IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler (https://www.ircforumlari.net/siir-hikaye-ve-guzel-sozler/)
-   -   HiçLiğim.. (https://www.ircforumlari.net/siir-hikaye-ve-guzel-sozler/47725-hicligim.html)

aLdiana 20 Ocak 2008 23:26

Cevap: HiçLiğim..
 
ısıltı: “aşk; körkütük hayâsızdır artık

yağmurlar nehrederken nehirleri;
en büyük keşiftir;
/ rüzgarda dalganan saçların.
ay ışığından koparılmış çakıl taşları varken
kalbinin kesik taraflarında.
ağaçlar yapraklarını; bir o kadar
dökmüştür özlemle; yüzünde(n),
bir gül açtı ney kokan nefesinde,
iki beden birleşmek isterken,
örtüsünü sıyırıp atmış aşk’ta,
göğüslerinde bir kemancı eli,
Ilâhî melodinin,
soluğuna tutunmuş sarhoş yarat(t)ıkları!
/ kemânî ellerim,
/ keman çalmayı öğrenmiş,ve artık;
/ günâha kan kokusu bulaşmıştır…

âh vaad;
/ suya kan kokusuyla yazılmıştır.
/ ve örtü;
/ bu kanla sıyrılacaktır
.
özlüyorum seni;
ağacın toprağı - yağmuru özlediği,
ve bir o kadar muhtaçlığı kadar.
eksik olan bütün yanlarımla sesleniyorum sana;
/ hiç bu kadar çıplak kalınmadı
/ ve hiç bir özgürlük
/ bu kadar esir olmadı.

çiğneyip geçerken geceyi,
bir ressamın kirli paletini darmadağın ediyorum.
bir şairin kalemini kırıyorum
/ ya da; hayır hayır!
/ bütün şairleri öldürüyorum

/ (bir kez daha)
uçmak istediğin an;
/ bütün kanatlarımı sana veriyorum.
/ işte bütün vaadim budur!..

aşkın körkütük hayâsızlığında;
artık bütün örtüler sıyrılmıştır,
bütün şairler öl(dürül)müştür…
/ artık;
/ od’u da yakabilirsiniz!…

ağaçlar derin bir hüzünle dökerken yapraklarını, gül kokmuştur nefesin. yağmurlar nehrederken nehirleri, rüzgârın temaşasındadır altın saçların ve örtüsünü sıyırıp atmış körkütük hayasız aşkta, kemânî dokunuşlardır günaha boyanan yanların… vâd-i hakîkat su üzre, kan kokusuyla yazılmıştır ve sıyrılacaksa örtü, yine kan kokusuyla sıyrılmalıdır… ağacın toprağa özlemi, suyun ağaca özlemi gibidir bütün özlemişliklerim ve hürriyet dediğin şey, en az esaretle eşdeğerdir…geceyi yırtarken, ressamın paleti darmadağın! bütün âsi yanlarımla bir şairin kalemini kırıyor, bütün şairleri öldürüyorum: “katiliniz benim!”… vâd-i hakîkatte bütün örtüler sıyrılmış; od yanmaktadır, od od’a düşmüştür!…

aLdiana 20 Ocak 2008 23:28

Cevap: HiçLiğim..
 
sarhoşum şems kadar,
“gel” diyenim en az mevlânâ kadar.
ve aşk od’una düşmüşüm,
en az mecnûn kadar.
yusufun düşlerine gebe uykularım,
/ ki;
/ karanlık dehlizlerde,
/ kardeş ihanetleri kolluyorum!
/ bir gece, ben de düşebilirim,
/ kuytu kuyulara…

kim o? / kimdir o?
ben kimim! / ya, sen kimsin?
karışıyor yüzler; bak
/ dünya tersine dönüyor!
/ ehrâm-ı cinnet!

îsa’nın beşiğine tekrar döndüğü yerde,
muhammed’in,
halime’nin memesini emdiği yerdeyiz.
/ ihtimal;
/ onüçüncü havari de pişmandır artık!


gel diyenim mevlânâ’nın şemsî aşkı kadar, mecnûn’um çöle düşmüş kadar. yûsuf kadar özleyen kardeşini ve bir o kadar kardeşi tarafından kuyulara atılanım ki kuyu zindandan öte bir saray ise bir o kadar da kuyuları özleyenim: “bir gün ben de düşebilirim!”… kaybedilmiş yüzler, silüet kalabalık; tepetaklak ehrâm, tersine dünya… kardeş cinâyeti ya da cinâyetin kardeşliği! “âh, pişmanlık!”…

aLdiana 20 Ocak 2008 23:29

Cevap: HiçLiğim..
 
cehennet!… günâha dâvet, aşkın “yan!” hâli…fısıltı: “aşk örtüsü kalkmıştır!”

aşk örtüsü,
bohem yüzümden kalkmıştır
ve doğrudur bütün kuşların öldüğü
benimle dönmeni istiyorum.
kimselerin görmediği bakışlara
/ gebedir sûretim
fikirlerim ve tümcelerimin hepsi;
ana sütünden (g)ayrı,
meryem misâli doğurmaktadır,
her imgesinde îsâyı.
hiç bir satırın girmediği koyun,
ve gizli dehlizlerin
vedahi dehlizlerim kalmamıştır.

nârin ellerimden kayıp giderken örtü(lerin);
gül bahçesinde konuktur,
aşkın “yan!” hali.
/ işte bir yanım cennet
/ ve işte diğer yanım cehennem
/ cehennetvârî bu yalnızlıkta,

/ gül bahçesidir soluk aldığın her yer.
ashâb-ı kehf’i barındırken içimdeki kalabalıklar;
bütün mağaralar benim,
bütün kehf-î silüetler benim,
kapında bir nefes sadâkat-i kıtmîr,
(d)okunmamış en güzel şiir,
/ benim!…
aşk; örtüsünü kaldırmıştır…kimselerin görmediği bakışlara gebe sûretim doğruluyor bütün kuşların öldüğünü, ceylanların bir o kadar kalpsiz ve kör kaldığını… her düşüncede îsâ’yı doğuran meryemdir akıl, bir o kadar olmazların girift yanlarına hapsolmuş… yâr; girilmedik hiç bir koyum kalmamıştır, aşk’ın örtüsünü kaldırıp attığı mânâda, bir o kadar çıplağım işte!… örtü; nârin ellerimden kayıp gitmekteyken gül bahçesine konuk olmaktadır aşkın yan(!)ar dön(!)er hâli… bir yanımın cenneti, bir yanımın cehennemi soluduğu bu cehennet âleminde, işte bir o kadar ârâfta, bir o kadar mağaraların muhammedîsiyim…. kapında bir nefes kıtmîr; “yazılmamış en güzel şiir ben’im!”…

aLdiana 20 Ocak 2008 23:31

Cevap: HiçLiğim..
 
Şimdi sana dair sözlerim diken dilime....
Külden ateşe gidiştir seni her hatırlayışım...Gri bulutlar çöreklenmemişti kentimizin üzerine...

Yağmur a çeyrek vardı...
Arşivlerde çoğalmış resimlerime ,bültenlere düşmüş ismime aldırmadan yürüyordum,kentin puslu akşamlarında...

Aynı yağmurlardan kaçmıştık...
Bir hüzün kavşağında bulmuştuk; ateş-sönmez bu sevdayı...
Acı vardı ceplerimizde ..Fail-i meçhul umutlarımız...
Daha kalın duvarlar örülmemişti gözlerimize....Günler bizim di ,Geceler bizim...
bölüşmüştük herşeyi yağmur yağmamıştı günlerimize...
Filistin senindi,Beyrut benim...ellerinde taşlarla ,çocuklar koşuşurdu ,gözlerinde...
Dağlar benimdi..kentler senin...Bana ulaşmak zordu,sende ise yaşamak...
Biz bunu başarmıştık seninle...sevmiştik birbirimizi,dağlarımızı ,kentlerimizi...sevmiştik ülkemizi...

Birgün atladın dertleştiğimiz çatıdan...ve gittin sonsuzluğa...kalakaldım kanlı meydanlar ortasında ,bir başıma ...yaralı..
o ölümlü kaza sonrası yaralı kalmışlımla ve morg kapılarında bırakarak seni ,sürgün gittim yağmurlar kentine!!!

yoksun yaar!!
kaçtığım yağmurlar yağıyor üstüme...
Şu soluğuyla tenimi dağlayan,hasret rüzgarlarında...SUS a kesmiş yüreğimin,acısı ve yanıtsız kalmış çağrımın köhnemiş sızısıyla, birbaşımayım...
Sesime fidye isteyen duvarların ardında....
Kalın bir duvarla ayıralı beri hayatımı,senden ve yaşamdan...
Hiç bir yanlışlığı bağışlamayan bir mezalimlik içindeyim...

Ey yaar!!
Bilemezsin ne akıllara zarar gecelerdeyim...Bazen kurşun yemiş gibi suskun!!
Bazen bombalanmış bir kent gibi çığlık çığlığa!..
Bilemezsin hüznüme isyan zamanlarımı...
Çocuklar ölüyor gözlerimin ortadoğusunda..Her metresi başka bir yangın gecelerimin...

yoksun yaar!
kaldım imlası bozuk cümlelerin arasında...
sözcüklerim takarrof marka silahına sürülmüş tek bir mermi...
seni düşünmek rus ruleti...şakağımda sensizliğin soğuk namlusu....yüzüm kül!!
nerdesin yaaar!! üşü/yorum...

aLdiana 20 Ocak 2008 23:32

Cevap: HiçLiğim..
 
Hüzün yüklü morglarım var benim, sol yanımda. Ağrıyor.
Düştü kelepçeli gözlerin, kırılan deli sözlerinin yanına.
İçimden fersah fersah kaçışın iç denizine, sancım olur.
Benim sancım İstanbul gibidir, biliyorsun…
Sayfalara sığmayacak kadar bitimsiz.
Coğrafyamı bertaraf eden rüzgâr gibidir yâr …

YAR/SIZIM

Susuzluğun en kesif sayhalarındayım…
Uzun seslenişlere dönüyor suskunluklarım…
Başını alıp gitmiş bir hikayenin peşinden koşarken,
düşürdüğüm sözcükleri dipnot düşüyorum eksik günceme…
Hangi kıvrımından tutunsam acıdan bükülmüş harflere;
Kırılgan İmâ’lar çatırdayarak saldırıyor sanki,içimdeki sancılara…
Uzun ve derin camkesiği çiziklerimden kanıyor,
anlamı morarmış güncemin önsözü…
İç içe geçmiş anlamların karmaşıklığında sıkışıyor,zamana direnen sevdam…

ZAMAN/SIZIM

Kekeme yüreğim adını sayıklıyor habire.
Adını şerh, yüzünü dipnot düştüm içime! ...
Ki yağmur sonrası toprak kokar adın.
Hadi ifşa et de düşlerini gökyüzüne. İçsizliğine (h)içleneyim.
Al işte;

(H)İÇİM

Koynuma doldurduğum insancıl cümlelerin dili sürçüyor…
Şizoid bir krizin,arsız ısrarıyla kaybediyorum benliğimi…
Öfkeli serzenişler çıkıyor demir kapılarımdan altından,hızla ve yanarak…
Savaşlardan bana kalan her şeyi,diğerleri gibi takıp koluma;
Yürüyoruz duvardan duvara…
Dilime düşen birkaç tanıdık şarkının,no(k)tası konulmamış satırlarını
kararlı “ES”lerle no(k)talıyorum…
Boğulmuş sesimle ,
Acı (K)ayıplar afişliyorum şehrimin duvarlarına…

(K)AYIBIM

Elimde belki çoktan unuttuğun iki fotoğrafın var.
Hangisine baksam (d)üşüyorum yâr..
Akrebin yelkovanı defalarca kez yakaladığı zamanlarda,
ben seni ezberimden silemiyorum.
Susuyorum / üşüyorum / düşüyorum.
Duyumsuyor musun? Soluklarıma sinen kokunu.

DUYMUYORSUN

Hapislik gibi atıştıran yağmurlarda,yine hüzünlere gönüllü devriyelik yapıyor,gece yürüyüşlerim…Bahçemdeki sarı ışığın uzayan gölgesinde,sessiz ve yasak yalnızlıklar büyütüyorum kalabalıklara…
Hüznün röntgenini çıkarıyorum bilmeden…
Hadi ! tut/un bana güneşi ,lekelerim çıksın ortaya…Ya da güneşe tut/un beni…

KARANLIKTAYIM

Ölmeyi denedim kendime, ölemedim.
Sana gelecek zamanlarda tükendim. Artık gelemem.
Ellerim (d)üşüyor. Nefesim tükeniyor. Ne desem duyulmuyor.

SEN DUY BENİ EY YAR

Sessizliğin teninden soyamadım çığlıkları…Bu yüzden deliyorum öfkemin ambargosunu…Yine salıyorum yüreğimi,ölümlü kavgaların şiddetli çarpışmalarına…
Yalana büyüyen bir çocuğu emziriyor zaman…İnfazlar büyütüyor geçmişimin beşiğinde…

SALLANIYORUM

aLdiana 20 Ocak 2008 23:33

Cevap: HiçLiğim..
 
Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum

Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar bu şehri terk edeli beri
Efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
Seni içimden terkediyorum

Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin biliyorum
Beni hep bulmamak için aradın
Yanılgımdın
Yandığımdın
Yangındın

Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsada
Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum

Şimdi
İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yanlızlığımın
Saçlarımıda uzaklarına gömdün

İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al! geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terkediyorum

"Yârime uzanmayan bütün dallarım kırılsın" demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuaf değil mi?
İçimi acıtanda sendin
Acımı dindirecek olanda
"Ya öldür beni"dedim
Ya da git benden
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yârini
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi

Benden
İçimden
Terkediyorum

aLdiana 20 Ocak 2008 23:34

Cevap: HiçLiğim..
 
"Yalnızım çünkü sen varsın"

"gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz'a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun"
oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç'e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kimi üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
"kimseler biliyor"
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz'ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz'ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler
inanmıyorum


en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak
hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin
"gel" desen gelecektim

yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sise intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım

içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun
"gel" mi diyorsun

herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi en kanadığımız yerden susalım
"gel" desen gelirdim
"git" dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgara...
Ayrılığa...
Zamana...

aLdiana 20 Ocak 2008 23:35

Cevap: HiçLiğim..
 
Gece Geçilen Şehirler Işik Seli Gibidir

acilar büyütülerek unutulur sevdigim
yüzünden kopunca bir buzul çiglik
ellerin buz tutmuş iki yarim şarki olur
ve ben yoksulluk kokulu bir gidiş birakirim sana

beni adresime sorsun esmer bakişlarin
dönsen de bulamazsin nasilsa gitsen de

kentlerden sakindigim bekçi duruşlarimi ara
emaresi boldur sokaklarin
sol omuz başimdaki kokundan yakalanirim
sokul ki geceme avuçlarin islanmasin

saat başlarini beş geçer yelkovanin
senle zamansizim amansizim
senle büyük susarim
kendime yenilirim her kavgada
sonra koca agiz bir çocuk olurum
bütün trabzanlardan kayarim
bütün köprülerden sarkarim
yüzüm kente sürülür
içime sesin kaçar
ben seni aglarim

alişmak ölümdür
sanki hiç ölmedik
tanrinin gögsümüze taktigi bir nişandir ölüm

teneşirlere yatiriliyor şimdi ellerim
sana uzanmaktan yargiliyim

hirçin bir iklimin sir girdabisin
seni anlamak kendine çelmeler takmaktir
ve kendini affetmesidir her seferinde
(bazen beni affedebiliyorum istanbul)

zehir yüklü bir mektup var
dalgakiranlarimda parçali bulutlu durur
sana kent şiirleri biriktirdigim bir gecede
çok eşli bir yagmur başlar
kentin en dövüşçü çocuklari aglar
bilirim dişarida yagmur varsa
sen içinde agliyorsundur
aglama ki gülmesinler bize
bak sen seviyorsun diye var sonbahar
her mevsim gelişine söz veriyor
saçlarina fisildiyor
saçlarina
bana bir pencere bile açmadigin saçlarina

sensizlige alişmak bir bozgun agirlamaktir içinde biliyorum
örtülerine unutma beni çiçekleri takiyorum
şimdi yaşama hakkim sana
gel de yagmurumdan iç

aLdiana 20 Ocak 2008 23:37

Cevap: HiçLiğim..
 
Gözlerin bir denizdi
En derininden
İki kez yaşama hakkım yoktu
Çıkamadım gözlerinden.

aLdiana 20 Ocak 2008 23:39

Cevap: HiçLiğim..
 
bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
ayrılık sevgiyi hissettiğim ilk anda korkum oldu
seni bulup bulup yitirdim düşlerimde
sonra yeniden buldum yeniden yitirdim
bende kalacağın bir yarın kurgulayamadım
sevgiyi ve korkuyu birlikte yaşadım
bu yüzden bir daha göremeyecekmişim gibi uzun ve derindi bakışlarım
her yeni buluşma ilki kadar heyecanlıydı ve sensizlik hep seninleydi...

bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
bilseydin ayrılığa yazgılanmış bir sevgiye açar mıydın yüreğini
takvimden günleri birer ikişer çalmama
aylara yıllara yerleşmeme izin verir miydin
görüyor musun farkında olmadan ne çok şey paylaşmışız seninle

bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
hayallerin ardından serüvenlere sürüklendik seninle
hiç görmediğimiz ülkelerde hayatlar kurar evler döşerdik
kısa vadeler seçerdik hayatlarımızı yenilemeye
o gün gelmezdi bir türlü
vade dolmazdı
birileri çıkar yolumuzu değiştirirdi
yeni hayaller armağan ederdi bize
çocuk olur kanardık
sonuna kadar gidilecek yollar yerine böyle kopuk maceralara tutkunduk
seviyorduk
bir yaz gecesi dolunaydı
bana bakmıştın.
bende korkularımı yenmiştim
bizden başka inanacak kimsem kalmamıştı
yorgunduk kazanmak zorundaydık üstelik
adımlarımıza güç verecek sağlam zeminlerden yoksunduk
içimiz bir kararsa bir daha güneşi göremezdik
birbirimize güvendik, bize aşılmayacak dağ taş kalmadı sandık
en güzel günlerimizdi o günler

bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
sonra her şey değişiverdi
umutlarımızı yitirdik
kendi ayak izlerimizden yürüdükçe birbirimize
dostluğun vermiş olduğu lezzeti üretmekten bıkkın
kışkırtıcı huysuzluklardan medet umduk
ayrı dünyaları özledik
kendi peşimizden koştuk başkaları diye
şimdi şarkılar söylediğimiz birbirimizin gözlerinde eriyip gittiğimiz puslu gecelerin kokusu burnumda tütüyor
beni beni böyle bir gecede öldürmeliydin
bir cennetten bir cennete geçmeliydim
itirazım olmazdı
sürgünleri bana vermemeliydin.
Beni beni böyle bir gecede öldürmeliydin
ayrılık çığlıkları kanımı dondururken
gemilerimi yakacak çılgınlıklarımı gemleyip
kendime ve sana en mutlu bölünmeleri vaat etmiştim
benden armağan olacak bütün bensizlikleri reddettin
ve ben hiç bilmediğim dokunuşlarınla yüreğimden izlerini kazıdım
bu sonu önce ben yazdım


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:16.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8 Beta 3
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2024 IRCForumlari.Net