IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Nisan 2012, 19:41   #1
Çevrimdışı
Cry
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yetişkinlikte ve Yaşlılıkta Dikkat ve Algı




A. Dikkat ve Algı

Dikkat; duyu organlarının getirmiş olduğu henüz işlenmemiş bilgilerin duyusal bellekten kısa süreli belleğe alınması işlemidir. Algı ise gelen bu bilgilerin işlenerek belli bir yapı ve organizasyona sokulması işlemidir (Cüceloğlu, 1991). Örneğin; üst kattaki sürekli gürültü yapan komşumuzun o günkü seslerinin her zamankinden farklı olduğunu farketmemiz dikkat, sonra bunu deprem olduğu şeklinde yorumlamamız ise algı dır.

B. Yetişkinlik Ve Yaşlılıktaki Değişmeler

Yaşlanmanın en belirgin özelliklerinden biri de kişinin dünyayı algılama ve hissetme duygularında yaşanan değişikliklerdir. Yaş değişikliği bütün duygu şekillerinde yaşanır fakat en belirgin olarak görme ve duymada ortaya çıkar. 40 yaşlarında birinin kitap okumak için gözlüklerini veya biofokal lenslerini takması hemen hemen herkes tarafından beklenen bi hadisedir. Duyma aygıtı kullanılmaması her ne kadar bu yaşlarda görülmeyen bir manzara isede, 60 yaşlarındakiler için bu sıkça karşılaşılan bir olaydır (Woodruff, 1988).

Sinir sisteminde meydana gelen en belirgin değişiklik sinir hücrelerinin(nöronların) kaybolmasıdır. Yapılan araştırmaların sonuçları yaşlanma ile birlikte beynin hücrelerini %40 ile %60 arasında kaybettiğini göstermektedir. Sinir hücrelerinin kaybolması sinir sistemindeki en belirgin yaşlanma değişikliğidir. Tabii bunların dışında başka bazı değişikliklerde olmaktadır. Yaşlanma süreciyle serebral kan akımında azalma, glial hücrelerde artma, miyelin kılıfında kalınlaşma …vb değişiklikler gerçekleşir. Yaşla beyin metabolizması yavaşladığından enerji bağımlı bir süreç olan nöro-transmitter sentezi de azalmaktadır bununla birlikte seratonin, dopamin gibi bein konsantrasyonları da azalmaktadır. Beyin yapılarındaki bu değişiklikler ‘bellek, dikkat, algı’ gibi bilişsel işlevleri ve psiko-motor aktiviteyi olumsuz etkilemektedir. Yaşlılıkta görme, işitme, tatma, koku alma, vibrasyon duyuları zayıflamakta bu da algı düzeyini azaltarak bilişsel bozukluklara katkıda bulunmakta ve günlük yaşam ilişkilerini olumsuz etkilemektedir (Bullock, B, 1994).

Tüm bu değişmelere rağmen seçici dikkatte yaslıların daha iyi olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin kitaba bakarken odanın içindeki diğer eşyalara ya da kişilere dikkat etmeyiz. Yaşlıların seçici dikkatteki bu iyi durumlarını ise onların dış uyaranlardan az etkilenmelerine bağlayabiliriz.

B.1. İşitme

İşitmeye oldukça bağımlıyız. Saat alarmını, telefonu, bizi çağıran birini veya kapının çalınmasını duymadığımız zaman karşılaşacağımız güçlükleri hayal edin. Normal yaşlanmada en iyi bilinen değişmelerden bir tanesi, yaşam süresi boyunca oldukça dramatik olan işitme yetisinde düşüştür. Yaşlı erişkinlerde işitme kaybı çok yaygındır. Yaşlı ,insanlar için bakım evlerini ziyaret edenler televizyon ve radyo seslerinin bile çok yüksek olduğunu fark edeceklerdir (Bullock, B, 1994).

Duyma yeteneğinde yaş değişikliklerinin bir sonucu, konuşmayı anlamada yaşla birlikte zorlanmanın arttığıdır. Bir konuşmayı anlama çalışmasında Feldman ve Reger 20 ve 50 yaşları arasında konuşulanı anlama yeteneğinin oldukça sabit olduğunu buldular. Bir çok çalışma konuşmayı tanıma ve ayırt etme yeteneklerinin her ikisinde de yaşa bağlı bir düşüşü özellikle 50 yaşından sonrası için belgeledi. Bununla birlikte 80 yaşla birlikte kişiler %25 oranında kelimeleri ayırt etmede kayıp yaşıyorlar. Corso (1997) birkaç çalışmayla saf ton duyum kaybı derecesi sabit tutulduğunda bile yaşla birlikte kelime anlaşılabilirliğinde artan bir gerilemenin olduğunu belirtmiştir (Birren, J. ve Bruce, R).

Yaşlılar bilginin yalnızca bir kısmını kaçırıyor çünkü sinir sistemleri bilgiyi işleme yeterince hızlı tabi tutamıyor. Bu yoruma kanıt yetişkinlerin hızlandırılmış konuşmaya karşılık vermeleri üzerine olan verilerden geliyor (Birren, J. ve Bruce, R).

Yaşlı insanlar, özellikle konuşma konusunda ani bir değişiklik olursa söylenen şeylerin tekrar edilmesini isteme eğilimindedir. Bu konuda dinleyici uyarmak ve konuşmaya yönlendirmek gerekmektedir. Böyle olursa, yaşlılarla konuşma özel tekniklerinin gelişmesi sağlanır; bir konuşmaya başlamak üzereyken, ilk işaret “Diyorum ki” veya “Bunu dinle” gibi sadece uyarıcı olmalıdır. Herhangi konu değişikliği; “Konuyu değiştiriyorum.” ve “Tamamen farklı konu hakkında” gibi bir işaretle önceden sezdirilmelidir. Sürekli yaşlı kişilerle uğraşan çoğu insan bu teknikleri farkında olmadan benimser fakat bunlara olan ihtiyacın farkına varılması yaşlıların normal günlük hayatta uğraşmak zorunda oldukları diğer insanlarla olan iletişimlerini önemli ölçüde artırır (Birren, J. ve Bruce, R).

B.1.a. İşitme Kaybının Psikolojik Etkileri

İşitme sosyal iletişimde yeri dokunulmaz bir rol oynar, ilerleyen kaybın derecesi kişilerin uyumu üzerinde eşit derecede etkiye sahiptir. İşitme kaybı birçok zıt duygusal reaksiyona sebep olabilir; bu duygular bağımsızlığın kaybedildiği, sosyal izolasyon, öfke, paranoya ve depresyon gibi duygulardır. Önemli araştırmalar gösteriyor ki, işitme kaybı olan yaşlı kişiler sosyal bakımdan uyumsuz, duygusal bakımdan ise huzursuz kişiler değildir. Bununla birlikte, kişiler arası ilişkilerin niteliğinde sık sık bir gerginlik oluşuyor, bu da arkadaş ve akrabaların duygusal değişikleri ve kendi iletişim kurma yetersizliklerini onların işitme kaybına bağlama eğilimlerinden kaynaklanıyor (Woodruff, 1988).

İşitme konuşmayı anlama üzerinde belirgin bir role sahiptir. İşitme kaybı konuşmayı anlama yeteneğinde gerilemelere yol açabilir, bu diğer insanlarla etkileşimi etkiler. İnsanların onların konuşma kalıplarına uyum göstermek istememesi ya da insanların yoğunlukları nedeniyle yaşlıların ihtiyaçlarını karşılayamamaları sosyal etkileşimin azalmasına sebep olabilir (Woodruff, 1988).

İşitme kaybı yaşlıların benlik kavramı ve duyguları üzerinde direk bir etkiye sahip değil fakat kişiler arası iletişiminde kişinin kendini kötü hissetmesi yönünde negatif bir etki olabilir (Woodruff, 1988).

B.2. Görme

Hemen hemen bütün duyularda yaşla birlikte bir düşüş görülür. İnsanlar yaşlandıkça gözün fonksiyonlarını yerine getirmesini engelleyen bazı değişiklikler olur. Uzağı görme yeteneği düşer, görme alanı daralır, karanlığa uyum süresi uzar, gözbebeğinin çapı küçülür göze ulaşan ışık miktarı azalır, lens fiziksel değişikliklere bağlı olarak esnekliğini yitirir. Gözdeki bu değişiklikler yaşlının etkinliğini sınırlar ve uyum güçlüklerine neden olur.

Görsel keskinlik; görsel olarak ince ayrıntıları ayırt edebilme yeteneğidir. Gözbebeğinin çevresindeki kaslar (saydam lifler sistemi) lif kaybeder, bu da gözbebeğinin büyüyüp küçülmesini sınırlar. Göze gelen dağınık ışığın göze girebilmesi güçleşir, ışığın ancak bir kısmı girebilir. Bu nedenle yaşlılar görsel uyaranları fark etmek için genç ve yetişkinlerden daha güçlü ışığa ihtiyaç duyarlar. Weal’in hesabına göre; 60 yaşındaki bir yaşlı, 20 yaşındaki bir gencin gözüne gelen ışığın yaklaşık olarak %30’unu alabilir. Bu durum görsel keskinliğin yaşla birlikte azaldığını gösterir.
Prespitlik (presbyopia); yaşlanma nedeniyle yakını görebilme yeteneğinin zayıflamasıdır. Lens yakın objelere odaklanma yeteneğini kaybeder. Yakını görebilme yeteneği 10 yaşlarında en üst seviyededir, 50-55 yaşlarında ise azalır. Yetişkinler 40-50 yaşlarında prespitlik nedeniyle okuma gözlüklerine ihtiyaç duyarlar. Lensteki değişiklikler uzağı görme yeteneğini de olumsuz etkiler; azalmasına neden olur. Bu nedenle yaşlılar bazı nesneleri görebilmek için gözlerine yaklaştırırlar.

Görmede uyum (Dark adaptation); ışığın miktarına göre çubukçuk ve konilerin duyarlılığının değişmesi olarak tanımlanır. Işık şiddetinin değişmesine bağlı olarak gözün tepki kapasitesinin değişmesidir.

Gözün uyumundan 40 dakika sonrası ile başlangıçtaki (ışıklı alandaki) duyarlılıklarını karşılaştırmak amacıyla araştırmalar yapılmıştır. Birren, Bick ve Fox’un araştırması; uyum duyarlılığının yaşla birlikte anlamlı biçimde düştüğünü göstermektedir. Düşüş 60 yaş üstünde daha belirgindir.

Duyarlılığın yaşla azalması yaşlıların bazı aktivitelerini olumsuz etkiler. Örneğin boş bir restorana giren bir yaşlı, restoranın yemeklerini ve mönüyü görmek için çok karanlık olduğuna dair şikayetlerde bulunur. Bu durum yaşlılar için rahatsız edicidir ancak tehlikeli değildir. Bazı aktivitelerde duyarlılığın azalması hayatı tehdit edebilir.

Renk Algısı: Renk algısı da gözün yaşlanmasından etkilenir. Yaşlılar renklerin tonlarını ayırt etmede zorlanırlar. Sarı, kırmızı, turuncu gibi sıcak renkler genellikle kolay algılanırlar. Yaşlıların dikkatinin çekilmesi gereken durumlarda bu renkler kullanılabilir. Yaşlılar mavi ve yeşili ayırt etmede zorlanırlar. Bu da göz önünde bulundurulmalıdır (Birren, J. ve Bruce, R).

B.3. Dokunma

Yaşlandıkça değişiklik gösteren hislerden biri dokunmadır. Dokunma alıcıları yüz derisinin altında yerleşmektedir. Kan buraya ileriki yaşlarda tıkanma ihtimali olan küçük kılcal damarlarla iletilmektedir. Vücudun her tarafında alıcıların dağılımı aynı değildir. En çok bulunduğu yerler ise dudak, dil ve parmak uçlarıdır. Geç yaşlarda alıcı sayısı azdır ve hissedilebilen enerji seviyesi -yani algılanabilen en küçük enerji değişikliği- yaşlı insanlarda genç bireylerinkine göre düşüktür (Birren, J. ve Bruce, R).

B.4. Acı

Yapılan çalışmaların çoğu geç yaşlarda acıma hissinde bir değişiklik olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Buna rağmen, klinik deneyler yaşlı insanların gençlere göre acıyı daha az hissettiğini ve aynı zamanda daha az tepki verdiğini göstermektedir (Birren, J. ve Bruce, R).

B.5. Denge (Balans)

Denge vestibular system tarafından yönetilmektedir ve vestibular system kuvvet ve yer çekimine göre dizayn edilmiştir. Kuvvet ve yer çekimi başa tesir edince, beyin vücudun başka parçalarına sinyal gönderir ve bizim dengeli hareketimizi sağlar. Baş dönmesi ve düşme yaşlılıkta sık sık meydana gelen olaylardır ve bu olaylara sebep olarak vestibular appart’ta meydana gelen değişiklikler gösterilebilir. Buna da sebep olarak zamana bağlı olarak gelişen dolaşım bozuklukları gösterilebilir (Woodruff, 1988).

B.6. Koku

Araştırmaya göre yaşla birlikte koku duyusunda da azalmalar görülmüştür. Koku yetisiyle ilgili ana değişimler, yemek, güvenlik ve keyif verici deneyimlerle ilgilidir. Önceden belirlendiği gibi, koku duyusu, yemekten zevk alma ve zarardan korunmada önem taşır. Daha geniş sosyal seviyede, utandırıcı sonuçlar verecek kötü kokuları fark etmede önemlidir. Sosyal etkileşimler, bu sorunlardan etkilenebilir (Birren, J. ve Bruce, R).

Koku ayrıca geçmiş deneyimleri hatırlatır; burun bilir. Kim büyükannenin pişirdiği kurabiyeleri unutabilir mi? Koku duyusunun yok olması, geçmiş hissini zayıflatabilir. Kanıtlanmış olaylar, kokunun anıları korumaya yardımcı olduğunu göstermiştir.


B.7. Tat

Yaş değişimiyle gözlemlediğimiz tat dokularının yapısında azalma değildir. Diğer sinir hücresinin aksine tat hücrelerinin sayısı ömür boyu azalmaz.

Tat iki kimyasal duyudan biridir. (diğeri kokudur) Çünkü tat alıcılar kimyasal tepkilere cevap verir. İnsan 4 tat için duyarlıdır; tuzlu, tatlı, acı, ekşi. Tat duyarlığı iki yola ölçülür. Biri tanımlama eşiğidir, tadıcının maddenin içerdiğinin sudan farkını söylemesi. İkincisi hatırlama eşiğidir. Tadıcı, maddeyi belirlemek için maddenin içeriğine ihtiyaç duyar. İki eşik de yaşla artar (Botwinick, J. 1984).

Çeşitli tatlı, ekşi, acı veya tuzlu maddelerin suya karıştırılıp deneklere verildiği erken çalışmalarda, daha yaşlı deneklere maddeyi tanımlamak için daha fazla konsantrasyona gereksinim duymuşlardır. Değişik bir metot kullanarak, Hughes (1969) tat duyusunu sağlayan dile düşük bir galvanik akım verilmiştir. Tat duyusunu belirlemek için gerekliliğin miktarı genç bireyler için daha düşüktür, ancak belirleyici gereksinimi yaşlı bireyler için daha fazladır.

C. Demans (Bunama)

Yaşlılık döneminde dikkat isteyen işleri yapmada, hızlı düşünmeyi gerektiren fonksiyonları yerine getirmede ve davranışlarda genel olarak bir yavaşlama görülür ancak sözel yeteneklerde, genel bilgi durumunda, muhakeme yeteneğinde büyük bir değişme beklenmez. Yaşlı kişiler uzak geçmişteki olayları hatırlamada bir sıkıntı yaşamazlar ancak yeni öğrenilen bilgileri hatırlamada zorluk çekebilir (Onur, B. 2000).

Demans günümüzde genel olarak hafızanın, zekanın düşünme yeteneğinin,kişiliğin ve davranışların geri dönüşsüz bir şekilde bozulduğu durumların tanımlamakta kullanılmaktadır
Demansiyel sendromlar geri dönüşümlü ve geri dönüşümsüz olanlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Geri dönüşümlü olanlar arasında çeşitli ilaçlara bağlı olanlar, kansızlık, beyin tümörü, hormonal hastalıklar kalp yetmezliği, metabolik bozukluklar sayılabilir.
Demansta yönelim yakın bellek ve soyut düşünme bozukluğu ön plandadır. Hasta muayene sırasında hekimin sorularına ilgisiz masallama tarzında anlamsız yanıtlar verir.

D. Depresyon

Yaşlılıkta gücün fiziksel becerilerin, gençlik ve güzelliğin, yakın ilişkilerin, cinsel olanakların sosyal yaşantı ve desteklerin azalması gibi nedenler depresyonu hazırlamaktadır.
Hızlı bilgi akışı ve değişimi yaşlının bilgilerini geçersiz kıldığı için kendinden genç olanlara danışmanlık yapması söz konusu değildir. Bu da onun toplumda yaşlılığından dolayı elde ettiği psikososyal kimliğini olumsuz etkilemektedir.

Zamanla çocukların evden ayrılarak onların yalnız kalması ve daha önemlisi çevresindeki kişilerin ve eşinin birer birer ölerek onu yalnız bırakması da yaşlıları çok etkilemektedir. Ayrıca sadece sevdikleri değil sağlığı da onu terk ediyor. Artık gücü azalmıştır ve bazıları kendi bakımını bile yapamamaktadır. Daha ileri yaşlarda üzüntü elem ön planda olmayabilir. Yaygın anksiyete, sinirlilik, huzursuzluk, çocuksu davranışlar da depresyonun maskeli görünümleridir. Depresyonda dikkat, bellek gibi bilişsel işlevler bozulabilir bu durum ‘psikodemans’ olarak adlandırılır.

Kaynak: Ege Üniversitesi PDR Bölümü Yetişkinlik ve Yaşlılık Psikolojisi Ders Notları

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
algı, dikkat, ve, yaşlılıkta, yetişkinlikte


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Algı Kanalı Liaaa Ruh Sağlığı 0 28 Şubat 2012 17:27
Algı Dünyamız. Sihir Makaleler 0 12 Ekim 2011 09:06
Çocukluktaki obezite, yetişkinlikte de devam ediyor! Dilara Aile Evlilik ve Çocuklar 0 18 Ağustos 2010 18:26
Algı düzeyi Antéchrista Genel Paylaşım 7 23 Temmuz 2006 18:06