![]() |
Mavi Dem Düşlerim...Düşüşlerim Efkar zulamda,sırtımda körpe sevda…Yollar sınıra uzanıp vuslata an kalırken,umut takılır tellere,düşlerim düşüşlerim olur… Yürek yağmalanmış çalınmış mutluluk haberim olmadan… ‘Gittin sevgili;güvenmekten,bağlanmaktan korktuğunu varsayarak,sevdiğini söyleyerek…Bu kaçıncı gitmeler ah…Bu kaçıncı parçalanış…’ Öznesi değişti cümlenin._di li geçmiş zamanlar şimdiyi kucakladı, ‘Gidiyorum sevgili………………………………………………………..’ Yüzleşma vakti zaman…Kaçmadan yakalamalıyım.Vicdanım lal,iyi hal için sebep arayışında. Yüreğinin etrafına duvarlar örmüştün,hala küçük bir kızım ya,yaramazlık işte…Çıkmaya çalıştım duvarlarına,her seferinde düştüm…Düşlerim düşüşlerim oldu yine… Sessiz sinemanın karşılıklı oyuncularıydık,sen geçmişi anlatıyordun.ben geleceği;sen hayatı deniyordun içinde,ben deneme yazıyordum içimden;ne ben derman olabildim geçmişine ne de sen umudum olabildin geleceğime….Biz sadece bugünü öldürdük…Bugünse ‘biz’ i ... Sitem etme,bırak yazma.. Sadece; Sadece geceyi yırt yüreğim,ışık saçılsın yollarıma… temmuz-2007 (n.b) |
Cevap: Mavi Dem Bir Sandal Seçtim Beynimin Okyanusunda Bir sandal seçtim beynimin okyanusunda ve bağışladım kendimi,geçmişimi.Tebessümdür şimdi anılar,insanlar,aşklar… gitmelere dair sözcükler biriktirdim saklı diye bilinen varlığından daha emin olamadığım kalbimin ücra köşelerinde... Gitmek diyorum da aklıma ne valiz ne gözyaşı ne de sallanan bir el ya da hoşçakal geliyor.Gitmek diyorum da bir yerler sızlıyor bir yerlerde ağıtlar yakılıyor,duyuyorum…Hiç görmediğim hiç bilmediğim şehirlerden,insanlardan bahsediliyor. İşte o zaman anlıyorum mekanlarda değilim ben,zamanları aşıp gelen bir hüznün,aynı isyanın aynı türkünün sözcüklerini beraber yazıyoruz;hiç görmeden varlığından bile emin olmadan,sadece hissederek… Önce sakladım ne varsa,neyim kaldıysa yaşanan…Baktım,saydım,bağırdım hepsine teker teker…Sonra parçaladım geçer sandım yok edilince ,oysa yokluk nedir bilirdim,bilirdim sahip çıkmanın ısıttığını ruhun,kendimle inatlaşma mı bu bilemedim… beyazın aydınlığından korkup denemekle bulunur diye karalıyorsak,kendi seçtiklerimize kızıyorsak yine de seçmeye devam ediyorsak, Daha bir sarılırım hayata,daha da sorgularım kalp ile beyin arasındaki uçurumları… Aynı gökyüzündeysek,aynı yıldız kayınca dilek tutuyorsa hala yürekler… Tutarım sözcüklerimi,gitmeleri ertelerim… Sesindeki tınıya hasret kulaklar…Sukutumdur çığlığım,benzemek düşer sen değil de sendeki ben olana…Gidiyorsun ya kimseler görmeden,adını asmadın boşluğa,doldurmadın cevapların içini,üç nokta kaldı geriye,/uzat/ dedin bir hayalin içinde,/uzat da gelirsin bir gün yanıma…/. Gidiyorsun ya içtiğim suya gülüşünü katarak,geçiyorsun ya 40 yıl öncesinden kalma bir ağa edasıyla…dağlar delinir yürekte,yürekte toprak parçaları,geçtiğim yerlere senden de izler kalsın diye… Benzemek düşer sen değil de sendeki bana… Bir sandal seçtim şimdi ve bağışladım kendimi,geçmişimi,… Tebessümdür şimdi anılar,insanlar,aşklar… eylül-2007 (n.b) |
Cevap: Mavi Dem Sağım Sağ/Solum Yara Sevdanın kavgasındayız gönül pusuda beklerken ben aşk derim yanarken ruhum bir türkü gelir aklıma gözlerime Deniz çöker mavi olur avucum uzanır sana doğru ben aşk derim toprak kokusuna ,bölüşülen ekmeğe acıyorsa yüreğim vicdanımla savaşıyorsam geceleri mayısda uçuyorsam semaya haziranda yedi kat arza iniyorsam eylülde kanım varlığını hissettiriyorsa ben insanım hala adım yok…memleketim,evim,eşim yok yürürken düşmeyi öğenmişim daha üçümde korkup başımı göğe çevirmişim düşümde şimdi beyaz sayfa[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ar biriktirdim martı kanatlarından atmak için kan kokan toprağıma elim değer mavi bulaşır beyaza sözüm öz sesim gür olsun özgür olsun adım özgürlük koksun toprağım buğulu sabahlara uyandık aydınlık yüzümüz karardı kapısı demir odalarda bir efkar türküsü rakı masasından kalma anlaşılmaz değiliz kulaklara özgür söylemlerle geldik baharlara Yusufcuk konmuş pencereme ağıt mı bu? göğüm dört köşe…çizgili modaya da uyduk yaşamda sol yanım yardan kalma sağım sağ…solum yara n.b eylül-2007 |
Cevap: Mavi Dem Gözlerinin İçinde Kaç vapur geçti Gözlerinin içinden Kaç sandalla veda ettim Yalancı maviliğinden Ceplerimde saklı Silinmiş Uçuk renkli anılar Ben senden feryat Sen bende sığınak Korunaklı düşlerin yamacında Boğuldum zindan bakışlarınla Tacir olmuş Ezelden beri sevda Kaç çöl yangını geçti Gözlerinin içinden Kaç testi kırdım Dönerken toprağından Çivilenmiş ruhuma Kuşku eyle Görkemli,donuk siluete Ben sende dehşet Sen bende hürmet Tahrip olmuş uykulara Nemli geceler nakışla Küflensin Tasvirsiz rüya Kaç cinnet geçirdin Gözlerinin içinde Kaç sarsıntı oldun Düşürdün beni de içine n.b subat-2008 |
