IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

4Beğeni(ler)
  • 2 Post By Sır
  • 1 Post By Sır
  • 1 Post By Sır

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 25 Nisan 2018, 10:32   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Artvin Yöresel Örf Ve Adetleri




DÜĞÜN ADETLERİ (KIZ KÖÇÜRME – OĞLAN EVERME):


Kız isteme:
Kız isteyecek kişilere "elçi" denmektedir. Elçiler yörenin hatırı sayılır kişilerinden seçilir. Kız tarafı gelenleri hoş karşılar. Bunun tersi ayıp sayılır. Kız verilmese bile elçi ağırlanmalıdır.

Elçi tarafından konu "Allah'ın emri Peygamberin kavli" sözleriyle açılır. Kız tarafı düşünmek için müddet ister. Verecek olsa bile ilk gelişte "evet" demez. İkinci ya da sonraki gelişlerde eğer verecekse "evet" der.


Nişan:
Söz verildikten sonra nişan töreni için gün belirlenir. Her iki taraf yakınlarını çağırırlar. Belirlen günde nişan yüzükleri takılır. Aileler ve yakınları gelin ve damat adaylarına çeşitli takılar sunarlar.

Erkek tarafının kız tarafı ailesinin kişilerine getirdiği çoğu giysi türünden hediyeler sunulur. Bu hedilere "yolluk" denir. Nişan törenini bazı aileler kız ile erkeği yan yana getirmeden yaparlar. Buna "kah nişan" denir. Bazı aileler ise kız ile erkeği yan yana getirerek yaparlar buna da "açık nişan" denir. Eskiden hemen bütün düğünlerde kız tarafı erkek tarafından başlık parası almaktaysa da bugün bu adet kalmamıştır.


Düğün:
Düğün günü iki aile tarafından kararlaştırılır. Buna "kesim kesme" denir. Düğün günü olarak eskiden halkın "cuma akşamı" dediği Perşembe günü tercih edilirdi. Düğünler köylerde evlerde açık havada yapıldığı gibi ilçe merkezlerindeki salonlarda da yapılmaktadır. Düğün gününden önceki akşam kız tarafında evlenecek kızın akrabaları ve arkadaşları toplanarak "kına gecesi" yaparlar. Bazen kına gecesinde oğlan yengesi de bulunur.

Düğün günü sabahı erkek tarafından davet edilmiş olan ve kendilerine "makar" adı verilen davetliler erkek evinde toplanırlar. Makar grubu yanına "oğlan yengesi"ni sağdıç denilen düğün sorumlusunu ve damat adayını (bazen damat götürülmez) da alarak kız evine gider. Eskiden düğünlere atlarla gidilirse de şimdi bunun yerini motorlu araçlar almıştır. İki taraf da köy içinde ise yayan da gidilebilmektedir.

Kız tarafı makar grubunu sağdıcı ve yengeyi karşılayarak ağırlar. Kahve ve yemek ikram edilir. Bu sırada davul-zurna ya da başka çalgılarla oyunlar oynanır çeşitli eğlenceler yapılır.

Kadınların oturduğu odada gelin hazırlanır. Bu arada erkek yengesi gelinin başı üstünde bir tepsi pastayı keserek ortadakilere ikram eder. Gelin hazırlanırken gereken malzemenin (kolonya tarakbıçak kemer eşarp vb) erkek yengesi tarafından sağlanması zorunludur. Bu arada yengeye şaka amaçlı bazı zorluklar çıkarılır. Hazırlanan gelin odadan çıkarılırken yakın bir kimsesi tarafından kapı tutularak bahşiş alınır. Bu arada sağdıç tarafından orada bulunanların üzerine şeker bozuk para vb. atılır. Vedalaşmadan sonra gelinoğlan yengesi ve kız yengesinin arasında olmak üzere atlara ya da arabalara binilerek erkek tarafına doğru yola çıkılır.

Bu sırada makar kapının önüne toplanmıştır ve davul-zurna "gelin ağlatma" adı verilen havayı çalmaktadır. Kız anası ve yakınları bu yanık havayı dinleyince kendilerini tutamaz ağlamaya başlarlar.

Gelin köyden çıkarılırken genellikle delikanlılar gelin alayının önüne çeper veya ip gererek sağdıçtan bahşiş alırlar. Yine gelin alayının önünde güreş tutularak bahşiş alınır. Bu bahşiş "koç parası" adı ile köyün delikanlılarına verilir.

Yol boyunca makar istedikleri yerde durup eğlence yaparak ilerlerler. Makar oğlan evine yaklaştığında delikanlılar oğlan evine müjdeyi götürmek için at yarışı düzenlerler. Buna "papaga gitme" denir. Delikanlılar "papağı almak" için çatlatırcasına at koşturur. Atı altında çatlayan delikanlının adı yıllarca söylenir. Papağı kazanan delikanlının atının boynuna "vala" denilen üçgen şeklindeki renkli acem kuşağı bağlanır. Delikanlıya da yağda kızarmış tavuk budu ikram edilir. Yarışçılar geri dönüp tekrar makara karışırlar. Gelin oğlan evinin kapısına geldiğinde sağdıçtan ve oğlan babasından geline damızlık hayvan bağışlaması istenir. Atın üzerinden eğilerek bir eliyle kendine hediye edilen koçu kaldırıp kucağına alan gelinin adı yıllarca dillerden düşmez. Ayrıca gelinin ayağının altında kurban kesilir ya da kan çıkacak şekilde yalnızca hayvanın kulağı kesilir. Gelinin sağ başparmağını bu kurbanın kanına bulayarak alnının ortasına sürerler. Böyle olursa kocasının yiğit olacağına inanılır. Gelin eşiğine getirilir. Kaynata evine tatlılıkla girsin diye avucuna bal sürülür yarısını kendisi yer diğer yarısını da üst eşiğe sürer. Bu arada ayağının ökçesini hızla vurarak ters çevrilmiş bir porselen tabağı kırar. O anda damat dama veya balkona çıkıp havaya silah atar veya bozuk para ve şeker serper. Fişek ilk tetikte patlamazsa uğursuzluk sayılır. Böylece sağdıç ve yengelerin arasında damat ve gelin içeri girerler. Erkekler ve kadınlar ayrı ayrı meclislerde eğlenirler yemekler yenilirken köyün delikanlıları erkek davetlilere kızları ve gelinleri de bayan davetlilere hizmet ederler.

Akşam olunca dini nikah yapılarak gelin-güvey gerdeğe verilir. Sabah olunca makar toplanır. Sabah kahvaltısı edildikten sonrageline makar tarafından verilen bahşiş toplanır. Bahşişe karşılık makara çeyiz dağıtılır (çorap seccade gibi). Kadın meclisinde ya da açık havada sağdıç tarafından gelinin yüzü açılır. Bu arada oğlan ve kızın yakınların tarafından yeni çiftlere para ve çeşitli takılar sunulur. Bundan sonra yine eğlenceye devam edilir. Eğlence faslı bittikten sonra genç çiftler ve yakınları tebrik edilerek düğün sona erer. Bazen düğün bir gün sürecekse makar gerdek gecesinden önce hediyesini takdim eder gelin de çeyizinden aynı gün veya daha sonraki günlerde makara hediye gönderir.

Artvin ve çevresinde evliliğe sadakat yüksektir ve boşanmalara çok az rastlanır.

Düğünden bir süre sonra gelinle damat birlikte kız tarafına giderek büyüklerin elini öperler ve akrabaları ziyaret ederler. Buna "Enişteliğe gitmek" denir. Eniştelikte damadı çeşitli şakalar ve ikramlar beklemektedir. Enişte kelimesi de damat kelimesi yerine kullanılmakta eniştenin ismi verilmeden çoğu zaman "enişte" olarak hitap edilmektedir.

YÖRESEL YEMEKLER:

Artvin yöresinde, mutfak geleneği çok zengindir. Süt ve süt ürünlerinden yapılan yemekler; peynir kuymağı ve kaymak kuymağı.
Sebzelerden ve kır otlarından yapılan yemekler; dağ pancarı, kuş yemeği, gımı, yaban semiz otu, ebegümeci bazı otlardan yemek yapılmaktadır.
Taze asma yaprağı ve lahanadan sarma ve yemekler örnek verilebilir. Taze fasulyenin kurutulmuşundan yapılan "Puçuko" özel sebze yemeğidir.

Hamur işleri; Laz Böreği, katmer, erişte, hınkal, çergebaz, bişi, lokum, hamur işlerindendir.
Kışlık kavurma, ağaç şişlerde yapılan kebaplar etli yemeklerin yöreye özgülerindendir.
Keşkek, gendima, herisa, ve şilav gibi yemekler tanelilerden yapılan yemeklerdendir.
Hasuta, kaysefe, zurbiyet ve ballı lokum tatlılardandır.
Çorbalar; Püşürük çorbası, ayran çorbası, tutmaç çorbası, soğan harşosu, çinçar çorbası yöreye özgün çorbalardandır.

BEYAZ PATATES:
Her türlü sebzenin yanında, özellikle lezzetli "beyaz patatesi" ile yetiştirilir. Ayrıca patates "kuyularda", toprak altında muhafaza edildiği için yıl boyunca ve lezzetli bir şekilde yenilebilmektedir. Özellikle yuvarlak bir şekilde dilimlenmiş olan beyaz patates, üzerine yağlı peynir serilerek fırınlanır ve öylece ya da balla yenir. Çok özel bir damak tadıdır.

BAL:
Bitki türlerinin zengin ve miktar olarak çok olması, yörede arıcılık faaliyetinin yaygın bir şekilde yapılmasını sağlamıştır. Artvin yöresinde üretilen ballar bölgesel olarak tanınmakta ve ilgi görmektedir.

YÖRESEL GİYİM:
Artvin'de giyim-kuşam çeşitlilik arz etmektedir. Bu çeşitlilik sahil kesimlerinde farklı, iç kesimlerde farklı renk,desen ve fonksiyon olarak ortaya çıkmaktadır. Bu zenginlikler özellikle kadın kıyafetlerinde, başlıklarında, yazmalarda vb. görülebilmektedir.

HALK OYUNLARI VE FOLKLOR:
ATABARI: Atabarı, Atatürk'e atfen "ATABARI" ismini almıştır. Oyunda sayı sınırı olmayıp, kız-erkek-karma veya yalnız kız, yalnız erkek olarakta oynanır. Oyun, sağ yay üzerinde yarım daire, başlangıç ve bitişte düz çizgi halinde oynamaktadır. Oyun, günümüze kadar geleneksel forumları içerisinde sergilenmiştir.
AHÇİK BARI-AKÇİK BARI:
Ahçik barı, atabarı oyununu andırır. Farklı olarak figürlerin sağa ve sola yapılarak vuruşları vardır. Tek sıra bağımlı, sağ yönden çizilen yay üzerinde oynanır. Ahçik barı, bir çok oyunda olduğu gibi yine düğün,bayram ve eğlencelerde yalnız kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Oyunun geleneksel tavrı yarım daire biçiminde sağ yay üzerinde oynanan düzenlemeler, oyunun geleneksel tavrı içerisinde yapılmıştır. içerisinde yapılmış olup değişiklikler söz konusu değildir.

CİLVELOY:
Cilveloy, genellikle halka yapısı biçimde oynanan bir kadın oyunudur. Oyun oynanırken, atma türküler söylenerek karşılıklı soru ve cevaplarla oynanan oldukça estetik bir yapıya sahip, sağa sola yürüme ve üçleme figürlerinden oluşur. Cilveloy, düğün ve eğlencelerde daha çok türkü olarak söylenip kadınlar tarafından oynanır. Oyun, ismini türkü sözlerinden almıştır. Oyunda anlatılmak istenilen tema beğenme, beğenilme ve kur yapma gibi genelde düğün ve özel eğlencelerde oynanır. Halka yapısı biçiminde oynanmaktadır.

COŞKUN ÇORUH:
Yöremizde, bahar aylarında kar sularının erimesi, yağmurun yağması ile çeşitli dere ve ırmakların Çoruh nehrine dökülmesi sonucu azgın bir hale gelen nehir, bölge halkımıza çoğu zaman mal ve can kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle oyun, Çoruh'u konu alarak, yaz ayları durgunluğu ile bahar aylarındaki azgın anlarını sergilemektedir. Oyun kapalı halka içerisinde ağır olarak başlar; hareketler anında hızlanarak devam ettirilir. Oldukça sert oynanan bir oyundur. Ağır bölümleri ezgi ile oynanır. Hızlı bölümleri ise sadece ritim eşliğinde oynanır. Oyun, yalnız erkekler tarafında oynanır. Oyun anonim olup ilk kuran kişi hakkında kesin bulgu yoktur. Oyunun başlangıç ve bitişi, düz çizgi olup, halka yapısı içinde oynanır. Belli sayı sınırı yok; ancak, çok kalabalık sayılarla,oyun, hızlı olması yüzünden oynanmaz. Oyun, herhangi bir düzenlemeyle şekillendirilmemiş, geleneksel formu içerisinde oynanır.

DELİ HORON:
Deli horon, halka yapısı içinde oynanan, Artvin'in temel oyunlarından biridir. Horona "Deli" ön adının takılması, oyunun "deli dolu" diye tabir edilen biçimde oynanmasından kaynaklanmaktadır. Figürlerin birçok bölümü gerginlik, sertlik ve gerilim içerisinde canlı olarak yapılması, oyuna bu niteliği kazandırmaktadır. Oyunda coşkuyu sağlamak için, atılan uzun nağaralar (Kıcına) esastır. Komut, veren tarafından her figürü belirleyen yöresel tabirlerle (Yöresel sözlerle) anında verilir.Örneğin : Başla, başla-işle, işle kollar üste, Kollar siya-kındır oyna, Dura dura-Kollar çabuk-Gel oguna diza-Vuur orta topuk gibi belli komutlarla oyun yönetilir. Oyunu oynayanlar, belli bir sayı ile sınırlanamaz; genellikle açık hava ve harman gibi yerlerde oynanır. Oyunun kaynakçası hakkında ve hazırlanışı, oynanışı, hareketliliği yörede birlik, beraberlik ve dayanışma sembolü olduğuna, kararlılık ve güçlük ifadesini belirttiği yolunda ortak düşünceye varılmıştır. Halk arasında bu oyuna ilişkin olarak, deli horon oynanan yerde "Kırk yıl ot bitmez" sözü yaygındır. Oyun, ayrıca bazı kesimlerde (Kuçen deli horonu, Kocabey deli horonu) gibi isimlerde oynanır. Oyun kuran kişi bilinmeyip Artvin ve beldelerinin en güzide oyunudur. Yalnız erkekler tarafından oynanır.

DÖNE:
Döne oyunu, bir genç kızın elinde aynası ile yüzüne bakarak kaşlını, gözünü, saçlarını düzeltmesi ile ve oyun içerisinde de görüldüğü gibi her yöne dönüşü ile, genç kızın kendi kendini süslemesi ile, haz duyarak kuruntu içerisinde oynanan bir oyundur. Oyun, tek sıra bağımlı sağ yöne çizilen yay üzerinde oynanır. Oyunun içerisinde yer alan döne "Dönüş" figürlerinde döne ismini alır. Öne çift sol,çift sağ ayak çıkararak sola ve sağa çift sağ ayak çekerek yine öne ve yana el çırparak, dört yönlü dönerek, öne çöküş yaparak belli sırayla oynanır. Oyun komutları "hop" diye verilir. Oyun, beğenme,beğenilme temalarını işleyip sadece kadınlar , genç kızlar tarafından oynanır. Belli bir sayı sınırı olmayıp oyunu ilk kuran kişi kesin belli olmayıp anonimleşmiş bir oyundur.

DÜZ HORON (VARAGELA):
Yukarıda üç isim altında toplanan bu oyun, yörede değişik isimlerle oynanmasına rağmen, aynı karakteri taşıyan bir oyundur. Düz horon, genellikle düğünlerde kız ve erkek tarafından birleşerek, dostluklarının sembolü olarak, çoğunlukla yüz açımı törenlerinde oynanan bir tür oyundur. Düz horon, halka yapısı biçiminde oynanan temel oyunlardan olup, hareketli, estetik, oldukça canlı bir oyundur. Oyuna düz horon denmesinin (Bazı yerlerde adi horonda) iki neden olabileceği kanısındayız. Birincisi, genellikle düz horon , düz bir alanda (Harman) da oynanmasından benzetilmiştir. İkincisi ise, Çoruh nehrinin durgun anlarını sembolize etmiş olması, oyuna, zaman zamanda durgun Çoruh'ta söylenir. Oyunun başlangıcından bitişine kadar, belli bir tempo ve coşku ile oynanması, uzun nağraları ile oldukça estetik bir yapıya sahiptir. Oyun, belli bir sayı ile sınırlanamaz. Yörede en çok oynanan bir oyundur ve en kalabalık kitlenin katılımıyla, büyük bir coşkuyla oynanır. Oyun, çeşitli isimler altında tek karakterde oynanan oyundur.

HEMŞİN OYUNU:
Hemşin horonu, yörede yaşayan "hemşinliler" tarafından oynanan bir oyundur. Daha çok sahil kesmi , Hopa civarında, halka yapısı içerisinde, genellikle tulum eşliğinde oynanır. Oyun 7/8 ritimle (7/8'lik) oynanır. Artvin civarlarında, bir düğünde gençlerden kurulu bir oyun ekibinin, gösterisinde oyunun oynandığı yerin tahtadan; yani ağaçtan yapılan bir zemin üzerine sertçe vurmaları, sıçrayıp düşmeleri sonucunda sahnenin çökmesi, bir benzetme ile oyuna "Atom" denmesine neden olmuştur. Hemşin oyunu, yine kendi komutlarıyla yönlendirilir. Örneğin: Siya, siya-Savuş, savuş-Geldum, geç-Geçte,dura-Geldi Hemşin gibi tabirlerle söylenip belli bir sayı ile oyuncular sınırlanamaz. Oyunun oldukça sert ve akıcı olması, yöre oyunlarının tipik örneğidir. Oyun, yalnız erkekler tarafından oynanır.

KARABAĞ:
Yöremizin coğrafi konumu , arazi ve iş gücünün çok zorlu şartlar içerisinde yapılması nedeni ile hayırlı işler, kız köçürme, oğlan evlenmelerde düğün ve nişan gibi törenler genelde iş gücünün az olduğu güz aylarına bırakılır. Ancak, "gönül ferman dinlemez" deyiminden yola çıkan bir genç oğlan, bir kıza deli gibi vurulur. Kara sevdaya düşer. İş, güç, yaz, kış, bahar, dinlemez; yaz aylarında aile büyüklerini kız evine elçiliğe gönderir. Fakat, yukarıda bahsettiğimiz gibi tabiatı ile kız evi büyükleri, "yaylalar insin, bağlar bozulsun hele bir bakalım" gibi sebeplerle geri çevrilir. Yaylaların bozulması, bağlardaki hasatın toplanması, kız hazırlığının tamamlanması, karşı dağlara kar yağması ile belli olurmuş. Aşık genç, hergün kalkıp dağlara bakarmış; kar ne zaman yağacak diye Nihayet bir sabah kalkar ki, karşı dağlara kar yağmış; gencin aşırı haz duyması ve sevinci ile dağa doğru "kara bak! Karabağ" diyerek, hem oynayıp hemde bağırarak dağa doğru koşmasıyla sevincinden kaynaklanan bir aşık oyunudur. Karadağ, tema olarak Azeri kökenli olup, aynı sevinci paylaşan kızın da öyküsünü konu olarak, karşılıklı oynanan bir oyundur. Oyunu ilk kuran kişi bilinmemekte, oyun bir kız-bir erkek tarafından solo gösteri nitelikli, beğenme, beğenilme sevgi ve aşkı konu alır. Düğün ve özel eğlencelerde çok oynanır. Belli sayı sınırlamadan, isteyen kızlı-erkekli kalkıp oynarlar. KOBAK: Kobak bölgemizde bir köy adıdır. Oyun halka yapısı biçiminde genellikle tulum eşliğinde erkekler tarafından oynanır. Bu oyun Yusufeli ilçemizin yakınında Kobak köyünden adını almıştır. Oyun içerisinde, belli bir yerde, ezgi değişir ve bu bölümde türkü söylenir. Sonra tekrar oyun müziğine geçilerek, oyuna devam edilir. Oyunun kaynaklanması Çoruh nehri ile de ilgilidir. Oyun içerisinde bazı figürler, Çoruh nehri üzerinde kürek çekme hareketlerini gösterir. Kobak oyunu, belli başlı komutlarla, Topal, topa-İşle, işle-üç vur sağa, üçte sola çek kürek çekha vurdu kobak gibi terimlerle kendine özgü bir oyundur. Oyun, halk arasında sıkça olarak genelde erkekler tarafından oynanır; kız-erkek karmada oynanabilir. Daha çok düğünlerde harmanda oynanır. Belli bir sayı sınırı yoktur. Oyun, halka yapısı biçiminde oynanır. Oyun, ismini bir köy adıyla almıştır. Oyunu ilk kuran kişinin o köyden olması gibi, kesin bir bulgu yoktur.

KOÇERİ-KOÇÇARİ:
Koçeri, adını bir erkek isminden almıştır. Bu kişi , çok gezen, çok dolanan, yerinde durmayan bir kişidir. Hâlende günümüzde çok gezenlere derler ki tabiri caize "Koçeri misin, ne gezip duruyorsun?" Bölgede, genç kızların bir kahramana olan duygu ve çağrısını dile getirir bir oyundur. Genç kızların bir koçeriye vurulmasıyla onun gördükleri zaman beğenilmek maksadıyla oynadıkları bir oyundur. Oyun oynanırken bu kahramanı da şöyle davet ederler. "Oy ninni koçeri, sallanda gel içeri" diye oynanıp söylenerek, mısralarla kahramanı davet ederler. Oyun, halay yürüyüşü gibi başlar; hızlanma çapraz ve çöküş figürlerinden oluşur. Oyun, halka yapısı biçiminde oynanıp belli bir sayı sınırı yoktur. Oyunu kuran kişi (Koççari) isimli bir erkek olduğu araştırılmış olup, genç kızların bu koççariye karşı duygularını dile getirmeye çalıştıkları bir oyundur.

MENDO BARI:
Araştırmalara göre "Mendo", bir erkek ismidir. Aynı kişinin, oyunu, kendisinin uyarladığı bilinmektedir. Kişinin, haz duyarak oynadığı söylenmektedir. Oyun ağır hareketlerle başlar; birden hızlanan bir tempo ile devam eder. Oyun içerisinde çok yönlü dönüşler olup, tek sıra bağımlı ve sağ yöne çizilen yay üzerinde oynanır. Oyunun içindeki üçleme figürleri, diğer oyunların bir çoğunda görülen tipik figürlerinden biridir. Yürüyerek ayak çekme, üçleme, çöküş gibi figürlerin belli bir sırayı takip ederek, yavaş ve hızlı bir şekilde oynanmasından oluşur. Oyun, kişinin adını konu alan bir oyundur. Oyun, kızlı-erkekli veya yalnız erkekler tarafından da oynanır. Oyun kişinin kendini gösterme amacı ile daha çok düğünlerde oynanır.

SARI ÇİÇEK (SARI KIZ):
Sarı çiçek, yörede çok yaygın bir oyundur. Yörede, sarı kızın,etkin olması konusunda birçok rivayetler vardır. Ancak bunlardan biri, en sağlıklısıdır. Yaptığımız araştırmalara göre 1124 senesinde Çoruh boylarında yerleşen Hıristiyan Kipçak Türklerini, müslüman yapmak maksadıyla Mısır'dan, adı "Şehsan" olan Şeyh, kuvvetleri ile Çoruh vadisine gelirler. Orada bulunan Benek hakimin,sarışın,gökyüzü kadar güzel,sarı saçlı kızını görünce aşık olur. Şehsan ile kızın arasında büyük bir aşk başlar. Kız, müslümanlığı kabul eder; ancak, babası buna asla razı olmaz. Kızın babası Şehsan'ın kuvvetleri ile çarpışmaya başlar. Benek hakimi üstün kuvvetleri ile çarpışma sonucunda Şehsan'ın ordusunu bozguna uğratır. Şehsan sevgilisini yanına alarak, tüm ordusu kılıçtan geçirilir. Şehsan ve sevgilisi sarı kız, kurtulma ümidi ile dağın yamaçlarına doğru kaçmak isterler. Benek hakimi askerleri tarafından görülür ve peşlerine düşülerek şehit edilirler. Oyunun bu olaydan kaynaklandığı, Şehsan'ın sevgilisi Sarı kızın nazı ve sonra aşklarının birleşmesi arasındaki öyküyü temsil ettiği kabul edilir. Oyun, düğün ve daha çok eğlencelerde oynanır. Bir kız, bir erkek tarafından sevgiyi, aşkı ve naz yapmayı konu almıştır.

ŞAHLAN (ŞEYHA):
Şahlan, yörede daha çok yükselmeyi, büyümeyi, onuru,gururu, kahramanlığı simgeleyen bir sözcük olarak kullanılır. Taşımacılık,ulaşım ve çete savaşlarında At' ın önemi büyük olan bu bölgemizde de hayvanın şahlanıp iki ayak üstüne kalkması, yükseliş ve sevinci tanımlamasıyla, oyundaki yükseliş anındaki bağırmalar, buradaki kahramanlık duygusunun sembolüdür. Başlangıç ve bitiş hariç, kapalı halka halinde oynanır. Oyun içerisindeki yaylanma, halay karakterine sekmeli koşma (Sağ yana doğru), çöküşleri ve topuk üçlemelerinden oluşur. Ardından anlaşıldığı gibi oyun, (Şahlanmayı,yükselmeyi) sevinci simgeler. Oyun oynanırken bu şahlanış açıkça görülür. Erkeklik ve kadınlık varlığının sağlanması, kahramanlık duygularının vurgulanmasıdır. Oyun, "Hop, hopde..." komutları ile oynanır. Oyun, anonim olup, kuran kişinin kesin bulgusu yoktur. Diğer oyunlar gibi çok fazla oynanan bir oyun değildir. Kız-erkek karma oynandığı gibi yalnız erkek olarakta oynanır.

ŞAVŞAT BARI (Çift Jandarma):
Şavşat Barı, genellikle türküsü söylenerek oynanan diğer bar türlerinden, üç ayak,ağır bar gibi isimler altında toplanıp oynanan bir oyundur. Oyunun bulgusu ise, çok eski tarihlere dayalı bir aşk öyküsüdür. İki genç arasında büyük bir aşk başlar. Bu karasevdayı bilmeyen kalmaz. Birçok insan, bu gençler için nağmeler yapıp türküler söylerler. Artık kızı istemenin zamanı gelmiştir. Genç oğlan, kızı istetir; ancak, kız babasının kesin razılığı olmaz. Herşeye rağmen geri çevirir. Kızını bir başkasına (Beşik kertmesi) sözlemiştir. Bahar ayları gelince köylerden, yaylalardan göç başlar. Bu göçler halk arasında büyük eğlencelerle tertiplenir.; bunlarda yer yer isimlendirilir. Bu mevkideki ismi ise (Vargoda) yayık yaylamak, yayla zamanı eğlenceleri olarak bilinir. İşte bu tarihlerde, genç oğlan,sevdiği kızın verileceği genci vurur ve köyden kaçar. Köy halkının yaylaya çıkmasını bekler ve o gün gelir. Köy halkı, binbir eğlence masallarıyla göçe koyulur. Uzunca bir yol aldıktan sonra, ilk konaklayacakları mevkiye gelirler. O düzlüğün, yani mevkinin ismi (Vaket)'tir. Vaket'e gelirler. Genç oğlan, sevdiği kızında orada olacağını bildiğinden, bunu takip eder. Köy halkı burada eğlenmeye başlar. Davul,zurnalar çalınır;türküler söylenir.; oynanır; koçlar kesilir; kebaplar vurulur; yiyilip içilir. Genç oğlan, halkın arasına gelir; uzaktan sevdiği kızı gözler,kızda sevdiğini görür ama, bir türlü yaklaşamazlar. Bakışıp hasret giderirler. O arada genç kız, birde ne görsün, karşıdan iki jandarma geliyor; sevdiğini götürecekleri genç kızın içine doğuyor. Genç kız, acılar ve üzüntüler içerisinde ağlayarak jandarmanın görünmesiyle ağıt yakarak bu türküyü söylüyor ve ağlıyor. Oyunun türkü sözlerinde ise, Çift jandarma geliyor kaymakam konağından, Fiske vursam kan damlar, kırmızı yanağından,böyle esinlendiği gibi birde, Cebi dolu paketi, giyme yeşil caketi, Yar Allah'ın seversen, gel dolanak Vaketi'nde ise sevdiği genç, yeşil bir ceketle oraya gelir; bu, tanınırsın anlamında. Gel dolanak vaketi ise, kaçmak anlamında sevdiği gence çağrı yaparak söylenen bir türküdür. Daha sonra bu öyküyü yaşayanlar, gençlere atfen ve hatırlamak, yaşatmak maksadıyla halk arasında türküsü söylenip oyuna dökmüşlerdir. Oyun, halk arasında sıkça oynanan bir oyundur. Belli bir sayı sınırı yoktur; kız-erkek genelde karma olarak oynanır. Oyun, çizgi ile başlayıp yarım daire sağ yay üzerinde oynanır.

TEŞİ:
Artvin ve civarında, genelde iç kesimlerde, toplu iş gücüne dayalı birlikte yapılan çalışmalara "Meci-İmece" adıyla toplanırlar. Yöre halkı kış gecelerinin boş geçmesi, gece eğlenceleri yapılması amacıyla, yün eğirme, mısır ayıklama, tütün doğrama gibi bazı işlerini kış gecelerinde, komşuları davet ederek hem çalışır; hem de gece eğlenceleri düzenlerler. Bunlar maniler, bilmeceler,karşılıklı atma türküler ve orta oyunları gibi eğlencelerden oluşur. Teşi ise yün eğirmeye yarayan aracın ismidir. Teşi, ağarşak ve iğden oluşan, ağaç bir araçtır. Bu araçla, yünden iplik yapılmasını canlandıran yün eğirmeyi temsil eden bir oyundur. Oyun oynanırken ayak, el figürleri ile adeta yün eğiriyormuş gibi gerçek figürlerle gösterilir.Oyun figürleri, estetik yönden ağırlık taşır.; ayak üzerinde esneyerek yürünür ve elde teşi ile yün eğrilir. Teşi oyunu, kadınlar tarafından oynanır. Belli bir sayı sınırlaması olmayı genellikle bağımsız ferdi olarak oynanır. Teşhi havası olarak ta anılan oyuna ait ilk nota derlemesi 1945 yılında Muzaffer SARISÖZEN tarafından yapılmış ve TRT Repertuarına kazandırılmıştır.

UZUN DERE:
Uzun dere, yörede, gelinin (Puhaça) yoğururken genç kız ve kadınlar tarafından oynanan bir oyundur. Uzun dere "İnce dere" , yörede bir yer ismidir. Oyun. İçerisinde anlatımı bu yörede daha çok yapıldığı için, ismini bu bölgeden almıştır. Uzun dere oyununu oynayan oyuncuların ellerinde buğday, arpa daneleri, oyunla birlikte gelinin başına serpiştirilir. İnanışa göre gelinin rızıklı, bereketli olması inancı ile temsil edilir. gelin, hamur yoğururken teknenin içine lira veya bozuk para atılır. Bu da aynı anlam içerisinde, gelinin, bolluk bereketlilik getirme inancını simgeler. Hamur pişirildikten sonra etrafındakilerce yenmesi için parça parça kırılıp dağıtılır. Ekmeğin içindeki para kime çıkarsa, uğurlu sayıldığından saklanır. Ekmeğin içinde para çıkan kişi genç kız veya erkekse, bu parayı gece yastığının altına koyup yattığı zaman, kendi kısmetini görürmüş diye inanılır. Oyun, düğünlerde yüz açımı töreninden sonra damat evinde, puğaça yoğrulup, gelinin bereketli olması dileğiyle oynanan , belli sayı sınırı olmayıp genç kız ve kadınlar tarafından oynanır. Oyun ferdi hareketlerle oynanır. Oyunu kuran kişi çok eski bulgulara dayalı olup gerçek kaynağı bilinmektedir.

ÜÇ AYAK - AĞIR BAR:
Yurdumuzun bir çok yöresinde adımlardan ismini alan, bölgemizde de aynı isim altında bar türünde oynanan bir oyundur. Oyunun ağırlama, hoplatma, hızlanma bölümleri vardır. Oyunun üç ayak adında oynanması, üç adım kuralına bağlı olmasındandır. Oyun, tek sıra bağımlı, sağ yöne çizilen tek sıra halinde oynanır. Bölgemizde bu tür oyunlar, bir çok isim altında oynansa bile, hepsini toplayıcı özellik olarak üç ayak ismi kullanılır. Yöremizde, ağırlama bölümlerinde, bu tür oyunlarda kadınlar ve erkekler tarafından, karşılıklı atma türküleri söyleyerek oynanabilmektedir. Oyun, sağ yay üzerinde yarım daire formunda oynanır. Kız-erkek karma veya yalnız bilinmemektedir. Halk arasında düğünlerde, harmanda sıkça oynanılan bir oyundur.

NELERİ İLE ÜNLÜ:
Boğa Güreşleri, Barhal Kilisesi, Sarp Sınır Kapısı, Çoruh Nehri, Karagöl - Sahara ve Hatilla Vadisi Milli Parkları.

İL İSMİ NEREDEN GELİYOR?
İskitler tarafından kuruldu. Artvin sözü iskitçe'dir.


GELMADİ


Yol ettuh koçinan yaban ellara

Anasi gelmadi bala gelmadi

Baka kalduh arkasından yollara

Geçti günlar aylar yila gelmadi



Göç Göç oldi herkes getti siradan

Kalanlara sabır versın yaradan

Yavrum 74 ta uçti buradan

Otuz beş yil oldi hala gelmadi



Yollarmi yetişur dağdan ovadan

Beklarım turnalar gelmaz havadan

Oki firğan oldi bulbul yuvadan

Uzahtur çilesi gul a gelmadi



Duşmiyan kalmadi gurbet ellara

Koydi felek bizi haldan hallara

Sordum haber varmi esan yellara

Ağladi bulutlar dila gelmadi





Soylayıp Hakime dertlari sayar

Gurbetta kalanlar senimi duyar

Şimdi koyda kalduh iki ihtiyar

Gedan getti gurbet el a gelmadi


__________________
Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "
yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana
En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "
üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe
ELbet "
bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..!
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 25 Nisan 2018, 10:36   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Artvin Yöresel Örf Ve Adetleri




artvinli değilim ama 22 sene yaşadım, bana yetti.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Nisan 2018, 11:11   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Artvin Yöresel Örf Ve Adetleri




Düğünleri sevmesem de Şavşat barı denen şey için 40 gün 40 gece yapabilirim.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Hep bir ağızdan "çiftt jan dar maaa gee lii yoor daa kaay maa kaaam kooo naaa ğın daan" diye girince olaya tutabilene aşk olsun.-böyle yavaş yavaş söylenir, sabah sabah canım çekti-
Cilveloycuma da bir kalp. Örf, adetini pek bilmem, eskiden uygulansa da bu kuşakta pek yok, en azından ben denk gelmedim ama yemeklerinin önünde saygıyla eğiliriz. Babaanne ketesi, babaanne poğaçası-ekmek gibi-, peynir eritmesiydi-ne kokuyor ama be- derken kilo almak için ideal bir mekandır.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bu yaz her şeyi ayarlarsam gitmek istiyorum memleketime. Türkiye'nin havası en temiz şehrine gidem de tezek koklayam. <3

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Nisan 2018, 11:19   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Artvin Yöresel Örf Ve Adetleri




Melodram Nickli Üyeden Alıntı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Düğünleri sevmesem de Şavşat barı denen şey için 40 gün 40 gece yapabilirim.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Hep bir ağızdan "çiftt jan dar maaa gee lii yoor daa kaay maa kaaam kooo naaa ğın daan" diye girince olaya tutabilene aşk olsun.-böyle yavaş yavaş söylenir, sabah sabah canım çekti-
Cilveloycuma da bir kalp. Örf, adetini pek bilmem, eskiden uygulansa da bu kuşakta pek yok, en azından ben denk gelmedim ama yemeklerinin önünde saygıyla eğiliriz. Babaanne ketesi, babaanne poğaçası-ekmek gibi-, peynir eritmesiydi-ne kokuyor ama be- derken kilo almak için ideal bir mekandır.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Bu yaz her şeyi ayarlarsam gitmek istiyorum memleketime. Türkiye'nin havası en temiz şehrine gidem de tezek koklayam. <3





hahah ((((((: Bizi 40 gun 40 gece cagırmanı beklyecegız xcvxbcvb evet turkuyenın en temız havası artvınde gecende paylaştım tezek candır ? ((:


sen sımdıkı nesıle ne bakıyorsun bak eskı zaman olan seylerı yasamak lazım ? yasatmak adına zorlamak degıl ama cıdden sımdıkı genclık pek orjınal yasıyor sayılmaz xcvcbvbnvbn gıt bence gıtmıskende herseyın tadını çıkar ? bizede bısıler getır çuvala koyup ? senı ailecek sevıyoruz


@Melodram (((;

__________________
Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "
yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana
En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "
üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe
ELbet "
bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..!
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Nisan 2018, 11:27   #5
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Artvin Yöresel Örf Ve Adetleri




Sır Nickli Üyeden Alıntı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
hahah ((((((: Bizi 40 gun 40 gece cagırmanı beklyecegız xcvxbcvb evet turkuyenın en temız havası artvınde gecende paylaştım tezek candır ? ((:


sen sımdıkı nesıle ne bakıyorsun bak eskı zaman olan seylerı yasamak lazım ? yasatmak adına zorlamak degıl ama cıdden sımdıkı genclık pek orjınal yasıyor sayılmaz xcvcbvbnvbn gıt bence gıtmıskende herseyın tadını çıkar ? bizede bısıler getır çuvala koyup ? senı ailecek sevıyoruz


@Melodram (((;

Yani evlenene kadar 10 yıllık forum üyesi olsam, online üyelerden ufak bir hesapla herkesi gruplara bölüp 40 güne dağıtsam, çeyrek altında o zamana 500 TL falan olsa neden çağırmayayım Sırcım
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Tabii ki eski şeyleri yaşatmak güzel. Orada yaşamakta olanlar için devam ediyordur ama kopup gelenler için unutuluyor bu tarz şeyler.

Çuvalla ceviz getireyim de marketlerde aldıklarınızın ceviz olmadığını anlayıp üzülün. Erik marmelatları, ballar falan. Mis.
Ailecek olan sevginize layık olmaya çalışacağım efenim, saygılar
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Nisan 2018, 11:34   #6
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Artvin Yöresel Örf Ve Adetleri




Melodram Nickli Üyeden Alıntı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Yani evlenene kadar 10 yıllık forum üyesi olsam, online üyelerden ufak bir hesapla herkesi gruplara bölüp 40 güne dağıtsam, çeyrek altında o zamana 500 TL falan olsa neden çağırmayayım Sırcım
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Tabii ki eski şeyleri yaşatmak güzel. Orada yaşamakta olanlar için devam ediyordur ama kopup gelenler için unutuluyor bu tarz şeyler.

Çuvalla ceviz getireyim de marketlerde aldıklarınızın ceviz olmadığını anlayıp üzülün. Erik marmelatları, ballar falan. Mis.
Ailecek olan sevginize layık olmaya çalışacağım efenim, saygılar
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.





mihihihihihi (((((: yavrum sen planını yapmışsın bıle ? (((((((((((:


@Togepi goruyon demı hatunu ? xvxcbcvbnvbn saygı bızden bebegım ok senı tanımıyorum xvxbcvnvbnvmbnmbönmö haınlıkde var sende xcvcbcvbvnvb (((((:

__________________
Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "
yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana
En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "
üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe
ELbet "
bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..!
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
artvin


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ardahan Yöresel Örf Ve Adetleri Sır Örf ve Adetler 0 25 Nisan 2018 10:30
Antalya Yöresel Örf Ve Adetleri Sır Örf ve Adetler 0 25 Nisan 2018 10:28
Adıyaman Yöresel Örf Ve Adetleri Sır Örf ve Adetler 0 25 Nisan 2018 10:16
Adana Yöresel Örf Ve Adetleri Sır Örf ve Adetler 0 25 Nisan 2018 10:13
Ankara Yöresel Örf Ve Adetleri Funda Örf ve Adetler 0 30 Mart 2018 04:59