![]() |
Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] farklı şeyler denemek lazım ? Anlatı odur ki: Neruda'nın hastalığı ağırlaşmış faşist cunta tarafından cezaevine cevrilen evindeki yatağından kalkamaz olmuştur. Yine de bir yolunu bulup postacı dostu Neruda'yı son kez görebilmek için cezaevine girmeyi başarır. Karşısında Neruda'yı solgun bir benizle çok kilo kaybetmiş ve yıpranmış olarak görür. Faşist cunta ilaçlara izin vermemiş, cezaevini bu sefer mezarlığa dönüştürmeyi kafasına koymuştur. Neruda ölmelidir onlar için ve artık hasta yatağındadır. Ama direnir bütün yaşamında olduğu gibi Neruda! Kolay pabuç bırakmayacaktır onlara. Postacı dostuna doğru hafifçe yüzünü döner ve konuşur: "Dostum perdeleri aç, o koca denizi de çalmış olamazlar." ne dersiniz mülksüzler ? |
Cevap: Mülksüzler Mulksuzler tanimlamasini seve seve kabul ediyorum "Mulkiyetcilik hirsizliktir " diyen biri olarak.... Mavi adam Neruda... Sili li bir arkadasim vardi okulda, soyledigi birseyden cok etkilenmisdim, Kendisini cok sansli sayiyordu cunku bana "asla anlayamayacaksin Neruda'yi ana dilinle okumak ne demek" demisdi... Sanirim konu Neruda degil, denizi calamamis olabilirler ama komsunu caldilar, ogretmenini, sevgilini, eski arkadasini, ayrisdik... beni en cok rahatsiz eden bu... biz simdi bu baslikda kiraathanelerde toplanan "ne olacak bu memleketin hali"ci amcalardan mi oliciz (: |
Cevap: Mülksüzler k*çımızı yerleştirdiğimiz koltuğun, diz üstü bilgisayarından en sevdiğimiz kupalı bardaklardan kahvemizi yudumlar iken yazıyor olmanın neresi ''mülksüzlük'' olacaktır bilemem. Pek tabiki değildir elbette. cebimizde lidyalılardan kalma bir eserin varlığı, güzel güzel mesleklerimiz, lanet kafamızı koyacak yastıklarımız ve rahatça s*çabileceğimiz tuvaletlerimiz de var.. Mülkiyetçilik poxtır vesselam.. Evsizlerin sesi, fakirlerin aç olan nefesi olalım demiyorum, onların güzelliklerine dokunarakta kirletmeyelim zaten.. Ortaya karışık birşeyler yapalım ama kıraathanelerde memleket meselelerini tartışır iken ''devlet böyüklerimiz ne derse,o olur'' cümlesini de kullanmayalım hani.. |
Cevap: Mülksüzler Hic uzerime alinmiyorum, haymatlos olarak ben o kadar mulkiyetsizim ki, o kadar hic bir yere ait degilim ki, siz dusunun bence... ayrica o yasli amcalar Orhan Kemal romanlarinda uyanisi gerceklestiren adamlardi... tabi simdi ki yaslilari bilmiyorum, ama agir ceza reisi fanatik altiokcu bir dedenin, torunlarini imam-azam ebu hanife ogrentileri ile yetistirmeye calisan ve klasik din fikihi anlayisina karsi olan bir ninenin, kendi icinde sol kirilmalari yasamis ve karaoglanci olmus ikinci kusagin, yetmemis uzerine bir de sonraki kusakta agnostizmle tanismis bir aile nin ferdi olarak, benim ait olmakla alakali sorunlarim hep oldu ... ve Turkiye nin de suanda yaftalama sorunu var....bir de kendinize karsi bu kadar da acimasiz olmayin, bireyin degil sistemin sorunu olarak ele almakta fayda var... |
Cevap: Mülksüzler Devir bu devirken mülksüz olmak ütopyadan öte gidebilir mi ? |
Cevap: Mülksüzler "Mülksüzler" imgesi yoluyla, nicklerin ironize edilişi güzel. Fakat forum içerisinde esrarlı bir hüviyete bürünmüş olan sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 'in nicki neden yok? Nicki yeterince derin değil midir kendisinin? İnsanın biçareliği, anlamsızlığının sembolize halidir kendisi! Eşeklerin tahkiyesinde gittikçe artan teknik imkân zenginliğinin sadece işaretçisidir! @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'i de unutma! Kültürel deformasyona uğramış gibi görünse de, aklıselim bir adamdır! Bedeni ve zihni ile dış etkenlere tabii insanlar bunlar! Unutma hocalarımızı MorteFlore. |
Cevap: Mülksüzler Alıntı:
|
Cevap: Mülksüzler Alıntı:
Alıntı:
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Miami sahillerinde çekik gözlü kadın komandolarla birlikte haka dansı yapıp, akdeniz akşamlarına playback yapıyor şuan! yaşlı moruğa davet mi gönderecektik birde! @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 'i pek bilmem mutlak sevdiğimiz adamlardandır gelsin bakalım.. Alıntı:
putların dahi ibrahimlik iddiasında bulunduğu bir çağ'da bizden beklenen ismail olmak... oldu al sana boynum güzelim... |
Cevap: Mülksüzler Mulksuzluk utopik degil etrafimiza baktigimizda, zira mulklu olanlar azinlikta... Mulku red etmek Mulk-i ret ci olmak utopik sanirim...acaba gidip bir cocugunuz olursa bu ismi koyarmisiniz basligina "Mulkiret" mi yazsam... Tuncel Kurtiz bir roportajinda " ben zengin olma tehlikesini atlattim" demis, o kadar da utopik degil demek ki... |
Cevap: Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] , yaşamak daha ütopik :) Nur suresinde de söylendiği gibi , mülk Allah'ındır nihayette. Burdan bakıldığında zaten hepimiz mülksüzüz yani. |
Cevap: Mülksüzler Alıntı:
Mülkiyeti neye/kime göre ölçüyoruz ? Ev, araba, şirket, bol maaşlı meslek ? esasında hepimiz mülkiyetçi değilmiyiz @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ! mülkiyetçiliğe söven marks görseydi das kapitalin bu denli satıldığını, lüks villasında pürosunu tüttürürdü belki.. Mülk edinmek bile bir açıdan ütopiktir mesela, insanlar lüks bir aracın, güzel bir evin, şık bir oturma takımının hayalini kurar örneğin, başarır/başarmaz ayrı bir tantana. istirham ederim dürüst olalım.. |
Cevap: Mülksüzler Peki benim çalındığını düşünebileceğim bir denize bile bakamıyor olmam pencereden, yeterince mülksüz yapmaz mı beni?(bkz: Ankara'da deniz yok klişesi. bkz: Yeter artık baydınız, yoksa yok klişesi) Mülkiyetçiliği tam olarak ev ve arabayla da ölçebilir miyiz bilmiyorum, nihayetine insanın başını sokabileceği bir ev mülktür evet ama bu ev o insanı mülkiyetçi yapar mı? Belki de dönüp defalarca bakacağımız lüks bir evse yapar. Neruda'nın denize bakan evlerine defalarca bakabilirim mesela! Kendimi eve, evin de bana ait olduğunu hissetmiyorum, benim olmayan bir şey beni mülkiyetçi yapamaz ama yapıyor mu? @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] sabah sabah kahvemi yudumlarken kahve içecek kadar lükse sahip olmam beni daha ayıltmadı! Kim bilir bu kahveyi yapanlar neler tüttürüyor? |
Cevap: Mülksüzler Mülksüzler denince aklıma hemen Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün Hayri İrdal'ı, Camus'nün Yabancısı ,tabi ki Panait İstrati ve Chaplin'in Modern Times'ı geliyor. Hepsinde inanılmaz bir anlatı silsilesi var ve hepsinin kronik sorunu bir yere ait olamama ya da oraya ait olmamak için çabalama durumu var. Modern Timesdaki o meşhur hayal kurma sahnesi geliyor aklıma, mutlu bir ev ve aile ortamının hayalini kurarken sonra bu hayalleri kendilerine yakıştıramayıp bu hayalden vazgeçiyorlar kendilerini o mutlu mesut ve varlıklı aile tablosuna yerleştiremiyorlar onlar mülksüz ama mutlu. Aynı şekilde İstrati, 5 parasız yola çıkıyor seyahat ediyor, intihar ediyor, ölmüyor yine 5 parasız bu sefer hastalıklı bir adam olarak yaşam mücadelesi veriyor, limanda yatıyor, Napolide tarlalardan salatalık çalıyor ama yaşıyor. Bu noktadan çıkıp farklı bir noktadan bakmak istiyorum. Rönesans, Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi hepsi Burjuva devrimidir. Aslında temelde mülkiyet var. İnsanlık tarihini değiştiren en önemli etmenlerden biridir bu. Toprağın kral ve kiliseden bağımsız insanlar tarafından yönetilmesi, toprak sahipliği dünyanın gelişimine doğrudan etki etti. Bu noktadan kapitalizm doğdu, bizim bildiğimiz köy ağaları, toprak ağaları doğdu. Mülkiyet insanı ve insanlığı değiştirdi. Mülkiyet sınıflı toplumu doğurdu. Sınıflı toplum köleliğin modern yüzüdür bence. Toprak tüm insanlığın ortak paydasıyken bir takım insanlar çıkıp buradan teee şuraya benim toprağım dedi. Kimden aldı, nasıl aldı ? Toprak Ağası oldu çıktı. İnce Memed bunu kırmak için çaba gösterdi. Yaşar Kemal Dağın Öte Yüzü Üçlüsünde yine bunu ele aldı. Bu noktadan köylü-şehirli/ köylü-ağa ilişikisine bakış attı. Mülkün çıktığı noktadan vardığı noktayı iyi anlamak lazım. İnsanlık tarihini ele alırken mülkün kesinlikle ele alınması gerek. Bugün ilkel olarak adlandırılan insanlar sosyalist bir düzeni ilk bulan ve bunu kullanan insanlardı. O insanlarda üretim fazlası ürün ziyan edilmez eşe dosta dağıtılır bu şekil döngü tamamlanır. Toprağın ekip biçimi ortak, eve giren ürün miktarı da öyle. O dönemden binlerce yıl sonrasına yani bugüne bakalım, Türkiye geliş eşitsizliği konusunda dünyada zirvede. Bu dağınık anlatıyı kısa bir paragrafta özetlemek gerekirse, Romayı zirveye taşıyan ve aynı şekilde dibi gösteren şey köle sistemiydi, Rönesansta bu sistem yumuşadı ve İnsan merkezlilik ele alındı ama burada yeni bir şey ortaya çıktı Burjuva. Burjuva Fransız Devriminde yine baş roldeydi ve tabi ki Sanayi Devriminde de. Romanın o gaddar köle kullanma düzeni bu sefer modern İngilterede 18.yy'da karşımıza çıktı. İnsanlar günde 18-20 saat arası çalıştırıldı yani mülksüz ve hakları olmayanlar, mülkiyet ve hakları olanlara ürün yetiştirmek için öldü. Bu doğanın ya da dünyanın kanunu değil bu gaddar düzeni bu argümanla savunanlar doğrudan kapitalist ağızla konuşanlar. Çok dağınık bir anlatı oldu ama umarım anlatmaya çalıştığım şey anlaşılmıştır. Müsait bir vakitte İnsanlık Tarihine dair çok konuşuruz. Okuma Tavsiyesi : Server Tanili - Uygarlık Tarihi Alaeddin Şenel - Kemirgenlerden Sömürgenlere İnsanlık Tarihi Yaşar Kemal - Kuşlar da Gitti İzleme : Chaplin - Modern Times Serdar Kılıç - Doğadaki İnsan Not: Çok uzun yazmışım yine. k.b^^ |
Cevap: Mülksüzler Gunaydin... Mulk-i retci terakki cemiyeti kurup orgutlenmeli bana kalirsa (: bu arada Modern times bizim okulda Koyun- insan metaforu ele alinarak incelenmis bir filmdir... kitlesel uretim kitlesel tuketim... ne kadar ironik birsey ise kostururken kapitalizmi tartismak...genis zamanlar da modern zamanlari ele almak uzre... |
Cevap: Mülksüzler Kapitalizmin içindeyiz. İçinden seslenmek zorunda kalıyoruz. Bu en büyük paradoksumuz. Misal Facebook en büyük kapitalist şirketler arasında onuncu sırada. 1. Sırada apple var. 2. Sirada microsoft. 3. Sırada google, 4. Coca cola, 5. Ibm. 6. Mc donalds, 7. Samsung 8. Toyota, 9. General electiric... Çoğunu kullanıyoruz. Onları büyütüp sonra onlar neden bu kadar büyük diye kahroluyoruz. Bu bizim öğrenilmiş çaresizliğimiz... Bunun iki yolu var ya alternatifini olukturacaksın ki bu toplumsal taban ister. Ya da militanlaşacaksın bu da şiddeti kacınılmaz yapar. Şiddeti meşru görmeyenler ise yasal devlet( kl buna hukuk kılıfını bulurlar ya da yasaları örnek gösterirler) şiddetine maruz kalırlar. |
Cevap: Mülksüzler Konuyu ilk gördüğüm de çok sevdiğim bir kitap olan mülksüzler ile ilgili bir şeyler olabileceğini düşünmüştüm, konunun serbest kürsü bölümünde açıldığını çok çabuk fark edince biraz heyecanlandım. Bunda haklı olduğumu konularını ve yorumlarını büyük keyif ile okuduğum arkadaşları bir arada görünce anladım. Tüm yazıları tek tek okudum ve bundan sonrada umarım okumaya devam edebilirim. Aslında bu romanın yakın bir zamanda yazılmış olmasını çok isterdim, bence milyonlar satabilirdi. Kapitalizmin etkisi yüzyıllar önce başladı, çok daha fazla etkisini gösterdiği şu günlerde bizi kendine köle eden sisteme ayak uyduruyoruz, sonrada televizyonlarda, dergilerde, filmlerde gördüğümüz hayatları yaşamları benimsiyoruz. İnsanlar daha lüks yaşamaya çalıştıkça, daha güzel görünmeye çalıştıkça, kendi benliğini geliştirip güzelleştirmek yerine fiziki özellikleri ile fark yaratmaya çalıştıkça, kapitalizm denen bu hergele bizi gittikçe daha çirkin, sevimsiz ve aç bırakacaktır.. |
Cevap: Mülksüzler mülksüzlük güzelde, kiracılık zor sonra bir şiir geçer içimizden.. Yaşamak ne kadar çekilmez gelse de arasıra, Bu görmek, bu sevmek, bu aziz sıcaklık tende, Bu bir nimet, bu bir nimet, bu elagözlüm, Bu yaşamak bir şiir, harikulâde. Turgut Uyar Geceye birer şiir bırakalım genşşler.. |
Cevap: Mülksüzler Bilmem bilen var mıdır, lise ve üniversite dönemlerinde Sahaflar Çarşısı girişinde çınaraltı var oranın da meşhur Hüseyin Avni Dede'si var. Hayatta kanlı canlı tanık olduğum en mülksüz insanlardan birisi belkide ya da ben ona mülksüzlüğü yakıştırıyorum. Kitapları, eski para vs şeyleriyle çınaraltında kah ayakta durur kah oturur etrafa bir şeyler anlatır ama oradadır ve oradan mutluluk saçar. Hiç konuşmasa bile insana ders verir dede. Sözün özü tanımadan bile çok sevilecek bir insandır. Madem şiir paylaşılacak mülksüz bir şairden paylaşayım ben de^^ üç öğün biftek üç öğün biftek tüttü burnumda açlık kurşun gibi omuzuma girdi şiir ekmek oldu yedim su oldu içtim sesimi beyoğlu’nda duyurdum açlık diye bir şey olmasaydı kimbilir ne kadar rahat uyurdum ben bu şehirde doğacak ben bu şehirde yaşayacak ben bu şehirde sürünecek adam değildim biliyordum bu şehir bana dardı biliyordum bu şehirde bir yığın insan şeklinde hayvan vardı işte bu yüzden şair olmuştum ben bir yıldız gibiydi ellerimde mutluluk bir yıldız ellerimden kayan arabalar daha önce vardı beyoğlu’na ben daha sonra yayan üç öğün biftek tüttü burnumda açlık kurşun gibi omuzuma girdi yediğim bir parça ekmek içtiğim bir bardak suydu insanlar yalnızlığımın düşmanı çaresizliğimin en büyük korkusuydu " hüseyin avni dede |
Cevap: Mülksüzler Şu konuyada açıklık getirmek isterim; konuya yapılan yorumlara şuana kadar ''Teşekkür Butonunun'' kulanılmayışı gayet güzel bir durum. En azından yazdıklarımıza, beklentilerimizi de koymadan paylaşabilme örneğini sergileyebiliyoruz. Konu içeriğinde yapılmış yorumların hepsi ayrı bir önem ve değer niteliği taşımaktadır bizler için.. @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bahsi geçen Hüseyin dedeyi daha öce duymadım ama duymuş ve okumuş olduk.. Hürmetlerimizi sunuyoruz böyle güzel adamlara.. ''insanlar yalnızlığımın düşmanı çaresizliğimin en büyük korkusuydu " |
Cevap: Mülksüzler Vallaha bana kalsa Hüseyin Avni Dedeyi müfredata eklerim çocuklara dikte ederek okuttururum^^ Bu mülksüzlük mevzusu aslında beşeri bilimlerin temel sorunlarından birisidir. Ben buna varoluş reddiyesi olarak bakıyorum. Ev bark değil sadece, toplumun da reddi bu. Böyle bir konu açılınca heyecanlanmadım değil^^ Yazılacak çok şey var aslında. Mülk nedirden girilip mülk hakkı nedire kadar onlarca soru ve cevap var. Yukarıda belirtmeye çalıştığım gibi mevzu kabaca Burjuva sınıfı ile başlıyor modernitede zirveye ulaşıyor. Bugün Oğuz Atay da büyük bir mülksüz bence. Onun o karakterleri, Tutunamayanların girişi, Korkuyu Beklerken'in o saykodelik havası bu mülksüzlüğe büyük örnek. Bakış açımı yukarıda belirttim çok netameli bir kavram mülksüzlük. Her şeyle ilintili olup aslında hiçbir şeyle bağlantısı olmayan bir şey bu. Aslında bizim mülkümüz bedenimiz ilk insanlar işe bu noktadan bakıyor olacaklar ki önce avcı ve toplayıcı olmuşlar. Hatta insanlığın uzun bir süre bu bakış açısıyla yaklaştığını düşünüyorum olaya. Ee sonra Feodalite, Katolik Kilisesi, Rönesans, Aydınlanma ve Sanayi Devrimi. Bu silsile sonucu mülk kavramı anlam genişlemesi ve değişmesine uğradı. Sosyal hakları olmayan, sadece robot gibi çalışan insanları mülksüz olarak görme sebebim bu. Ben mülkün fikir ve beden olduğunu düşünüyorum. Aslında mesele İnsan nedir ? Nasıl Evrim geçirdi ? sorularının cevabında yatıyor. Yukarıda belirttiğim okumalar güzel bakış atmışlar bu konuya. Üniversite okuyanlara tavsiyem, eğer okullarında İnsanlık&Uygarlık Tarihi dersi varsa kesinlikle alsınlar. Çok şey değişir hayatlarında. İnsanı kavrayıştan doğaya bakışa kadar. Hatta mümkün olursa Fizik bölümleri bazı okullarda açıyor Cosmos dersi. Bu iki ders eğer güzel işleniyorsa insanın egosunu törpülüyor, neydim ne oldum sorusunu sorduruyor ve hatta ben insan mıyım? sorusunu gündeme getiriyor. @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Evet filmin giriş kısmında o metafor işlenmiş hatta koyunların içerisine de siyah bir koyun koyulmuş -malumunuz Chaplin o siyah koyun^^- Evet film bu bağlamda değerlendirilebilir ama içerdiği onlarca şeyin hakkı yenmiş olur. Ben o filmi değerlendirirken İnsan kimdir? sorusu bağlamında değerlendiriyorum. Üzerine tartışma için değil saatler günler bile yetmez^^ |
Cevap: Mülksüzler Hayatın kıyısına tutunmuş insanların yurduydu, Katır sırtı görmüş çaya yataklık yapan, sidik ve tütün kokan çay ocakları .. Hayatında şiir nedir bilmemiş, Nikotin kokulu çatal dilli ihtiyarlara Ece Ayhan şiirleri okur, Yoldan geçenleri izler, hangisinin Samsa misali böceğe dönüşme potansiyeli taşıdığını hesaplardık.. Sonra ciğere dolan dem ve dumanın sarhoşluğu ile Yılmaz Odabaşı'na selam eder bir başka kedere yelken açardık.. "Biz şimdi ölsek; en fazla kahvede çaylar soğur... " Sahi siz hiç öldünüz mü ? [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Mülksüzler "Kahrolsun; daha en basinda iktisadin manipule tanimiyla "bireylerin/toplumlarin sinirsiz ihtiyaci" diyerek, "tuketim cilginligini" ve kendi varligini sigorta eden sermaye!" girizgahiyla selamliyorum tum mulk-i retcileri : ) Ne guzel bir deyimdir "mulk-i ret". Ve Mulkiret, ancak Julide'den beklenebilecek bir cocuk ismi onerisi yaraticiliginda : ) Anladigim kadariyla mevzu iki ana damardan akiyor. Bir yandan ezilen sinifa dayatilmis mulksuzluk, ote yandan "kendine yeterlilik" dusturuyla yola cikanlarin; Heidi'nin ciplak ayaklari tadinda bir mulksuzluk. Glu mevzunun siyasi ve tarihi boyutunu -kendi deyisiyle yuzeysel olsa da- oldukca aciklayici ve net bir bicimde, diger boyutunu nefis orneklerle ele alirken; MorteFlore, daha cok kisisel tercihle varilan kutsi mulkiyetsizlik uzerinde hassasiyetle durmus. Sermayenin besledigi toplumsal eşitsizliklerden kaynaklı "dayatilmis mulksuzlukle", bireysel manada tercih edilen kutsi mulksuzlugun kol kola ilerledigi bu muhabbetten; Run arkadas gibi ben de buyuk keyif aldim. Burasi forumda bir utopya gibi parildiyor .) Aklima cevresindeki esyaya duydugu ofkenin ifade edilemeyen sikintisiyla bunalan, utunamayangillerden Turgut'cugumun; parasıyla orantılı olarak yararlandığı küçük burjuva nimetlerinden "salon-salonmanje" imgesi geldi. Durust olmam gerekirse tuketim cilginligindan nasiplenmedigim gibi bende boyle bir ofke de hic olmadi. Bu da MorteFlore'nin belirttigi paradoks iktizasinca yadirganacak bir hal olmasa gerek. Hernekadar gunumuz dunyasinda "davranis bozuklugu" etiketiyle sokaklardan toplatilacak olsak da; "her turlu gereksinimden siyrilip, kendine yeterlilik" ogretisinin ve kinik okulu kurucusu Antisthenes'in ogrencilerinden Diyojen gibi; yaninda sokak kopekleriyle, bir fici icinde yasamak kesinlikle sayginlik uyandirici ve buyuk cesaret. Ezoterik yapilanmalarda, dergah kapilarinda, eski Atina okullarinda; inisiasyon vasitasiyla, 'bir lokma, bir hirka" ogretilerinin aktarildigi icsel yolculuk, erdem ve kendine yeterliligin; hirka ve lokmalarinin haddi hesabi olmayan masonlar tarafindan, kendi lojalarinda bir rituelle sembolik bicimde anlatilmasi da bir o kadar ironik. (Bunu dile getirmeden gecemezdim elbet). Arkadaslarin klavyelerinden cikan nefis kokularin; halka halka, forumun her tarafina sirayet ettigi; istisare cemberiyle insa edilen bu utopik binaya "bir tugla da benden olsun" diyerek konunun bir baska boyutunu ele alayim istedim. Run arkadasin da belirttigi gibi bu sistem bizi o derece cirkinlestirmis olmali ki, mulkiyet hirsi; ikili iliskilerde de futursuzca "sevgi" kisvesi altinda, insan uzerinde bir hak edepsizligini dogurmus.Hayat arkadasim dedigin kisinin uzerinde tahakkum kurmanin cok dogal bir davranis oldugunu dusunuyor/dusunmuyor; esinin, sevdiginin(!), hangi saatlerde, kimlerle, nerede, nasil davranmasi gerektigini; kisaca senin onun icin cizdigin alanda kendi zavalli manevra hakkiyla yasamini idame ettirmesini bekliyorsun. Tam da bu noktada derdimi; felsefeye merakli, kendisinin de namini duymus, filozoflara deger veren donemin imparatoru Buyuk Iskender'in; "Ne istersin benden?" sorusuna, "golge etme baska ihsan istemem" yanitini veren Diyojen'in "dogaya aykiri bir kurum olan ailenin yerini, kadinlarin ve erkeklerin tek bir ese bagli olmadigi, cocuklarin ise butun toplumun sorumlulugunda bulundugu dogal bir durumun almasi gerek" sozleriyle belirtmek istiyorum. Mevzunun hipodrumunda, ucuncu damar mahiyetinde, dis kulvardan kosturabilir mi bu at mulksuzler? [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Mülksüzler O kadar cok sey yazilmis ki neyi nerden ele almam gerektigini sasirdim... Oncelikle Facebook, apple microsoft ibm vs yani insanlarin kendi kisisel teknolojik devrimlerini yaptiklarina inandiklari mekanizmalar ve enteresan olan bunlari ozgurluk olarak gormeleri... Sorun burda zaten yaratilan tek tip toplum prototipi, kendimi bu prototip'de gormuyorum, bunun nedeni kesinlikle yanlis anlasilmasin anti emperyalist tutum degil biraz da oznel secimler diyebiliriz... Mesela hic bir sosyal ag ile baglantim yok, resmi kayit bilgilerime ulasilabilcek herhangi bir hesabim yok kisacasi internet de... Bu da anarsik bir tavir degildir kesinlikle, izolasyondan kaynakli, steril bir hayatim hic olmadi, yani surdan cikinca suraya gittim, oraya gidince sunla sunu yedim, pazar saat onikide efenin yanindaydim, haydarpasaya giderken de selfie cektim diyemedim hic, benim hayatimda hep birileri birseyleri bilmemek zorundaydi, diger birileri diger birilerinin bilmedigini bilmemek zorundaydi, diger birileri birilerinin bilmediklerinin farkinda olmamak zorundaydi, digerleri farkinda olmayanlarin farkindasizliklarinin farkinda olmamaliydi vs, yani hep bir haltlar karistirdim, kapitalizmin yarattigi sahte toplumcu ahlakla bu sekilde bas edebiliyordum bilmiyorum, ama insanlara bakiyorum herkes ne kadar steril, ne kadar wonderland kafasi ile yasiyor, yeryuzundeki tek uckagitci benim demek ki... Cep telefonumu bile karistirsaniz sosyal cevreme ulasmaniz zordur, cunku kiz kardesimi Anna Boleyn, babami Don Carleone, eski sevgilimi naturdamin kamburu Quasimodo, bana karsi sucluluk hissetmesini istedigim arkadasimi Raskolnikov, en yakin arkadas paketimi atos patos aramis, samimi olmadigim birini Camus un meursault ve buna benzer kahramanlarla kaydetmis biriyim, cunku ona bile benim disimda kimsenin mudahalesini istemiyorum.... bu sekilde bir kod sistemi gelistirdim, ve bu izolasyon bana sonsuz ozgurluk veriyor, bu ozgurlukte beni "mulksuz"lestiriyor her anlamda.... "mulk" bir yuktur cunku... ama konuyu kisisel ele almanin bizi yanlis bir noktaya goturcegini dusunuyorum... hatta daha eglenceli olacak sekilde "populer kultur" ile ele alinmasini oneriyorum, bu "modern zamanlar" isiginda olabilir bilemiyorum... cunku bir tarih okuma yontemi olarak "populer kultur"de buyuk bir potansiyel oldugu dusunulur, Biz "Modern zamanlar"i o isikla incelemisdik... ama karsit gorus olarakta karsimizda, Marksist yaklasim vardi... bu yaklasimda ise "populer kultur"un yonetsel etkileri uzerinde yogunlasilir, kisacasi "populer kultur" kitlelere sahte bilinc asilar, sahte ihtiyaclar yaratir deniyordu...Ama biz o tarafdan bakmayalim suanda, zaten nerden bakmak gerektigini de bilmiyorum (: cunku sadece "Modern zamanlar" i bile konusmak gunlerce surebilir sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] arkadasin da soyledigi uzere... ozetle sunu soyleyelim o zaman filmle alakali, filmdeki en onemli veri "cark"lardir... cunku insanlarla olusturulan uretim sisteminin carklarla ayni olmasi genel olarak donemin sistemini temsil eder, ikisinde de birbirine bagli olan dislerden birinin arizalanmasi durumunda sistemin hata vermesi soz konusu, filmin basindaki kara koyun ki bu Chaplin'dir ve kendisi carkin arizali disini temsil eder film boyunca...Yani aslinda sadece sinema bile incelendiginde tarihe bir cok noktada isik tutabilir insan... Ornegin Amerikan ruyasinin islendigi "altina hucum" bile topluca zengin olma histerisi yasayan bir toplumun vicdan sesi gibidir... velhasil "populer kultur" diye yaftaladigimiz sinema, donemsel olarak, tuketim toplumuna elestirileri, toplumsal guc mucadelelerini, sanayi devrimini,buyuk buhrani, ikinci dunya savasi ve soguk savaslarla degisen toplumsal siyasal dinamikleri, degisen sosyo kulturel yapilari... kent insanlarini, donemlerin uretim tuketim iliskilerini yansitir aslinda... Tez yaziyor gibi oldu (: Aslinda ben karsit fikirli insanlarla tartismaktan daha cok keyif aliyorum sanirim, cunku ayni goruste oldugum insanlar bana sadece edebi bir keyif veriyor, ama karsi fikirlerle karsilastigimda ozellikle belli bir donanima sahip ve tartisma adabina uyabilen bir insanla iletisim benim zihnimde yeni bir pencere acilmasina sebep oluyor ve bu beni daha cok heyecanlandiriyor... bu baglamda sormak istedigim birsey var sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]' ya, cunku daha once bir yazisinda rastlamistim, fakat baslik olarak bir tartisma zemini olusturmak yanlis olabilir dusuncesi ile soramamistim... Orada iktidari savunan bir arkadasa "ben seni cok iyi anliyorum cunku ben de senin gibi dusunuyordum, ben de ayni hataya dusmustum" gibi veya buna benzer bir beyanati vardi... ve ben kendisini takip ettigim kadari ile bana biraz nasil diyim "anlasilmasi zor" gelmisti... Akp iktidarina sempati duyacak bir ideolojiye sahip degil gibi duruyorsunuz cunku... Daha acik soyle sorabilirim hocam siz "yetmez ama evetci" misiniz? bunu hem konunun ipsiz ucurtma misali olmasindan oturu, hem yeni fikirler, yeni fikir catismalari, yeni bir bakis acisi ogrenebilmek adina soruyorum, amacim kesinlikle gerilim yaratmak degildir... |
Cevap: Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] son paragrafın konuya yeni bir boyut kazandırmış bu çok hoşuma gitti, bu konuya şu açıdan bir derinlik kazandırmak istiyorum eğer Nötralizm (Herhangi bir devletin, hukuki statü, denge ve antlaşmalarla gerek barış ve gerekse savaş sırasında tarafsızlık durumunu benimsemesi. ) tüm toplumlar tarafından benimsenmiş olsaydı daha adaletli bir dünya ve yaşanabilir toplumlar üretilebilirdi. Daha da önemlisi bu sistemi halk içine indirgeyerek. insanlara benimseterek toplumsal dayatmadan uzaklaştırılabilir bilinçli nesiller yetiştirilebilirdi. Aslında bu yazımın ana fikri insan psikolojisi, toplum bilimleri, sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal bilimsel duruşların hayatın içindeki yerini Nötralizm'i içine şırıngalamalıdır. Bizim gibi üçüncü sınıf ülkelerde Totalitarizm mutlak hakim olduğu, toplumsal dayatmanın ve günü kurtarmanın bir yaşam tarzı olduğu günümüzde, gelecek nesillere iyi bir gelecek, özgür ve yaşanılabilir bir dünya bırakmanın kaygısında olanların daha fazla gayret göstermesi gerekiyor. |
Cevap: Mülksüzler Ben dün cahil bir insandım ha bugün çok mu değiştim belki de hiç değişmedim bilemiyorum. Her cahil insan gibi benim de sesim çok gür çıkar, inandığım şeyi bildiğim 3-5 şeyle ölümüne savunurdum. Geçmiş halime bakınca utanmıyorum aksine mutlu oluyorum. Yanlış bir yol bile olsa fikrimi savundum, bugün de öyleyim ama bugün ayaklarım yere basıyor. Bugün inandığım şeylerin temeli sağlam ancak geçmişte öyle değildim. Evet yetmez ama evetciydim. Son ana kadar umudumu korudum, egom bana izin vermedi yanlışları görmeye. Yanlışımı kabul etmedim. 2011 Van depremi benim için kırılmanın başlangıcı oldu. O dönem yapılan açıklamalar, vicdansız yaklaşımlar beni inandığım şeye karşı soğuttu. Tam da bu dönemde sosyal çevrem çok büyük oranda değişti. Yeni insanlar tanıdım. Dolu ve ayağı yere basan insanlar. Tartışmaya giremeyeceğim kadar dolu insanlar^^ sesimi çıkarmadan onları dinleyip bir şeyler öğrenmeye çalışıyordum. O dönem kendi inandıklarımı çok sorguladım. Okuduğum yazarları-kitapları-dergileri tamamen değiştirdim. Yav Osmanlıyı şuanki Ecdatcılardan daha ballandıra ballandıra anlatırdım ben^^ Her cahil insan gibi ben de tartışırken karşı görüşün fikirlerini ve ideolojisini bilmeden umursamadan tartışırdım. Ben sol jargon bilmezdim, sosyalist düzen nedir, marksist bakış açısı nasıldır, bu sol ne menem şeydir hiç bilmezdim. Tarih veya Edebiyat gibi bölümlerde insanlar solcu olmazlar daha doğrusu olamazlar çünkü hocalarından öğrencisine kadar bir milliyetçiliktir yürür gider. Kitaplar da bu çizgidedir araştırmalar da. Yav bilimsel makale yazıyor herifler akademik dil yok ama öğrenciyken bu ne yahu diyemiyorsun ki. Benden bilgili insanlarla konuştukça tartıştıkça bir şeyler öğrendim. Her gün öğreniyorum bu hayatta tek amacım bu. Benim cahilliğim buradan gelmekteydi. Egom beni şişirdi ama sonra öğrendim ki bizim ki içi gaz dolu tek müdahalede patlayacak durumdaymış^^ Sözün özü, ben kendimin bu halini seviyorum aslında. Bu cehalet duygusunu ve bunu aşmak için çabalamayı seviyorum. Hayatımda çok güzel insanlar tanıdım, mükemmel hocalardan ders aldım. Bir yola girdik doğru mu yanlış mı bunu ulaşabilirsek yolun sonu gösterecek. Ben öğrenmeyi seviyorum, okumayı ve özellikle konuşmayı çok seviyorum gayrısı önemsiz. Ha aslında yetmez ama evetcilikten evvel azılı bir Ak parti yandaşıydım. Bundan utanmıyorum işin açığını söylemek gerekirse. Pişman da değilim. Sevdiğim bir hocamın deyişiyle "hayatta her nefes alış bir tecrübe" ben de bu bakış açısıyla bakıyorum. Dünden çıktım daha yarına da gelmedik mevzu şu gün şu dakikada. Biraz kaçamak oldu ama benim hikayem bu^^ ******** Aslında bir önceki yorumumda bir çelişkiyi belirttim o noktadan devam edeyim. Mülk = fikir ve beden dedim. Bu noktadan hareketle günümüz dünyasında hepimiz mülksüzüz. Evet fikirlerimiz var ama belirli seçenekler arasından bunları seçmek zorundayız yoksa önümüzde uçsuz bucaksız bir fikir deryası yok. Bedenimiz de öyle. Bizim ama bizde değil. Neyse mevzu uzun umarım hep beraber bir sonuca varırız^^ böyle kaçamak kaçamak yazıyorum ki tadı çıksın ve okunsun yoksa uzun yazıp kimseyi sıkmayalım^^ |
Cevap: Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bir sorum olacak arkadaşım sana yazını keyifle okudum, yaşadığın bu devrim hakkında çevrenden nasıl etkilendin, sonuçta günlük bir geçiş değildi bu. Sende ki değişimin etkileri neler oldu ve bu geçiş süresi ne kadar sürdü? Mutlaka bir fikir çatışması yaşamışsındır bir çok konuda ve kendinle çeliştiğini fark ettiğin zamanlarda ne gibi çıkış yöntemleri denedin. |
Cevap: Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bir arkadaşımla şuan çok yakın arkadaşlarımın olduğu mekana gittik ben daha bunları hiç tanımıyorum. Bunlar Ak parti eleştirisi yapıyorlar ama ekonomiden, dış borçtan, üretimden, bilimden, sanattan konuşuyorlar. İşin açığı o dönem hiç anlamadığım şeyler ben tipik bir icraat aşığı Ak partiliydim neymiş otoban yapmış, neymiş hastane yapmış bilmem şu bu. Bu adamlar hiç bu sulara gelmiyorlar^^ ben de orta yollu konuşuyorum yav işte sosyal devletin gerkeliliklerini yapıyorlar ona ne dersiniz falan pat çürütüyorlar^^ ben daha da ses etmedim cahilliğimi kabul ettiğim an bu oldu. Beni okuduğum bölümde falan böyle entel, bilgili falan biliyorlar halbuki^^ Bu çocuklarla samimi oldukça fikir alışverişinde bulunduk ne okuyorsunuz ne izliyorsunuz falan bayağı konuşuyorduk. Filmi izliyorduk saatlerce konuşuyorduk. Tartışmak her zihnin kilidini açar bence. Kendimle en çok tarih bilgim noktasında çeliştim. Kitap okuyorum yazar yorum yapmış işte "bilmem şu padişah çok içki içerdi" yav bu saçmalık pat kapatırdım kitabı sonra dayanamaz tekrar okurdum öyle öyle değiştim. Zaten bu forumdaki eski mesajlarım da duruyor oradan nasıl değiştiğim çok net görülür. Zamanında cemaati övmüş adamım ben yav^^ Ben şunu anladım ideolojiden evvel başka şeyler var o başka şeyleri göremediğim müddetçe bir şeyi tam manası ile kavrayamazsın. Örneğin, insan olma, saygılı olma. Ben bu forumda da olmuştur çok kişiyi fikirlerinden dolayı küçümsedim, hatta "bu kadar da salakça şeye inanılmaz" falan diyordum. Bunu aşmak, egoyu geride bırakmak gerçekten zor. Ha şuan diyemem ki ben pirupak bir insanım, hiiiiiiç egom yok var ego biraz var ama törpülemeye çalışıyorum. Dediğim gibi 2011-2012 yılları arası bayağı bir değişime uğradım sonrası zaten malum. Davranış bilinci J.Watson kabaca "bana bir düzine bebek verin onları doktor, hırsız, tüccar yaparım" diyor. Ben çevre etkisini çok önemsiyorum. Evet çevre tek başına etkili değil ama bireyi belli bir kalıba oturtan çevredir. Eğer düzgün bir çevren varsa şanslısın yoksa kendi çabanla oradan yükselip başka bir yere geçmeye çalışacaksın. Burada çevreden kasıt eş dost akraba değil iletişim halinde olduğun herkes. Okuldaki hocadan, yakın-uzak sınıf arkadaşlarına kadar. |
Cevap: Mülksüzler Çevre den bahsetmişken sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] toplumsal normlar, yaptırımlar aracılığıyla bireylerin davranışlarını biçimlendiriyor, bunun sonucunda da sürekli tekrarlanan normlar bir müddet sonra alışkanlığa dönüşüyor. Toplumsal normlar, bireyler arası ilişkilerin kurulmasında da önemli bir etkiye sahip diye düşünüyorum, toplumun ekonomik yapısı, kültürü, inançları gibi çeşitli etkiler den bahsedebiliriz. Senin bu devrimin insanın yaşam içerisinde emek, eğitim ve deneyimleri ile sonradan kazandığı statülere çok güzel bir örnek bence, kendini eleştirebiliyor olman ve hayatında ki değişimi geçmişinden utanmadan anlatmak örnek alınması gereken bir davranış güzel yürekli arkadaşım. |
Cevap: Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] konuya ne zaman teşrif edeceğinizin merakı içerisindeydim, hatta dün gece yarın sabah olsun, güneş doğsun bir davette ona gönderelim diye düşünüyordum. Hoş geldin mülksüzüm, sefa getirdin.. Evet canim mülksüzlerim, hayatta, kimsenin takipçisi olmayan ve kimsenin onu takip etmesini bile istemeyen, kimin ne dediğini umursamayan , kendi gibi olmayı ve yaşamayı düstur edinmiş, Hayatı topa gelişine vururcasına, su da taş sektirircesine, eli cebinde dolaşırcasına sade yaşayan insanlar vardır Genellikle yaşadıkları toplumda, deli-meczup-huysuz-v.b olarak adlandırılır ve toplum bireyinin kafasında taşıdığı hiçbir kalıba oturmadığı öngörülemez oldukları ve terbiye edilme hizaya gelme umudu vermediği için tehlikeli görülür ve toplum tarafından yok hükmünde sayılırlar Diğer insanlarla sadece beden olarak benzeşen, Ancak insanların kökü tümden çarpık ve uydurma hiçbir değerine ortak olmayan, İnsanların holiganlık yaptığı hiçbir zorlama hamasi davranışa tabi olmayan bu insanlar yeryüzünün daha yaşanılır bir hale gelmesi için son umut kırıntısı ve kalan tek nefes borusudur Ey insanlar, ey mülksüzler, ey romalı kardeşlerim! onları sevin ve gördüğünüz yerde ellerini sımsıkı tutun ve bilin ki ne yüksek perdeden çekilen ahlak ve erdem nutukları ne kurtuluş vaad eden kurtulunması gerekenler sizi kurtarmayacak Ellerini tutun ve bırakmayın yoksa yeryüzü nefessiz kalacak ve hep birlikte bu bataklıkta boğulup gideceğiz .. |
Cevap: Mülksüzler Eyvallah mulksuzum @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Siz zaten davetinizi; birikimle harmanlanmis, kendine anlatilir gibiliginin sicakligi muhabbetiyle etmis oldunuz zaten. Hic maca beyi gibi kurulmus hissetmedim kendimi. Oyle birbirimizin icinden gecmislik tadi var buranin. Sal olup seline kapilmali. Yontula yontula kendine ozgulugumuzden ne kaldiysa geride, bir seyler katmali. Yasatmali burayi, buragibiler cografyalarini. Ayrica partimize de siyasi yasantisinda basarilar, sermayeye basagrilar dilerim .) @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...], ictenlikle anlattigin zihinsel maceran; dar zaviyeli akidenin tutsakligindan tutamak yapip, dis dunyaya kendini kabuklastiranlarin anlayamayacagi, romanlarin alti cizilesi pasajlar mahiyetinde. Oyle kendine ve disina yolculuk renginde; kibirden uzak, kalender, mutevazi. Benjamin Franklin "insanin cahil oldugunu bilmesi, ilme atilmis ilk adimdir" demis olsa da, kelimelerin izafiyeti tadinda kosturan dimagimda cehalet; farkli seslere kulak tikayanlarin kirilmaz, zirhli parmaklariyla imgelendi hep. Sen kocaman bir kulaksin. Yetmemeli ama evet .) “Bilinmesi gereken seyleri insanin kendisinin tatmasi iyidir,” diye gecirdi icinden. “Dunya zevklerinin ve dunya malinin insana hayir getirmeyecegini daha cocukken ogrendim. Hanidir biliyordum bunu, ama ancak simdi yasadim. Ve simdi biliyorum, bellegimle degil, gozlerimle, yuregimle, midemle biliyordum boyle oldugunu. Ne mutlu bana ki, biliyorum artik!” Hermann Hesse - Siddhartha |
Cevap: Mülksüzler "Alamut kalesi"ndeki kafalara ulasmissiniz ben yokken (: bu arada sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] cok samimi ifadeler, benim icinse enteresan bir deneyim zira ben cok eski solcu tanidim ama hic eski islamci tanimamistim ya da oylemiydiniz? yani merkez sagdaki bosluk mu yoksa siyasal islam mi yakinlastirdi sizi, biraz da bu irdelenebilir…. donemsel kosullara bakarsak" Merkez sag" daki siyasal boslukta olmus olabilir… Bir de "cehalet" olarak degerlendirmiyorum "Yalan ne kadar buyukse inanani o kadar cok olur" demis Goebbel … kimdir Goebbel hitlerin sag kolu, zaten hitler in intiharindan sonra "Fuhrer'in izinden gitmekden baska yolumuz yok" diyip, cocuklarini da arsenik ile zehirleyip, fuhrer gibi intihar etmisdir…. Aslina bakarsaniz bu sonuclarin nedeni sizin ya da toplumun cehaletinden cok 12 eylul anayasasi ile birlikte olusturulan egitim ve istihdam politakalaridir… Bizim egitim sistemimiz deneme- yanilma yani en ilkel ogrenme bicimi… oysaki yasamin dili kurgusu matematiktir… bizim egitim sistemimizde Matematiksel akil yurutme ve matematiksel akil kullanma becerisi aliskanligi kazandirmak yok, sorgulamak yok, giderek artan dinci ogrenim sistemi ve ezbercilik dayatilmistir… Bununsa egitim biliminde karsiligi " zihinsel soykirimdir" Kisacasi bu ulkede egitim sorunu var…. Cevre yikimi inanilmaz olculerde - Cevre bilinci yok Imar rantlari trilyonlari buldu - Matematiksel akil yurutme yok Fakir kitleler biat kulturu ile kolelestirildi - Sosyal bilinc yok Yandas basin yaratildi ve Medya ile toplumsal bellek olusturuldu - sosyal analiz yetenegi yok Cirkin siyaset insaa edildi - Ideolojik bilinc yok Daha soylencek bir cok sey var da benim vaktim yok (: Platon " demokrasinin esas prensibi, halkin egemenligidir, Ama milletin kendi yonetecekleri iyi secebilmesi icin, yetiskin ve iyi egitim gormus olmasi sarttir. Eger bu saglanmazsa demokrasi otoraksiye gecebilir. Halk ovulmeyi sever, onun icin guzel sozlu demoglar, kotu de olsalar, basa gecebilirler, oy toplamasini bilen herkesin, devleti idare edebilcegi zannedilir" der Devlet kuraminda...bizde ne diyoruz "Sapere aude!" "Aklini kullan" Immanuel Kant misali…. ya da daha cok kitlelere ulasmak icin kehf suresinden yazalim "insan herseyden cok tartismacidir" sorgulayin veya "ikra" bakin bu da ilk ayet "oku"... yalniz varya okulda su kadar siyaset analizi yapsaydim Yuksek lisans yapmistim (: |
Cevap: Mülksüzler Derin mi yoksa sığ mı diye düşünüyorken bir kaç yorumu okuyarak kendime gelmeyi yeğledim. Ancak kavram çatışmaları ile karşılaşmadım diyemem. İlginç ki tam konunun ana düşüncesini okurken bir elimde kahve bir elimde sigara kalakaldım. Mülkün tanımını tabiiki de elimizde olan imkanlara göre sıralamayacağım, çünkü ben veya sizler çok şanslı insanlarsınız. İçtiğiniz kahve veya sigarayı geçin şuraya yazdığınız yazı bile bir mülkün sayesinde. Mülklü ama mülksüzün tekiyim. Birine bağımlı yaşıyorum şuan tabii ki konudaki Neruda gibi değil. Ama genel anlamda bakarsak olaya (aile dışındaki etkenlere) hepimiz hasta ve yorgun değil miyiz? Acaba biz mi ölmeliyiz yoksa bizi öldürmek isteyenler mi? Biz de direniyoruz, tabii direnmeyip de anın tadını çıkaranlar da yok değil. Direnmeden insan nasıl yaşayabilir mi? Denizimiz yok diye, denizsiz mi kalalım? Perdenin arkasında deniz olmasa bile bir yağmur yağdığında gökkuşağı ve toprak kokumuz var kim engel olabilir ki bu duruma? Nazım Hikmetin bir sözü var "yaşamak bir oyun" diye. Gerçekten yaşamak bir oyun değil mi? Sadece oyunu yönetenler zorbacı diye biz çocukluğumuzdaki gibi oyunlardan mahrum mu kalalım. Konunun siyasi yönü çok tartışılır yazdığımın yazının son metnini güncel bir olayla kapatmak istiyorum, sanıyorum bu olaya nokta gibi bir şey olur. Geçenlerde haberlerde İzmiri su bastı, yollar çöktü insanlar su da geziniyor gibisinden tırıvırı haberler çıkmıştı bir çoğunuz muhakkak izlemiştir. Ah ne gülmüştüm Dünyanın hikmetini yola bağlıyorlar diye. Bununla kalmayıp prim yaptılar hatta ve hatta reklamlarda çıkıp boy gösterdiler bakın orası kimin elinde o ne yapmış diye. Aradan 1 hafta geçti geçmedi Ankarayı dolu vurdu, bazı köprülerin altı su havuzuna döndü kalmadı temizce yağmur yağdı ha hala daha yağıyor. Acaba şimdi de çıkıp ya biz yağmura engel olamadık Allahın hikmeti mi denilecek. Peki prim çalışması ne olacak. Bu olaya çok güldüm. Paylaşmak istedim. Yani demem o ki, biri çıkıp bir şeyleri engellemeye çalışsa da yağmur yağmurdur, yağar yağar, kaldırımları öper sonra da mis gibi koku yayar. :) |
Cevap: Mülksüzler Ortalama bir kariyer icin elinden geleni yapmisti. Cocuklugundan beri ortalama okullarda okumus, ortalama arkadasliklar kurmustu, Asiri uclardan hep uzak durmustu...Cogu bilincsizce, bir kismini ogretilenlerin bilincinde, ilkokul,ortaokul,lise uygulayip durmustu....Hic sinifta kalmadan planlamisti hayatini...Isyan ettigi ya da icinde firtinalar koptugu anlar oluyordu ama bunlar sadece anlardi ve yasamin akisini etkilememeliydi asla... O akilliydi yasamin kucuk aldatmacalarina, gonulcelenlere, sorunlara, bunalimlara takilamazdibutun bunlar "sorunlu" ve inancsiz, sorumsuz insanlara ait budalaliklardi... ve butun bunlarin acisini cikaracakti su fakulte bitsindi... Buyuk sehirdeki ortalama bir universiteye girmisti artik...Mahalledeki cocuklarin hepsinden iyiydi; annesi babasi ellerinden geleni yapmislar artik gurur duymaya hak kazanmislardi... Universite yillarinda ortalama bir fizik. ortalama bir surat,ortalama bir zeka ve espri yetenegi ile bir kac kizla bazi iliskileri olduama oyle kizlara asik olmamak gerekirdi dersler vardi,lisedeyken de boyle olmustu boyle ufak tefek seyler ama ask onun gibi sorumluluk sahibi insanlarin isi degildi, belaydi butun bunlar bela.... Okulda bir suru salak oglan ve kizlar vardi gittigi partilerde gordugu, icip dagitip asik oluyolr ve dersleri beceremiyolardi... Edebiyatta okumayip siir yazanlara varincaya kadar salak doluydu etraf... Ne olacakti bunlarin sonu anne babalarina yuk olup evden para alip duruyolardi... Oysa o hic sinifta kalmadan ortalama bir dereceyle okulu bitirmisti iste.... Acikcasi cok soru sormadi, cok soru sorulmasini da istemedi.... Ne olacakti ki taniyinca birbirini...Kimin kime faydasi vardi... Sistemini kurmustu,hersey yolundaydi... Saglikliydi, universite takimina girememist ama egzersizle saglikli bir vucut kazanmisti, sigara icmiyordu,sadece bir kac kere arkadaslariyla beraber icki icmis ve aslinda pek hazzetmemisti... Soyledim ya cok soru sormadi kahramanimiz, sorgulamadi,onune konulani yedi ve sizin soru sormanizi da cok sevmedi acikcasi beli ac kalirim dusuncesiyle elinden gelenin en iyisini yapti, iyi notlar,torpilli askerlik, askerlik sonrasi beklemedigi iyi bir es, ortalamanin uzerinde bir is.... cok gecmedi karisi alti aylik hamileyken ilk terfisini aldi... ve dogum sirasinda (toplantidaydi ama olsun) saglik bir oglu olmustu ailenin ilk torunu, karisi da saglikliydi... her zaman ki gibi hersey yolundaydi ama aslinda bu onun eseriydi... dogru doktor, dogru kontroller, ozel hastahane... Normal olarak kendine benzeyecek saglikli bir oglu olmustu ortalama bir fizik ortalama bir zekaya sahip ama onun icin dunyanin en guzel cocuguydu... Butun birikimini aktaracakti ona.... butun yillarca ucuz marketleri gezip ucuz zeytinyaglarini alarak aradaki farki hesaplamisti ve aradaki bu fark hicte azimsanmayacak bir farkti... deterjanlar ve cocuk bezleri icinde boyleydi... Onun icin bankada bir hesap acmisti ve bu maddi birikimiydi ama asil bildiklerini anlatacakti ki Cem (ogluna verdigi ad) bilsin ve o da ogluna anlatsindi.... Ardindan karisi ailesi ve is arkadaslari dediler ki; Cem SIKILIR tek basina ona bir kardes lazim.... Ardindan Didem (nedense) geldi... Cem ve Didem'in ikinci isimleri dede ve babaanneye aitti...Sonra dede oldu ve yasam devam ediyordu... Keske Cem in sunnetini gorebilseydi... Gurur duyulcak bir hayat yasiyordu ve hala marketlerde ozel indirimlerden yararlanip ucuza denk getiriyordu.... biraz daha yukselmisti kariyeri ustelik cok uluslu bir sirkette... Butun hersey Cem ve Didem icindi aslinda,Kooperatif denk getirdi sonra akilli bir yatirimdi... Bir kac yil icinde sehrin ortalama bir muhitinde ortalama bir evi oldu, kendinindi.... ama hic beraber tatile gidemediler.... Sirada sirketin ona verdigi arabanin yanina karisina da bir araba almak kalmisti.... Inanmazsiniz ama hersey yolunda gidiyordu... Butun bunlar Cem ve Didem (nedense) icin de gecerliydi... iste bir basarma hikayesinin perde arkasi, perdelerimizi mutlu sonla kapattik... Bu oykude bahsi gecen karakterlerin butun gercek karaterlerle ilgisi vardir....ve ben bunlari bir sise absolut un son dublesinde son sigaramin yuregimi isitan atesi ile yazdim... soz ucar yazi kalir rock'n roll forever.... hic kendimizi kandirmayalim bizi bekleyen hikaye bu...sistem bize mulku dayatir... |
Cevap: Mülksüzler Tarih boyunca medeniyet ve devletler birey yada belirli bir zümrenin çıkarını esas alan ve onun etrafında ördükleri erk,e meşrutiyet kazandırmak ve onu diğerlerinden korumak için aldıkları tedbirlere yasa dediler Yaşamın olağanlığı ile çelişen bu yasalara itiraz edenleri kötülüğün kaynağı olarak betimlediler ve gücünü zordan alan askeri yada politik manevralarla ya kontrol altında tuttular yada imha ettiler İstisnasız medeniyet ve devletler bir bütün olarak bu döngüyü uyguladı bunun dışında yaşayanları kanunsuz olmak ve yeryüzünde bozgunculuk yapmak ile itham ettiler İlginç olan yaşamın olağanlığı ile çelişen bu yasaların karşısında dönem dönem adına kanunsuz denilen ancak uyguladıkları kanunlar yaşama daha uygun olan insanların deneyimleri devletler ve medeniyetlerden daha fazla ahlak, insaf,merhamet ve daha fazla adalet barındırdı Hiç bir yazılı yasa olmamasına rağmen insanlar dün nassau,da, sürgünlerin yurdu sibirya gulaglarında, toplu sürgün ve kıyıma tutulma zamanlarında.. bugün devletdışı oluşumlarda ,cezaevlerinde , bu yasaları uyguladılar ve devletlerden daha adilane davranabildiler Hiçbir devletin kanununda nassau,lu korsanların mal paylaşımı kadar eşitlik sağlayan bir yasa , Hiçbir devletin kanununda sibiryalı sürgünlerin dokunulmaz kıldığı hususlar kadar adalet uygulayan bir yasa Hiçbir devletin kanununda sakat yada yaşlıya zor kullanmayan siyahi mafya kadar ilkeli ve tutarlı yasa yoktur Dünyada ve türkiyede sorunun temelini teşkil edenler topluma karşı kendi yasalarını uygulayan sistemdışı insanlar değildir , Aksine sorunun ana kaynağı kendini medeni ahlaklı vicdanlı diye pazarlayan devletler ve bu klişeleri hakikatmişçesine yaşayan ve dayatan toplumlar ve bireylerdir Her devletin ve toplumun ayrı yasası olsada, Nihayetinde tek gerçek yasa hayatın kendi yasasıdır.... |
Cevap: Mülksüzler Anlati odur ki: MorteFlore, fasist cunta tarafindan cezaevine cevrilen forumdan uzaklastirilmistir. Ne dersiniz mulksuzler ? Kusuruma siz bakin. Cunku en guzel siz bakarsiniz. Cunku otekinin fikirlerini bicimlendirmekten, bakis aciligina sablon-sablon kosmanin hadsizliginden imtina etmis bir siz varsiniz su temasada. Kusuruma bakin; bir "kopek olduren" senligi etrafinda topladim kendimi. Bir '80 li senelerin Bogaz'a nazir bohem hayati, deniz goren yalnizliklari ve bilge serserileri festivalince yasadim bu konu basligi altinda toplanmisliklari. Forumum sahil boyunca mudavim yaratan ilk mekani gibi geldi bana. Bir yere ait olma ihtiyaci gibi. Burada kah muhabbete, kah kendimize daldik. Monolog-diyalog renginde, hayatin hirs ve rekabet hizliligindan uzaklasip; bir erdem arayisinda durdurduk gecemizi. Sinemagraf bir calismasi vardi nazarimda. Hersey parcaciktan olusurken kuantoforumda; bir dalgacik akiskanligi vardi buranin. Kimin kim, nereden ve hangi cinsiyetten oldugununun bir onemi yoktu. Tipolojik yaklasimlarin paradigmalari; bize enjekte edilmislikten nasibini alamayacak kadar sadeydi. Sen vardin, duygu ve fikirlerin vardi ve bu yetiyordu. Nihayetinde kendine donmeye baslardin, fakat ne goruyordun? O da senin gorebildiklerin kadariylaydi ve bu kafiydi. Kusuruma bakin; tam da son paylasimina ironik denkgelmisligiyle, bir baska mevzuda, meramini dile getirmesi sebebiyle uzaklastirilan @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'ye yapilan haksizliga kayitsizligimin "guzel marmara", "efes", "mutuk" rengindeliginin "kopek oldurgenligi" tadi var. Su ana kadar olan paylasimlari tekrar okuyup, kendi nacizaneligimden; son yasanan hadiseyle iliskilendirdigim bir ozet tezahur etti dimagimda. Kusuruma siz bakin, ben bir toparlayacagim meramimizi; salt kendi heyecanimdan... -"Sili li bir arkadasim vardi okulda, soyledigi birseyden cok etkilenmisdim, Kendisini cok sansli sayiyordu cunku bana "asla anlayamayacaksin Neruda'yi ana dilinle okumak ne demek" demisdi..." -"K*çımızı yerleştirdiğimiz koltuğun, diz üstü bilgisayarından en sevdiğimiz kupalı bardaklardan kahvemizi yudumlar iken yazıyor olmanın neresi ''mülksüzlük'' olacaktır bilemem. Pek tabiki değildir elbette." -"Bu mülksüzlük mevzusu aslında beşeri bilimlerin temel sorunlarından birisidir. Ben buna varoluş reddiyesi olarak bakıyorum. Ev bark değil sadece, toplumun da reddi bu. Ben mülkün fikir ve beden olduğunu düşünüyorum." -"Şiddeti meşru görmeyenler ise yasal devlet (ki buna hukuk kılıfını bulurlar ya da yasaları örnek gösterirler) şiddetine maruz kalırlar." -"Eğer Nötralizm, tüm toplumlar tarafından benimsenmiş olsaydı daha adaletli bir dünya ve yaşanabilir toplumlar üretilebilirdi Daha da önemlisi bu sistemi halk içine indirgeyerek. insanlara benimseterek toplumsal dayatmadan uzaklaştırılabilir bilinçli nesiller yetiştirilebilirdi. Aslında bu yazımın ana fikri insan psikolojisi, toplum bilimleri, sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal bilimsel duruşların hayatın içindeki yerini Nötralizm'i içine şırıngalamalıdır. Bizim gibi üçüncü sınıf ülkelerde Totalitarizm mutlak hakim olduğu, toplumsal dayatmanın ve günü kurtarmanın bir yaşam tarzı olduğu günümüzde, gelecek nesillere iyi bir gelecek, özgür ve yaşanılabilir bir dünya bırakmanın kaygısında olanların daha fazla gayret göstermesi gerekiyor." -"Aslında bir önceki yorumumda bir çelişkiyi belirttim o noktadan devam edeyim. Mülk = fikir ve beden dedim. Bu noktadan hareketle günümüz dünyasında hepimiz mülksüzüz. Evet fikirlerimiz var ama belirli seçenekler arasından bunları seçmek zorundayız." -"Çevre den bahsetmişken sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] toplumsal normlar, yaptırımlar aracılığıyla bireylerin davranışlarını biçimlendiriyor, bunun sonucunda da sürekli tekrarlanan normlar bir müddet sonra alışkanlığa dönüşüyor. Toplumsal normlar, bireyler arası ilişkilerin kurulmasında da önemli bir etkiye sahip diye düşünüyorum, toplumun ekonomik yapısı, kültürü, inançları gibi çeşitli etkiler den bahsedebiliriz." -"Aslina bakarsaniz bu sonuclarin nedeni sizin ya da toplumun cehaletinden cok 12 eylul anayasasi ile birlikte olusturulan egitim ve istihdam politakalaridir… Bizim egitim sistemimizde matematiksel akil yurutme ve matematiksel akil kullanma becerisi aliskanligi kazandirmak yok, sorgulamak yok, giderek artan dinci ogrenim sistemi ve ezbercilik dayatilmistir… Bununsa egitim biliminde karsiligi " zihinsel soykirimdir." -"Tarih boyunca medeniyet ve devletler birey yada belirli bir zümrenin çıkarını esas alan ve onun etrafında ördükleri erk'e meşrutiyet kazandırmak ve onu diğerlerinden korumak için aldıkları tedbirlere yasa dediler Yaşamın olağanlığı ile çelişen bu yasalara itiraz edenleri kötülüğün kaynağı olarak betimlediler ve gücünü zordan alan askeri yada politik manevralarla ya kontrol altında tuttular yada imha ettiler.İstisnasız medeniyet ve devletler bir bütün olarak bu döngüyü uyguladı bunun dışında yaşayanları kanunsuz olmak ve yeryüzünde bozgunculuk yapmak ile itham ettiler." Hayatta, kimsenin takipçisi olmayan ve kimsenin onu takip etmesini bile istemeyen, kimin ne dediğini umursamayan , kendi gibi olmayı ve yaşamayı düstur edinmiş, hayatı topa gelişine vururcasına, su da taş sektirircesine, eli cebinde dolaşırcasına yasayanim, MortecimFlore. Baslattigin bu konu basligindaki naciz paylasimimi senin ucsuz, bucaksiz zaviyenin mulksuzlugune kaldiriyorum. "Putların dahi Ibrahim'lik iddiasında bulunduğu bir Cağ'da bizden beklenen Ismail olmak." Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan Düşlerde görünen anlamlardır Özelliklerdir bir de belli belirsiz. Ve İnsansız anı yoktur. Var mıdır? |
Cevap: Mülksüzler Sevgili the miskin yazdığın yazının ilk satırı zaten her şeyin özeti olmuş, toplumsal dayatmanın hat safa ya ulaştığı günümüzde başkalarının düşüncelerini kendi düşüncesiymiş gibi yaşamını sürdürecek kadar sığ ve kimliksiz bireyler meydana gelmiştir. Toplum içinde yaşayan bireyin, o toplumdaki yerini, konumunu ve mevkisini belirleyen özelliklerine toplumsal “statü” diyoruz, MorteFlore gibi doğuştan sahip olmadığı, kendi çaba ve gayretiyle sonradan elde ettiği kazanılmış statülere sahip bilgili, donanımlı, kültürlü birinin. Kazanmak için herhangi bir çaba sarf etmediği, doğuştan kendisinde var olan statüler den başka hiç bir özelliği olmayan kişiler tarafından, dışlanması acınası bir durum diye düşünüyorum. |
Cevap: Mülksüzler Arkadaşlar merhaba, Morteflore ben (: Tekrar atılmadan hemen yazayım, bunun için kısa tutacağım. Öncelikle hepinizi selam ve sevgilerimi yolluyorum, malumunuz ''forum üyesine'' hakaretten Kasım ayına kadar bir süreli uzaklaştırılma cezası aldım, bunun neticesinde ''banım kalksın, kalkmasın'' tekrardan buraya girmeyi düşünmüyorum. Atılmamın neticesinde sarf ettiğiniz çaba ve fikirlerden ötürü hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Az da olsa bir birlikteliği ve güzel bir paylaşımı sağlamanın mutluluğunu yaşıyorum. Aslında son kez gitmeden önce kendimle ilgili biraz da olsa bilgi vermek isterim (: 21'inci yaşıma gün sayıyorum, yerel bir radyoda dj'lik yapıyorum, hayata hep umutla baktım, insanları sevmeye çalıştım ve bunun için sürekli mücadele ettim.14-15 yaşlarımda cezaevinden, açlık grevlerine, işkenceden, türlü türlü açılan davalara kadar bir çok şey gördüm, yaşadım. Çeşitli tramvalar, psikolojik sorunlar ve neticesinde asosyal yoksul bir hayatın cefasını çekmekteyim.. Yaşın genç halen, önünde çok şey var dediğinizi duyar gibiyim. Var evet ama artık zamanla zevk aldığınız bazı şeylerin tadının kaçmasıyla birlikte pekte bir şey kalmıyor insanın önünde. Bu aralar baya bildiğiniz nihilizm havalarındayım ama melankoliden de hiç hoşlanmıyorum yahu (: Uzun uzadıya bir birliktelik ve paylaşım içerisinde olmak isterdim, yinede yazılarınız ve aydınlatıcı, öğretici fikirleriniz ile beni onure ettiğinizi belirtmek isterim. Ayrıca unutmadan açtığımız bu güzel konu başlığı altında sürekli yazmanızı dilerim, ne konuda olursa olsun, eminim burayı okuyacak kişiler zevk alacaktır, çünkü ben çok zevk aldım.. Hepinize sevgiler, selamlar.. Şiir, aşk ve selam ilee.. Sevmek ve nefret etmek; benimsemek ve itmek; sıkı sıkıya yakalamak ve bırakmak; özlemek, arzulamak ve nefretle reddetmek: işte aklın hastalığı budur. Henry Miller / Neksus |
Cevap: Mülksüzler Toplam 1 Eklenti bulunuyor. @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...], admin sakaci birine benziyor olmali ki henuz nickin banlilar listesine throwing yapilmamis .) Gerci her halukarda artik gelmeyecegini yazmissin. Uzuldugumu belirtmekle birlikte tekrar aramizda gormeyi umit ediyorum. Asagida gerek kitabi yazilmis, gerekse filmi cekilmis, okumus/izlemislerin bir cogunu etkilemis, gezgin biraz da bezgin bir baska mulksuzden bahsetmek istedim. Kahramanimizin ablasi onun icin "Onu daha 4 yasindayken gecenin 3 unde komsularin mutfaginda, bir iskemle uzerinde, cekmecelerini sekerlemeler bulmak icin kurcalarken bulurdum. Simdi tabiatin hangi cekmecelerini kurcaliyorsa, eminim cok guzel seyler buluyordur" der. Artik gorusemesek de @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...], seni de guzel seyler bulmak adina sagi solu kurcaliyan biri olarak hatirlayacagim. Sevgilerimle. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Mulkiyet hirsinin, hayatin gercek zevklerini ve manasini korelttigini dusunuyordu Christopher Mccandless. Ve cocuklar Ana rahminden, dogayla olan bagindan koparilmis bir yigin trans halinde yasayan insan avuclarina dusuyordu. Kendileri icin coktan kurgulanmis mizansen ve beklentiler rollerine, sahne sahne doguyordu; bir sonraki perdeye gebe kalmak icin bu sacmaliktan. O da bir cogu gibi, hicbir zaman iyi anlasamadigi ailesinin dogrulugundan sual olunmaz beklentilerini gerceklestirmek icin universiteden mezun olmus, artik kariyer sahibi olmaliydi. Yalniz onun icinde daha kucuk yaslarda varligini hissettigi; kurumlara, otoriteye, beton yiginina, trafige ait olmayan bir serguzest ete kemige burunmeye basliyordu. Artik isler boyle gitmemeliydi. Gidemezdi. Bu fasilasiz zorunluluklara artik tahammulu kalmamisti. Bu lanet olasi deli sacmasi donguden kacip, kendi icine dusmeliydi gezgin Mccandless. Yoklugunu hep hissettigi tabiata dogmaliydi. Bir sabah hatri sayilir tum dolarlarini bir hayir kurumuna bagislamis, yanina Henry David Thoreauen, Lev Tolstoy, Jack London gibi cok sevdigi yazarlarin kitaplarini ve kendine "Alexander Superberdus" takma ismini almis, gemileri yakmis, sirra da kadem basmisti... 96 da cok satanlar listesinde kalan "into the wild" Jon Krakauer'in, Christopher Mccandless'in bu macerasini konu alan kitabidir. Okunasidir. Bir de uzerine ayni isimle Sean Penn yonetmenliginde filmi cekilmistir. Izlenesidir. Ayrica film, oturdugumuz koltuklarimizda cogumuzun icinde yatan cesur rebeli oksarken, Eddie Vedder'in harika muzikleri de dinlenesidir. Oh, bana bir gizemdir bu Acgozluyuz, birlikte aldigimiz kararla Ve sana gore sen ihtiyacindan fazlasini istemek zorundasin Herseye sahip olana kadar ozgur olamazsin Toplum, sen cilgin bir tursun Yapayalniz degil, bensiz olmani umit ederim Sahip oldugundan daha fazlasini istedigin zaman Ihtiyacin kadarini dusun Ve isteklerinden daha fazlasini dusundugun zaman Dusuncelerin kanamaya baslar Bence daha buyuk bir ev araman lazim Cunku sahip olduklarin dusuncelerinden daha fazla oldugu zaman Daha fazla dinlenmeye ihtiyacin olur Toplum, sen cilgin bir tursun Yapayalniz degil, bensiz olmani umit ederim Toplum, gercekten cilginsin Yapayalniz degil, bensiz olmani umit ederim Eddie Vedder - Society |
Cevap: Mülksüzler İki farklı dünya, iki farklı gezegen, iki farklı düşünce sistemi, toplumsal yaşantının iki farklı örgütlenme biçimi.. Mülksüzler, sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ve @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Anerres den selamlar :) |
Cevap: Mülksüzler Bir daha giripte yazmayacaktım ama tükürdüğümüzü yalayan biz olalım. Ezilende biz, sömürülende Terkedilende biz, aldatılanda Özlem ile yanıp tutuşan biz, hasret ile kavrulan da O @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] buraya gelecek! @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] , @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] , @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] , @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] , @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Merhabayın çok sevgili cağğnımm mülksüzümlerim!! |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:03. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk