29 Aralık 2012, 21:58 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Ege ve Akdeniz (Yöresinden Kelimeler) Aboo : Çok, aşırılığı ifade etmek için ünlem sözü.Hayret ve şaşkınlık ifade eder. Acaplamak : Ayıplamak Acık Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. aha az. Ana : Anne. Anız : Biçilen arpa buğdayın tarlada kalan köklü sapı. Alama : Avuç içini dolduracak kadar büyükçe taş. Ahır : Hayvanların barındığı yer. Akalım : Bekleyeyim ,bakalım. Aken : Yapılması istenen eylemi tamamlayıcı bir sözcük.(örnek : ver aken : ver bakalım) Alaf : Hayvanların saman yediği yer. Alaf : Alev,Ateş An : Tarla sınırı Analık : Gelin ya da damadın eşlerinin anneleri. Andifili :Kaş Anlanmak: Özellikle atın, eşeğin ve katırın yere yatarak ileri geri yuvarlanması. Anlancak : Hayvanların yatıp yuvarlanmayı alışkanlık ettikleri yerlere denir. Anız : Tarladaki ekilerin orakla biçildikten sonra tarlada kalan kısmın genel adı. Anırtlamak :Taşı veya yumruğu atacak veya vuracak şekilde hazır tutmak. Antelle :Antalya Anırma :Eşeğin ses çıkarması Apalamak Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. ört ayak üstü yürümek Apıcarası : İki ayak arasında cinsel organın bulunduğu kısım. Apışlamak : Ayakları açık vaziyette durmak. Ağdırmak :Hayvanları yokuş yukarı sürmek. Ayakaltı : Harmanda ağıl halindeki ekin saplarının atlarla ezilerek üzerinde yürününebilecek hale getirilip harmana yayılması.Meydan, yer. Ayakyonu : Tuvalete gitme işi Ayınoyun : Değişik, ıvır zıvır anlamında. Avk : Hile Aval aval bakmak : Boş boş, anlamamış gibi bakmak. Avı : Zehirli ot. -- B -- Babıç : Ayakkabı Baça Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. ahçe Barabar Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. eraber Başını bağlamak : Evleneneceğine karar vermek ve evleneceği kişiyi seçmek.evlendirmek Baylan : Yaramaz,dikkat etmeyen. Bılla : Erkeğin kız kardeşi. Boba Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. aba Bobalık : Gelin yada damadın, eşlerinin babaları. Boccalamak :Hafif karıştırarak az pişirmek. Boça : Yeni evlenecek çiftler için yazırlanan giyiym ve süs eşyalarından oluşan işlemeli bez veye paket Borda : Burada. Beri :Yakın Börülce : Fasulye Böyün Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. u gün Bisi : Kedi. Budarası : Kadınların iki bacak arası. Büvelek : Hayvanları sokan sinekten büyük böcek. Bülük : Küçük erkek çoçuğun erkeklik organı. Bülükcü : Sünnetçi. Bıza : Buzağı Bızalamak : Sığırın doğurması. Bide : Bir defa daha anlamında. Bidene Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. ir ,bir tane. Bitek Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. ir. Biyol : Bir defa. Banmak : Tadına bakmak. Bılamak : Karıştırmak. -- C -- Cavır : Çok kötü,zalim. Cıngırık : Yere çakılan kazık üzerine yerleştirilen hareketli uzun ağaç. İki tarafına binilerek döndürülür. Cibi : Tavuk ya da kuş yavrusu. Cıvara-Cıgara : Sigara. Cıvık : Sulu.Sıvıya daha yakın bir durum. Cıvık Çorba : Eskiden Bulgur ve ince ezilmiş buğday(yarma) dan yapılan basit sulu aş,yemek. Cereme : Zarar etme, fazladan masraf etme, zarar ziyan Cıbıldak : Soyunuk şekilde. Cuvap : Cevap. -- Ç -- Çatlatmak :Çarpak Çökelek: Peynir Çeşiti, "deri peyniri". Çilte: Oturmak için yapılan küçük yer döşeği. Çıkı: Ekmek sarılan bez parçası. Çarık: Hayvan derisi ve lastikten yapılan ayakkabı. Çapıt: Eski bez veya keçi kılından dokunan yazgı. Istar: Çuval ve çaput l dokunan tezgah. Çul: Keçi kılından dokunan yazgı. Çahıl: Küçük taşlardan oluşan yığıntı. Çingo : Ağıl ve Ahırların üzerine örtülen Çinko da denilen malzeme. Çücük: Buğday tohumunun fisillemesi.Kuru soğanın iç çekirdek kısmı. Çiltim: Üzüm salkımının parçası. Çiğin: Omuz Çemiremek: Kadınların üç etek gisilerinin eteklerini yukarı kaldırması veya beline dolaması. -- D -- Daa: Uzaktaki yer tarifi. Dam :Eskiden toprak evlerin üstü. Dünye: Dünya. Dadanmak: Alışmak, tatmak. Daramantoz: Dağıtmak parçalamak.. Degidi de: Şaşırmak anlamını ifade eden ünlem. Dabıyat: Huy. Depmek: Bastırarak doldurmak . Doru: Atın genç olanı. Duroo: Dur bekle anlamında ünlem. Demi: Sözü onaylatmak anlamında kullanılan soru edatı. Deenek: Bir metreden biraz uzun, ince ağaç parçası. Deye: Söylüyor anlamında ünlem. Döğen: Harman döverken hayvanların çektikleri üstü ağaç, altı çakmak taşı olan aygıt. Dığan: Yemek pişirmeye yarayan tek kollu tencere, "tava" Dıkaç : Toprak kapların ağızlarını kapamaya yarayan ağaçtan yapılan veya çam kozağından kapak. Döndüreç: 1. Saç ekmeğini pişirirken döndürmeye yarayan ağaçtan yapılan aygıt. Dikelmek: Ayakta durmak. Değmek: Dokunmak. Dastar: Dokuma bezden yapılmış yöresel baş örtüsü. Dibek: İri tuz ve kırmızı biber ve baharatları ezme işinde kullanılan kap. Dıllanmak: Sallanmak Dıkas :Kısa boylu şişman. Didişmek :Hafif yollu tartışmak,kavga etmek. Dimidirinin Dölü : (Dimitrinin dölü) .öfke ve kızgınlık ifade eden bir deyim. Dengilmek: Otururarak hafif yan yatmak Deşelemek : Bir yeri kazarak karıştırmak. Duşaklamak: Hayvanların ön ayaklarının birbirine iple bağlanması. Dangıramak: Yüksek sesle kalın ve zevksiz konuşmak. Dakmak: Bağlamak. Dıkım: Bir parça ya da, bir lokma yiyecek. Dinelmek: Beklemek Dünek : Tavukların barınağı. Dünemek : Yerleşmek,durmak, Dıkamak: Kapamak. -- E -- Eğnel:Ekin biçerken iznenen yol. Eğirmek: Örmek, birleştirmek. Elilen : Eskiden içinde el yıkanan veya abdest alınan ortası çukur bakır kap,leğen. Emme: " Ama " anlamında kullanılır Emzik : Kabların ağzından ayrı açılan delik. Ende : Elindeki, o,şu bu anlamında. Esiren : Ocaktan kül almak için demirden yapılan yassı alet Eyer :Atın sırtına konan oturmaya yarayan semer. Eyi: İyi. Evmek: Acele etmek. Evlek : Arzinin veye tarlanın belli bir kısmı.Ömür.Birlikte yaşama anlamında. -- F -- Fıçı: Bidon. Fıydırmak: Elle uzağa atmak. -- G -- Gancık : Dişi .Mert olayan ,sözünde durmayan. Galbır : Küçük gözenekli buğday eleme eşyası. Gatmar: Buğday ununun hamurundan yapılan zeytin yağlı saç böreği. Gara : Kara,Siyah Gara Bılamaç : Kavrulmuş un çorbası. Garga: Karga. Gidişmek: Kaşınmak. Girişme: İşe başlama. Gursak: Boğaz. Gücüle: Şimdi,yeni. Göbele : Babası belli olmayan çocuk ya da zayıf ,öksüz hastalıklı keçi yavrusu. Gönek : Gömlek Gümül: Susam bitkisinin yolunduktan sonra deste halinde konulmuş şekli. Gene: Bir daha. Geren : Toprak damların üztüne atılan suyu az geçiren bir toprak türü. Geremek :Kapatmak,engel oluşturmak. Geliboturu: Geliyor. Gözel: Güzel. Golan: Yünden örülerek yük hayvanalrında kullanılan ip. Geyin: Elbislerini giy hazırlan. Güğüm: Büyükçe su ve süt