IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 21 Mart 2009, 00:10   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Denizli İli Hakkında Bilgiler




DENİZLİ Yöresel Yemekleri

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Denizli'de geleneksel yemek türleri ve beslenme alışkanlıkları sürmektedir. Kedi börülcesi çorbası,Mercimek çorbası,Domates çorbası, kuru börülce çorbası, Tarhana çorbası, ovmaç çorbası gibi yöreye özgü çorba türleridir. Et yemeklerinin başlıcaları tas kapaması, kumbar dolması, sirkeli et, nohutlu et, Tandır,kol dolması, ciğer sarma, saçta işkembedir.

Denizli mutfağının temelini sebzeli yemekler oluşturur.Özellikle patlıcan yemek çeşitleri çoktur. Kuru patlıcan dolması, patlıcan gözlemesi gibi vb. Taratorlu börülce salatası, ebe gümeci salatası, filiz salatası Yöreye özgün salata türleridir.
Börek ve tatlı türlerinde Ege Bölgesi özellikleri görülür. Yufka, şipit, bazdırma evlerde yapılan ekmekledir. Yöredeki beslenme alışkanlıklarından biri de yatmadan önce yenen “yat geber ekmeği”dir. Kışın darı, kavurga, ceviz, kestane; yazın türlü meyveler, salatalık, kavun, karpuz yenir.

MAHALLİ YEMEK TARİFLERİ ve ÖZELLİKLERİ

Bölgemiz itibariyle tanınan fakat yerleşim mahalleri itibariyle değişiklikler gösteren mahalli yemeklerimizden bazılarının özellikleri aşağıya çıkarılmıştır.

-Çaput Aşı:

Toplanan taze bağ yapraklarından yapılır,yapraklar küçük parçalar halinde doğranır. Üzerine yağ ilave edilerek haşlanır. Sonra pirinç ve etle birlikte pişirilir. Üzerine yoğurt dökülerek yenir.

-Alaçora:

Haşlanmış kuru fasulyenin üzerine tereyağı ve bulgur ilave edilir, tuz,biber ve su konulduktan sonra suyu çekilinceye kadar pişirilir.

-Un Çorbası:

Salça, yağla kızartılır. Un, kızartılmış yağla kavrulur. Yeterince su, tuz, biber ilave edilirek kaynatılır. Sıcak içilir.

-Darı Ekmeği:

Mısır unu yeteri kadar tuz, su ilave edilerek yoğrulur. Sonra sac üzerinde pişirilir. Sıcak iken üzerine tereyağı sürülüp, üstüne peynir konulup yenir. Soğuk sütün içine soğuk darı ekmeği doğranarak da yenir.

-Ayran Ufaklaması (Doğrameç):

Yoğurda tuz konarak ayran haline getirilir. İçine mısır ekmeği doğranır ve kaşıkla yenir. Acı biber ve domates salatası ile de lezzetli olur.

-Tirit:

Buğday, mısır, bakla, nohut ve kuru fasulye haşlanır.. İçine toz kırmızı biber, karabiber, tuz konur ve kaynatılır.. Az sulu piştikten sonra indirilir. Servis yapılır. Üstüne badem içi, ceviz içi fındık kırması konularak kaşıkla yenir. Özel günler ve misafirler için bir eğlence ve toplanma vesilesidir.Acıpayam yöresinde çocukların ilk dişinin görüldüğümde pişirilip dağıtılır. Ayrıca hayır için pişirilip çocuklara dağıtılır.

-Tarhana Çorbası:

Yazın hazırlanıp kurutulan tarhana bir miktar suda eritilir. Bir tencerede kızartılan salça, yağ,kıyma ve sarımsağın üzerine ilave edilerek yeterince su eklendikten sonra kaynayıncaya kadar karıştırılır, İyice kaynadıktan sonra sıcak sıcak yenir.

-Karın (Mumbar) Dolması:

Pirinç, kıyma, karabiber, kimyon ve tuz dolma içi hazırlandığı gibi karıştırılır. Karışım bol su ilave edilir. Karışım bir huni veya lamba şişesi yardımıyla mumbarın ağzından doldurulur. bir kapta su ilavesiyle pişinceye kadar kaynatılır. Sıcak olarak servis yapılır. Soğuyan dolma dilimlenip tereyağında kızartılarak da yenir.

-Denizli Turşusu:

Biber, taze fasulye, salatalık, gök domates bir teneke veya küp içine yerleştirilir. Üzerine tuzlu sirke veya limon tuzu ilave edilir. Sarımsak soyularak içine atılır.Kabın ağzı sıkıca kapatılır.Bir müddet sonra turşu hazırdır.

-Patlıcan Kebap:

Bir tencerede kuşbaşı et tereyağı ile birlikte kavrulur, salça ilave edilip pişirilir. Ayrı bir yerde taze patlıcan soyulduktan sonra dilimlenerek doğranıp, yağda kızartılır. Kızaran patlıcanlar tepsiye döşenir. Pişen etler patlıcanın üzerine konur. Üzeri domates ve yeşil biberle süslenir. Tuz ve karabiber konur. Fırında pişirilir.

-Kaçamak:

Yarım litre tuzlu su kaynatılır. Su kaynamaya başlayınca, içine serpilerek üzere yeteri kadar un katılır. Bu işlem yapılırken, diğer taraftan tahta bir kaşıkla hızla unlu su karıştırılarak, karışım birbirlerine iyice yedirilir. Karışım koyu bir muhallebi kıvamına gelinceye kadar devamlı karıştırılır. Bir tavada kızdırılmış yağa bir miktar kırmızı biber eklenir. Kırmızıbiberli yağ tenceredeki unlu karışıma eklenerek servis yapılır .

-Kuzu Çevirme:

Bütün kuzu eti iyice temizlenerek tuzlanıp biberlenir. Hafifçe sulandırılmış salça içine ve dışına sürülerek terbiye edilir. İçine lezzetli olması için kekik konur. Hazırlanmış olan kuzu eti yakılan odun közü üzerine dikilen çatal kazıkların üzerine bir kazığa geçirilerek oturtulur. Et iyice pişinceye kadar arada sırada çevrilerek pişirilir. Pişirme işlemi bir çukur kazılıp et içine sallanarak da yapılabilir.

-Sıyırma:

Ayşe kadın fasulyenin tazeleri toplanıp, yıkanır, temizlenir ve toprak tencereye konur. Üstüne biraz patates eklenerek yeterince su konur. Taze birkaç kabak yaprağı örtülerek, üzerine ağırlık yapması için bir taş konur. Pişirinceye kadar ateşte tutulur. Pişince ateşten alınır ve suyu süzülür. Bir tepsi üzerine ters çevrilerek dökülür. Patatesler üzerinden alınıp, tuzu ekilir.Soğan ve közlenmiş biberle birlikte yenir.

-Arabaşı:

Özellikle yüksek bölgelerimizde kış mevsimlerinde pişirilir. Av hayvanlarının etinden ya da tavuk eti ile yapılır. Tavuk ve av hayvanlarının etleri iyice pişirilir. Acılı ekşili et suyuyla hamur yoğrulur ve pişirilir. Büyük bir siniye dökülerek soğutulur. Hamurun ortası açılır,et sulu çorba buraya konulur. Kaşıkla hamur alınıp çorbadan kaşıklanarak yenilir.

-Et Çevirmesi:

Babadağ ve Sarayköy yöresinde daha yaygındır. Koyun sırtlarından yağ kesilir. Bu yağlar baharatla ovularak bir şişe dizilerek serin bir yerde bir süre bekletilir. Kuru soğan kıyılarak salça ile ovulur. Köz halinde olan kömür üzerine, şişlere dizilen yağlar pişmeye bırakılır. Yağlar pişerek akmaya başlayınca yufkalara sıra ile basılarak emdirilir. Yağlar iyice küçülünce ye kadar bu işleme devam edilir. Daha sonra iyice emdirilen yufkalar salçalı soğanla siniler üstünde servis yapılır.

-Yoğurtlu Patlıcan Gömmesi:

Közde pişirilen patlıcanların kabukları soyulur. Yağ içinde tekrar pişirilir. Ayrı bir tabakta koyun yoğurdu ezilir, içine sarımsak eklenir.. Yağda pişirilen patlıcanın üstüne yoğurt dökülerek karıştırılır.. Üzerine eritilmiş tereyağı gezdirilir. Sıcak olarak taze soğan, tere, maydanoz, nane, biber kızartması, taze biberle birlikte yenir.

-Et Kapaması:

Genellikle Babadağ yöresinde pişiririlen bir yemek çeşididir. Koyun, oğlak veya kuzu eti küçük parçalar halinde doğranır, salça ile ovulur. Sarımsak, soğan ve patates doğranır,Hepsi bir tencerenin içine doldurulur. Üzeri bir tava ile kapatılır ve tencere ters vaziyette kömür ateşinin üzerine konur ve pişmeye bırakılır. İstenirse tavanın boş kenarlarına pirinç ilave edilebilir veya suyu ile de ayrıca pilav pişirilebilir.. Et kapaması sıcak olarak, yanında salata ile servis yapılır.

-Sura:

Koyun veya keçi etinin kaburga kısmının etinden yapılır. Etli kaburganın et kısmı kemiğinden ayrılarak açılır. Kemik ile et arasına pirinç, karabiber, kırmızıbiber ve baharat çeşitleri konup et kapatılarak dikilir. Sonra bir tencere içine oturtarak az su ve tuz ilavesiyle pişmeye bırakılır. Piştikten sonra olduğu gibi sofraya konur, sıcak olarak yenir. Bu yemek genellikle Kale ilçemiz ve köylerinde yapılmaktadır.


Alıntıdır

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 21 Mart 2009, 00:11   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Denizli İli Hakkında Bilgiler




Denizli Gelenek ve Görenekleri
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ÖRF-ADET-GELENEK-GÖRENEKLERİ

Denizli'de Türk İslâm kültürü yerleşmiş ve 11. asırdan bu yana Türk İslâm kültürü ile yoğrulmuştur. On birinci asırdan sonra Türk olmayanlar İzmir'e doğru göç etmiş ve 1071'den sonra Denizli civârındaki dağ ve yaylalara yerleşen 200.000 çadırlık Türkmenler bölgeye hâkim olmuşlardır. Osmanlı Devleti Denizli'yi toprağına kattığında Denizli tamâmen Tükleşmiş bulunuyordu. On birinci asırdan önce bu bölgede yaşayan milletler ve bunların kültürleri eriyip gitmiştir. Sâdece târihî eser ve harâbeleri kalmıştır.

YÖRESEL YEMEKLER:
Denizli'de geleneksel yemek türleri ve beslenme alışkanlıkları sürmektedir. Kedi börülcesi çorbası,Mercimek çorbası,Domates çorbası, kuru börülce çorbası, Tarhana çorbası, ovmaç çorbası gibi yöreye özgü çorba türleridir. Et yemeklerinin başlıcaları tas kapaması, kumbar dolması, sirkeli et, nohutlu et, Tandır,kol dolması, ciğer sarma, saçta işkembedir.

Denizli mutfağının temelini sebzeli yemekler oluşturur.Özellikle patlıcan yemek çeşitleri çoktur. Kuru patlıcan dolması, patlıcan gözlemesi gibi vb. Taratorlu börülce salatası, ebe gümeci salatası, filiz salatası Yöreye özgün salata türleridir. Börek ve tatlı türlerinde Ege Bölgesi özellikleri görülür. Yufka, şipit, bazdırma evlerde yapılan ekmekledir. Yöredeki beslenme alışkanlıklarından biri de yatmadan önce yenen yat geber ekmeğidir. Kışın darı, kavurga, ceviz, kestane; yazın türlü meyveler, salatalık, kavun, karpuz yenir.

YÖRESEL GİYİM:
Denizli'nin kendine özel mahallî kıyâfeti vardır. Süğüm, çeki, yemeni, cepken ve şalvar ve diğer mahallî kıyâfetler ancak düğün ve folklor gösterilerinde giyilir. İlin çeşitli yörelerinde giyimde farklılıklar görülür.
Kadın giysilerinde görülen bazı özellikler: Acıpayam, Tavas ve Çameli yöresinin günümüzdeki kadın giysileri arasında fazla farklılık yoktur.

Kadınlar genel olarak geniş ve paçaları golf tipi, lastikli şalvar giyerler. Üst giysiler dizlere kadar uzayan bazıları parçalı, bazıları yekpare biçimde fistanlardır. Başa genellikle ön tarafına sarı pul paralar dizilmiş fesler giyilir. Fes üzerine bir örtü bağlanır. Giysiler renk renk kumaşlardan yapılır. Baş örtüleri deç beyaz veya renkli kreplerdir.

Güney, Buldan yöresi kadın giysilerinde topuklara kadar uzayan fistanlardan ibarettir. Ayrıca peştamal denen bir örtü bele sarılır. Özellikle giyilen peştemaller pamukludan yapılmış, çizgili ve renk renktir. Düğün derneklerinde kullanılanlar ise ipekten yapılmış, renkli ve düz desenlidir. Yine aynı yöre köylerinde kadınlar kat kat çeşitli kumaşlardan yapılmış topuğa kadar uzayan şalvar da giyerler. Peştamal ve fistan üzerine renkli veya düz üstlükte kullanılır.

Bu üstlüklere Buldan üstlüğü denir. Çal, Çivril yöresi giysileri Tavas Yöresini uyarsa da bazı farklılıkları vardır. Köylerde genellikle renkli kumaşlardan üç etek adı verilen fistan, şalvar ve pullarla süslü fes giyerler.

HALK OYUNLARI VE FOLKLOR:

Denizli'de zeybek oyunları ve türleri yaygındır. Zeybek, yörede çok çeşitli sazlı-sözlü havalarıyla zengin folklor kaynağıdır. Oyunlar açık havada davul-zurna, davul-klarnet, kapalı yerlerde meydan sazı, darbuka eşliğinde oynanır.

ERKEK OYUNLARI :
Erkeklerin oynadığı oyunlara Efe Oyunu denir. Bu oyunlar zeybek türündedir. Tavas Zeybeği, Çal Feraisi, Acıpayam Zeybeği, Harmandalı, Çivril Zeybeği, Kerimoğlu Zeybeği bunlar arasında sayılabilir.

KADIN OYUNLARI :
Bunlara Kız Oyunu denir. Bazıları; Keten Gömlek, Düz Oyun, Çameli'dir. Kız oyunları genellikle kapalı yerlerde cümbüş, tef, darbuka (dümbelek), leğen eşliğinde oynanır.

NELERİ İLE ÜNLÜ:
Pamukkale Travertenleri, Hierapolis Antik Kenti, Buldan Bezi, Havlu ve Bornoz Üretimi, Güney Şelalesi, Karahayıt Kaplıcaları, Kızıldere Jeotermal Kaynağı , Denizli Horozu.

İL İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Deniz-ili kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. İl eski Türkçe'de ülke, memleket anlamına gelir. Yani deniz memleketi denilir.


Alıntıdır

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Mart 2009, 03:06   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Denizli İli Hakkında Bilgiler




DENİZLİ Sözlü Tarih

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Merkezefendi söylencesi

Merkezefendi medrese de kızları ve erkekleri birlikte okuttuğu için Padişah’a şikayet edilir.Padişah’ta onu İstanbul’a çağırır.İstanbul’a geldiğinde Padişah’ı namz kılarken bulur ve ona selam verir ve bekler.Padişah selam verince "Namaz kılana selam verilir mi? diye sorar.O da "Padişahım siz namazda sarayın tamirini düşünüyordunuz"der.Padişah şaşırır.Dediği doğrudur.Sınıra da "Siz kızlarla oğlanları birlikte okutuyormuşsunuz hiç ateşle barut bir arada olurmu?"diye sorar.Merekzefendi kavuğunu çıkarır ve ateşle barutu göstererek "işte böyle durur" der.Padişah Merkezefendi den hoşlanmış ve onun keramet sahibi biri olduğunu anlamıştır.İstanbul’da kalmasını söyler o da kabul eder.

Ahi sinan’a ait söylence

Denizlide çok zengin bir ağa vardır.Kapısına kim gelirse boş geri çevirmez.Ahi Sinan da ağanın yanına sığınmış bir yoksul kişidir.İyi huyu ve çalışkanlığı ile herkesin sevgisini kazanmıştır.
Bir gün ağa Hacca gitmeye karar vermiştir.Tüm ev halkını ve eşyasını Sinan’a emanet ederek yola çıkar.Aradan altı ay geçer.Namazdan sonra Sinan’ın aklına ağası gelmiştir.Helvayı çok sevdiğini hatırlar.Hemen büyük hanıma gidip helva yapmasını söyler.Sinan hazırlanan helvayı koltuğunun altına koyarak gözünü yumar.Açtığında ağasının yanındadır.Ağa büyük bir alanda cemaatle namaz kılmaktadır.Yavaşça elindeki çıkını yanına bırakarak ortadan kaybolur.

Pamukkale’ye ilişkin söylence

Bir zamanlar yoksul bir ailenin çirkin bir kızı vardır.Evlenme çağına gelmesine karşın,hiç isteyeni çıkmaz.Buna çok içleyen kız,hayatına son vermeye karar verir.Bir sabah pamuk kaleye çıkar ve kendini aşağı bırakır.
Düştüğü yerde suyun etkisiyle güzeller güzeli bir kız olmuştur.O sırada avdan dönen Denizli Beyi’nin oğlu sudaki güzeller güzelini görür.Koşar ve bakar.Kız henüz yaşamaktadır.Onu sarayına götürür.İyileşince de evlenirler.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Nisan 2009, 02:44   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Denizli İli Hakkında Bilgiler




DENİZLİ İlinde İz Bırakanlar

Merkez Efendi (1460/65-1551/52)
Halveti şeyhlerinden. Doğum ve ölüm tarihleri kesinlikle saptanamamıştır. Buldan’a bağlı Sarımahmutlu Köyünde doğmuştur. Asıl adı Musa Bin Muslihiddin Bin Kılıç’tır. Medrese öğreniminden sonra, İstanbul’da Ahmet Paşa’dan ders aldı. Açık fikirlerinden dolayı eleştirilere uğradı.
Tasavvufa yöneldi. Habib’i Karamani’ye bağlanarak Amasya’ya gitti. Şeyh, ona vaaz verebileceğini belirterek “Müslidüddin” takma adını verdi. Merkez Efendi, İstanbul’a dönerek çeşitli zaviye ve tekkelerde bulundu; halk arasında yaygın bir üne kavuştu. Sümbül Efendi’nin önerisiyle Manisa’ya gitti; burada 41 tür bitkiden “Mesîr” adını verdiği bir macun yaptı.
Sayrılıkları iyileştirici etkisi olduğuna inanılan bu macun günümüzde de her yıl Nevruz günü halka dağıtılmaktadır. Merkez Efendi istanbul’a dönüşünde Koca Mustafa Paşa Dergahı’nda çalıştı. Kendi adına dergah ve cami yaptırdı. Şiirler de yazdığı söylenmektedir.

Fahri AKÇAKOCA (1894- ?)
Eğitimci, yazar. Merkez İlçeye bağlı Hallaçlar Köyünde doğmuştur. İl Genel Meclisinde ve Daimi Encümende görev almıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında düşman cephesinden bilgi edinilmesinde çalışmış, Cumhuriyet Döneminde milletvekilliği yapmıştır. Tanıtma ve başvuru niteliğinde Pamukkale-Denizli üstüne yapıtları bulunmaktadır

Tekin AKMANSOY (1924- )
1924 yılında Denizli’nin Sarayköy ilçesinde doğdu. Ankara Devlet Konservatuarı’nı bitirdi. Sinemaya senarist, oyuncu, yönetmen ve yapımcı olarak katkıda bulundu. TRT’de çok uzun süre yayınlanan “Kaynanalar” dizisini yaptı.1998 yılında “Devlet Sanatçısı” seçildi.
Oyuncu olarak rol aldığı filmler:
Kanlı Feryat (1951)
Mezarımı Taştan Oyun (1951)
Kaderin Mahkumları(1953)
501 Numaralı Hücre(1967)
Köyden İndim şehre(1974)
Kaynanalar(1974)
Kanlı Deniz(1974)
Nöri Gantar Ailesi(1975)
Emret Başbakanım(1992)
Sonradan Görmeler(1994)
Emret Muhtarım(1998)

Yönettiği filmler:
Kaynanalar(1974)
Sonradan Görmeler(1994)

Yapımcılığını üstlendiği film:
Yalancı Karım (2005)
Senaryosunu yazdığı filimler:
Kaderin Mahkumları(1953)
Kaynanalar(1974)
Nöri Kantar Ailesi(1975)
Emret Başbakanım(1992)


Sezen AKSU (1954- )
13 Temmuz 1954'de Denizli'nin Sarayköy ilçesinde doğdu. Matematik öğretmeni Sami bey ile Fen öğretmeni Şehriban hanım kızlarına Fatma Sezen adını koydular. Fatma Sezen Yıldırım, Ziraat fakültesindeki öğrenimini yarıda bırakarak profesyonel sarkıcılığa başladı. 'Kaybolan Yıllar[/swf2][swf3]Gölge Etme' gibi şarkılarla 1970'lerin ortalarında yıldızı parladı. Şarkılarının çoğunu kendi besteledi. Bazılarının da sözlerini yazdı. İlk kez 1979'da sinema oyunculuğu denedi.- Minik Serçe- oyunculuk yeteneğiyle dikkat çektiği, 'Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra' adlı müzikallerdeki 'Sen Ağlama 'Geri Dön[/swf2][swf3]Dağlar Dağlar' gibi şarkılarla ününü perçinledi.
Sonraki 'Git' kasetiyle zirvedeki yerini aldı. Türk pop müziğinin en güçlü seslerinden Sezen Aksu, Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel, Tilbe gibi bir zamanlar vokalistliğini yapmış gençleri pop müziğimize kazandırdı.Üç kez evlendi ve bir çocuk annesi...

