![]() |
Cevap: Mülksüzler Bana hicbirsey sormayin... ben umudumu Almanlar'in ermeni soykirimini tanimasinin ardindan bizimkilerin garip tepki mi? desem tepkisizligi mi? desem ne oldugunu anlayamadigim hal ve tavrindan sonra, tamamen kestim... Artik uzulmuyorum bile o cografya icin... |
Cevap: Mülksüzler Sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hoşgeldin, pek gorusemiyoruz seninle, yokluğunda daha çok @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yi zevkle izliyorum, takip ediyordum.. Bugünlerde Türkiye ye gelecek olmanın telaşı ve hazırlığı ile ilgileniyor JuLide.. Konuya giriş yapacak olursak, aslında herkesin ne kadar bencil olduğu ve sadece kendini düşünüp, bakış açısını kendi çıkarları doğrultusunda yorumlaması diyebiliriz. Çünkü, çıkar ve menfaatlerini daha ön planda tutuyor insanlar, bu bir anne bile olsa. Bu coğrafyada yaşayan her birey, diğer tüm canlıları benimsemiş olsa, buna hayvanlar ve bitkiler de dahil, bencillikten soyutlasa kendini, belki de yaşanabilir bir coğrafya meydana gelebilirdi.. Bütün dünyayı özellikle de bulunduğumuz ülkede toplumsal normlar çok etkili, çünkü sistem bireyin ne düşündüğü değil, çoğunluk ve toplumsal gücü fazla olan tarafın ne dusundugunu dikte ediyor. Bizim sistemde sürekli başkaları ne der kaygısı yüzünden özgürlük den kendimizi soyutluyoruz. Artık insanların DNA ları ile oynanmış gibi, sürü psikolojisi artık bir ideoloji oldu insanlarda.. Sevgili kardeşim hep ben yazıyorum birşeyler bu başlık altında kendini ozletme arada gel de gözlerimizin pası silinsin :) |
Cevap: Mülksüzler Mektup gibi olmus (: bende yazayim madem, sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] cidden karsilasamiyoruz, ben dondukten sonra (tabi radikal bi karar alip kuba'ya yerlesmezsem) dusuncelerimi net aktarabilirim... ayrica @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] hakli daha cok gelmeli, evinizi bos birakmamalisiniz... Ben bazen gecerken bakiyorum buraya isiklari yaniyor mu diye... Sonra perdeleri kapali bi sekilde gorunce kararsiz kaliyorum not biraksam mi acaba... Sonra oyle gecip gidiyorum sokaktan... |
Cevap: Mülksüzler BAZI KADINLAR Hafiften “kısık” sesli kadınlar vardır hani ; Bakışları derin , Kendine özgü aurasıyla, ortaya çıktığında Kalabalığın arasında kolayca seçilen “Dönüp baktıran” kadınlar Ağlamasını, gülmesini, Oturup kalkmasını izlemek Herhangi bir konuda rastgele anlattıklarını dinlemek keyiflidir. Çevrelerine yaydıkları enerji farklıdır onların, Ruhları farklıdır. Vücut dilleri özgüvenli, Ahenkli, çekicidir. Bazen zarafetin doruklarında Bazen yosmalığın sınırlarında dolaşırlar. Tizleştiğinde çatallanır bu kadınların sesi “Hızlı” yaşamaktan mı ? Uykusuzluktan, yorgunluktan mı ? Neden böyle olduğu bilinmez. Gizemlidirler; “Puslu kadınlar” derim ben onlara. Gözlerinde nedeni belirsiz bir buğulanma vardır hep Gülerken ağlamaları Ağlarken gülmeleri vardır Görünmeyen ufuklara dalıp gitmeleri vardır Duydukları bir şarkı, Gördükleri yağlıboya resim, Yerdeki yaprakları birbirine katıp telaşla uçuşturan esinti, Yağmurun başlaması, Onları alıp, uzaklara götürür. Eski sevgililerinin buruk hatırasına daldıkları sanılır çoğu zaman İlgisi yoktur aslında Düşündükleri hayatın kendisidir Zamanın nasıl gećtiğidir. Hataları, günahları ve sevaplarıdır “Puslu” kadınlar kendileriyle yüzleşmeye meraklıdır İroniyi çok severler, Kendileriyle dalga geçmeyi, Ve gülmeyi. Şen şakrak kahkahaları kapalı mekanlardan sokaklara taşar sık sık Çünkü “gülebiliyor olmanın” kıymetini bilirler. Sevmekte çok başarılıdırlar Nasıl “kadın” olunur, Nasıl mutlu edilir, Nasıl can yakılır, Bir erkeğin yanındaki, hayatındaki boşluk nasıl doldurulur Çok iyi bilirler. Hem tecrübeleriyle Hem sezgileriyle Karşılarındakinin beynini okurlar. Hayatta her duruma karşı hazırlıklıdırlar Kalpleri birden fazla kez kırılmıştır Ama kırılmaya alışamamış Kırılma korkusunu aşamamış Çocuksu ve naif bir ruhları vardır öte yandan Olanca güçleriyle sahiplenmeleri, Savunmaları, Başkalarıyla (aslında kendileriyle) savaşmaları vardır, Kıskançlıkları, Kaprisleri, Ara sıra “arızaya bağlamaları” vardır… Hem “kazanan” hem “kaybeden” sıfatını yakıştırabiliriz onlara Belki de bu yüzden Puslu kadınlara saygı duyarım ben ! Yaşamışlıklarına, Derinliklerine, Sahip oldukları mutlak yeteneklerine Saygınlığı, kimseyi kandırmadan, göz boyamadan “Kendileri gibi” davranarak avuçlarının içinde tutmalarına, Toplumu eğitmelerine, erkekleri yontmalarına, Bu şekilde “kadınlık” kavramını onurlandırmalarına, Büyük saygı duyarım ! Onlar hem çok özeldir, hem de En nihayetinde Senin ya da benim gibi biri… Kime ait bilmiyorum, çok beğendim paylaşmak istedim.. |
