IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 05 Ağustos 2023, 17:04   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Stres ve depresyonun benzerlikleri nelerdir, birbirinden nasıl ayrılırlar?




Yoğun iş temposu, pandeminin yarattığı psikolojik etkiler, ekonomik zorluklar, hızla değişen dünyaya adapte olamama, ailevi problemler veya ikili ilişkilerde yaşanan iniş çıkışlar gibi farklı sorunlar, günlük hayatımızda sıkça stres ve depresyon terimleri ile karşılaşmamıza sebep olabiliyor. Kendimizde veya yakın çevremizde bulunan insanlarda gözlemlediğimiz olumsuz ruh hali, “Stres mi depresyon mu?” sorusunu akıllara getiriyor.

Kendimizi kötü hissettiğimizde veya belli başlı semptomları deneyimlemeye başladığımızda içinde bulunduğumuz durumu değerlendirmeye çalışırız; “Acaba stresli miyim yoksa depresyona mı girdim?” diye düşünmeye başlarız. Aynı soruyu etrafımızdaki insanlarda fark ettiğimiz olumsuz değişimler üzerine de sorma eğiliminde bulunuruz. Peki, bu iki kavram bu kadar iç içe girmişken nasıl birbirinden ayırabiliriz?

Bu yazımızda birbirlerinin yerine sıkça kullanılan, çoğu zaman sanki eş anlamlı iki kavrammış gibi bahsedilen stres ve depresyonun farklı yönleri üzerine konuşacağız.

Stres ve depresyon

Stres ve depresyonun ilk bakışta birbirleriyle karıştırılmasına neden olan bazı ortak özellikleri vardır: Bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkileme, 7’den 70’e her yaş grubundaki bireylerde görülebilme, enerji düşüklüğü ve motivasyon eksikliğine neden olma, iştah ve uyku problemlerini ortaya çıkarma gibi olumsuz durumlar, çoğu zaman bu kavramların benzer olduklarını düşündürür. Oysa ki, stres ve depresyon ikiz kardeşler gibi görünseler de aslında aralarında belirgin farklar vardır.

Stres, vücudun günlük yaşamda karşılaşılan olaylardan etkilenmesi sonucu fiziksel, psikolojik ve duygusal olarak tepki vermesidir. Tek başına bir hastalık olmamasına karşın birçok hastalığın zeminini oluşturabilir.

Depresyon ise uzun süren üzüntü hali ve ilgi kaybıyla kendini gösteren bir duygu durum bozukluğudur ve vakit kaybetmeden üzerine çalışılması gerekir.

İki kavramı daha derinlemesine incelemeden önce sadece tanımlarına bakıldığında bile aslında en büyük fark olarak stresin vücudun verdiği bir tepki, depresyonun ise ciddiye alınması gereken bir duygu durum bozukluğu olduğu söylenebilir.

Benzerlikler:

Uyku: Uyku düzeninde bozulmalar, uykusuzluk veya normalden daha fazla uyuma isteği hem stres hem de depresyonda görülebilir.

Yaş: Yaşamın hangi yaşta ne getireceğinin belli olmaması nedeniyle stres ve depresyon oldukça küçük yaşlardan ileri yaşlara kadar deneyimlenmesi mümkün olan durumlardır.

Beslenme: Stresli zamanlarda ve depresif ruh halinde beslenme şeklinde değişiklikler gözlemlenebilir. Kişi, iştah kaybı yaşayabildiği gibi aşırı yeme isteğini de deneyimleyebilir.

Ruh hali: Depresyon ve stres, kişinin enerjisinin düşmesine, motivasyon düşüklüğü yaşamasına ve genel olarak mutsuz bir ruh haline bürünmesine neden olabilir.

Not: Depresyonda, stresten farklı olarak kişi daha ciddi ve karamsar duyguları uzun süreli deneyimleyebilir (yaşama isteksizliği, hayata karşı ilgi kaybı ve sosyal ortamlardan kendini çekme gibi).

Farklılıklar:

Sebepler: Stres, daha çok günlük yaşantımızda karşılaştığımız olaylar sonucunda gelişir; depresyon, acı kayıplar veya kazalar gibi trajik durumlardan sonra oluşabilir.

Süre: Stres, genellikle tetikleyici nedenlerin var olduğu süreçte ortaya çıkar ve kısa sürelidir. Depresyon, şiddetine bağlı olarak aylar, hatta yıllar boyunca devam edebilir.

Önleme: Stresi kontrol altında tutmak için meditasyon, nefes egzersizleri gibi teknikler etkili olabilir; depresyon için önleyici bir yöntem yoktur, tedavi edilmesi gerekir.

Tedavi: Stres, tek başına bir hastalık değildir; o nedenle özellikle düşük seviyelerde tıbbi bir yardım gerektirmez. Depresyon, uzman desteği alınarak, doğru tanı ve tedavi ile ilerlenmesi gereken bir süreci barındırır.

Not: Stres, çoğu zaman tetikleyiciler ortadan kalktığında kendiliğinden yok olabilir, fakat depresyonun tıbbi bir müdahale olmadan tedavisi mümkün değildir.

Stres, kontrol altına alınabilir bir tepkidir

Stres, insanoğlunun var olduğu ilk günden beri, herkesin deneyimlediği fizyolojik bir tepkidir. Modern çağda stres faktörlerinin artmış olması, stres tepkisinin kronik hale gelmesine ve yoğun strese bağlı farklı durumların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hayatlarımızda ciddi kararlar aldığımız dönemlerde; evlenme, iş değiştirme, yeni bir şehre taşınma, önemli bir sınava girme veya bir ilişkiye başlama gibi dönüm noktalarında kendimizi stresli hissederiz; sebebi içinden geçmekte olduğumuz süreçtir, değişimdir. Bu nedenle stres “durumsal“dır; yani gelir ve gider. Örneğin, hayatınızı etkileyeceğini düşündüğünüz bir sınavın öncesinde stresli olmanız tahmin edilebilir bir durumdur, sınavı atlattıktan ve sonuçlarını aldıktan sonra yaşadığınız stresin de geçeceğini bilirsiniz, o nedenle stres depresyona kıyasla daha kısa ömürlüdür.

Stres, vücudun savunma mekanizmasını harekete geçirir. Belki daha çok yemek yersiniz, belki iştahınız kapanır yemek istemezsiniz ya da stresli olduğunuzda kendinizi çok yorgun hissetmenize rağmen uyuyamazsanız, uykunuz kaçar; sebebi, vücudunuzun aslında stres faktörlerine karşı tepki gösteriyor olmasıdır.

Vücut, strese karşı harekete geçer. Bir nevi sizi uyarır, bir şeyleri değiştirmeniz için sinyal verir. Depresyon ise bir şeylerle başa çıkabilme yetisinin kaybolduğu noktada oluşur, vücut bunun için önleyici bir sinyal vermez. Depresyonu deneyimleyen kişinin uzman kontrolünde tedaviye başlaması yapılması gereken en doğru hamledir. Stres ise çoğu zaman farklı teknikler ile yönetilebilir. Örneğin, meditasyon yapmak, farkındalık çalışmalarına katılmak, doğada daha fazla zaman geçirmek, spor yapmak veya nefes egzersizleri uygulamak gibi birçok farklı yöntem stresle ve stresin ortaya çıkardığı olumsuz durumlarla baş etmekte etkilidir.

Stres, yukarıda da bahsettiğimiz gibi tek başına bir hastalık olmamasına rağmen kontrol altına alınamadığında farklı hastalıkların oluşumunu destekleyebilir. Genellikle, stresin en hızlı ve yoğun bir şekilde etkilediği organ olan mide, yoğun stres karşısında ağrımaya başlar. Benzer bir şekilde cilt hastalıkları da stres yüzünden hızlı bir şekilde oluşabilir. Saç dökülmesi ya da sivilce oluşumu gibi istenmeyen durumların altında stresin yatması sıkça karşılaşılan bir durumdur. Fiziksel sorunların yanı sıra stres yönetiminde başarılı olamayan kişilerin düşük libido şikayetleri yaşadıkları da yapılan bilimsel çalışmalarda yer almaktadır.

Stres, bireyin yaşam kalitesini düşürebilecek etkiler yaratmasına rağmen kontrol altına alınabilir ve çeşitli tekniklerle yönetilerek üstesinden gelinebilir bir reaksiyondur. Fakat, stres kontrol altına alınamadığında ve çok uzun süre devam ettiğinde kişinin depresyona girme ihtimalini artırır, o zaman da zaman kaybetmeden uzman desteğine ve uygun tedaviye ihtiyaç duyulur.

Depresyon, tedavi gerektiren bir hastalıktır

Depresyon, beyni etkileyen bir hastalıktır ve kişinin tek başına halledebileceği, iyileştirebileceği basit bir durum değildir. Stresi yönetmek için kişinin kendi kendine uygulayabileceği çeşitli teknikler olsa da depresyon için bu durum geçerli değildir. Nasıl ki grip olduğumuzda ya da enfeksiyon kaptığımızda iyileşebilmek için doktora gidiyor ve uygun ilaçları kullanarak tedaviye başlıyorsak, depresyonu iyileştirmek için de uzman görüşüne başvurmak gerekiyor.

Sevilen birisinin kaybı, trajik kazalar, madde kullanımı, genetik yatkınlık, kronik stres veya çeşitli ilaçların depresyonun ortaya çıkmasında tetikleyici rol oynayabilir. Yaşanan benzer trajik olaylar, her bireyde aynı etkiyi yaratmaz, o nedenle “Depresyonun kesin sebebi şudur” şeklinde bir yorumlama mümkün değildir.

Uykusuzluk, iştahsızlık ya da enerji kaybı gibi yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ve strese benzer semptomlar gösterse de depresyon, kişinin hayatında daha ciddi etkiler yaratabilir. Hayattan zevk alamama, hiçbir şey ile mutlu olamama, unutkanlık, dikkatsizlik, umutsuzluk, çaresizlik, kişilik değişikliği, kendine zarar verme ve yaşama isteksizliği gibi karamsar duygular depresyonun en önemli belirtilerindendir. Uzun süren mutsuzluk hali, yaşamaya karşı isteksiz olma, tüm sosyal ortamlardan kendini çekme ve hayattaki her şeye karşı ilgisini kaybetme durumları kişinin vakit kaybetmeden yardım alması gerektiğinin göstergesidir.

Depresyonun tanılanmasında ilk adım psikiyatrik muayane ile gerçekleşir, hastanın yaşadıkları dinlenir. Aynı zamanda, depresyonunun şiddetinin belirlenmesi ve uygun tedaviye başlanabilmesi için psikometrik testlere, çeşitli kan tahlillerine ve beyin emarı sonuçlarına da başvurulur.

Önemli not: Kendinizde ya da çevrenizde depresyon belirtilerini gözlemliyorsanız yardımın ulaşılmaz olmadığını ve depresyonun kendiliğinden ortadan kalkamayacağını hatırlayın.

Kaynak: lifehack, psikiyatri.org, medicalpark, acıbadem

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Stres Faktörleri nelerdir, PySSyCaT Ruh Sağlığı 0 26 Ekim 2014 00:11
Stres Kaynakları Nelerdir PySSyCaT Ruh Sağlığı 0 25 Ekim 2014 23:54
Stres nasıl giderilir PySSyCaT Ruh Sağlığı 0 25 Ekim 2014 23:51
Stres Nedir ve Belirtileri Nelerdir PySSyCaT Ruh Sağlığı 0 21 Ekim 2014 11:06
İnsanlar İkiye Ayrılırlar Liaaa Kişisel Gelişim 0 06 Haziran 2012 15:44