Sezen Aksu'nun albümleri:
Serçe
Ağlamak Güzeldir
Firuze
Sen Ağlama
Git, Sezen Aksu '88
Sezen Aksu Söylüyor
Gülümse
Deli Kızın Türküsü
Işık Doğudan Yükselir
Gül Bahçeleri
Düğün ve Cenaze
Adı Bende Saklı
Sarı Odalar(Ben Seni Çok Sevdim Oplum)

Dillerden düşmeyen bazı şarkıları:
Kaybolan Yıllar
Gölge Etme
Yak Bir Sigara
Firuze
Hata
Ağlamak Güzeldir
İkinci Bahar
Dilimin Ucunda Kelimeler
Geri Dön
Tukeneceğiz
Git
Unzile
Değer mi Hiç
Sarışınım
Bir Çocuk Sevdim
Seni İstiyorum
Şinanay
Gidiyorum
Belalım
Hadi Bakalım
Gülümse
Masum Değiliz
Deli Kızın Türküsü


Mahmut ALPTEKİN (1940- )
Araştırmacı, yazar. Çal’da doğdu; Akşehir ilk öğretmen okulunda ve Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğrenim gördü. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra TRT’ye girdi, program yapımcısı olarak çalıştı.
Yelken, Varlık, Türk Dili, Akşam, Cumhuriyet gibi gazete ve dergilerde yayımladığı şiir, inceleme,araştırma yazıları, röportajlarıyla tanındı.

Yapıtlarından Bazıları:
Çocuk Eğitimi (inceleme 1967)
Sonbahar Durağı (şiirler 1969)
Atatürk’e Şiirler (1969)
Sait Faik (inceleme, 1974)
Bir Öykü Ustası
Sait Faik Abasıyanık (inceleme, 1976)
Bağımsızlık Bekçisi (şiirler (1980).


Nevzad ATLIĞ (1925- ?)
Koro yönetmeni. Sarayköy’de doğdu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Öğrenimi sırasında Türk Müziği Korosunda keman çalmaya başladı. 1954-1958 arasında İstanbul Radyosunda müdürlük yaptı. 1963’te Klasik Koro Şefi oldu. 1976’da Konservatuarda görev aldı.
Milli Eğitim Bakanlığı Türk Musikisi Araştırma ve Değerlendirme Komisyonu Başkanlığı, Türk Musikisi Klasikleri Yönetmenliği, UNESCO Türk Musikisi Temsilciliği, Devlet Konservatuarı Türk Musikisi yöneticiliği gibi görevlerde bulundu.

Cengiz BEKTAŞ (1934- )
Mimar, yazar. 1959’da Münih Teknik Üniversitesini bitirdikten sonra bir süre Alman-Şehircilik Akademisinin kurslarını izledi. Serbest mimar olarak çalıştı.
Türk Dili, Türkiye Yazıları, Milliyet Sanat gibi dergilerde yazı, şiir ve incelemeleriyle de tanındı.1970’de TRT’nin düzenlediği Sanat ürünleri Yarışmasında “Morname” adlı şiiri başarı ödülü kazandı.Mimari yapıtlarından yapılan bir seçki Cengiz Bektaş adıyla Ankara’da Yaprak yayınevi tarafından yayınlandı.

Yapıtlarından kimileri:
Kişi (şiirler, 1964),
Akdeniz (şiirler, 1970),
Yer Deli Gök Deli (1979),
Sappho (A.Erhat’la birlikte, şiir çevirileri ve inceleme 1978),
Mimarlıkta Eleştiri (1968 TDK Deneme Ödülü),
Halk Yapı Sanatından Bir Örnek
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
odrum


İbrahim ÇALLI (1882-1960)
Ressam. Çal’da doğdu, Rüştiye’yi bitirdikten sonra İzmir Mülki İdadisi’nde öğrenim gördü. İstanbul’da Adliye Zabıt Katipliği yaptı. 1906’da resim alanında kendini gösterdi ve Şeker Ahmet Paşa’nın aracılığıyla Sanay-i Nefise Mektebi’ne girdi. 1910’da okulun açtığı yarışmayı kazanarak, Paris’e gönderildi. Dört yıl ressam Cormon’la birlikte çalıştı. I.Dünya Savaşı başlayınca yurda döndü. Bitirdiği okulda öğrenim üyesi oldu.
1914-1923 dönemi, Çallı’nın sanatında ilk evre olarak değerlendirilmektedir. Bu dönem resimlerinde pastoral görüntüler, portreler ve kompozisyonlar ağırlık taşımaktadır. 1923 sonrası evredeyse Kurtuluş Savaşı ile ilgili kompozisyonlar, köy yaşantısından görüntüler, Atatürk portreleri ve natürmort çalışmalar öne çıkmıştır. Güzel Sanatlar Birliğinin kurulmasına öncülük eden sanatçının Resim ve Heykel Galerisinde bir çok tablosu bulunmaktadır.


Abidin ELDEROĞLU (1901- ?)
Ressam. 1926’da İstanbul Öğretmen Okulunu bitirdi. Resim ve sanat öğrenimi için 1930’da Paris’e gitti. Burada Albert Lawrence ve Andre L’Hote’un yanında çalıştı. Yurda döndükten sonra çeşitli okullarda sanat tarihi ve resim öğretmenliği yaptı.
1935’lerden başlayarak yurt içinde ve dışında bir çok sergiye katılmış, çeşitli başarılar elde etmiştir.

1945 İzmir Ege Ressamları Sergisi’nde kazandığı birincilik, 1963 Sao Paolo Biennale’inde Şeref Ödülü, 1964 XXV. Devlet Sergisinde ikincilik, 1966’da Tahran Sergisinde kazandığı Şah’ın Özel Ödülü bunlar arasındadır

Hasan GÜNGÖR (1935- )
Güreşçi. Acıpayam’a bağlı, Akşar Köyünde doğdu, 1955’te Güreş Milli Takımına girdi. 1956-1957’deki karşılaşmalarında dünya üçüncüsü oldu. 1958’de Sofya’daki olimpiyatlarda da dünya şampiyonluğunu kazandı. Bu başarısını 1960’ta Roma’daki olimpiyatta da yineledi.
1961’de Tokyo’da ve 1962’de Amerika’da dünya ikincisi, 1963 Napoli Akdeniz Oyunlarında şampiyon oldu. 1964’te Tokyo Olimpiyatlarında ve Toledo’da dünya ikincisi, Almanya’da Avrupa Şampiyonu oldu. 1967’de dünya üçüncülüğü derecesinden sonra spor yaşamını kapattı.

Necip Ali KÜÇÜKA (1893-1941)
Hukukçu ve politikacı. Hukuk öğrenimini tamamladıktan sonra, çeşitli yargı görevlerinde bulundu. Kurtuluş Savaşında askeri görevler aldı. Denizli’de Heyet-i Milliye’ye girerek çete savaşlarına katıldı; Kuva-yı Milliye’de etkin görevler aldı. Sivas Kongresi’ne Denizli Delegesi olarak katıldı. II.Dönem Denizli Milletvekili olarak TBMM’ye girdi.
İki yıl, İstiklal Mahkemesi’nde görev yaptı. Uzun süren milletvekilliği yıllarında Türk parlamenter heyeti Başkanı olarak Avrupa’ya gitti, Milli Savunma Bakanlığında siyasi müşavirlik yaptı.
Hakikat adlı bir gazete çıkardı; kadın hukuku ve çocuk hukuku üstüne incelemeler yaptı.


Mazhar Müfit KANSU (1873-1948)
Siyaset adamı ve idareci. Denizli'de doğdu. Edirne'de gördüğü ilk ve orta öğreniminden sonra Gelibolu'da (1891) ve Edirne İdadisi’nde tarih ve matematik öğretmenliği yaptı. 1897'den sonra idareci olarak görev alan Kansu, Havza, Çorlu, İskeçe kaymakamlığında, 1908'den sonra da Gümülcine, Lazistan, Mersin, İzmit ve Balıkesir mutasarrıflıklarında bulundu. İdareciliğinin yanı sıra siyasetle de ilgilenerek İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin üyeleri arasında yer aldı.
1918’de Rus istilasından yeni kurtulan Bitlis'e vali atandı. Heyeti Temsiliye üyeliğine seçildi. Heyet, Ankara'ya geldiği sırada İstanbul'da son Meclisi Mebusan toplanıyordu. Kansu, Mustafa Kemal'in de isteğiyle İstanbul'a gitti. Felahı Vatan Grubunun çalışmalarına katıldı ve Meclise Hakkari Milletvekili olarak girdi. Heyet adına Sultan VI.Mehmet (Vahdeddin) ile görüşerek ona Anadolu'ya geçmesini teklif etti.
İstanbul işgal edilip Meclisi Mebusan feshedilince, Kansu gemiyle Beyrut'a geçti. Oradan Silifke yoluyla Ankara'ya geldiği zaman TBMM açılmıştı. Hakkari Milletvekili olarak görev aldı. Milletvekilliği dışında Elazığ valiliğine atandı.
1923, 1939 dönemlerinde Denizli Milletvekilliği ve 1925'te Doğu İstiklal Mahkemesinde başkanlık yaptı.

1939-1946'da Çoruh milletvekili olarak siyasi hayatını sürdürdü. Mustafa Kemal'in Milli Mücadele döneminde ve Cumhuriyet yıllarından olan Kansu'nun "Erzurum'dan ölümüne kadar Atatürk'le beraber" adıyla 4 Mart 1948'den Son Telgraf gazetesinde yayımladığı anıları, 1966'da Türk Tarih Kurumu tarafından iki cilt olarak basıldı. 1948 yılında İstanbul'da öldü.

Oğuz MAKAL (1950- )
Karikatürcü. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamladı, Ankara Siyasal Bilgiler fakültesi Basın Yayın Enstitüsü Radyo-TV Bölümünde öğrenim gördü. Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde Sinema-TV Bölümüne asistan oldu.
Yansıma, Gerçek Sinema gibi dergilerde karikatürleri yayınlandı. Çeşitli sergiler açtı, 1975’te İtalya Vercelli Uluslar arası Karikatür Yarışmasında Başarı Ödülü kazandı. Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulunda görev aldı.

Tahir Kutsi MAKAL (1937- )
Yazar, gazeteci. Acıpayam’ın Oğuz Köyünde doğdu. Denizli Lisesini bitirdikten sonra, İstanbul Gazetecilik Okuluna girdi. Öğrenimi sırasında Ten ve Yeni Gazete’de çalıştı. 1958’de bir ara Yelken dergisini yönetti. 1965’te Tarla dergisini çıkarmaya başladı. Son Havadis, Ortadoğu gazetelerinde çalıştı.
Önceleri şiir yazdı. Gazeteciliğe başladıktan sonra röportaj, gezi, inceleme yazılarına yöneldi. 1960’ta İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, 1961’de Türkiye Gazeteciler Sendikası armağanlarını kazandı. Ayrıca Meydan Dayağı romanıyla 1976, Kamyon’la da 1977 Peyami Safa Roman Yarışmasında ödül aldı.

Yapıtlarından Bazıları:
İç Göç (1964)
Köylü Gözüyle Avrupa (1965)
Aşık Veysel (1969)
Anadolu’da Türk Mührü (1971).


Reha ÖZ (1948- )
Gazeteci, yazar. İlk ve orta öğrenimini Denizli yöresinde tamamladıktan sonra İstanbul Gazetecilik Enstitüsüne girdi. 1973’te burayı bitirerek Cumhuriyet Gazetesinde çalışmaya başladı.
Önce spor servisinde, daha sonra da İstihbarat bölümünde görev yaptı. 1975’te “1951’den 1974’e Dünya Güreşinde Türkler” adlı yazı dizisiyle Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Spor İncelem dalında başarı ödülü, 1978’de yine aynı cemiyetin düzenlediği yarışmada “Çırak Denen Ağır İşçiler” yazısıyla İnceleme Ödülünü kazandı. 1982’de Çağdaş Gazateciler Derneğinin Yılın Gazetecisi Yarışmasında “Abdi İpekçi Cinayeti Dosyası” ve “Hapı Yutanlar” adlı yazılarıyla inceleme araştırma dalında başarı ödülü kazandı.
Öz’ün Kitabın Öyküsü adlı çocuk romanı 1979’da yayınlandı.


Refet ÖZKAN (1931- )
Öğretmen, yazar. Honaz’da doğdu. İlköğrenimini burada yaptı. Gönen Köy Enstitüsünü bitirdikten sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünde öğrenim gördü. Yurdun çeşitli yerlerinde ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenliği yaptı. Öğretmen örgütlerinde çalıştı. Kartal TÖB-DER Başkanlığı sırasında tutuklandı. Yargılanması sonucu serbest bırakıldı.
İlk yazısı, yöneticiliğini yaptığı, Ege Bölgesi Köy Öğretmenleri Derneğinin yayın organı Gayret dergisinde yayınlandı. Köy notları, şiir, deneme, yazar ve eğitimcilerle görüşmeler dizi yazılarıyla tanındı.

Yapıtlarından bazıları:
Örnekli Kompozisyon Bilgileri (1962)
Seçme Hikayeler (derleme-1975)
Uyarı (şiirler 1978).


Bayram ŞİT (1930- )
Güreşçi, antrenör. Acıpayam’a bağlı Akşar Köyünde doğdu.Karakucakta yöresinde adını duyurduktan sonra, Güreş Milli Takımına alındı. Minder güreşine 1950’lerde başladı. 1952 Helsinki Olimpiyatlarında kazandığı birincilik ve 1954’te Tokyo’da kazandığı dünya ikinciliği dereceleriyle tanındı.1956’da İstanbul’daki şampiyonada dünya üçüncüsü, Melbourne Olimpiyatlarında da dünya ikincisi oldu.
Spor yaşamını kapadıktan sonra, 1961-1964 arasında Güreş Federasyonunda antrenörlük yaptı. Daha sonra Fransa’ya giderek 1966’ya kadar orada çalıştı. Yurda dönüşünden sonra çeşitli dönemlerde Güreş Milli Takımını çalıştırdı.


Emin Aslan TOKAT (1309 - 1960)
Emin efendi ile Emire hanımın on çocuğundan sonuncusu olarak 1309’da Sarayköy’de dünyaya geldi.Emin, babası öldükten sonra dünyaya geldiği için kendisine babasını adı verildi.
Emin ilk öğrenimini Sarayköy’de, orta öğrenimini İstanbul’da tamamlamıştır. İstanbul’da okurken kendisine Aslan adı da konulmuştur ki karakterinin tam ifadesidir.
Emin Aslan, yarışma ile Fransa’da Monpelliye Tarım Fakültesi’ne öğrenime gönderilmiştir.Burada öğrenimini başarı ile tamamladıktan sonra Y. Tarım Mühendisi olmuştur. Yurda dönüşünde tarım öğretmenliği, Tarım ve Mücadele Müdürlüklerinde bir süre çalıştı.
1925 yılında Denizli Milletvekilliğine seçildi ve 1945 yılına kadar millet vekili olarak görev yaptı.Emin Aslan Tokat, milletvekili iken Ankara Hukuk Fakültesi’ne de devam ederek bitirdi.
Emin Aslan Tokat Milli Mücadele tarihinin yerel önderlerinden biridir. Emin Aslan Tokat; Milli mücadele sırasında Sarayköy Heyyet-i Milliye Başkanlığı ve Aydın Cenup Cephesi Müdafai Hukuk ve Reddi İlhak Heyeti Merkeziyesi üyeliği yapmıştır.
Not: Yukarıdaki bilgiler Esat Özberk’in yayınladığı “Milli Mücadelede Sarayköy Hatıralarım Emin Aslan Tokat” adlı kitaptan alınmıştır

Atilla TOKATLI (1934- )
Çevirmen, yazar. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi’nde yaptı. Uzun yıllar Paris’te bulundu; filmoloji öğrenimi gördü. Yurda döndükten sonra ilkin reji asistanlığı, daha sonra rejisörlük yaptı. “Denize İnen Sokak” filmi, ilgiyle karşılandı. 1965’lerde çevirmenliğe yöneldi.
Düşün ve sanat alanında önemli yapıtları dilimize kazandırdı. Elsa Triolet’den çevirdiği Beyaz At romanıyla 1971 TDK Çeviri ödülünü kazandı. İlya Ehrenburg’dan paris Düşerken, Ostrovsky’den Ve Çeliğe Su Verildi, Gorki’den Foma, Mayakovsky’den Trajedi, Stancu’dan Çingenem gibi yapıtları çevirdi. Ayrıca Ansiklopedik Felsefe Sözlüğü, Uluslar arası İlişkiler Tarihini, Sosyalist Kültür Ansiklopedisinin ilk 5 cildini hazırladı.

Cengiz TUNCER (1931-1981)
Yazar, yayıncı. Buldan’da doğdu; ortaöğrenimini yarıda bırakarak, çalışmaya başladı.Askerlikten sonra İstanbul’a yerleşti. Vatan, Son Posta, Gece Postası, Akşam gazetelerinde sekreter ve röportaj yazarı olarak çalıştı. “Bir Cinayetin İçyüzü” röportajı ile Gazetecilik Altın Kalem Ödülünü kazandı. 1968’de e yayınlarını kurarak yayımcılığa başladı. İlk kez, 1945’lerdeki İzmir’de yayınlanan Gençlik dergisindeki şiirleriyle tanındı.
Sonraki yıllarda roman alanında ürün veren Tuncer’in yayınlanan yapıtları şunlardır:
Devrialem
(T.Dursun’la birlikte, şiirler, 1951)
Sevmek Seni (senaryo, 1966)
Hacizli Toprak (roman, 1966)
Kerkenez (roman 1971).


Kemal TÜRKLER (1926-1980)
Sendikacı. Hukuk Fakültesindeki öğrenimini yarıda bırakarak çalışmaya başladı. 1953’de çalıştığı fabrikada işçi temsilcisi seçildi. 1951’de Demir ve Madeni Eşya İşçileri Sendikası (sonra Maden-İş’e dönüştü) üyesi oldu. 1952’de şube başkanı oldu. 1954’te Sendika Genel başkanlığına getirildi.
Yaşamının sonuna kadar, Maden-İş Başkanlığını sürdürdü. 1960’lı yıllarda sendikacılığın tabana yayılmasında etkin olarak çalıştı. DİSK’in kurulmasına öncülük etti. 1967’de konfederasyonun genel başkanı oldu. Bu görevi 1977’ye dek sürdürdü. 1961’de İşçi Sendikaları Birliğini, demokratik hakların savunulması amacıyla toplantıya çağırdı.

Burada görev ve çeşitli sosyal hakların kazanılması yolunda görüşler öne sürdü. Aynı amaçla 9’lar grubunu oluşturdu. Bu grupla birlikte 1961’de Türkiye İşçi Partisi’ni kurdu. TİP’in Anayasa Mahkemesince kapatılmasına değin bu örgütün Genel Yönetim Kurulunda görev aldı.
1975 sonrasında, DISK içindeki görüş ayrılıklarının derinleşmesi nedeniyle, 1977’de erken Genel Kurula gidilmesini kabul etti. Genel Başkanlığa yeniden adaylığını koymasına karşılık seçilemedi. Çeşitli sendikal hareketlere etkin olarak katıldı. Bir çok kez kovuşturmaya uğradı, aklandı. 22 Temmuz 1980’de sendikadaki görevine giderken, silahlı saldırı sonucu öldürüldü.


Necati YILDIRIN (1946- )
Yazar. 1946 yılında Denizli'nin Çal ilçesine bağlı Yeşiloba (Medele) köyünde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaöğrenimini Çal Ortaokulu ve Nazilli İlköğretmen Okulu'nda, yükseköğrenimini Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nde tamamladı (1966). Alaşehir Kız Enstitüsü, Muğla-Ula Lisesi, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü ve İzmir Ticaret Lisesi'nde Türkçe, edebiyat öğretmenliği yaptı.
İlk şiiri Varlık dergisinde yayımlandı (15 Eylül 1965).
Daha sonra şiirleri;
Demokrat İzmir gazetesi (Atilla İlhan yönetiminde),
Dost,
Yeditepe
Yansıma
Dönemeç
Yeni
Yürüyüş
Yarın
Milliyet Çocuk
Sanat Edebiyat 81
Ortaklaşa
Yeni Olgu
Gediz (Manisa) dergi ve gazetelerinde yayımlandı.
Şiirlerini Yüz Yirmi Sokak (1967)
Umutsuzluğu Dağıt Yüzünden (1978)
Gökyüzü Çiçeği (çocuklara şiirler,1983)
Dost Olan Su Versin (1984) adlı kitaplarında topladı.

Öyküleri Yeditepe
Yeni Toplum
Dönemeç dergilerinde yayımlandı.

Demokrat İzmir ve TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası) gazeteleri ile İmece dergisinde yazılar yazdı. (1968-1974). Akbaba dergisinde gülmece fıkraları çıktı (1971).
Röportajları, Cumhuriyet (Mayıs 1973), Yeni Ortam (Ekim-Kasım 1973) gazetelerinde yayımlandı. Röportajlarını, Mapusane İnsanları adıyla kitaplaştırdı.
Öğretmenliğin yanı sıra Akşam, Demokrat İzmir, Hürriyet gazetelerinin Alaşehir ve Ula (Muğla) muhabirliklerini yaptı.

Hüseyin YILMAZ (1940- )
Bilim adamı. Acıpayam’ın Yumrutaş Köyünde doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesinin Elektrik bölümünü bitirdikten sonra Amerika’da MIT Üniversitesi Fizik Bölümünde doktora yaptı ve profesör oldu. Einstein’in, fonksiyon teorisine katkılarına yönelttiği eleştiriler dünya kamuoyunda ilgiyle karşılandı. Kimi çevrelerce bu, Einstein’in yaklaşımının çürütülmesi olarak değerlendirildi.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
bilgiler, denizli, hakkinda, hakkında, ili, İli


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Denizli Merkez Halk Eğitim Merkezi Hakkında Bilgi PySSyCaT Ege Bölgesi 0 05 Kasım 2014 10:56
Denizli Genel Bilgiler Ecrin Ege Bölgesi 0 17 Eylül 2011 15:50
Kocaeli İli Hakkında Bilgiler YapraK Marmara Bölgesi 3 03 Nisan 2009 02:58
Muş İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 3 03 Nisan 2009 01:38
Van İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 4 03 Nisan 2009 01:35