Cevap: Mülksüzler Memleketim... Seni bu kadar sevmesem, ardıma bakmadan çeker giderdim.. Nasıl severim bir bilsen. Köroğlu'yu, Karayılanı, Meçhul Askeri... Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini. Sonra kalem yazmaz, Bir nice sevda... Bir bilsen, Onlar beni nasıl severdi. Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı Minareden, barikattan, Selvi dalından, Ölüme nasıl gülerdi. Bilmeni mutlak isterim, Duyuyor musun ? Ahmet Arif |
Cevap: Mülksüzler Hayatımızın önemli bir bölümünü garip bir eksiklik duygusu ile geçrimemiz, bazı sabahlar anlaşılmaz sıkıntılarla uyanmamız bazen isimsiz umutlarla neşelenmemiz sanırım o boşluğun içimizde yarattığı girdaptan kaynaklanıyor. Karşılaştığımız her kadına ve her erkeğe, belki de hiç farkında olmadan, girinti çıkıntıları o boşluğun kesiklerine uyacak mı diye bakıyoruz. Elinde sindrellanın ayakkabısıyla dolaşan biri var sanki içimizde, herkese ''acaba ayakkabının sahibi bu mu?'' diyerek bakıyor... sonra birden birisi hayatımıza giriveriyor, onun sahip olduğu birşey, belki kokusu , belki dokunuşu, belki gülüşü , belki zekası, belki hayata bakış tarzı, belki zevki, belki aldırmazlığı, belki ihtirası, belki de kötülüğü, içimizdeki boşluğun bütün girinti çıkıntılarını dolduruyor... |
Cevap: Mülksüzler Gözlerine bakarken Güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma, Bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde Kayboluyorum... Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum, Durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin Sırrını her gün bir parça veren Fakat hiç bir zaman Büsbütün teslim olmayacak olan... Nazım Hikmet Ran |
Cevap: Mülksüzler Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur? Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun Sevmek kimi zaman rezilce korkudur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun Belki Haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin.. Attila İlhan |
Cevap: Mülksüzler Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama Yarım saat erkene kurulsun saatin. Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin.. Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin... Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin... Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin. Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart, Çek kızarmış ekmek kokusunu içine, Bak güzelim kahvaltının keyfine. Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin.. Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile. Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, Ohhh şöyle bir hafifle Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa... Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak Çiçek görürsen kokla ,köpek görürsen okşa , Çocuk görürsen yanağından makas al. Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, Sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı, Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı? Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi? Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor.. Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, Yüzünde güller açtıracak. Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun.. Saklama tabakları, bardakları misafire Sizden ala misafir mi var bu dünyada Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, Vazife yapar gibi hiç değil, Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, Eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının.. Gece evinde, dostların olsun Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun.. Arkadaşım hayat bu daha ne olsun? Ama en önce ve illa ki sağlık olsun! Can Yücel |
Cevap: Mülksüzler Düşlerim bu kadardı benim İki çiçeğe yüzümü sürmek Taş bir tonoza sırtımı dayamak Şaşasız, ünsüz ama insan olmak Sırf can taşıdığım için önemsenmek Gökyüzüyle göz göze gelebilecek bir yerde nefes almak Yaşayabildiğim kadar yaşamak Sevmek, aşık olmak, sevişmek, meşk etmek Denizin sesine gamze kondurmak Ayağımı toprağa sürtmek Kirlenmek Gönlümü ferah tutmak Temiz aklıma sarılmak Ben bunları düşledim Çünkü bu kadardı hayat Bize yaşatmadığınız değil Jehan Barbur |
Cevap: Mülksüzler bir dostu olmalı insanın... "Nereden çıktın bu vakitte"dememeli, Bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; "Gözünün dilini"bilmeli; Dinlemeli sormadan,söylemeden anlamalı... Arka bahçede varlığını sezdirmeden,mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi Köklenmeli hayatında; Sen,her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli. Kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları. Dalları bitkin başına omuz, Yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı... En mahrem sırlarını verebilmeli, En derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; Gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz... Onca dalkavuk arasında bir tek o, Sözünü eğip bükmeden söylemeli, Yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında değil sadece, Asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde,baş başayken sövmeli Ve sen öyle güvenmelisin ki ona, Övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "Hak ettim" diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; Günahlarının yegane şahidi... Seni senden iyi bilen,sana senden çok çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında,onun gözünden gelmeli yaş... Can dündar |
Cevap: Mülksüzler İstemediğin yer“Trouble” Yasak yollar var burada, koşmamı bekler gibi duruyorlar Buraya gelip kaybolmadan önce, son içkimde söylemiştin; “first we take manhattan” Burada koğuş karanlık değil, ne de sessiz Su ve çay hariç her türlü içme eylemi yasak Botlarını boyayabilirsin istersen İstemediğin yer+kuralları “Double Trouble” Dünyadaki en anlamsız şeylerden biri de kaybolmaktır. Gördüğün hiçbir şeye anlam veremezsin. Anladığın tek şey kaybolmuş olduğundur. Artık gördüğün herşey birbirine benzer ve insanların kendi sokaklarında umursamaz bir tavırla yürümeye devam ettiklerini görürsün... . Sen kaybolmuşken, insanlar gelir sorunlarını anlatırlar sana, çözmeni beklerler üstelik. Senin kaybolmuşluğun önemli değildir onlar için Bunu bilmezler, soran da olmamıştır bugüne kadar Burada düzen böyle çalışır. İstemediğin yer+Kuralları “Double Trouble” Yaşarsın ve zamanın vardır. Bazen ne istediğini bilerek bazen bilmeyerek birşeyler arar durursun Öyle ki, Bulmak için binlerce yılını harcadığın şeyler bile vardır Bunlar, diğer insanlar için –genellikle- önemli değildir Bunu da sen umursamazsın zaten Yüreğinde binlerce efsane daha vardır çünkü ve senin yapman gereken; bu efsanelere ulaşmak, bu tepelere tırmanmaktır. Tüm bu aramalar sırasında “en iyiler” ve “en kötüler” hariç hiçbir şeyin olduğu gibi görünmediğini anlamışsındır. Bu şekilde tanımış olduğun insanlar bazen aldatmaya çalışırlar seni ve sen onlara hiçbir şey söyleyemezsin. İstemediğin yer+Kuralları+İnsanları; “Tripple Trouble” Ve herkesin/herşeyin ötesinde duran bir şey vardır Bilincin, varlığın, beynin Ki, nereye gidersen götürdüğün ve Anlatmaya çalışmaktan yerindiğindir bu; ortada durur çünkü, gizlenmeyi bilmez ve sırf bu nedenle bile ölesiye hırpalanmıştır bugüne kadar O bir problemdir artık O problem; senin bilgin, birikimin, yüreğin, boşvermişliğin, sevgin... Tüm bilgeliğindir yani (losers zone) İstemediğin yer+Kuralları+İnsanları+SEN “The Final Trouble” Tüm bu örgü içinde dayanılmaz bir gerçek var; Sen “tuz-biber” konumuna gelmişsindir böylece, Oysa, hiç talip değildin!! Komik ama gerçek. Votka az tekel uzak... |
Cevap: Mülksüzler 22'ime bir kaç gün sayıyorum. Çocukken diyebilmeliyim, hayatı bu şekliyle hiç düşünmemiştim. Tamam henüz belki bir b*k gördüğümüz olmadı ama yinede b*ktan geliyor her şey, laf olsun diye demiyorum öyle geliyor işte. Ben beceremiyorum yaşamayı, bana yardımcı olsanıza gençler pls. |