Cevap: Mavi Dem ... Gecenin ortasında bekleme Karanlık ürkütmesin seni Deniz sakin,yakomazda saklı yüzün Eve git hadi,yatağına Ben senin için geceyi sabah ederim Dilimden şarkıları dökerim Senin için Eve git hadi Yatağına Ben seni sensizde severim n.b nisan-2007 |
Cevap: Mavi Dem Gecede Duru sudur avucun nasırlarına değen İyileşmemiş ağrılar duyar gecede Gecede… Bulut olur düşsel anılar dağ yamaçlarında Kahramanı cellat şiirlere Yitik dokunuş gözlerinden bakar Yeşili elaya veren vadilerde Koparılmış elinden gonca gü[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ün Bahar değmiş sokakta çığlık Söz avaza kanar Eyleme geçtiğim duraklarda Beklemek ezelden tuzu çok suları İp geçer boynuna hayatın yoğunluğunda Başı eğik gölgeler doğar Her yeni sabahta Kararsızdır çoğu Sağa düşer sola düşer Gölge yarin yolundan geceye düşer Duvarlar şahit yaşanan,yaşandıkça yaşlanana Gök şahit nasırlardan akan ağrıya Zaman şahit beklenene Beklendikçe canda rutubet olana Kuru öksürük duyulur gecede Gecede…cellat şiiri çalar n.b eylül-2008 |
Cevap: Mavi Dem Avuçlarımdan bahar geçiyor Ayalarımda yangın Kastı ilişmiş yüzüme Elmacığın ta dibine Sondan gelse bahar Aksa ömrüm ateşe Avuçlarımdan bahar geçiyor Ellerim zindanı oluyor gidenin Kapı açık Elim değmiyor elime Bahar kaçağı oynuyor Avuçlarımdan bahar geçiyor Gözümde yaz yağmuru Sarıya kin Kısık,kısıtlı... Avuçlarımdan bahar geçiyor Bahardan yar... Yar yüreğimden gidiyor Avuçlarımdan bahar geçiyor Bu mevsim bahara son diyor Avuçlarımdan bahar geçiyor... n.b 3.11.2008/01.04 ç.kale |
Cevap: Mavi Dem TAN VAKTİ tan vakti ağarır ruhsuz bedenler söz demirdir ateşe atarsın canı yanar eğilir bükülür söz kızgınlıktan o da acıtır utangaçtır oysa değer söz sözün üstüne izi kalır yıldız bakışlım gecenin gölgesiydi sabaha vuran soğukluk ondandır demir buz keser sözüm geri düşer toplarım düşenleri de düşenler benden toplarım kendimi de tersim dönmüş yollarında katran karası yazım demiri kesen sen ezgiler tebessüme dönüşmüş kestiğin ben tan vaktinde ağaran beden... benden... tersim dönmüş gitmeler uçmalara dönüşürken ruhum yıldızlara yıldız değince bakışlarına tan vakti ağardım kızıllığında kavuşmanın kendimi geceye kattım n.b eylül-2007 |
Cevap: Mavi Dem Öfke (Kendimden geriye Düşümden gerçeğe Usumdan yüreğe) soluğum avucumda hava aşk kesmiş donuyor gözümden akan tuzlu sular üşüyor anılarım aklımın zindanında vedalara alışamamış sözcükler sol yanımda kalbimi sıkıştırıyor … ışığı umut bilmişken geceydi yaşadığım elektriksizdi içimdeki köyler mum gibiydim kendine hayrı olmayan eriyen bir bedenim artık dokunma senin de yanar yüreğin… bakma ruhumun çocuk yanına yolcusun yazılan kitapta dağınık öfkeler vurdu suratıma içimde bitmeyen hesaplaşma sıyrılıp giden gururumdur karanlıkta akışını şaşırmış dizeler her telden çalarım kalemle oyunum Ankara havası bu gece tel kopuk, kalem kırık türküler sustu,şiirde sancı var kırıklığı yalancı… akışını şaşırmış dizeler bu gece Ankara havası dilimde… havada kar yürekte yara Ankara (Durduğu yerde sancı Sancılı özde söz yalancı) n.b subat-2009 |
Cevap: Mavi Dem Zor Gelir Duvar soğukluğu tenimde Aşamadığım taşlar değil oysa Gökyüzünde elim Yerin yedi kat altında Yanıyor yüreğim İki kutup İki can İki ayrı yol Uzaklarda kalan bir türkü sesin Biz sözleri gözlere yazmışken Biz ölümü yar ın gidişinde bilmişken Zor gelir şimdi O türküyü başka seslerden dinlemek O sözleri başka gözlerde okumak Zor gelir şimdi Her duvar çıktığında yoluma Üşürken o soğuklukta Taşların ardındakine can diyememek Eylül geliyor Nisan geçiyor Temmuz susuyor Aynı mevsim yaşanıyor her ay .. Kuru öksürük ciğerimde Ne zaman elim göğe yükselse Ne zaman o ateşte yüreğim tutuşsa Boğazıma kan doluyor Ah kara gözlerinde canımı bulduğum Bu mevsim insanı hasta ediyor n.b 3.04.09 |
Cevap: Mavi Dem ??? dilden düşen ah yorgunluk yürekte geceye kandiller yakarken tutunur anda kalanlar gelir bağrıma sızlanır ahlar lal olurum... göze değen çiğsi güneşsiz yollar gidişlere ağıtlar yakarken silinir göğümden azrail karartısı ahraz olurum... düşen de değen de sen... yazan da yanan da ben... sona bakan bir veda gitmeli şiir yalnızlıkta yürek yanarken dökülür saklımdan geç vurur sevda hücrem hücrelere bölünür hiç olurum . . bakan da dökülen de bölünen de geride... aşk... n.b agustos-2007 |
Cevap: Mavi Dem Görüş günleri Görüş günleri başladı kalbimde Temiz bir kıyafet getirmelisin Yalnızlığım kirlenmiş Bir de resmin olmalı Özgürlüğüm prangalı Uçmalı kahverengi gözlerinden İnmeli kuytulara Gidilmez yollar var Labirentler açtım Bekleme salonlarında Bekledim...Bekledim Gelseydin umut olurdu Bir kadife bakışın Gelseydin isyan bayrağı inerdi Bahar olurdu karanlığım Görüş günleri bitti Hüzün duvarları ördüm kalbimde Sensizliğe n.b temmuz-2007 |
Cevap: Mavi Dem merhaba dalına kuş konuverirse bir gün gözyaşını siliverirse yanağından aç çocukları doyuran olursa bir gün yoldaki kediye el açan olursa merhaba diyen olursa sana sıcak gülümsemeyle bil ki mutluluk kapının arkasındadır n.b eylül-2001 (on yıl geçmiş .. on yılda birikenler soluma acıtsa da sen hep böyle kal miniğim hep 15 inde ki gibi ) |
Cevap: Mavi Dem Hay....At HAY dedi AT dedi Atıldım oyundan OY dedim UN dedim Kıvamını tutturamadım Önce... Taş idi Göz tene değince Su idi Ten göze değince Ayarını bulamadım Sonra... Güz idi Taş suya düşünce Kış idi Su taşa dönüşünce Zamanını bilemedim Adı BAŞtı hayata Kırlangıçtı baharlarda Kır.....dı,kırıldı... LANGIÇ ı bana kaldı n.b kasım-2007 |
Cevap: Mavi Dem Bildiri nefesin boşluğa düşmek istemediği an o an elin titremesi tüm anlamların yitmesi ne kadar kapı varsa çıkıp gitmek beden aynı yere varmasın diye koşmak koşmak ve gerçek,beynin odalarında yok sayılan dilden çıkmayan çıksa dili değil yüreği yakacak o acı tahammülü yitik bir gülüşte kaldı yüreğin bildiriler dağıttı susku,bildiremedi oysa yürek ve şimdi kaç sönmüş yanardağ patlıyor damarlarımdan yüzüme kaç sarsıntı oluyor ,kaç sel baskını yaşıyor gözlerim hacmi dar geliyorken ruhuma birinci tekile düşmüşken sözcüklerim sonsuz küfürler yağdırıyorum geçmişe geleceğe uyanmanın eşiğinde kaldı hayat eşik değeri o an da kalan ,O'nda kalan görmedim duymadım bilmiyorum görmedin duymadın bilmiyorsun göremedin duyamadın bildiremedim ve gerçek,gittin gelmediğinden gitmek nedir bildiremedim 3:34 n.b 18nisanikibinonbir |
Cevap: Mavi Dem *sabrın sunduğu huzur yüreği gözlerinde bir çocuktur düştüğü yerde dizi kanayan,acısı avucunda isyankar bir susuş,geleceği geçmiş bilen bir yılgınlıktır .yankılanır gecenin çığlığı adım attıkça ve düşlerim kalır yine karanlıktan al yüzlü sabahlara.hoşcakal demek isterdim pencereden el sallayan gençliğime .. haziran 2010 *sussam can yanığı ruhumda,haykırsam kaybolur o ruh karanlıkta .hangisi daha çabuk öldürür adamı ,,toprağa suya havaya değil,yüreğe göze söze düştün bir kere bahar olup gelsen ya .. ocak 2011 *geldi şafağı gecenin söküyor karanlığı,düğümlenmişlikler var ne boğazda ne duyguda ilmek ilmek düşüyor avuca .. ocak 2011 *yokluğunda sustum mühür basılmışçasına,yokluğunda öğrendim 'ney' in neden bu kadar yüreği dağladığını,yokluğunda gördüm 'mey'in insanı nasıl hüzne bağladığını,yokluğunda bildim gecenin 'hey'heyleri nasıl getirdiğini ,yokluğunda sustum,'us' tum .. haziran 2010 |
Cevap: Mavi Dem Gidelim Arınmak istiyorum… Benzetmelerden uzağa,kelimelere yüklenmiş anlamların yükünden sıyrılarak gitmek istiyorum …Her başlangıç sanılan sonlarda kendimden uzak olsun diyorum sözler,boşluğa düşen ne varsa kulaklarımı onlara kapatıyorum. Kendimi tekrarlıyorum her gitmek istediğimde.Kum saatinde sınırlı düşlerimin zamanı.Sen de savrul diyor kumu yerçekimine savuran elin sahibi. Ey sahip!Çalma büyümeye yüz tutmuş anlarımı …Aksın zaman…Çıkmaz sokaklarda aratma, yüreğime ilişmesi gerekenleri. Tekrarlıyorum…Bu anlar yaşandı,bu sözcükler yazıldı .Sil diyorum…Dur diyorum …Bu şehirde çocukluğum var,denizi görmeyen gözlerin deniz diye gördüğü dere var,dereye katılmış gülüşler ,gülüşü gören dostlar var… Kendime kattığım farklı zamanlardan ‘ben’ ler var.Her ‘ben’ bir öncekinin devamı değil… Aynı zamanın farklı mekanlarından çalınmış eksik tamlamaları oluşturuyor ,uyuşmuyor,tek olamıyor.Kendim eksik kalıyor…Eksik kalınan gitmek istiyor farklı zamanın aynı mekanlarında uyuşan ‘ben’ lere…Sahip kızıyor sen değil onlar diyor,senden değil diyor.Fark denen söz sözlüğüme ekleniyor…Sahip kızıyor saati ters çeviriyor. Kuma düşmüş ‘ben’ lerden biri…Kendim savrulmaya mahkum kalıyor. Farkın farkını anlamaya çalışan anlar birikiyor.Birikiyor kavuşamayan sevdalar,kavgalar,savaşlar…’Ben’ den değilsin…’Ben’ sen değilim …’Ben’ kimim? Sen kimsin? Sahip kim? Farkı fark yapan kim ? Gitmek istiyorum öznesi ‘ben’ değil çünkü ‘ben ‘sen değilim … Kendim gitmek istiyorum ,farkı siliyorum. Silinmiş bir farkın varsa sen de at o nu kumlara gidelim arınarak kendimiz olan zamanlara … n.b |
Cevap: Mavi Dem Mabetimde Ağu Kötürüm düşler içime dökülen Ruhsatı alınmamış sevda Eğreti durur beyanlarıma Handa beşer Nesil evvelki halde değil Makber sardı hanı Ahir umutlu değil Hazandır ati Adımlar felfecir Ağu dolar ahuya Katidir mabetimde dua Sebattı cemale düşen Esila zamanı geçti Gecede mah Gözyaşım isran değil Zar olmuş anılar Ah etmem mevlaya Doğruma dostsan gel Kusurumu meyletme Sözünü ar bileceksen gel n.b mart-2008 |
Cevap: Mavi Dem Tezat Günler Gitmelerinde çoğaldın içimde Uysal meziyetlerim oldu Kuruntulu gecelerimde Acemi adımlarım takıldı sözlere Asırlık şehirde Akıl erdiremedim düşmelerime Puslu camıydın gönlümün Adını yazdım Saçağında oturdum Saltanatlı günlerimde Servet dedim gözlere İflas ettim kırık iskemlede Söndü zaman Cüssem eğik Kırbacım özlem Dışarısı soğuk Ben dışardan soğuk Puslanmıyor camım Yazmıyor parmağım Gidenlere alışmışım Kalıyorum dedin ya Gideni kendim yapmışım Camıma can dedim Dostluğu aşk eyledim Soğuğu işitmedin Sözümü taş eyledim Canım kırık Dostum kırık Öyle çoktun ki içimde Bugün yarını taşır sandım Sandım... Kendimi kendimle kandırdım Fayda değil avuntum İlletin ben oldum Geldin sınırları aşarak Aydınlıkta yarasam Karanlıkta günışığın Çarptın ışığa Gittim ömrüne Eylül sabahı bırakarak Şeytanı aldım Ölümü bıraktım Cennet olsun uyanmaların Tezat günlerdeyim Affedilmez düşlerdeyim... (af dileyemem,yüreğimi asla affedemem) n.b mart-2008 |
Cevap: Mavi Dem Dem Zamanı Gece vurulur dem zamanında Bahtın mekanı viran Ne yangınıdır Ne siyahlığı hüsran Asılır afiş umarsız bakışlara Kireç tutar yüz Yürek şafağında Yücelik dağların Yeli kalır geriye Yazılası sözlerin n.b aralık-2007 |
Cevap: Mavi Dem Zaman Geçer zaman geçer yürek eskir üstümde gece örtülmeli ten kan buz tutmuş bir sağanak gelme dur yağma zaten hasta bu yürek dipsiz kuyular içimde uçurum sanma atlama bir dikili taş yok fazla gömülmüş sevda sol yanımda gece kısa ayaklarım ayaz beden kalk geceyi at ruhunda gül bahçesi nemli toprak üstünde bir ürperti gök kızgın yatağım olma gayrı yorganım olma ağlama,akıtma suyunu değmez bedene kuraktır kuyum zaman geçer eskir yürek bir kalabalık görmez göz geride umut kalır n.b temmuz 2007 -ilkinci-sayı;1 |
Cevap: Mavi Dem Benim Gibisin,Hayat Gibisin,Annem Hayat Gibi (dostum 'a ) Kanayan yaralarımız vardı varlığını göremediğimiz,göremediğimiz için saramadığımız...Kanıyorduk ve her geçen gün sararıyordu yüzümüz.Gözündeki o hayata sarılmaya çalışan ışıltıdan tanıyordum seni.O ışıltıyı yaran sarılmadığı için acı çekip buğulandırdığın gözlerinden tanıyordum...Sen de benim gibiydin.hayat gibiydin... Bir merhabayla başladık yolculuğumuza.Aynı oda içinde yaşayan,ayrı hayatların aynı ruhunu taşıyorduk.Bir odada aynı ruhla yaşamak göremediğimiz o yaraların acısını arttırıyordu,senin acıların bana değiyordu ve katlanmak zor geliyordu artık hayata... Oysa kelimelerim gitmeliydi...Sustuğun anlarda kulağına değil tenine değmeliydi... Benden farkında vardı elbet,sen bir bedende bulmuştun sevgiyi.Ayrılık zor geliyordu,duyuyordum her gece ağlayışlarını.Geceler uzadı,gündüzleri kucakladı yaşların.Bu sevgi hayata fazlaydı,biliyordum bir saniye bile onsuz nefes almanın senin için ölüm olduğunu...Sen ömrünü giymiştin sırtına,gözün pekti.Bu şehir ömrünü yollarda bırakmıştı.O yüzden daha bir sarılıyordun yorgana.Biliyorum,üşüyordun... Bense yorgundum.Annem kokan hırkamı bir kere yitirmiştim.Hala arıyorum,yollardan vazgemiyorum.Uzak şehirlerde varlığımdan bile haberi olmayan insanlara soruyorum ve giymiyorum hırka.Ben üşümeyi artık seviyorum.Kanadıkça titriyorum... Annem...Hayat gibiydi.O'nu anladığım gün hayatı da anlayacaktım...Bulursam bir gün hırkamı hayat kokacaktı,üstüm başım... Şimdi gülüşümü giydirdim ayaklarıma.Attığım adımlarda bir kahkaha kopar yollarda.Duydukça sesi koşarım.Koşarım...Dağlarda yankılanır.Taşlar kopar dağlardan,dizlerime vurur,kanatır...Taşlar da sen gibidir,annem gibidir.Ait olduğu yeri bulmak için geçmişinden kopan,koptukça hiddetlenen,o öfkeyle kanatan ben gibidir... Umudu yazdım kağıtlara,ekmek arasına koydum.Açlığımda sevgiye parça parça yedim.Dokundu mideme...Bilmeliydim kağıtları sindiremediğimi.Umudu yanlış yerlere ektim,ekledim...Şimdi geceler korkulu,uyanmalar mide ağrılı. Uyanamadık oysa...'Girdabına düştüğümüz bu hayat bize ne öğretti?' diye sormuştun titrek sesinle.Alışmaya çalışıyordun,sevgi hücrelerindeydi,ama sen o sevgiye dokunmak istiyordun.Sevdiğinin yanında olmak istiyordun...Birşeyler yapmalıydım senin için.Sen,ben gibiydin,hayat gibiydin...Bazı günler yemek yemiyor,ağlamaktan kaskatı keiliyordun karşımda.Birşeyler yapmalıydım kendim için... Saatlerce anlatırdım.Anlattıkça yaşamayı,umudu,direnmeyi kendimi anlardım... Kelimelerim gitmeliydi...Bağrışlarında tenine değil kulağına değmeliydi. Hüznü yazdım kağıtlara,içtiğim suya kattım düşerken yaş taneleri bardağıma...Çatlaktı yüreğim annemin elleri gibi...Titrerken gecenin ayazında .titredi dudaklarım 'anne' dedim,suyu yudumladım yavaşca...Boğazıma takıldı...Bilmeliydim kağıtların suda erimediğini.Hüznümü yanlış yerlere ektim,ekledim... 'Yapma arkadaş!' dedin.'beni bu hoyrat gecelerde bir başıma bırakma ne olur.Issız sokaklarda çocukluğumu ararken ben,bir de sen bana sensizliği aratma ne olur.Yüzünü benden çevirme sakın.Derdimi yine boş duvarlara anlattırma bana.Bir de sen beni benimle bırakma ne olur.' dedin. Dedin...Hayat koktu kelimeler.Balkonda saatlerce kendimizi anlatan biz...Cebindeki son parayı birleştirip ekmek alan biz...Gündüz geceye yattığında geceyi kaldıran biz...Başkalarından yemediği dayağı birbirimizden yiyen biz...Yüzümüzdeki parmak izine,kolumuzdaki tırnak izine bakıp kahkaha atan biz...Kabuslardan uyanıp sarılıp ağlayan biz.... Yoluma yoldaş,gönlüme gardaş,derdime sırdaş olan...O girdapta tek başınasın.Bu odadan çıkacağız bir gün.Sen hırkanı giyeceksin sırtına,ben düşeceğim yollara...Annem kokan uzak şehirlerde,varlığımı bilmeyen varlığını bildiğim insanlara soracağım yine... Gülüşümü değil geçmişimi giydireceğim ayaklarıma.Dönüp baktığımda izler kalacak dağ yollarında.Yağmur yağacak annemin çatlak tenine.Ve izler silinecek zamanla... Bu hayat bize tek başına bile yürürken ,gülüşün yüze yakıştığını öğretti.Umudu da,hüznü de kalbe yazmayı öğretti. Yoluma ışıksın...Giderken sen ay asılacak geceme,gündüzüm olacaksın.'Aylin...' diyeceğim kelimeler hayat kokacak. Ağlayacağım annemim çatlak ellerine,ağlayacaksın benim kanayan yüreğimle...Sen de benim gibisin,hayat gibisin...Hayat annem kokacak...Elbet bir gün ben de üşümeyeceğim... n.b ocak-2008 |
Cevap: Mavi Dem PAZARDI... Bir yol hiç bu kadar ulaşılmaz olmadı.Yürek hiç bu kadar ağır gelmedi bedene,adımların gerisi hiç bu kadar ıslanmadı.Her gün geçtiğim,her gün umutla düşlediğim bu yol hiç bu kadar nefessiz,çaresiz bırakmadı beni... Pazardı,hayat gibi değişen hava geceyi çoktan kundaklamıştı.Ninnisini ben yazdım gecenin.İçine buğulu gözler,sevdasız sözler bıraktım.Kim uyandırırsa geceyi lanetledim o yüreği. Güvenme diyordu baba öğütleri,çok bağlanma diyordu anne sözleri.Eğitimin temeli değil miydi ’yaparak,yaşayarak öğrenme’.Yaşantılar bugunü de dün kılıyordu.Öğrendim...Geceden kaçarken gündüzlerde yaşadım hep.Kuraklaştı toprak...Tuttuğum dallar kırılmaya mahkum.Yanmaya,yanarken beni de yakmaya... Kasımdı...Pazardı...Gök hiç bu kadar uzak,yer hiç bukadar yakın olmamıştı.İnsan suretleri uçarak üstüme geliyor.Gözleri,ağızları birleşerek yanımdan geçiyordu.Bir taş hiç bu kadar hayat dolu gözükmemişti.Oturdum,yer uzaktı...Üstüme yıldızlar çöktü,ay dolandı başımda.Uzakta ateş topu.Yuvarlandıkça büyüdü,büyüdü...Durdu önümde!Elimi uzattım,el değildi uzanan.Beş yıldız parmak uçlarında,avuç çinde ay.Kendime baktım aynaların uzağında,kendime baktım gecenin aydınlığında.Kalbimi gördüm,ruhuyla görmeyen gözlerin varlığında...İçinde kibrit çöpü. Ateş soğuk,ateş hüzün...Bir yol hiç bu kadar ölüm,hiç bu kadar hayat değildi.Suçlusu ben değilim yaşananların.Daha doğarken konulmuş yanıma,yaradılana sevda...Gece,uyandı isyanla. Sevmek...İlgileri,sözleri,gözler,yüreği...Sevilme hayalinden mi gelir sevmek.O eller değmeyecekse ellere,o sözleri duymayacaksa yürekler,sarmayacaksa kolları,gözleriyle ruhuna bakmayacaksa...Neyleyim böyle sevdayı diyorsan,bencillik değil midir sevgi?Somut olmalı herşey.Öyleki nüfus cüzdanına bile bakacaksın,kişiliğini kimliğinden arıyorsan.İspattır sözleri doğru yapan. Yalandı yaşatılan,ömrümün en doğru yalanıydı yaşanışan...Kasımdı...Pazardı...Kepenklerini kapatmıştı umut satan dükkanlar.Bir söz hiç bu kadar haksız çıkarmamıştı,beni ben yapan yüreğimi.Haklıydı baba öğütleri,gerçekti anne sözleri. Kasımdı...Pazardı...Her mevsim sonbahar,her gün pazar...Ömrümün en acı yalanıydı yaşatılan... n.b 26 Kasım PAZAR_tesi 2007 |
Cevap: Mavi Dem Sukutunda Gizli Can Etten,kemikten Baksalar cam Dokunsalar demir Konuşsalar insan Karanlıktı çağlar Aradılar... Basıldı evler,cadırlar İnlerde saklı Görmeyen gözlerin uçurumunda... Günahların arafıydı yollar Yollarda kanlı ayaklar Çağlar boran olur Geçer karda saklı anlar Sancılı bakıştı saplanan Yakılası ruhlara Dön... Dön ki sussun karanlık Konuş... Konuş ki çığlık olsun Çınlasın köhne mekan Küçüktü,görmediler Döndü,sezmediler Ne et,ne kemik kalan Ne küçük,ne gizli bulunamayan Sukut konuşur Yürek dinler Yürek konuşunca Et kemiğe değer Can gelir Canan gider... n.b ocak-2008 |
Cevap: Mavi Dem Şaşkın Papatyalar Yüreğimin kıyısına bir papatya kondurmuşum Güneş batımında açıp,yıldızların arasına uzanan .. Sevgi hedefimdir umuda giden yolda Kavga kanımızda gezen duygu Savaşmadan barış olur mu kanlı yollarda Emeğini katmadan her anına Mutluluk bulur mu seni dağlarda... .. Ben toprağın çocuğuyum! Ben çocuğun yüzündeki gülümsemede Yaşlı teyzenin gözündeki hüzündeyim... Ben karlar altında parlayan ayrılık şiirinde Nazım’ın dizelerindeki memleket hasretindeyim... .. Hadi!Bahtı kara,gönlü ak kızım Gurbet türküsü söyleyiver Kanayan kalbimize,görmeyen gözlerimize. Belki uyanır içimizdeki insan Belki duyar sesimizi şaşkın papatyalar... .. n.b 30 Nisan 2002 |
Cevap: Mavi Dem Yoruldum... Yüreğimde isyanlar var,gözlerim yaşlı,zor geliyor sevdayı arkada bırakmak.Oysa ki ne bedeller ödemiş nelerden vazgeçmiştim.’Seni sevdiğimi unut’ diyor SezeN Aksu. Özlüyorum,en çok da kendimi.Kendimden sıkılmadığım,umutla bakabildiğim,içten gülebildiğim zamanları.Göz görse de gönülden,gönül durdu sevda için yürümek zorunda kalırken... Yoruldum...Daha on dokuzken...Yoruldum;yüzlerden,gözlerden,seslerden. .. Duvarlar,yüzler,sesler... Çarpıyor yüreğim hepsine kırılıyor Esaretim bedende değil Gülüşler,susuşlar... Benim değil Huzur evrende değil Gelmişim gidiyorum Yollar tanıdık değil! Duruyorum,bakıyorum Gözler emin değil! Geçmiş zaman olmuş sevdalar Yüreğim yerinde değil! Toprak değsin ayaklarıma Ruhum karışsın herbir parçaya Varlığım zamanda değil! Varlık ve yokluk arasında yürürken ayakların götürür seni.Belki bir taşın peşinden ya da bir gülün...Taşa takılır düşersin yaraların gözükmez,güllerse çoktan solmuştur.Bu kadar umutsuz mu hayat?Öyle olmadığını sen de biliyorsun ama tam yoluna koymaya başlamışken hayatını;esiverir,kapını çalıverir hüzün.Kader mi,bilemiyorum... Kutsal varlığım Sevincim,hüznüm,kaderim Damarlardan bu kan akarken Sana yine geleceğim Beynimde başlayıp bedenime yayılırken Ve taşarken yüreğimden Yine gideceğim... Ait değilim kalıplara Bedenim dursa da dünyada Dünya durmuyor ruhumda Kutsal varlığım Sevincim,hüzüm,kaderim Ya durdur beni Ya da bırak bedenime gideyim... Gitmek bir kaçışsa acı veriyor insana.Bir seçenekse umut ikliminde yeni bir sayfa açılıyordur.Yeniler korkuludur,umutludur.Cesareti olmayanlar yolun başında yorulur. Yoruldum...daha on dokuzken... Dibe çöküyoruz yavaş yavaş.Dünya dönüyor yavaş yavaş...Ve öyle kaptırmışız ki hayata kendimizi ne çöktüğümüzden ne de döndüğümüden haberdarız. Ve gençlik!En dolu en çılgın zamanıızda bağlanıyoruz,tutuyoruz bir dalın ucundan.Küçük görülen yaşımızla,yaşımızdan büyük engellere direniyoruz.Bazen kolumuz bazen bacağımız kopuyor.Görüp de görmemeyi,duyup da söylememeyi öğreniyoruz.Bütünün bir parçası oluveriyoruz. Sokakta kimseye aldırmadan bağırarak şarkı söyleyeilir misin? Karşıdakini umursamadan içinden geldiği gibi küfredebilir misin?Yakıştığına inandığın için rüküş gezebilir misin?Gurur kelimesini sözlüğünden çıkarıp sevdiğini söyleyebilir misin?İyiliği unutup ’hayır’ diyebilir misin?Sen sorumluklardan soyutlanarak,ne müdür ne amir dinlemeden her koşul altında kendin klalabilir misin? Sen istediğinde zamanı durdurabilir misin? Arayıp bulamıyor artık gözlerim Sözlerim derin sukutta Ben bir kuyuya düşmüşüm Çıkamıyorum toprağa Ne sesimi duyan var Ne halimi bilen Yıldızlar bile doldurmuyor artık gecelerimi Geceyle gündüzü ayıramazken ben... Zamanın durduğ yerdeyim Taşların ağladığı Umudun çaresiz kaldığı yerde... ’Bir şehri tam kalbinden,beyninden vurup gitmek’ diyor Teoman.Zor geliyor sevdayı arkada bırakmak... Yolun ortasına durmuşum.Gitsem kaybolacağım,dönsem kahrolacağım...Birşey söyle,bari sen anla;anlatamadıklarımı,anlamını kavrayamadıklarımı.Söyle ki delirmeyim.Yüzünü neden saklıyorsun?Neden yanlışlığıma,yanmışlığıma bir yalnızlık da sen ekliyorsun? Uçmak ister misin?Ya güneşin ilk doğduğu yere çıkıp son battığı yerden geceyi kucaklamak.Boğazındaki zincirleri çıkarıp özgür olmak...Sen,insan olmak ister misin? Gökyüzü hani kederinden griliğe boyanır sonra da döker ya hüznünü yağmurla,ağlar ya derinden.Benimse gözlerime çoktan çöktü grilik. Efkarlıyım bugün... Yarınlar bizi bekler Yarın diyarı hasret olur Ben yarı bekler Diyarın yolu bitmez olur. Zor geliyor sevdayı arkada bırakmak.Zor geliyor yeni bir güne başlamak.’keşke’ ile başlayan cümleler kurmak... Sevda ki yare değil sadece;taşadır,toprağadır.Sevda ki yarene değil sadece;kuşadır,böceğedir.Sevda ki beni yaşamak için ayakta tutanadır... Annemi özledim,babamı,kardeşlerimi.Gece spor programlarını dörtgözle beklemeyi özledim.Memleketimim havasını,tozlu yollarını özledim.En çok da yiğenimi... Ağlamak istiyorum.Yağmurdan sonraki gözküyüzü olmak... Yoruldum...Daha on dokuzken... Dostlarım vardı,düşlerim bir de sevgilim.Ama hatırlamıyorum,bilmiyorum neden kanıyor içim...Kanıyor ellerim kanıyor yüreğim.Tam kuyuya baktıklarında geç kalıyor dakikalar geç kalıyor hayat... Emanet bana bu can Boşunadır yüreğinden harcanan Vedalar mıdır,ayrılıklar mı Benı hayattan koparan Artık renkler hep siyah Zaman boşlukta Ve emanetim kara toprakta... Kara topaktır bir fidana hayat veren,onu besleyen.Yağmuru yağar güneşe yapraklarını döner sevgiyle.Sonra yine toprağa döner kış olunca. Kış gedi buralara,en çok da yüreğime...Tanıdık bir yüz,bir koku...Nafile...Alışkın olmalısın sen ayrılıklara,arkada buğulu gözler bırakmaya.Ama neden akıyor bu yaşlar,gözden değil gönülden.Neden özlemin değişmiyor,bireylere değil birlikteliklere... Kaçıyorsun insanlardan,onlarla konuşmaktan,içindekiler paylaşmaktan korkuyorsun.’Cesaret’ dediğin olguyu yanlış yerlerde kullanıyosun bile bile...Kendini kanıtlamak mı?Neye,kime karşı?Özüne zarar veriyorsun ki özün söylüyor sana gerçekleri.Onunla da yüzleşemiyorsun,diline gelenler acı veriyor sana. Başkasına gerek yok,hataları kendin yapıp cezasını da sen veriyorsun kendine.Duvarlar çevirmişsin etrafına.Öyle de sağlamlar ki geleceği geçmiş sanıyorsun. Geçmişteki sıkıntılarının sebebi olan,bedeller ödedeğin,içindeki birçok şeyi kaybettiğin,acı çekip acılarından ders aldığın bir an kendinden bile vazgeçtiğin amacın artık içindesin.Sen artık üniversitelisin.Hem de istediğin gibi yaşadığın şehirden uzakta bir deniz kenarında... Ne güzeldir o muhabbetler,hafif çakır keyf olmuşsundur.Dökülür dilinden şiirler,eski sevgililere tebessümle bakılır.Hele de aşıksan o an(ki değilsen de olursun),arabeksleşirsin biraz.Ne güzeldi o muhabbetler... n.b çkale-2005 |
Cevap: Mavi Dem Umut Umudun çocuklarıyız biz Geleceğin parlak yıldızları Umudun olmadığı yerde de Kederin çocuklarıyız ..1999... Umuda 33 kurşun Bilinir...Söylenmez Değer de kurşun yüreğe Umutları tüketemez Hadi,masum yüzlü çocuğum Sıra sende,devir sende,söz sende... ..2005... Umudu öğrendik geçmişten,aileden Ne umut kaldı yürekte,ne sabır Bilirim değecek biri yüreğime Umudumu da geri verecek elime ..2007... n.b |
Cevap: Mavi Dem kendini tanımlama çabaları düşüncelerimde dolanan eylül kapıda ben balkonda biraz puslu göz soğuk iliğimde yine… yine aynı şarkı dilimde bu titreme bu ayaz kokusunu özlemişim özlemişim geceyi güneşin firarisi yapmayı sorular dolanır…Dolanır… cevap korkulu düşse damla yere sel olacak şehrimde ben… geçtiğini sandığım hayatın hep saattleri geri aldığı zamandayım olduğunu sandığım daha olamadığım yaştayım ben… kör sabahlarda,gidişlerdeyim ağlama dersin içinden de için dinlemez ah eylül sevmeli mi seni n.b eylül-2006 |
Cevap: Mavi Dem Anneme... Sevgi bir güneş gibi yüreğinde hiç eksik olmasın. Sevgi değişiyor bu boşlukta Beynimdeki kanlar çekiliyor Gözlerim dalıyor uzaklara Nerdesin anne Çıkmaz bir yoldayım Kendimi arıyorum hayat denen kargaşada Geceleri korkuyorum Ellerini uzat anne Büyümek ne zor şeymiş Yalanlarla beslenmiş kalpler Acımasızca harcanmış hayaller Kurtar beni... Böylemi olacaktı herşey Yaşamaktan bıkmak İçindeki güneşi söndürmek Neden kıyıyorlar bize? Çiçeklerimizi kendi ellerimizle Suladık, büyüttük Şimdi de solduruyoruz Umut tohumları saç yüreğime Güneşimi bana geri ver Bir gün pişman olursam ki Olurum... Beni affet! Üç günlük dünyada Sevgi dolu yüreğini aç Ellerimi hiç bırakma anne! n.b - Mayıs 2001 |
Cevap: Mavi Dem Fırtına Öncesi Bir fırtınaydı sesın Ülkemin kırık dökük sokaklarında yankılanan Bir bardak sudan Okyanus yapardık her yudumda Kurumuş bir fidandan Ormanlar kurardık bastığımız her toprakta Gozyaşlarımız akamazdı kederli yüzümüze Bağıramazdık, kızamazdık bu hayata Kalbimiz anılarımızın, özlemlerimizin, umutlarımızın mezarıydı Ve içimıze akıttığımız yaşlar Besliyordu açmayı bekleyen solgun karanfili Yeni zamanlarda, yeni iklimlerde Yeni bakışlar keşfediyorduk Biraz masum, biraz ürkek, çocuksu belkide Her yeni bakış kor olan sevdamıza Bir kibrit daha yakıyordu Duman olan ruhumuz döndürüyordu başımızı Anlayamıyorduk elbette Yanıp kül olacağımızı Ve biz bir köşede alevler içinde tutuşurken Ardına bakmadan gidiyordu o masum bakışlar Kulaklarımız duymuyor, gözlerimiz görmuyor, ellerimiz tutmuyordu Tutunamıyorduk bir dala Bir fırtınaydı sesin Zamanda kayboluyordu Türküler duymak istiyordun Engin denizlerden, aşılmaz çöllerden, bilinmez diyarlardan gelen Ağlıyordun, yaş içine akıyordu yine Ve karanfilin kan kırmızıydı bu sefer n.b - ocak 2000 |
Cevap: Mavi Dem Rüya (Kitap biter gider kahraman Ömür dediğin tek sayfalı roman) Sen kimsin dedim Aynadaki sen’im dedi Taklitçisin dedim Taklidi yapan sen’sin dedi Duvarda asılı bir resim Susmayı deneyin Yıllardır susup bu anı yaşıyorum dedi Sen kimsin dedim Güldüğün andaki sen’im dedi Adımın yalın hali kulağımda çınlayan Hep yek dedim Kapı alırsın dediler Kapı değil pencere lazım dedim Fırladı al bümden bir çocuk Sen kimsin dedim Camlara top atan yedi yaşındaki sen’im dedi Kızdı aynadaki Kızdı duvardaki Ağladı al bümdeki Ben kimin dedim Şaştı kimlikteki Paranoya dedi Kendini bize sorma İçinde bir sen var Bizlerden fazla Bizlerden uzak Uyanmalıyım dedim unutma bizi dediler Unutmam dedim Gülümsediler… (Rüya biter gider ben’ler Duyduklarım tek kişiden sesler) N.B subat-2009 |
Cevap: Mavi Dem Felek (Solgun resimlerde bakıştık seninle,bencildi yüreğim zaaflarını kapatmak istercesine) Sinemde aciz zamanlar Azrail solukları Öksüz dokunuşlar Nabzım biçaredir Gam kokulu uykuların baharında Yaslı gecelerde ateş böceği Med_cezirlerinde tuttum geceyi Boynu bükük sonsuzlukta Göçmen oldum uykularla Hayran tavırlar Aşinası yalnızlığın Etiketim zanlı Elim yaralı Uğraşım sen Başım ağrılı Gece gündüze devşirir Mahşer olur uykular Ben günahkar Ben tutuklu Sen Çemberini kaybetmiş Oyun bozan felek (Resimlerden ben bana bakarken değidi yüreğime bir dize,çiçek tazeliğiyle) N.B subat-2008 |
Cevap: Mavi Dem Tebeşir Kokan Kayıplar dur dinle arkanda yaşanan günler gerçek yaşamı haykırır kaçışların saklandığın düş koşarken takılır ayağın tebeşir tozu tahtada yolda çocuklarla sınırlar çizer hayata basarsın üstüne yanarsın çıkarsın oyundan yıllar geçer büyürsün büyür ayakların kutular hala aynı çizgiler aynı oynarsın daha başlamadan kaybedersin kutu dar gelir sana şimdi başka oyunlar bulmak lazım ayaklara göre önünde yaşanacak günler umudu hatırlatır bugüne tebessümü al hatta sevinçlerini kırgınlıklarını acılarını ipe diz sırasıyla kurut güneşte kışa sakla aynı tazelik içinde kayıp dolapları arttı odalarda anahtarlar çoğaldı karıştı birbirine en büyüğü hariç kendime sakladım onu bulunur muyum bilinmez koydum şimdi kendimi kayıp dolabına dur bak ve unut kayboldum ben n.b ağustos-2007 |
Cevap: Mavi Dem ADI UMUT Cevapsız soruların içinde İşkence odalarında Dar ağacında Adı umut Saklı,yalnız Ayazında sabahın ufuğu yakalayan yüreğinde Güneşin ilk doğduğu tepede son battığı gecede Adı umut Sessiz,durgun hüzünle örülü şehrim feryadım sanadır duvarların ker--- kırıldı fay hatları hüzün depremleri doğdu giderken sevgili Direnç çiseleyen toprağım feryadım sanadır gözlerinden yaş yerine kan damlayan çocukları görünce İçim zemheri Gecem zifiri oluverir yokluk türküsü yaşam halaylarla çoşturup kına gecelerinde ağlatan gidenlere ağıt yaktırıp kalanlara acı çektiren bir şarkı dilimde adı umut dolanır diyar diyar diyarı hayat yapar n.b temmuz-2007 |
Cevap: Mavi Dem Kırılsın Camlar Bir pencere camıydım Kırıldım,parçalandım Parçalarımın üstüne bastım Kanadım Rüzgar giriyor şimdi odama... Saat sabah beklemesinde Uykular hüzne gebe Karanlık bulaşmış ellerime Kan damlıyor şimdi bastığım yerlere... Anıları yaktım Odamda sıcaklık Aldandım... İçimde şeytan Cehenneme dadandım... Dar sokaklar bekleyin beni Çığlığım yankılansın Kırılsın camlar... Bulunur elbet ki parçalar... n.b haziran 2007 |
Cevap: Mavi Dem Yitiriş alacalı bir yürek kayıp sevdalar dünden kalmış bir yitik gülüş anlam suskun dil kesik aşk deme vurgun adı su değil yerim topraktır düştüğüm bağrımda acı sızlanması duyulur kabul etmez anılar siliktir ömür yokluğa karışmış ad n.b temmuz 2007 |
Cevap: Mavi Dem Al Sözümü al sözümü sakla,sat ya da at ne farkeder sözüm sen olduktan gayrı sahipsizdi cümleler kırılgandı değdikleri yerler sözün içinde öznesin şimdi kaçsan da yakalanırsın noktayla virgül arasına yüklemler yüklenirken omuzlarına tutunursun başa devrilir cümle devrilir sevda al sözümü sakla,sat ya da at ne farkeder n.b temmuz-2007 |
Cevap: Mavi Dem Şüpheli Zaman Vicdanı Şüphesinde zamanın Sızılı güller bıraktık Zırhı sökük Sefil hayatları yaşadık Uçarı gönülde esaret Gönül fanusta kefalet Şevkati ceza Tesellisi yara Beyazında matem maskesi Rütbesi düşük hasretli Edası mahmur Kalemi kırık Telaşında dinginlik Yürüdüğü yol öfke Öfke yolda körebe Tüccarı zorba Hükmü sahte Vicdanında zamanın Gülleri dost eyledik Eli öptük Alnı söz eyledik Bedeni Ganj’da Ruhu terk eyledik n.b (eLpis) ocak 2008 |
Cevap: Mavi Dem Suretinde Hevesli Yangın Suretinde çukurlar Enkazını bırak Bulunmaz kayıplar Hevesidir sancılı gülüşün Har eyler Döşünde bıcak Zaman gelir Heves geçer Harı da kor eyler Yokladım göğü Yüreği yırtık... Güneşi buhran... Yağmuru körpe... Avuntusu kalır geriye Suretinde yangın Külü gider,tozu kalır Gök yüze değer Yağmur iner Yüze, güneş değer n.b (eLpis) ocak-2008 |
Cevap: Mavi Dem Berduşum Berduşum Sarapın sonu gözükür Yol başlar Kalanın gönlüne Sarhoşluğun yaşı dökülür Sözün özü yanar Aşk Gidenin ağzına Mühür basar Viran duyguların ecri Dağlanmış gönül Güneş kıskanır da Tene değmez Gizli sehrim Yelin gelir sızımı vurur Uğramışsın geçerken Geldiğin siyah Gittiğin beyaz Hadi seyyahım Kalırsan araf Gökte kızıl toz Berduşum kızar Seyyahı gri uğurlar Titretme arzı Güneşin de sende kalsın Bereket diye inende Bana bade yeter Yanmış gönlüm Yaş dolmuş bağrım Yolumun yolcusu Gizli bildiğimde inleyen efkarım n.b (eLpis) ağustos-2008 |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:47. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk