Çevrimiçi

Noyan Nickli Üyeden Alıntı

Kaynaksız konuştuğumu kim söyledi? Bilgiye ulaşma konusunda kolay bir devirdeyiz. Açıp okursunuz ve söylediklerimize aykırı bir şey var mı yok mu kolayca öğrenirsiniz. Sadece Diyanet değil, Kuran tefsirlerinde de dövme konusunu okuyabilirsiniz. Ruhul Furkan tefsirine bakabilirsiniz. Yunus Süresine kadar 10 ciltlik esere ben dört senemi verdim. Bizler foruma iş arasında girip birkaç yorum yapabilecek durumdayız. Buraya ciltlerdeki sayfaların fotoğraflarını atma gibi bir vakte sahip değiliz. Müslümana ilim öğrenmek farzdır. Bu eserleri temin edip okumak varken, buralarda keyfe keder yorum yapmak doğru değil. Bunun haricinde Diyanet'le ilgili sorduğunuz soruya gelince. Kim söylemiş, ne zaman söylemiş bilmem, merak etmem, ilgilenmem. Konuyla alakasız olan ve yersiz polemik oluşturan bir soru niteliğinde. O işleri unutalı çok oldu. Diyanetten yetişip ateist olan da var ama ilmihal konusuna dokunmaz bu yanlış örnekler. Diyaneti kabul etmiyorsanız, Ömer Nasuhi Bilmen okuyunuz. Onun ilmihali en meşhur olanlardan biridir. Yani dövmenin haramlığından öte, Peygamber, sahabesine, dövme ile ilgili "Allah dövme yapana da yaptırana da lanet etmiştir" diye açıklama da yapıyor. Bunların hepsi kaynaklıdır. Umarım anlatabilmişimdir. Şu alternatif de var. Ben bu işlerle uzun zaman ilgilensem de herhangi bir diplomam yoktur. Fakat forumda diplomalı ve Din Kültürü Ahlak bilgisi öğretmenimiz de var. Kendisine de danışabilirsiniz.

Size bilginizin olmadığını, diplomanızı ya da yıllarınızı vermeden atıp tuttuğunuzu beyan etmedim/ıspat istemedim asla. Keza bilginizin olduğu aşikâr zaten. Ama ne derece doğru buna karar vermez hiç kimse. Konu tartışmaya açık olduğu için, sizin gibi bende fikirlerimi söylüyor/aydınlanmak amacıyla soruyorum.

Yine anlamadığım için soruyorum. İslam alemleri kaynağa sahip olmadığı için net bişey söyleyemiyor diyorsunuz. Ama o alimlerin halihazırda olmayan kaynaklarına siz sahip olabiliyosunuz. Doğru mudur?

Ayrıca amacım polemik çıkartmak değil, öylesi bi yazı stilimin olduğunu da düşünmüyorum. Diyanetle olan sorumda konuyla alakasız değil, çünkü diyanet şöyle diyor dediniz. Bende bunu da diyanet demişti dedim. Bahsettiğim fetvayı 5-6 sene önce diyanet verdi. Keza bunun gibi niceleri var ki sizlerde biliyosunuzdur zaten. Ya da bilmek istemiyosunuzdur emin değilim.

Her neyse, bu konu çok uzar gider. Kimisi dediklerinize itimat eder, kimisi tatmin olmaz daha açıklayacı şeyler bekler. Açıklamalarınız için teşekkürler. İyi forumlar.

__________________

 

Çevrimdışı

deri altına işlenen birşey abdesti nasıl etiketleyebilir? Bu konuda bir sakınca olduğunu düşünmüyorum. Ancak vücudun genel durumuna sonradan zarar verildiği için islam dininde tavsiye edilmez. Sigara için verilen fetva neyse o da o bence.

__________________

aslinda güzel çocuklariz biz..

 

Çevrimdışı

[B]. Tîn Suresi 4. Ayet Açıklaması


Allah Teâlâ insanı ruh ve beden kabiliyetleri bakımından canlıların en mükemmeli kılmıştır. Sûrede «en güzel biçimde yarattık» ifadesi bu hususu belirtmektedir. İnsan serbest iradesi ile ya bu kabiliyetlerini güzel kullanarak «kâmil insan» olacak, yahut da aksi yönü tutarak şuurlu varlıkların ve canlıların en aşağı mertebesinde yer alacaktır./B]
Kur'an-ı Kerim'in bu ayetinden yola çıkarak edindiğim farklı kaynakların da bilgilerine dayanarak cevap vermek istiyorum. Aynı şekilde bazı kaynaklarda ise şu şekilde belirtilmiştir . Dövme yaptırma yasağı da büyük günahlardan değildir. Hatta derinin üzerine değil altına yaptırılan dövmelerin abdest ve gusle bir zararı dahi yoktur ancak dövme yaptırmak yine de yasaklanmıştır. dilerseniz daha da detayına inebiliriz birlikte.

 

Çevrimiçi

Aragorn Nickli Üyeden Alıntı

deri altına işlenen birşey abdesti nasıl etiketleyebilir? Bu konuda bir sakınca olduğunu düşünmüyorum. Ancak vücudun genel durumuna sonradan zarar verildiği için islam dininde tavsiye edilmez. Sigara için verilen fetva neyse o da o bence.

Konunun anasını ağlatayım mı? Çıkarayım mı yeni bir polemik? Çoşsun mu buralar sjdjdj

Sen vücuda zarar deyince aklıma geldi şimdi. Sünnet de mesela Kuran-ı Kerim’de geçmiyor. Vücudun genel durumuna sonradan zarar veriliyor ya da Allah’ın kusursuz yarattığı vücutta değişim yapılıyor. İslam dininde tavsiye edilmeyen vücuttaki değişim ya da zarar vermek, neden bu konuda vacip olmuş?

Din hocalaları ya da elinde kaynak olan arkadaşlar, müsait olduklarında yine aydınlatabilir mi bizi?

__________________

 

Çevrimdışı

Herhangi bir abdest bozulması yada abdest tutmaması söz konusu değildir deri altına mürekkep işlendiği için bir sorun işgil etmez eski çaglarda bazı enfeksiyonlar dolayısıyla sağlık açısından zararlı olduğu görülerek dinen yasaklanmıştır ve yine eski çağlarda düşünülen algı şu şekilde her mezhep farklı düşünce içerisindedir. Kur'an-ı Kerim'de hiç bir mezhep geçmemiştir. Ancak her mezhep Kur'an'ı Kerim'i ve Peygamber Efendimizin sünnetini esas almıştır.

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 12:58 -->-> Daha önceki mesaj 12:53 --

Absent Nickli Üyeden Alıntı

Konunun anasını ağlatayım mı? Çıkarayım mı yeni bir polemik? Çoşsun mu buralar sjdjdj Sen vücuda zarar deyince aklıma geldi şimdi. Sünnet de mesela Kuran-ı Kerim’de geçmiyor. Vücudun genel durumuna sonradan zarar veriliyor ya da Allah’ın kusursuz yarattığı vücutta değişim yapılıyor. İslam dininde tavsiye edilmeyen vücuttaki değişim ya da zarar vermek, neden bu konuda vacip olmuş? Din hocalaları ya da elinde kaynak olan arkadaşlar, müsait olduklarında yine aydınlatabilir mi bizi?

. Sünnet, Yahudi dini inancında büyük yer tutar. Tanah'a göre YHVH, İbrahim'e ve soyundan gelenlere sünnet olmalarını emretmiştir. Bu inanışın gereği olarak Yahudiler, doğumdan sonra 8. günde erkek bebeklerini sünnet ederler. ve yine Amin kelimesinin de mısırdan geldiğini kanıtlı ve ispatlı olarak söyleşiler var şu şekilde ; Mısır firavunu Amenofis(Amenhotep), yapılan her duanın sonunda kendi adının anılmasını, "amen" denilmesini emretmişti. yani "amen" kelimesi eski mısır dili olan koptça. İşte yahudiler de o zamanki mısır geleneğine uyarak böyle söylemeye başladılar.

 

Çevrimiçi

Hüdaverdi1 Nickli Üyeden Alıntı

Herhangi bir abdest bozulması yada abdest tutmaması söz konusu değildir deri altına mürekkep işlendiği için bir sorun işgil etmez eski çaglarda bazı enfeksiyonlar dolayısıyla sağlık açısından zararlı olduğu görülerek dinen yasaklanmıştır ve yine eski çağlarda düşünülen algı şu şekilde her mezhep farklı düşünce içerisindedir. Kur'an-ı Kerim'de hiç bir mezhep geçmemiştir. Ancak her mezhep Kur'an'ı Kerim'i ve Peygamber Efendimizin sünnetini esas almıştır.

Peki her mezhep sünneti esas almışsa, neden her mezhebin görüşleri farklı? Allah bir, kitap bir, peygamber bir ama mezhep çok, tarikat daha çok. Ve hepsi de farklı şeyler söylüyor, birinin dediğini diğeri inkar ediyor.

Yine merak doğdu içimde, bu neden böyle? Bu konuda da aydınlık istiyom. Konu konuyu açtıkça aklıma hep bişeyler geliyo ya. Başka sormayacam tamam!

__________________

 

Çevrimiçi

Absent Nickli Üyeden Alıntı

Size bilginizin olmadığını, diplomanızı ya da yıllarınızı vermeden atıp tuttuğunuzu beyan etmedim/ıspat istemedim asla. Keza bilginizin olduğu aşikâr zaten. Ama ne derece doğru buna karar vermez hiç kimse. Konu tartışmaya açık olduğu için, sizin gibi bende fikirlerimi söylüyor/aydınlanmak amacıyla soruyorum.

Aktardığınız bir bilginin üstüne size birileri "islam alimleri bile direk haram diyemezken, sizin verdiğiniz fetvalar" diye cümle kurarsa, mecburen ne okuduğunuzu, ne kadar emek verdiğinizi belirtmek durumunda kalırsınız. Yoksa tanımadığım birine bir şey ispat etmek durumunda değilim.

Alıntı:

Yine anlamadığım için soruyorum. İslam alemleri kaynağa sahip olmadığı için net bişey söyleyemiyor diyorsunuz. Ama o alimlerin halihazırda olmayan kaynaklarına siz sahip olabiliyosunuz. Doğru mudur?

İslam alimleri kaynağa sahip değil demedim ki? Lütfen yazılanları doğru okuyalım. İslam'da dört kaynak vardır. Kitap, sünnet, icma ve kıyas. İslam alimleri bu kaynaklara göre bilgi verir. Bunun dışına çıkıp keyfi fetva vermezler. Doğru olan budur.

Alıntı:

Ayrıca amacım polemik çıkartmak değil, öylesi bi yazı stilimin olduğunu da düşünmüyorum. Diyanetle olan sorumda konuyla alakasız değil, çünkü diyanet şöyle diyor dediniz. Bende bunu da diyanet demişti dedim. Bahsettiğim fetvayı 5-6 sene önce diyanet verdi. Keza bunun gibi niceleri var ki sizlerde biliyosunuzdur zaten. Ya da bilmek istemiyosunuzdur emin değilim.

Diyanette şöyle diyor diye bir şey söylemedim. Bu kitaplara en kolay diyanet basımevlerinden veya internet sitesinden ulaşılır. Diyaneti tamamen muhatap almamanız durumunda ise güvenilir başka kaynaklar da belirttim. Bakıp bakmamak sizin tercihiniz. Yoksa diyanetten yetişen nice insanlar hoca kisvesi altında itikada aykırı vaazlar verebiliyorlar. Allah ıslah etsin.

Alıntı:

Her neyse, bu konu çok uzar gider. Kimisi dediklerinize itimat eder, kimisi tatmin olmaz daha açıklayacı şeyler bekler. Açıklamalarınız için teşekkürler. İyi forumlar.

İnsanlar bana değil, Allah resulüne itimat etmeliler. Biz ona bağlıyız, insanların itimadına değil. İlim öğrenmek farzdır ve müslümanlar temel bilgileri öğrenmek zorundadır.

Snoopy de paylaşımlar yapmış ve haram kelimesine dikkat çekmiş. Bir konuya yasak denmesi, caiz değil denmesi, günah denmesi zaten o konunun haram olduğu manasına gelir. Yasak Türkçedir, haram ise hereme yani h-r-m kökünden gelir. Arapça'da yasak anlamına gelir. Yani Snoopy nin paylaşımında Diyanet'in dövme ile ilgili haram olduğu, yani yasak olduğu bilgisine sahip oluyoruz. Bir şeyin yasak olması, yapıldığı taktirde günaha girildiği anlamına gelir. Dolayısıyla biz müslümanlar bu günaha düşersek, tövbe edip namazlara öyle devam etmeliyiz. Tövbe, pişman olup aynı hatayı bir daha yapmamaya niyet etmek demektir.

Bir müslüman bilerek veya bilmeyerek dövme yaptırırsa, önce bundan tövbe etmelidir, ardından namaz kılarken özellikle canlı resmi varsa oraları kapatarak namaz kılmalıdır. Fakat, şurası önemli ki, deriye yapıştırarak yapılan dövmeler de var. 90 lı yıllardan bilenler bilir. Sakızlara kadar koymuşlardı o dövmeleri. Onlar ise geçici olduğu gibi, derinin üstünde kaldığı için abdeste engeldir. Onu tamamen çıkartıp abdesti öyle almak lazım gelir. Onun haricinde iğne ile deri altına yapılan dövme için abdestte sorun olmamakla beraber, tövbe edilmesi şarttır.

Sizlere de iyi günler.

 

Çevrimdışı

Absent Nickli Üyeden Alıntı

Peki her mezhep sünneti esas almışsa, neden her mezhebin görüşleri farklı? Allah bir, kitap bir, peygamber bir ama mezhep çok, tarikat daha çok. Ve hepsi de farklı şeyler söylüyor, birinin dediğini diğeri inkar ediyor. Yine merak doğdu içimde, bu neden böyle? Bu konuda da aydınlık istiyom. Konu konuyu açtıkça aklıma hep bişeyler geliyo ya. Başka sormayacam tamam!

Kur'an'ı Kerim'in hiç bir ayetinde mezhep belirtilmemiştir bunu şu şekilde yorumlamışlardır Neticede Müslümanlar kendi bölgelerinde yaşayan imamın fetvalarını bildiklerinden, onu tercih ederek ona göre amel ettiler. İşte bu tercih ve taraftarlık sebebiyle, zamanla “gidilen yol” mânâsına gelen mezhepler teşekkül etmiş oldu.

 

Çevrimiçi

Hüdaverdi1 Nickli Üyeden Alıntı

Herhangi bir abdest bozulması yada abdest tutmaması söz konusu değildir deri altına mürekkep işlendiği için bir sorun işgil etmez eski çaglarda bazı enfeksiyonlar dolayısıyla sağlık açısından zararlı olduğu görülerek dinen yasaklanmıştır ve yine eski çağlarda düşünülen algı şu şekilde her mezhep farklı düşünce içerisindedir. Kur'an-ı Kerim'de hiç bir mezhep geçmemiştir. Ancak her mezhep Kur'an'ı Kerim'i ve Peygamber Efendimizin sünnetini esas almıştır. --IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 12:58 -->-> Daha önceki mesaj 12:53 -- . Sünnet, Yahudi dini inancında büyük yer tutar. Tanah'a göre YHVH, İbrahim'e ve soyundan gelenlere sünnet olmalarını emretmiştir. Bu inanışın gereği olarak Yahudiler, doğumdan sonra 8. günde erkek bebeklerini sünnet ederler. ve yine Amin kelimesinin de mısırdan geldiğini kanıtlı ve ispatlı olarak söyleşiler var şu şekilde ; Mısır firavunu Amenofis(Amenhotep), yapılan her duanın sonunda kendi adının anılmasını, "amen" denilmesini emretmişti. yani "amen" kelimesi eski mısır dili olan koptça. İşte yahudiler de o zamanki mısır geleneğine uyarak böyle söylemeye başladılar.

Hüdaverdi1 Nickli Üyeden Alıntı

Kur'an'ı Kerim'in hiç bir ayetinde mezhep belirtilmemiştir bunu şu şekilde yorumlamışlardır Neticede Müslümanlar kendi bölgelerinde yaşayan imamın fetvalarını bildiklerinden, onu tercih ederek ona göre amel ettiler. İşte bu tercih ve taraftarlık sebebiyle, zamanla “gidilen yol” mânâsına gelen mezhepler teşekkül etmiş oldu.

Ama senin söylediklerinin hiç biri, benim sorularımın cevabı değil ki gülüm. Bunları bende biliyorum. Bildiğim için kafamda oluşan farklı sorular oluşuyo. Neyse boşver

Ayrıca @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ‘İslam alimleri kaynağa sahip değil demedim ki?’ diyosun ama ondan önce ‘Peygamberin helal veya haram dediği bir konuya hiç kimse kaynaksız karar veremez.’ demiştin. Yani islam alimleri elinde kaynak olmadığı için ‘haram’ diye kesip atamıyoya gelmez mi bu iş. Neden onlar haram diyemiyo kaynak varsa ki neden sen diyebiliyosun?

__________________

 

Çevrimiçi

Peygamberin sözlerinin olduğu kaynaklarla haram olduğunu okuyup anlatan bir çok alim var @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hangi alim haram diyemiyor isim verir misin?

Az önce Snoopy zahmet etmiş ve kaynaklı olarak paylaşım yapmış. Siz daha nasıl bir kaynak ve nasıl bir cevap arıyorsunuz. Biz bir kaynaktan okuyup buraya aktarım yapmışsak, hangi alim bunun tersini yapmış mesela? Bu inat neden anlamadım ben.