Cevap: Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] yeni bir yaşa girmek çokta sevinç ve coşku ile kutlanacak bir sey değil sanırım, dünyada ki en önemli şey olan zamanın acımasızca insanı çürütmesine şahit olmaktan daha fazlası değil, hayat b*ktan evet bu sistemde farklı bir şey beklemek mümkün değil, ama üzülerek şunu diyeceğim daha bomb*k bir yaşam seni bekliyor emin olabilirsin. Belki de daha ileriki senelerde bugün söylediğin cümlelerin başına sonuna daha b*ktan kelimeler eklenecektir. Sana yeni yaşınla beraber (bu arada senden tam 10 yaş daha b*ktan bir hayat yaşadım ve devam ediyor ) içindeki potansiyeli kullanıp belki de b*ktan olmayan yeni yaşam yerleri keşfetmen gerek diye düşünüyorum. Mesela ben yarın yeni bir yolculuğa çıkıyorum, nereye gideceğim ve neler yapacağım konusunda çok da fikrim yok açıkçası, sadece bavulumu hazırladım. Henüz en güzel yaşlarını yaşıyorken senden güzel haberler almak isterim @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sen güçlü bir karaktersin, zeki ve donanımlı birisin. Daha iyi şeyler okuma umudu ile hoşçakal.. Her ayrılığa veda gerekmez, yine gorusecegiz.. |
Cevap: Mülksüzler "Ta ne zamanlardan beri sesimizi çıkarmayıp içimize attığımız şeyler, hep birden uyandı; hepsinin acısını birden duyduk." dese de Sabahattin Ali, henüz değil. Henüz uyanmadı içimize attıklarımız. Yeterince acı duymadık, yeterince acımadık hepsinin acısını birden duyacak kadar. Zira, acının sesi yakıcıdır. Tuhaf zamanlardayız... Güzel yolculuklar dilerim dostum, yeni yaşımı yalnız başıma kendime geçireceğim. Bir kaç bira ile öpüşürüm en fazla. |
Cevap: Mülksüzler Türkiye'de kendini Sistemin sahibi gören Daha sonra adları bir çok Karanlık işe bulaşan ortak noktaları Irkçılık olan Asker yada Sivil devlet adamlarının nerdeyse hepsinin yolu Kürt kentlerinden geçmiş Örgütlenmelerinin miladı Kürt kentleri olmuş Kürt hafızasına Kanlı imzalar atmışlardır. Ama iktidar çekişmesi başlamayana dek Palazlanmalarına imkan tanınmış Kürde karşı işledikleri suçlardan dolayı değil yargılanmak üstüne Takdir edilmişlerdir . Bu klikler Kürdü hep İktidara giden Yolda sosyal mühendislik çalışması için Malzeme olarak görmüş Hükümetlerden istediklerini almak için Kürtleri koçbaşı olarak kullanmıştır. Türkiye gayrı-resmi tarihine bakıldığında Jitem'den tutun Ergenekonculara Tarikatlardan tutun Feto'ya Kemalistlerden tutun İslamcılara iktidar oyuncularının tamamı bu yolu izlemiş kah kalemşörleri Kürtlerin sırtını sıvazlamış kah yeri gelince Hükümeti sıkıntıya sokmak için Kürtlerce sevilen simalar Suikaste uğramış. Kürtleri istedikleri biçimde diyazn etmiş Deyim yerinde ise Kürtleri ateşi tutmak için Maşa olarak kullanmışlardır. Asıl ilginç olan ise değil sokaktaki Kürt en entellektüel Kürt bile daha dün ona küfreden katline alkış çalan birinin aniden Kürt dostu kesilmesini sorgulamamış Sosyal mühendislik operasyonlarına Kürtleri alet etmişlerdir. Kürt ölmüş Onlar istediklerine kavuşmuştur.Kürt sürgün edilmiş onlar zafere gitmiştir. Kürde ölüm onlara Devlet nimetleri kalmış. Birbirleri ile anlaştıkları an özlerine dönmüş topluca Kürt düşmanlığına devam etmişlerdir. Bu kısır döngü böylece sürüp gidiyor .. |
Cevap: Mülksüzler Film Önerisi : Köpek Dişi (Dogtooth) Sinemanın ne kadar yaratıcı olabileceğini gösteren, sinema iyi ki varsın dedirten çok özgün bir çalışma bana göre, zira insanın şekillendirilebilirliğinin sonsuzluğunu gözümüzün önüne seriyor, Film sadece otoriteyi, faşizmi değil aynı zamanda gerçekliği de sorgulatmaktadır. Bir çok kimse tarafından rahatsız edici ve p*rnografik bulunsa da izleyin, izlettirin. iyi seyirler |
Cevap: Mülksüzler Her zaman sarhos olmali her sey bunda, tek sorun bu omuzlarinizi ezen, sizi topraga dogru çeken zaman'in korkunc agirligini duymamak için, durmamacasina sarhos olmalisiniz. ama neyle? sarapla, siirle, ya da erdemle, nasil isterseniz. ama sarhos olun. ve bazi bazi, bir sarayin basamaklari, bir hendegin yesil otlari üzerinde, odanizin donuk yalnizligi içinde, sarhoslugunuz azalmis ya da büsbütün geçmis bir durumda uyanirsaniz, sorun, yele, dalgaya, yildiza, kuşa, saate sorun, her kaçan seye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her seye sorun, "saat kaç" deyin; yel, dalga, yildiz, kus, saat hemen verecektir karsiligini: "sarhos olma saatidir. zamanin inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhos olun durmamacasina! sarapla, siirle, ya da erdemle, nasil isterseniz.. |
Cevap: Mülksüzler Mavimiz sende kaldı Mavidir; hayallerimiz , özlemlerimiz ,rüyalarımız, ufuklarımızda hicranla tüllenen şafaklar hep mavidir… Mavidir; hiç gidemediğimiz limanlar ve hiç gelemediğimiz meçhul diyarlar. Mavidir ötesi ve berisi içimiz ve dışımız hep mavi… Mavidir; içimizde cıvıldaşan nesimi, ruzigarlarla içimize dolan bir lisanı hafi… Mavidir yitiğimiz,mavidir beklediğimiz.Mavidir özlediğimiz. Mavidir; yüreğimizin rengi en derinlerin ve hep enginlerin rengi…Bir türlü bitmeyen ve kelimelerle yetmeyen ne varsa anlatmaya mukabil bir türlü denk gelmeyen… Mavidir; kalbimizin derinliğinde içimizi sızlatan,tınlatan nağmeler… Mavidir; tutku dolu bakışlar, sermesti bezmine alemin uzanan ve hicranları yüklenen ilahi esinti… Mavi ;bağrına değen insanın ve dokunduğu su kadar berrak ve varlığın kalbine yaklaştığı bir şeydir mavi… Mavidir; kalbimize dolan üns esintileri ve ardından yasemenliğe dönen iklimi paki…Mavi ruhun rengi… Mavidir; içimizin kıpırtıları ve tenhalarda saldığımız sedaların çağıltısı... Mavidir huzurun rengi; bir tatlı huzur Kalamış kadar uzak değildir mavi kadar yakındır… Mavdir; her sabah alnımızı öpen şafağa karışıp akşamın mavisine kadar boyandığımız eşsiz gün bestesinin adıdır… Mavi umuttur, mavi hayattır. Mavi candır ,canandır lisanı hafi gibi ruha dolandır.Elbet her şey mavidir… Herşey bir mavi kadar uzaktır insana, bir mavi kadar yakın... |
Cevap: Mülksüzler Uzun bir aradan sonra selam. Aslında yazacak bir şeyim yok öylesine bir şeyler karalamak istiyorum. Demin eski dostlarla Kadıköydeki deliler ve evsizler üzerine konuşuyorduk sonra konu Akmar satanistlerine oradan Apaçi Ayhan'a kadar geldi. Burada boğazımız bir parça düğümlendi çünkü Ayhan abi öldü yakın zamanda. Akmar ve Rock müzik dışında bir aidiyeti var mıydı bilemiyorum ama sağlam bir adamdı Apaçi Ayhan. Duruşuyla, konuşmasıyla hatta çoğu zaman olduğu gibi susuşuyla bile çok şey öğretirdi insana. Bir bütünün önemli bir parçasıydı Apaçi Ayhan. Kadıköyü tamamlayan bir unsurdu. Şimdilerde Kadıköy çok tatsız, suni, zevksiz. Belki de buna bir tepki göstererek terki diyar eyledi bilemem. Şurada Ayhan abinin belgeseli var : /watch?v=UI81NwOcMz4 Ha Akmar satanistleri apayrı bir konu başlığı eğer bir gün vakit olursa üzerine bir şeyler yazmak isterim. |
Cevap: Mülksüzler Selam arkadaşlar, umarım iyisinizdir. Son olaylar karşısında kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Ülkenin politik siyasal, iktidar, yönetim, sosyal yaşam, sanat, kültür konuları üzerine bir şeyler karalamak, fikir beyan etmek her an ''suç'' kapsamına alındığından, cümlelerimi dikkatle ve özenle seçmenin daha iyi olacağını düşünmekteyim :) Yalnız bu hakikati konuşmayacağımız anlamına gelmesin, faşizmi ve niteliğini gayet iyi tanıyoruz... Ayrıca tartışalım, fikirlerimizi serpelim ama bu temiz sayfayı kirletmemek adına ''sataşma ve polemiğe'' kapalı olduğumuzu belirtmek isterim. Ne zaman toplu ölümler gerçekleşse devlet aygıtlarıyla beraber toplumun körelmiş vicdanı kanamaya başlıyor. Bir anda yaşam hakkı yüceltilmeye başlıyor. Biz zaten her gün ya ölüyoruz ya da sürünüyoruz. Hangi yaşam hakkı? Tek mesele yaşamak da değildir; bazen sefilce bir yaşam sürmektense ölüm kurtuluş gibidir. Öyle ya, yaşıyoruz ama; işçiyiz eziliyoruz, kadınız eziliyoruz, aleviyiz eziliyoruz, eşcinseliz eziliyoruz, kürdüz eziliyoruz, ermeniyiz eziliyoruz, çocuğuz eziliyoruz, öğrenciyiz eziliyoruz. Ezilmekten beynimiz nasır tutmuş, çoğu zaman ezildiğimizi bile farketmiyoruz. Bu yaşamak mı, yaşamaksa nasıl yaşamak? Çalışmak, sömürülmek, borçlandırılmak, tüketmek, köleler olarak efendilerimizi seçmek ve vatan sana canım feda sloganı atma özgürlüğü dışında bir özgürlüğümüz yok. Bunun dışında toplum olarak bir özgürlük talebimiz de yok. Ama toplu bir şekilde ölünce dolar gibi değerimiz artıyor, o da şehitlik aldatmacasıyla devlete prim olmak için. Öyleyse yaşam hakkından önce nasıl bir yaşam sürdürüyoruz, bu yaşamdan memnun muyuz sorgulamasını yapmamız gerekiyor. Yapmıyorsak, sefil bir yaşam hakkını sürdürme talebini yükseltmeye gerek yok. |
Cevap: Mülksüzler Sanayi devriminden beri Kapitalist toplumlarda yaşam hakkı diye bir şey yoktur. Evet belki Çin'de fabrikada çalışan çocuk bir bomba yüzünden ölmüyor ancak Ortadoğu'da ölen bir çocuktan hiçbir farkı yok. Modern dünyanın en büyük sıkıntısı da bu "yaşam hakkı" |
Cevap: Mülksüzler Yeniden bu başlık altında değerli arkadaşların yorumlarını görmek çok güzel, toplumun içinde bulunduğu durumdan çok güzel bir şekilde bahsetmişsin @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] aslında konu içerisinde bahsettiğin gibi yüzeysel ve kelimeler fazlaca seçilmiş böyle olması çok daha iyi bu ortamda, çünkü kendi düşüncelerinin dışında fikir beyan edenler tıpkı toplumda olduğu gibi burada da dışlanır oldu. Toplumsal normlar dan çok fazla etkilenen bir ülke de yaşadığımız gerçeği yüzünden içinde bulunduğumuz sorunları çözme konusunda başarılı bir insanlar ülkesi hiç olamadık, yaşamak için öldür bize empoze edildi öldürmek derken sadece "ateşli silahlar" ile değil bizi farklı kutuplara çekerek insanları ayrıştırma yaparak, sevgi yoksunluğu ile beslenmemizi sağlayarak bugünlere geldik, kısa vadede sorunlar çözülecek gibi durmuyor, bundan sonra da tesadüfen yaşamaya devam edeceğiz şansımız yanımızda olursa patlayan bombaların yanında olmazsak yine klasik klişe sözleri söylemeye duymaya devam edilecek, savaş olmayan güzel bir yarına uyanmak gelecek nesillere iyi yarınlar bırakmak herkesin görevi ve amacı olmalı.. |
Cevap: Mülksüzler Anne terliğinin ve Baba tokadının sarsıcı bilgeliğinden nasipsiz bir nesil yetişiyor. |
Cevap: Mülksüzler Ve müzik çalar melodiler mırıldanmaya başlar kendi araların da piyano, kanun, saz, gitar hiç fark etmiyor her birine dokunuyorlar sonra kelimeler de dökülmeye başlıyor, daha müzik girer girmez ilk kadeh havaya çoktan kalkmış oluyor birden duyuyorsun ''aşkı için ölecek, nerede kaldı öyle yürek'' diyor sonra ikinci kadeh sonra üç pek sayı saymasını da bilmem aslında.. Sesi ile insanları alkole teşvik ettiği için hakkında suç duyurusu bile açılacak kadın, sanki tüm alkol firmaları ile anlaşma yapmış pay alıyor, bu kadar güzel söyleme lütfen. Sevişmekten daha çok haz veriyorsun, yeryüzündeki ölmüş tüm ruhları diriltecek gibi çıkıyor her harf, kelime ağzından.. İçinde olduğun her şarkı her müzik bu kadar güzel olmak zorunda mı yine beni benden aldın Birsen Tezer hep bunu yapıyorsun, senin sesini duyunca hiç bir kadın sesi duymak istemiyor insan, delikanlı öldü artık aşkı için değil belki de, ama öldü.. söylediğin gibi delikanlı yoruldu.. |
Cevap: Mülksüzler Alıntı:
evde, okulda, medresede, işte, askerde kafalarına vura vura aptallaş(tırıl)miş bir nesilden daha iyidir hafız... --IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 22:03 -->-> Daha önceki mesaj 20:12 -- “kimdir bu sokakları dolduran adamlar ? bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı insanlarla dolu. sevişemeyecek olduktan sonra neden insanlar böyle birbiri içine giren şehirler yapmışlar ? aklım ermiyor. birbirini küçük görmeye, boğazlaşmaya, kandırmaya mı ? nasıl birbirinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehirde yaşıyor?” sait faik abasıyanık/lüzumsuz adam. |
Cevap: Mülksüzler Ne güzel yazmış Cemal Süreya; Tüm günahları paylaşmalıyız seninle. Rakıyı aynı bardaktan, küfrü bir ağızdan etmeliyiz. Korkuyorum çünkü; Ya farklı cehennemlere gidersek? |
Cevap: Mülksüzler Yinede Korkmuyorum Sevmekten Yinede Korkmuyorum Seni Sevmekten.. Kaçmaya çalıştığın gerçek, Bir gün karşına çıkacak. Ve işte o gün Kaçacak yerin olmayacak. Ben senin varlığını seviyorum, Yokluğunu seviyorum Sana ulaşamadığım dakikalarda. Seni duymayı Seni özlemeyi Hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum. Hiç korkmuyorum seni sevmekten. Senin gülüşünü seviyorum. Her bana bakışında Gözlerinde okuduğum o duyguyu Gözlerindeki gözlerimi seviyorum. Gönlünü seviyorum Özünü seviyorum senin Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Ben sendeki o sıcaklığı Sana olan uzaklığı seviyorum. Yanaklarından akan gözyaşlarını En çok, dağınık olduğunda saçlarını Beni arayan ellerini seviyorum. Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen Ayrılığını seviyorum, En çok yalnız kaldığımda Beni bulan gönlünü seviyorum. Ben en çok senin bana olan Sevgini seviyorum. İçimden haykırmak geliyor. Dünyaya sığdıramadığım seni Kalbime sığdırmak geliyor. Ağlamak geliyor seni görmezsem Özlemek geçiyor içimden seni Sevmek geçiyor. İçimden sana doğru giden Bin bir türlü yol geçiyor. İçimden sen mutlu olacaksan Ölmek bile geçiyor gülüm. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Ben yalnızca seni seviyorum, Ne o muhteşem güzelliğin Ne kalbimdeki özelliğin Ne de sevdiğim için değil, Seni yalnızca sen olduğun için, Ruhun için Kalbin için Aklın ve sevgin için seviyorum seni. Ben seni en çok kendim için seviyorum Belki de ilk defa bencil oluşumu Sana borçlu olduğum için. Seni her şey için seviyorum. Ve sahip olmadığım Hiçbir şey için. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Her dakika seninle olmayı seviyorum. Gözlerimi her açtığımda Aklıma gelişini seviyorum. Her gece uyumadan önce Seni sevdiğim aklıma gelince Sensiz uyumayı bile seviyorum Uyumadan önce seni düşününce. Ben seni en çok Umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Ben seni bu şehirde olduğun için değil Benimle aynı toprağa ayak bastığın için Benimle aynı gökyüzünü paylaştığın için seviyorum. Geceleri benim yüzüme vuran ay ışığı Senin de gözlerine vurduğu için seviyorum. Benim kemiklerimi ısıtan yaz güneşi Sana da sıcaklık veriyor diye seviyorum seni. Beş bin yaşındaki bu dünyada Benimle aynı zamanı paylaştığın için seviyorum. Ben seni benimle yaşadığın için Benden hiç gitmediğin için seviyorum Beni hiç terk etmediğin için. Ellerini seviyorum tanrıya açıldığında Kalbini seviyorum kapıları açıldığında Ve gözlerini seviyorum Her karşımda kapanıp açıldığında. Bana baktığında İçimde yakaladığın coşkumu seviyorum, Her bana baktığında Seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Her kibrit çaktığımda Alevin içinde seni görmeyi seviyorum. Her sigara yaktığımda Dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum. Her bana baktığında O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi Yalnızca sen olduğun için hayatımda Kendimi bile seviyorum Sen olunca aklımda. Kalbimi seviyorum seni seviyor diye Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye. Ruhumu seviyorum, senin ruhuna Bu kadar yakın diye. Varlığımı seviyorum, Sırf sana borçlu olduğum için Mutluğumu seviyorum. Gülümsememi seviyorum seni düşününce Ayakta kalışımı seviyorum sebebi sen olunca Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Ben sana olan sevgimi yazan Kalemimi seviyorum. Senin adını yazdığım kağıdı seviyorum. Sana olan sevgime benzettiğim Her sevgiyi seviyorum. Bana seni hatırlatan her şeyi Sana giden yolları seviyorum. O kadar çok seviyorum ki seni Seni kaybetmek korkusunu bile, İçinde yalnızca, sen olduğun için Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için Korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Seni seviyorum. Çok sevdiğim bir şiir paylaşmak istedim, selam olsun LaCReMeL |
Cevap: Mülksüzler Kendinden daha büyük bir gücün cezasından korktuğun ya da ödülünü kapmak için çizdiği sınırlara uymak zorunda olman ahlak mıdır, yoksa ahlaksızlık mı ? Ahlak hiçbir tehdit korkusu olmadan ödül beklentisi olmadan sırf doğru olduğu için doğruya bağlı kalmak değilse nedir ? Bir dininiz olabilir ama bu sizi ahlaklı kılmaz.Ahlaklı olmak için önce doğru olana ödül ya da ceza istemi ve korkusu olmaksızın doğru olduğu için katılmanız gerekir... O zaman tanrınızın karşısına ahlaklı olarak çıkmış olur, ahlaktan tanrınıza ulaşmış olursunuz... Tıpkı İsa'nın sıradan bir insan olduğunu anladığı halde tanrı varmışçasına ahlak normlarına uymaya devam eden rahip gibi... Evet bir dininiz var ama bir ahlakınız yok, zira siz korku veya ödül için yaptığınız maskaralıkların ahlak için yeterli olduğunu sanıyor ve ahlaksızlığın dibine vuruyorsunuz... |
Cevap: Mülksüzler Sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] toplumsal sorunların başında senin yukarıda yazdığına paralel olarak her geçen gün "güvenlik" personeli sayısı artıyor buna rağmen "ölümler" de çoğalıyor, ahlâklı bir toplum yetişmesi için belki de son yıllarda imam sayısında muazzam bir artış var, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi haftalık saat olarak artış gösterdi, bir çok lise imam hatip lisesi oldu buna rağmen "ahlaksızlık" hat safhada. Sayıları arttırmak bir çözüm yolu değil bunu öğrenmiş olduk, ahlâklı bir toplum yetişmesi için insanlara en başta sevgi aşılamak gerekiyor. |
Cevap: Mülksüzler Ünlü bir diyalog vardır @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bilirsin Tarkovsky filminden bir replik ayrıca "ingmar bergman'a sormuşlar; gidişat kötü, dünya nasıl kurtulacak?diye “utanç” demiş bergman. dünyayı bir tek utanç kurtarabilir." Ülke de birikmiş bir öfke var, büyük bir kutuplaşma, büyük suçlar, ölümler, büyük bir ahlaksızlık, ********lik, onursuzluk var. Tüm bunları uzun veya kısa vade de sevgi tek başına yetemez. Önce utanç gerekiyor herşey için, bu da şuan için pek görünürde değil ama o günün geleceğide tarihte ki devlet ve toplumlara bakarsak aşikardır. Yanlış insanlar doğru bir hayat yaşayamazlar, sık sık düşerler; yalnış devletler doğru yönetemezler, başları beladan kurtulmaz ve vakti geldiğinde yıkılırlar. Yıkılmak üzere olan bir duvara sırt verenler, duvar yıkıldığında altında kalırlar. Acımasız veya savaşa meraklı olduğum sanılmasın ama dünyanın en sağlıklı toplumları vaktinde en acımasız iç savaşları yaşamış toplumlardır... -ve Tarkovsky'le bitireyim sevgili dostum, "-deli bir adam size kendinizden utanmanızi söylüyorsa, ne biçim bir dünyadır burası" (Nostalghia) |
Cevap: Mülksüzler Bir Ahmet Telli şiiri ile devam edelim.. Hele dik tut başını Önce haykır yıkılmadığını, tükenmediğini, Yüreğindeki yalım nasıl olsa Korlaştırır zaman çeliğini Sen önce öfkenin adını koy Yanıltmasın yüreğini |
Cevap: Mülksüzler Lambalar kekeliyorlar, habersiz: Yoksa ışığımızla yalan mı söylemekteyiz? Yoksa binlerce yıldan bu yana gece mi tek gerçeğimiz... Rilke |
Cevap: Mülksüzler Üşüyüp yorgun düştükçe yüreğim Kendime görünmez sıkıntılar büyütürüm. Ne senin o dilsiz uzaklığın Ne benim bu rezil gerçeğim Bir çift kanat kesilir gövdem Çıkar gelirim; esmerliğine senin Günışığı giyinmiş o sıcacık tenine. Akşam yüzüme yüzüm sulara Bir korku gölgesi gibi vurdukça Düşerine sığınırım senin, aydınlık Anılarına.. Gözlerin düşer aklıma, kirpiklerin Saçların, avuçlarıma Alırım, tel tel sarınır Isınır avunurum… Şükrü Erbaş |
Cevap: Mülksüzler günümüzde insan olmanın çok ağır bir bedeli var ya parçası olcaksın alçaklığın yada seni parçalarlar oysa insan olmak çoğalabilmektir başkalarıyla insansın,birinin canı yanarken seninde canın yanıyorsa bir bombayla canına kıyılan çoğalmasını bilen biriydi daha az uğur mumcu'yduk dün daha çok uğur mumcu'yuz şimdi. Ataol Behramoğlu |
Cevap: Mülksüzler Afrin saldrisi ile birlikte özellikle sanatçı ya da ünlü simalardan herhangi bir mesaj yazılmamasina karşın, medya da hedef haline getirilmeleri Roland Barthes'in meşhur "faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir" sözünü hatırlattı. Faşizmin "kim bizden, kim değil bilelim" mantığıyla herkesi düşündüğünü söylemeye mecbur bırakıp, kendileriyle ters düşen fikirleri tespit edip "gereğini yaptığı" bir süreçten geçiyoruz epeydir. |
Cevap: Mülksüzler Kadınlar yüzündeki çizgiler görünmesin diye fotoğraflarını öyle çok ışığa boğuyor ki yüzüne nur inmiş yeni peygamber facebooktan duyuruldu sanıyorum ): |
Cevap: Mülksüzler [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Mülksüzler Nietzsche biraderim de "ahlaksal normlarınızı ekmek banarak yiyeyim" demiş. Canım çekti. |
Cevap: Mülksüzler ''İnsanlığın ortak değerleri zannedildiği gibi din, dil, ırk, bayrak gibi kavramlar değil, acı, keder, sevinç, aşk gibi kavramlardır.” Krzysztof Kieslowski |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:40. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk