IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 12 Ağustos 2011, 02:23   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Immanuel Kant’ın Eleştirel Felsefesi 4




Felsefî açıklamalar, hiçbir zaman itiraz kabul etmeyen kanıtlamalar olmayıp, zorunlulukla holistik olan ve `haklı kılınmak için benimsenen söylem formları" kadar asla açık ve dakik olmayan inceleme/denemelerdir (prohationes).`Aklın" (Vernunft) bir faaliyeti olarak felsefi refleksiyon, bilgi ya da anlama yetisinin emin ama dar olan sınırlarının ötesinde iş görür. Ondan sonra yaşamış olan Kıta Avrupası filozofları, Kant "a ilişkin empirist ve daha sonraki analitik yorumların genel eğilimiyle tam bir karşıtlık içinde, `salt" anlama yetisine zıt olarak felsefî akla çok büyük bir değer verirler. Keza, ahlâkî ya da pratik akıl ve yargıyla meşgul olan ikinci ve üçüncü eleştiriler, Kıta Avrupası geleneği için de, daha büyük bir rol oynar. Ahlâkî ve politik sorular, Kant"ın, bir olgunlaşma ya da bağımlılıktan kurtulma süreci olarak tanımladığı Aydınlanma kavrayışının kesinlikle merkezinde yer alır: `Aydınlanma insanın, gücünü kendisine zorla kabul ettiren çocukluktan çıkışıdır. Çocukluk ise, kişinin kendi aklını başkalarının rehberliği olmadan kullanamamasıdır. Bununla birlikte, o yalnızca, kısıtlayıcı bağlardan kurtarılmış olgusal ya da bilimsel açıklamâ arayışını düşünmediğini yeterince açık hâle getirir. Sadece, `anlama yetim olarak hizmet görecek bir kitap"tan değil, fakat `vicdanım olarak hizmet edecek bir papaz"dan ve `otokratik despotizm"- den de, olgunluğun önündeki engeller diye söz edilir. Düşüncelerini sorumluluk sınırları içinde ifade etme özgürlüğü, dinî konulardaki özgürlük, yasamaya ilişkin serbest tartışma, bütün bunlar sona ermemiş olan Aydınlanma sürecinin özsel öğeleridir. `Özgür düşünme", `insanların giderek daha fazla özgür eyleyebilmeleri" için, `bir halkın zihniyetini yavaş yavaş etkileyen" bir tohum"dur.. Kant"ın, Aydınlanma projesi karşısında daha eleştirel bir tavır takınan halefleri, düşünce ve tecrübenin sanatsal, estetik ve dinî alanları kadar ahlâk ve politikayla ilgili sorunlar üzerinde daha fazla yoğunlaşma eğilimi gösterdiler.

Çağdaşlarından bazılarının tersine, Kant , Aydınlanma felsefesinin ahlâk ve din için ciddî bir problem yarattığının kesinlikle farkındaydı. Herşeyin ötesinde, maddî neden ve sonuçların bir alt alta dizilişi olarak, katışıksız bir biçimde mekanist bir dünya görüşü, özgürlük ve ahlâkî sorumluluk kavramlârının altını kazıyor gibi görünür. La Mettrie "nin (1709-1751) Man a Machine[Makine İnsan] "i benzeri bir eserin telkin ettiği gibi, insan varlıkları yalnızca nedensel güçlerin oyuncakları, onların eylemleri de biyolojinin veya toplumsal koşullanmanın sonuçları ise eğer, bu takdirde onları özgür ve sorumlu failler olarak görmenin pek bir manası yok gibidir.
Aydınlanmanın bilimsel rasyonalitesinin ahlâkî ilke ya da buyrukları nasıl olup da destekleyebileceği (Hume"un terimleriyle söylendiğinde, `olması gereken"in [değerin] nasıl olup da `olan"dan (olgudan] çıkarsanabileceği) hususu da açık değildir. İnsan eylemlerine ilişkin nesnel bir ahlâkî değer biçmenin temelleri de çok " gözle görülür bir biçimde çökertilir.Kant "ın buna tepkisi, ahlâkî yargı için, bilimsel akıldan bağımsız olan sağlam bir temel .tespit etmeyi amaçlayan, ikili bir stratejiden oluşur. Herşeyden önce, saf aklın eleştirisi, bilimsel rasyonalite ya da anlama yetisinin aşırı iddialarına, (Kant"a ilişkin bazı empirist yorumların da öne sürdüğü gibi) ahlâk ve dinin iddialarını reddetmek için değil, fakat tam tamına `inanca kapı açmak" için, sınır çeker. İkinci baskının Önsöz"ünde, Kant şunu söyler:

Binaenaleyh, inanca kapı açmak için bilgiyi sınırlamanın zarurî olduğunu gördüm. Metafiziğin dogmatizmi, yani metafizikte, önceden saf aklın bir eleştirisi yapılmadan ilerleme kaydetmenin mümkün olduğu önyargısı, ahlâka düşman olduktan başka, hep dogmatik olan, bütün bu inançsızlığın kaynağıdır.

Onun kendi dinî inançları, teolojik öğretiden ziyade, ibadete önem veren Lutherci bir akım olan Piyetizmden etkilenmiştir. Kant"ın stratejisinin ikinci, daha önemli kısmı, ahlâk ve dine, onun saf akla ilişkin eleştirisiyle tutarlı olan, sağlam bir temel temin etmekten meydana gelir. Gerçekten de, o aynı akılyürütme çizgisini sürdürür. Onun ahlâkî yargının nesnelliğine ilişkin alternatif açıklaması, pratik tecrübemizin transendental koşullarına ilişkin bir incelemeye dayanır. Eğer ahlâkı insan varoluşunun bir olgusu olarak görüyorsak, bu takdirde onun imkânının zorunlu koşulları nelerdir? Ahlâkî tecrübe ve yargının zarurî `postülaları" nelerdir?

Kant "ın cevabı, özgür olmadığımız takdirde, eylemlerimizden sorumlu tutulamayacağımız ve eylemlerimize ahlâkî yargılar uygulanamayacağı için, ahlâkın temel postülasının özgürlük olduğu şeklindedir. Bununla birlikte, özgürlük, Kant"ın fizikî dünyanın temel bir özelliği olduğunu gösterdiği, nedensel zorunlulukla uzlaştırılmalıdır. O, bu uzlaştırmayı gerçekleştirmek için, fenomenal dünya ile numenal dünya arasındaki ayrımdan yararlanır. Özgürlük, nedensel olarak belirlenmiş empirik ya da fenomenal benin değil de, numenal ya da akılla anlaşılabilir benin bir özniteliği olarak anlaşılır.Başka bir biçimde söylendiğinde, özgürlük kendimizi, aynı anda fizikî, ve dolayısıyla nedensel olarak koşullanmış varlıklar olsak bile, bir yandan da dünyadaki failler olan, ben-bilincine sahip kişiler olarak düşünme tarzımızın temel bir özelliğidir. Kant , kendi ahlâk anlayışının, özgür ya da ahlâkî eylemin tikel insan bireylerinin veya fenomenal benlerin "empirik` güdülenmelerinden, arzu ve itkilerinden tümüyle arındırılmış bir şey olması gerektiği sonucuna götürdüğünü düşünür. Ahlâkî bir eylem, bireyin belli bir çıkarı ya da arzusunun değil de, yalnızca doğru olanı yapma niyetinin sonucu olmalıdır. Ahlâkın `sentetik a priori" ilkeleri, şu hâlde, ayırd edici tüm bireysel özellikleri silinmiş, soyut bir rasyonel irâde ya da fail kavramından türetilmelidir. Birey, yalnızca aklın ürünü olan evrensel bir ahlâk yasasına uygun olarak eylediğinde, özgür ve ahlâkî bir biçimde eyler.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 25 Eylül 2011, 01:14   #2
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Immanuel Kant’ın Eleştirel Felsefesi 4




Felsefî açıklamalar, hiçbir zaman itiraz kabul etmeyen kanıtlamalar olmayıp, zorunlulukla holistik olan ve `haklı kılınmak için benimsenen söylem formları" kadar asla açık ve dakik olmayan inceleme/denemelerdir (prohationes).`Aklın" (Vernunft) bir faaliyeti olarak felsefi refleksiyon, bilgi ya da anlama yetisinin emin ama dar olan sınırlarının ötesinde iş görür. Ondan sonra yaşamış olan Kıta Avrupası filozofları, Kant "a ilişkin empirist ve daha sonraki analitik yorumların genel eğilimiyle tam bir karşıtlık içinde, `salt" anlama yetisine zıt olarak felsefî akla çok büyük bir değer verirler. Keza, ahlâkî ya da pratik akıl ve yargıyla meşgul olan ikinci ve üçüncü eleştiriler, Kıta Avrupası geleneği için de, daha büyük bir rol oynar. Ahlâkî ve politik sorular, Kant"ın, bir olgunlaşma ya da bağımlılıktan kurtulma süreci olarak tanımladığı Aydınlanma kavrayışının kesinlikle merkezinde yer alır: `Aydınlanma insanın, gücünü kendisine zorla kabul ettiren çocukluktan çıkışıdır. Çocukluk ise, kişinin kendi aklını başkalarının rehberliği olmadan kullanamamasıdır. Bununla birlikte, o yalnızca, kısıtlayıcı bağlardan kurtarılmış olgusal ya da bilimsel açıklamâ arayışını düşünmediğini yeterince açık hâle getirir. Sadece, `anlama yetim olarak hizmet görecek bir kitap"tan değil, fakat `vicdanım olarak hizmet edecek bir papaz"dan ve `otokratik despotizm"- den de, olgunluğun önündeki engeller diye söz edilir. Düşüncelerini sorumluluk sınırları içinde ifade etme özgürlüğü, dinî konulardaki özgürlük, yasamaya ilişkin serbest tartışma, bütün bunlar sona ermemiş olan Aydınlanma sürecinin özsel öğeleridir. `Özgür düşünme", `insanların giderek daha fazla özgür eyleyebilmeleri" için, `bir halkın zihniyetini yavaş yavaş etkileyen" bir tohum"dur.. Kant"ın, Aydınlanma projesi karşısında daha eleştirel bir tavır takınan halefleri, düşünce ve tecrübenin sanatsal, estetik ve dinî alanları kadar ahlâk ve politikayla ilgili sorunlar üzerinde daha fazla yoğunlaşma eğilimi gösterdiler.

Çağdaşlarından bazılarının tersine, Kant , Aydınlanma felsefesinin ahlâk ve din için ciddî bir problem yarattığının kesinlikle farkındaydı. Herşeyin ötesinde, maddî neden ve sonuçların bir alt alta dizilişi olarak, katışıksız bir biçimde mekanist bir dünya görüşü, özgürlük ve ahlâkî sorumluluk kavramlârının altını kazıyor gibi görünür. La Mettrie "nin (1709-1751) Man a Machine[Makine İnsan] "i benzeri bir eserin telkin ettiği gibi, insan varlıkları yalnızca nedensel güçlerin oyuncakları, onların eylemleri de biyolojinin veya toplumsal koşullanmanın sonuçları ise eğer, bu takdirde onları özgür ve sorumlu failler olarak görmenin pek bir manası yok gibidir.
Aydınlanmanın bilimsel rasyonalitesinin ahlâkî ilke ya da buyrukları nasıl olup da destekleyebileceği (Hume"un terimleriyle söylendiğinde, `olması gereken"in [değerin] nasıl olup da `olan"dan (olgudan] çıkarsanabileceği) hususu da açık değildir. İnsan eylemlerine ilişkin nesnel bir ahlâkî değer biçmenin temelleri de çok " gözle görülür bir biçimde çökertilir.Kant "ın buna tepkisi, ahlâkî yargı için, bilimsel akıldan bağımsız olan sağlam bir temel .tespit etmeyi amaçlayan, ikili bir stratejiden oluşur. Herşeyden önce, saf aklın eleştirisi, bilimsel rasyonalite ya da anlama yetisinin aşırı iddialarına, (Kant"a ilişkin bazı empirist yorumların da öne sürdüğü gibi) ahlâk ve dinin iddialarını reddetmek için değil, fakat tam tamına `inanca kapı açmak" için, sınır çeker. İkinci baskının Önsöz"ünde, Kant şunu söyler:

Binaenaleyh, inanca kapı açmak için bilgiyi sınırlamanın zarurî olduğunu gördüm. Metafiziğin dogmatizmi, yani metafizikte, önceden saf aklın bir eleştirisi yapılmadan ilerleme kaydetmenin mümkün olduğu önyargısı, ahlâka düşman olduktan başka, hep dogmatik olan, bütün bu inançsızlığın kaynağıdır.

Onun kendi dinî inançları, teolojik öğretiden ziyade, ibadete önem veren Lutherci bir akım olan Piyetizmden etkilenmiştir. Kant"ın stratejisinin ikinci, daha önemli kısmı, ahlâk ve dine, onun saf akla ilişkin eleştirisiyle tutarlı olan, sağlam bir temel temin etmekten meydana gelir. Gerçekten de, o aynı akılyürütme çizgisini sürdürür. Onun ahlâkî yargının nesnelliğine ilişkin alternatif açıklaması, pratik tecrübemizin transendental koşullarına ilişkin bir incelemeye dayanır. Eğer ahlâkı insan varoluşunun bir olgusu olarak görüyorsak, bu takdirde onun imkânının zorunlu koşulları nelerdir? Ahlâkî tecrübe ve yargının zarurî `postülaları" nelerdir?

Kant "ın cevabı, özgür olmadığımız takdirde, eylemlerimizden sorumlu tutulamayacağımız ve eylemlerimize ahlâkî yargılar uygulanamayacağı için, ahlâkın temel postülasının özgürlük olduğu şeklindedir. Bununla birlikte, özgürlük, Kant"ın fizikî dünyanın temel bir özelliği olduğunu gösterdiği, nedensel zorunlulukla uzlaştırılmalıdır. O, bu uzlaştırmayı gerçekleştirmek için, fenomenal dünya ile numenal dünya arasındaki ayrımdan yararlanır. Özgürlük, nedensel olarak belirlenmiş empirik ya da fenomenal benin değil de, numenal ya da akılla anlaşılabilir benin bir özniteliği olarak anlaşılır.Başka bir biçimde söylendiğinde, özgürlük kendimizi, aynı anda fizikî, ve dolayısıyla nedensel olarak koşullanmış varlıklar olsak bile, bir yandan da dünyadaki failler olan, ben-bilincine sahip kişiler olarak düşünme tarzımızın temel bir özelliğidir. Kant , kendi ahlâk anlayışının, özgür ya da ahlâkî eylemin tikel insan bireylerinin veya fenomenal benlerin "empirik` güdülenmelerinden, arzu ve itkilerinden tümüyle arındırılmış bir şey olması gerektiği sonucuna götürdüğünü düşünür. Ahlâkî bir eylem, bireyin belli bir çıkarı ya da arzusunun değil de, yalnızca doğru olanı yapma niyetinin sonucu olmalıdır. Ahlâkın `sentetik a priori" ilkeleri, şu hâlde, ayırd edici tüm bireysel özellikleri silinmiş, soyut bir rasyonel irâde ya da fail kavramından türetilmelidir. Birey, yalnızca aklın ürünü olan evrensel bir ahlâk yasasına uygun olarak eylediğinde, özgür ve ahlâkî bir biçimde eyler.

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
eleştirel, felsefesi, immanuel, kant’ın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Immanuel Kant’ın Eleştirel Felsefesi 2 Kalemzede Felsefe 1 25 Eylül 2011 01:14
Immanuel Kant’ın Eleştirel Felsefesi 3 Kalemzede Felsefe 1 25 Eylül 2011 01:14
Immanuel Kant’ın Eleştirel Felsefesi Kalemzede Felsefe 0 12 Ağustos 2011 02:36