koyulan kap. Görek: Anahtar. Geven: Sarı çiçeği olan iğne yapraklı bir bitki türü Gocunmak: Çekinmek. Gavaracı: Boş ve gürültülü konuşan. Gatmak: Doldurmak. Gunnamak: Eşeğin doğurması. Ganırmak: Eğerek, Zorlayarak kırmak. Gıran: Salgın hastalık,Kenar Garanı: Karanlık. Gupa : Kalın camdan yapılmış su yada çay bardağı. -- H -- Hı: Al buyur anlamında davet sözü. Hende: O, şu bu anlamında işaret zamiri. Heni :Hani Hellik: Ekin biçerken parmaklara takılan ağaçtan yapılmış aygıt Haa: Hayır anlamında ünlem. Havıt: Devenin üzerine oturmak ya da eşya sarmak için yapılan semer. Hobuçlamak : Çoçuğun yada yetişkin bir kimsenin annesi ya da başak birisi tarafından taşınmak maksadıyla, vücudun arka kısmında taşınması. Holus: Buğday elemeye yarayan büyük gözenekli elek. Holluk: Tavukların yumurtlama yeri, "folluk". Harım: Bahçenin etrafına çalıdan örülen çit Honi: dar ağızlı kapları su süt ya da yağ doldurmak için kulanılan huni. Halva: Helva. Haleç : Ağaçtan yapılan koyun yünü veya keçi kılından ip yapmaya yarayan aygıt. Hangı: Hangi. Hele: Öylemi sorusu. Hoppala: Olurmu şimdi? Halal: Helal. Hatır: İtibar. Hırlama: Köpeğin saldırı öncesi sesi. Hoşbeş: Sohbet Höşmerim: Süt kaymağından yapılan tatlı yiyecek. Harar: Kıldan dokunan saman koymaya yarayan büyük çuval. Höle: Şöyle. Hora: Şurası. Hötte: Orası. Höteki: O anlamında. He: Evet. -- I -- İ -- Iradıyo: Radyo. Ilıca: Kaplıca. Iram: Yünden dokunan yazgı. İsan : İnsan İhicik: işte anlamında. İlik: Düğme. Irbık: Topraktan yapılan ümzüklü su kabı. Istar: Kilim dokunan tezgah. Ivır Zıvır : Küçük önemsiz eşya. İspirte: Kiprit. İdare: Gaz ile yanan altı honi,üstü camsız,fitilli lamba. - K - Kırkmak: Makasla kesmek. Kancık: Dişi. Külür: Mısır (Darı)'nın çekirdeklerini sardığı kısım. Külüstür: Çok eski. Koruk: Üzümün olgunlaşmayanı. Kerli: Kazançlı. Kurdeşen: Allerji. Kıpçık: Çokhareketli, Yerinde duramayan. Kızan: Aileden çocuklar. Kecek: Elbise, Giyicek. Kavıl: Anlaşma, Sözleşme, Kavil. Kese: Bezden yapılan torba. Kuzluk: Koyun ve keçi yavrularının beklediği yer. Kamçı: Harman dövme sırasında atlarınhızlanması için vurulan tesbi ağacı dalı.. - L - Laf Ebesi: Çok laf bilen. - M - Mana Bulmak: Ayıplamak. Mıh: Çivi. Mızıramak: Gözyaşı dökerek mırıltılı nazlanmak. Muvar-Muğar : Pınar, Çeşme. Mutaf: Kilim tezgâhı. Mana: Eski oyunlarda kale Mıhboku : İşe yaramaz,iş görmez.Engel cıkaran,sıkıntı yaratan Meymanatsız : Şekilsiz,düzensiz. -N- Nabar :Ne haber? Nacap: Nasıl? Nacak : Odun kesmek için kullnılan kesici bir alet. Netcez: Ne Yapacağız? Nedecen?: Ne Yapacaksın? Neddin: Ne Yaptın? Ne Var-yok: Nasılsın gibi hal hatır sorma. Narasın: Yok olduğunu üzülerek söylemek. Nişleyon: Ne yapıyorsun? -O-Ö- Oba: Komşu. Oda : Hane ev.Büyük konak anlamında da kullanılır.Eskiden köyümüzde yaşayan ağaların misafirlerini ağırladıkları evler için kullanılır. Oluk: Ağaçtan yapılmış çeşme borusu. Obaçanaa: Komşuya çok giden kişi Oklaaç: Yufka açmaya yarayan silindirik ağaç parçası. Oku: Düğün davetiyesi Ölgülük : Köyde evinde aile ve akrabalardan birisi ölmüş ve cenazesi mezarlığa gömülmüş aile. Öteberi: Küçük eşyalar Öte: Uzak. Örk: Hayvanı sikkeye bağlayan zincir. Ötebaşa kadar: Sonuna kadar. Özger :Rüzgar -P- Potur: Kıldan dokunan pantalon. Potin: Bot. Pardı: Toprak evlerin tavanına dizilen çam yarmaları. Payam: Badem. Poçu: Atkı, dolak. Paytar: Veteriner. -S- Sabı :Öksüz çocuk Seyil: Sahil. Seyitmek: Koşmak. Safa geldin: Hoş geldin. Silbiş: Bebeklerin beşikte çişini yaptıkları toprak kab. Sibek: Bebeklerin beşikte çişini silbişe ulaşmasını sağlayan karğıdan yapılan boru. Sacak: Üzerine tencere konulan demirden yapılan alet, sacayak. Sefertası: Ağzı kapalı tencere. Söğen: Harım yapmada kullanılan bir ucu yere çakılan ağaç. Saar: Tasdik etme anlamında ek. Sağan bakırı: Süt sağılan kab. Söbü: Enli, uzun, söbe. Samıt: Konuşamayan, duymayan kişi. Sümürmek:Yiyeceği kaşıksız tabağından direk yemek. Sıyrılmak: Sarılarak aşağıya inmek. Savak: Büyük arıktan küçük arıklara suyun dağıtıldığı yer Sırf: Devamlı. Şıllık: Ahlaksız uçarı kız. Şirlet: Şımarık. Şindi: Şimdi Şibbek : Terlik Şööle: Şöyle. -T- Tacık: Yakın yer işareti. Tüüsüz: Tüyü olmayan. Tosba: Kaplumbağa. Tas: Naylon veya metal bardak. Tokuç: Çamaşır yıkarken kirin iyi çıkması için çamaşıra vurulan ağaçtan yapılan aygıt. Dünek: Tavuk sığınağı. Toru: Genç ağaç fidanı (Çam, Ardıç). Tokat : Hayvanların dinlendirildiği,hava aldırıldığı etrafı harımlı küçük avlu,bahçe. Tene: Buğday tanesi. Telbis: herkese karşı iyi görünmek isteyen yalancı. Taara: Tahra. Tekdurmak : Uslu durmak. - U-Ü- Ura : Un,Uğramak,geçmek,yolu düşmek,ziyaret etmek. Uhraçana: Buğday ekmeği yaparken üzerine konan unun kabı. Ünneme: Yüksek sesle seslenmek, bağırmak. Üvendire : Bir ucunda yassı demir,diğer ucunda sivri çivi olan 2-2,5 metre uzunluğunda sopa -V- Voyn: Yakındaki kişiye seslenmek hitap etmek. Vıyn: Uzaktaki kişiye seslenmek. (hey anlamında). -Y- Yaalık: Yağlık, mendil Yaba: Harman döverken çeç savurmaya yarayan tahta aygıt. Yapa: Baharda kesilen koyun tüyü. Yakım Yakmak: Başkası hakkında mani ve tekerleme söylemek. Yalakçı : Sürekli gezen,kokulayan Yalak: Köpeğin su içtiği yer. Yamır : Yağmur. Yamalık : Giyilen elbiselerin yırtılan ya da delinen yerlerine dikilen bez parçası. Yamalık Çıkısı : içinde eski bez ve elbise parçalarının saklandığı kare köşeler, birleştirilip bağlanmış bez. Yana : Çok yakın kimseye veya arkadaşa hitap seslenme sözcüğü. Yargın : Vücudun omuz ile kuyruk sokumu arasında kalan arka kısmı. Yarma Daşı : aR Yavan: Tatsız,tuzsuz. Yavız : İyi güzel tam istendiği gibi. Yığın: Buğday destelerinin çapraz olarak sıralanması. Yular: Eşşeği çekmek ve bir yere bağlamak için başına bağlanan deri ya da ipten yapılan düzenek -Z- Zere: Buğday. Zapıramak: Hızlı koşmak. Zaamat: Zahmet. Zemeri : Kış Mevsimi. Zıbın : Eskiden kadınların giydiği üç etek de denilen, özel bir kesim dikim ve işlemeleri olan elbise.
__________________ Kırk yılda bir gibisin... | |
|
Etiketler |
akdeniz, ege, kelimeler, ve, yöresinden |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | Konuyu değerlendir |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Samsun (Yöresinden Kelimeler) | xena | Yöresel Kelimeler ve Anlamları | 0 | 29 Aralık 2012 21:57 |
Konya / Beyşehir (Yöresinden) | xena | Yöresel Kelimeler ve Anlamları | 0 | 29 Aralık 2012 21:55 |
Kelimeler... Kelimeler... | Burce | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 13 Nisan 2012 04:43 |
Kelimeler | Sır | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 31 Ağustos 2011 18:41 |