IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

1Beğeni(ler)
  • 1 Post By Amelia

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 08 Nisan 2014, 17:47   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Renk Ve Algı Psikolojisi




Renk ve rengin özellikleri

Işığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyarak gözümüzde bıraktığı etkiye renk denir. Renk kavramı içinde birbirinden farklı dalga boylarına sahip, kendi fiziksel sınırları içinde farklı tonlara, doygunluklara ve değerlere ulaşabilen ışın gruplarını tanımlamak gerekir. Bir rengin yansıttığı ışık miktarına göre bir “değeri”, aynı renk ailesinin değer ve doygunluk açısından ayrılan ancak yakın ilişkileri görülen derecelenmeye bağlı “tonu”, görsel şiddetine ve saflığına göre de bir “doygunluğu” söz konusudur. İnsanlarda renk duygusunun oluşması için bir cisimden yansıyan ışığın yanısıra, gelen ışık karşısında normal çalışan bir göz ve beyinde kusursuz bir görme merkezi gerekir. Bu bağlamda renk şu üç sistemde incelenir:



a) Psikolojik sistemde renk: Beynimizde uyanan bir duyumdur.

b) ****olojik sistemde renk: Çeşitli ışık cinslerinin göz retinası üstündeki sinirler vasıtasıyla oluşturduğu****olojik olaylardır. Sinir sistemlerimizde renk mevcuttur.

c) Fiziksel sistemde renk: Işığın hangi dalga uzunluklarını hangi oranda bulundurduğuna dair, ölçülerle rakamlarla ifade edilebilen değerleridir. Göz bu dalga titreşimlerini renk sinirleri vasıtasıyla beyne gönderir ve renk görülür (Çağlarca, 1993).

Kısaca, ışığın göze gelmesi fiziksel, bu ışınlar karşısında gözde meydana gelen işlemler ****olojik, ışınların gözde algılanması olayı psikolojik olaydır.

Çevreyle olan duyusal etkileşimimizin ağırlıklı kısmı, ışık ve renk uyaranlarının oluşturduğu görsel algılamalarımıza dayanmaktadır. Işık frekansının belli bir orandaki yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkan renkler, içerdikleri düşük ya da yüksek titreşimli enerjileriyle insan psikolojisi ve davranışları üzerinde etkili olmaktadırlar.

Renklerin psikolojik etkileri, insanın zihinsel aktivitelerini, fiziksel performansını, psiko sosyal durumunu etkilemekte, insan-donanım-çevre sistemi içinde önemli bir rol üstlenmektedir.



Rengin psikolojik etkileri

Psikolojik etkilerine göre renkler sıcak ve soğuk olarak sınıflandırılır.Sıcak renkler, dalga boyu yüksek olan sarı, kırmızı ve turuncudan oluşur. Bunun yanı sıra dalga boyu daha düşük olan soğuk renkler ise mavi, mor ve yeşildir. Sıcak renkler daha çabuk algılanabildikleri ve görsel düzen içinde görünebilir olduğu için bize yakın olma hissi uyandırır. Soğuk renklerin ise geriye çekilme etkisi vardır, uzaklık hissi doğurur (Uçar, 2004)



Sıcak renkler, izleyeni uyarır ve neşelendirir. Fiziksel gücü, enerjiyi, dinamizmi arttırır, metabolizmayı hızlandırır; fazlası ise heyecan, yorgunluk, şiddet, saldırganlık ve konsantrasyon güçlüğü yaratabilir. Örneğin, Amerikan otomobil kuruluşu, kırmızı renkli otomobil kullananların diğer renklerde araç kullananlara göre daha mfazla kaza yaptıklarını belirlemiştir (Becer,1999). Ayrıca, trafik işaretlerinde örnek teşkil ettiği gibi, tehlike ve yasakların belirtilmesinde kırmızının, dikkat, uyarı amaçlı olarak sarı rengin kullanıldığı görülür. Turuncunun dışa dönüklük, girişimcilik, sosyallik sağladığı, sarının şeffaflık, hafiflik, serbestlik duygusu uyandırdığı da ortaya konmaktadır. Sıcak renkli cisim ve mekanların daha yakında ve büyük göründükleri bilinir.

Örneğin büyük mekanların küçük görünmesi istendiğinde sıcak renkler kullanılması uygun olduğu gibi, küçük mekanların da soğuk renklerle boyanarak daha büyük algılanması sağlanabilir. Soğuk renkler ise yatıştırıcı ve dinlendiricidir; güven, huzur, üretkenlik, sorumluluk, düzen, ferahlık, barış, özgürlük gibi duyguları çağrıştırır. Düzeni ve rahatlık duygusunu çağrıştırması nedeniyle resmi giysiler ve üniformalarda mavinin tercih edilmesi, hastane odalarında, ameliyat giysilerinde parlamayı önlemesinin yanında, negatif enerjiyi alması, güven ve huzur telkin etmesi nedeniyle yeşilin kullanılması birer örnektir. Soğuk renkler aşırı dozda kullanıldıklarında ise kasvetli, hatta moral bozucu, bir etki yaratabilirler; tembellik, ağırkanlılık, hayalperestlik, duygusallık uyandırabilirler.

Işığın tamamen yutulduğu ya da yansıtıldığı birer renksizlik durumu olan siyah ve beyazın ise meydana mgetirdiği bazı psikolojik çağrışımlar söz konusudur. Siyah, güç, tutku, otorite, ciddiyet, resmiyeti temsil ederken; beyazın temizlik, saflık, istikrar, teslimiyet gibi çağrışımları söz konusudur. Gelinlik ve hemşire giysilerinin beyaz olması bu masumiyet, arılık ve hijyen duygusuna dayanır. Rengin, objelerin algılanan ağırlığı, mekanlarda geçirilen sürenin uzun ya da kısa hissedilmesi üzerinde de etkili olduğu saptanmıştır. Ağırlık etkisinin kırmızı, mavi, turuncu, yeşil, sarı gibi bir sıralamayla azaldığı belirtilmiştir.

Ayrıca yapılan tahminler, sıcak renklerin hakim olduğu mekanlarda geçen zamanın gerçek sürenin üstünde olduğu, soğuk renklerle renklendirilmiş mekanda geçirilen sürenin ise gerçek sürenin altında kaldığı yönündedir. (Aydınlı, 1989). Yapılan deneylerde, renklerin bireyin koku ve tat alma duyuları üzerinde de etkili olduğu saptanmıştır. Örneğin sarı ve yeşilin ekşi, turuncu, sarı ve kırmızının tatlı, mavi ve yeşilin acı, soluk yeşil ve açık mavinin tuzlu tatları çağrıştırdığı, yeşilin çam kokusunu, eflatunun parfüm kokusunu çağrıştırdığı saptanmıştır (Teker, 2003).

Renklerin insanda yarattığı psikolojik etkilerin iyi bilinmesi durumunda, etkisi güçlendirilmiş mekanların elde edilebilmesi kolaylaşacaktır. Renklerin, mimaride kullanımında, bilinen özelliklerin özenli bir denge içinde değerlendirilmesi gerekir. Bir renk, eşyayı olduğundan daha büyük gösterirken, duvarlarda kullanıldığında odayı olduğundan daha küçük gösterebiliyor.

Renklerin insanın duygusal yaşamını etkileme özelliği de, mimaride sürekli kullanılır. Çünkü renkler, insanların duyu organlarındaki algılamayı etkiler. Örneğin bir eşya herhangi bir renkle sert görünürken, diğer bir renkle yumuşak görünebilmektedir. Yine bazı renkler insanların seslere duyarlılığını arttırmakta, bazıları da azaltmaktadır. Bir başka araştırmada, bir içecek, rengi yüzünden daha tatlı algılanabilmektedir. Sonuç olarak renkler insan duyularını belli ölçülerde yanıltabilmekte ya da yönlendirebilmektedir.

Renkler, objelerin büyüklüğünün farklı algılanmasına neden olurlar. Bir eşya, soğuk renklerle daha küçük, sıcak renklerle daha büyük görünür. Yine soğuk renkli eşyalar daha uzakta, sıcak renkli eşyalar daha yakında hissedilir. Evin içindeki odanın duvarları, sıcak renklerin koyu tonlarından biriyle boyandığında, duvarlar daha yakın görünecek, bu yüzden de oda olduğundan daha küçük algılanacaktır. Eğer tavan koyu bir sıcak renge boyanırsa basık görünecektir. Oysa bu evin dışı sıcak renklerden biriyle boyansa, ev olduğundan büyük gibi hissedilecektir.

