IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 21 Mart 2009, 00:08   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aydın İli Hakkında Bilgiler




Aydın Zeybekleri

Zeybeklik kurumu üç birimden oluşmaktadır. Efe, Zeybek, Kızan
Efe, zeybeklerin başıdır. Zeybekler, kızanlardan sorumlu kolbeyidirler. Kızanlar ise efenin buyruğundaki askerlerdir.

EFE
Efelik bir tür seçimle olur. Efenin oğlu efenin değerinde ise efe seçilir. Artık her şey onun buyruğuna kalmıştır. Efenin oğlu seçilemezse , Zeybekler aralarından en değerli zeybeği efe seçerler.
Efeler birbirlerine ateşli silah çekmezlerdi. Zira bu korkaklık sayılırdı. Mintanlarının yaka düğmeleri sürekli açıktır. Sakal bırakmazlar, pala bıyıklıdırlar. Başları ustura ile tıraş edilir, arka ortadan “Perçem “ sarkardı. Bindikleri at erkek, koşumlarının metal aksamları gümüştendir. Ayaklarında “kayalık” denilen özel işlemeli çizmeler bulunur. Uzun namlu’lu silah olarak da “Filinta “ taşırlardı.

ZEYBEK

Zeybek kelimesi ve Zeybeklik çeşitli kaynaklarda değişik tariflerle tanımlanmıştır. Bilindiği üzere Anadolu’ya yerleşen ilk Türk’lerde asker ve orduya Sü denilmektedir. Bundan türemiş pek çok kelime arasında subaşı (Ordu Komutanı) Sü-be (ordugah, karargah) ve birde subay anlamına gelmek üzere Sü-bek sözcüğü bulunmaktaydı. Nitekim günümüzde aynı anlamda Su-bay olarak kullanılmaktadır. Bu sözcükteki S harfinin diğer birçok eski sözcükte olduğu kabul edilirse sözcüğün Zü-bek, Zi-bek ve dil akıcılığı dolayısıyla da Ziybek, ZEYBEK şekline dönüştüğü ortaya çıkar. Diğer taraftan başka bir anlama gelen Sü-bek sözcüğü nasıl Arapça kökenli Seybekten alınmışsa Arapçanın o çağlardaki büyük etkisi nedeniyle de SÜ-BEK sözcüğünün Zeybek veya Seybek haline gelmesi o kadar olağandır. Nitekim zeybeklerin tarihteki fonksiyonları üzerinde yapılacak her araştırmada onların askerlikle yakından veya uzaktan kesinlikle bir ilişkisi olduğu görülür.(Türkoğlu,1977)
Zeybeklik Türkmenlerin Batı Anadolu’ya gelmeleri ile ortaya çıkmıştır. Bu nedenlede kökleri Türkmenlere kadar uzanmaktadır. bu dönemlerde (10-13.y.y) Bizans metinlerinde görülen Salpace sözcüğü Sahilbeği olarak kabul edilmiştir. Oysa, Bizanslı bir tarihçi bu sözcüğün anlamını kuvvetli insan olarak açıklamaktadır. Bu nedenle de Salpace sözcüğünün Anadolu insanına geçmiş ve zamanla değişerek Zeybek sözcüğüne dönmüş olması mümkündür.
Zeybek sözcüğünün kökeni konusundaki diğer bir görüş ise, bu sözcüğün Arapça çevik insanlara verilen bir ad olan Zibaki’den geldiğidir. Ayrıca Şemsettin Sami "Kamus-u Türki" adlı eserinde Zeybekliği hafif silahlı ve güvenliği sağlamakla görevli eski bir sınıf asker olarak tanımlamaktadır.
Gerçekten de zeybekler Anadolu’da esas olarak kolluk görevi görmüşlerdir. Bunlar, yolları koruyorlar ve her iki fersah ta bir bulunan kervansaraylarda ve mola verilen yerlerde bekçilik yapıyorlardı. Bu hizmetleri karşılığında ise, yollardan geçen yolculardan aldıkları az miktardaki paralarla geçimlerini sağlıyorlar, ancak bu işi yaptıklarından dolayı buralardan zor kullanarak para almıyorlardı.
Zeybekler tutuculuktan uzak kişiler olduklarından bazı zamanlarda adları gavura da çıkmıştı. Aynı zamanda derbentlik yaparak ve ayanların maiyetlerinde bulunarak da geçimlerini sağlıyorlardı. Zeybekler 19.yüz yıl başlarından sonra bir takım sıkıntılar içine girdiler. Bu dönemlerde ayanlığa karşı girişilen hareketler sonucu yeni gelen yöneticiler ile zeybekler arasındaki ilişkiler eskisi gibi süremedi.

