IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
1Beğeni(ler)
  • 1 Post By N999

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 26 Şubat 2012, 00:57   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Şapka Devrimi Yalanları




CUMHURİYET devrimlerinden biri olan şapka devrimi, çıkarılan yasayla 25 Kasım 1925 günü yürürlüğe girmişti. Devrimin 76. yılı önceki gün yapılan sade törenlerle kutlandı.

Ancak bizim şeriatçı basın bu konuda yine celallendi!

Bunlardan birinde dün, birinci sayfada şöyle bir başlık atılmıştı:

‘‘Atatürk'ün şapkasını takan yok.''

Güya Atatürk ve onun devrimleriyle alay ediyorlardı! Ederler elbette. Cumhuriyet'in savcıları uykuda ise ve bu gibi haberleri soruşturma konusu yapma zahmetine bile katlanmazsa, şeriatçı kesim doğal olarak bu yayınları yapacaktır.

Şapka devrimi, bunların sürekli işlediği ve her konuda olduğu gibi inanılmaz yalanlarla piyasa sürdüğü örneklerden sadece biridir.

* * *

Şapka devrimi, Cumhuriyet devrimlerinden sadece biridir ve yobazların iddia ettiği gibi, insanlara şapka giymeyi emreden bir yanı yoktur.

Burada amaç, fes, sarık gibi dinsel başlıkları söküp atmaktır ve bu yapılmıştır. Bu aletler yasaklanmıştır.

Gelenekler uyarınca, o yıllarda sokakta başı açık gezmek, toplumda ayıp karşılanırdı. Eski fotoğraflara bakınız, resim çektiren erkeklerin bile başlarında mutlaka bir şey vardır.

Sokağa başı açık çıkılmazdı. Şapka devrimi iki seçenek getirdi:

l- Fes ve sarık yasaklanmıştır. Giyeceksen şapka veya kasket giyersin.

2- Ya da sokakta başın açık gezersin.

Hadise budur. Şapka devrimi insanlara şapka giyme zorunluluğu getirmedi. Yönetim tarafından üniforma olarak getirilmedi. Yeni bir put yaratılmadı. Bunu söyleyen ya yalancıdır, ya da cahildir.

* * *

Dinci gazete dün bu konuda yaptığı habere, başka yalanlar da ekliyor. Şapka devrimine direnenler idam edilmiş! Bunlardan biri de İskilipli Atıf Hoca imiş.

Atıf'ın İstiklal Mahkemesi tarafından idam edildiği doğrudur ama olayın özü şudur:

İskilipli Atıf Hoca bir din adamı. 1909 yılında patlayan 31 Mart irtica olayında ön saflarda rol oynadı, Osmanlı döneminde kurulan askeri mahkemede yargılandı ve suçlu bulundu.

5 yıl hapis cezası alan Atıf, cezasını Sinop Cezaevi'nde tamamlayıp çıktı.

Milli Mücadele'de bastırdığı broşürlerde Yunan ordusu lehine, Kuvayı Milliye aleyhine ifadelerde bulundu ve gıyabında yargılanıp idam cezası aldı. Ancak 3 Mart 1924 tarihli af yasasından yararlanıp kurtuldu.

Şapka Kanunu çıktığında, yeniden bir broşür hazırlayıp insanları ayaklanmaya çağırdı. Broşürün adı ‘‘Frenk mukallitliği'', yani ‘‘gavur taklitçiliği'' idi.

Halkı kışkırttılar.

Gerçekten de, Şapka Kanunu sonrasında yurdun çeşitli yerlerinde küçük çaplı isyanlar çıktı. Rize, Malatya, Erzurum, Giresun gibi kentlerde yobazlar hükümet konaklarını basıp görevlileri öldürdü.

‘‘Şapka gavur icadıdır. Şapka giyeni vurun...''

Erzurum'da Divan-ı Harp kuruldu, sekiz isyancı idam edildi.

* * *

İskilipli Atıf Hoca, Ankara İstiklal Mahkemesi'nde ‘‘Şapkayı bahane edip halkı isyana kışkırtmaktan'' yargılandı.

Bu duruşmanın tutanakları bile kitap olarak yayınlandı. Bir ibret belgesidir ama okumazlar ki!

Atıf'la birlikte aynı suçtan aynı mahkemede yargılanan Tahir-ül Mevlevi ve diğerleri niçin asılmadı? Bazıları niçin beraat etti?

Bu sorulara yanıt veremezler ama İstiklal Mahkemeleri'ni ‘‘kasap dükkánı'' olarak göstermeye kalkışırlar. Oysa o mahkemeler, İstiklal Harbi'nin ve Türk devriminin onur anıtlarıdır. Özellikle İstiklal Harbi'nde çok önemli görev yapmışlar, bütün casusları, asker kaçaklarını, asker ailelerini taciz edenleri, yolsuzluk yapanları yargılayıp gereken cezaları, idam dahil vermişlerdir.

Yeni bir devlet kuruluyordu. İçeride ve dışarıda binbir düşmanla, hatta içeride dinci isyanlarla boğuşuyorduk. Ne yapacaktık, olanları izlemekle mi yetinecektik?

Mürteci takımı bu konuda da sürekli yalan yazar, İstiklal Mahkemeleri'nde yüz binlerce insanın idam edildiğini sık sık vurgular. Tamamen palavradır.

Resmi rakamlar ortada. 1920-1923 İstiklal Harbi döneminde İstiklal Mahkemeleri tarafından 1,350 kişi idam edilmiştir. Cumhuriyet dönemi İstiklal Mahkemeleri tarafından 1923'ten bu mahkemelerin kapatıldığı 1927'ye kadar idam edilenlerin sayısı ise 360'dır.

Manşetlerinde her gün ‘‘Allah, peygamber, türbanlı kızlar'' diye yayın yapan şeriatçı basının yalanları bir değil ki! Hangisini yazacağız!

Atatürk'ün şapkasını takan yokmuş!

Ama itiraf edeyim, ben onların yerinde olsaydım, ben de böyle yayın yapardım. Cumhuriyet'in savcıları bunları ısrarla görmüyor. Görmeyince de Cumhuriyet'in kurucusu ve ilkeleri, ayaklar altında paspas gibi ve özgürce çiğnenmeye devam ediyor.

Emin Çölaşan

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 26 Şubat 2012, 16:57   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Şapka Devrimi Yalanları




Tarih nasıl olurda böylesi felsefe kıvamında yorumlanabiliyor şaşırmıyor değilim.
Kullanmış olduğu terimler ve hitabet nasıl bir acziyetin yansımasıdır ki 'Siz biz' kutuplaşmasının en tasvip edilemez örneklemesiyle, insanları ötekileştirerek düşüncelerini beyan etmiş Emin Çölaşan..Düşüncesel farklılıkların tahammülsüzlük olduğu noktada maalesef ki insanın kirli yüzü çıkıyor ortaya.. Buda hitabeti öylesine bayağılaştırıyor ki; 'Yobazlar' diye bir hitabı hak görebiliyor kendisinde. Ki neye göre yobaz? Kıstas nedir? Kimdir yobaz olan sadece beynindeki saplantıya hilaf olması, yaftalayabilme hakkına sahip olduğu manasına mı gelmektedir? Tartışılır gerçi tartışılmadan da sonuç oldukça aşikardır.
Okuduğum her kelime, cehalet timsali bir insanın resmini beynimde tasavvur etmekte.Tüm bunları bir kenara koyduğum vakit es geçemeyeceğim bir tarih yanlışıda ayrıca nüksetmekte.Şöyle ki;
25 Kasım 1925 yılında İstiklal devrimlerin sembolü kabul edilen ''Şapka İktisası Kanunu'' ile dini inancını görünümlerine aksettiren insanların, bunun yanında şapka takmayı reddeden insanların İstiklal mahkemelerince idamla yargılandığı bir madde yasallaşmıştı. Hatta bu yasallaşma ardında, zihnimde yer eden en acı örnekse: '' Şapka İktisası Kanunu'' ile dikte edilen bu uygulamayı reddeden Mevlevi ibrahim Hakkı Efendi hakkında idam kararı alınmasıydı. Hakkında alınan idam kararı ardından iki gün sonra eceli ile vefat eden İbrahim Hakkı Efendi İstiklal mahkemelerinin emriyle mezarından çıkarılıp tekrar idam edildi.. Bunu hiçbir mantık kuramı kabul edemez.Ben böylesi bir içtihatı benimsemem ve böylesi bir uygulamayı bugün kutsal bir metinmiş gibi benimseyip saygı duymam duyanlara da saygı duymam. Özgürlük: özgür olabilmek/kalabilmek adına bir başkasının özgürlüğünü prangalamak olamaz. Heleki insan katletmek hiç olamaz.
Atatürk'ün Kanla yapılan inkılaplar daha muhkem (sağlam)olur, sözünü asla benimsemediğim gibi; sorgulamadan ideolojileri ekseninde tarihe yön vermeye çalışan hiçbir kimliğe itimad etmiyorum.

 

 

Etiketler
devrimi, Şapka


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
En iyi Türk yalanları! pyracantha Komedi ve Mizah 2 21 Kasım 2010 17:49
Facebook yalanları Dilara Ağ, Network ve Networking 0 23 Mart 2009 13:32