![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ~ TeFeCi’nin KıZı ~ ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 35. Bölüm: Rüyanın İzinde Gelen – İlmin Emaneti Asaf - Küçük Asaf’ın doğuşu - [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Süleyman geceleri sık sık rüyalarla uyanır olmuştu. Artık her rüya, gökten inen bir işaret gibi kalbinde yankılanıyordu. Kimin eline kalacaktı bu ilim? Kim onun yolunu sürdürecek, insanlara yardım edecek, karanlığı aydınlığa çevirecekti? Bu sorular, uykularını delik deşik ediyordu. O sabah gördüğü rüya, diğerlerinden farklıydı. Rüyasında bir çocuk vardı: yüzünde eski bir mühür gibi duran küçük bir iz, gözlerinde ise cam mavisinden keskin bir parıltı. O gözler öyle derindi ki, sanki içinde Berzah’ın yankısı vardı. Rüyadaki ses ona sadece bir kelime fısıldamıştı: “Emanet.” Süleyman gözlerini açtığında kalbi hızlı atıyordu. Derin bir nefes aldı, kendi kendine mırıldandı: “Buldum… ama emin olmam gereken şeyler var.” Sabur’un ismini aklından geçirdi. Bu düşünce bile yetti; aralarındaki bağ, çağrının yankısını hemen Berzah’a taşıdı. Dakikalar sonra odada bir titreşim belirdi. Sabur, yanında iki Müslüman cin askeriyle görünür oldu. “Buyrun efendim.” Süleyman sessiz ama kararlıydı. “Bir çocuk var, rüyamda gördüm. Tehlikede. Onu bul, bana getir. Yanına iki-üç Müslüman asker al; zarar görmeden getir onu.” Sabur eğildi, saygıyla cevap verdi: “Emredersiniz, efendim.” Bir anda kayboldu, ardında yalnızca ince bir meltem kaldı. Sabur’un vardığı yer, şehrin unutulmuş bir köşesiydi. Karanlık sokaklar, nemli duvarlar, yoksulluğun sessizliği… O evde bir çocuk kalıyordu: Asaf. Ailesi, Zuzula ve Yakaza kabilelerine ait kötü cinler tarafından öldürülmüştü. Sadece o sağ kalmıştı çünkü o çocuğun gözlerinde, onların bile korktuğu bir ışık vardı. Komşular çocuğu yanlarına almış, ama huzursuzlardı. Geceleri eşyalar yer değiştiriyor, kapılar kendi kendine çarpıyor, evin içinde görünmeyen bir nefes dolaşıyordu. Kimse dile getirmese de, herkes korkuyordu. Sabur çocuğu nazikçe aldı; yanında askerler vardı ama kimseyle çatışma yaşanmadı. Çocuğu korumak ve zarar gelmesini engellemek amaçlıydı her adım. Asaf, biraz ürkek ama güvende hissediyordu. Evine döndüklerinde Süleyman kapıda onları bekliyordu. Çocuğu görünce gözleri hemen o tanıdık izde takıldı. Evet, rüyasındaki çocuk buydu. Gözleri… cam mavisi. Baktıkça içinden geçen o sessiz sezgi kuvvetlendi: “İşte o.” Çocuğun korkulu hali kalbini sızlattı. Yedi yaşında, kumral, uzun boylu bir çocuktu Asaf. Ellerini birbirine kenetlemiş, sessizce Süleyman’a bakıyordu. Süleyman gülümsedi, diz çöküp onunla göz hizasına geldi. “Korkma evladım. Artık buradasın. Güvendesin.” Onu içeri aldı, evin sıcaklığıyla sarmaladı. Müslüman hüddamlar çevrede hazır bekliyordu. Süleyman yere bir tuz çemberi çizdi, çocuğu ortasına oturttu. Kendisi karşısına geçti, Kur’an okumaya başladı. Sözler ilerledikçe odanın havası değişti. Çemberin kenarları parlamaya, sonra alevlenmeye başladı. Asaf’a zarar gelmiyordu ama dışarıdan gelen uğultular vardı; kötü cinlerin rahatsızlık çığlıkları duyuluyordu. Kur’an’ın nuru onları yakıyor, karanlığı boğuyordu. Sabur yanına geldi, sessizce Süleyman’a durumu anlattı: “Efendim, çocuğu alırken bazı Zuzula ve Yakaza cinlerini mecburen etkisiz hale getirmek zorunda kaldık. Bu durum Berzah’ta karışıklık yaratabilir; orada seslerin yükselmesiyle bir arbede yaşanabilir. Hatta bu, dünyaya da yankılanabilir. Tedbirli olmalıyız.” Süleyman başını eğdi, sakin ama kararlı bir sesle cevap verdi: “Allah büyük, Sabur. Biz doğru olanı yaptık. Korkuya yer yok. Karanlık ne kadar hır gür koparırsa koparsın, nur her zaman galip gelir. Hazırlıklı olacağız, ama doğru yoldan sapmayacağız.” Sonra Asaf’a döndü. Elinde küçük bir muska vardı içinde Kur’an ayetleri yazılıydı. Onu çocuğun boynuna taktı. “Bu seni koruyacak,” dedi. “Asla çıkarmayacaksın. Artık burada, bizimle yaşayacaksın.” Asaf başını salladı; gözleri hâlâ o keskin mavilikteydi. Boynundaki muskanın sıcaklığını hissediyor, anlamını bilmeden huzur duyuyordu. Süleyman içinden bir dua etti: “Ya Rabbi, eğer bu çocuk senin seçtiğin emanetse, ona sabır ve doğru yolu göster. İlmin ışığı sönmesin, emaneti hakkıyla taşısın.” ve o güne kadar benim kanatlarım altında korunak da olsun. Zalime karşı onu korumak kudretini bana ver. dedi. Herkes odasına çekildikten sonra Süleyman ve Melike, salonun sessizliğinde yalnız kaldılar. Melike hafifçe titreyen bir sesle konuştu: “Süleyman… savaşlar büyüdükçe korkum da artıyor. Sana bir şey olmasından korkuyorum…” Süleyman, ellerini Melike’nin ellerine koydu ve yumuşak bir sesle cevap verdi: “Melike… Allah’ın izniyle bana bir şey olmaz. Biz bu çocuğu, Sabiyi, o kötü cinlerin eline bırakmadık. Sonu onlar gibi olmasın diye uğraştık. Allah da bizi yalnız bırakmaz, sen korkma.” Melike başını Süleyman’ın omzuna yasladı. “Peki ya… Asaf?” Süleyman gülümsedi ve kararlı bir sesle devam etti: “Asaf artık bizimle kalacak. Kızımızdan hiçbir farkı olmayacak; o da bizim çocuğumuz. Koruyacak, öğretecek ve büyüteceğiz. Artık ailemizin bir parçası olacak.” Melike gözlerini Süleyman’a dikti ve hafifçe gülümsedi. İçinde hâlâ bir tedirginlik vardı ama güven duygusu ağır basıyordu. “O zaman… birlikte başaracağız,” dedi, sessizce. Asaf artık sadece bir çocuk değildi; onların ailesinin, ilmin ve ışığın yeni bir emaneti olmuştu. Süleyman ve Melike, Asaf’ın odasına son kez bakıp huzur içinde oturdular. Evde güven ve sıcaklık vardı; kalpleri bir nebze olsun rahatlamıştı. Gecenin sessizliğinde, yorgunlukları ağır basarken, her şey yerli yerindeydi. Yeni sorumluluğun ağırlığını hissediyor, ama aynı zamanda birlikte bu yolculuğa hazır olduklarını biliyorlardı. Bir süre sessizce birbirlerine baktılar; sonra gözlerini kapatıp, sakin bir nefesle huzur içinde uykuya daldılar. Odada Asaf’ın hafif nefesleri eşliğinde, yeni bir dönemin sessiz ama güçlü başlangıcı, o anın içinde hissediliyordu.
__________________ ''Zamanın Eli Değdi Bize Artık Aynı Değiliz İkimiz de'' Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. Konu Tanem tarafından (Bugün Saat 11:21 ) değiştirilmiştir. | |
| ![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 31. Bölüm: Berrak’ın Yeni Dünyası: Sessizliğin Yankısı, Rüyanın Habercisi | Tanem | Tanem | 0 | Dün 08:13 |
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman 27. Bölüm – Berrak’ın Işıkla Gelen Büyük Sınavı | Tanem | Tanem | 0 | 04 Ekim 2025 10:17 |
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman — 22. Bölüm: Kan ve Kandırmacanın İzinde | Tanem | Tanem | 5 | 03 Ekim 2025 12:35 |
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman — 20. Bölüm: Zaferin Ardından Gelen Huzur | Tanem | Tanem | 0 | 02 Ekim 2025 23:54 |
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 3. Bölüm: Kardeşin İzinde | Tanem | Tanem | 0 | 01 Ekim 2025 18:45 |