1800 lü yıllarda Zeybekler

Batı Anadolu ayanların zeybeklere karşı olan olumlu davranışları, 2.Mahmud’un bu yöreye gönderdiği valilerle değişmiş ve sertleşmiştir. Bu davranışlarıyla Aydın halkının eğilimleri hakkında fazla bilgileri olmadığını gösteren yeni yöneticiler oldukça tehlikeli bir ortamın doğmasına neden olmuşlardır. Atçalı Kel Memet İsyanı böyle bir ortamda patlak vermiştir.Batı Anadolu da Aydın’dan Çanakkale’ye kadar olan bölgede, dağlarda, ovalarda yaşayan bu Türk zümresinin bir diğer özelliği, hatta en bariz özelliği giydikleri orjinal elbiselerdir. Bu kıyafet hakkında da çeşitli görüşler mevcuttur. Ancak kısa dizlik hariç diğerlerinin asli Türk kıyafeti olduğuna şüphe yoktur. Türkler kendi geliştirdikleri pantolonu Batı Anadoluda iklim icabı kısa giymiş olabilirler. Bu kısa dizlik yani Zeybek donu üzerinde cepken ve başta bir külah vardır. 2.Mahmud’un reformları döneminde Aydın Valisi Çengeloğlu Tahir Paşanın zeybeklerin geleneksel giysilerini değiştirmelerini istemesi sonucu çıkan ayaklanmada zeybekler önemli kayıplara uğramış ve yenilerek yeni giysileri kabullenmek zorunda kalmışlardır.
Zeybekler arasındaki kitlesel bir başkaldırı olayıda 1854’de başlayan Sinanoğlu ayaklanmasıdır. Aydın Kaymakamı Kani Paşa’nın askerlerini yenerek üç dağa egemen olan babaoğul Sinanoğulları daha sonra Arnavutluktan getirilen kuvvetlerin yardımıyla Hekim İsmail Paşa tarafından yenilgiye uğratılarak idam edildiler. Zeybekler 19.yüzyılın son çeyreğine kadar geleneklerini korumuşlardır. 1862’deki Karadağ harekatı ile 1877 Osmanlı-Rus savaşında önemli görevler üstlenmişlerdir.

Ancak Osmanlı Devletinin son zamanlarında hükümet otoritesinin yok olması, adaletsizlik, Osmanlıya güvensizlik, köylülerin hor görülmesi, asayişsizlik, harplerin yarattığı ekonomik kriz, sosyal düzenin bozulması sosyo-kültürel alanda zeybekliğin bir kurum olarak ön plana çıkmasına neden oldu. Kültür düzeyi düşük olan köylüler hükümetten öç almak, Osmanlı emniyet ve asayiş kuvvetlerini etkisiz hale getirmek ve zayıf düşürmek için tek yolun zeybeklik olduğuna inandıklarından bu konunun mensuplarına yataklık dahi ederlerdi. Köylü çocuğu küçük yaşlardan itibaren zeybeklik hikayeleri ile büyür ve bu kişilere büyük bir hayranlık duyarlardı. Zeybekler 1.Dünya Savaşı yenilgisinden sonra eşkiyalığı bırakarak yavaş, yavaş köylerine dönmeye başladılar. Hele Yunan işgalinden sonra vatanın müdafaasız kaldığını gören bu Türk çocukları silahları ve adamlarıyla dağlardan inerek Kuva-yı Milliye saflarına katıldılar. Esasen efe ve zeybeklere karşı büyük hayranlık duyan halk da onları tabii bir lider olarak gördüler ve bir çok vatandaş gönüllü olarak onların saflarına katıldı. Bu suretle Kuva-yı Milliye Ege Bölgesinde etkili bir şekilde efe ve zeybeklerin etrafında oluştu. Yörük Ali Efe, Demirci Memet Efe, Danişmentli İsmail Efe, Köşklü İsmail Efe, Sökeli Ali Efe, Kıllıoğlı Hüseyin Efe ve Uzunlarlı Yörük Karahasan Efe bir çokları vatan savunmasında ve düşman işgalinin kırılmasında etkili oldular. Yurdumuzun düşman çizmesi altında kalmasını isyan eden kadın efelerimizi de unutmamak gerek; bu kadın mücahitler, Emire Ayşe Aliye, Şerife Ali Kübara ve Ayşe(diğer adı)Mehmet Çavuş.......daha bir çok isimsiz kahraman.

KIZAN

Kızanlar efenin maiyetindeki askerlerlerdir.Kızan kelime anlamı olarak; Batı Anadolu’nun bazı yörelerinde "Çocuk" anlamında kullanılan bir sözcüktür.
Kızanların; Mintanlarının kolları uzundur. Giyimleri sade, cepkenleri sırma işlemelidir. Başlarının ortası traş edilir. Uzun namlulu silah olarak da "Martin" kullanırlardı. Efenin izni olmadan evlenemezlerdi.

ZEYBEKLİĞE GEÇİŞ TÖRENLERİ
Kızanlar belli kurallar çerçevesinde zeybekliğe geçerler.Yapılan törende halka olma, çok önemlidir. Yalnızca zeybek adayı kızan ayakta durur, yatağanını çeker, üç kez öperek efenin önünde diz çöker. Efe de aşağıdaki andı içirir:
- Bu koca dağların sahibi kim?
- Erimiz!
- Yiğiti kim?
- Efemiz!
- Yiğit kime derler?
- Sözünde durana, efesiyle ölene !
- Korkak kime derler?
- Sözünden dönüp, aman diyene!
- Varyemezlere acımalı mı, dayak mı haktır?
- Dayak haktır!
- Susuz derelerde kavak bitermi?
- Bitmez.
- Bitkisiz diyarlarda duman tütermi?
- Tütmez.
- Adem kuşağına bel bağlanırmı?
- Bağlanırsa ağlanır.
- Yiğitlerde ne yoktur?
- Merhamet yoktur.
- Şeytan’a bel bağlanır mı?
- Yardımcımızdır bağlanır!
- Sözünde durmayan kahpe bacının kızanı olsun mu?
- Olsun.
- Şu dualı yatağan böğrüne batsın mı?
- Batsın.
- Doğru söylediğine Nasuh tövbesi olsun mu?
- Olsun.

Bu and içme bitince, efe kalkıp defne (tenhal)ağacının yanında durur. Zeybekler çevresine toplanırlar. Efe zeybek adayının yatağanını defne (tenhal)ağacına saplar; zeybek adayı kızan, efesine sadık kalacağına and içerek yedi kez yatağanının altından geçer. Ardısıra tüm zeybekler de geçerler. Efe yeni zeybeğin alnını, yeni zeybek de efesinin elini öper. Efe, yatağanı defne (tenhal)ağacından çekip yeni zeybeğe verir. Böylece kızan artık zeybek olmuştur.
Evet, Efeliğin ve Zeybekliğin 10. yüz yılın sonunda Yusuf Paşa ile başladığı 17. yüz yılda Sivri Bölükbaşı, 19. yüz yılda Atça’lı Kel Memet ve nihayet 20. yüz yılda Demirci Mehmet Efe ve Yörük Ali Efe ile sona erdiği görülür. Efeliğin ve zeybekliğin tarihçesi ne kitaplara sığar ne de internet sayfalarına hepsine buradan şükranla ve rahmetle anıyoruz.[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Alıntıdır


Konu YapraK tarafından (26 Mart 2009 Saat 03:08 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 21 Mart 2009, 00:09   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Aydın İli Hakkında Bilgiler




AYDIN İlinde İz Bırakanlar


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Abdullah Bey ( ?-1779)


Abdullah paşanın oğludur. Gençliğinde saraya alındı, birçok görevlerde bulundu. Vezir oldu. İstanbul’da öldü.

Abdullah Bin Yusuf (? – 1628)

Kadı. Dilbilim araştırmacısı. Nazilli’nin Kestel Köyünde doğdu. Medrese öğreniminden sonra Tire’de kadılık yaptı. Dilbilim alanında çalıştı. Mirkat adında 30.000 maddelik bir Arapça-Türkçe sözlüğü bulunmaktadır.

Abdullah Paşa ( ?- 1734)

Vezir. Aydın’ın Hisar (Köprülü) Mahallesinden, köklü bir aileden gelmektedir. 1719’da Aydın Kaymakamı idi. 1725’te vezir oldu. 1727’de Padişah III.Ahmet’in kızıyla evlenerek, padişaha damat oldu. Şam ve Halep valiliklerinde bulundu.

Adalı Mustafa (? - ?)

Hamza bey’in oğludur. Kuşadalı olan Mustafa Adalı, dinsel yapıtlar yazdı.Yapıtları İmam_ı Birgivi’nin İzhar’ına Netayic-ül Efkâr Şerhi (basılı), İmtihan-ül Ezkiya, Şürût-üs Salât Şerhi.

Ahmed Efendi-İshak Hoca (? – 1704)

Müderris ve Şair. Aydın’ın Sobuca Köyünde doğdu. Bursa’da müderrislik yaptı ve orada öldü. Şiirlerinde Ahmedî imzasını kullandı.

Yapıtları:

Tercüme-i Muaddemet ül Edep,
Manzume-i Ataid, Münşâât,
Vadeknâme-i Alem Engiz,
Sandükat ül Maârif, Risale-i İrtifa,
Ahkâm ül Vesâil,
Fi Tercüme-i Şemâil,
Tarikat-ı Şifa-i Şerif,
Tarikat Tezhib ül Mantık,
Daire-i hendese Şerhi.

Ali Paşa (? -1914)

Kuşadalı bilgindir. Mekteb-i Tıbbiye yöneticiliğinde bulundu. Nakşî tarikatındandır.
Yapıtları: Yeni İlm-i Nebatat, Rehnümayı Garasin.

Aşık Ömer (?- 1707)

XVII. yüzyıl halk edebiyatının tanınmış ozanlarındandır. Şiirlerinden, birçok yerleri dolaştığı anlaşılmaktaysa da bir şiirinde “Vatan-ı aslımız Aydın İlidir” demesi Aydınlı olduğunu göstermektedir. Lirik özelliklerin ağır bastığı şiirlerine birçok antolojide yer verilmiştir. Sadettin Nüzhet Ergun, Âşık Ömer’in şiirlerini toplayarak bastırmıştır.

Aşık Ömeri (1796-1884)

Halk ozanı. Çine’de doğdu. Asıl adı Adil’dir. 1878’de Türk-Rus Savaşına yaşlı olarak katılmış, bu savaşta gördüklerine ilişkin gerçekçi şiirler yazmıştır.

Asım Kerimi (1851-1920)

Ozan. Aydın’da uzunca bir süre posta yöneticisi olarak çalıştı. Kerimî imzası ile yazdığı şiirlerini bir divanda topladı

Atıf Mehmet Bey (Kuyucaklızade) (1864-1910)

Hukukçu ve ozan. Kuyucak’ta doğdu. Mısır Mollası Kuyucaklızade Abdurrahman Efendi’nin oğludur.
Yapıtları: El İmbat Bi Marifeti Ulûvvil İsnad, Mecelle ve Arazi Kanunu Şerhi’dir.

Bali Efendi-Kara Bali (? – 1504)

Müderris. İstanbul’da müderrislik yaptı. Bağımsız bir yapıtı yoktur. Kara Seydi diye anılan iki kitapta çeşitli konulara ilişkin yanıtları yer almaktadır.

Bedreddin Mahmut-Aydıni (? –1534)

Bilgin, müderris. Sofu Paşa Medresesi Müderrisliğinde bulundu. Fıkıh alanında tanındı. İstanbul’da öldü.
Yapıtı: Tefsir-i Şerif, Ayrıca kimi risaleleri de bulunmaktadır.

Börlüce Mustafa (?-1419)

Simavna Kadısı Şeyh Bedrettin’nin askeri işlerinden sorumlu olan müridi ve Kethüdasıdır. İzmir Civarında Karaburun köylerindendir. Şeyh Bedreddin’e katıldıktan sonra tarikatı Aydın taraflarında yaymaya başlamış ve Dede Sultan namını alarak yalnız Müslümanlardan değil, Hıristiyanlardan da birçok müritler elde etmiştir.

Sultan İkinci Murad döneminde, Şeyh Bedrettin’le birlikte ayaklanan Börklüce Mustafa, Bayezid Paşa tarafından öldürüldü.

Bozdoğanlı Fethi (1837-1921)

Ozan. Bozdoğan’da doğdu. Şiirleri sonradan Asaf Gökbel tarafından derlenerek bastırıldı.

Cafer EFendi (?-1619)

Kudüs, Mekke, Tire mollalıklarında bulundu.

Yapıtları:

İdarî Reform Nasıl Olmalıdır?,
Merkeziyet-Ademi Merkeziyet,
Eyalet Sistemleri Nelerdir,
Hangisi tatbik Edilmelidir.

Çaka Bey (?-1095)

Malazgirt Savaşından sonra Anadolu içlerine yayılan akıncı beylerindendir. Bir ara Bizanslılara tutsak düştü. Kurtulunca, bağımsız bir bey olarak İzmir’i ele geçirdi, çevresini genişletti. Daha sonra 40 parçalık ilk Türk donanmasıyla Ege Denizi’ne açıldı. Midilli, Sakız, Sisam, Rodos adalarını ele geçirdi. Bizans donanmasını yendi. Bizans üstüne sefer tasarlarken, savaşta aldığı yaralar yüzünden öldü.

Dede Ömer Ruşeni (? – 1486)

Şair. Ruşen Köyünde doğdu. Bursa’da öğrenim gördü. Halvetiyye tarikatındandır. Çeşitli yerleri gezdi. Pîr Yahya-yı Şirvanî ile görüştü. Tebriz’de öldü.

Yapıtları:

Divan,
Asar-ı Işk.

Hacı Nuri Efendi

Nazilli’lidir. “Ayaklı kütüphane” adıyla anılırdı. Bilgili bir insandı. Kurtuluş Savaşında büyük yararlıkları oldu.

Hacı Süleyman Efendi (1855-1923)

Din adamı. Nazilli’de doğdu. Bir müftünün oğludur. Küçük yaşta Kuran öğrenimi gördü. İstanbul Nuruosmaniye Medresesinden “kadılık payesiyle icazet” aldı. Osmanlı tarihini inceledi. Arapça, Farsça, Rumca ve Fransızca biliyordu. Meşrutiyet’te Aydın milletvekili olarak Meclis-i Mebusan’da yer aldı. Medrese eğitimine ve tekkelere karşı çıkan, hilafet ve saltanatın seçim yoluyla el değiştirmesini isteyen aydın bir din adamıydı. Bu nedenle Meclisten istifa etti.

Kurtuluş Savaşını destekledi. Sivas Kongresine katıldı. Birinci TBMM’ye girdi. 1923’te bir kazada öldü.

Hakkı Mehmet Efendi ( ?-1802)

Müderris. Nazilli’de doğdu. Mısır’da müderris oldu. Nakşibendi tarikatı üyesiydi. Mekke’de öldü.

Yapıtları:

Kenzul Esraf,
Sûnuhat-ül Mekine,
Nusret-ül Cünud Uhdet Ussuhut.

Halil Bin Hasan (? – 1756)

Yazar. “Ebul Fellah” adıyla da anılır. Görgü ve düşünce alışverişine ilişkin yapıtları yanında çevirileri de vardır.

Yapıtları:

Kara Davut Haşiyesine Haşiye,
Haşiyeyi Muhtasar Müntehi,
Taşköprülü Haşiyesine Haşiye,
Seyyidin Tasavvurat.

Hızır Bin Ali (? – 1417)

Tıp bilgini. Aydın’da yetişmiş başlıca bilim adamlarındandır. Tıp alanında bölge dışında da ün salmıştır. Timur’un doktorlarıyla bilimsel tartışmalarda bulunmuştur.

Yapıtları:

Şifah-ül-Eskan ve Deva-ül Alâm,
Teshil vb.

Hüseyin Efendi (? – 1777)

Müftü, dilbilimci. Aydın’ın Karatepe Köyünde doğdu. Müftülüklerde bulundu. Dilbilim alanında da çalıştı.

Yapıtları:

Bahr-ül Kavâid,
Fünunu Saireden Bahis,
Kifayei Müptedi Şerhi,
İstirare Şerhi,
Şifa Şerhi.

İbni Adavi Mustafa (?- 1733)

Kuşadalı’dır. Aydın’da yaşamıştır.

Yapıtları:

Mülâkat-ül-Ervah Menasiki Hacc.


İbrahim Efendi ( ? –1845)

Kuşadası’nın Çınar Köyündendir. Şabaniye Seyhlerindendir.

Nureddin Hamza Aydıni (? - 1571)

Müderris. “Küçük Nureddin” olarak bilinir. Kadızade’nin öğrenciliğinden sonra Bursa hamza bey ve daha sonra Molla Hüsrev müderrisliklerinde bulundu. Halveti tarikatındandı. Çorlu’da öldürüldü. Mezarı bugün ziyaret yeridir.

Yapıtları:

Halvetî Telhis- Telhis
Mesalik ve Şerh-i Hevadî.

Şemseddin Nahifi (?-1484)

Şair. Medrese öğrenimi gördü. İran’da bulundu. Fatih döneminde İstanbul’a gitti. “Nahifî” imzasını kullandığı Türkçe ve Farsça şiirler yazdı. Müzikle de ilgilendi. “Göz gördü, gönül sevdi seni ey yüzü mâhım” dizeleriyle başlayan gazeli günümüze değin gelmiştir. Bursa’da öldü.

Yapıtları:

Bereket (şiirler)
Mesnevi (Mevlana’nın ünlü yapıtının Türkçe çevirisi)
İlmi Edvara Dair.

Üveys Paşa (? –1591)

Medrese öğreniminden sonra defterdarlıklarda bulundu.Halep Beyliği yaptı. Üveys Paşa mahallesinde adıyla anılan bir cami bulunmaktadır.

Yörük Ali (1893-1953)

Tanınmış efelerdendir. Yenipazar’ın Kavaklı Köyünde doğdu. Çete örgütü kurarak dağa çıktı. Kurtuluş Savaşı başlayınca milis kuvvetleri oluşturdu ve çeşitli savaşlara katıldı.

Bu güçler sonradan “Milli Aydın Alayı” adını aldı. Aydın’ın işgaline karşı düzenli ordu ile birlikte savaştı, şehrin kurtarılmasında büyük yardımı oldu. Kurtuluştan sonra güçlerini dağıtarak köyüne çekildi. Orada öldü. Adına türküler yakılan, kurtuluş simgesi haline gelen bir efe oldu.

Mahmut Esat BOZKURT (1892-1943)

Devlet adamı, yazar. 1892’de Kuşadası’nda doğdu. Babası çiftçi idi. İlköğrenimini Kuşadası’nda, Ortaöğrenimini İzmir’de yaptı. İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra İsviçre’de hukuk öğrenimi gördü, doktorasını yaptı. Kurtuluş Savaşında yurda dönerek efelerle birlikte işgale karşı savaştı. Savaştan sonra genç yaşta milletvekili ve İktisat Bakanı oldu. Hukuk ve Siyasal Bilgiler fakültelerinde profesörlük yaptı. Türk gemisi Bozkurt ile Yunan gemisi Lotüs’ün çarpışmasıyla ilgili, Lahey Adalet Divanı’nda görülen davada yaptığı savunma ile ün kazandı.

Yapıtları:

Devletler Arası Hak,
Atatürk İhtilali.

Şükran GÜNGÖR (1926-2003)

Tiyatrocu. Çine’de doğdu. Çine İlkokulunda, Ortaöğrenimini Manisa’da ve İstanbul İstiklâl Lisesinde okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden ayrıldı. Sanat hayatına, Muhsin Ertuğrul’un kurduğu “Küçük Sahne”de Fareler ve İnsanlar oyunu ile 1951’de başladı. 1954’de Devlet Tiyatrosuna geçti. Karaca ve Site Tiyatrolarında, Kent Oyuncuları ile oynadı.Tiyatro Sanatçısı Yıldız Kenter ile evli idi.

Adnan MENDERES (1899-1961)

Siyaset ve devlet adamı.
İzmir’in köklü ailelerinden Kâtipzade İbrahim Ethem Bey ile Aydın’ın büyük toprak sahiplerinden Tevfika Hanım’ın oğludur. Ana ve baba soyunun XVIII. Yüzyıl dolaylarında Rumeli’den gelerek yöreye yerleştikleri bilinmektedir. İzmir İttihat ve Terakki Mektebinde, Kızılçullu Amerikan Kolejinde ilk ve orta öğrenimini gördü, milletvekilliği sırasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.
Birinci Dünya Savaşı’na yedeksubay olarak katıldı. Suriye Cephesine gönderilirken hastalanması üzerine İzmir’de görevlendirildi. Mütareke döneminde, İzmir’in işgali sonrasında iki arkadaşıyla Aydın’da “Ay-Yıldız Çetesi”ni kurup direnişi örgütlemeye çalıştı. Söke’de piyade alayı yaveri, Sandıklı’da süvari bölüğü subayı gibi görevlerde bulunmuştur. Kurtuluş Savaşından sonra kendisine kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verildi.
Siyasal yaşama Fethi Okyar’ın öncülüğündeki Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930) ile atılan Menderes, bu partinin Aydın İl örgütünün kurulmasına önayak oldu ve il başkanı seçildi.SCF’nin dağılmasından sonra bu kez CHP’ye girerek partinin Aydın il örgütünü yenileyip il başkanı oldu. CHP Aydın milletvekili seçildi (1931). TBMM’de 1945’e kadar Komisyon Raportörü, Parti Müfettişi gibi görevler alan Menderes, bu tarihten sonra, özellikle Saraçoğlu Hükümetinin Toprak kanunu Tasarısının tartışmaları sırasında parti yönetimine karşı tavır aldı. Büyük toprak sahiplerinin elindeki toprakları sınırlayan yasa yasa tasarısınıa karşı çıkan Menderes (16 Mayıs 1945), hemen ardından Celal bayar, Refik Koraltan, Fuat Köprülü ile ortaklaşa ünlü Dörtlü Takrir’i imzaladı.

Anayasal özgürlüklerin uygulanmasını isteyen Dörtlü Takrir’in CHP gurubunda reddedilmesi üzerine (12 haziran 1945) görüşlerini basında savunan gruptan, Menderes, Köprülü ve Koraltan disiplinsizlik gerekçesiyle partiden çıkarıldılar. Bu olay üzerine Celal Bayar da önce milletvekilliğinden, ardından CHP’den istifa etti. Bu gelişmeden bir süre sonra öncülüğünü bu kişilerin yaptığı Demokrat Parti kurulmuştur (7 Ocak 1946).
1946 seçimlerinde DP’nin çıkardığı 62 milletvekili arasında Kütahya temsilcisi olarak Menderes de bulunuyordu. 14 Mayıs 1950’deki seçimleri DP’nin kazanması üzerine, Menderes Başbakanlık görevini üstlendi. Menderes, DP’nin on yıllık iktidar döneminin tek Başbakanıdır. 22 Mayıs 1950’den 27 mayıs 1960’a kadar beş hükümet kuran menderes, bu dönemde Türkiye’nin siyasal ve ekonomik yaşamında önemli dönüşümler yaratan bir siyasetin oluşturucularındandır.
İstanbul’da 1955’te yaşanan 6-7 Eylül olaylarının ardından sıkıyönetim ilan edilmesi, aralarında Menderes’in eski arkadaşı olup kendisine tavır alanların da bulunduğu Hürriyet Partisi’nin kurulması tüm muhalefet partilerinin güç birliği kararı alması (4 Eylül 1957) gibi olaylar üzerine gerginleşen bir ortamda seçimleri kazanmasına karşın halk giderek DP’den desteğini çekmeye başladı. Özellikle aydınlar, üniversite, ordu gibi çevrelerde etkinlik kazanan muhalefet eylemi, Silahlı Kuvvetlerin 27 Mayıs 1960’ta yönetime el koymasıyla sonuçlandı. Milli Birlik Komitesi’nce Yassıada’da kurulan Yüksek Adalet Divanı’nda öteki DP sorumlularıyla birlikte yargılanan Menderes’e ölüm cezası verildi. Milli Birlik Komitesi’nce onaylanan karar İmralı Adası’nda yerine getirildi (17 Eylül 1961).

Alıntıdır


Konu YapraK tarafından (26 Mart 2009 Saat 03:08 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Mart 2009, 03:10   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Aydın İli Hakkında Bilgiler




Aydın İli Giyim Kuşamı
Hızlı Kentleşme ve modern yaşantı eğilimleri nedeniyle Aydın yöresi geleneksel giysileri çoğunlukla kırsal yerleşim birimlerinde görülmektedir Fakat çeşitli kutlamalarda ve festivallerde ve özel günlerde geleneksel giysileri görmek mümkündür.

Yörükler ve Türkmenler giysilerin çok süslü, renkli ve göz alıcı olmasına özen gösterirler. Başörtüsünden takkeye, börümcük gömleğe, çuhadan işlemeli cepken şalvara, üç eteğe dek pek çok giyim eşyasının el dokuması olması ayrı bir önem taşır.

Giyimlerin vazgeçilmez parçaları olan nakışlar, oyalar, işlemeler, sim işlemeler değişik özellikler taşır. Efe giyimi Aydın yöresinin simgesidir. Efeler püsküllü fes, yemeni, zıbın, camadan, cepken ve şalvar giyerler. Beldeki örme kuşak şal ve deri silahlık ve baldırdaki tozluk giyimi tamamlar.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Nisan 2009, 02:46   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Aydın İli Hakkında Bilgiler




Aydın İli Tarım ve hayvancılık

Aydın Büyük Menderes Irmağı’nın suladığı bereketli ovalar üzerinde Akdeniz iklimi sayesinde her türlü bitkisel üretimin yapılması gibi önemli bir tarım potansiyeline sahiptir.
İlde sanayi bitkilerinin yanı sıra tarla, bağ ve bahçe ürünleri yetiştiren işletmeler fazladır. İlde en çok katma değer yaratan bitkisel ürünü incir üretiminde yüzde 60 payla Türkiye’de birincidir. Türkiye zeytin üretiminin yüzde 25’i, pamuk üretiminin yüzde 46’sı, kestane üretiminin yüzde 42’si Aydın ilinde gerçekleştirilir. Tütün, susam, ayçiçeği, mısır üretiminde de Türkiye’nin önemli illerindendir.
Kırsal ekonomik yapının önemli ve ayrılmaz bir parçası olan hayvancılık sektörü, ülke kalkınmasında olduğu gibi bölge ve il bazında da önemli iktisadi fonksiyonlar yüklenmiştir. Bunlar sanayi sektörüne girdi sağlama, kırsal alandan göçü önleme, sektör içinde ve diğer sektörlerde yeni istihdam sahası yaratma şeklinde sıralanabilir.
Aydın'da tarımsal işletme olarak adlandırılan hane halkının yüzde 85'i bitkisel ve hayvansal üretimini birlikte yapmakta, yalnız hayvansal üretimde ihtisaslaşmış hane halkı sayısı yüzde 15'lik bir kısmı teşkil etmektedir. Polikültür üretim yapısının ağırlıklı olduğu ilde hayvansal üretimde ihtisaslaşma düzeyi ve hayvan varlığı ekonomik kalkınmayı başarmak için önemli bir potansiyel olarak karşımıza çıkmaktadır.
2004 yılında ilin küçük ve büyükbaş hayvan varlığından 6 bin 583 ton et elde edilmiştir. Sonuç olarak, bütün bu olgular şunu göstermektedir ki; Aydın ilinde tarım-sanayi-ihracat birbirini tamamlayıcı sektörlerdir.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 30 Ocak 2010, 23:44   #5
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Aydın İli Hakkında Bilgiler




aydin'dan bahs etmişken keşke söke'dende bahs etseydin
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
afyon, aydın, bilgiler, hakkinda, hakkında, ili, İli


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Aydın halk oyunları hakkında bilgi PySSyCaT Ege Bölgesi 0 05 Kasım 2014 10:49
Aydın Genel Bilgiler Ecrin Ege Bölgesi 0 07 Eylül 2011 21:48
Muş İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 3 03 Nisan 2009 01:38
Van İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 4 03 Nisan 2009 01:35
Beyin hakkında bilgiler.. hitman Merak Ettikleriniz 0 13 Mart 2006 05:13