![]() |
Cevap: Merdümgiriz. Sonra onlar çılgınlık bitip Sürü dağılınca, yapayalnız gecelerde Durgun ve dilsiz, yastıklara çivili Bir mızıka sesiyle uyanmazlar mı Asaf'ın ateşlere karşı çaldığı?.. Bir otel odasında gencecik çocuklar Çırpındıkça bir yudum soluk için Üzerine benzin döküp oynayanlar Onlar birgün öpmeye eğilince çocuklarını Dudaklarında duman ve yanık et kokusu Boğum boğum tıkamaz mı soluklarını?.. Sevgisiz bir Tanrının kinle büyüttüğü Ölüme tapınan o siyah adamlar Onlar birgün yağmurlardan sonra Güneş salkım salkım dallarda yanarken Rüzgârdan utanıp sudan korkmazlar mı?.. Ayrılık herkesin kapısını çalar birgün Dağlar kararırken ya da günün eşiğinde Onlar, saz kırıp şiir yakanlar İçlerinde gezinen kederi bir türküyle Bastırmak isterlerse derinden ve sessiz Çalmazlar mı duvarlara kirli bedenlerini?.. Kimse temizim demesin, kimse Bütün bir ülke odun taşıdı Behçet'in yangınına... Onlar, secdesi küf kıblesi korku olanlar Onlar birgün ölüm menevişlenince içlerinde Tütmez mi kirpiklerinde "dumanı lekesiz biri"?.. Şükrü Erbaş |
Cevap: Merdümgiriz. "Acaba biz mutsuz insanlar hepimiz bir ara gelsek ilk önce hangimiz başımızı hangimizin omzuna yaslar? İlk önce hangimiz gülümser, hangimiz ağlar?" |
Cevap: Merdümgiriz. İnsanın en değerli varlığı yapmak istedikleridir, hayalleridir. Kim ne derse desin! Cemil Kavukçu, "Üç şey söyledin. Parasını, umutlarını ve düşlerini. Bence ilk ikisini yitirince ölünmez ama düşler yitirilince..." der, yüklemsiz bitirir cümlesini. Hayallerinizden asla vazgeçmeyin. Dünyada var olmuş her şey bir vakitler düştü, unutmayın. |
Cevap: Merdümgiriz. Tanziaki, "Sadece yaşama önem verip deliler gibi mücadele etmenin anlamsız olduğunu biliyorum." der ve ekler: "Yoktan var olmakla varken yok olmak arasında bence hiçbir fark yok." Ne korkmaya lüzum var ne yaygaraya... İz bıraksak kâfi, yarınlara.. |
Cevap: Merdümgiriz. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Şu sonbaharın tuhaf bir tarafı var. Başlarda ne gitmek istiyor ne kalmak. Sonunda ise hep gitmeye karar veriyor. Bir gün gideceğini ve peşine kışı getireceğini bile bile yaşıyorsun işte. Nermin Yıldırım, "Nasıl da buruk bitiyor bir şeyler, öbürleri başlarken her defasında coşkuyla." der. Nihayet, her insan biraz sonbahardır. Kışı atlatırsak, sonumuz alabildiğine bahar. |
Cevap: Merdümgiriz. Hani bazen olur ya, kendini tanıyamaz insan. Yaptıkları, yaşadıkları, söyledikleri... Bu, o olamazdır. Öyledir. Saramago, "Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin." der. Ara sıra dışarı çıkıp kendimize bakalım. Belki bir vakit bir yerlerde yanlışı biz yapmışızdır. Kim bilir? |
Cevap: Merdümgiriz. Aramayı bilmiyoruz ya da aradığımızı bulduk, farkında değiliz. Belki de bu yüzden bunca derdimiz. Tarihin en çirkin döneminde Stefan Zweig şöyle yazmış: "İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ." O vakit, ne umudu kesmeli ne de aramaktan vazgeçmeli |
Cevap: Merdümgiriz. İnsan, unutur. Fıtratı mı böyledir, sonradan mı öğrenir bilinmez. Gamze Arslan, "Bazen oldu dilime kadar unuttum lehçemi, kıyafetimi, toprağımı bile..." derken -belki de- bundan bahseder. Kimi zaman unutmak kimi zaman hatırlamak ilaçtır. Sanırım ben ilkini seçiyorum şu sıralar. Her şey flu görünüyor geçmişe dair. Gelecek ise tüm renkleriyle beni bekliyor. |
Cevap: Merdümgiriz. Boş yere hayallere kapılıp şu insan denen yaratığa bel bağlamamalıydım. Çünkü, yüzyıllardır çözülemeyen acayip bir bilmeceydi insan. Derinlerden daha derin bir sırdı ya da, ucu bucağı olmayan, içi pisliklerle, içi eşsiz güzelliklerle dolu, alabildiğine karanlık ve karmakarışık bir evrendi. Öyle ki, onca kafa patlatmasına rağmen, binlerce yıldan bu yana kendisi bile çözemiyordu kendini... Hasan Ali Topbaş - Ben Bir Gürgen Dalıyım |
Cevap: Merdümgiriz. İçindeki sıkıntıyı kocaman bir silgiyle siliyorsun. Bundan öncesi hiç olmamış gibi. Hep buradaydın ve bir şey oldu. Seni çağıran sese git. Artık git. Oyalanma ve sakın korkma olacaklardan. Bu şehrin elleri var çünkü. Bu şehrin pas tutmayan şiiri var. Umay Umay - Rüya Duvarları |
Cevap: Merdümgiriz. "Şaraplı ekmek güzel miydi, Totoca?" "Bilmem. Tadına bakmadım." "Neden?" "Gırtlağıma bir şey düğünlenmişti, yediklerim boğazımdan geçmek bilmiyordu... Uyuyalım. İnsan uyudu mu her şeyi unutur." Şeker Portakalı - José Mauro De Vasconcelos |
Cevap: Merdümgiriz. İlk tanıştığımız gün geldi aklıma. Aslında uzun zamandır birbirimizi tanıyor, ama ilk defa konuşuyorduk sanki. |
Cevap: Merdümgiriz. * bazı durumlar oldu diyemedim de sana. daha iyi olmadı hiçbir şey. gerçi bir süre sonra daha kötü de olmadığını fark edince çokta umrumda olmadı açıkcası. kaç kez seninle keyfe keder, neşeli durumlar yaşadım, yaşıyorum da.. lakin bir tarafımız hüzne daha bir meyilli olunca o taraftan kaybımız oldu hep. kafamı karıştıran şeyler var şu ara. sonsuz ayrıntılar takılıyor aklımın bir köşesine. Manuş Baba |
Cevap: Merdümgiriz. Şunu da biliyorum ki, bizim en büyük kusurumuz; saadetimize fazla düşkün oluşumuzdur, halbuki hayat bizim arzularımıza karşı kayıtsızdır. Mutluysak, tesadüfen; mutsuzsak, gene tesadüfen. Hayat denilen bu kayalık denizde, kayığımız rüzgarın keyfine tabidir ve maharetimiz pek az şeyin önüne geçebilir. Panait Istrati - Angel Dayı |
Cevap: Merdümgiriz. Tam da yolda olduğum bir vakitti. Anekta’dan bir ses ; “Kalbine dahil ettiklerin senin mayandır artık.” Sinem Sal - Anekta |
Cevap: Merdümgiriz. Babaannem derdi ki: İnsan kısadır oğlum ve bilmezden gelir kısalığını, bilseydi yarışmazdı yollarla, göğe evler yükseltmezdi, Nazlı babaannem sözü de uzatmazdı ısrarı da az söyler, usul söyler, pir söylerdi bir de adamın kötüsünü piyade, sözün fazlasını şiir yaparlar derdi, piyade olduğumu da gördü şiir yazdığımı da, küçücük bir büyükanneydi, onu yitirince anladım kısacıkmış her şey, insan kısaymış ağaçtan, ikindiden, elmadan, güneşten, kardan, yağmurdan, gölgemiz bile bizden uzunmuş, ya çocukluk, o da rüyasından kısaymış meğer, sanki altı kardeş nöbetleşe rüya görsek hepimizden bir çocukluk belki çıkarmış, “bu dünya bir pencere” türküsünü söylerdi de anlamazdık, bu dünyaya alıştık, şimdi zor geliyor dünyadan gitmek, bazen rüyama geliyor, kısacık kalıyor, bir gülümseme kadar, “çok uzatma” diyor “şiiri, kimse anlamaz ve ömrün de uzamaz bundan,” insan yanlışlarıyla büyür, aşkı uzun boylu sanırdım anladım ama, ne zaman, harflerinden de kısaymış aşk, bazen yazıncaya kadar geçiyor, bazen zaman alıyor aşkı içimizdeki ormandan kurtarmak, aşk kısa, şiir uzun, sözgelimi bir ağaç kaybolsa da orman yine orman, ya bir harfi kaybolsa, zaten kaç harf ki insan? Haydar Ergülen - İnsan Kısadır |
Cevap: Merdümgiriz. Her şey bitse, tükense ya da öyle zannetsek; düşleri kalmalı insanın. Belki de bu yüzden, "Kentlerin havaalanlarından çok düşalanlarına gereksinimi var." demiş Nilgün Marmara. Ne güzel demiş. Düşlerinizi incitmeyiniz |
Cevap: Merdümgiriz. İçimin bir köşesinden diğer köşesine, çılgınlar gibi palas pandıras koşuyorum sözgelimi, uçuyorum kendimle karşılaşıp kendime tutunabilir miyim diye, savruluyorum un ufak, sürünüyorum, canımı dişime takıp kalkıyorum ve yeniden, yeniden, yeniden yıkılıyorum. Hasan Ali Toptaş Bin Hüzünlü Haz |
Cevap: Merdümgiriz. Sen geldin ve benim deli köşemde durdun Bulutlar geldi ve üstünde durdu Merhametin ta kendisiydi gözlerin Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu Bulutlar geldi altında durduk Konuştun güneşi hatırlıyordum Gariptin yepyeni bir sesin vardı Bu ses öyle benim öyle yabancı Bu ses saçlarımı ıslatan sessiz bir kardı Dişlerin öpülen çocuk yüzleri Güneşe açılan küçük aynalar Sert içkiler keskin kokular dişlerin İçinden geçilen küçük aynalar Ve güldün rengârenk yağmurlar yağdı İnsanı ağlatan yağmurlar yağdı Yaralı bir ceylan gözleri kadar sıcak Yaralı bir ceylan kalbi gibi içli bir sesin vardı Sen geldin benim deli köşemde durdun Bulutlar geldi üstünde durdu Merhametin ta kendisiydi gözlerin Sezai Karakoç - Köşe |
Cevap: Merdümgiriz. Elle tutulup, gözle görülemeyen ama içimde kocaman bir kütle oluşturan kırgınlıklarım var. Bir migren gibi beynimin içinde dolaşıyor. Bir gösterinin son perdesi gibi ışıklar teker teker sönerken yorganı biraz daha çekiyorum üstüme. Bir yağmur damlası, parfüm görevi üstlenip muazzam bir kokuyla toprağa karışıyor damla damla. Sonra güneş, sonra bir kadın, gökkuşağı gibi. Koşarak evden çıkıyorum çıplak ayak. Kadının ellerinden tutuyorum. "gidelim" diyorum. "n'olur?" "kayıp mı oldun?" diyor. Hayır, kaybolmadım. Sadece yolum nerde onu bilmiyorum. Velhasıl ben "gökkuşağı" diyorum, "yağmur" diyorum. Kadın bana "kir" diyor, "çamur" diyor. Tiz bir bebek ağlamasına dönüşüyor hayatım. Tutmayan bir filme girip ağlamaya başlıyorum. Bir gösterinin son perdesi gibi ışıklar teker teker sönüyor. Sonrası karanlık. Ayaklarım çıplak, hala. Hava güzel, ama içimiz hep biraz yağmurlu -Yalancı Keçiboynuzu ♡ |
Cevap: Merdümgiriz. "Ne hoş bir güzelliği vardır; hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin. Kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin." |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:19. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk