IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   IF Günlük (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/)
-   -   Z Raporu (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/782665-z-raporu.html)

Grace 19 Haziran 2018 11:35

Cevap: Velhasıl...
 
İnsan gidebildiği kadar değil, yazabildiği kadar özgürdür bence. Cekip gitmesin diye özgürlüğüne kavusturmadigim, içimde hapsettiğim kelimelerim var benim. Sen şimdi sus. Sustukça büyüt içindekileri.

Zeytin 19 Haziran 2018 16:29

Cevap: Velhasıl...
 
Herkes geçer diyor.Geçer mi olric? Herkes ne bilir acımı.Herkes ne bilsin acımızı.Yaşar gibi yapmaktan,özlemez gibi yapmaktan iyiymiş gibi yapmaktan..Nefes alıp onu içimde tutmaktan o nefeste boğulmaktan sıkıldım.Ki nefessizlikten değil nefesten boğulmaktır marifetimiz Olric.
-Evet efendimiz
-Bana katıldığını bilmek güzel.Arada ses vermen güzel.İçimin sesi de olmasa ölürüm yalnızlıktan...

Oğuz Atay, Tutunamayanlar

Zeytin 20 Haziran 2018 00:24

Cevap: Velhasıl...
 
"Kitaplar, bir zaman bana, insanları sevmek lazım geldiğini, insanları sevince tabiatı, tabiatı sevince dünyanın sevileceğini, oradan yaşama sevinci duyulacağını öğretmiştiler. Hayır, şimdi insanları kitapların öğrettiği şekilde sevmiyorum. Kitaplar dediğime bakıp da büyük ilmi kitaplar, yahut da dört meşhur kitaptan birisini okuyup iman ettiğim sanılmasın. Şiirler, romanlar, hikâyeler, masallar bana bu ilmi tahsil ettirmemişlerdi. Beyinin vapurdan iner inmez çantasını kapan uşaktan iğrenmeyi, sabahleyin altı buçukta tabiatla kavga için sokağa fırlayan adamın çalışmadığını kendi kendime öğrendim."

Sait Faik Abasıyanık / Karanfiller ve Domates Suyu

Zeytin 20 Haziran 2018 19:39

Cevap: Velhasıl...
 
"Başka birisinin sana çiçek getirmesini beklemeden
kendi bahçeni yarat
ve kendi ruhunu kendin süsle.
Ve göreceksin ki dayanıklısın...
Ve kuvvetlisin,
Ve değerlisin."

Veronica A. SHOFFSTALL

Zeytin 23 Haziran 2018 22:40

Cevap: Velhasıl...
 
Denize karşı bir bankta ,
Omzuna başımı yaslayıp ,
Sesinden şiirler dinlemek gibi
Çocukça isteklerim oldu.
Bağışla…

Nazım Hikmet

Zeytin 24 Haziran 2018 10:34

Cevap: Velhasıl...
 
Velhasıl kelam;
Kalp herkeste var,
Yürek denen başka birşey...

Mevlana

Zeytin 25 Haziran 2018 01:46

Cevap: Velhasıl...
 
Bazı şeylerin telafisi olmaz ...

Mesela sonradan bilinen kıymetin, kaçırılan heveslerin, kırılan kalbin ve kaybettikten sonra farkına varılan değerin..
Telafisi mümkün olmayan yaralar gibi...

Zeytin 25 Haziran 2018 01:56

Cevap: Velhasıl...
 
Doğup büyüdüğü yere ait değil insan…
Acı çektiği ya da çok mutlu olduğu yere de ait değil.
İnsan, olmak isteyip de olamadığı yere ait…

Şey gibi bir his işte bu; çok, çok susamak gibi…

Ali Lidar

Zeytin 26 Haziran 2018 00:51

Cevap: Velhasıl...
 
"Yürür ya da koşarken,
coşarken ya da
deli dolu yaşarken
ansızın ölümü istemektir yalnızlık;
kendimizin kendimize sağırlığıdır."

Hasan Ali Toptaş

Zeytin 28 Haziran 2018 10:55

Cevap: Velhasıl...
 
Marie, 1930 yılında alkolik bir annenin evlilik dışı çocuğu olarak
dünyaya gelir. Annesi ona bakamayınca 5 yaşında olan Marie'yi
yurda verir. Ardından bir çift onu evlatlık edinir. Marie'nin kaderi ne
yazık ki yine yüzüne gülmez, çünkü onu evlatlık edinen çift sadist
çıkar. Bu İtalyan asıllı çift küçük kızı evin mahzenine kapayıp
sistematik biçimde işkence eder. Dışarıdan bakıldığında normal ve
çok saygın göründükleri için, bunu yıllarca rahatlıkla gizleyebilirler ve
Marie adeta cehennemden geçer.
Marie Rose 17 yaşında depresyondan felç geçirir. Halüsinasyonlar
da gördüğü için doktorlar ona şizofren teşhisi koyar ve onu akıl
hastanesine yerleştirirler. Marie hayatının 17 yılını orada geçirir ve
çok zor yıllar yaşar. Umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranır durur.
Yemek yemez, yerinden kımıldamaz ve sıkça intihar etmeyi düşünür.
Otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar Marie'nin durumunu yeniden
değerlendirir. Onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine ve panik atak yaşadığına karar verirler. Arkadaşlarının ve kendisini seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla Marie hastaneden çıkar.
O artık hür ve yaşamını nasıl sürdüreceğine dair kendisi karar verme aşamasındadır. Terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, otuz dört yılı ziyan olmuş bir kişi olarak hiçte kolay olmayacaktı, ama o yılmadı ve kızgın, öfkeli, umutsuz olmak yerine sıfırdan başlamayı tercih etti.
Yetkililer "Aklı dengesi yerinde değil, okuması imkansız" dedikleri
halde Marie, Salem State Üniversitesine Psikiyatri bölümüne girer ve mezun olur. Bu ara kanser hastalığına yakalanır ve mücadelesini kazanır. Kendisi gibi akıl hastanesinden çıkmış ve iyileşmiş Joe ile evlenir. Kocası maalesef altı sene sonra ölür ve Marie kendini işine verir. Uzun yıllar doktor olarak çalıştıktan sonra Harvard Üniversitesi'nde mastır yapar. Psikiyatrik hastalarla çalışır,
konferanslar verir. Biyografisi yazılır ve hayatı film olur (Nobody's
Child). Bir çok ödüle layık görülür.
Elli sekiz yaşındayken, 'vay be' dedirtecek bir şey yapar: On yedi yılını geçirdiği Masachusetts Danver Devlet Hastanesine yönetici olarak atanır.
Verdiği bir basın toplantısında şunları söyler: “Eğer affetmeyi
öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. Yaşamım ziyan
edilmiş bir yaşam olurdu. Ve bugün bu hastaneye yönetici olarak
dönemezdim."
Marie Rose Balter'in yeni görevini haber yapan bir Ajans, onun zafer açıklamasını da şöyle yapar: "En uzun yolculuk, beynimizden
yüreğimize yaptığımız yolculuk. Affetmek bu yolculuğun en kestirme yolu. Affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır.
Dersi görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda
kalsak bile..."

Marie bu hayatta hiçbir şeyin imkansız
olmadığını gösteren en güzel örneklerden..

Marie Rose Balter


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:22.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk