IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   IF Günlük (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/)
-   -   Mavi Dem (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/421081-mavi-dem.html)

Nigar 15 Kasım 2011 19:15

Cevap: Mavi Dem
 

Zaman Geçer

zaman geçer
yürek eskir

üstümde gece
örtülmeli ten
kan buz tutmuş
bir sağanak
gelme dur
yağma
zaten hasta bu yürek

dipsiz kuyular
içimde
uçurum sanma
atlama
bir dikili taş yok fazla
gömülmüş sevda
sol yanımda

gece kısa
ayaklarım ayaz

beden kalk
geceyi at
ruhunda gül bahçesi
nemli toprak üstünde

bir ürperti
gök kızgın
yatağım olma gayrı
yorganım olma
ağlama,akıtma suyunu
değmez bedene
kuraktır kuyum

zaman geçer
eskir yürek
bir kalabalık
görmez göz
geride umut kalır

n.b
temmuz 2007
-ilkinci-sayı;1


Nigar 15 Kasım 2011 21:10

Cevap: Mavi Dem
 
Benim Gibisin,Hayat Gibisin,Annem Hayat Gibi
(dostum 'a )

Kanayan yaralarımız vardı varlığını göremediğimiz,göremediğimiz için saramadığımız...Kanıyorduk ve her geçen gün sararıyordu yüzümüz.Gözündeki o hayata sarılmaya çalışan ışıltıdan tanıyordum seni.O ışıltıyı yaran sarılmadığı için acı çekip buğulandırdığın gözlerinden tanıyordum...Sen de benim gibiydin.hayat gibiydin...

Bir merhabayla başladık yolculuğumuza.Aynı oda içinde yaşayan,ayrı hayatların aynı ruhunu taşıyorduk.Bir odada aynı ruhla yaşamak göremediğimiz o yaraların acısını arttırıyordu,senin acıların bana değiyordu ve katlanmak zor geliyordu artık hayata...

Oysa kelimelerim gitmeliydi...Sustuğun anlarda kulağına değil tenine değmeliydi...

Benden farkında vardı elbet,sen bir bedende bulmuştun sevgiyi.Ayrılık zor geliyordu,duyuyordum her gece ağlayışlarını.Geceler uzadı,gündüzleri kucakladı yaşların.Bu sevgi hayata fazlaydı,biliyordum bir saniye bile onsuz nefes almanın senin için ölüm olduğunu...Sen ömrünü giymiştin sırtına,gözün pekti.Bu şehir ömrünü yollarda bırakmıştı.O yüzden daha bir sarılıyordun yorgana.Biliyorum,üşüyordun...

Bense yorgundum.Annem kokan hırkamı bir kere yitirmiştim.Hala arıyorum,yollardan vazgemiyorum.Uzak şehirlerde varlığımdan bile haberi olmayan insanlara soruyorum ve giymiyorum hırka.Ben üşümeyi artık seviyorum.Kanadıkça titriyorum...

Annem...Hayat gibiydi.O'nu anladığım gün hayatı da anlayacaktım...Bulursam bir gün hırkamı hayat kokacaktı,üstüm başım...

Şimdi gülüşümü giydirdim ayaklarıma.Attığım adımlarda bir kahkaha kopar yollarda.Duydukça sesi koşarım.Koşarım...Dağlarda yankılanır.Taşlar kopar dağlardan,dizlerime vurur,kanatır...Taşlar da sen gibidir,annem gibidir.Ait olduğu yeri bulmak için geçmişinden kopan,koptukça hiddetlenen,o öfkeyle kanatan ben gibidir...

Umudu yazdım kağıtlara,ekmek arasına koydum.Açlığımda sevgiye parça parça yedim.Dokundu mideme...Bilmeliydim kağıtları sindiremediğimi.Umudu yanlış yerlere ektim,ekledim...Şimdi geceler korkulu,uyanmalar mide ağrılı.

Uyanamadık oysa...'Girdabına düştüğümüz bu hayat bize ne öğretti?' diye sormuştun titrek sesinle.Alışmaya çalışıyordun,sevgi hücrelerindeydi,ama sen o sevgiye dokunmak istiyordun.Sevdiğinin yanında olmak istiyordun...Birşeyler yapmalıydım senin için.Sen,ben gibiydin,hayat gibiydin...Bazı günler yemek yemiyor,ağlamaktan kaskatı keiliyordun karşımda.Birşeyler yapmalıydım kendim için...

Saatlerce anlatırdım.Anlattıkça yaşamayı,umudu,direnmeyi kendimi anlardım...

Kelimelerim gitmeliydi...Bağrışlarında tenine değil kulağına değmeliydi.

Hüznü yazdım kağıtlara,içtiğim suya kattım düşerken yaş taneleri bardağıma...Çatlaktı yüreğim annemin elleri gibi...Titrerken gecenin ayazında .titredi dudaklarım 'anne' dedim,suyu yudumladım yavaşca...Boğazıma takıldı...Bilmeliydim kağıtların suda erimediğini.Hüznümü yanlış yerlere ektim,ekledim...

'Yapma arkadaş!' dedin.'beni bu hoyrat gecelerde bir başıma bırakma ne olur.Issız sokaklarda çocukluğumu ararken ben,bir de sen bana sensizliği aratma ne olur.Yüzünü benden çevirme sakın.Derdimi yine boş duvarlara anlattırma bana.Bir de sen beni benimle bırakma ne olur.' dedin.

Dedin...Hayat koktu kelimeler.Balkonda saatlerce kendimizi anlatan biz...Cebindeki son parayı birleştirip ekmek alan biz...Gündüz geceye yattığında geceyi kaldıran biz...Başkalarından yemediği dayağı birbirimizden yiyen biz...Yüzümüzdeki parmak izine,kolumuzdaki tırnak izine bakıp kahkaha atan biz...Kabuslardan uyanıp sarılıp ağlayan biz....

Yoluma yoldaş,gönlüme gardaş,derdime sırdaş olan...O girdapta tek başınasın.Bu odadan çıkacağız bir gün.Sen hırkanı giyeceksin sırtına,ben düşeceğim yollara...Annem kokan uzak şehirlerde,varlığımı bilmeyen varlığını bildiğim insanlara soracağım yine...

Gülüşümü değil geçmişimi giydireceğim ayaklarıma.Dönüp baktığımda izler kalacak dağ yollarında.Yağmur yağacak annemin çatlak tenine.Ve izler silinecek zamanla...

Bu hayat bize tek başına bile yürürken ,gülüşün yüze yakıştığını öğretti.Umudu da,hüznü de kalbe yazmayı öğretti.

Yoluma ışıksın...Giderken sen ay asılacak geceme,gündüzüm olacaksın.'Aylin...' diyeceğim kelimeler hayat kokacak.

Ağlayacağım annemim çatlak ellerine,ağlayacaksın benim kanayan yüreğimle...Sen de benim gibisin,hayat gibisin...Hayat annem kokacak...Elbet bir gün ben de üşümeyeceğim...

n.b
ocak-2008

Nigar 16 Kasım 2011 19:21

Cevap: Mavi Dem
 
PAZARDI...

Bir yol hiç bu kadar ulaşılmaz olmadı.Yürek hiç bu kadar ağır gelmedi bedene,adımların gerisi hiç bu kadar ıslanmadı.Her gün geçtiğim,her gün umutla düşlediğim bu yol hiç bu kadar nefessiz,çaresiz bırakmadı beni...

Pazardı,hayat gibi değişen hava geceyi çoktan kundaklamıştı.Ninnisini ben yazdım gecenin.İçine buğulu gözler,sevdasız sözler bıraktım.Kim uyandırırsa geceyi lanetledim o yüreği.

Güvenme diyordu baba öğütleri,çok bağlanma diyordu anne sözleri.Eğitimin temeli değil miydi ’yaparak,yaşayarak öğrenme’.Yaşantılar bugunü de dün kılıyordu.Öğrendim...Geceden kaçarken gündüzlerde yaşadım hep.Kuraklaştı toprak...Tuttuğum dallar kırılmaya mahkum.Yanmaya,yanarken beni de yakmaya...