Mimaride, sıcak ve soğuk renklerin bu özellikleri, bir binayı ya da odayı olduğundan büyük ya da küçük göstermek için sıklıkla kullanılır. Örneğin bir koridorun kısa kenarı soğuk, uzun kenarı sıcak renge boyanarak, koridor geniş, gereksiz uzunluğu da kısa gösterilebilir. Yine mimaride, zamanın yavaş geçmesinin istendiği yerlerde sıcak renkler önerilir. Zamanın olduğundan hızlı geçmesinin istendiği yerlerde ise soğuk renkler tercih edilir. Örneğin, binaların misafir odaları soğuk renklerle boyalı olduğunda, insanlar rahatsız olmadan uzun süre bekleyebilirler. Doğal ışığın az olduğu mekanlarda sıcak renkler kullanılır. Sıcak renkler ortamı daha ışıklı gösterir. Doğal ışığın fazla olduğu mekanlarda ise soğuk renkler ışık düzeyini dengeler. Mekanın ısısını olduğundan yüksek göstermek için yine sıcak renkler kullanılır. Çok sıcak ortamlarda ise soğuk renklerle görsel ısı dengesi sağlanır.

Ana renklerin dışında olan siyah, beyaz, gri ve kahverengi, genellikle yapı malzemelerinin doğal renkleri olmakla mekan kurgusu açısından özel önem taşımaktadır. O yüzden bu başlık altında bazı özelliklerine değinmekte yarar vardır.

SİYAH : Bu rengin, ışığı emici bir özelliği vardır. Bundan ötürü mekanı küçük göstermenin en etkili yoludur. Siyah, çok yoğun ve ağır enerjiler taşır. Kullanıldığı yerlerde dikkatli olmak gerekir.

BEYAZ : Siyahın zıddıdır. Yani ışığı yansıtır ve mekanı alabildiğince geniş gösterir. Ayrıca her türlü renkle uyuştuğundan kullanım alanı geniştir. Fakat çok yoğun kullanıldığında donuk ve soğuk bir atmosfer yaratacağı gözden uzak tutulmamalıdır.

GRİ : Siyahla beyaz arasındaki dengeyi gösterir. Genel olarak sıkıcı ve yoğun enerji yayar. Çoğunlukla fon rengi olarak kullanılır. Grinin açık tonları parlak renklerle kontrast oluşturur, yumuşak renklerle uyum sağlar.

KAHVERENGİ : Bağlılığı ve toprağı sembolize eder. Yoğun bir enerji taşıdığından ölçülü kullanılmalıdır. İnsana kendine güven ve emniyet hissi verir. Tamamlayıcı renk olarak açık turuncu yeşil ve turkuaz kullanılabilir.


RENKLERLE ETKİLEŞİM

Bazı renkler, beynimizin sahip olduğu yüksek frekansları daha rahat etkiler. Çünkü onlar daha yüksek dalga frekansına sahiptir. Bazı renkler ise düşük frekanslıdır ve düşük enerji değerlerinde faaliyet gösteren vücut bölgelerimizle etkileşim içinde bulunurlar.

İnsan bedeni, bir çok enerji alanına bölünmüştür. Bedenimizi çepeçevre saran bu enerji alanları, vücudumuz ve onun hayati fonksiyonlarıyla sıkı sıkıya bağlıdır. Vücudumuzu bulut gibi saran bu enerji alanı, ışık, renk, elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli bir etkileşim içinde bulunur. Bunları bilimsel olarak ölçmek mümkündür." diyor Ted ANDREWS[i] ve devam ediyor :

“Renk bir ışık frekansının belli oranlarda yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Bu özellikleri ile, uyarıcı oldukları kadar çökkünlük yaratıcı, yapıcı oldukları kadar yıkıcı, itici ya da çekici olabilirler. Buradan yola çıkarak her rengin bazı tedavi edici ve dengeleyici unsurlar taşıyabileceğini söyleyebiliriz."

Bu bilgileri, bedenimizin içinde yaşadığı mekanlara yansıtırsak, mekan kurgusunun içerdiği amacın da renklerle desteklenebileceği, bu etkinin doğru renklerle güçlendirilebileceği, yanlış renklerle zayıflatılacağı sonucuna da varabiliriz. Biraz daha düşündüğümüzde, çevremizdeki renkleri seçmenin, "ben böyle istedim" demekten başka bir açıklama getiremeyen mimarın ya da dekoratörün seçimine terk edilecek kadar basit bir iş olmadığını anlarız.

AURA

İnsan vücudunu çepeçevre saran ve onun içine işleyen spektrum alanına yani elektromanyetik bölgeye AURA denir. Yunanca “esinti” ya da “meltem” anlamına gelir. Auranın temel görevi, atmosferdeki beyaz ışığı emerek temel renklere ayırmak ve enerjilerinden yararlanmak üzere ilgili güç merkezlerine yani çakralara iletmektir. Sağlıklı bir insanın aurasındaki renkler canlı temiz ve pürüzsüzdür. Yorgunluk ve fiziksel sağlık sorunları, auranın canlılığını doğrudan etkiler. Olumsuzluktan etkilenen bölgelerde benekler, enerji okları ve gereksiz parçacıklar oluşur. Giderek enerji kaybına yol açan çatlaklar ortaya çıkar.

Aura; üç katmandan meydana gelir. Vücudun içine işlemiş olan ilk katmana “eterik alan” denir. Bu katman; güneşten, gezegenlerden, atmosferden ve çevremizden gelen hayati enerjileri bedenimize ileten bir araçtır. Yaklaşık 10 cm kalınlığındadır. Çevresine çoğunlukla mavi ve gümüşi bir parlaklık saçar. Diğer katmanlara göre daha yoğun titreşimlere sahiptir ve daha katıdır. Omuz ve baş çevresi, en çok yoğunlaştığı bölgelerdir.

İkinci bölge “psikolojik alan” olarak adlandırılır. Genişliği yaklaşık 1 m dir. Fakat bu kalınlık bireyin duygusal durumuna göre değişim gösterir. İlk bölgeye göre yoğunluğu daha düşüktür. Dördüncü boyutla ilişkilidir. Uzay ve zaman kavramları bu bölgede nötralize olur. Yani boyutsuz hale gelir.

Üçüncü bölge “zihinsel ya da ruhsal alan” dır. 2.5 m genişliğindedir. Karakter yapısına göre bu genişlik artabilir. Sürekli hareket halindedir. Beşinci boyut ile bağlantılıdır. Diğer canlılarla ve varlıklarla, bu alan vasıtası ile ilişki kurarız.

Dördüncü farklı bölge, ilk üç katman arasında uyum bölgesi olarak yer alan “çift eterik alan”dır. Görevi; ana katmanlara enerji taşıyarak onları desteklemektir. Bu ara katmanlar oksijeni toplayıp, karbondioksiti tahliye ederek, hücre duvarını oluşturan gözenekli zarlara benzer görev üstlenirler.. Bir başka yaklaşımla, işlev bakımından atmosferi dengede tutan ve hayati fonksiyonları destekleyen, mor ışınları süzen ozon tabakasına benzetilebilir.

Daha önce ancak bu konuda özel yeteneği olan kişilerce algılanabilen aura ilk kez, Londra’daki St. Thomas hastanesinde Dr. Walter J. KILNER tarafından geliştirilen mor ötesi spektrumun görünmez enerjisine duyarlı bir ekran sayesinde görünür hale gelebilmiştir. Semyon ve Valentine KIRLIAN tarafından bulunan, auradaki renk ayrımlarını algılamayan, sadece doğal enerji alanlarını görüntüleyen Kirlian fotoğrafçılığı ile aura görüntülenmesini karıştırmamak gerekir. Vücudun yaydığı elektriksel ve manyetik enerjiler, beyin dalgalarını ölçen EEG gibi modern cihazlarla da ölçülebilmektedir. İnsanın yayınladığı ışınlar, yatay ve dikey olarak çeşitli uzunluklarda çevreye yayılır. En uzun ışınlar parmaklardan, dizlerden ve kalçalardan çıkanlardır.

Buradaki elektromanyetik spektrum gözle görülen ve görülmeyen enerjilerden oluşur. Auradaki spektrum, görünür ışıklara göre farklı bir bölgede yer alan fakat güneş ışığınınki ile tamamen paralellik gösteren bir özelliktedir. Sekiz renkten oluşan sistemimize vücudumuzda sekiz temel çakra karşılık gelir. Bu renkler değişik hızda hareket eden ışınlar ya da dalga boylarıdır. Spektrumun bir ucunda, dalga boylarının yavaş hareket ettiği ve uzun çizgiler meydana getirdiği yerde kırmızı renk oluşur. Dalga boylarının hızlı hareket ettiği ve kısa çizgiler oluşturduğu diğer ucunda ise daha az yoğunluktaki renkleri, örneğin maviyi ve moru fark ederiz. Bizim renk olarak algıladığımız bu dar aralığın dışında; kızıl ötesi ve mor ötesi ışınları, gamma ışınları, x ışınları, kozmik ışınlar ve radyo dalgaları gibi bir çok değişik ışın bölgeleri vardır.. Görünür ışık bölgesi tüm spektrumun ancak yüzde beşi kadar bir alan kaplamaktadır. ( Şekil s:108 )



İnsanlar kendi manyetik atmosferlerine bağlı olarak karakterlerini oluştururlar. Kişilerin duygu dünyası ve genel mizaçları, söz konusu manyetik atmosferin bir ürünüdür. İnsandaki fiziksel, zihinsel ya da ruhsal değişimler, anında aurasına yansır. Örneğin aurasında kırmızı renk eksikliği bulunan bir kişi, içe kapanık ve ciddi bir karaktere sahiptir. Fiziksel olarak ta düşük tansiyondan şikayet eder. Öte yandan aurasında yoğun bir kırmızı olan kişinin çok dışa dönük bir yapıda olduğu gözlemlenir. Bu iletişim karşılıklıdır. Edgar CAYCE’ya göre insanın en sevdiği renk, aurasında en ağırlıklı olarak bulunan renktir. Bir gün aura renklerine dıştan müdahale yöntemleri bulunduğunda birçok sorunun kolaylıkla çözülebildiği görülecektir.



Renk konusunda yapılan araştırmalardan elde edilen bulgular



Renklerin insanda uyandırdığı ****olojik ve psikolojik etkiler göz önüne alındığında hareketlerimizi ve reaksiyonlarımızı etkilediği ortaya konulmaktadır. Renk konusunda yapılan araştırmalarda renkle ilgili bulgulardan bazıları şöyledir:



Sayfa üzerine konulan renkli kapakların, görsel stresi ve başağrısını azalttığı, -aydınlatma ve metin özellikleri de dikkate alınarak- okul çağındaki çocukların %25’inde okuma hızını arttırdığı tespit edilmiştir. (Wilkins, 2001)


Uyarıcı tasarıma ait mevcut standartlar ve talimatlarda, kırmızı, turuncu ve sarı renkleri tehlike, uyarı ve mönlem sinyalleri olarak uygulanmaktadır. Katılımcılar üzerinde yapılan deneylerin sonuçları, yaralanma olasılığı, okunabilirlik, ürünün fark edilirliğine dayalı algılanan risk değişkenleri açısından renkle sunulan işaretlerin, etiketlerin, siyah-beyaza oranla çok daha okunaklı ve fark edilir olduğunu ortaya koymuştur. (Braun , Mine and Silver , 1995)


Renk görsel işlemlerde dikkati destekleyen, ekrandaki enformasyonu hızla düzenleyip, yapılandıran bir faktör olarak bilgisayar sunumlarında büyük önem taşır. Bilgisayar ortamına aktarılmış haritalardaki renk kullanımı da bir tür coğrafik bilgi sistemi gibi ele alınarak, renk ve şekille tanımlanmış harita sembollerinin oluşturduğu örüntülerin algılanmasında işten beklenen bilişsel taleplere de bağlı olarak önemli rol oynar. (Smith, Dunn, Kirsner and Randell ,1995)


Bilgisayar destekli öğretimde ekran rengiyle dersler arasındaki etkileşimi araştıran çalışmalarda her ders bölümü için ayrı bir renksel tema kullanıldığında hafıza testlerinin etkili olduğu gözlenmiştir. Sonuçlar, ekran rengiyle, ders görevleri arasında bir etkileşim olduğunu, hafıza içerikli bir etkisi olduğunu ortaya koyar. (Clariana, 2004)


Web sayfalarındaki linklerde mavi rengin kullanımına ilişkin eleştirilerde mavi rengin zor kavranır, dalga uzunluğundan dolayı odaklanma etkisinin az olduğu vurgulanır.Yaşlanmayla birlikte mavinin algılanmasındakihassaslığın arttığına dikkat çekilerek, retinanın merkezinde maviye hassas konik duyargaların yoksunluğu nedeniyle küçük nesnelere karşı bir mavi körlüğünden söz edilmektedir. Konik duyargaların %64’ü kırmızıya duyarlı olmasına rağmen dış kenarlara doğru azaldıkları için ilk etapta rahatlıkla gözükmezler. Algılamanın ilk aşamasında maviye duyarlı konik duyargalar, ikinci aşamasında kırmızıya duyarlı konik duyargalar devreye girer. Sonuç olarak mavinin küçük objeler için değil ama zemin rengi için uygun olduğu söylenebilir. Sıcak renkler (kırmızı , sarı, turuncu gibi) aktif durumları göstermede, dikkat gerektiren durumlarda kullanıcının katılımını sağlamada kullanılır; soğuk renkler (yeşil, mavi, mor gibi) ise arka planı göstermede ve enformasyonu konumlandırmada etkilidir. (Pearson and Van Schaik., 2003)


Bu konudaki diğer bir araştırmada da renk kombinasyonlarının doğruluk payı, araştırma ve reaksiyon hızı üzerinde etkili olduğunu saptamıştır. Ek olarak bu kombinasyonlar tercih ve sunum kalitesi ve performans müzerinde de etkilidir. Mavinin üst renk (metin rengi) olarak uygun olmadığını söyleyenlerin yanı sıra beyaz zemin üzerinde etkili olduğunu ortaya koyanlar da vardır. (Ling and Van Schaik, 2002)


Deneysel veriler, parlaklık ve renk tonlarına dayalı kombinasyonların görsel tercihleri ve okuma hızını etkilediğini ortaya koymaktadır. Okuma hızının geliştirilmesi açısından üst rengin zemine göre daha koyu ve mdaha az doygun; görsel tercihleri geliştirmede ise zemin renginin daha koyu ve üst rengin daha doygun olması gerektiği ortaya konmaktadır. (Wu and Yuan, 2003)

Çalışma yeri rengi, çalışanların durumunu, tatminini, motivasyonunu ve performansını etkileyen bir çevresel faktördür. Sıcak renkleri insanları dışa odakladığı, çevreyle olan farkındalıklarını arttırdığı; soğuk renklerin ise içe döndürdüğünü, görsel ve zihinsel işlere odaklanmayı sağladığı görülür. Kırmızı saldırganlık, kızgınlık, gerilim, heyecan, mutluluk, dinamizm ile birlikte anılmakta, mavi, yeşil rahatlama, konfor, güvenlik, barış, huzurla ilişkili olmaktadır. Çalışma yerlerinde çevreyi izleyen öğrencilerin duygu ve düşünceleri üzerine yapılan anketlerde, mavi odada kırmızı odaya göre kendilerini daha sakin ve iyi hissettiklerini belirtmişlerdir. Çevresel ilişkiler açısından mavi sakinleştirici, kırmızı güdüleyici bir renk olmakla birlikte, çevre renklerinin işin niteliğine uygun seçilmesi gereklidir. (Stone , 2003),

Bilgisayar sunumlarında renge dayalı kodlama metodolojisi kullanıldığında monokrom veya katmanlanmamış sunumlara oranla hedefe ulaşma süresinde belirgin azalma görülmüştür.Görsel katmanlama geniş olarak kartografi ve haritamsı bilgisayar gösterimlerinde kullanılır. Renk kullanımı burada katmanların ayrımlaşmasını ve yüksek fark edilirliğin oluşmasını sağlar. Görsel katmanlaşma bir anlamda öğrenme sürelerinin kısalmasında ve hata oranlarının azalmasında etkilidir. (Laar and Dehse, 2002). Renk katmanlarının yoğunlukla kullanıldığı diğer önemli bir alan da üç boyutlu tasarım ve üretim yazılımlarıdır. Verilerin ayrı katmanlar halinde değerlendirilerek, düzenlendiği ve son aşamada birleştirildiği bu uygulamalarda gerekli değişikliklerin hızla ve kolayca yapılabilmesi, zaman, emek ve enerji kayıplarını da en aza indirgemektedir.


Günümüzde iş göreninin vazgeçilmez aracı olan bilgisayarların yazılım ve donanım bileşenleriyle birlikte insanın yeteneklerine uyum sağlaması önem arz etmektedir. Bu uyum sorunu gerek bireyin işe alınmasında bilişsel ve psikolojik niteliklerin tespitinde, gerekse möbilgisayar sistemlerinin tasarımında ve neticede her türlü bilişim sistemlerine dayalı iş tasarımlarında dikkate alınmak durumundadır. Yazılımlar açısından insan niteliklerine olan duyarlılık daha belirgin ve tasarımı da daha zordur. Özellikle paket programların ortaya çıkmasıyla beraber kullanıcı ara yüzleri bilgi iş görenlerinin iş verimliliğini etkileyen en önemli faktörler arasında yer almıştır. Burada algılama, bilginin görsel olarak sembolizasyonu, grafik tablolama, biçimin yanı sıra renk de kullanıcı açısından bilgilerin anlaşılmasında önem arz etmektedir. Geleceğin yaşam ve iş dünyasında bilgi iş göreninin mverimlilik sorunu artan bir şekilde yöneticileri meşgul edecek ve bilişsel ergonomi alanındaki çalışmalar önem kazanacaktır (Akova, 2000).


Renklerin doğru kullanıldıklarında performansı ve verimliliği arttırıcı özelliklerinin yanısıra, bilinçsiz kullanıldıklarında yorulma, stres artışı gibi durumlar yaratabilir, görsel algılamayı düşürebilir, görme gücüne zarar verebilir, çalışanların hata oranını arttırabilir; yönlenme ve güvenliği olumsuz etkileyebilir.


Renk ve Işıklar

Çevremizle ilgili algılarımız ve izlenimlerimizin çogu görsel duruma baglıdır. Bir mekanın insanlar tarafından nasıl algılandıgı ve insanların bu algılama işlemi sonucunda mekana yönelik oluşan tepkileri, mekanın nasıl sunulduguna baglıdır. Insanın psikolojisi ve ****olojisi kullanılan ışık düzeneginden etkilenir; her birey çevresine farklı tepkiler verir. Işıgın dagılımı, düzeyi ve oranı algılama işlemini etkiledigi gibi işitme ve sıcaklık hislerini de etkiler. Işık, bina tasarımlarının, özellikle de, iç mekan düzenlemelerinin vazgeçilmez tasarım unsurlarından biridir. Hızlanan teknolojik gelişmeler, insanların gereksinimlerini en iyi biçimde karşılamak amacıyla, tasarımlara da yansıtılır. Bu gelişmeleri destekleyecek bilimsel araştırmalar hızlandırılmalı ve teknolojik gelişmeye uyum saglanmalıdır. Işık ve aydınlatma da bu yönde çalışılması gereken, mekan tasarımları açısından önemi olan unsurlardır

Alıntı

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
algı, psikolojisi, renk, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Duyum ve Algı Amelia Kişisel Gelişim 0 27 Mart 2014 21:25
Algı Kanalı Liaaa Ruh Sağlığı 0 28 Şubat 2012 17:27
Algı Dünyamız. Sihir Makaleler 0 12 Ekim 2011 09:06
Algı (Kavramlar) YapraK Felsefe 0 30 Mart 2009 21:47
Algı düzeyi Antéchrista Genel Paylaşım 7 23 Temmuz 2006 18:06