinlik biz de olsaydı dusunemiyorum bile goruntuyu..
adları yolsuzluklara karısan Japon siyasetcilerinin intihar etmeleri..Japonya'da huzur evlerinde ve bazı okullarda kuflu pirinc dagıtılmasından sonra istifa eden politikacı..guya biz musluman anlar gavur kim sorarsa..
Ilısu Barajı ve Hasankeyf icin cumle kurmaya gerek var mı? hala var mıdır bu cıglıgı duymayan ?kac farklı kulturun izini tasıyan tek doga ve kultur mirası Hasankeyf..
evet zihniyet farkı !..