Kasımdı...Pazardı...Gök hiç bu kadar uzak,yer hiç bukadar yakın olmamıştı.İnsan suretleri uçarak üstüme geliyor.Gözleri,ağızları birleşerek yanımdan geçiyordu.Bir taş hiç bu kadar hayat dolu gözükmemişti.Oturdum,yer uzaktı...Üstüme yıldızlar çöktü,ay dolandı başımda.Uzakta ateş topu.Yuvarlandıkça büyüdü,büyüdü...Durdu önümde!Elimi uzattım,el değildi uzanan.Beş yıldız parmak uçlarında,avuç çinde ay.Kendime baktım aynaların uzağında,kendime baktım gecenin aydınlığında.Kalbimi gördüm,ruhuyla görmeyen gözlerin varlığında...İçinde kibrit çöpü.

Ateş soğuk,ateş hüzün...Bir yol hiç bu kadar ölüm,hiç bu kadar hayat değildi.Suçlusu ben değilim yaşananların.Daha doğarken konulmuş yanıma,yaradılana sevda...Gece,uyandı isyanla.

Sevmek...İlgileri,sözleri,gözler,yüreği...Sevilme hayalinden mi gelir sevmek.O eller değmeyecekse ellere,o sözleri duymayacaksa yürekler,sarmayacaksa kolları,gözleriyle ruhuna bakmayacaksa...Neyleyim böyle sevdayı diyorsan,bencillik değil midir sevgi?Somut olmalı herşey.Öyleki nüfus cüzdanına bile bakacaksın,kişiliğini kimliğinden arıyorsan.İspattır sözleri doğru yapan.

Yalandı yaşatılan,ömrümün en doğru yalanıydı yaşanışan...Kasımdı...Pazardı...Kepenklerini kapatmıştı umut satan dükkanlar.Bir söz hiç bu kadar haksız çıkarmamıştı,beni ben yapan yüreğimi.Haklıydı baba öğütleri,gerçekti anne sözleri.

Kasımdı...Pazardı...Her mevsim sonbahar,her gün pazar...Ömrümün en acı yalanıydı yaşatılan...
n.b
26 Kasım PAZAR_tesi 2007

Nigar 16 Kasım 2011 19:24

Cevap: Mavi Dem
 
Sukutunda Gizli Can



Etten,kemikten
Baksalar cam
Dokunsalar demir
Konuşsalar insan

Karanlıktı çağlar
Aradılar...
Basıldı evler,cadırlar
İnlerde saklı
Görmeyen gözlerin uçurumunda...
Günahların arafıydı yollar
Yollarda kanlı ayaklar

Çağlar boran olur
Geçer karda saklı anlar

Sancılı bakıştı saplanan
Yakılası ruhlara
Dön...
Dön ki sussun karanlık
Konuş...
Konuş ki çığlık olsun
Çınlasın köhne mekan

Küçüktü,görmediler
Döndü,sezmediler

Ne et,ne kemik kalan
Ne küçük,ne gizli bulunamayan

Sukut konuşur
Yürek dinler
Yürek konuşunca
Et kemiğe değer
Can gelir
Canan gider...

n.b
ocak-2008


Nigar 17 Kasım 2011 19:14

Cevap: Mavi Dem
 
Şaşkın Papatyalar

Yüreğimin kıyısına bir papatya kondurmuşum
Güneş batımında açıp,yıldızların arasına uzanan
..
Sevgi hedefimdir umuda giden yolda
Kavga kanımızda gezen duygu
Savaşmadan barış olur mu kanlı yollarda
Emeğini katmadan her anına
Mutluluk bulur mu seni dağlarda...
..
Ben toprağın çocuğuyum!
Ben çocuğun yüzündeki gülümsemede
Yaşlı teyzenin gözündeki hüzündeyim...
Ben karlar altında parlayan ayrılık şiirinde
Nazım’ın dizelerindeki memleket hasretindeyim...
..
Hadi!Bahtı kara,gönlü ak kızım
Gurbet türküsü söyleyiver
Kanayan kalbimize,görmeyen gözlerimize.
Belki uyanır içimizdeki insan
Belki duyar sesimizi şaşkın papatyalar...
..

n.b
30 Nisan 2002

Nigar 18 Kasım 2011 18:55

Cevap: Mavi Dem
 
Yoruldum...



Yüreğimde isyanlar var,gözlerim yaşlı,zor geliyor sevdayı arkada bırakmak.Oysa ki ne bedeller ödemiş nelerden vazgeçmiştim.’Seni sevdiğimi unut’ diyor SezeN Aksu.

Özlüyorum,en çok da kendimi.Kendimden sıkılmadığım,umutla bakabildiğim,içten gülebildiğim zamanları.Göz görse de gönülden,gönül durdu sevda için yürümek zorunda kalırken...
Yoruldum...Daha on dokuzken...Yoruldum;yüzlerden,gözlerden,seslerden. ..

Duvarlar,yüzler,sesler...
Çarpıyor yüreğim hepsine kırılıyor
Esaretim bedende değil
Gülüşler,susuşlar...
Benim değil
Huzur evrende değil
Gelmişim gidiyorum
Yollar tanıdık değil!
Duruyorum,bakıyorum
Gözler emin değil!
Geçmiş zaman olmuş sevdalar
Yüreğim yerinde değil!
Toprak değsin ayaklarıma
Ruhum karışsın herbir parçaya
Varlığım zamanda değil!

Varlık ve yokluk arasında yürürken ayakların götürür seni.Belki bir taşın peşinden ya da bir gülün...Taşa takılır düşersin yaraların gözükmez,güllerse çoktan solmuştur.Bu kadar umutsuz mu hayat?Öyle olmadığını sen de biliyorsun ama tam yoluna koymaya başlamışken hayatını;esiverir,kapını çalıverir hüzün.Kader mi,bilemiyorum...

Kutsal varlığım
Sevincim,hüznüm,kaderim
Damarlardan bu kan akarken
Sana yine geleceğim
Beynimde başlayıp bedenime yayılırken
Ve taşarken yüreğimden
Yine gideceğim...
Ait değilim kalıplara
Bedenim dursa da dünyada
Dünya durmuyor ruhumda
Kutsal varlığım
Sevincim,hüzüm,kaderim
Ya durdur beni
Ya da bırak bedenime gideyim...

Gitmek bir kaçışsa acı veriyor insana.Bir seçenekse umut ikliminde yeni bir sayfa açılıyordur.Yeniler korkuludur,umutludur.Cesareti olmayanlar yolun başında yorulur.
Yoruldum...daha on dokuzken...

Dibe çöküyoruz yavaş yavaş.Dünya dönüyor yavaş yavaş...Ve öyle kaptırmışız ki hayata kendimizi ne çöktüğümüzden ne de döndüğümüden haberdarız.

Ve gençlik!En dolu en çılgın zamanıızda bağlanıyoruz,tutuyoruz bir dalın ucundan.Küçük görülen yaşımızla,yaşımızdan büyük engellere direniyoruz.Bazen kolumuz bazen bacağımız kopuyor.Görüp de görmemeyi,duyup da söylememeyi öğreniyoruz.Bütünün bir parçası oluveriyoruz.

Sokakta kimseye aldırmadan bağırarak şarkı söyleyeilir misin? Karşıdakini umursamadan içinden geldiği gibi küfredebilir misin?Yakıştığına inandığın için rüküş gezebilir misin?Gurur kelimesini sözlüğünden çıkarıp sevdiğini söyleyebilir misin?İyiliği unutup ’hayır’ diyebilir misin?Sen sorumluklardan soyutlanarak,ne müdür ne amir dinlemeden her koşul altında kendin klalabilir misin?
Sen istediğinde zamanı durdurabilir misin?

Arayıp bulamıyor artık gözlerim
Sözlerim derin sukutta
Ben bir kuyuya düşmüşüm
Çıkamıyorum toprağa
Ne sesimi duyan var
Ne halimi bilen
Yıldızlar bile doldurmuyor artık gecelerimi
Geceyle gündüzü ayıramazken ben...
Zamanın durduğ yerdeyim
Taşların ağladığı
Umudun çaresiz kaldığı yerde...

’Bir şehri tam kalbinden,beyninden vurup gitmek’ diyor Teoman.Zor geliyor sevdayı arkada bırakmak...
Yolun ortasına durmuşum.Gitsem kaybolacağım,dönsem kahrolacağım...Birşey söyle,bari sen anla;anlatamadıklarımı,anlamını kavrayamadıklarımı.Söyle ki delirmeyim.Yüzünü neden saklıyorsun?Neden yanlışlığıma,yanmışlığıma bir yalnızlık da sen ekliyorsun?

Uçmak ister misin?Ya güneşin ilk doğduğu yere çıkıp son battığı yerden geceyi kucaklamak.Boğazındaki zincirleri çıkarıp özgür olmak...Sen,insan olmak ister misin?

Gökyüzü hani kederinden griliğe boyanır sonra da döker ya hüznünü yağmurla,ağlar ya derinden.Benimse gözlerime çoktan çöktü grilik.
Efkarlıyım bugün...

Yarınlar bizi bekler
Yarın diyarı hasret olur
Ben yarı bekler
Diyarın yolu bitmez olur.

Zor geliyor sevdayı arkada bırakmak.Zor geliyor yeni bir güne başlamak.’keşke’ ile başlayan cümleler kurmak...
Sevda ki yare değil sadece;taşadır,toprağadır.Sevda ki yarene değil sadece;kuşadır,böceğedir.Sevda ki beni yaşamak için ayakta tutanadır...

Annemi özledim,babamı,kardeşlerimi.Gece spor programlarını dörtgözle beklemeyi özledim.Memleketimim havasını,tozlu yollarını özledim.En çok da yiğenimi...
Ağlamak istiyorum.Yağmurdan sonraki gözküyüzü olmak...
Yoruldum...Daha on dokuzken...

Dostlarım vardı,düşlerim bir de sevgilim.Ama hatırlamıyorum,bilmiyorum neden kanıyor içim...Kanıyor ellerim kanıyor yüreğim.Tam kuyuya baktıklarında geç kalıyor dakikalar geç kalıyor hayat...

Emanet bana bu can
Boşunadır yüreğinden harcanan
Vedalar mıdır,ayrılıklar mı
Benı hayattan koparan
Artık renkler hep siyah
Zaman boşlukta
Ve emanetim kara toprakta...

Kara topaktır bir fidana hayat veren,onu besleyen.Yağmuru yağar güneşe yapraklarını döner sevgiyle.Sonra yine toprağa döner kış olunca.
Kış gedi buralara,en çok da yüreğime...Tanıdık bir yüz,bir koku...Nafile...Alışkın olmalısın sen ayrılıklara,arkada buğulu gözler bırakmaya.Ama neden akıyor bu yaşlar,gözden değil gönülden.Neden özlemin değişmiyor,bireylere değil birlikteliklere...
Kaçıyorsun insanlardan,onlarla konuşmaktan,içindekiler paylaşmaktan korkuyorsun.’Cesaret’ dediğin olguyu yanlış yerlerde kullanıyosun bile bile...Kendini kanıtlamak mı?Neye,kime karşı?Özüne zarar veriyorsun ki özün söylüyor sana gerçekleri.Onunla da yüzleşemiyorsun,diline gelenler acı veriyor sana.
Başkasına gerek yok,hataları kendin yapıp cezasını da sen veriyorsun kendine.Duvarlar çevirmişsin etrafına.Öyle de sağlamlar ki geleceği geçmiş sanıyorsun.

Geçmişteki sıkıntılarının sebebi olan,bedeller ödedeğin,içindeki birçok şeyi kaybettiğin,acı çekip acılarından ders aldığın bir an kendinden bile vazgeçtiğin amacın artık içindesin.Sen artık üniversitelisin.Hem de istediğin gibi yaşadığın şehirden uzakta bir deniz kenarında...

Ne güzeldir o muhabbetler,hafif çakır keyf olmuşsundur.Dökülür dilinden şiirler,eski sevgililere tebessümle bakılır.Hele de aşıksan o an(ki değilsen de olursun),arabeksleşirsin biraz.Ne güzeldi o muhabbetler...

n.b
çkale-2005

Nigar 19 Kasım 2011 17:00

Cevap: Mavi Dem
 
Umut

Umudun çocuklarıyız biz
Geleceğin parlak yıldızları
Umudun olmadığı yerde de
Kederin çocuklarıyız
..1999...
Umuda 33 kurşun
Bilinir...Söylenmez
Değer de kurşun yüreğe
Umutları tüketemez
Hadi,masum yüzlü çocuğum
Sıra sende,devir sende,söz sende...
..2005...
Umudu öğrendik geçmişten,aileden
Ne umut kaldı yürekte,ne sabır
Bilirim değecek biri yüreğime
Umudumu da geri verecek elime
..2007...


n.b

Nigar 20 Kasım 2011 10:07

Cevap: Mavi Dem
 
kendini tanımlama çabaları
düşüncelerimde dolanan

eylül kapıda
ben balkonda
biraz puslu
göz
soğuk iliğimde
yine…
yine aynı şarkı dilimde

bu titreme bu ayaz kokusunu
özlemişim
özlemişim geceyi güneşin firarisi yapmayı

sorular dolanır…Dolanır…
cevap korkulu
düşse damla yere
sel olacak şehrimde

ben…
geçtiğini sandığım
hayatın hep saattleri geri aldığı
zamandayım
olduğunu sandığım
daha olamadığım yaştayım

ben…
kör sabahlarda,gidişlerdeyim
ağlama dersin içinden de
için dinlemez

ah eylül sevmeli mi seni


n.b
eylül-2006

Nigar 21 Kasım 2011 19:10

Cevap: Mavi Dem
 
Anneme...

Sevgi bir güneş gibi yüreğinde hiç eksik olmasın.

Sevgi değişiyor bu boşlukta
Beynimdeki kanlar çekiliyor
Gözlerim dalıyor uzaklara
Nerdesin anne
Çıkmaz bir yoldayım
Kendimi arıyorum hayat denen kargaşada
Geceleri korkuyorum
Ellerini uzat anne
Büyümek ne zor şeymiş
Yalanlarla beslenmiş kalpler
Acımasızca harcanmış hayaller
Kurtar beni...
Böylemi olacaktı herşey
Yaşamaktan bıkmak
İçindeki güneşi söndürmek
Neden kıyıyorlar bize?
Çiçeklerimizi kendi ellerimizle
Suladık, büyüttük
Şimdi de solduruyoruz
Umut tohumları saç yüreğime
Güneşimi bana geri ver
Bir gün pişman olursam ki
Olurum...
Beni affet!
Üç günlük dünyada
Sevgi dolu yüreğini aç
Ellerimi hiç bırakma anne!

n.b - Mayıs 2001

Nigar 22 Kasım 2011 19:41

Cevap: Mavi Dem
 
Fırtına Öncesi

Bir fırtınaydı sesın
Ülkemin kırık dökük sokaklarında yankılanan
Bir bardak sudan
Okyanus yapardık her yudumda
Kurumuş bir fidandan
Ormanlar kurardık bastığımız her toprakta
Gozyaşlarımız akamazdı kederli yüzümüze
Bağıramazdık, kızamazdık bu hayata
Kalbimiz anılarımızın, özlemlerimizin, umutlarımızın mezarıydı
Ve içimıze akıttığımız yaşlar
Besliyordu açmayı bekleyen solgun karanfili
Yeni zamanlarda, yeni iklimlerde
Yeni bakışlar keşfediyorduk
Biraz masum, biraz ürkek, çocuksu belkide
Her yeni bakış kor olan sevdamıza
Bir kibrit daha yakıyordu
Duman olan ruhumuz döndürüyordu başımızı
Anlayamıyorduk elbette
Yanıp kül olacağımızı
Ve biz bir köşede alevler içinde tutuşurken
Ardına bakmadan gidiyordu o masum bakışlar
Kulaklarımız duymuyor, gözlerimiz görmuyor, ellerimiz tutmuyordu
Tutunamıyorduk bir dala
Bir fırtınaydı sesin
Zamanda kayboluyordu
Türküler duymak istiyordun
Engin denizlerden, aşılmaz çöllerden, bilinmez diyarlardan gelen
Ağlıyordun, yaş içine akıyordu yine
Ve karanfilin kan kırmızıydı bu sefer

n.b -
ocak 2000


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:32.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk